Yeni ekonomide en büyük sınav: İHRACAT
Türkiye cari açık savaşını ihracatta kazandığı kadar kazanacak. Bu konuda ihracatın ithalata bağımlı yapısını değiştirmek, yüksek katmadeğere yönelik ‘yerli üretimi’ geliştirmek, yükselen pazarlardaki payını genişletmek ve alternatif pazarlar oluşturmak, ihracatçımızın gündemini oluşturuyor.
Büyüme ve kalkınmada dönemeçteyiz. Dünyanın ekonomik haritası değişim geçiriyor, yeni konumlar, yeni sorunlar ve fırsatlar doğuyor. Daralan ve genişleyen pazar hareketleri yaşanıyor. ABD’nin başlattığı “ticaret savaşları” bütün ülkelerde politika değişikliklerini zorunlu kılıyor. Adeta yeni bir dünya oluşuyor ve bu gelişmelerin tümü Türkiye’de her alanda yenileşmeyi gerektiriyor. Bu sayımızda biz “ticaret savaşları” bağlamında Türkiye’nin ihracatına değişik açılardan bakacağız.
Dünya ticareti öngörüleri
Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomiye yönelik büyüme beklentilerini Ekim 2018’de aşağı çekti. ABD ekonomisinin bu yıl büyüme tahmini yüzde 2.9. 2019 beklentisi ise Çin'le sürdürülen "ticaret savaşı" nedeniyle yüzde 2.7’den yüzde 2.5’e düşürüldü. IMF, raporunda Almanya’nın bu sene ve gelecek yıl yüzde 1.9 büyümesi bekleniyor, revizyon yüzde 0.2 düzeyinde. Fransa'nın büyüme beklentileri ise bu yıl yüzde 1.8’den yüzde 1.6'ya, gelecek yıl için yüzde 1.7'den yüzde 1.6'ya çekildi. İspanya'ya yönelik 2018 büyüme beklentisi yüzde 2.8'den yüzde 2.7'ye indirilirken gelecek yıl ki büyüme tahmini yüzde 2.2'de sabit tutuldu. İtalya'ya yönelik büyüme beklentileri değiştirilmedi, bu yıl yüzde 1.2 ve gelecek sene yüzde 1.0 büyüme öngörüldü. İngiltere'nin bu yıl ki büyüme tahmini yüzde 1.4 ve gelecek seneye yönelik büyüme beklentisi yüzde 1.5'te bırakıldı. Japonya’nın 2018 büyüme beklentisi 0.1’den yüzde 1.1'e artarken 2019 beklentisi yüzde 0.9 ile sabit tutuldu.
Bu revizyonlar, gelişmiş ülkelere yönelik 2019 büyüme beklentisinin yüzde 2.2'den yüzde 2.1'e indirilmesine neden oldu. IMF'nin söz konusu ülke grubuna ilişkin 2018 büyüme tahmini ise yüzde 2.4'te sabit kaldı. Türkiye’nin ihracatının yarısının gelişmişlere olduğunu düşünerek IMF öngörülerini önemsemek zorundayız.
Yükselen piyasalar öngörüsü
IMF'nin yükselen piyasalara (gelişmekte olan ekonomiler) yönelik 2018-2019 büyüme beklentileri yüzde 4.7'ye indirildi. Bu tahmin, 2018 için yüzde 4.9 ve 2019 için yüzde 5.1 idi. Yükselen pazarlardan Brezilya'nın büyüme tahmini bu yıl için yüzde 1.8’den 1.4'e, gelecek sene için yüzde 2.5 puandan 2.4'e revize edildi. Meksika tahminleri yüzde 2.2 ve 2.5 olarak açıklandı. Bu rakamlar, bir önceki raporda yüzde 2.3 ve yüzde 2.7 seviyesindeydi.
IMF, Arjantin'in bu yıl yüzde 2.6 ve gelecek yıl yüzde 1.6 daralacağı öngörüsünde bulundu. Güney Afrika ekonomisine ilişkin büyüme beklentileri ise bu yıl için yüzde 0.8 ve gelecek yıl için yüzde 1.4'e değiştirildi. Söz konusu oranlar, 3 ay önce sırasıyla yüzde 1.5 ve 1.7 olarak belirtilmişti.
IMF ekonomistleri, ayrıca Çin'in 2019 büyüme beklentisini, ABD'nin tarifeleri nedeniyle yüzde 6.4'ten yüzde 6.2'ye çekti. Ülkeye yönelik bu yıl ki büyüme beklentisi ise yüzde 6.6 olarak teyit edildi.
Rusya'ya ilişkin büyüme tahminleri, bu yıl için yüzde 1.7'de sabit bırakılırken gelecek sene için yüzde 1.5'ten yüzde 1.8'e yükseltildi.
IMF, Türkiye ekonomisinin bu yıl için yüzde 3.5 ve gelecek yıl için yüzde 0.4 büyüyeceği öngörüsünde bulundu. Bu oranlar, Temmuz ayında sırasıyla yüzde 4.2 ve yüzde 3.9 seviyesindeydi.
Yükselen pazarların durumu: Türkiye asıl bu pazarlarda büyüme şansına sahip olduğu için önemsenmeli.
Türkiye ekonomisinin günceli
Dış ekonomiler Türkiye ekonomisinin güncelini enflasyon, cari açık ve işsizlik görünümleri üzerinden izliyor. Bu konularda biz nasıl yanıldıysak IMF de öyle yanıldı. IMF Türkiye için TÜFE’nin bu yılın sonunda yüzde 15 ve gelecek yılın sonunda yüzde 16.7 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyor. İşsizlik oranı tahminleri ise bu yıl sonu için yüzde 11 ve 2019 sonu için yüzde 12.3 olarak açıklandı.
Raporda, cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının bu yılın sonunda yüzde 5.7'ye yükseldikten sonra gelecek sene yüzde 1.4'e gerileyeceği öngörüsünde bulunuldu.
İHRACATIMIZIN YAPISI
Geneline bakalım: Türkiye’nin ihracat gelirinde tarım ürünleri ihracatının payı yüzde 15, sanayi ürünlerinin payı yüzde 82 oranında. İhracatımız, dün olduğu gibi bugün de gelişmişlere odaklıdır; dünya üzerinde 235 ülkeye ihracat yapıyoruz ama AB ülkelerinin toplam ithalatında, bizim ihraç ettiğimiz ürünlerin payı sadece yüzde 1.27’dir. İhracatımızın gelişmişlere dönük perspektifi, “onlarsız olmaz ama onlarla da olmaz” biçimindedir.
İhracat ürün yapımız: İmalat sanayi ürünlerimizin toplam ihracattaki payı yüzde 94.9'dur. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 2.8, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 37.1'dir. Bu tablo katmadeğer üretmede asgari dürtüyü yakaladığımızın göstergesidir.
Teknoloji yoğunluğu yapısı: İmalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 78'dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 13.5, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 42.8'dir.Bu tablo da bize fason-montaj yoğunluklu ama aşılamaz olmayan bir dışa bağımlı üretimi göstermektedir.
İhracatçı firmalarımız: TİM verilerine göre 2017 yılında 69.153 firma ihracat gerçekleştirdi. Bu firmalar, toplam 246 ülke ve bölgeye ihracat yaptı. İhracatçı firmaların 30 bin 546’sı sadece tek bir ülkeye ihracat gerçekleştirdi. 2 ülkeye ihracatı olan firmalarımızın sayısı ise 11 bin 459.
