banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Türkiye’nin lojistik hub olmasını destekliyor: Proje ve Kombine Taşımacılığı ivmeleniyor

Türkiye’nin önemli sanayi, inşaat ve enerji yatırımlarının, Türk firmalarının komşu ve çevre ülkelerde sürdürdüğü inşaat projeleri ve büyük ölçekli yatırımların lojistik gereksinimlerini karşılayan proje ve kombine taşımacılığının yükselişi sürüyor. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, Türkiye’nin geniş uluslararası taşıt filosu ve dinamik lojistik sektörüne sahip olmasının, bölgedeki önemli lojistik merkezlerinden ve transit ülkelerden birisi olma potansiyelini vurguladığını söylüyor.

DOSYA 01.02.2024, 00:00 23.02.2024, 09:12
17844
Türkiye’nin lojistik hub olmasını destekliyor: Proje ve Kombine Taşımacılığı ivmeleniyor
banner625

UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, Türkiye ekonomisinin küresel bir ekonomiye dönüşmesi sürecinde inşaat, sanayi ve enerji sektörlerine yapılan yatırımların önemli rollere sahip olduğunu belirterek, “Bu sektörlere yapılan yatırımların lojistik gereksinimleri çerçevesinde proje taşımacılığı faaliyetleri gerçekleştirildiği gibi bu süreçte kombine taşımacılık operasyonlarından da yararlanılabilmektedir. Ülkemizi çevreleyen coğrafyada önemli enerji hatlarının oluşu, Türk firmalar tarafından komşu ve çevre ülkelerde sürdürülen inşaat projeleri ve büyük ölçekli yatırımlar proje taşımacılığı faaliyetlerini bizler için daha önemli hale getiriyor” diyor.

Proje ve kombine taşımacılığına talep artıyor
Bilgehan Engin, proje taşımacılığı ve kombine taşımacılığa olan talep neticesinde lojistik firmaların da bu isimler altında departmanlar oluşturularak talebin en doğru şekilde yerine getirildiğini gözlemlediklerini aktarıyor: “Öyle ki, uzmanlık alanı sadece proje ve kombine taşımacılık olan firmalar da sektörümüzde faaliyet gösteriyorlar. Proje lojistiğinin özel donanım ve tecrübe gerektiren bir alan olması sebebiyle bu alanda faaliyet gösteren firma sayısı az gibi gözükse de bu sektörün son yıllarda farklı ihtiyaçlara cevap verebildiğini ve niteliklerinin üstün bir seviyeye ulaştığını görüyoruz.”

