banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

01.02.2015, 09:23 8735

Euro’nun düşmesinden mutlu / mutsuz olanlar…

1 Ocak 2002’de 11 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde nakit olarak tedavüle çıkan Euro, Ocak ayı sonlarında dolar karşısında gördüğü ilk seviye olan 1.12’ye yaklaştı.
Bu gelişmeyi önce Euro’yu kullanan Avrupa ülkeleri bağlamında daha sonra da ülkemiz ekonomisini özellikle ihracatçımızı etkileyen yönüyle değerlendirmek istiyorum.

2014’ün ikinci yarısında İsviçre Merkez Bankası’nın sürpriz bir kararla Euro/Frank kurunda taban uygulamasına son vermesinin ardından küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmanın etkisiyle dolar yükselme trendine girdi. TL karşısında 1.5 yılın en düşük seviyesini gören Euro Dolar karşısında da 11 yılın dibini gördü.

Bu karar karşısında Frank ve Dolar, Euro ile TL karşısında yüzde 30’a yakın  değer kazandı.

Dolar karşısında Euro’nun değer yitirmesini bir başka ifade ile parite düşmesinin nedenlerini ekonomi ve finans çevreleri şöyle sıralıyorlar:
- ABD Merkez Bankası’nın (FED) bu yıl içinde faiz artıracağı beklentisi.
- Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme hazırlığı.
- Yunanistan’da 25 Ocak’ta yapılan genel seçimlerin sonucu.
- Yunanistan’ın Euro’dan çıkacağı endişesi.
- Petrol fiyatlarının son 5.5 yılın en düşük seviyesine inmesi.
- Avrupa’da deflasyon korkusunun gerçeğe dönüşmesi.

Bunlar nedenler olarak sıralanıyor.

Euro’nun değer kaybı AB ülkelerine ne kazandıracak denilirse;
İhracat sıkıntısı içindeki Euro bölgesi ekonomileri için bir anlamda can simidi görevi görecek.

Örneğin rekabet gücünü hızla yitiren Fransa, İtalya, İspanya gibi ekonomiler, Euro’nun değerinin düşmesini ihracatlarını artırıp, ithalatlarını kısmanın yolu olarak görüyorlar.
ECB, parasal genişlemeyi üye ülkeleri destekleme amacıyla hem miktar hem de kapsam yönünden artırdı. Miktarı  1.1 trilyon Euro’ya çıkarırken kapsamı da devlet tahvillerini de içine alacak biçimde yaygınlaştırdı. ECB, faizleri düşürmesinin ardından aldığı bu kararla Euro bölgesinin içine düştüğü deflasyonist konumdan çıkmasını amaçlıyor.

Sonuç olarak ECB faizleri düşük tutarak ve parayı bollaştırarak, FED ve İngiltere MB’nin yaptığı gibi iç talebi canlandırarak ekonomiyi toparlamayı hedefliyor. ECB’nin bu kararı açıklamasından önce 1.15’in üzerinde olan Euro / USD paritesi 1.12’lere geriledi.

Ekonomi-finans çevrelerinin yorum ve değerlendirmeleri özetle bunlar… Bu gelişmelere ilişkin dünyanın önde gelen yatırım bankalarından New York merkezli Goldman Sachs’ın değerlendirme ve tahminlerini de sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Petrol fiyatlarının 30 dolara kadar inebileceğini, gelecek 6 ay için tahminini de 1.20’den 1.11’e düşürdüğünü ayrıca 2016 yılında ABD Doları ve Euro’nun değerinin eşitleneceğini, 2017 sonunda Euro / Dolar paritesinin 0.90 seviyesini görebileceğini öngörüyor.” Bu değerlendirme ve tahminin de ülkemizde dikkate alınmasında yarar var görüşündeyim…

Euro’nun Dolar karşısında değer yitirmesine ilişkin gelişme ve değerlendirmeler özetle bunlar.

Bu sürecin ülkemiz ekonomisini özellikle ihracatçımızı nasıl etkileyeceğine bakarsak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçen yılın Kasım ayı itibarıyla AB ülkelerine yapılan ihracat 48 milyar Euro seviyesinde gerçekleşti. Bu verilere göre de AB’ye yapılan ihracatın toplam ihracat içerisindeki payı da yüzde 44’e yaklaştı. Paritenin 1.1113 seviyelerinde seyretmesi ve AB’ye yapılan toplam ihracatın değişmemesi durumunda ihracatta, paritedeki gerilemeden kaynaklanan değer kaybının yıllık 9 milyar Euro civarında olması tahmin ediliyor. Parite düşmesinden olumsuz etkilenebilecek sektörler ise Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine bakıldığında geçen yıl AB ülkelerine ihracatta hazır giyim ve konfeksiyon, otomotiv, elektrik ve elektronik sektörler olarak önplana çıkıyor. Örneğin; geçen yıl hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün en fazla ihracat yaptığı AB ülkeleri arasında Almanya 3.9 milyar dolarla ilk sırada yeralırken bu ülkeyi 2.5 milyar dolarla İngiltere, 1.6 milyar dolarla İspanya izledi. Sözkonusu ülkelerin, toplam sektör ihracatı içindeki payı yüzde 43 oldu. Aynı yıl Avrupa’ya önemli oranda ihracat gerçekleştiren sektörlerden biri de otomotiv olurken Almanya, İngiltere ve Fransa toplam 8.5 milyar dolarla en çok dış satımın yapıldığı ülkeler olarak kayıtlara geçti. Anılan 3 ülkenin toplam otomotiv ihracatı içindeki payı yüzde 38 olarak gerçekleşti.

Euro / Dolar paritesindeki düşüşten etkilenmesi beklenen elektrik-elektronik sektörü de 2014 yılında Almanya, İngiltere ve Fransa’ya toplam 3.8 milyar dolar ihracat yaptı. Bu ülkelerin toplam sektör ihracatındaki payı yüzde 31 olarak hesaplandı. Paritenin düşüşüyle özellikle dolar ile mal alımı yapıp, Euro ile satanlar büyük kayıplar yaşayabilir.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin; “İhracatçının dövizdeki bu oynaklıktan zarar görmemesi için hedge etme gibi korunma enstrümanlarını öneriyoruz. Sadece döviz/TL işlemlerinde değil, Euro-Dolar işlemlerinde de hedge edin” önerisini önemsemek gerekiyor.

Yorumlar (0)
banner557