Mese İletişim Genel Müdürü Barış Karcıoğlu: “Bütün markalar, satış yerine itibarı hedeflemeli”
Sektörün en köklü kuruluşlarından Mese İletişim Danışmanlığı, 30 yılı aşkın tecrübesiyle müşterileriyle uzun soluklu işbirliklerine imza atıyor. Mese İletişim Genel Müdürü Barış Karcıoğlu, “Bizim iş ortağımız olsun olmasın bütün markaların satış yerine itibarı hedeflemeleri gerekiyor. Şu da unutmamalı: Bir şirketin en büyük krizleri çalışan nefretinden kaynaklanıyor. Bunun için kurumsal kültüre yatırım yapmalı. Çalışanlar artık patron değil lider arıyorlar. Liderler davranışlarıyla da örnek olmalı” diyor.
Mese İletişim Danışmanlığı, 1991 yılında kuruldu. Mese İletişim Genel Müdürü Barış Karcıoğlu, anlatıyor: “Merih Güngör ve Serhan Düzel, Üsküdar Amerikan Koleji yıllarına dayanan dostluklarını iş hayatına taşıdılar ve süreç boyunca iş hayatının ortaklık kültürünü sınayan bütün süreçlerinden başarıyla geçerek Mese’yi bugüne taşıdılar. İki ortağın Mese’yi kurarken işin temeline koydukları dostluk, adalet ve dayanışma duygusu, 31 yıldır hiç değişmeyen kurumsal kültürün yapı taşlarını oluşturdu. Sürekli değişen iletişim iklimi karşısında Mese’nin sektörün en köklü kuruluşlarından biri olmasını sağlayan bu değerler oldu.”
Türkiye’nin en önemli ekonomik değerleri arasında ilk sıralarda gelen kurumlara hizmet verdiklerini belirten Karcıoğlu, “Kendi sektöründe ilk sırada gelen kurumlar ya da öyküsü güçlü, inandırıcı olan girişimcilerle yol arkadaşlığı yapıyoruz. Birlikte çalıştığımız iş ortaklarımız, bizim için onların iletişiminden daha fazlasını ifade ediyor. İletişimin toplumsal bir katmadeğer ifade ettiğini biliyor; bu nedenle ülkemize karşı da bir sorumluluk duyduğumuzu düşünüyoruz. Mese’yi farklı kılan bütün çalışma arkadaşlarımızın davranış kodunu oluşturan, sizlere özetlemeye çalıştığım değerleri ve kurumsal kültürüdür” diyor.
Mese’nin kurumsal kültürü; adalet, dayanışma ve dostluğa dayanıyor
Sektörün tek sermayesinin ‘insan’ olduğunu vurgulayan Karcıoğlu, şunları ifade ediyor: “Eskiden ofis de üretimin bir fonksiyonuydu, ancak artık vazgeçilebilir hale geldi. Bizim sektörümüzde bir arada çalışmanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Müşterilerimize fark yaratabilmemizin en temel unsuru, çalışma arkadaşlarımızın üretkenlikleri ve çalışkanlıkları. Yaratıcılığımız bireyseldir; ama içinde bulunduğumuz kurumun buna değer verip vermemesinden, zihinsel gelişimi besleyip beslememesinden etkilenir. İletişim önerilerimizi oluştururken ortak aklı çalıştıracak mekanizmaların bulunması bizim için hayati önemdedir. Yönetici olarak bizim görevimiz, arkadaşlarımızın fikir üretebilecekleri uygun ortamı hazırlamak ve onları tetiklemek. İnsana dair bu kadar hassas dengelerin egemen olduğu bir sektörde adalet, dayanışma ve dostluk duygularına dayanmadan danışmanlığın hakkını veremezsiniz. İşte Mese’nin kurumsal kültürü bu nedenle önemli.”
Mese, uzun soluklu işbirlikleri kuruyor
Kurumların bütün iletişim ihtiyaçlarına yanıt getirdiklerini aktaran Barış Karcıoğlu, kendileri için iş ortaklarının ihtiyaçlarının en ehil kişiler tarafından karşılanmasının öncelik taşıdığına dikkat çekiyor: “Bu nedenle gerektiğinde güvendiğimiz partner kuruluşlarımızdan da destek alarak en iyi çözümleri sunuyoruz. Son dönemde iletişim ajansları arasında ayrım hemen hemen kalktı. Geleneksel mecraların yanı sıra dijital mecraları da kapsayan iletişim hizmetinde aynı kalitede hizmet sunuyoruz. Bunun dışında iç iletişim alanında son derece uzman ekip arkadaşlarımız bulunuyor. Partner kuruluşlarımızla birlikte kendi alanında lider yaklaşık 30 markayla iş ortaklığımız bulunuyor. Mese 30 yılı aşkın süredir uzun soluklu işbirlikleri kurdu. İş ortaklarımızı fazla benimsememizden olsa gerek eşsiz bir sektörel deneyim biriktirdiğimizi görüyorum. Telekomünikasyon, bankacılık, sigorta, gayrimenkul, danışmanlık, akaryakıt, iklimlendirme, hızlı tüketim, otomotiv, tarım, teknoloji, petro-kimya, enerji, otoyol işletmeciliği, müteahhitlik hizmetleri, alkolsüz içecek, otelcilik-turizm, sigorta brokerliği, işveren sendikaları, holding, tarım-gıda ve kurumsal vakıf alanlarında hazine değerinde birikimimiz bulunuyor.”
