Karayolu Taşımacılığı ikiz dönüşmeli
Türkiye’de lojistik ve taşımacılık sektöründe denizyolu yük taşımacılığının ardından en büyük paya sahip ‘Karayolu Taşımacılığı’nın gündeminin başköşesinde dijital ve yeşil dönüşüm, özetle; ikiz dönüşüm var. UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, karbon emisyonunda karayolu taşımacılığının payının son derece yüksek düzeyde olduğunu anımsatarak, “Bu nedenle ulaşımda dijitalleşmeyi yaratacak ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmeyi sağlayacak bilgi teknolojilerinin ivedilikle sektörümüze yayılarak dönüşümün sağlanması gerekmektedir” diyor.
Lojistik ve taşımacılık sektörünün en temel taşıma yöntemi olarak bilinen ‘Karayolu Taşımacılığı’; “Yüklerin otoyol ve kara araçları vasıtasıyla bir noktadan başka bir noktaya aktarmasız, güvenli, hızlı, zamanında ve ucuz bir şekilde taşınması yöntemi” olarak tanımlanıyor. Bir başka tanıma göre ise; “Belirli bir bedel karşılığında kapıdan kapıya aktarmasız teslimini gönderici ile taşıyıcı arasında yapılan sözleşmeler, usul ve esaslar, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde sağlayan ve diğer taşıma sistemlerini de destekleyen bir taşımacılık modu.” Türkiye’de lojistik ve taşımacılık sektöründe denizyolu yük taşımacılığının ardından en büyük paya sahip ve ülke ekonomisine önemli bir katkı sunan ‘Karayolu Taşımacılığı’nın gündeminin başköşesinde yeşil ve dijital dönüşüm yani ikiz dönüşüm var.
“Karayolu taşımacılığı ve Türk taşımacılığının önü açıldı”
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, “En eski taşıma modu olarak tanımlayabileceğimiz karayolu taşımacılığında diğer taşıma modlarıyla mukayese edildiğinde karayolunda görece yatırım maliyetleri düşüktür. Türkiye’de karayolu uzunluğu 2020’de 68.451 km iken 2021’de 68.526 km’ye ulaşmıştır. Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına olan yakınlığı dolayısıyla önemli bir geçiş konumundadır. Orta Asya, Kafkasya ve Rusya Federasyonu’nu Avrupa’ya bağlayan uluslararası ulaştırma koridorlarının merkezinde yer almaktadır. Doğu-batı eksenindeki genişlik avantajı sayesinde ülkemiz önemini artırmaktadır. Uluslararası karayolu güzergahları aynı zamanda limanlara ve sınır kapılarına da bağlantı sağlamaktadır” diyor.
Ayşem Ulusoy, uluslararası karayolu yük taşımacılığının değer ve ağırlık olarak uluslararası denizyolu yük taşımacılığının ardından Türkiye’de en çok tercih edilen taşıma modu olduğunu söylüyor: “Türkiye’nin dış ticaret taşımalarında değer bazında ikinci sırayı alan karayolu taşımacılığının ithalattaki payı 2021’de yaklaşık yüzde 5.36 seviyelerindedir. Bu sonuçla 2021’de değer bazında uluslararası karayolu taşımacılığı en yüksek değerlere ulaştı.” Uluslararası yük taşımacılığında ağırlık bazında karayolu ile ihraç edilen yüklerin, ithal edilen yüklerden daha fazla paya sahip olduğunu aktaran Ulusoy, ithalat yüklerinin ağırlık bazında payı en fazla yüzde 5.36 ile 2021’de olurken ihracat yüklerinin ağırlık bazında payının en fazla yüzde 24.68’le 2015’te olduğunu kaydediyor: “Karayolu yük taşımacılığında ağırlık bazında taşınan yüklerde hem ithalatta hem de ihracatta 2021’de en yüksek ton değerine ulaşıldı. 2021’in 12 aylık döneminde ihracat taşımalarının değeri ithalat taşımalarının değerinden her zaman yüksek gerçekleşti. Hem ihracat hem ithalat taşımalarının değerinde yıl sonuna doğru artış gözlemlendi, 2021’de uluslararası karayolu taşımacılığında ihracatta da ithalatta da en yüksek değere Aralık’ta ulaşılmıştır. 2021’de uluslararası karayolu taşımacılığı ihraç taşıma sayısı 1.5 milyonu aşarak 225 milyar dolar toplam ihracatımızın içinde önemli bir paya sahip oldu.”
Ulusoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı verilerine göre salgın öncesi dönemle karşılaştırıldığında 2022 Kasım ayı itibarıyla uluslararası taşıma faaliyeti gerçekleştirmek için yetki belgesi alan firma sayısının yüzde 50 artış gösterdiğini, ayrıca Bakanlığın otomasyon sistemine yapılan araç kayıt sayısının 55 bin arttığını ve firmalara kayıtlı taşıt sayısının ortalama yüzde 33 artış gösterdiğini, uluslararası karayolu taşımacılığında 2022’nin ilk 10 aylık döneminde ise yüzde 15 artış yaşandığını bildiriyor: “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın verilerine göre son iki haftada Azerbaycan’dan 3 bin adet 3. ülke ve 3 bin adet transit, Gürcistan’dan 3 bin adet 3. ülke, Belarus’tan bin adet boş giriş yük alma ve 500 adet 3. ülke, Estonya’dan 200 adet tek tip, Yunanistan’dan 3 bin adet ikili geçiş belgesi ilave olarak alındı. Bu rakamlar sonucunda 2022’de 21 farklı ülkeden alınan ilave geçiş belgesi sayısı 320 bini, toplam geçiş belgesi sayısı ise 1.6 milyonu aştı.”
Türkiye’den karayolu ile yapılan ihracat taşımalarında Irak, Almanya ve Romanya’nın hem taşınan yükün değeri hem de ağırlığı bakımından ilk 5’te yer alan ülkeler olduğunu paylaşan Ulusoy, “İhracatta değer bazında birinci ülke olan Almanya ithalatta da değer bazında birinci ülke konumundadır. Karayolu ile ithalatta Türkiye’nin sınır komşularıyla hacimli ancak değeri düşük ürünlerde karayoluyla taşıma yapılmaktadır” diyor. Ulusoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2022 yılı uluslararası karayolu taşımacılığına dair açıkladığı verilerin salgın ile tedarik zincirinde yaşanan değişikliklerin Türkiye’nin dünya ticaretindeki konumunu güçlendirdiğini ve ticarette yaşanan artışın karayolu taşımacılığına yönelik talebi arttırdığını vurguladığına dikkat çekiyor: “Özellikle son dönemde atılan adımlar karayolu taşımacılığımızdaki avantajlarımızdan faydalanma adına fark yaratmıştır. Avrupa’ya yönelik taşımalarda Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Macaristan gibi ülkelerde; Asya’ya yönelik taşımalarda ise Rusya, Kazakistan ve Azerbaycan ile yaşanan transit geçiş belgesi sorununun çözülmesi karayolu taşımacılığının ve genel manada Türk taşımacılığının önünü açtı. Özellikle İpek Yolu’nun üstünde olan ülkemizden geçişlerin kolaylaştırılması, birçok ülkeden gelen malın konsolide olarak nihai varış noktasına ulaşması için Gümrük Yönetmeliği’nde düzenlemelerin yapılması taşıma sektöründe olumlu yansımalar yarattı. Kamu idaresinin uluslararası düzeyde bu ve benzeri girişimleri karayolu taşımacılığındaki iddiamızı ve gücümüzü perçinleyecektir.”
Karayolu taşımacılığında dijital ve yeşil dönüşüm: Avrupa Birliği’nin Paris İklim Antlaşması’na uygun olarak 2050 yılında sıfır emisyonlu bir kıta olma hedefini açıkladığını ve bu hedef doğrultusunda sektörel bazda stratejiler oluşturduğunu anımsatan Ulusoy, şunları kaydediyor:“‘Yeni Ekonomik Model’, 14 Temmuz 2021‘de ‘FIT for 55’ isimli tasarı ile yayımlandı ve AB alt komisyonları tarafından onaylandı. AB Yeşil Mutabakatı, yalnızca belli bir sektörü değil başta enerji olmak üzere tarım, sanayi, lojistik gibi pek çok sektörü etkileyecek. Süreç içinde hizmet sektörü içinde bulunan çalışma alanlarının dahi bu değişimin dışında kalamayacağı açıkça görülüyor. Taşımacılık tarafında da Dünya’da yıllık olarak gerçekleşen sera gazı emisyon miktarının neredeyse yüzde 30’u taşımacılık ve lojistik kaynaklı.Bu büyük bir oran ve Avrupa Birliği, taşımacılık kaynaklı emisyonların azaltılması için bir dizi önlemler ve kurallar paketi üzerinde anlaşma sağladı. Bunların ilki, temel amacı kara yolculuğunun azaltılması ve denizyolu ve raylı sistemlere aktarılması yani çoklu model taşımacılığın geliştirilmesi olan 14 Aralık 2021 tarihli ‘Yeni Ulaşım Taslağı’.” ‘Yeni Ulaşım Taslağı’na ilişkin bazı başlıkları şöyle: • 424 şehrin birbirine bağlanması • Raylı taşımacılıkta yolcu trenlerinin 160 km/saat, yük taşımacılığında ise 100 km/saat hıza ulaşması • Raylı sistemlerle maksimum entegrasyon • Büyük havalimanlarının raylı sistemlerle bağlanması • Raylı sistemlerde altyapıların iyileştirilmesi • Sınır geçişlerinde beklemelerin en aza indirilmesi • TEN_T rotası üzerindeki tüm şehirlerin paralelde sıfır emisyona geçişi • Projelerin bitiş tarihlerinin 2050’den 2040’a çekilmesi.
