İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer: İzmir yerelden kalkınacak refah bölüşülecek
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in yeni yatırımların, teknolojik inovasyonların ve yaratıcı sanayilerin cazibe alanı haline gelmesi için uygun bir ekosistem oluşturmak üzere yola çıktıklarını söyledi.
Soyer, “Yerelden kalkınma dinamiği üzerinde yükselen, üretimi arttırmayı öne alan bir ekonomi felsefemiz var” dedi.
İzmir’in ekonomi vizyonu kentin yerelden kalkınma mücadelesini büyütmek, refahını arttırmak ve bu refahın adil paylaştırılması esasına dayanıyor. İzmir’in refahını köklerinden aldığı güçle yükseltirken bunun eşit paylaşılmasını önemsediklerini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, öncelikle İzmir’i dünya tarımının önemli kentlerinden biri yapmak için yeni bir tarım ekonomisi modeli ortaya koyduklarını söyledi.
İkincisi İzmir’i bir dünya şehri yapmak üzere yola çıktıklarını kaydeden Soyer, hem turizm hem de ekonomik ilişkiler için kurulan Moskova ve Brüksel ofislerinin işlemlerinin tamamlandığını, Çin, ABD ve Almanya tanıtım ve ekonomik işbirliği ofislerinin de pandeminin yatışması ile hayata geçeceğini anlattı. Soyer, böylece İzmir’e hem turist hem yatırım çekeceklerini belirterek, şunları söyledi: “Dünya’nın en önemli kültür etkinliklerinden birisi olan Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’ni 2021 yılında İzmir’de düzenleyeceğiz. Dünya’nın önde gelen kültür üreticileri, sanatçıları, kanaat önderleri İzmir’e gelecekler, kentimizi, kültürümüzü tanıyacaklar. Dünya’nın en büyük yemek gastronomi fuarı Terra Madre’yi ilk defa Anadolu’da düzenleme hakkını İzmir’e kazandırdık. 2026 Botanik EXPO’sunu İzmir’de düzenleyeceğiz. Botanik Expo kentimizdeki süs bitkileri sektörünü ateşlerken, kentimizin hem kalkınmasına hem de uluslararası tanınırlığına büyük katkı yapacak. Botanik Expo, 2030 Dünya Expo’suna giden yolda önemli bir kilometre taşı olacak.”
"İzmir’in geleceği adına üç önemli temel oluşturuluyor. Birincisi: Kentsel dönüşüm hızlandırılıyor ve bununla birlikte afetlere karşı dirençli, çağdaş bir altyapı oluşturuluyor. Belediye iştiraki İZBETON bu amaçla devreye alındı. İkincisi: Trafik ve ulaşım sorununun kent tarihinin en büyük yatırımlarıyla birlikte çözülmesi için raylı sistem ağı büyütülüyor. Üçüncüsü: İzmir Tarımı başlığı altında hayata geçirilen kırsal kalkınma modeli ile insanlarımızın doğduğu yerde doyması sağlanıyor."
Girişimcilik ve inovasyon şehri İzmir
TÜSİAD ve Yaşar Üniversitesi işbirliğinde kurulan ‘Girişimcilik Merkezi İzmir’, şehrin ihtiyaçlarını dikkate alarak her yıl farklı tematik alanlarda girişim programı ile şehrin girişimcilik ekosistemine başarılı iş fikirleri kazandırmayı hedefliyor. Merkezin bu yıl teması; tarım.
Tunç Soyer, “Merkez, İzmir’de tarımsal üretim seviyesinin artmasına ve refahın büyümesine önemli katkılar sağlayacak. Ayrıca İzmir’in köklü iş kuruluşları ve meslek odaları ile güçlerimizi birleştirerek ‘IzQ’ adıyla Girişimcilik ve İnovasyon şirketini kuruyoruz. Şirketimiz, bu yıl içerisinde faaliyete girerek şehrimizin girişimcilik ve inovasyon ekosistemine büyük katkılar sunacak” dedi.