Bu tablo da hem pazar çeşitlendirmesine hem de çırak ihracatçı firmalarımızı cömertçe desteklemeye ihtiyacımız olduğunu ortaya koymaktadır.
2018 ihracat görünümü: Yukarıdaki göstergeler bugünün verileri, bunun performans özeti de şöyle oluyor: 2018'de dünya ticareti 19 trilyon doların üzerine çıkacak. Türkiye'nin ihracatı 170 milyar doları aşacak.
İhracatta performans artışı nasıl sağlanıyor? 2018’de Tahran, Dubai, Chicago ve New York'ta “Türkiye Ticaret Merkezleri” açıldı; Londra, Japonya, Endonezya ve Miami'de de açılacak. Hükümet ihracat desteklerini 3 milyar TL'ye çıkardı. Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri 1000’i bulmak üzere ve destekleniyor. E-ticaret sitelerine üyelik desteği, yeşil pasaport, Eximbank'ın sermayesinin artması, KGF'nin sağladığı finansman ve istihdama yönelik destekler vb. olgular Türkiye’nin daha atak bir ihracat politikası izlemesinin gerçekçi olacağını gösteriyor.
Dış ticaret vizyonumuz: Kur şoku yaşadığımız koşullarda önümüze konulan Yeni Ekonomi Programı (YEP 2019-2021) dış ticarette hedefleri şöyle belirlemişti, hatırlayalım:
İhracatta orta vade
İhracatımızın dolar cinsinden seyri şöyle öngörülüyor:
2018 yılı için 170 milyar
2019 yılı için 182 milyar
2020 yılı için 191 milyar
2021 yılı için 204.4 milyar
İthalatta orta vade
2018 yılı için 236.0 milyar
2019 yılı için 244.0 milyar
2020 yılı için 252.0 milyar
2021 yılı için 267.0 milyar
YEP dış ticaret açığının azaltılmasında çok tedrici bir düşüş öngörüyor. 2018’in 66 milyar dolar olan dış ticaret açığı 2021 yılında 62.6 milyar dolara düşecek. İhracatçımızın başarısı ise bu öngörüyü aşmakta olacak.
İHRACATIMIZDA VİZYON
İhracatımızda ürün vizyonu
Un ihracatımız: Irak ve Suriye pazarı kaybedilince birçok fabrikada kapasite kullanımı yüzde 35 seviyelerine düşmüşken sektör, Sudan’a ihracatını 70 bin tondan 460 bin tona çıkardı. Filipinler’den Brezilya’ya, Kanada’dan Endonezya’ya kadar bir çok ülkeye ihracat başladı.
Şekerli mamuller: Geleneksel pazarları olan Afrika ve Ortadoğu’nun dışına taşmaya çalışıyor. Formül, yeni pazarlardan alım heyetleri getirmek. Güney Kore ve Myanmar heyetleri getirildi. Myanmar’la bağlantılar da gerçekleşti. Sırada Japonya, Tayland, Çin, Kolombiya, Meksika, Brezilya, Şili ve Arjantin var. Atak bir politika.
Zeytin ve zeytinyağı: AB pazarında sıkıntı yaşayınca Çin’e yöneldi. Tanıtım çalışmalarının sonuçlarını da almaya başladı. Zeytinyağı ihracatında büyük düşüşler yaşanırken Çin’e ihracat yüzde 20 arttı. Sektör şimdi ABD’yi hedef pazar olarak belirledi. Fancy Food Fuarı’na katıldı. Şikago’da önemli marketlerde Türk zeytinyağını tanıtıcı tadım etkinlikleri organize edilmesi planlanıyor. Hindistan’da önemli tanıtımlar yapıldı. Big Bazaar ve Reliance firmaları ile görüşmeler sürüyor.
Beyaz et sektöründe ‘kriz’ durumu var. Alternatif pazarlar olarak İsrail, Kore ve Japonya ile görüşmeler sürüyor.
Yaş meyve ve sebze sektörü, Alternatif Pazarlar için Ortak Akıl Toplantısı gerçekleştirildi. Ülkeler ve ülke grupları 6 ayrı kategoride değerlendirildi. Rusya pazarı daraldı. Yeni pazar bölgeleri olarak Doğu Avrupa ve Uzakdoğu (özellikle Çin) üzerinde duruluyor.
Turizm: Rusya kayıpları geri döndü; AB ülkeleri canlanıyor; İran’dan geliş büyüyor.
İnşaat: Yaklaşık 4 milyarlık Rusya pazarındaki kayıpları özellikle Sahra Altı Afrika ile aşılmak isteniyor.
Hububat: Bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerinde şeker kamışı üretiminde öne çıkan Peru’ya bakılıyor. Panama, Şili, Paraguay ve Arjantin üzerinde duruluyor.
Kozmetikte Endonezya, Malezya, Vietnam, Hindistan, Brezilya ve Çin’de çalışma yapılıyor.
Ev ve mutfak eşyaları sektörü Panama ve Kolombiya’yı değerlendiriyor.
Fındık ve mamullerinde ABD, Çin, Japonya, Rusya ve Hindistan üzerinde duruluyor.
Demir dışı metaller: ABD, Japonya ve İngiltere hedef pazar. İhracat için 4 saatlik uçuş mesafesinin 8 saate çıkarılması isteniyor.
Deri ve mamülleri: Ana rota İran, Afrika ve ABD. Çin'in hakimiyetindeki İran pazarında kaliteli Türk ürünlerine ilgi artıyor.
Otomotiv: Türkiye ihracatının zirvesinde aralıksız olarak 12 yıldır otomotiv sektörü yer alıyor. 2017 yılında ihracatın 28.5 milyar doları otomotivden sağlandı. Bu miktara Ford, Toyota, Tofaş, Oyak Renault, Mercedes-Benz Türk, Bosch Sanayi, Man Truck ve Goodyear şirketlerinin Türkiye’deki fabrikalarında üretilen araçlar sayesinde ulaşıldı.
Hazır giyim ve tekstil: Türkiye’deki tekstil ve hazır giyim sektörleri de büyük oranda ihracat odaklıdır; dünyanın en büyük 8. hazır giyim ihracatçısıyız. Sektör AB ülkelerine ihracat bakımından Çin, Bangladeş ve Almanya’nın ardından 4. sıradadır. Türk hazır giyim ve tekstil sektörü 2017’de toplam 12.5 milyar dolarlık ihracat yapmıştır.
Beyaz eşya: Türkiye 2017 yılında toplam 25 milyon 700 bin adet beyaz eşya ihraç etti. Türkiye’den beyaz eşya ihracatının yüzde 72’si Avrupa Birliği ülkelerine yapıldı. İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya beyaz eşya ihracatının en çok yapıldığı ülkelerdir. Beyaz eşya sektörü ihracatında Türkiye’nin önde gelen şirketleri ise Arçelik, Beko, Vestel, Demirdöküm, Profilo, Indesit, Ariston gibi markalardır.
Tarım ve gıda ürünleri: Türkiye tarımsal üretimin yoğun olduğu bir ülkedir. 2002-2016 yılları arasında tarım ve gıda ürünleri ihracatı 4 kat artarak 3.7 milyardan 16.2 milyar dolara ulaşmıştır. Ayrıca sektör son 15 yılda toplam 58 milyar dolar dış ticaret fazlası vermiştir
İhracatta konsolide pazarlarımız
Almanya: 2017 yılında Almanya’ya toplam 15.1 milyar dolarlık ihracat yapılmıştır.