“Sektörün teknolojik yatırımlara ağırlık vermesi gerekiyor”: AB lojistik sektörü emisyonlarının; yüzde 71’i kara, yüzde 14 deniz, yüzde 15 hava taşıması kaynaklı olarak gerçekleştiğine dikkat çeken Ulusoy, karayolu taşımacılığına yönelik alınan önlemlere ek olarak AB’nin taşımacılık kaynaklı emisyonların azaltılması için ortaya koyduğu diğer önlem paketinin, kısa bir süre önce AB Komisyonu’nda kabul edilen ve parlamentoda onaya gönderilen ‘FUEL EU Tasarısı’ ile denizyolu taşımacılığına yönelik olduğunu anlatıyor: “Avrupa Yeşil Mutabakatı ile belirlenen hedeflere baktığımızda sektörümüzün teknolojik yatırımlara ağırlık vermesi gerekecektir. Lojistik sektörünün teknoloji kullanımı artmaya devam ediyor ancak sektörün genel görünümüne bakıldığında büyük ölçekli firmaların bu tür yatırımlara daha fazla ağırlık verdiklerini görüyoruz. Küçük ölçekli firmalarda ise teknolojik yatırımlar sınırlı düzeyde kalmaktadır. Önümüzdeki dönemde lojistik ve taşımacılık süreçlerinde dijitalleşme ve otomasyon uygulamalarını geliştiren kurumların rekabet ortamında daha da güçlenmesi beklenebilir. Karbon emisyonunda karayolu taşımacılığının payının son derece yüksek düzeyde olduğu bilinen bir gerçek. Bu nedenle ulaşımda dijitalleşmeyi yaratacak ve sürdürülebilir kaynaklara yönelmeyi sağlayacak bilgi teknolojilerinin ivedilikle sektörümüze yayılarak dönüşümün sağlanması gerekmektedir.”
Yeni Yusufeli yolları açıldı
Yusufeli Yeni Yerleşim Yeri’nde ‘Yusufeli Barajı ve HES, Yeni Bağlantı Yolları ve Tünelleri ile Yeni Yerleşim Bölgesi Açılış Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; 56.7 km uzunluğunda 39 tünel, 3 bin 615 m’lik 19 köprü ve viyadük bulunan Yusufeli Barajı Relokasyon Yolları’nı hizmete açtı. Yeni Yusufeli yollarının açılışına katılan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Yusufeli Barajı’nın etrafında 56.7 km’lik tünel inşa edildiğini, tünellerin yönetimi için T-11 ve T-12 tünelleri arasında Yusufeli yeni ilçe merkezinde Tünel Kontrol Merkezi bulunacağını, güzergahtaki geniş ve zorlu vadi geçişlerinin; toplam uzunluğu 2 bin 188 m olan 4 teknolojik köprü ile sağlanacağını anlattı: “Yusufeli Viyadüğü’nü 2023 içerisinde trafiğe açmayı hedefliyoruz. Karadeniz Bölgesi’nin büyük projeleri arasında yer alan Yusufeli Barajı Relokasyon Yolları ile hem ulaşımı hızlı, konforlu ve güvenli hale getireceğiz hem de bölge ekonomisini canlandıracağız.
Ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak Yusufeli Barajı; enerjiden şehirciliğe, ulaştırmadan çalışma hayatına kadar pek çok sektörü doğrudan etkileyecek. Projeyle Artvin’i Erzurum’a, Kafkasları ve Karadeniz sahil kesimini Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya bağlayan kuzey-güney aksının standardını önemli ölçüde yükselterek, bölgeler arası ticari hareketliliğin artırılmasına da katkı sağladık. Artvin Erzurum yolu daha güvenli ve konforlu hale geldi. Yolun büyük bölümü tünel, köprü ve viyadüklerle geçilerek Artvin’in yüksek turizm potansiyeline sahip eşsiz doğasını da koruduk. Yusufeli Barajı Relokasyon Yolları; Yusufeli-Sarıgöl-Öğdem ile Yusufeli-İspir gibi yerel yol ağlarının da konforlu karayolu bağlantısını sağladık.”
“Kuzey Marmara Otoyolu ile yılda 5.3 milyar TL tasarruf ediyoruz"
Bakan Adil Karaismailoğlu, Kuzey Marmara Otoyolu ile İstanbul’da kesintisiz ulaşım imkanı sağlandığını belirterek, “Projemizle zamandan 3 milyar 236 milyon TL, akaryakıttan 2 milyar 147 milyon TL olmak üzere yıllık toplam 5 milyar 383 milyon TL tasarruf ediyoruz. Kuzey Marmara Otoyolu açıldığı günden bu yana 1.3 milyar saat tasarruf sağlandı. Karbon emisyonu 425 bin 150 ton azaldı” dedi. Karaismailoğlu, otoyolları 3 bin 633 km’ye ulaştırdıklarını, Kuzey Marmara Otoyolu’nun da Türkiye’nin en büyük otoyol projeleri arasında yer aldığını, İstanbul trafiğine girmeden hızlı, konforlu ve güvenli bir yolculuk imkanının oluşturulduğunu söyledi.
“Sanayinin can damarlarını katediyor”: Karaismailoğlu, “Kuzey Marmara Otoyolu Projesi; İstanbul’un batısındaki Kınalı mevkiinden başlıyor. Sanayinin can damarları İstanbul, Kocaeli, Sakarya illerini kuzeyden kat edip, Sakarya’nın Akyazı ilçesi yakınlarında sonlanıyor. 398 km uzunluğundaki Kuzey Marmara Otoyolu, 38 km’lik Nakkaş-Başakşehir kesiminin de açılmasıyla birlikte toplam 436 km’ye ulaşacak. İstanbul-İzmir Otoyolu ve TEM Otoyolu’na birkaç noktadan entegre olan Kuzey Marmara Otoyolu, ilerleyen zamanlarda Kınalı-Tekirdağ-Çanakkale-Savaştepe Otoyolu’na bağlandığında, ülkemizdeki ekonomik aktivitelerin en yoğun olduğu Marmara Bölgesi’nin etrafında yüksek standartlı bir otoyol ağı kurulmuş olacak” diye konuştu. Projenin en önemli ayaklarından birinin de Yavuz Sultan Selim Köprüsü olduğuna dikkati çeken Karaismailoğlu, Avrupa’nın Asya’ya üçüncü defa bağlandığını, köprüden günde yaklaşık 135 bin aracın geçiş yaptığını aktardı.
TOBBUND’nin ‘Kolay Transit Merkezi’ projesinin ilk ayağı Edirne’de hayata geçiyor
TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) ve UND (Uluslararası Nakliyeciler Derneği) iştiraki olan TOBBUND ‘Kolay Transit Merkezi’ sayesinde teslim sürelerini 1 güne kadar kısaltan yeni hizmetiyle Türk lojistik sektörünün ve nakliyecilerin yanında olmaya devam ediyor. TOBBUND, 10 yıllık hizmet tecrübesi ve birikimini yeni nesil transit sistemine adapte etmek için ‘Kolay Transit Merkezi’ projesinin ilk ayağını Edirne’de hayata geçiriyor.
Uluslararası karayolu taşımacılığı yapan firmalar, iç gümrüklerde transit işlemleri için süre harcamadan, İstanbul trafiğine girmeden; Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala sınır kapılarına çok yakın mesafede bulunan doğrudan gelerek Türkiye’de ilk defa TOBBUND’nin sahip olduğu izinli gönderici yetkisi sayesinde transit beyannamesi işlemlerini hızlı, kolay ve etkin bir şekilde tamamlayabilecekler.
