banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

KobiEfor Genel Koordinatörü Dr. Nurdan Sönmez’in yeni kitabı çıktı: Türkiye’nin Beyin Göçü Politikaları

Türkiye’nin en güncel ve stratejik sorunlarından ‘Beyin Göçü’ne ve ‘Beyin Göçü Politikaları’na dikkat çeken Dergimiz KobiEfor’un Genel Koordinatörü Dr. Nurdan Sönmez ile Kriter Yayınevi’nden çıkan yeni kitabı ‘Türkiye’nin Beyin Göçü Politikaları’ ile Uluslararası İlişkiler ve Türkiye perspektifinde ‘itme ve çekme açısından beyin göçü politikaları’nı konuştuk.

HABER 01.03.2023, 00:00 27.03.2023, 09:25
23529
KobiEfor Genel Koordinatörü Dr. Nurdan Sönmez’in yeni kitabı çıktı: Türkiye’nin Beyin Göçü Politikaları
banner625

Türkiye’nin en güncel ve stratejik sorunlarından biri ‘Beyin Göçü.’ Sorun teşhis edilse de sorunun çözümüne işaret eden çalışmalar ve araştırmalar yok denecek kadar az. Bu konuda üretilen politikaların artırılması Türkiye açısından stratejik ve kritik bir önem taşıyor. Bu konunun önemine dikkat çeken ve yol haritası niteliğindeki bir doktora tezi yayımlandı.
Beyin göçünün önlenmesine ilişkin daha fazla politikalar üretilmesi gerektiğini vurgulayan Dergimiz KobiEfor’un Genel Koordinatörü Dr. Nurdan Sönmez’in doktora tezinden derlenen yeni kitabı; ‘Türkiye’nin Beyin Göçü Politikaları: Tarihsel Derinliğinden Uluslararası Sistemde İtme ve Çekme Bağlamında Etkileri’, raflarda yerini aldı.
Kriter Yayınevi tarafından yayınlanan kitap, ‘göç’ ve ‘beyin göçü’ olgularını ele alıyor, beyin göçü politikalarının itme ve çekme etkisini anlamak açısından beyin göçü konusunda Dünya’da önde gelen ABD Green Kart, Almanya Mavi Kart ve Türkiye’nin geliştirdiği Turkuaz Kart’ın benzer özelliklerini karşılaştırıyor. Kitapta, çalışmanın temel odağını oluşturan; Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin erken döneminde (1923-1950) Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonuyla geliştirilen Üniversite Reformları, 1960 yılı sonrası ve bugün Kalkınma Planları kapsamında somutlaştırılan son güncel Turkuaz Kart ve TÜBİTAK 2232 Tersine Beyin Göçü Politikası’nın analizi ile Türkiye’nin beyin göçü politikalarının beyin göçüne etkisini itme ve çekme perspektifinden değerlendiren bir SWOT analizi yer alıyor.
KobiEfor Genel Koordinatörümüz Dr. Nurdan Sönmez ile yeni kitabı; ‘Türkiye’nin Beyin Göçü Politikaları’ hakkında konuştuk.

