Gizli Enerjimiz Kadınlarımız
Forum İstanbul 2014, ‘Yeni Büyüme Stratejileri ve Kaynakları: Gizli Enerjimiz Kadınlarımız’ temasıyla İstanbul’da 2 gün süren oturumlarla gerçekleştirildi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın açılış konuşmasını yaptığı Forum İstanbul’da 8 konu başlığı değerlendirildi.
Forum İstanbul 2014, ‘Yeni Büyüme Stratejileri ve Kaynakları: Gizli Enerjimiz Kadınlarımız’ temasıyla İstanbul’da gerçekleştirildi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın katıldığı Forum İstanbul 2014’te; iki gün boyunca Akbank, Doğuş Grubu ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin stratejik partner desteğiyle sekiz konu başlığı değerlendirildi.
Forumda konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan küresel ekonomide 2008’den buyana ilk kez ‘kötü artık geride kaldı’ denilebilecek bir döneme gelindiğine işaret ederek şu genel mesajı verdi: “Şimdiye kadar bunu söyleyemiyorduk. Geçmişteki endişelerin yavaş yavaş kalktığını görüyoruz. Gelişmiş ekonomilerde hala sorunlar var. Potansiyel büyüme gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kriz öncesine göre düşmüş durumda. Gelir dağılımındaki adaletsizlik bundan sonra en çok dikkat edilmesi gereken konu olacak. Gündemde; ‘güveni tekrar nasıl inşa edeceğiz sorusu var.”
“Bu güveni tekrar inşa etmek bundan sonraki dönemin en önemli gündem maddesi olacaktır” diyen Babacan, ABD’deki toparlanmanın diğer gelişmiş ülkelere göre daha kuvvetli olduğuna dikkat çekerek; “Ancak işgücü piyasasındaki yapısal bozukluk hala bir problem olarak duruyor. İşsizlik konusu ABD ekonomisinin en çok dikkat etmesi gereken konuların başında geliyor” dedi. “Avrupa’da yıllardan sonra ilk defa yüzde bir oranında artı büyümeyi göreceğiz” diyen Babacan yine de kırılgan ve ülkeden ülkeye farklılık gösteren bir büyümenin söz konusu olduğuna, bankacılık sistemi ile ilgili problemlerin henüz tam anlamıyla aşılabilmiş olmadığına dikkat çekti.
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) verdiği taahhütlerin şuan birçok sorunun üzerini örtmüş gibi göründüğünü belirten Babacan, burada bir risk olduğuna şu sözlerle işaret etti: “ECB hem ülkeler hem de bankalar açısından zımmi bir garanti algısı oluşturuyor ama bunu açıkça söylemiyor. ‘Ben Avro Bölgesi’ndeki hiçbir ülkeyi batırmam, hiçbir bankanın da batmasına müsaade etmem’ gibi bir duruş pek çok ülkede faizleri çok ciddi şekilde aşağı düşürdü. Faizlerdeki bu düşüşün en büyük riski bazı ülkelerde meydana gelebilecek rehavettir. Bu noktaya dikkat edilmesi gerekir.”
Şu anki ortamın finans piyasası açısından mutluluk verici olduğuna vurgu yapan Babacan, “Avrupa’daki toparlanma Türkiye açısından önemli. Hala bir numaralı ihracat pazarımız Avrupa. Avrupa ne kadar hızlı toparlanırsa bunun bizim ihracatımıza faydası olacaktır” dedi.
Babacan, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının daha düşük olacağının öngörüldüğünü de kaydederek; “Ancak gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda, gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarının onlarınkinin çok daha üstünde olduğunu göreceğiz. Şirketler büyümek ve dinamizm istiyorsa yine gelişmekte olan ülkelere yatırım yapmaya devam edecek” diye konuştu.