Diğer yandan ‘Açık Veri’ portalını kullanıma açtıklarını açıklayan Soyer, böylece kentin hem akademik ilerlemesine katkı sağladıklarını hem de yeni hizmetler üretilebilmesi için ekonomik girişimcileri yetkinleştirdiklerini söyledi. Soyer, metrodan tramvaya, altyapıdan kentsel dönüşüme kadar kente yaptıkları yatırımların tüm ekonomik sektörleri hareketlendirdiğini ve kentte istihdamı artırdığına dikkat çekerek, “Bu şekilde gerçekleştirdiğimiz yatırımlarda uluslararası finans kuruluşları ile çalışabilme, dünya ile bağ kurabilme kabiliyetlerimiz çok çok önemli rol oynuyor” dedi.
Turizme kapsamlı yol haritası
İzmir, 8 bin 500 yıllık geçmişi, coğrafyası ve sahip olduğu doğal zenginlikleriyle turizmden daha fazla pay sahibi olmayı hak eden bir kent. İzmir Vakfı ve İzmir Kalkınma Ajansı ortaklığıyla İzmir Turizm Tanıtım Stratejisi ve Eylem Planı hazırladıklarını söyleyen Tunç Soyer, İzmir turizminin ana eksenini; şehrin Akdeniz çanağı ve dünyadaki diğer şehirlerden pozitif ayrışmasını sağlayacak tarih, kültür ve arkeoloji turizmi olarak belirlediklerini anlattı.
Hedeflerinin 2024’te İzmir’in nüfusu ile eşit sayıda yerli ve yabancı toplam 4 milyon turiste ulaşmak olduğunu aktaran Soyer, pandemi sürecinde İzmir’i sağlıklı ve güvenilir bir destinasyon olarak konumlandıran Turuncu Çember sertifikasını başlattıklarını duyurdu. İzmir’in dijital turizm ansiklopedisini çıkardıklarını açıkladı: “On bir farklı turizm ürününe yönelik uzmanlar, İzmir’in değerlerini tek tek mercek altına aldı ve dijital bir veri tabanına işledi. Ansiklopedi, 2021 yılının ilk çeyreğinde İzmir’in tanıtım yüzü olan Visit Izmir mobil aplikasyonuyla kullanıcıların erişimine açılacak.”
İzmir’e ikinci antik tiyatro kazandırılacak
İzmir Vakfı ile beraber şehrin görsel kimliğini oluşturarak markalaşma sürecinin son halkasını da tamamladıklarını kaydeden Soyer, “İzmir markası; turistler, yatırımcılar, sosyal girişimci ve kültür sanat üreticileri olmak üzere üç farklı hedef kitlesini kapsayan bütüncül bir yaklaşımla, İzmir’i dünyaya tanıtmayı ve Akdeniz çanağında bir cazibe merkezi konumuna getirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda çalışmalarına başlanan İzmir markalaşma sürecinin lansmanı 2021 yılında yapılacak” diye konuştu.
İzmir’de UNESCO Dünya Mirası kriterlerini karşılayan pek çok alan bulunduğunu ifade eden Soyer, bu kapsamda Kemeraltı ve çevresini içine alan Tarihi İzmir, Birgi, Gediz Deltası ve Ceneviz ticaret yolunun parçası olan Foça, Çandarlı ve Çeşme kalelerinin de daimi listeye alınmasını beklediklerini söyledi. Daimi listedeki Efes ve Bergama için ise alan yönetimi çalışmaları sürüyor. İzmir’in tarihi aksını canlandırmak için Konak Pier’den Kemeraltı’na, oradan Agora ve Kadifekale’ye uzanan hattı tarihi dokusuna uygun hale getirme çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Soyer, şu bilgileri verdi: “Kemeraltı’nı yaklaşık 200 milyon liralık yatırımla baştan sona yenileyerek ayağa kaldırıyoruz. Agora’nın hemen yakınında Efes ile aynı kapasitede bir amfi tiyatro var. 2023’te buradaki kazıların bitirilmesini planladık. İzmir, Efes’tekine benzer büyük bir antik tiyatro daha kazanacak. İzmir kent merkezini yeşil alt yapı ile desteklenmiş kesintisiz yürüyüş yolu ile kırsal alanla buluşturuyoruz. Bu şekilde şehir merkeziyle kırsal alanın kültürü arasında bağ kurmayı, sosyolojik olarak birbirinden kopuk farklı mahalleleri birbiriyle buluşturmayı hedefliyoruz. Bergama ve Efes antik kentlerini birbirine bağlayan 500 kilometrelik bisiklet rotası ile İzmir EuroVelo’ya dahil oldu. EuroVelo Rotası ile Avrupa’dan İzmir’e gelecek bisikletli turistler; konaklama noktalarını, yeme içme yerlerini, tarihi ve kültürel değerleri ziyaret ederek pek çok sektör için sürdürülebilir ekonomi oluşturacak.”