“Beyin göçü ‘uluslararası’ bir problemdir”
KobiEfor: ‘Beyin göçü’ ve ‘beyin göçü politikası’ ne demek? Dijital dönüşümle birlikte bu kavramlar nasıl yeniden şekilleniyor?
Dr. Nurdan Sönmez: Beyin göçü olgusu dünyada en büyük problemlerden biridir. Çağının gereğine göre itme ve çekme açısından beyin göçü politikaları geliştirmek ise; ABD, İngiltere, Almanya, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerin dışında Türkiye’de dahil ‘Uluslararası’ bir problemdir. Uluslararası literatür bağlamında bakıldığında beyin göçü sorununa ilişkin birçok çalışma vardır. Ancak, özellikle ülkelerin itme ve çekme perspektifinden geliştirdiği beyin göçü politikalarını ayrı ayrı ele alan bir çalışma hemen hemen yok gibidir. Yanı sıra beyin göçü politikasına ilişkin kavramsallaştırma eksikliği sorunu vardır.
“İyi eğitim görmüş, düşünen, üreten, nitelikli işgücünün araştırma yapmak veya çalışmak amacıyla verimli çağlarında ülkesinin sınırları dışındaki cazibe merkezlerine gitme veya sanal, gizli, online aracılığı ile ülkesi dışındaki firmalara bilgi ve yeteneğini aktarma eylemi” olarak da  tanımlayabileceğimiz, ‘beyin göçü’ olgusu, ilk defa 1945’li yıllarda İngiltere tarafından fark edilmiş, özellikle İngiltere Medyası, bu sorunu etkili bir şekilde bilimsel habercilik kapsamında gündeme taşımış, kamuoyunu da harekete geçirmiştir. Hal böyle olunca, İngiltere muhalefeti ve hükümeti beyin göçü sorununu bir problem olarak politik gündemine alarak, itme ve çekme bağlamında önemli ve destekleyici beyin göçü politikaları geliştirmişlerdir. Çünkü beyin göçü sorunlarının politik gündeme taşınması için medyanın devreye girmesi ve kamuoyu oluşturması önemli bir etmendir.
Kendi disiplin alanında henüz somut bir tanım ve kavrama oturtulmamış olan ‘beyin göçü politikası’nı bir kavrama oturtmamız açısından, “Beyin göçü politikası; uluslararası göç yönetişimi bağlamında, devletlerin renk, sınıf, kimlik ayrımı yapmaksızın nitelikli insan kaynağını kendine çekmek ve yetiştirmek, yabancı beyin gücünü çekmek, aynı zamanda toplumdaki itici faktörleri ortadan kaldırmak için uyguladıkları tüm çekici politik faktörler ve prosedürler” olarak kavramsallaştırabiliriz.

KobiEfor: Dünyada ne zaman ‘beyin göçü’ olgusu dikkat çekmeye başladı ve ‘beyin göçü politikaları’ geliştirilmeye başlandı?
Dr. Nurdan Sönmez: Dünya’da ilk kez 1945 yıllarında nitelikli beyin gücünü ABD’ye kaptırmaya başlayan İngiltere tarafından farkedilmiştir. Özellikle 1960’lı yıllarda İkinci Sanayi Devrimi’yle birlikte beyin göçü hızla artmaya başlamıştır. Hal böyle olunca ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada gibi ülkeler, itme ve çekme perspektifinden önemli beyin göçü politikaları geliştirmişler, bu politikalar paralelinde gerek teknolojik gerek ekonomik, politik, sosyal ve toplumsal yaşam anlamında cazibe merkezleri oluşturmuşlardır. Öyle ki; II. Dünya Savaşı’ndan yıkımla çıkan Almanya, Türkiye’ye de beyin göçü verdiği halde hızla toparlanmış, 1960 yılı sonrası önemli beyin göçü politikaları geliştirmeye başlamıştır.

KobiEfor: Türkiye’de ‘beyin göçü hedefleri ve politikaları’ oluşturmanın tarihsel gelişimi nasıldır?
Dr. Nurdan Sönmez: Türkiye’de 1933-1945 yılları arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonuyla nitelikli beyin güçleri çekmek için Üniversite Reformları geliştirilmiştir. Bu vizyonla örneğin; Alman Nazizmi’nden kaçan alanında söz sahibi birçok disiplinden bilim insanlarını Türkiye’ye çekmiştir. Onların bu niteliklerini genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik, sosyal ve toplumsal boyutta bilimsel temelli kalkınmasında fırsata çevirmiştir. Ayrıca, Atatürk’ün bu vizyonuyla, Türkiye’ye zorunlu veya gönüllü göçle gelen eski Osmanlı tebaası içinden nitelikli beyin güçleri de seçilerek, onların potansiyellerini değerlendirme yoluna gidilmiştir. Ancak sonrasında, Türkiye’nin göç politikalarında kimlik ve dinsel türdeşliği öne alan itici faktörler ile örneğin; 3529 Sayılı ‘Ecnebilerin Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’ vb. gibi itici politikalarla, beyin göçü olarak kazanılan birçok bilim insanının gitmesine neden olduğu gibi, yerli nitelikli insanlarını ve beyin güçlerini, ABD, Almanya, Kanada, Hollanda, İngiltere gibi gelişmiş ülkelere kaybetmiştir. Türkiye’de uluslararası göç olayları 1960’lara kadar etnik ve din temelli nüfus hareketleri, 1960 sonrasında ise işgücü göçü şeklinde gerçekleşmiştir.
Ancak, Türkiye 1960’lı yıllarda önemli beyin güçlerini kaybetmenin negatif etkilerinin farkına varınca, beyin göçü çekme, beyin gücü yetiştirme ve beyin gücünü koruma hedef ve politikalarını daha çok kalkınma çalışmaları alanında geliştirmiş ve beyin göçünün kalkınma beklentileri üzerindeki etkisine odaklanmıştır.