İngiltere: İngiltere’ye yapılan ithalatta otomotiv sektörü ön plana çıkarken tekstil ve makine sektörü de ilk üçte yer alır. 2017 yılında İngiltere’ye 9.6 milyar dolarlık ihracat yapıldı.
Birleşik Arap Emirlikleri: Birleşik Arap Emirlikleri’ne 2017 yılında 9.2 milyar dolarlık ihracat yapıldı.
Irak: Irak’a 2017 yılında 9 milyar dolar ihracat yaptık.
ABD: Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’ne en çok makine parçası, çimento, bakır ve plastik ürünleri satmaktadır. 2017 yılında 8.6 milyar dolar ihracatımız oldu.
İtalya: 2017 yılında 8.4 milyar dolarlık ihracat yapıldı; özellikle otomotiv ve tekstil ürünleri satılmaktadır.
Fransa: Fransa’ya ihraç edilen ürünler başlıca makine parçaları, plastik ve kimyasal maddelerdir. 2017 yılında Fransa’ya 6.5 milyar dolar ihracat yaptık.
İspanya: Türkiye İspanya’ya büyük oranda otomotiv, zeytinyağı ve turunçgiller satıyor. İhracat 2017’de 6.3 milyar dolar oldu.
Hollanda: Hollanda otomotiv, elektrik iletken malzemeleri ile giyim ve tekstil alanlarında Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkelerdendir. Hollanda’ya 2017 yılında 3.8 milyar dolarlık ürün satıldı
İhracatta hedef pazarlarla büyüme vizyonu
Türkiye'nin yeni dönemde (YEP) ihracatta öncelikli hedef ülkeler belirledi. Bunlar Çin, Meksika, Rusya ve Hindistan'dır. Bu ülkelerin ithalat pazarının toplam büyüklüğü 2.8 trilyon doları aşıyor. Bunun 1.8 trilyon dolarını Çin pazarı oluşturuyor. Bakanlık buna Afrika pazarını da ilave ediyor.
Söz konusu ülkelere toplam ihracatı yaklaşık 7 milyar dolar seviyesinde bulunan Türkiye, 2019-2021 döneminde bu pastadan daha çok pay alabilmek için özel strateji ve eylem planları oluşturuyor. Bu pazarları analiz ettiğimizde ortaya çıkan tablo şudur:
- Çin ile Türkiye arasında birçok sektörde önemli fırsatlar bulunuyor. Çin'in dış ticaretinde Türkiye yüzde 0.8'lik payla 28'inci sıradadır. Türkiye 2017 yılı itibarıyla Çin ile 2.9 milyar dolarlık ihracat, 23.4 milyar dolarlık da ithalat gerçekleştirdi. Türkiye'nin Çin'e sattığı ürünlerin başında 943 milyon dolarla mermer, traverten, ekosin, su mermeri ve kireçli taşlar geldi. Bu ürünleri 258 milyon dolarla krom cevheri, 128 milyon dolarla tabii boratlar, 125 milyon dolarla kıymetli metal cevherleri, 109 milyon dolarla kurşun cevherleri izledi. Radyatör, yün ve yapağı da önemli ihraç ürünleri arasında.
Çin pazarı, nüfusunun yüksekliği de göz önüne alındığında özellikle gıda sektörü açısından başta sert kabuklu meyveler, balık, dondurulmuş yengeç ve diğer su ürünleri, bebek mamaları, sade makarna, sosisler, işlenmiş meyve sebzeler, mineral sular, ilaçlar, kozmetik ürünler gibi çok önemli fırsatlar sunuyor. Çin'in gıda ithalatında belgeleme işlemleri son derece sıkıdır.
Gıdanın sevkiyatı öncesi ürünün kalite kontrol belgeleri, gıda sağlık sertifikası, karantina belgesi, menşei şahadetnamesi talep ediliyor.
- Hindistan'ın ithalatı 337.4 milyar dolar. 2025 yılında nüfusunun 1.4 milyara ulaşacağı tahmin edilen bu ülkeye ihracat büyük önem taşıyor.
Türkiye 2017’de Hindistan’a 758.6 milyon dolar ihracat yaptı. En çok satılanlar mermer ve traverten, demir ve çelik hurdaları, sığır veya at cinsi hayvanların derileri, altın, çamaşır ve kurutma makineleri oldu. Hindistan’a ihracatta zeytinyağı, sert kabuklu meyveler, kuru meyveler başta olmak üzere gıda ürünlerinde büyük ihracat potansiyeli mevcut. İnşaat, müteahhitlik iki ülke arasında en fazla potansiyel arz eden sektör olarak öne çıkarken kıymetli maden ve tekstil ham maddeleri ile makineleri ihracatı da önem kazanıyor.
- Rusya'nın ithalatında Türkiye 16. sırada. Rusya'ya ihracat, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 58 artarak, 2.7 milyar dolara ulaştı. Rusya, Türkiye'den en çok turunçgil satın alırken bu ürünü kara taşıtları için aksam ve parçaları, üzüm, kayısı, kiraz ve şeftali izliyor. Ruble ile ticaretin de yapılabildiği Rus pazarı ilaç, gıda ve inşaat sektörleri açısından önemli potansiyele sahip.
- Meksika geçen yıl 420 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. Türkiye bu ülkeye geçen yıl 441 milyon dolarlık ihracat yaptı. Meksika'ya ihracatta önem arz eden başlıca ürünler, otomobiller, mücevherat, otomotiv yedek parçaları, fındık, kamyon-kamyonet, demir-çelik profiller ile teller öne çıkıyor.
- Meksika'nın ithalatında önemli paya sahip ve Türkiye'nin ihracatında potansiyel arz eden sanayi sektörleri/ürünleri, otomotiv yan sanayi, takım tezgahları, tekstil makineleri, gıda işleme makineleri, müteahhitlik hizmetleri, iş ve inşaat makineleri ve inşaat malzemeleri olarak önem kazanıyor.Tekstil, turizm, madencilik, yenilenebilir enerji (özellikle güneş enerjisi), çevre teknolojileri, tarıma dayalı sanayi, tarım makineleri, gübre, ambalaj malzemeleri ve ekipmanları, sağlık, havacılık ve uzay sanayi, bilgi teknolojileri ve TV dizileri gibi sektörlerde de iki ülke arasında işbirliği imkanları bulunuyor.
- 1.5 trilyon dolarlık Afrika pazarı cazibe kazanıyor.19 milyar dolarlık ticaret hacmimizle Afrika, önümüzdeki 25 yılda, dünyanın en büyük ihracat merkezi olarak görülüyor. Zengin petrol yatakları, stratejik metal rezervleri, yenilenebilir enerji kaynakları, kalkınma hamlesi için ihtiyaç duyulan yatırım potansiyeli, Afrika'yı ABD ve Çin başta olmak üzere birçok ülke için cazibe merkezi haline getiriyor. Türkiye "Afrika açılımı" ile uluslararası rekabetin hızlandığı Afrika pazarında, her geçen yıl "Avrupa kalitesinde ürünleri, Uzakdoğu düzeyinde fiyatlarıyla" yerini sağlamlaştırıyor. Dış ticaret hacminin 2020 yılında 50 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.
e-İHRACAT
İhracatımızın orta vade hedeflerinden sözederken özel bir dosya açarak değerlendirmemiz gereken, e-ihracaattır. Türkiye bu konuda dünya ortalamasının çok altındadır. Türkiye’nin toplam ihracatı içinde e-ihracatının oranı yüzde 0.3 seviyesindedir. Gelişmiş ülkelere baktığımızda bu pay yüzde10’a çıkmaktadır; Türkiye’ye göre 30 kat daha fazladır.
