EKONOMİK DURUM VE TALEPLER
Geçen yılın Temmuz’undan beri ‘Türkiye’nin Ekonomik Sıkıntısı’nı tartışıyoruz. Doğru tartıştığımız söylenemez. Çünkü tartışmamızı ‘sıkıntısız ve krizsiz ekonomi olabilir’ varsayımı şekillendiriyor. Oysa bu özellikteki bir ekonomiye hiçbir yerde ve zamanda rastlanmamıştır. Hatta ekonomilerin belli periyotlarla sıkıntıya ve krize girmesinin kaçınılmaz olduğu da doğrulanmış bir teoridir. Bu açıdan bakabilirsek yaşadığımız olumsuz ekonomik süreci daha doğru okumuş oluruz.
Temmuz 2018’den itibaren dolar kuru bağlamında frekansı çok yüksek bir ekonomik dalgalanma yaşadık. Yaşadığımız dalgalanmaya karşı alınan acil önlemlerin olumlu sonuçlarını görmeye başladık. Dalga boyu giderek düşüyor. Ancak yeni bir istikrar durumuna geçiş için kamudan beklentiler var. Bu beklentiler karşılandığı oranda dalga boyu azalacak.
TOBB Türkiye Ekonomi Şurası, güncel ekonomik durumu da yansıtan özel kesim taleplerini açıkça ortaya koydu; önce bunları özetleyelim:
Finansal: Faizlerin çok yüksek oluşu ve krediye ulaşımda güçlük. Özel sektörün kamudan alacaklarının plana bağlanıp ödenmesi, nakden ödenemeyen kısım için devlet tahvili, alacak temliki, kredi garantisi sağlanması. Birikmiş KDV alacakları için orta vadeli devlet tahvili ile ödeme yapılması. Geçici vergi uygulamasının kaldırılması. Eximbank’ın yeni iş modelleri geliştirebilen, sermayesi güçlü firmalarımızı kur risklerine karşı koruyacak enstrümanları etkin bir şekilde kullanabilen yeniden yapılanmaya tabi tutulması. Teminat mektubu komisyon ve masraflarının yüzde 1 ile sınırlandırılması.
Yatırım için: Yatırım teşvik sisteminin ilçe bazlı revize edilmesi. Kamuya taahhüdü devam eden şirketler için fiyat farkı kararnamesinin çıkarılması. İlave 100 milyar liralık Hazine destekli kredi kefalet limiti sağlanması.
Yerli makine ve teçhizat yatırımlarında krediyle ve leasingle alımlarda yüzde 50 faiz desteği sağlanması. Sanayinin ve ticaretin kullandığı doğalgaz ve elektrikte KDV’nin yüzde 18’den 1’e indirilmesi. Elektrikten alınan yüzde 2 TRT payının kaldırılması.
Diğer: Tarım girdi maliyetlerinde artış çok yüksek. Tarımsal sanayi ve hayvan çiftliklerinin kullandığı elektriğin sanayi tarifesine alınması. Marina kira bedellerinin emlak değeri yerine sahip olunan bağlama kapasitesine göre belirlenmesi. 2019’un ilk 6 aylık dönemi için SGK prim ödemelerinin bir yıl ertelenmesi. Ticari uyuşmazlıklarda, Oda, Borsa üyesi tacir ve sanayicilerin arabulucu olmasının sağlanması.
Bu talepler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde olduğu için muhtemelen Şubat, Mart aylarında Türkiye’nin ekonomik gündemi de bunlar olacak.
Türkiye ekonomisi için, olumsuz dış faktörlerden arındırılmış şöyle bir perspektif özetlemesi yapabilecek durumdayız: Özel sektör taleplerinin önemli bir bölümü, yerel seçim vaatlerine de bağlı olarak ama “seçim politikası” olmayan bir yöntemle karşılanmış olacaktır. Bu sayede, yılın ikinci yarısı için öngörülmüş toparlanma koşulları büyük oranda yakalanacak, IMF’ye başvurmak gibi diğer olağanüstü araçlara yönelme ihtiyacı doğmayacaktır. Bu perspektif realize edilebildiği ölçüde enflasyonla mücadele kolaylaşacak, karamsarlık ve belirsizlik dağılarak yerini temkinli iyimserliğe terk edecektir.