KobiEfor: ‘Uluslararası Sistemde Türkiye ve Alternatif Ortaklıklar’ adlı kitabınızda da Türkiye’nin Avrupa ve Avrasya arasında ekonomik entegrasyon ve üretim üssü olmasını savunurken; beyin gücü çekmede cazibe merkezi olmasının da önemine çok değinmiştiniz. Bu bağlamda ardından yeni çıkan kitabınız ‘Türkiye’nin Beyin Göçü Politikaları’nda hangi konulara dikkat çektiniz?
Dr. Nurdan Sönmez: Bu kitapta, çalışmanın temel odağını oluşturan Türkiye’nin itme ve çekme perspektifinden oluşturduğu beyin göçü politikalarını karşılaştırmalı süzebilmek, bir analizle değerlendirebilmek ve beyin göçü politikasını bir kavrama oturtabilmek için öncelikle uluslararası disiplinde beyin göçü politikalarına ilişkin çalışmalara ve bakış açılarına yer verilmiştir. Ardından hem Türkiye’den en çok beyin göçü çeken hem de çağının gereğine göre çekme bağlamında önemli beyin göçü politikaları geliştiren ABD ve Almanya’nın beyin göçü politikaları incelenmiştir. Diğer yandan hem ABD’nin geliştirdiği Green Kart hem AB direktifli olarak Almanya’nın geliştirdiği Mavi Kart ve Türkiye’nin 2016 yılında, Kalkınma Planlamaları kapsamında geliştirdiği TURKUAZ Kart beyin göçü politikaları arasında önemli benzerlikleri karşılaştırılmıştır.
Türkiye’nin itme ve çekme bağlamında ‘Beyin Göçü Politikaları’ oluşturmaya yönelik çalışmaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin öncesi olan Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri, Cumhuriyet’in erken (1923-1950) dönemi, Beş Yıllık Kalkınma Planlamaları (1960-2022) kapsamında ele alınmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden başlanılmasının nedeni ise Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle son 200 yılında ‘Muasır Medeniyet’e ulaşmak, aydınlanmacı bir gelişim için, nitelikli insan kaynağı yetiştirme, Fransa, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkelerden beyin gücü çekmeye yönelik önemli bir çaba göstermesidir. Hatta Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde yetiştirdiği, ülkeye çektiği bazen de itme anlamında sürgüne gönderdiği veya yurtdışına kaçan bu aydınlar ve nitelikli kadrolar da vardır. Bu kadroların başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulumuna çok önemli katkılar sağladıkları da görülür.
Ardından, nitelikli kaynağı çekmeye, yetiştirmeye ve korumaya yönelik, Türkiye’nin Erken Cumhuriyet Dönemi (1923-1950) döneminde oluşturduğu politikalar incelenmiştir. Çünkü Türkiye’nin 1933-1945 yılları arası, Atatürk’ün vizyonuyla geliştirilen Üniversite Reformları, Türkiye’nin kurumsallaşmasında ve gelişimini bilimsel temellere oturtmasında en somut faydalar sağladığı ve karşılığını aldığı çekmeye yönelik beyin göçü politika ve hedefleridir.  Ancak Türkiye’nin ‘beyin gücü’ yetiştirmeye ve çekmeye yönelik geliştirdiği Üniversite Reformları gibi güçlü hedef ve politikaları 1945-1959 yılı arasında neredeyse sekteye uğratılmıştır. Analiz edildiğinde bu dönemlerin uluslararası zorunlu göçlerin olduğu, ırkçılık kapsamında ulus devlete uygun etnik kimliğe ve dinsel duruma göre asimilasyonların uygulandığı, asimilasyon kavramının öne çıktığı dönemler olarak tarihe geçtiği görülür.