Sadece turizm değil tüm alanlarda yürütülen projelerin temelinde üretim ve istihdam olduğunun altını çizen Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bünyesindeki Meslek Fabrikası’nın hem mesleki eğitimler verdiğini, hem de farklı kurumlarla işbirliği yaparak kursiyerlerin işe yerleşmesini sağladıklarını söyledi. Kentteki mevcut iş gücü ile işveren arasında bir bağ kuran İstihdamı Geliştirme ve Destekleme Biriminin aktif olduğunu aktaran Soyer, kurdukları Şehir Tiyatrosu’ndan İzmir Sinema Ofisi’ne ya da Girişimcilik Merkezi’ne kadar tüm projelerde şehrin üretici potansiyelini arttırma hedefiyle yol aldıklarını kaydetti.
‘Kriz Belediyeciliği’ ile ihtiyaç sahiplerine ulaşıldı
Koronavirüs salgını başladığında ‘Kriz Belediyeciliği’ uygulamasını başlattıklarını söyleyen Tunç Soyer, Türkiye’de örneği olmayan bir uygulamaya imza atarak kriz belediyeciliğine dair yeni bir mevzuat ortaya koyarak ‘Biz Varız’ sloganıyla İzmir dayanışması başlattıklarını hatırlattı.
Belediye olarak desteğe ihtiyaç duyanlarla destek olmak isteyenleri buluşturduklarını kaydeden Soyer, şu bilgileri verdi: “Halkın Bakkalı üzerinden gıda paketi, iftar yemeği, hijyen paketi satışları başlattık ve buradan sağlanan destekler belediyemizce ve gönüllülerimizle birlikte desteğe ihtiyaç duyan yurttaşlarımıza ulaştırıldı. Pandemi ve depremi de kapsayan bu süreçte 250 binden fazla haneye 380 bin gıda paketi, 130 bin hijyen paketi desteği sağlandı. 380 bin gıda paketinin 230 bini yurttaşlarımız tarafından bizlere ulaştırıldı. Yine pandemi sürecinde deprem ve sellerden kaynaklı nakdi desteklerimizi saymazsak toplam 40 bin kişiye 16 milyon lira destek olundu. Bu yıl ise 20 milyon lira destek sağlanması planlanıyor. Askıda Fatura kampanyası ile 16 bin 496 hanenin 1 milyon 473 bin 825 liralık faturası yurttaşlarımız tarafından ödendi.”
Soyer, Meslek Fabrikası’nda üretilen maskelerden 6 milyonunun yurttaşlara ücretsiz olarak ulaştırıldığını aktardı. Pandemi sürecinde üreticileri unutmadıklarını dile getiren Soyer, “İzmirli üreticilerden bu süreçte 167 milyon liralık ürün alımı yapıldı, alımlarımıza devam edeceğiz. Eğitim yardımlarımız kapsamında çocuklarımıza toplam 2 bin 335 adet tablet, 20 bin bot ve mont desteğinde bulunduk. 27 bin 393 öğrencimize de 130 lira yüklü kırtasiye kartları ulaştırıldı. Üç yeni Aşevi Yemek Dağıtım Noktası açıyoruz. İkisi Konak’ ta biri ise Buca’da olacak. Karabağlar’ da ise Giysi Dağıtım Noktası oluşturuyoruz. Bu noktaların sayılarını hızla artırmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Dijital dönüşüm ile İzmir akıllı şehre dönüşüyor
İzmir’i akıllı kent haline getirme vizyonu doğrultusunda pek çok çalışma yürüttüklerini kaydeden Tunç Soyer, ‘Bizİzmir’ adıyla bir dijital platform açtıklarını, bu platformun İzmir’de yaşayanların kentteki tüm etkinlikleri takip edebilmelerini, belediyeden haber almalarını, önemli konularda görüş ve önerilerini kolaylıkla paylaşabilmelerini sağladığını aktardı.
