Prof.Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez; dünyanın yeni sorunlarını anlattı: Küresel parçalanma, durgunluk, ödünleşme
Ünlü Ekonomistler; Prof.Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, Altınbaş Üniversitesi’nin düzenlediği ‘Çarşamba Buluşmaları’nın ‘Ekonomi Söyleşileri’ etkinliğinde, küresel parçalanmanın ve bölgesel savaşların etkisindeki Dünya ve Türkiye ekonomilerinin yönünü değerlendirdi. Prof.Dr. Işın Çelebi; dünyanın yeni sorununu; “küresel parçalanma ve durgunluk” olarak nitelerken; Dr. Mahfi Eğilmez; “Dünya, ‘ödünleşme’ yani büyüme ve enflasyon çelişkisini yaşıyor” dedi.
Ünlü Ekonomistler; Prof.Dr. Işın Çelebi ve Dr. Mahfi Eğilmez, Altınbaş Üniversitesi’nin düzenlediği ve artık klasikleşmiş ‘Çarşamba Buluşmaları’nın ‘Ekonomi Söyleşileri’ etkinliğinde bir araya geldi. Didem Arslanoğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı söyleşide, iki ekonomist; küresel parçalanmanın ve bölgesel savaşların etkisindeki Dünya ve Türkiye ekonomilerinin yönünü değerlendirdi. Prof.Dr. Işın Çelebi; dünyanın yeni sorununu; “küresel parçalanma ve durgunluk” olarak nitelerken; Dr. Mahfi Eğilmez “Dünya, ‘ödünleşme’ yani büyüme ve enflasyon çelişkisini yaşıyor” dedi.
“Küreselleşme yerini küresel parçalanmaya bıraktı”
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Işın Çelebi, dünyanın son 30 yılına damga vuran küreselleşmenin yerini küresel parçalanmaya bıraktığını söyledi. Işın Çelebi’ye göre artık bölgesel savaşlar, çatışmalar ön plana çıkıyor. Her yerde meşruiyet tartışmaları, arayışları var. Ulusal açıdan bakarak meselelere çözüm getirme ihtiyacı çok net: “Bizim enflasyon ve büyüme problemlerimiz de dünyadaki bu ayrışma ve parçalanmadan çok etkileniyor. Dünyada bir yavaşlama süreci başladı. Savaşın da etkisiyle petrol fiyatlarının 100 doları geçmesi halinde bu durgunluğun ‘stagflasyon’a dönüşeceği beklentisi var. Türkiye’de %65-70 düzeyinde devam eden enflasyonun, 2024’te %33-%35’e inmesi zor.”
“2024 enflasyonu %40’ın altına düşmez”
Işın Çelebi, IMF’in dünyanın büyüme oranını 3.5’tan, 3’e düşürmesinin, Türkiye’nin büyümesini de olumsuz etkileyeceğini kaydetti. 2024’te enflasyonun kolay kolay %40’ın altına düşmeyeceği görüşünü paylaşan Çelebi, daralmanın, Türkiye’nin ihracatını da etkileyeceğini, 2024’te kurun birkaç basamak daha yukarı çıkacağını belirtti.
2024’te dövizi bastırma politikasının da uygulanamayacağını ifade eden Işın Çelebi, “Türkiye, o elbiseye sığmayacak. Cari işlemler açığı artma ihtimali, gündeme gelecek. Türkiye ihracatının %50’sini Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle yapıyor. Ama Almanya’da 5 iş gününü 4 iş gününe indirdiler, ciddi boyutta iflaslar var. Bunu İngiltere’de yaşıyor. Çünkü dünyadaki bu daralma bizim ihraç mallarımızdaki fiyatların dolar bazında gerilemesine yol açıyor. Bu bizim cari işlemler açığımızı da yukarı çekiyor ve yeni pazarlar bulma ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Bu bakımdan 2024 yılı, özellikle Nisan ayından sonra daha daraltıcı, ortodoks politikaların uygulanacağını bize haber veriyor” diye konuştu.
“Teknolojinin ihracattaki payı %15’e çıkarılmalı”
Türkiye’nin gerçek bir stratejik plana ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Işın Çelebi, enflasyonla mücadeleyi, üretim artışı ve verimliliğin üzerine oturtmak gerektiğini, yatırım tasarruf dengesini, ihracat ithalat dengesini, ihracatın ithalatı karşılama oranını % 85-90’a çıkarmayı, sektörden gelen arz ve talep dengesini kurabilmenin önemini vurguladı. Bunları bir çatıda birleştirmek ve üçer aylık programlarla yönetmek gerektiğine işaret eden Çelebi, toplam ihracat içindeki teknolojinin %1 olan payının mutlaka, %15’e çıkarılması gerektiğini ifade etti: “Durum, sadece mali politikalarla düzelmez. İklim değişiyor. Dicle ve Fırat sularının yaklaşık % 40’ı kurudu ve suyun verimli kullanımını sağlayacak bir sisteminiz yok. Oysa yeraltı sularını kullanacak teknolojin olsa tarıma ve kalkınmaya katkı sağlar.”
Işın Çelebi’ye göre; maliye politikaları maalesef parasal politikaların önünde cereyan ediyor. Bunu bir sıkıntı olarak nitelendiren Işın Çelebi’nin çözüm önerileri şöyle: “Dolaylı para toplamak, ekonomiyi de sıkıntıya sokuyor. Ayrıca ciddi bir vergi reformuna ihtiyaç var. Para politikasıyla desteklenmeli.”