Türkiye bölgede önemli bir oyuncu
Türkiye’nin geniş uluslararası taşıt filosu ve dinamik bir lojistik sektörüne sahip olmasının, bölgedeki en önemli lojistik merkezlerinden ve transit ülkelerinden birisi olma potansiyelini vurguladığını kaydeden Engin, proje taşımacılığı ve kombine taşımacılıkta Türkiye’nin, Doğu Avrupa, Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya kolay erişim imkânı sağlayan avantajlı coğrafi konumuyla bölgede bir üs işlevi gördüğünü söylüyor: “Türkiye bu konuda coğrafi konumu, ekonomik gelişmişlik düzeyi ve sanayisinin üretim yapısı açısından bölgede önemli bir oyuncu olmasının yanı sıra halihazırda ortaya koyduğu ekonomik performanstan daha büyük bir potansiyele sahiptir.”
Yasal mevzuatlar ve yeşil lojistik: 2023-2025 Orta Vadeli Program’da demiryolu ulaştırması başta olmak üzere düşük karbonlu ve sürdürülebilir ulaşım sistemine geçişi kolaylaştıracak teknolojik dönüşümlere yönelik projeler geliştirileceğinin belirtildiğini anımsatan Engin, şunları ifade ediyor: “Sektörümüz için değerli çıktılar sunan 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı’nda da kombine taşımacılığın düzenleme ve politika önerilerine yer verildi. Öte yandan yeşil lojistik faaliyetleri kapsamında 2022 yılının Mayıs ayında yayınlanan Kombine Taşımacılık Yönetmeliği, kombine yük taşımacılığı ve yeşil lojistik faaliyetlere ilişkin ilke, esas ve koşulların belirlenerek bütünleşik, dengeli ve çevreyle dost bir taşımacılık düzeninin oluşturulması, yaygınlaştırılmasının desteklenmesi ve teşvik edilmesini amaçlamakta ve kombine taşımacılık faaliyetleri destekler nitelikte yeşil lojistik faaliyetleri tanımlamaktadır. Proje taşımacılığında da son dönemlerde gelişme gösteren sanayi ve enerji sektörleri dolayısıyla artış yaşandığı söylenebilir. Firmaların ekipman yatırımları doğrultusunda proje taşımacılığında da lojistik sektörünün daha ileriye gideceğini değerlendirebiliriz.”
“Lojistik altyapısı güçlendirilmeli”: Bilgehan Engin, “Lojistik altyapının güçlendirilmesine yönelik yatırım planlamalarının ve kaydedilecek gelişmelerin sektörün bölgedeki rekabet gücüne önemli katkılar sağlayacağı açıktır. Proje taşımacılığı ve kombine taşımacılık, geleneksel taşıma yöntemlerinden farklılaşmaktadır ve çeşitli fiziki ve mevzuat altyapılarına gereksinim duymaktadır” diyor.
Proje taşımacılığında kullanılacak kılavuz araçlar, sürücü ve proje taşımacılığında görev alacak diğer personelin eğitimi ile özel ekipmanların kullanımı konularında eğitim, bilinçlenme ve mevzuat altyapıları konularında halen iyileşmeye ihtiyaç duyulduğunu örnek veren Engin, gabari dışı yüklerde taşıma modları arası yük hareketlerinin sorunsuzca yapılabiliyor olmasının bir başka gereksinim olarak karşımıza çıktığına işaret ediyor.
“Demiryolu taşımacılığı geliştirilmeli”: Bilgehan Engin, aynı zamanda Türkiye’nin küresel lojistik pazarındaki payını arttırmak için ülkemiz üzerinden gerçekleştirilecek yük hareketlerinin hızlı ve verimli gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini vurguluyor: “Lojistik süreçlerinin hızlandırılması ülkemizin dış ticaret hedeflerinin gerçekleştirilebilmesinde büyük önem taşımaktadır. Ulaştırma altyapısına yönelik yatırımların yük hareketlerini kolaylaştıracak nitelikte yapılması ile önemli ticaret yolları üzerinde yer alan ülkemizin bu ticaret hareketlerinden önemli paylar alabilmesi mümkün olabilecektir. Kombine taşımacılık operasyonlarında önemli rolü olan demiryolu taşımacılığının özellikle ülkemizde daha etkin kullanılabilmesi için de geliştirilmesi gereken alanlar olduğunu düşünüyoruz.”

“OSB’lerin demiryoluyla bağlantısı sağlanmalı”
Bilgehan Engin’in demiryolu ile desteklenen kombine taşımacılığın gelişimi için çözüm önerileri arasında öncelikli olarak demiryolunun taşımacılıktaki payının artırılması gerektiği var. Türkiye’nin dış ticaretindeki payı %1 seviyelerindeki olan demiryolu taşımacılığı altyapısının geliştirilmesinin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Engin, geliştirilmesi gereken diğer konuları şöyle sıralıyor: “Limanların demiryolu bağlantıları yapılmalı, doğu-batı yönünde kesintisiz demiryolu taşımacılığının yapılabilmesi, OSB’lerin demiryolu ile bağlantısının sağlanması, Orta Koridor ile ilgili teknik sorunların giderilmesi ve intermodal taşımacılık için intermodal taşımanın hem operasyon hem müşteri tarafındaki firmalara olacak şekilde teşvik mekanizmalarının devreye alınması.”
Bilgehan Engin, şunları da ifade ediyor: “Lojistik hub olma potansiyelimizi en iyi şekilde kullanabilmek için hız, güvenilirlik, servis sıklığı ve maliyet avantajı sağlayabilecek bir ulaştırma ağına ihtiyaç vardır. Bu itibarla, tek bir taşıma moduna bağlı olarak yapılan taşıma türünün yeterli olmadığı görülmektedir. Bu nedenlerle, kombine taşımacılık Türkiye için de gerek hizmet kalitesi gerekse maliyet anlamında avantaj sağlayabilecek bir yük taşıma modu olarak karşımıza çıkmaktadır.”