Bizİzmir platformu sayesinde Askıda Fatura, Askıda İzmirim Kart, Kitap Kartı, Esnaf Dayanışması gibi kampanyaları hayata geçirdiklerini hatırlatan Soyer, yine Bizİzmir üzerinden Akademi hizmetini başlatarak online eğitimler verdiklerini kaydetti. Soyer, Veri Portalı üzerinden şeffaf, hesap verebilir ve çok paydaşlı bir yapıyla şehri yönetmenin önemine inanarak İzmir’le ilgili verileri yayımladıklarını dile getirdi.
30 ilçe belediyesi ile İzmir Büyükşehir Belediyesi arasında e-belediyecilik hizmetleri İzmir Kent Bilgi Sistemleri İşbirliği Protokolü ile devam ediyor. İzmirliler E-işlem merkezini kullanarak internet üzerinden ilan reklam vergisi, yangın sigorta vergisi, eğlence vergisi, zabıta para cezaları ve benzeri ödemeleri ile tahsilatını gerçekleştirebiliyor.
Soyer, “İZUM Tam Adaptif Trafik Sistemi’nden BİSİM Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi’ne kadar ulaşımda önemli çalışmalarımız bulunuyor. Belirlenen lokasyonlarda ücretsiz Wifi hizmeti, 2-3 boyutlu Kent Rehberleri, Coğrafi Mezarlık Bilgi Sistemi, Yeşil Alanlar Bilgi Sistemi, İZSU Scada Sistemi, Hava Kalitesi İzleme Sistemi, Akıllı Enerji İzleme ve Yönetim Sistemi, Atık Yönetimi Sistemi, Akıllı Kart Sistemi başta olmak üzere çok sayıda çalışmamız, uygulamamız var. Öte yandan TÜRKONFED ile KOBİ’lerin dijitalleşmesi için bir proje girişimi içerisindeyiz” bilgisini verdi.
‘İzmir Tarımı’ Türkiye’ye örnek olacak
İzmir Tarımı: İzmir’den başlayarak tüm Türkiye’de yeni ve farklı bir tarım ekonomisi inşa etme projesi. Tarımda dışa bağımlılığı sonlandırmak için geliştirilip birlikte üretip, hakça paylaşmayı hedefleyen yerli ve milli bir tarım ekonomisi modeli. İzmir Tarımı’nı Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel fark var. Bunlardan biri kuraklıkla mücadele. 2019 verilerine göre Türkiye’de suyumuzun yüzde 77’si tarım için kullanılıyor ve bu durum acilen değişmez ise yakın bir gelecekte içme sularımız tehlikeye girecek. İzmir Tarımı, ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu yüzde elli oranında azaltmayı hedefliyor. İkinci fark ise yoksullukla mücadele hedefi.
Tunç Soyer, tarımı sadece tarlada yapılan ve sonlanan bir zirai faaliyet olarak görmediklerini belirterek, “Tohum aşamasından başlayıp son tüketiciye uzanan tüm süreçleri kapsıyor. Lojistiği, paketlenmesi, ürünlerin işlenmesi, markalaşması, tanıtılması, satışı, pazarlanması, ihracatı, araştırma, geliştirme ve eğitim faaliyetleri, sertifikasyon süreçleri ve ürün planlaması ile bu bir bütün. Ürünlerimizin katma değerini büyütecek ve bu şekilde yoksullukla mücadele ederek refahı da arttıracağız” dedi.