Ayrıca Türkiye’nin yer aldığı ‘’soft products’’, yani ihraç edilen malın direkt son kullanıcıya ulaşabilmesini tanımlayan grupta, bu kategori içinde yer alan ülkelerin e-ihracatının ihracat içerisindeki payı yüzde 30’a kadar çıkmaktadır. Bu da yine Türkiye’ye göre 100 kat daha fazladır. Oysa Türkiye’nin yüzde 0.3’lük e-ihracat hacmi, büyük bir ivmeyle çok yüksek hacimlere ulaştırılabilir.
e-ihracat yönünden öne çıkan pazarlara baktığımızda şunları görüyoruz:
E-Avrupa: Avrupa’da e-ihracat potansiyelinin en yüksek pazarlarlarından olan İngiltere 142 milyar avro, Almanya 80 milyar avro, Fransa ise 67 milyar avroluk iş hacmiyle Avrupa pazar toplamının yüzde 60’ını oluşturuyor.
Avrupa ülkelerine yapılan e-ihracat işlemlerinde 22 avronun altındaki siparişlerde gümrük vergisi ve yurtdışı KDV vergileri alınmıyor. 22 avro üzerindeki siparişlerde yurtdışı KDV vergisi ödenirken 150 avro üzerindeki siparişler ise Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaret anlaşmasının bir getirisi olarak A.TR/EUR.1 belgeleri düzenlenerek Türk menşeli ürünler gümrük vergisinden muaf tutuluyor.
E-İngiltere: İngiltere’nin 66 milyon nüfusu var ve 63 milyonu internet kullanıcısı. Online alışveriş yapanların oranı yüzde 81 ve sınır ötesi alışveriş oranı da yüzde 36. En çok alışveriş yapılan kategoriler, hazır giyim ve güzellik ürünü ile elektronik eşya.
E-Almanya: Almanya yaklaşık 83 milyon nüfusuyla Avrupa’nın ikinci en büyük e-ticaret pazarı. Almanya’da nüfusun yüzde 91’i internet kullanıcısı. İnternet üzerinden alışveriş yapanların oranı ise yüzde 77. Bu alışverişin yüzde 25’i sınır ötesinden yapılmakta. En çok satın alınan, moda ve güzellik ürünleri ile hazır giyim ve elektronik eşya.
E-Fransa: 65 milyonluk nüfusunun yüzde 88’i internet kullanıcısı. Online olarak alışveriş yapma oranı yüzde 67 ve bunun yüzde 28’i sınır ötesine açık. En çok satın alınan kategoriler moda, güzellik ürünleri ve elektronik eşya. Bu niş alanın doldurulması için Fransızlar’ın zevkine uygun bir dijital vitrin yaratılması gerekli. Facebook üzerinden direkt tüketiciler üzerinde iyi bir imaj oluşturmak mümkün.
E-Hollanda: 17 milyon nüfusu var. Online alışveriş yapanı 9 milyondan fazla. Kullanıcıların yüzde 36’sı sınır ötesine açık. Moda ve güzellik ürünleri ile elektronik eşya en çok satın alınan kategoriler.
E-Amerika Birleşik Devletleri: Sınır ötesi online alışverişte önde gelen pazarlardan biridir. Alışverişlerinde daha çok ücretsiz kargo, iade ve değişim olanaklarına dikkat etmektedirler.
e-ihracatta komşu pazarları değerlendirecek olursak durum şudur:
E-Rusya: Dünyanın en hızlı büyüyen e-ticaret ülkelerinden biridir. 2017’de e-ticaret hacmi 27 milyar dolara ulaşmıştır, 1/3’ü sınır ötesidir. Aylık 1000 avro altındaki siparişlerde Gümrük Vergisi ve KDV alınmıyor.
E-Azerbaycan: Aylık 1000 dolar altındaki siparişlerde Gümrük Vergisi ve KDV alınmaması, Azerbaycan’a e-ihracat yapmak isteyen ülkeler için büyük bir fırsattır. Bu niş pazardaki fırsatları değerlendirerek iyi kurgulanmış bir e-ticaret sitesiyle Azerbaycan pazarına adım atmak mümkündür.
E-Gürcistan: Gürcistan’a yapılan toplam ihracatın yüzde 17’si Türkiye’ye aittir. Özellikle hazır giyim ve moda ürünleri ile tüketim malları ülkenin en fazla ihtiyaç duyduğu ithalat ürünleridir. Bu durum Gürcistan pazarına e-ihracat yapacak firmalar için büyük fırsatlar barındırmaktadır.
E-İran: Perakende alışverişlerinin yüzde 3’ü online olarak gerçekleşmektedir. Nüfusun yüzde 20’sinin Türkçe bilmesi e-ihracat yapacak firmalar için kolaylık sağlayacaktır.
E-Ukrayna: Avrupa’nın en hızlı büyüyen pazarlarındandır, günlük 150 avro altındaki siparişlerde Gümrük Vergisi ve KDV alınmaması, Ukraynalı tüketiciler arasında sınır ötesi online alışverişin popülaritesini hızla arttırmaktadır.
İlgi görür ve destek verilirse Türkiye bölgesinde e-ihracat üssü haline gelebilir.
SONUÇ OLARAK;
- YEP’in sanayiye, yüksek katmadeğerli üretim ve ihracata özel vurgu yapması ihracatımız açısından önem taşımaktadır. Kısa vadede olumlu görünüme rağmen Türkiye orta ve uzun vadeli bakış açısıyla hareket ederek ekonomide yapısal dönüşümü hızlandıracak adımlar atmaya devam etmelidir.
- KOBİ'lerimizin ihracatta yaşadığı sorunlara yönelik olarak acil bir eylem planı oluşturulmalıdır.
- Ekonomilerin KOBİ düzeyinde yarıştıkları bir dönemdeyiz. "Önce Küçüğü Düşün" ilkesi öne çıkarılmalıdır.
- Üretim ve ihracatta katmadeğer odaklı değişim yapmalıyız. Her ürüne katmadeğer odaklı yaklaşmalıyız. Üreticinin gerçek maliyetlerini bilerek doğru hareket etmeliyiz.
- İhracatı artırabilmenin önemli yolu yeni yatırımlardır. Burada da yüksek teknolojiye dayalı ve katmadeğeri yüksek ürünler üretebiliyor olmak esas. O nedenle her sektörün ihracat birim kilogram fiyatı son derece önemli. Ne kadar çok firma ihracatta kilogram başına değeri artırabilirse ihracatta da o kadar başarılı olacağız.
- Katmadeğeri artırmak için inovasyon, tasarım, marka ve Ar-Ge önemli.
- Doing Business’ın açıkladığı inovasyon endeksinde Türkiye 16 sıra yükseldi. Kilogram başına 1.3 dolar olan değeri beş yıllık vizyonda üç katına çıkarmalıyız.