Kızıldeniz’deki kriz, Orta Koridor’da Türkiye’ye yeni fırsatlar sunuyor
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aras, Kızıldeniz’deki sorunun, Asya ile Kuzey Avrupa arasındaki ticaretin sürdürülebilirliği için Orta Koridor’u eskisinden daha da kritik bir konuma getirdiğini söyledi. Dünyanın önde gelen denizyolu şirketlerinin, konteyner trafiğinin 3’te 1’inin gerçekleştiği Kızıldeniz’den geçişlerini durduklarını belirten Aras, güvenlik sorunları devam ederse oluşacak zorunlu güzergah değişikliklerine işaret etti ve bu durumun Akdeniz ve Karadeniz’e deniz yoluyla taşıma süresini 15-20 gün, Avrupa’ya taşıma süresini de 15 gün uzatacağını aktardı.
Çin’in yeni yılına denk gelen dönemde ise Panama Kanalı’nın yoğunluğunun uzun transit sürelerle beraber kısa vadede fiyat artışlarına sebep olacağını kaydeden Aras, “Asya ile Kuzey Avrupa arasındaki her gidiş dönüş için 1 milyon dolara kadar ekstra yakıt maliyetine yol açacağı hesaplanıyor. 2023’te dünya ticaretinde yaşanan %5’lik daralma, ticaretin daha maliyet-etkin rotalar ihtiyacı olduğunu ortaya koydu” diye konuştu.
Gelişmelerin ‘uluslararası koridor savaşlarını da yeni boyutlara taşıdığını’ ifade eden Aras, “Bölgemizde süregelen koridor savaşlarında Türkiye’den başlayarak Kafkasya’ya, buradan da Hazar Denizi üzerinden Türkmenistan ve Kazakistan’a ve Çin’e ulaşan Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor (Orta Koridor) projesi, dünya lojistik gündemine 2000’li yılların başlarında girmeye başlayan ‘Modern İpek Yolu’ kavramının etkin bir güzergahı olarak ciddi bir potansiyel ile öne çıkmaktadır. Kızıldeniz’de yaşanan sorun, Asya ile Kuzey Avrupa arasındaki ticaretin sürdürülebilirliği için Orta Koridor’u eskisinden daha da kritik bir konuma getirdi. Bu Koridor’un sahip olduğu potansiyeli Avrupa-Asya ticareti başta olmak üzere, dünya ticaretine tamamıyla sunabilmesi için acilen hayata geçirilmesi gereken iyileştirme çalışmaları ve yatırımlarda, Türkiye olarak bölgedeki lojistik gücümüzle lider rol üstlenmeliyiz.”
Kızıldeniz krizi nedir? Son dönemde Yemen’deki Husiler’in, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına karşılık ticari gemilere yönelik eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi Kızıldeniz’deki seferlerini durdurma kararı almıştı. Uzmanlar, Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan ve küresel ticaretin yaklaşık %12’sinin yapıldığı Süveyş Kanalı’ndan geçişlerin durmasıyla küresel ekonomide yeni bir tedarik zinciri krizi başlayacağına ilişkin endişelerini ifade ediyor.

Kombine taşımacılık türleri ve bileşenleri
Taşıma araçları (gemi, uçak, tren, kamyon vb.)
Taşıma terminalleri (liman, yükleme ve bindirme araçları vb.)
Taşıma üniteleri (konteyner, palet vb.)