“TÜBITAK Tersine Beyin Göçü Politikası ile 2021’e kadar 579 beyin gücümüz geri dönmüştür ve TURKUAZ Kart yabancı beyin göçü çekme politikasıyla 2 yabancıya TURKUAZ Kart verilmiştir ”
KobiEfor: Türkiye’de tersine beyin göçü çekme politikası kapsamında çalışmalar ne zaman başladı? Kitabınızda yer alan SWOT analizi sonuçları da göz önüne alındığında bu çalışmaların çıktıları neler oldu?Dr. Nurdan Sönmez: Kitabımın SWOT Analizi’nde belirttiğim gibi 1960 yılına gelindiğinde Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planlamaları kapsamında beyin göçü çekmeye yönelik, TÜBİTAK, OSB, Teknoparklar gibi cazibe merkezleri kurmaya ve beyin göçü politikaları ve hedefleri oluşturmaya yönelik somut adımlar atmıştır. 1960-1970 yılları arasında kimlik ve dini harmanlayan politikalar sönümlense de bu kez, hukuk, yargı organlarını sekteye uğratan, demokrasiyi kısırlaştıran 12 Eylül 1980 askeri darbesi vb. gibi olgularla da Türkiye’nin beyin göçü artmaya devam etmiştir. Ayrıca onları döviz geliri getiren finansal metalar olarak politik gündemlerine dahil etmişlerdir. Özellikle 1996-2000 yıllarında VII. Beş Yıllık Planlama dönemine 10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin AB adaylığının resmen onaylandığı olumlu atmosferin etkisiyle imalatçı KOBİ’lerin çoğaltılmasına somut adım atılması da dahil dönemlerde beyin göçü çekmeye yönelik politika ve teknolojik tabanlı cazibe merkezleri kurulmasına önem verilmiştir. 1996-1999 döneminde alınan kararlar ve hedefler doğrultusunda 2016 yılında TURKUAZ Kart ve 2010 yılında TÜBİTAK 2232 Tersine Beyin Göçü politikaları geliştirilmiştir. 2022 itibarıyla iki nitelikli yabancıya TURKUAZ Kart verilmiş, TÜBİTAK ‘Tersine Beyin Göçü Çekme Politikası’ ile de 2021’e kadar 579 beyin gücümüz geri dönmüştür.

“Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü kurulması önemli bir adımdır”
KobiEfor: Bu çalışmaları güçlendiren başka hangi adımlar atıldı? Türkiye beyin göçü politikalarında hangi aşamadadır?
Dr. Nurdan Sönmez: Ayrıca ülkemize zorunlu veya gönüllü göç ile gelenler arasından nitelikli insan kaynaklarını analiz etmek ve bu yapısal sorunlara çözüm olması açısından, X. Kalkınma Planı kapsamında, Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü’nün kurulması önemli bir adımdır.
Gelinen noktada Türkiye beyin gücü kaybeden dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almasına rağmen 1960’lı yıllarından başlayarak kalkınma planlamaları kapsamında nitelikli beyinleri ülkeye çekecek politikalar geliştirmektedir. Ancak, beyin göçü sorununu itme ve çekme perspektifi bağlamında politik gündemine bir problem olarak almakta geç kalmıştır. Ayrıca Türkiye’nin geliştirdiği TÜBİTAK ve Turkuaz Kart politikaları da dahil beyin göçü politikalarını ve etkilerini ortaya koyacak bütüncül bir çalışma olmadığı gibi, bu konudaki istatistikleri, karmaşık (basılı ya da elektronik ortamda bulunan), tarihsel olarak dağınık, haritalanmamış, karmaşık bilgiler görüntüsü vermektedir. Ayrıca literatürdeki bu konudaki çalışmalara baktığımızda; yalnızca bu alandaki verilere, bir takım anketlere, yanı sıra bu anketlerin analizine ve beyin sermayesi kaybının önlenmesi gibi bütünleşik olmayan çalışmalara odaklanıldığı görülmektedir. Diğer bir problem de TÜBİTAK’ın Tersine Beyin Göçü Politikaları’nın beyin göçü çekmeye etkisini ve Turkuaz Kart politikasını değerlendiren çalışmaların yok denecek kadar az olmasıdır. Ayrıca Türkiye zorunlu ya da gönüllü göçler odağı olmasına rağmen; göçmenler arasındaki işgücünü meslekleri ve niteliklerine  göre ayıran, beyin güçlerinin ülkemize katkı potansiyellerini veya katkılarını analiz eden bütünleşik çalışmalara da acil başlanılması elzem gözükmektedir.