Kadınlar iş hayatına kazandırılmalı
Büyük Okyanus etrafındaki ülkelerin Trans Pasifik Ortaklığı çerçevesinde görüşmelerini yoğunlaştırmalarının, ABD ile Avrupa Birliği (AB) arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) görüşmelerinin başlamasının çok önemli, tarihi ve stratejik konular olduğunu ifade eden Babacan, “Sadece sanayi ürünlerini değil, tarım ürünlerini ve hizmetleri kapsayan, yatırım ortamıyla ilgili konuları masaya yatıran girişimleri biz destekliyoruz. TTIP konusunda Türkiye’nin asla bu resmin dışında kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. TTIP dediğimiz aslında ağırlıklı olarak standart, norm ve mevzuat birliğinden oluşuyor. Bizim sanayimizin de buna uyum sağlaması çok önemli” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Babacan konuşmasında, Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan öncelikli sorunları hatırlatarak, Türkiye’deki büyümenin mutlaka özel sektörden kaynaklanmaya devam etmesi gerektiğini kaydetti. Bazı ülkelerin petrolü, doğalgazı, fazladan rezervi olduğunu dile getiren Babacan, “Bunu içeriden harcayalım dediklerinde belki o ülkeler için makul olabilir. Bizim böyle bir lüksümüz yok. Bizim bütçemizin gelirinin her bir kuruşu vatandaştan toplanan vergilerdir” dedi. Ali Babacan, keyfiliğin olmadığı, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin olduğu piyasa ekonomisinin gerektiğini aktararak, “Türkiye'nin gerçek ekonomik potansiyelinin ancak kadınlarımızın iş hayatı, sosyal hayat ve siyasette daha aktif olmasıyla mümkün olabilecek” diye konuştu.
CEO’lardan Türkiye uyarıları
Forum İstanbul 2014; Forum İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi’nin sunuş konuşması sonrasında; Forum İstanbul Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ethem Sancak’ın yönetiminde; Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin konuşmacı olduğu açılış oturumu ile başladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, sürdürebilir büyümenin en önemli yapı taşının ihracat olduğunu ifade ederek, TİM olarak Türkiye’nin ihracat konusunda yapacağı atılımlara her türlü katkıyı sunmak istediklerini söyledi.
İstikrar olmazsa olmazımızdır
Türkiye’nin 2023 vizyonuna ilişkin yaptıkları çalışmalara değinen Büyükekşi, TİM’in içinde yer alan her birliğin kendisine hedefler koyduğunu, en büyük ihracat hedefini de otomotiv sektörünün üstlendiğini kaydetti. Büyükekşi, 2023 hedeflerinin ulaşılamaz olmadığına işaret ederek şu önerilerde bulundu: “Bunun olmazsa olmazı istikrardır. 2023 hedeflerine ulaşmak mümkün ama biraz daha bakış açımızı değiştirmemiz lazım. İhracata odaklanmalıyız, katma değeri yüksek ürünler üretmeliyiz. Ar-Ge, inovasyon ve markaya yatırım yapmamız gerekiyor. Bu konularda TİM olarak önemli çalışmalar yapıyoruz. İnovasyon haftası düzenliyoruz, üniversiteler ve iş dünyasını biraraya getiriyoruz. Artık, inovasyon haftası programlarını Anadoluya’da taşıyacağız.”
Doğuş Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Hüsnü Akhan, Türkiye’nin 2023 hedeflerine inandıklarını, ancak hedeflere ulaşılması için şuan içinde bulunulan orta gelir tuzağının dışına çıkılacak tedbirlerin alınması gerektiğini kaydetti. Akhan, Türkiye’de kadın istihdamının düşük olduğunu, bu alanda adım atılması gerektiğini ifade etti.
