banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

UCOM Global Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Onur Tayşu: “Bu bir stratejik milli meseledir”

Küresel iletişim arenasına iddialı bir giriş yapan UCOM United Communications (UCOM Global), dünyanın 16 ülkesinde 20 ofisiyle faaliyet gösteriyor.

AJANS 01.02.2019, 08:46 01.03.2019, 10:26
13507
UCOM Global Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Onur Tayşu: “Bu bir stratejik milli meseledir”
banner625

Bir Alman, bir Rus, iki Türk’ün kurduğu Almanya Hamburg merkezli UCOM’un ana faaliyet alanı; uluslararası içerik yönetimi ve yayımlanması. 100 ülkede dünyanın en önemli medya holdingleri ve kuruluşlarıyla işbirliği yaptıklarını belirten UCOM Global Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Onur Tayşu, 2019 ve 2020’de Türkiye’nin uluslararası tanıtımına odaklanacaklarını ve Türk şirketleri ile kurumlarının dünyaya açılması için hizmet vereceklerini açıklıyor.
Küresel iletişim arenasına iddialı bir oyuncu katıldı; UCOM United Communications (UCOM Global). Ana faaliyet alanı; “uluslararası içerik yönetimi ve yayımlanması.” Bir Alman, bir Rus, iki Türk tarafından kurulan UCOM Global, geleceğin iletişim stratejisini belirleyecek. Şirket merkezi Almanya’nın Hamburg şehrinde olan UCOM, dünyanın 16 ülkesinde 20 ofisiyle faaliyet gösteriyor. Yazılı, görsel ve internet medyası başta olmak üzere dünyanın en önemli medya holdingleri ve kuruluşları ile 100 ülkede işbirliği yapan UCOM Global, ülkeler ve şirketlerin yapmak istedikleri tanıtımı habercilik mantığıyla hedef kitlelerine ulaştıracak. UCOM, ilk aşamada Türkiye’nin uluslararası tanıtımına odaklanacak ve Türk şirketleri ile kurumlarının dünyaya açılması için hizmet verecek. UCOM Global Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Onur Tayşu ile UCOM Global’in kuruluş öyküsünü ve gelecek hedeflerini konuştuk.

16 ülkede, 20 ofis
UCOM, Türkiye’nin aktif yer aldığı global bir oluşum: Genel geçer uygulama; global yapıların, markaların varoluşu ve sonrasında onların Türkiye’ye yatırım yapması. Ezber bozan UCOM, Türk ortaklarla birlikte global bir oluşumun kurulabileceğinin en güzel örneklerinden biri, “Türkiye’den de global marka doğar mı?” sorusuna yanıt niteliğinde. Onur Tayşu, anlatıyor: “Türkiye’yi aktif bir şekilde işin içine katarak global bir oluşum kurduk. UCOM Global ciddi bir uluslararası yatırımla uluslararası bir sermaye şirketi olarak bir Alman, bir Rus, iki Türk ortak tarafından 2018 yılının Temmuz ayında kuruldu. Yönetim Kurulu Başkanımız Alman; Alexander J. Lohmann, ben Onur Tayşu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’yum, Rus ortağımız ve Yönetim Kurulu Üyesi Sergey Shevchenko, diğer Türk ortağı ve Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Burhanoğlu. Türkler’in de aktif olduğu bir Alman şirketi kurduk, uluslararası bir hikaye doğdu.
Dünyanın 100 ülkesinde en büyük medya holdingleri ile ortak yayınlar yapma, özel içerikler üretme hakkına, imtiyazlarına sahip uluslararası bir içerik yönetim ajansı kurduk. Reklam ve halkla ilişkiler yapanlarla işbirliği yapıyoruz fakat biz doğrudan medya olarak birçok önemli içerik üreticisiyle dünyanın en önemli medya kuruluşlarında; televizyonlar, dergiler, gazeteler ve internet sitelerinde içerikle beraber hikaye anlatıyoruz. İçerik üretiyoruz ve içerik anlatıyoruz. UCOM, Rusya’da Komsomolskaya Pravda, Argumenty i Fakty, Kommersant, Gazprom-Medya Holding başta olmak üzere bütün mecralarda, Almanya’da Die Zeit, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Fransa’da Le Figaro, Le Monde, İngiltere’de Daily Telegraph, The Times, Financial Times, ABD’de New York Times, Washington Post, Wall Street Journal, Orta Doğu Körfezi’nde Al Ittihad, The National, Gulf News gibi medya kuruluşları ile ortak yayınlara imza atıyor.
Bu uluslararası bir yapı; 16 ülkede 20 şehirde ofisimiz var. UCOM Global’in merkezi Almanya, Hamburg’da. Türkiye’de; İstanbul, Ankara ve Antalya’da, Rusya’da; Moskova ve St. Petersburg’da, ABD’de; New York ve Los Angeles’ta, Romanya’da Bükreş’te, İngiltere’de Londra’da, Birleşik Arap Emirlikleri’nde Dubai’de, Hindistan’da Gurgaon’da, İsviçre’de Lozan’da, Portekiz’de Lizbon’da, Özbekistan’da Namangan’da, Şili’de Santiago’da, İran’da Tebriz’de, Kazakistan’da Almatı’da, Ukrayna’da Kiev’de ve Letonya’da Riga’da UCOM irtibat ofisleri bulunuyor.”
En son Özbekistan’da Namangan ofislerini açtıklarını aktaran Onur Tayşu, bunların hepsinin çok hızlı bir yapılanmayla seri bir yatırımla açıldığını söylüyor: “Önümüzdeki dönemde Fransa, İtalya, Japonya ve Çin’de de ofis açmayı düşünüyoruz. Afrika önceliğimiz olacak, ancak orada ofisimiz yok. Afrika’daki işlerimizi Avrupa’dan yürütüyoruz, Avrupa’yı Almanya ve İngiltere’den, Körfez Bölgesi’nin tamamını Dubai’den yönetiyoruz. Azerbaycan’ın bazı markaları ve Azerbaycan’ın tanıtımıyla ilgili bir önceliğimiz var ama bunların hepsini ağırlıklı olarak Türkiye’den yöneteceğiz. Eğer bir yoğunluk olursa Azerbaycan bizim kardeş ülkemiz, Bakü’de ofis açabiliriz. Rusya büyük pazar, orada da 2 ofisimiz var.”