- Yüksek katmadeğerli üretimde şirketlerde farkındalık yaratmak; motivasyon sağlamak önem taşıyor.
- Hükümetin özellikle bu yıl ihracatçılara sunduğu destekler önemli. Başta yeşil pasaport, Ar-Ge ve tasarım merkezine yönelik destekler, ihracat desteklerinin 1 milyar TL’den 3 milyar TL’ye çıkarılması önemli. Kredi Garanti Fonu’nun 250 milyar TL’lik bütçesinden ihracata pay ayrılması, Eximbank’ın sermayesinin 3.7 milyar TL’den 10 milyar TL’ye çıkarılması ve ayrıca alıcı kredilerinde Türkiye’den mal almaları karşılığında faiz desteği, e-ticaret sitelerinde toplu üyelikle yüzde 80 verilen destek ve fuar teşvikleri bu hareketlilikte önemli paya sahip.
RUHSAR PEKCAN - Ticaret Bakanı: “İhracatta bugün-yarın”
“Hedefimiz Türkiye’yi ticaretin en kolay ve güvenli yapıldığı ülkelerin arasında konumlandırmaktır. İhracat büyümeye destek vermeye devam edecek, net ihracatın büyümeye katkısı pozitif olacak. Biz, Türkiye'nin dış ticaret yapısındaki aksaklıkları teşhis ederek söz konusu sorunların çözülmesi için alınması gereken önlemlere yoğunlaştık.
Dış ticaret açığının büyük kısmını oluşturan ilaç, kimya, petrokimya, enerji, makine/teçhizat ve yazılım sektörlerindeki yatırımlara öncelik verip, cari açığın azalmasına katkı sağlayacağız. Oluşturacağımız İhracat Ana Planı ile pazar ve mal çeşitlendirmesine, mevcut pazarlarda derinleşmeye gideceğiz. İhracatımız içindeki yüksek teknolojili ürünlerin payını yükseltmek, KOBİ’leri ihracata yönlendirerek ihracatçı sayısını artırmak, firmaların küresel değer zincirlerine entegrasyonunu sağlamak, pazar ve mal çeşitlendirmesine katkı sağlayacağını düşündüğümüz bölgesel bazlı stratejiler oluşturmak Bakanlığımızın öncelikleridir.
İhracatçı firmaların küresel ticaret gelişmelerini yakından takip edebilmesi ve pazar araştırmalarına katkı sağlamak adına ‘Elektronik İhracat Platformu’nu kuracağız; böylelikle elektronik ticaretimizin küresel elektronik ticaretteki payını artırabilmesine katkı sağlamış olacağız. Yerel parayla ticaretin artırılması sayesinde cari açığımızın finansmanında dövize bağımlılık azalacak, borçlanmanın yerel parayla yapılması borcumuzun finansmanını kolaylaştıracaktır.
İhracatta girişimciliği öne çıkarıyoruz. Girişimci zihinleri harekete geçirecek her türlü çabayı göstereceğiz.
Türkiye'nin önünü açacak, ihracatı artıracak, yenilikçi, teknoloji odaklı projelere ihtiyacımız var. Bu amaçla girişimcilerimizin yeni teknolojilere odaklanmasını kolaylaştıracak teknoloji seraları kuruyoruz.
İhracatçıların finansmana erişiminin artırılmasına yönelik olarak Eximbank’ın öz sermayesini güçlendirip, şube sayısını artıracağız, bankanın sağladığı finansal araçları geliştirip, çeşitlendireceğiz.”
İSMAİL GÜLLE - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Başkanı: “Hedef sürdürülebilir dış ticaret fazlası”
“Gerek küresel ticarette gündeme gelen korumacı politikalar ve ticaret savaşları, gerekse Türk Lirası’nda yaşadığımız spekülatif baskı, bu yıl ihracatta rekor hedeflerimize ulaşmamıza engel olamadı. Eylül ayı itibariyle yüzde 22.6 artış ile 14.5 milyar dolar gelen ihracatımız, bütün Eylül ayları arasındaki en yüksek ihracat rakamı oldu. Sürdürülebilir büyümenin tek bir formülü var, o da daha fazla ihracat, daha nitelikli ihracat.
Yeni Ekonomi Programı (YEP) ile Türkiye’de yeni bir ekonomi stratejisi hedeflendi. İç talep ve tüketim ağırlıklı büyüme stratejisinin yerini, ihracat odaklı ve yerli üretimin destekleneceği bir strateji aldı. Buna paralel olarak 2018 yılsonu hedefi olan 170 milyar dolar ihracatın gerçekleşeceğini düşünüyorum.
Türkiye olarak üretim konusunda yeni atılımlara ihtiyacımız var. Bu yatırımların özellikle KOBİ ve yeni kurulan girişimler seviyesinde yayılması şart. Türkiye çok dinamik bir iş dünyasına sahip, şirketlerimizin yüzde 90’ından fazlası KOBİ’lerden oluşuyor. Ancak ihracatımızda küçük ve orta ölçekli firmalarımızın etkilerini bu denli göremiyoruz. Dolayısı ile KOBİ’lerin ihracata yönlendirilmesinde daha çok çalışmamız gerekiyor. Toplam 71 bin ihracatçımız var. Ama 2017 yılında toplam ihracatımızın neredeyse yarısını, ilk 200 ihracatçı firmamız gerçekleştirmiş.
TİM olarak biz de yeni dönemde ihracatımızın Anadolu illerinde daha çok canlandırılması için mentörlüğe dayalı bir çalışma gerçekleştireceğiz. Amacımız Türkiye’de ihracatın tüm illere yayılabilmesini sağlamaktır.
Genel anlamda verileri incelediğimizde ‘Yüksek Teknolojili Ürünler’in toplam ihracatımızdaki payı yüzde 3.5-4 olurken ‘Orta Yüksek Teknolojili Ürünler’ yüzde 33-38 bandındadır. Somut çıkarımı kilogram başına düşen değerimize bakarak yapmak gerekiyor. Bugün ihracatımızın kilogram değeri 1.36 dolar seviyelerinde, bu rakamı 2-2.5 dolar seviyelerine çıkartmak için çalışmalıyız.
TİM olarak özel sektörü eğitim dünyası ile bir araya getiren ve inovasyonu iş modellerinin içine dahil edebilecekler İnoSuit ve İnovaLig gibi projelerimiz var. Türkiye Ekonomi Bankası ile birlikte “Girişim Evleri” projemizi yürütüyoruz. On farklı ilde oluşturduğumuz bu Girişim Evlerinde, danışmanlık, eğitim, mentörlük ve ofis imkânları sunuyoruz. Bugüne kadar neredeyse 700’e yakın girişimci yetiştirmişiz. Biyoteknolojiden, yazılıma, yenilenebilir enerjiden, yeni nesil insan kaynaklarına kadar birçok farklı alanda faaliyet gösteren bu girişimcilerimiz 2017’de 330 milyon dolar ciroya ulaştı.
Türkiye olarak ihracatımızın aşağı yukarı yarısını başta Almanya olmak üzere, AB ülkelerine yapıyoruz. Bunun dışında klasik anlamda düşünecek olursak komşularımız olan Irak, İran ve Rusya her zaman ön plana çıkan ülkeler. Ancak, özellikle “Ticaret Savaşları” artık sadece geleneksel pazarlara bağlı kalmanın ne kadar riskli olduğunu gösterdi. İhracatçımızın tek bir müşteriye ya da tek bir pazara bağlı kalmaması, kendisine alternatif pazarlar oluşturması şart. İhracatçılarımızı her zaman yeni pazarlar ile tanıştırmaya çalışıyoruz. Hindistan, Çin, Meksika ve Rusya şu anda öncelikli pazarlarımız.