“Büyüme duracak, çözüm; beklentileri iyileştirmek”
Dr. Mahfi Eğilmez, dünyanın büyüme ile enflasyon arasına sıkıştığını söyledi: “Büyümeyi yukarıda tutmak isterseniz enflasyon yükseliyor. Çünkü büyümeyi yukarıda tutmanın yolu kamu harcamalarını artırmak, vergileri düşürmek, biraz parayı bollaştırmak. Enflasyonu düşürmenin yolu ise bunların tam tersi.”
Bir Kızılderili sözü ile “Çok hızlı yol aldık, ruhumuz geride kaldı” diyerek dünyanın şimdiki durumunu özetleyen Eğilmez, “Bugüne kadar 100 trilyonluk bir büyüme sağlanmış. Dünya, realiteden kopuk bir hızla büyüdü. Bunu artık daha fazla zorlayamayacağımız bir yerdeyiz. Bu dünyada da Türkiye’de biraz duracak” dedi. Eğilmez, İngilizcesi ‘trade off’ olan ‘ödünleştirme’ kavramının etkilerine değinerek, dünyanın büyümeyle enflasyon arasındaki tezatlık meselesini çözemediğini vurguladı. Eğilmez, bununla birlikte Türkiye’nin 2003-2013 arasında bunu başardığını da hatırlattı: “Bunu, beklentileri iyileştirerek çözdü. İnsanlar, geleceğe dair umutlu beklentiler taşırlarsa enflasyon düşer. O zaman, AB’ye tam üyelik müzakereleri başlamıştı. Bankacılık Reformu yapılmıştı. Kamu maliyesi sağlanmış, borçlar azalmaya başlamıştı. Böyle olunca faizler düştü, enflasyon da düştü. Ama bugün artık dünya da bambaşka bir yerde. İkincisi de o güven ortamını yeniden yaratabilmemiz o kadar kolay değil.”
“Doğru faiz uygulaması da çok önemli”: Doğru faiz uygulamasının da çok önemli olduğunun altını çizen Mahfi Eğilmez, yanlış politika faizinin tek başına her şeyi alt üst edebildiğini ifade etti: “Ancak düzeltmek için sadece faizi artırmak yetmez. Hukukun üstünlüğü, sosyal adalet gibi ekonomiyle ilgili olmayan düzenlemeler de yapmak gerekir.” Eğilmez, borsanın son zamanlardaki yükselişine de değindi: “Kurumların, firmaların değerini bulmaları desteklenecek bir şey. Fakat bu, düşük faiz nedeniyle olduğunda doğru olmuyor. Yani faizi düşük tuttuğun zaman başka gidecek yer kalmıyor. Önemli olan faizi normale çektiğinizde acaba borsa böyle devam edecek mi?”
“İrrasyonelite, rasyonelize oluyor”: İsrail -Filistin savaşının etkilerinden de söz eden Eğilmez’e göre, eskiden bu tip olayların etkileri daha uzun sürerdi. Eğilmez, aslında yaşanılan durumu tuhaf bulduğunu kaydetti: “Savaş gibi durumlar artık daha kısa süreli etkili oluyor. İrrasyonelite, rasyonelize oluyor. Ben bunu irrasyonelliğin rasyonelize olması olarak tanımlıyorum. Bir süre insanlar bakıyorlar, insani boyutunda tepkilerini sosyal medyada dile getiriyorlar. Sonra dönüp baktığınızda herkes kendi işine dönüyor. Mesela bana gelen soruların %90’ı; ‘Hocam biz borsadayız. Nasıl etkileniriz?’ Herkes bunu soruyor. Piyasa bağımlısı hale geldiğimiz için olayların etkisi çabuk unutuluyor. Bu bir yandan çok kötü bir şey. Bir yandan iyi bir şey.”
“Sorunlar envanteri çıkarılmalı, çözüme en ciddilerinden başlanmalı”
Mahfi Eğilmez, piyasadaki harcamaların aslında bir refah göstergesi olmadığına işaret etti: “Mevduat faizi %40, enflasyon 60. Vatandaşın kafasındaki enflasyon ise %150. Vatandaş, ‘Faizi de koysam, enflasyonun yarısı kadar para kalmıyor elimde. Bari arabamı değiştireyim, ya da borsaya gireyim’ diye düşünüyor. Kafeler, restoranlar baktığınızda tıklım tıklım. Çünkü insanlar paradan kaçıyor, tutmuyor. Bu da bir talep yükselmesine neden oluyor.”
Eğilmez’e göre tek sorun enflasyon da değil. Hukuk, komşularla ilişkiler, demokrasi ve en önemlisi eğitim. Sayının sürekli arttığını ancak eğitim kalitesinin giderek düştüğünü aktaran Eğilmez, “Bakın 1980’de Türkiye’de kişi başına gelir 2.300 dolarken, Güney Kore’nin 1.800 dolar idi. Bugün Güney Kore’de 35.000 dolar, Türkiye’de 10.000 dolar. Ne yaptılar, buraya nasıl geldiler? Bunların analizinin yapılması ve ona göre bir plan hazırlanması lazım. Bir sorunlar envanteri çıkarılarak, en ciddi olanlardan çözmeye başlanmalı” diye konuştu.