banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

31.05.2015, 18:45 8359

Bir Şirket Kolay ‘Batmaz’!

Ülke ekonomimizin can damarları olan şirketlerimizin büyük çoğunluğunun ‘Aile Şirketi’ olarak yapılanmış KOBİ’ler olduğunu biliyoruz. Şirket patronlarımızın büyük çoğunluğunun ‘küresel bir şirket’ sahibi olma hayali olmasına rağmen, bu hayale ‘genelde’ ulaşılamadığına da şahit oluyoruz. Bu durumun birçok nedeni vardır. En önemlilerinden birisi de şirket patronlarının ‘Evrensel ölçekte’ finansal tabloları oluşturmak, okumak ve analiz yapmak konusunda kendilerini yeteri kadar geliştirememeleridir diye düşünüyorum.
Şirketlerin muhasebecileri yasal bir zorunluluk olması nedeni ile düzenli aralıklarla şirket gelir-gider tablosunu ve bilançosunu hazırlar. Devlet bu tablolara bağlı olarak vergisini alır, bankalar yine bu tablolara göre talep edildiğinde kredi verir ama bu tabloların esas muhatabı olan şirket üst yönetimi, kısaca patronları, şirket finansal tablolarına ve finansal rasyolarına hep mesafeli dururlar.

Danışmanlık yaptığım 15 yıl boyunca karşılaştığım onlarca KOBİ patronu içinde ‘Evrensel bir finansal analiz bilincine’ maalesef pek rastlamadım. Patronlarımız şirketlerinin finansal durumlarını genellikle ajandaları arasına yazdıkları birkaç rakam veya kendilerine özel yöntemleri ile anlamaya ve yönetmeye çalışıyorlar. Bu da şüphesiz bir yöntemdir ancak ‘Evrensel’ verilerle mukayese edilmeyen ‘kuruma özel’ verileri bu şekli ile değerlendirmek imkansızdır.

Bir rahatsızlık nedeni ile veya ‘Check-up’ için doktora gittiğimizde, uzmanımız bizden bir seri tahlil ister. Bu tahliller doktorumuza bizim vücut sağlığımızla ilgili çok önemli bilgileri verir. Bu tahlil sonuçlarını çok iyi okuma becerisine sahip olan doktorumuz limitler dışında olan bir değeri çok hızlı değerlendirir ve bazen kısa sürede ameliyat olmak zorunda bile kalabiliriz.
Şirketlerin finansal analiz tabloları ve finansal rasyoları da şirketler için ‘tahlil’ sonuçları’ gibidir ve ‘ölümcül’ bilgiler içerebilir. Limitler dışındaki bir değer bize aynı gün içinde şirketimizle ilgili önemli acil bir operasyonu gerektirebilir ancak bu değerleri hazırlatabiliyor ve etkin bir şekilde okuyabiliyorsak bunu hızla başarabiliriz. Birkaç örnek ile inceleyelim:
- ‘Aldığım ürünü iyi bir fiyata karlı olarak satıyorum ama neden ay sonunda hep zarar ediyorum?’ diyen bir patron şirketinin brüt karlılığı ile faaliyet karlılığı arasındaki farkı bilmiyor veya yorumlayamıyor demektir. Şirketimizin aylık brüt karlılığı ile cironun çarpımı aylık sabit giderimizin altında ise sabahlara kadar çalışıyor bile olsak o şirket ‘Batar!’. Bu değerler birbirine eşitse, zarar etmiyoruz ama ‘Boşuna çalışıyoruz’ demektir.

- Şirketinin nakit oranını ‘uygun limitler’ içinde tutamayan bir patronun işi zor demektir. Bu değer yüksek ise şirket kasasında lüzumundan fazla nakit tutulduğunun işaretidir ve düşük karlılık demektir. Bu değer ‘normal’ değerin altında ise şirket ‘Düşük tansiyonda’ çalışıyor demektir. Bu durum şirketin nakit akışında ciddi bir zafiyet olduğunu göstermektedir ve ikinci bir yönetsel veya finansal krizi kaldıramaz.

