banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

01.06.2024, 00:01 14678

En Kritik Kariyer Kararımız

Çalışma hayatında olan herkes meslek hayatı boyunca kariyeri ile ilgili birçok karar vermek zorunda kalır. Bunların içinde en kritik olanı; ‘Maaşlı mı çalışmalıyım, yoksa kendi işimi mi yapmalıyım?’ sorusudur. Bu soru ‘hayat arkadaşını seçme’ kararından sonra kişiyi en önemli kararına götüren sorudur.
Çalışma hayatında olan herkes meslek hayatı boyunca kariyeri ile ilgili birçok karar vermek zorunda kalır. Bunların içinde en kritik olanı; ‘Maaşlı mı çalışmalıyım, yoksa kendi işimi mi yapmalıyım?’ sorusudur. Bu soru ‘hayat arkadaşını seçme’ kararından sonra kişiyi en önemli kararına götüren sorudur.
Her ne kadar tipik ebeveynlerin önerisi ‘Önce maaşlı olarak çalış, belli bir tecrübe kazandıktan sonra ileride istersen kendi işini yaparsın’ şeklinde olmasına rağmen bana göre bu kritik kararın meslek hayatının başında verilmesi gerekmektedir. Deneyim kazanmak veya sermaye birikimi için kısa bir süre sabit maaşlı bir işte çalışılsa bile, henüz ‘konfor zonu’ oluşmadan aday kendi kararını vermelidir. Çünkü, kariyerimizin ortasında bir yerde her iki yönde de geçiş yapmak çok zordur.
Sabit maaşlı bir işte çalışmanın en önemli avantajı ay başında elinize geçecek olan paranın biliniyor ve makul bir performans ile çalışıyorsanız işinizi kaybetme riskinizin düşük olması iken; dezavantajı ise duran varlıklarınızın ve hayat standartlarınızın zaman içinde aşırı değişmeyeceği ve daha da önemlisi sürekli bir hiyerarşi içinde, bir yöneticiye bağlı olarak çalışılıyor olunmasıdır. Devlette çalışılması halinde ise; genelde maaşın biraz düşük olmasının nedeni; aylık getirinin garanti olmasının karşılığında ödenen risk primidir.
Kendi işini yapmanın, kısaca patron kartviziti taşımanın potansiyel ticari getirisi çok yüksek ancak riskleri ve dolayısı ile heyecanı da yüksektir. Patron diye isimlendirdiğimiz kişilerin risk taşıma potansiyeli çok yüksektir ama buna karşılık çok daha bağımsız hareket edebilirler.
Meslek hayatının ortasında bir yerde maaşlı olarak çalışmaktan ayrılıp, kendi işini kuranların başarılı olması çok kolay değildir. Dışarıdan görünenin aksine kendi işini yapmanın birçok zorluğu vardır. Kendi işini yapmak için ‘dışa dönük’ bir kişilik yapısı ile farklı disiplinlerde yatay bir yetkinlik setine ilave olarak geniş bir sosyal çevreye ihtiyaç vardır ve patronların risk taşıma becerisi çok yüksektir. Bütün bunlara ilave olarak, sabit maaştan vazgeçip, patronluğa karar veren bir kişinin nakit akışı da rutinden çıkacağından ailesi içinde sorunlar yaşamaya da başlayabilir.
Kendi işini kurmada yeteri kadar başarılı olamamış bir patron adayının sabit maaşlı bir işe geçmesi ciddi sorunları da beraberinde getirir. Sabah istediği saatte işe gitmeye alışan ve şirketi ile ilgili kararları verip, anında uygulamaya geçmeye alışmış bir patron, sabit maaşlı çalışmaya başladığında girmek zorunda olduğu disiplinli hayattan daha çok belki de kendisinden daha genç bir yöneticiye rapor etmek zor gelir.
Babası kendi inisiyatifi ile bir şirket kurmuş ve başarı ile bu günlere getirebilmiş ‘ikinci kuşak patron adayı’ gençlerin kariyer planlaması ise son derece karmaşık olup, her biri için ayrı ve özel bir çalışma gerektirir. Bu farkındalık ve özel çalışma onların daha çocukluklarından başlamalıdır ve patron olarak sonuçlanması da şart değildir.
Eminim şimdi bir kısmınız; ‘Ben bunu başardım, bu bakış açısı doğru değil’ diyorsunuz ama ‘İstisnalar kaideyi bozmaz’. Kaldı ki, meslek hayatının ortasında yapılan böyle bir geçişin sonucunun başarısını ölçmek de çok zordur.
Kısaca, meslek hayatının başında olan gençlerin vereceği en kritik karar; ‘Maaşlı mı çalışayım, yoksa kendi işimi mi kurmalıyım’ sorusuna cevap vermek olup, bu da hayatları boyunca pişman olmayacakları daha da önemlisi tecrübeye dönüştürebilecekleri bir deneyim olmalıdır.

Yorumlar (0)