UCOM’un önceliği Türkiye
Birçok ülkeden teklif var: UCOM Global ile çalışmak için Tunus, Şili, Paraguay, Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan’dan davetler aldıklarını, görüşmelere gittiklerini ve bu ülkelerin en üst makamları tarafından keşfedildiklerini anlatan Onur Tayşu, ilk çıkış aşamasında Türkiye’yi de bir iletişim üssü, UCOM’un anlatacağı en önemli hikayelerin temeli olarak kurguladıklarını açıklıyor: “Anadolu’da bulunan çok büyük potansiyelin realizasyonu uluslararasılaşma ile olacak. Odağımız Türkiye, Türkiye’de müthiş bir potansiyel ve enerji var. Yapılması gereken şu; çok küçük bir klik var, oraya bir uzman dokunuşunun ardından yoğun bir şekilde akış başlayacak, onu çevirmenin zamanı geliyor. 2019-2020’de, bizim önceliğimiz; Türkiye. O nedenle Türkiye’de 3 ofisimiz var. Biz bir soft power teşkilatıyız, buna uluslararası içerikle ulaşıyoruz. Biz Türkiye’nin geleceğine yatırım yapıyoruz. Türkiye’nin yurtdışında özellikle Rusya, Almanya, ABD, İngiltere, Fransa ve Ortadoğu’da tanıtımına odaklanacağız. Türkiye’nin dünyada algısını, Türkiye’nin sektörlerini, ‘global oyuncu olacağım’ diyen markalarını stratejik manada yönetmek istiyoruz. ‘Made in Turkey’ genel Türkiye markasını oturtmadan münferit bazı çabalarla küresel nitelikte önemli bir oyuncu olmak çok kolay değil.”
“Bu stratejik milli meseleye biz baş koyduk”: “Vizyon irade ile beslenmiş bir realitedir, sadece söz veya hayal gücü değildir” diyen Onur Tayşu, küresel marka yolculuğuna çıkacak Türk markalarının, turizmden elektroniğe, inşaattan yapı malzemelerine, gıdadan tekstile, eğitimden sağlığa kadar yurtdışı ile çok fazla etkileşimde ve ihracatçı olan sektörlerin globalleşme yolculuğunda etkili bir güç olarak yanlarında olmak istediklerini dile getiriyor: “Biz, her türlü işbirliğine, ortaklığa açık bir platformuz. Bu bir stratejik milli meseledir. Bugün çok stratejik milli bir mesele konuşuyoruz, çıkışımız ve çıkamayışımız da buradandır. Türkiye’nin çıkışı, dünyayla iş yapabilme kapasitesinden geçer. Önceliğimizde stratejik milli meselelere dahil olan herkes var; Cumhurbaşkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TİM, DEİK, TOBB, TÜRSAB-Türkiye Seyahat Acentaları Birliği, AKTOB-Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği gibi kurum ve kuruluşlar, sektörleri yöneten liderler, Organize Sanayi Bölgeleri, kendi alanlarında lider olan işletmecilere kadar herkes bizim hedef kitlemizde. Bu stratejik milli meseleye biz baş koyduk, bu konuyu dava yaptık. Bu davaya katkı yapmak isteyen herkesi bekliyoruz.
Her türlü işbirliğine de o nedenle açığız. Kendi alanlarında iddialı oldukları güçlerini ön plana çıkararak Türk sektörlerini, onların mihmandarlığında dünyada hedef pazarlarında anlatacağız. Bu da ülke ekonomisine önemli bir katkı olacak. Türkiye’de turizm otoriteleriyle, güçlü turizm gruplarıyla aktif çalışmak, bizlerin imkanlarıyla dünya medyasında Türkiye turizmini anlatmak istiyoruz. Algıyı üst düzey yönetmeliyiz, UCOM olarak biz, o üst düzey algıyı yönetenlerle ortağız. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok, keşfedilmiş bir dünya var ve o dünyanın bir parçası olmak lazım ve biz o dünyanın bir parçasıyız.”