“Hem uluslararası hem de Türkiye’de bilgi  ve dijital teknolojiyle zenginleştirilmiş çok fonksiyonlu bir beyin göçü mantığı ve politikaları geliştirilmeli”
KobiEfor: Sizce Türkiye, beyin göçü politikalarında acilen nasıl bir yol haritası izlemelidir?
Dr. Nurdan Sönmez: Özetle; beyin göçünü bir problem olarak erken farkeden, bu konuda itme ve çekme perspektifinden politikalar geliştirip, geliştirdikleri politikaları çağının koşullarına göre kayıtlı ve sistematik hale getiren ülkelerin beyin göçü çekmeyi başardıkları görülmektedir. Öyleyse itme ve çekme yönünden oluşturulan ve sistematik hale getirilen veya getirilemeyen beyin göçü politikalarının beyin göçüne önemli etkisi vardır. Diğer bir anlamda oluşturulan beyin göçü politikaları da göçü etkileyen önemli faktörlerden biridir.
Etkin beyin göçü politikaları geliştirmiş ülkelerde olduğu gibi, beyin göçü sorununun bir problem olarak acil politik gündeme alınmasında, medyanın bilimsel habercilik kapsamında bu konuyu kamuoyuna taşıması çok önemlidir. Ülkenin başta siyasi aktörleri olmak üzere diğer karar verici mekanizmalarını harekete geçirmede medya çok etkili olmaktadır.
Ayrıca şunu da eklemek isterim ki; uluslararası literatür açısından bakıldığında ise bilgi ve dijital teknolojiyi kullanarak iyi bir iletişimle çok fonksiyonlu bir beyin göçü mantığı ve politikaların geliştirilmesi ve bu kavrama yeni bir boyut, beyin göçü yaklaşımlarına yeni bir analitik çözümlemeyle, yeni politikalar üretilmesi, ülkelerin beyin göçü politikaların da tarihsel derinliğinden kronolojik olarak süzülüp analiz edilmesi elzem gözükmektedir.

KobiEfor: Son mesajınız nedir?
Dr. Nurdan Sönmez: Sonuç olarak; COVID-19 süreçlerinin de kısıtlayıcı, zorlu etkileri altında gerçekleştirdiğim bu çalışmanın uluslararası literatürde ve Türkiye’de bir ülkenin itme ve çekme bağlamında beyin göçü politikalarını tarihsel derinliğinden sağaltarak ortaya koyan, itme ve çekme perspektifinden analiz ederek değerlendiren bir ilk adım katkısı olacağını umuyorum. Sonuçta her araştırma çalışmasının eksik, güçlü veya iyileştirilmesi, katkı sağlanmasını gerektiren yanları olur. Bu çalışmanın da kendi disiplin alanındaki değerli araştırmacıların katkılarıyla geliştirileceğini umuyorum.

Dr. Nurdan Sönmez kimdir?
Lise öğrenimini BLK Öğretmen Okulu’nda, lisans öğrenimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladıktan sonra Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi (İngilizce) Bölümü’nde master ve doktora eğitimini tamamladı. KalDer (Türkiye Kalite Derneği) Kalite dergisinde de editörlük yapmış olan Dr. Nurdan Sönmez, halen KobiEfor Sanayi Ekonomi Dergisi Genel Koordinatörü’dür. KobiEfor, TÜBİTAK-MAM ve Üniversite Sanayici İş Birliği ile Türkiye’nin çeşitli Organize Sanayi Bölgeleri’nde (OSB’ler) Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programları projesi yönetiminde yer almıştır. ‘Dijitalleşme, Start Up, Sanayici KOBİ’ler, Bilişim ve Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)’ ile birçok projeye katılmıştır. KOBİ Zirveleri, Uluslararası Avrasya Ekonomi Zirveleri organizasyonlarında-KobiEfor Çözüm ortaklığı projelerine katkı sunmuştur.
Dr. Nurdan Sönmez, Beş Yıllık Kalkınma Planlamaları kapsamında Yeni Nesil OSB’lerin Sosyal Yaşamı Dönüştürücü Etkileri üzerine araştırma çalışmasının yanı sıra ‘Uluslararası Sistemde Türkiye: Yol Ayrımları ve Alternatif Ortaklıklar’ adlı araştırma kitabının da yazarıdır. Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası Sahibi, KalDer (Türkiye Kalite Derneği) ve Fenerbahçe Spor Kulübü Kongre Üyesi olan Sönmez, evli ve bir erkek çocuk sahibidir.

Yorumlar (0)