‘İzmir Tarımı’nı farklı kılan; ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ felsefesi aslında altı ayak üzerinde yükseliyor. Birincisi ‘ürün envanteri ve planlaması’. Bunun için İzmir’in iklimi, doğası ve toprağına uygun il genelinde yetişebilen stratejik ürünleri tespit ettiklerini dile getiren Soyer, şu bilgileri verdi: “Öncelik vereceğimiz ürünlerin tamamı, hem İzmirliyi, hem Türkiye’deki diğer şehirleri, hem de ihracat yoluyla dünyayı besleyebilecek kadar büyük üretim ve satış potansiyeline sahip. Bu stratejik ürünleri üreten veya üretebilecek çiftçimizle çalışacak bir saha ekibi kurduk. Bu ekibimiz İzmir’in otuz ilçesini gezerek bu stratejik ürünleri yetiştiren her üreticiyle tek tek görüşmeler yapıyor. Bu araştırmanın sonucunda İzmir’in ürün envanteri ortaya çıkıyor.”
İzmir Tarımı’nın ikinci aşaması tarımsal destek çalışmaları. Bu kapsamda, kooperatifler aracılığıyla yüksek miktarda ürün alınıyor, üretilen tüm ürünler kooperatiflerden Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınarak vatandaşlara ulaştırılıyor. Soyer, “2020’de yaptığımız toplam alımların miktarı yaklaşık 145 milyon lira. Bu alımları 2021’de artırarak sürdüreceğiz. Belediyemiz aynı zamanda makine ekipman desteği sağlıyor, makine parkları kuruyor, tohum ve küçükbaş hayvan desteği veriyor ve arıcılığı destekliyor” dedi.
Projenin diğer ayağı: Lojistik, işleme ve markalaşma çalışmaları yer alıyor. Ürünlerin lojistiği; yani üreticilerden alınması, işlenmesi, paketlenmesi ve satılacak hale getirilmesi Belediye şirketi Baysan tarafından gerçekleştiriliyor. Baysan’ın, özel sektörün risk almadığı veya küçük üreticinin yatırım yapamayacağı konularda, bu yatırımı gerçekleştirerek İzmir Tarımı’nın lokomotif gücünü oluşturacağını öngören Soyer, “Öz kaynaklarımızla Ödemiş’e et işleme tesisi kurduk, Bayındır’a ise dev bir süt işleme fabrikası kuruyoruz. 2021 ve 2022 döneminde toplam 338 milyon 600 bin TL’lik alım yapacağız. Böylece belediyemizin köylümüze yapacağı maddi destek neredeyse üç dört kat artacak. Tüm bu süreçler İzmir Tarımı markalaşma çalışmalarımızı da hızlandıracak. Çiğli Sasalı’daki tarımsal araştırmalar merkezimizde bir tarımsal tasarım ofisi kuruyoruz. Üreticimiz, burada kuracağımız merkez sayesinde ürünlerinin paketlenebilmesi için ücretsiz tasarım desteği alabilecek” bilgisini verdi.
Markalaşma süreci tamamlanmış ürünler İzmir Tarımı stratejisinin sonraki aşaması olan satış, pazarlama ve ihracat için hazır hale geliyor. E-ticaret ve ihracat konularında tecrübesi olmayan küçük üreticileri fuarlar ile dünyaya açtıklarını kaydeden Soyer, Sasalı’daki tarım merkezinde bir ihracat destek ofisi de kurduklarını ve Baysan üzerinden doğrudan ihracat yapacaklarının altını çiziyor. Soyer, yeni dönemde sadece alım garantisi vermekle kalmayıp artık satış garantisini de gündemlerine aldıklarını duyuruyor.
İzmir Tarımı’nın beşinci aşamasında ise ‘araştırma geliştirme, eğitim ve sertifikasyon süreçleri’ geliyor. Soyer, şu noktalara değindi: “Geniş kapsamlı Can Yücel Tohum merkezimiz kuruldu. Seçim vaatlerimizden biri olan Tarım Lisesi de 2022’de eğitime başlayacak. İzmir Tarımı’nın son olarak altıncı aşamasında, agroturizm gibi yan ekonomiler oluşturma çalışmamız var. Özetle ihracat potansiyeli yüksek, nitelikli tarım ürünlerini teşvik ederek Türkiye ekonomisini büyütmeyi, kadınların ve gençlerin tarım ekonomisinde yeniden söz sahibi olmasını, kırsaldaki yaşam kalitesini büyütmeyi, tüm bunları yaparken toprağı, suyu ve tohumu en dengeli şekilde kullanarak iklim kriziyle mücadele etmeyi hedefliyoruz.”