Karcıoğlu, bugüne kadar sürdürdükleri istikrarlı büyüme trendini devam ettirmenin kendileri için öneminin altını çiziyor: “İş ortaklarımıza değer yaratmak, çalışma arkadaşlarımızın refahını yükseltmek bizim için başlıca iş hedefleri. Sektördeki sıralamamız bizim için tatmin edici bir noktada.”
Dijitalleşmenin iletişimde değiştirdikleri
Dijitalleşmenin, iletişimde birçok şeyi değiştirdiğini, en temelde kısıtlı sayıda bireylerin inisiyatifinde olan iletişim olanaklarının demokratikleştiğini aktaran Karcıoğlu, şunları dile getiriyor: “Herkesin gündem oluşturma gücü var artık. Eskiden markalar iletişim araçları aracılığıyla kitleleri kontrol ediyordu. Şimdi ise kitleler, iletişim araçları yoluyla kurumları kontrol ediyor. Güç dengesi alt üst oldu. Bir kurum, herhangi bir noktada söylemlerine ters davranışlarda bulunuyorsa bunu gizleme şansı kalmadı. Dijitalleşme, hem kurumları hem de bireyleri sahici olmaya zorluyor. Sadece süslü cümlelere sığınarak, hiçbir toplumsal meselede tavır beyan etmeyerek itibarın oluşturulma şansı kalmadı. İkinci temel değişim toplumsal değer yargıları konusunda oldu. Kurumların toplum ölçeğindeki değerlendirilme ölçütü değişti. Eskiden bilmem hangi şirketin bu kadar kar elde etmesi şirketlerin son derece önem verdiği mesajlar arasındaydı. Şimdi ise daha çok topluma ne katıldığı, insanlara, evrene, ekosisteme ne kadar katkıda bulunulduğu üzerinden itibar oluşturulabiliyor. Bu iki trendi birleştirdiğimizde; itibar kadar satışa istikrarlı katkıda bulunan başka bir unsur yoktur. Dolayısıyla biz iş ortaklarımızla uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Temel konumuz itibarın oluşumuna katkıda bulunmak. Satışı hedeflerseniz iletişim kazalarına açık bir duygu içine girersiniz. Bunun son dönemde birçok örneğini gördük.”
Değerler ve iddialarda tutarlılık ve sahiciliğin önemi
Barış Karcıoğlu, markalara ve markalaşma yolculuğundakilere şunları öneriyor: “Markalar, raflardan, dijital pazarlardaki görünümden aldıkları payı artırmak için verdikleri çaba kadar tüketicinin gönlünde yer edinmek için de çalışmalılar. Tüketicinin gönlünde yer tutabilmekse sadece kurumsal cümleleri bol bol kullanmakla olmuyor. Gerçekten benimsendiği söylenen değerlere uygun davranışlarda bulunmak gerekiyor. Şu örnekle açıklayayım: Sürdürülebilirlik konusunda son derece iddialı bir kurumu ele alalım. Bu alanda yapılanların ya da yapılacakların anlatılacağı basın toplantısına şirket yöneticileri 4x4 araçlarla geliyorsa toplantının yapıldığı mekanda enerji tasarrufu, atık yönetimine hiç dikkat edilmiyorsa orada sarfedilen cümlelerin değeri olmuyor. Eskiden olabilirdi. Ancak artık herkes tutarlılık, sahicilik arıyor. Kimse artık sadece söyledikleriyle değerlendirilmiyor. Bizim iş ortağımız olsun olmasın bütün markaların satış yerine itibarı hedeflemeleri gerekiyor. Öte yandan şunu unutmamalı: Bir şirketin en büyük krizleri çalışan nefretinden kaynaklanıyor. Bunun için kurumsal kültüre yatırım yapmalı. Çalışanlar artık patron değil lider arıyorlar. Liderler davranışlarıyla da örnek olmalı.”
“Kurum kültürüyle ajans kültürü arasında uyum bulunmalı”: Karcıoğlu, markalar, girişimciler ve KOBİ’lerin ajans seçiminde de dikkat etmeleri gereken noktalara da değiniyor: “Markalar konkur sürecinde o ajansın yıldızlarıyla muhatap oluyorlar. Ardından günün gerçekleriyle yüzyüze kalıyorlar. Dolayısıyla yıldızlaşmış bireyler üzerinden ilerlemiyor iletişim süreçleri. Kurumların kültürüyle ajansın kültürü arasında uyum bulunmalı.”