Kombine taşımacılığın en önemli ve ayırt edici özelliklerinden biri, bu bileşenlerin zincir şeklinde senkronize ilerlemesidir. Taşımacılık sırasında yükün çıkışından varış noktasına ulaşıncaya kadar liman işletmecileri, demiryolu işletmecileri, karayolu taşımacılarının ve firmaların eş zamanlı çalışması, tüm gelişmelerin paylaşılması, her adımın kontrollü ilerlemesi kombine taşımacılığın ön önemli adımlarıdır. Kombine taşımacılık hizmetlerinden öne çıkanlarından bazıları şöyle:
Gemi+uçak taşıması,
Gemi+tır taşıması,
Tır+uçak taşıması,
Ro-Ro taşıması,
Demiryolu ile ayaklı konteyner taşıması (elektrik santrali, maden, demiryolu gibi yatırım projelerine ait tüm ağır yükler)
Gabari dışı taşımalar,
Özel ekipman gerektiren taşımalar,
İzine bağlı taşımalar,
Fuar taşımaları,
Fabrika ve üretim bandı taşımaları.

Doğu Akdeniz Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi Kurulumu Projesi’nde imzalar atıldı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Doğu Akdeniz Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi Kurulumu Projesi’ ile Doğu Akdeniz’de etkinliğimizi arttıracak, Mavi Vatanımızda çıkarlarımızı koruyacak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çevre denizleri ve ülkemiz arasındaki deniz alanında tüm deniz trafiğini izleyebileceğiz” dedi. Bakan Uraloğlu, 3 trafik gözetleme istasyonu ve 1 gemi trafik hizmetleri merkezinden oluşan çeşitli entegrasyonlardan oluşacak projenin 2026’nın ilk yarısında tamamlanacağını açıkladı.
Doğu Akdeniz Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi Kurulumu Projesi İmza Töreni’ne Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof.Dr. Haluk Görgün, Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan, HAVELSAN Genel Müdürü Mehmet Nakif Acar da katıldı. Törende iki ülke arasında proje için imzalar atıldı.

‘Proje Taşımacılığı’ nedir?

Projeler için gerekli olan yüklerin ulaştırılması gereken yere hızlıca ve hasarsız taşınmasını sağlayan proje taşımacılığı; “Hacimsel veya tonajından dolayı konteynerle taşınamayan proje türü veya özellikli malzemelerin karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu alternatiflerinin birebir veya birbirine bağlantılı kullanarak taşınması” demek.
Bir başka tanıma göre; “Standart dışı ağır ve standart dışı ölçülerdeki yüklerin bir çıkış noktasından bir diğer varış noktasına kadar özel tedbirler ve araçlarla bir program çerçevesinde taşınması.” Diğer taşıma modlarından farklı olarak ciddi bir mühendislik çalışmasıyla hayata geçen ‘Proje Taşımacılığı’, yurtiçinde veya uluslararası devasa projelerin ağır tonajlı ürünleri ve malzemelerinin taşınma ihtiyacını daha sistematik çözmesiyle lojistik ve taşımacılık sektöründe öne çıkıyor.

‘Kombine Taşımacılık’ nedir?
Kombine taşımacılık, “Taşıma birimlerinin hedef birime ulaştığı noktaya kadar en az 2 farklı taşıma türü (karayolu, denizyolu, demiryolu ve / veya havayolu) ile taşınması. Çıkış noktasından varış noktasına taşımacılık değil, tüm taşıma sürecinin koordine olarak tek bir operasyon içerisinde yürütülmesini sağlıyor. Özellikle konteyner taşımacılığında yaşanan gelişmelerle uzun mesafelerin demiryolu ve denizyolu gibi daha az maliyetli türlerle taşınması, limandan teslim noktasına kadar da karayoluyla yapılmasıyla oluşan yöntemdir” diye tanımlanıyor.
Bir diğer tanıma göre; “Bir nakliyenin kombine yük taşımacılığı olarak nitelendirilebilmesi için seçilen taşıma yöntemlerinden en az 2’sinin tek bir sözleşmede toplanması gerekir. Denizyolu ve demiryolunun az maliyetiyle karayolunun esnekliğini harmanlayan kombine taşımacılığın temel özellikleri şöyle: Taşınacak malların standart hale gelmesi (Taşınması gereken yüklerin konteyner, palet gibi taşıma türlerine yüklenmesi, hızlı ve pratik boşaltıma uygun yerleştirilmesi), sistem bütünleştirmesi (tüm birimlerin teknolojik altyapıya ve örgütsel anlayışa sahip olması), taşıma sisteminin uyumluluğu, tarafların hukuki sorumluluğu, ücret tarifeleri.”