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ise Türkiye’nin 2023 hedeflerinin hayal olmadığını, bunu başarabileceğini söyledi. Binbaşgil, şu bilgileri verdi: “2023 hedeflerine erişmek için Türkiye’nin büyümesine devam etmesi, her yıl yüzde 5’in üzerinde büyümesi lazım. Burada kritik soru; ‘Nasıl sürdürülebilir bir büyüme getireceğiz?’dir. Tasarruf konusuna sadece bireyler değil şirketler de katkıda bulunmalı. Türkiye’nin büyümesi için bankaların kredi vermeye devam etmesi lazım. Bunu da yapabilecek güçteler. Bankacılık sektörünün uzun vadede karlılığını da koruması gerekiyor.”
Binbaşgil, Bankacılık sektörünün kadın istihdamı için önemli bir sektör olduğunu belirterek, 200 bin çalışanın olduğu sektörde 100 bin kadının istihdam edildiğini kaydetti.
Kadınlar büyümenin lokomotifi oldu
Forum İstanbul’un ‘21 Yüzyılın Yeni Trendleri’ oturumunun açılış konuşmasını IIF Eski Başkanı Dr. Charles Dallara yaptı. Dallara önümüzdeki 80- 90 yıllık sürede dünyanın gidişatını 6 trendin belirleyeceğini söyleyerek sözkonusu trendlere ilişkin olumlu ve olumsuz eleştirilerde bulundu. Dallara, “Çok kutupluluk bir trend ve önümüzdeki dönem ivme kazanacak. Özellikle G20 ve B20 denilen yapılar, dünyada daha söz sahibi ve küresel yapıya yön verecek politikalar ortaya çıkaracak. Ayrıca 21. Yüzyıl aynı zamanda insan faktörünün önemli olduğu bir dönem. İnsanın küresel kimlik kazanacağı önümüzdeki dönem olacak” diye konuştu.
Ekonomiye ilişkin de; merkez bankalarının yapılarının değiştiğinin görülmesi gerektiğini söyleyen Dallara, ilahi güç olarak görülen yapıların da yanlış kararlar verebildiğini FED üzerinden açıkladı. Dünya ekonomisine ilişkin uyarılarda bulunan Dallara, orta veya uzun vadede büyümek isteyen ülkelerin enflasyon riskine dikkat etmesi gerektiğini dile getirdi. Dallara, şöyle konuştu: “Önümüzdeki dönem için 3 tane önemli görüş var. Birincisi kadınların küresel ekonomiye katkısının artırılması önemlidir. ABD veya Japonya örneğinde olduğu gibi daha verimli daha eğitimi yüksek kadınların işgücüne katılımı sağlanmalı. İkinci olarak; Ar-Ge ve girişim sermayelerine ağırlık verilmeli. Girişimci fikirlerin ticari ürüne dönüşmesi sağlanmalı. Ve üçüncü olarak da; özelleştirmeler ihmal edilmemeli. Büyümenin en önemli lokomotiflerinden birinin özelleştirme olduğu unutulmamalı.”
Ardından Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof.Dr. Şevket Pamuk, gelir ve servet dağılımı konulu bir sunum gerçekleştirdi. 1980’den sonra gelir dağılımında eşitsizliğin artmaya başladığını hatırlatan Pamuk şu uyarıda bulundu: “Gelir ve servet dağılımı eşitsizleşiyor. Sermayenin gelirdeki payı artıyor. Emeğin gelir payı içindeki etkisi eksiliyor. Bu eylemler devam ederse ciddi anlamda siyasi istikrarsızlık ortaya çıkabilir.”
En üst gelir ve servet sahibinden daha fazla vergi alınmasını öneren Pamuk, resmi verilerle ilgili de sıkıntı yaşadıklarını aktararak, “Resmi veriler gelir eşitsizliğini gerçek boyutlarda göstermiyor. Beyana dayalı hane halkı anketleriyle gelir dağılımını anlamakta zorlanıyoruz. Özellikle üst gelir grubunda beyanın düşük çıkması ciddi sorun.”