Çalışmalarımızın ve yönlendirmelerimizin sonucunu gördüğümüz sektörlerimiz yok değil. Örneğin; gümrük duvarlarının yükseldiği, ülkelerin korumacı politikalar izlediği ‘Çelik’ sektörümüzün ihracatı Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 94’lük bir artış gösterdi. Bu başarıda Uzakdoğu ülkelerinin payı çok fazla oldu. ABD’den çekinen çelik üreticilerimiz yeni pazar olarak Uzakdoğu ülkelerine yönelmiş durumdalar.
Piyasalarda daha önceden ihracat artışının özellikle ithalatı da arttırdığı ve cari açık yarattığı üzerine bir algı vardı. Ancak son çeyrek büyüme rakamlarımız ve aylık dış ticaret verilerimiz bu durumun tersini ortaya koyuyor. Türkiye’de asıl cari açık yaratan ithalat, tüketime dayalı olan ithal mallar kaynaklı oluşuyor. İhracat rakamlarımız, yatırımlarda azalma olmasına rağmen Eylül ayında rekor kırdı. Bu şu demek, ihracata dönük yatırımlarımız durmadı, devam ediyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 80’in üzerinde. Hedefimiz sürdürülebilir şekilde dış ticaret fazlası verebilmek. Önümüzdeki dönemde ithalatı karşılama oranımız daha da yükselecek.”
SEKTÖR VE ÜRÜNLERİMİZİN ALTERNARİF PAZARLARI
- Beyaz et: İsrail, Kore ve Japonya
- Şekerli mamuller: G.Kore, Myanmar,Japonya, Tayland, Çin ve Latin Amerika
- Zeytin ve zeytinyağı: Çin, ABD
- Gıda: Avrupa ve Afrika
- Yaş meyve ve sebze: Doğu Avrupa,Uzakdoğu (özellikle Çin)
- Turizm: AB ülkeleri
- Müteahhitlik: Sahra Altı Afrika
- Tarım: Körfez ülkeleri
- Hububat bakliyat: Peru, Panama, Şili,Paraguay ve Arjantin
- Kozmetik: Endonezya, Malezya, Vietnam,Hindistan, Brezilya ve Çin
- Ev, mutfak eşyası: Panama ve Kolombiya
- Fındık: Hindistan, ABD, Çin, Japonya
- Un: Sudan
İHRACAT 2017 2018 (8 ay)
TARIM ÜRÜNLERİ 15.300.106 16.674.113
Bitkisel ürünler 10.348.976 11.028.028
Hayvansal ürünler 1.674.062 1.896.230
Orman ürünleri 3.277.068 3.749.855
SANAYİ ÜRÜNLERİ 90.801.669 103.427.865
Tarıma dayalı sanayi 8.880.967 9.540.042
Kimyevi maddeler 12.153.664 13.214.379
Sanayi mamulleri 69.767.037 80.673.445
Elektrik elektronik 7.597.994 8.422.851
Makine ve aksamları 4.478.678 5.422.428
Savunma sanayii 1.245.752 1.407.157
Demir ve dışı metaller 5.055.967 6.188.462
İHRACATA SENDİKASYON KREDİSİ
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle bilgi verdi: “İhracata sağlanan kredilerde, yurt dışından temin edilen kaynağın katkısı büyük oldu. Geçtiğimiz yıl aldığımız krediyi bu yıl yüzde 8.5 oranında artırarak yeniledik. Böylece ek bir kaynak yaratmış olduk. Bu kredi, Türk Eximbank’a, Türkiye’ye ve Türk ekonomisinin geleceğine yönelik güvenin devam ettiğinin en önemli göstergesidir. Önümüzdeki dönemde, net ihracatın büyümeye katkısının pozitif olacağı göz önünde bulundurulduğunda, Türk Eximbank’ın ihracata sağladığı desteğin önemi daha da artıyor. Yenilenen sendikasyon kredisi ile birlikte sermayesini artıran Bankamız, ihracatın finansmanı noktasındaki en büyük güvencemizdir.
Türk Eximbank desteklerinden faydalanan ihracatçı sayısının, özellikle de kredi sağlanan KOBİ’lerin toplam payının artırılması çok önemli. Eximbank’ın hizmet verdiği ihracatçı sayısı yılsonuna kadar 11.000’e ulaşacak.
Ayrıca Eylül ayı itibariyle kredilerden faydalanan toplam ihracatçı sayısı içerisinde yüzde 64 olan KOBİ’lerin payının, yılsonunda yüzde 68’e çıkması hedefleniyor.”
İHRACATTA DÜĞÜM SORUN
Türkiye’nin son yıllardaki ihracat performansı iyi değil. 2015’te yüzde 8.7 düşen ihracat 2016’da da yüzde 0.9 geriledi. Bu dönemde kg başına ihracatta da düşüş yaşandı. 2014’te 1.59 dolar olan kg başına ihracat 2015’te 1.44 dolara ve 2016’da 1.37 dolara indi. Bu da ihracatın katmadeğer içeriğinin azaldığı anlamına geliyor. Pek çok sektör ihracatta kg fiyatını artırmak için çözüm arıyor.
Türkiye’nin ihracatındaki temel sorun ise çoğunlukla katmadeğeri düşük ürünleri içermesi olarak gösteriliyor. Bunun temel göstergelerinden birini ise kilogram (kg) başına ihracat oluşturuyor.
Bu konuda mukayeseli durumumuz şöyle:
Ülke 2001 2015 Değişim
Japonya 3.44 3.86 12.2
Almanya 1.98 3.68 85.9
İtalya 2.04 3.21 57.4
Güney Kore1.41 2.79 1.5
ABD 1.74 1.98 13.8
Polonya 0.55 1.87 240.0
İspanya 1.28 1.79 39.8
Çin 0.96 1.55 61.5
Türkiye 0.69 1.44 108.7
Malezya 0.88 1.07 21.6
BARAN ÇELİK - Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) Koordinatör Başkanı: “Gelecekte de en önemli pazarımız; AB”
“UİB ihracatı Ocak-Eylül döneminde yüzde 14 artarak 24.4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ihracatı yüzde 14 artmış ve 21.1 milyar dolar ile UİB ihracatından yüzde 86.8 pay almıştır.
Bu dönemde Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ihracatı yüzde 10 artış ile 944 milyon USD, Uludağ Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) ihracatı da yüzde 17 artış ile 488 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Bu dönemde Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB) ihracatı yüzde 10 artış ile 128 milyon dolar, Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) ihracatı da yüzde 15 artış ile 103 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. UİB’nin 2018 yılını 32 milyar USD civarında bir ihracat rakamı ile kapatması beklenmektedir.
Yeni Ekonomi Programı’nda ihracata yönelik desteklerin yeniden yapılandırılması; yeni pazar, yeni ürün ve yeni ihracatçı hedeflerinin konulması; cari açığımızda büyük pay sahibi olan ileri teknoloji ürünler, enerji, petro-kimya, ilaç sanayi gibi sektörlerde öncelikli yatırımlar yapılması gibi konular öne çıkmaktadır. Önümüzdeki yıllarda katmadeğeri yüksek ürünleri ihraç edebilmek önem kazanacaktır. İhracatçılarımız mümkün olduğunca katmadeğeri yüksek ürünlere yönelmeli, yatırımlarını bu doğrultuda gerçekleştirmelidirler.