14 bin m2 üzerine kurulu modern tesis, sahip olduğu izinli gönderici yetkisi sayesinde, TOBBUND teminatını kullanan nakliyecilere ait yüzlerce tır her gün İstanbul trafiğinden çekilerek, kolay transit merkezinde beyanname, tescil ve mühürleme işlemlerini yaklaşık 1 saat içerisinde tamamlayarak sınır kapısına gidebilecekler. Tesis kapasitesi başlangıçta 250 araç. 2023’te yapılacak arazi genişletme çalışmasıyla birlikte bu kapasite 2 katına çıkacak.
Alışan Lojistik’in TÜBİTAK tarafından onaylanan projesinin imza töreni gerçekleşti
Türkiye’nin en büyük 500 şirketinden biri olan Alışan Lojistik, yapay zeka ve ileri teknolojilerle lojistiğin geleceğine yön vermeye devam ediyor. Teknolojiye yaptığı yatırımlarla dikkat çeken Alışan Lojistik’in, AR-GE Merkezi’nin TÜBİTAK tarafından onaylanan iki projesinden biri olan ‘Yapay Zeka Destekli Nakit Akışı ve Finansal Planlama Projesi’nin de yer aldığı TÜBİTAK Yapay Zeka Ekosistem Çağrısı Sözleşmesi imza töreni, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla İstanbul Ticaret Odası Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’nde (BTM) gerçekleştirildi. Teknoloji üretenlerle teknoloji ihtiyacı olanları birleştiren programda, 22 konsorsiyumdan 10 proje onay aldı.
Finans teknolojileri alanında kabul edilen ve Konya Teknik Üniversitesi Yapay Zeka Enstitüsü ve Phexum firması ile birlikte yürütülen ‘Yapay Zeka Destekli Nakit Akışı ve Finansal Planlama Projesi’ ile tedarikçi segmentasyon altyapısı kullanılarak, tedarikçi hizmet alım kalite kriterleri belirlenip akabinde bu kriterler sonucunda puanlama yapılması ve proje kapsamında belirlenecek ödeme ve vade planlarına göre, doğru finansal para akışının belirlenmesi amaçlanıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Milli ve özgün olarak geliştireceğimiz bu projelerin ticarileşmesi ve en kısa sürede özel sektörün kullanımına taşınması en temel önceliğimiz. Bu doğrultuda duyurduğumuz çağrımıza başvurup desteklenmeye hak kazanan 10 konsorsiyumun temsilcilerini tebrik ediyorum. Üretim teknolojilerinden finansal teknolojilere, iklim değişikliğinden tarım, gıda ve hayvancılığa kadar öncelikli olarak belirlediğimiz tüm alanlarda yeni ürün ve hizmetler geliştireceksiniz. Konsorsiyumlarımızı teşvik etmekte, teknoloji üretimini desteklemekte ve böylece ulusal yapay zeka ekosistemini güçlendirmekte kararlıyız. Bu destek programımız sayesinde önümüzdeki dönemde yapay zeka uygulamaları ile ülkemizde veriden daha fazla değer üretildiğine hep birlikte şahit olacağız” dedi.
TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’ın da katıldığı törende inovasyon ve teknoloji yatırımlarının sektördeki önemine değinen Alışan Lojistik Bilgi Teknolojileri ve AR-GE Direktörü Cüneyt Ergen, şunları söyledi: “İnovasyon ve teknoloji yatırımları lojistik sektöründe rakipler arasında fark yaratma anlamında oldukça önemli. Sektörümüzde, Bilim ve Sanayi Bakanlığı onaylı 13 Ar-Ge Merkezi var. Bunlardan ikisi şirketimiz tarafından kuruldu. İstanbul ve Konya bölgesi bu manada üssümüz diyebiliriz. AR-GE merkezimizde 50’ye yakın uzman çalışıyor ve sürekli yeni projeler geliştiriliyor. Bu projelerden ‘Yapay Zekâ Destekli Nakit Akışı ve Finansal Planlama’ TÜBİTAK’ın finans teknolojileri alanında onay alan projelerinden biri oldu ve imza töreni gerçekleşti. Oldukça heyecanlı ve gururluyuz. Gerçek ve sanal dünyanın birlikte hareket ettiği, kullanıcıların ve ulaşım araçlarının birbirleriyle iletişime geçtiği, böylelikle de süreçlerin hatasız ve daha verimli işlendiği bir çalışma sistemi hedefimiz. Bu yönde teknoloji ve dijitalizasyon anlamında çağın gereklerine uygun yeni çalışma ve iş yapış modülleri tasarlayarak sektöre yön vermeye devam edeceğiz.”