banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

01.09.2021, 00:11 29805

GÜNCELLENME

Pandemi sürecinin şekillendirdiği ‘Yeni Normal’e yeşil ve dijital dönüşümün kaçınılmaz etkilerinin duyarlılığını ve bilincini eklemek zorundayız. Çünkü ‘Yeni Normal’de bizi güncellenen iş, üretim, tüketim, ticaret ve insan ilişkilerinin davranış ve biçimlerinin değiştiği yeni bir sosyal yaşam bekliyor.

Koronavirüsten yakamızı kurtaramadık. Koronavirüs Pandemisi, tedbirlerdeki ihmallerin ve yeni varyantlarının da etkisiyle kontrolden çıktı; vakaları ve ölümleri artırdı. Her yazımda vurguladığım gibi, toplumsal sorumluluğumuz gereği; ‘Maske-Mesafe-Temizlik’ tedbir ve kurallarına özenle uymalıyız, kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmalıyız, kapalı ortamları havalandırmalıyız. Toplumsal bağışıklık için salgın hastalıklara karşı en etkili yöntem olan aşımızı mutlaka yaptırmalıyız. Böylece hem kendimizin hem de sevdiklerimizin sağlığını koruyabiliriz.

Dünya ve ülkemiz Pandemi’nin etkisinden henüz kurtulmadan bir de iklim krizi yaşamaya başladı. Küresel ısınmanın yol açtığı, afet ve felaketlerle sarsılan yaşamımız için son uyarıları aldık. Bir an önce ekosistemdeki hasarı onarmak gerekiyor.

Süreçle ilgili başta Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere Dünya harekete geçti. Ülkemizi de yakından ilgilendiren ve etkileyen, özellikle sanayi ve hizmetteki standartların ve kuralların değişimiyle iş dünyasında bir dönüşümü zorunlu kılan gelişmeleri dergimizin bu ayki Kapak konusunda ‘Yeşil Mutabakat’ bağlamında işledik.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in insanlık için bir kırmızı alarm olarak tanımladığı Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporuna göre iklim değişikliğinin etkisiyle sıcak hava dalgaları, şiddetli yağışlar ve kuraklık şiddetini artıracak ve daha sık görülecek. BM’nin iklim değişikliğiyle mücadele için bir dönüm noktası olarak görülen raporunun, Koronavirüs Pandemisi nedeniyle bir yıl ertelenen İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın başkanlık yapacağı İskoçya’nın Glasgow şehrinde düzenlenecek COP26 İklim Zirvesi’nin (1-12 Kasım 2021) öncesi yayınlanması çok önemli.

AB’nin iklim ve çevreyle ilgili mücadelesini daha etkili ve geniş bir şekilde yeniden düzenlemeyi amaçladığı bir yol haritası olan Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) Aralık 2019 tarihinde açıklanmıştı. Gelişmeler süreci hızlandırdı ve acil gündem oluşturdu. Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2030’a kadar karbon salınımını yüzde 50 azaltmayı, 2050’de de sıfırı hedefliyor. Mutabakat kapsamında 11 öncelikli alan belirlendi: “İklim değişikliği ile mücadele. Temiz, erişilebilir ve güvenli enerji. Temiz ve döngüsel ekonomi için sanayi. Enerji ve kaynak verimliliği sağlanmış binalar. Sürdürülebilir ve akıllı hareketlilik/ulaşım. Tarladan sofraya tarım. Ekosistem ve biyoçeşitlilik. Sıfır kirlilik. Toksiklerden arınmış çevre. Araştırma altyapılarına destek için bilginin güçlendirilmesi. Vatandaşların sürdürülebilir ve iklim değişikliğinden arındırılmış bir Avrupa’ya geçiş için bilgi ve beceri olarak hazırlanması ve uluslararası işbirliği.”

Daha yeşil ve daha temiz bir dünya planlanırken yeni sektörler, iş alanları ve piyasalar açılacak. Dönüşüm için 1 trilyon Avroluk bütçe ayrıldı. AB sınırda karbon düzenlemesi yaparak, ithalat ve ihracatta Yeşil Mutabakat kurallarını partner ülkeler için de işletecek.

Dış ticaretinde en büyük partneri olan AB’ye aday ülke konumundaki Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın yeni standart ve kurallarından etkileneceği çok açık. Şimdiden ‘Yeşil Ürün Pasaportu’nu, yaptırımları ve maliyetini dikkate almalıyız. Doğal olarak uyum için yapılacak dönüşümde finans kadar kamunun, STK’ların, akademi dünyasının ve özel sektörün işbirliğiyle hazırlanan bir strateji ve eylem planına ihtiyaç var.

Rekabet kurallarının değişeceği ve yeni riskler oluşturacak Yeşil Mutabakat uyum sürecinde; hız, etkinlik ve verimlilik sağlayan dijital dönüşüm ve tedarik zinciri yönetim merkezi potansiyel fırsatını değerlendirebilirsek ülkemizin ve işletmelerimizin rekabet gücünü arttırmada kaldıraç olabilir. Bir de bir an önce beklediğimiz; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yatırımları, istihdamı, üretimi ve ihracatı arttıracağını vurguladığı; demokrasi, hukuk ve ekonomi reformlarının yapılması; ekonomide ve yatırımlarda güven ortamı oluşturarak finansal dengelenmeyle istikrar sağlayacaktır.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile duyurulan; Ticaret Bakanlığı’nın hazırladığı ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ ve uygulanmasını takip etmek için ‘Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu’ oluşturulması mücadele ve hazırlığa başlangıç için değerli bir adım. İş dünyamızın sürdürülebilir döngüsel kalkınma ve büyüme için yeni süreçle ilgili gerçekleştirdiği etkinlik ve çalışmalar, toplumsal bilincimizin gelişmesinde ve uygulamada vizyon oluşturuyor; kesintisiz sürdürmeliyiz.

Yorumlar (0)