Pazarlarımızı geliştirmek bakımından kaydedelim: Gümrük Birliği’nin sanayi ürünlerinde sağlamış olduğu gümrük vergisiz ihracat imkanı AB’yi pek çok sektörümüz için vazgeçilmez kılmaktadır. Yine coğrafi yakınlık, lojistik avantajlar gibi imkanlarla AB’nin gelecekte de en önemli pazarımız olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Sektörlere göre değişmekle birlikte başta Irak, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Ortadoğu ülkeleri, Kuzey Afrika ülkeleri, Rusya ve ABD başlıca alternatif pazarlarımız olarak öne çıkmaktadır. Orta ve uzun vadede ise Çin, Hindistan, Nijerya ile Endonezya, Vietnam, Filipinler, Tayland gibi Güneydoğu Asya ülkelerinin öneminin artacağını söyleyebiliriz.“
DR. GÜVEN UÇKAN - İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB ) Koordinatör Başkanı ve Elektrik ve Elektronik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı: “Stratejik öneme sahip ürünlerin imalatı çok önemli”
“İMMİB olarak ilk 9 ayda toplam 35 milyar dolar ile tüm ihracatçı birliklerimiz arasında ilk sırada yer aldık. Eylül sonu itibarıyla Birliğimiz üzerinden gerçekleşen ihracat yüzde 18.6 artarak toplam Türkiye ihracatındaki payımız yüzde 29’a ulaştı.
Ülkemizdeki ekonomik büyümenin sağlıklı olabilmesi için cari açığın azaltılması gereklidir, bu da katmadeğerli ihracatla mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla yeni ihracat politikalarının öncelikli olarak pazar ve mal çeşitlendirilmesi, firmaların küresel değer zincirleri ile birleştirilmesi, ihracatımız içindeki yüksek teknolojili ürünlerin payının arttırılmasına yönelik çalışmaların öne çıkması beklenmelidir.
İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3, orta-yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 30 seviyelerindedir. Dolayısıyla ihracatımızın büyük çoğunluğu orta-düşük ve düşük teknolojili ürünlerden oluşmaktadır. Özellikle ileri teknolojili ürünler denildiğinde elektronik, medikal cihazlar, bilgisayar ve optik ürünler ile hava taşıtları, uzay araçları ve bunlarla ilgili makinelerin imalatını içeren sektörler ön plana çıkıyor.
İhracatta atılım hedefleyen bir ülke olarak ülkemizde üretimi mevcut olmayan ancak ana sanayimiz için elzem ve katmadeğeri yüksek olan ara mamullerin üretimi önem kazanmaktadır. Bunlarla beraber teknoloji transferi gerektiren, stratejik önceliği olan ürünler olmak üzere yüksek teknolojili ürünlerin üretimini ve ihracatını destekleyici, daha verimli ve etkin bir teşvik sistemine ihtiyaç bulunmaktadır.
İhracatımızın yüzde 50’den fazlası Avrupa’ya yönelik; ancak ihracatımızın bu pazardan aldığı pay yüzde 1.5, dolayısıyla Avrupa pazarından çok daha fazla pay almamız gerekiyor. Bir yandan mevcut pazarlardaki payımızı artırmak, bir yandan da hedef pazarlarımızı çeşitlendirmek üzere, ihracat potansiyelimizin yüksek olduğu Orta-Güney Amerika ile Güney Afrika ülkeleri ve Güneydoğu Asya ülkelerine yönelik ticaret ve alım heyetleri ile ülke çalışmaları gerçekleştiriyor, ihracatımızın artması için çalışıyoruz.
İthalatımız, ihracatımızın 1.5 katı kadar, bu da 75-80 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı demek. Birçok sanayi sektörümüz ithalata dayalı üretim yaptığından doğal olarak ithalatı tetikleyen bir ihracat artışımız mevcut, bu da büyük ölçüde ana sektörlerimizin ihtiyaç duyduğu ara mamul ihtiyacından kaynaklanmakta. Dolayısıyla yukarıda da bahsettiğimiz stratejik öneme sahip ürünlerin imalatının ülkemize çekilmesi büyük önem taşıyor.”
AHMET GÜLEÇ - İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) Koordinatör Başkanı: “Alternatif pazarlarımızı seçmeliyiz”
“İİB’in 2018 yılının ilk 8 ayındaki ihracatı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9.8 artışla 3 milyar 616 milyon 528 bin dolara yükseldi. Yılı tüm bağlı birliklerimizde geçtiğimiz yıla göre yüzde 10’dan fazla artışla 6.5 milyar doların üzerinde tamamlayacağımızı düşünüyoruz.
Son altı yılda Türkiye’nin ihracatta muazzam bir büyüme yaşadığını görüyoruz. Bu yıl, Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırmayı hedefliyoruz. Ancak, geldiğimiz noktada katmadeğerli, sürdürülebilir ve yüksek-orta teknolojiye dayalı ihracata yönelmek durumundayız. Türkiye ekonomisinin ihracat merkezli bir büyümeden başka çıkış yolu olmadığı açıktır. Bunun için katmadeğerli ihracatı teşvik edecek projelere, bu misyona soyunmuş ihracatçılarımızı destekleyecek kurumsal altyapıya ve teşvik mekanizmalarına daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Türkiye’nin on beş-yirmi yıl önceyle kıyaslandığında ihraç ettiği ürünlerin yapısının düşük teknolojiden orta teknolojiye geçiş yaptığını teşhis edebiliyoruz. 2000 yılında orta-yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımız içerisindeki payı yüzde 29 iken bugün yüzde 40’a dayanmış durumda. Sadece yüksek teknolojide ise payımız yüzde 5. Bu OECD ortalamasının altında seyreden bir oran. Bu nedenle geldiğimiz noktada eşiği atlamak ve özellikle yüksek teknolojili ürünlerdeki payımızı daha yukarıya çekmek zorundayız. İnanıyorum ki ihracatçılarımız bu süreçten ürün bileşimlerini de orta-ileri teknoloji yönünde dönüştürerek çıkacaklardır.
İhracatımızdaki merkezi konumunu hep koruyacak olan geleneksel pazarlarımızın yanında ihracat hedeflerimize ulaşmak için başta Çin ve Hindistan olmak üzere yükselen Asya-Pasifik pazarları ve önümüzdeki 30 yıl içerisinde nüfusu 1 milyonu aşkın birçok kenti bünyesinde barındıracak olan ve alım gücü yükselen Afrika’yı da göz önünde bulundurduğumuzda alternatif ve yeni pazarlara çok daha bütüncül bir şekilde yaklaşmamız gerekiyor. Dünyadaki ekonomik eksen kaymasını iyi analiz etmeli ve buna göre alternatif pazarlarımızı seçmeliyiz.”