Pakistan Eski Kadın Kalkınma Komisyonu Başkanı Batool Iqbal Qureshi ise kadın ve erkek arasındaki aşırı eşitsizliğin ülkenin kalkınmasında engel olduğunu belirterek, kadınların aynı zamanda yoksulluk sınırlarının altında kaldığını, bu sorunu çözmek adına da politik önlem alınmasını önerdi. Kotaların bu anlamda avantaj yaratacağı dillendirilirken, kadın girişimi için vergi teşviki ve esnek çalışma saatlerinin sunulmasını istedi.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, büyüme ve 2023 hedeflerine ulaşmak için kadınların eğitime dahil edilmesinin bir kilit olduğunu söyledi. Ayrıca yine bu alanda esnek sözleşmelere ve yarı zamanlı çalışmalara izin verilmesi gerektiğinin altını çizen Raiser, uzun süreli makul ekonomik büyüme oranlarını yakalayan ülkelerin yüksek gelir elde ettiğini hatırlattı. Raiser, işgücüne katılımının artmasının büyümenin yavaşlama ihtimalini azalttığını anlatarak, şunları kaydetti: “Kadınların işgücüne katılımı açısından Dünya Bankası’nda bir modelleme çalışması yaptık ve gördük ki Türkiye’nin kadın işgücü katılımı şimdi ile 2030 arasında daha fazla artmaz, yani günümüzdeki kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30 olarak sabit kalırsa diğer tüm faktörler bir yana Türkiye yüzde 4 büyümeyi yakalıyor. Kadın işgücü katılımını OECD yüzdesine çıkaracak olursa ülkenin büyüme oranı 4.8 oluyor.”
İhracatta inovasyon şartı
Forum İstanbul’un öğleden sonraki bölümünde ‘İhracatta Dönüşüm ve Nitelik Atılımı’ oturumu gerçekleştirildi. Oturumun açılış konuşmasını TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yaptı. Büyükekşi son 10 yılda ihracatın 47 milyar dolardan, 152 milyar dolara taşındığını anımsatarak, bu yılın ilk 4 ayında ise ihracatın yüzde 9.5 artışla 53 milyar 428 milyon dolar olduğunu söyledi. Büyükekşi, bu yılın tamamı için 166.5 milyar dolarlık bir hedefleri olduğunu dile getirerek, 2023 yılında ise ihracatı 500 milyar dolara çıkarmayı amaçladıklarını hatırlattı. Bu hedefe ulaşmak için, son 12 yıldır ortalama yüzde 14 olan ihracat artış hızının gelecek 9 yılda da istikrarlı bir şekilde sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, “Sürdürülebilir ihracat artışı sağlamanın yolu ise ihracatımızın katmadeğerini artırmaktan geçiyor. Biz bu amaçla katmadeğer artışının tüm bileşenlerine büyük önem veriyoruz. Rekabet gücümüzü artırarak, sürdürülebilir büyümede kilit rol oynayan inovasyona odaklanıyoruz” diye konuştu.
“TİM olarak inovasyonu içselleştirmek istiyoruz. Buradan yola çıkarak 50 dezavantajlı ilköğretim okulumuzda inovasyon atölyeleri kurduk. Lise ve üniversitelerde INOVA-TİM ve TEKNO-TİM’leri hayata geçiriyoruz. 100 üniversitemizden 500’ün üzerinde öğrencinin INOVA-TİM’de yer almasını hedefliyoruz” diye konuşan Büyükekşi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki iş dünyası ile inovasyon arasında bir köprü oluşturmak için INOVA-CLUB kuruyoruz. Türkiye’nin lider şirketlerinin üst düzey yöneticilerini INOVA-CLUB’da bir araya getiriyoruz. Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı olan inovalig Projesi’nin de startını verdik. Projenin 3 yılda tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını hedefliyoruz.”