“Marka; bırakılan izdir”: Onur Tayşu, markayı da tanımlıyor: “Marka; bırakılan izdir, iletişim ve pazarlama ise o izin yol haritasıdır, stratejisidir ve düzenli olarak o izin kalıcı bir şekilde sürekli üzerinden geçilmesidir. Marka güvendir, baktığında o izin orada görünmesidir. O algı, salttır. Almanya’da bir marka olmak istiyorsan o ülkenin kurallarına göre faaliyet göstermelisin, çok önemli bir Alman gazetesinde bir röportajının yayımlanmasının önemine, etkisine hakim değilsen onu çok büyük bir imtiyaz olarak göremiyorsan önce eğitimle başlamak lazım.”
Onur Tayşu, sadece söylemi ile değil, vizyonu iradeyle beslenmiş markaların öne çıkabileceğini kaydediyor: “Kaynak ayıracaklar. Kaynakları kendileri ayıramıyorlar ise kamu, özel sektör ve STK’larla işbirliği yapmalılar. Plandan ve hedeften vazgeçmeyecekler ama yöntemlerini değiştirecekler, bireysel hareket edemiyorlarsa kendilerinin de çorbada tuzu olduğu daha büyük bir kazan kaynatarak oraya gidecekler. Türkiye’nin çıkışı da budur. Uluslararası manada iş hacmini geliştirirse Türkiye’nin ciddi bir potansiyeli var. Uluslararası pazarlama, uluslararası iletişimci ve medyacı işidir. Markalar, iletişimde inovatif olmalılar. Kaynakları kısıtlı ise inovatif olan yeni nesil iletişimcilerle işbirliğiyle farklı işler yapsınlar.”
“İçerik kraldır” (Content is king): UCOM’un içerik yönetimi konusunda iddiasına değinen Onur Tayşu, globalleşme yolculuğundaki markalar ve dünyada ülkelerin markalaşmasında içeriğin önemine dikkat çekiyor: “Algının en önemli değeri içeriktir. Markalar, değerlerini içerikle anlatsınlar, hatta kendileri anlatmasın, anlattırsınlar. Şirketin hikayesi, dünyada anlatılsın. Kaynakları iyi seferber etmek lazım. Maalesef Türkiye’de uluslararası nitelikte iş yapanlar, iletişime yeterince önem vermiyorlar. Etki medyadan, içerikten gelir. Kim ne derse desin; ‘İçerik kraldır (Content is king)’. Uzmanına emanet edeceksin ve stratejik bir yöntemle ölçümleyeceksin. Büyüklük; büyüdükçe eksiklikleri görmek, küçülmek, inmek, yönetmek ve ilerlemekle gelir. Brezilya’da bir sokakta, Çin’de bir caddede, Londra’da bir markette, Dubai’de bir alışveriş merkezinde, Almanya’da bir kafeteryada otururken dünyada herhangi bir ülkenin vatandaşına ‘Şu markayı biliyor musunuz?’ dediğinizde; ‘Tabii ki biliyorum’ demesiyle marka olunur, dünyada örnekleri var. Büyük şirketler, sadece söylemle ve sadece Türkiye’de onları önemli kılan iş ve ticaret hacmiyle yetinirlerse Türkiye sadece yerinde sayar veya gelişmekte olan ülke modunda kalır. Buradan bir çıkmak lazım. Kolay tatmin olma. Kolay tatmin olursan dünyada rekabet koşullarında bugün değil, en geç yarın ezilirsin. Çünkü dünyada kolay tatmin olmayan çok önemli iş insanları var, çok avantajlı ekonomik çevreler ve gerçeklikleriyle yoğun faaliyet içindeler, bunlarla ortak ol, işbirliği yap.”

Yorumlar (0)