- Aile bütçesinden ayıramadığı şirket kasasından pahalı bir ev alan bir patrona şirket finansal verileri bağır bağır ‘Şirketi zayıflatıyorsun, işletme sermayesini bitiriyorsun, bir kriz şirketin sonunu getirir’ der ama bu ikaz sadece tabloları okuyabilen patronlara verilir.
-
Cari oranı ‘Çok yüksek’, likidite oranı olması gerekenin altında olan bir finansal tablo patrona ‘Stoklar ve stok maliyetleri tehlikeli bir şekilde yüksek, bu stoklar şirketi zayıflatıyor, ciddi bir stok operasyonuna ihtiyaç var’ der ama genelde duyan olmayabilir.
-
Bir şirketin benzer cirolarda aylık brüt karlılığı sabit kalırken faaliyet karı sürekli düşüyorsa şirketin sabit giderleri ‘alarm’ veriyor demektir. Sadece dönem karı düşük veya zarar gösterdiğinde, diğer göstergelere bakmadan şirkette tasarruf tedbirlerini hayata geçirmek, ‘Kalp krizi’ geçirmekte olan bir hastaya ‘Apandisit ameliyatı’ yapmakla eşdeğerdir. Pazarlama departmanının aşırı harcamalarından dolayı, sabahlara kadar çalışan üretim müdürünün arabasını, tasarruf tedbirleri kapsamında, elinden alarak, ‘Başarılı bir apandisit ameliyatı sonunda’ önce şirket motivasyonunu, sonra da performansını düşürerek, şirketin sonunu hazırlayabilirsiniz.
- Şirketinizin ‘Kaldıraç oranı’ olması gerekenin çok üzerinde ise ve sürekli yükseliyorsa şirketinizin yabancı kaynak kullanımı sürekli olarak artıyor demektir. Bu durum şirketi giderek bankalara daha bağımlı hale getirirken finansal maliyetleri de sürekli artıracak ve dönem karını olumsuz yönde etkileyecektir. ‘Aşırı borç yiğidin kamçısı değil, ay sonunda yüksek faiz ödemesidir.’

- Şirket patronları bütün finansal verilere tek tek hakim olduğu gibi, bütün verilere ‘Bütünsel’ olarak da bakabilmelidir. Çünkü bir rasyoyu iyileştirme çabaları, bir başka rasyoyu bozabilir. Aynen, karaciğerimiz için aldığımız güçlü bir antibiyotiğin midemize ağır gelmesi ve ülsere neden olması gibi. Örneğin; yüksek cari oranını normale getirmek üzere stok seviyeleri hızla düşürüldüğünde, müşteriye mal teslimatında ortaya çıkan gecikmeler doğrultusunda tahsilatların ve dolayısı ile dönem karının düşmesi gibi.

Kısaca, şirketinin finansal tablolarını etkin bir şekilde okuyamayan patronlar orta büyükte bir işletmeye ulaşabilir ama asla büyük bir şirket ölçeğine ulaşamaz. Bu nedenle finansal analizi çok iyi bilmek patronlarımız için ‘olmaz-ise-olmaz’ bir bilgi ve beceri setidir.
Sayın patronlarımız! Bütün bu finansal tabloları ve finansal rasyoları ve yorumlarını muhasebecinizden isteyebilirsiniz. Siz muhasebecinizin söylediklerini anlamak zorunda değilsiniz, onlar size ‘Finansal tahlil sonuçlarını’ sizin anlayacağınız dilden anlatmak durumundadır. Muhasebe ile finans arasındaki farkı bildiğinizden eminim. Sizin stratejik kararlarınızı almak üzere muhasebeciniz yeterli olmuyorsa bir finansal analiz danışmanı ile çalışmanız bir masraf kalemi değil, yatırım kalemidir.
Yazılarımla ilgili olarak, görüş, öneri ve sorularınızı e-mail adresimden benimle paylaşabilirsiniz.

Yorumlar (0)