Geçilen oturuma TEB Holding Yönetim Kurulu Üyesi Varol Civil moderatörlük yaptı. Ardından Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı ve Arçelik Genel Müdürü Levent Çakıroğlu görev aldı. Çakıroğlu, toplam 135 ülkede faaliyet gösterdiklerini ve portföylerinde 10 markaları olduğunu kaydetti. 14 fabrikayla çalıştıklarını, 8’i Türkiye’de diğerlerinin yurtdışında olduğunu aktaran Çakıroğlu, 33 ülkede kendi satış ve pazarlama şirketleriyle faaliyet yürüttüklerini açıkladı.
Oracle Türkiye, Orta Asya ve Afrika Başkan Yardımcısı Gürhan Kalelioğlu ise Türk yazılım sektörü için Afrika ve Asya pazarına ilişkin önerilerde bulunarak, şu bilgileri aktardı: “Kenya’da ödemeler mobil araçlarla yapılıyor. Demokratik Kongo en önemli pazarlar arasında yer alıyor. Şunu görüyorum ki; sözkonusu pazarlarda Çinli ve Hintli girişimciler kadar iştahlı değiliz.”
AT Kearney Ortağı Michael Weiss ise yurtdışına her sevkiyatın ihracat anlamına gelmediğini, şirketlerin bu bilinçle hareket etmesini istedi. Bazen pazarda var olmak için sevkiyatların gerekli olduğunu aktaran Weiss, ‘Türkiye’de inovasyon kültürünü nasıl yayarız talebi geldi mi? Sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Ben küçük şirketim. Sırrımı neden paylaşayım tepkisiyle karşılaşıyoruz.”
Marka Danışmanı Güven Borça ise 12 yıl öncesine göre bu topraklardan küresel marka çıkar iyimserliğinin azaldığını belirterek, dünyanın en büyük 500 markası arasında 1 tane Türk markasının olmamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Yürütülen ihracat politikasını da eleştiren Borça, “50 ülkeye ihracat yapalım ama 5’inde en azından marka olalım. Bunun içinde yapılan kamu yardımlarını yeniden ele alalım. Ayrıca Turgulity projesinde de sıkıntılar var. Yıllık bütçesi 10 milyon doların altında olan firmaya destek verilmesin. Örneğin 50 firmaya 20 milyon dolar destek verilsin. Bu destekler marka satın almayı da desteklesin” önerisinde bulundu.
Türkiye büyümesini sürdürecek
Bu yıl da Türkiye’nin yüzde 3 büyüme sağlayacağını beklediğini aktaran Leblebici şu değerlendirmeyi yaptı: “Aslında üstüne koya koya büyüdüğümüz bir dönem olacak. Bunu da bir süre devam ettirmeliyiz. Dünya önümüzdeki bir iki sene içinde değişik gelişmeler gösterebilir. Bu gelişmelerin başında gelişmiş ülkelerin daha fazla büyüme yarattığını göreceğiz. Ama Türkiye’de büyüme rahatlıkla yüzde 4’lü seviyeleri tutturarak devam edecektir diye düşünüyorum.” Odeabank Genel Müdürü Hüseyin Özkaya da hükümetin dengeli bir büyüme hedefine geçiş çabası içinde olduğunu ve bunun belli ölçüde başarıldığını belirterek, Türkiye’nin geçen yılki yüzde 4 büyümesinin gayet olumlu olduğunu söyledi. Özkaya, Türkiye’nin ihracatta yılbaşından buyana önemli bir artış yakaladığını dile getirerek, “İthalatın azaldığını görüyoruz. Bu sağlıklı bir büyümedir. İç tüketimde ise bayağı bir azalma var” dedi. Özkaya, “‘Dengeli sağlıklı ve cari açık vermeyen büyümeyi nasıl yaparız’ın üzerinde durmamız gerekiyor –‘ki zaten devlet bunu yapıyor’–” ifadesini kullandı.
Ödüller sahiplerini buldu
Forum İstanbul çerçevesinde her yıl verilen ödüller, 13 Mayıs Salı akşamı gerçekleştirilen Gala Yemeği ve Ödül Töreni ile sahiplerine verildi.