“Razi Sınır Kapısı, transit ve tır ticaretine açılacak”
Ticaret Bakanı Prof.Dr. Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) 8. Toplantısı’nın ardından düzenlenen Türkiye-İran İş Forumu’nda Türkiye-İran arasında gümrük alanında ciddi bir işbirliği olduğunu belirterek, “Kapıköy Sınır Kapısı’nın karşısında olan Razi Sınır Kapısı’nda İran tarafı ulaştırma yol faaliyetlerini tamamladığında, transit ve tır ticaretine açılacak” dedi.
Bakan Bolat, 2015’ten beri yürürlükte olan Türkiye-İran Tercihli Ticaret Anlaşması’na (TTA) özel önem atfettiklerine değinerek, “Cumhurbaşkanlarımızca belirlenen karşılıklı ve yıllık 30 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ulaşmamız için TTA’nın layıkıyla uygulanması ve kapsamının da ‘kazan-kazan prensibi’ çerçevesinde genişletilerek, iki ülke iş insanlarına yeni fırsatlar oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bizler, kamu otoriteleri olarak yatırımcılarımızın ve iş insanlarımızın önünü açmak ve iki ülke ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi için her türlü desteği vermeye hazırız” açıklamasını yaptı.
Bakan Bolat, Türk müteahhitlik firmalarının, bugüne kadar 4.6 milyar dolar değerinde 56 proje üstlendiğini önümüzdeki süreçte de Türk müteahhitlerin İran’daki büyük altyapı ve üstyapı projelerinde önemli katkılar sunmaya hazır olduklarını kaydetti.

Proje ve Kombine Taşımacılığı’nın işletmelere sunduğu faydalar
Uzmanlara göre; ‘Proje ve Kombine Taşımacılığı’, demiryolu ve denizyolu taşımacılığına uygun ve 300 km’den uzak yükler için oldukça avantajlıdır. Uzmanlara göre, kontrollü planlama ve doğru bileşenlerin seçilmesiyle son derece işlevsel olan ‘Proje ve Kombine Taşımacılığı’nın firmalara sunduğu avantajlar şöyle:
• Gelişmiş taşıma teknikleri, geleneksel taşımacılığın dayandığı el emeğinin yerini teknolojik ekipmanlara bırakması,
• Coğrafi nedenlerin oluşturduğu uzun süreli aktarmaların önüne geçmesi,
• Parça yüklerin farklı taşıma kapları ile yüklenmesiyle oluşan seri sevkiyat avantajı,
• Özel yükleme araçlarının sunduğu ayrıcalıklar,
• Bürokrasinin azalması,
• Yüklerin müşteriye daha az evrakla ulaştırılması,
• Trafik sıkışıklığını en aza indirerek kazaların önüne geçilmesi.
• Demiryolu ve denizyolunun sunduğu güvenlik imkanlarıyla uzak mesafelere hızlı taşıma avantajı,
• Karayolu taşımacılığının sunduğu esneklik ve dağıtım fırsatları,
• Tek taşıyıcının sağladığı pratiklik, ürün boşaltım ve yükleme sürelerinin kısalması,
• El değmeden hijyenik taşıma imkanı,
• Özellikle ağır yükler için önemli maliyet avantajı, araç ve personel ihtiyacını azaltarak maliyetleri düşürme, denizyolu ve demiryolunun sunduğu fiyat avantajı,
• Kısa sürede değişen yakıt ücretlerinden minimum seviyede etkilenme, karbon ve emisyon salımının azaltılması.

Yorumlar (0)