Türk-Alman ilişkilerinde ikinci bahar
Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier’in Türkiye resmi ziyareti kapsamında düzenlenen Türkiye- Almanya İş Konseyi Yuvarlak Masa Toplantısı Ankara’da gerçekleştirildi. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un konuşma yaptığı toplantıya DEİK Başkanı Nail Olpak, TİM Başkanı İsmail Gülle, MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, TOBB Başkan Yardımcısı Faik Yavuz, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Balkır, AHK Türkiye Başkanı Markus C. Slevogt ve Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Steven Young ile Türk ve Alman 100’e yakın iş insanı katıldı. Almanya’dan finans, enerji, teknoloji, otomotiv, makine, kimya, medikal ve perakende gibi sektörlerden 30 kadar üst düzey yönetici ile Türk iş dünyasının bir araya geldiği toplantıda, ticaret, turizm, Sanayi 4.0 dönüşümü, eğitim ve mesleki eğitim, bankacılık ve finans, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vizelerin kolaylaştırılması ve yatırımların arttırılması konularına değinildi. Türk ve Alman iş insanları tarafından iki ülke arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesinin gerektiği vurgulanan toplantıda, İş Konseyi faaliyetlerinin de iki ülke ilişkilerinde son dönemde yaşanan yakınlaşmaya çok önemli katkı sağladığı ifade edildi.
SAFFET KALYONCU - Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkanı: “İhracatçılarımızın rotası yükselen pazarlara doğru”
“Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliğimiz yetki alanında bulunan Trabzon, Rize, Artvin ve Gümüşhane illerinden 2018 yılının 9 ayında 799 milyon 947 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildi.
Bu dönemde bölge illerine göre dağılımda Trabzon'dan 655 milyon 201 bin 468, Rize'den 80 milyon 94 bin 925, Artvin'den 40 milyon 391 bin 35 ve Gümüşhane'den de 24 milyon 259 bin 572 dolar değerinde ihracat yapıldı. İhracatta sırasıyla fındık ve mamulleri, yaş meyve sebze ve madencilik ürünleri ön planda yer aldı. Bölgeden bu yıl 122 ülkeye ihracat gerçekleştirildi. En fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke şunlar oldu:
- Rusya Federasyonu'na 100 milyon 709 bin 629 dolar.
- Almanya'ya 84 milyon 5 bin 640 dolar.
- Gürcistan'a 82 milyon 311 bin 266 dolar.
- İtalya'ya 70 milyon 692 bin 549 dolar.
- Fransa'ya da 51 milyon 315 bin 689 dolar.
Son yıllarda Uzak Doğu ülkelerine yönelik bölgeden yapılan ihracatta da artışlar kaydedilmiştir.
2018 yılı için ülkemizin hedef pazarları olarak öne çıkan pazarlar; Kenya, Kamerun, Gana, Fildişi Sahili ve Sudan gibi ülkeler olarak tespit edilmiştir. Ülkemizin ihracatındaki 2018-2019 hedef ülkeleri; Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti, Etiyopya, Güney Kore, Hindistan, Irak, İran, Japonya, Katar, Kenya, Meksika, Romanya, Rusya ve Ukrayna olarak ilan edilmiştir.
İşadamlarımızın ve ihracatçıların yurt dışındaki iş fırsatları konusunda hızlı şekilde bilgilendirilmeleri, hedef ve öncelikli pazarlara ticaret heyetleri ve B2B ikili iş görüşmeler vasıtasıyla yakınlaştırılmaları, lojistik maliyetler açısından reel ihtiyaçlar ölçeğinde rekabet edilebilir seviyede desteklenmeleri ve pazarlarda karşılaştıkları sorunların bertaraf edilmesi için gerekli ticaret diplomasisinin etkin şekilde kullanılmaya devam edilmesi suretiyle ihracatçılarımızın sözkonusu pazarlarda başarılı olmaları sağlanmalıdır.
Genel dış ticaret teamüllerine göre bilindiği üzere lojistik avantajlar ve nakliye maliyetleri ihracatta rota tespitinde ana belirleyici unsurlar olmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgemiz’in geleneksel pazarları AB ve Rusya Federasyonu pazarlarının yanısıra yükselen pazarlar olarak değerlendirilen Uzak Doğu ülkeleri ve Afrika ülkelerini şimdiden ihracatçılarımızın hedef rotaları olarak konumlandırmış bulunmaktayız.
İhracatçılarımız, Afrika ve Orta Asya ülkelerine örneğin; Çin, Hindistan, Gana, Tanzanya, Nijerya, Fas ve Güney Afrika Cumhuriyeti vb. ülkeleri gelecek yatırım planları arasına almaya başlamışlardır. Ayrıca Türk Cumhuriyetleri ile olan ticaret köprülerinin kuvvetlendirilmesi yönünde yoğun çalışmalar yapılmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika’ya yerli para ile iş yapma çağrısında bulundu
Afrika ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisi kapsamında Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde, Afrika Birliği (AU) işbirliğiyle DEİK ve Türkiye-Afrika İş Konseyleri organizasyonu ile Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nun ikincisi, İstanbul’da düzenlendi.
Forum’a; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etiyopya Cumhurbaşkanı Dr. Mulatu Teshome, Ruanda Cumhuriyeti Başbakanı Edouard Ngirente, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Afrika Birliği Komisyonu Ekonomik İşler Komiseri Victor Harison, DEİK Başkanı Nail Olpak ve Pan-Afrika Ticaret Odaları Başkan Yardımcısı Melaku Ezezew de katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kazan-kazan ve eşit ortaklık temelinde, karşılıklı saygıya dayalı ilişkilerimizi her alanda ilerletmeyi arzu ediyoruz. Bu anlayışla göreve geldiğimiz günden beri, hiçbir ayrım yapmadan Afrika kıtasının tamamıyla işbirliğimizi güçlendirmenin gayreti içindeyiz” dedi.
Türkiye’nin Afrika açılımının, kıta genelinde çok ciddi karşılık bulduğunu ve teveccüh gördüğünü belirten Erdoğan, ülkemizin uzattığı dostluk elinin Afrika ülkeleri tarafından asla havada bırakılmadığını söyledi. Afrika ülkelerininTürkiye’deki diplomatik temsilciliklerinin sayılarını 10’dan 33’e çıkardığını belirten Erdoğan, “Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası platformlarda Türkiye’nin küresel barış ve adaletin tesisi için yürüttüğü haklı mücadeleye Afrikalı dostlarımız güçlü destek verdi. Artık tüm Afrikalı dostlarıma, kardeşlerime söylüyorum; yerli para, milli parayla gelin ortak iş yapalım” çağrısını yaptı.
Etiyopya Cumhurbaşkanı Dr. Mulatu Teshome, bölgede 2.5 milyar dolarlık yatırımı, 150 şirket ve 30 bin kişiye sağladığı istihdamla Türkiye’nin Etiyopya’da en büyük 3 yatırımcıdan birisi olduğunu belirterek, Etiyopya olarak doğal enerji kaynaklarımız, 100 milyondan fazla iş gücümüz, güçlü makro ekonomimiz ve istikrarlı yönetimimizle Türk iş insanlarını yeni yatırımları için ülkemize davet ediyoruz. Ne mutlu ki Türk iş insanlarının Etiyopya’da endüstriyel bölgeler kurmak istediklerini öğrendik”dedi.
“İhracatta Fark Yaratanlar” ödüllerini aldı
İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB), 2017 yılının 333 başarılı firmasını “İhracatta Fark Yaratanlar” ödül töreni ile ödüllendirdi. Sektörün 2017 yılında gerçekleştirdiği 1.5 milyar dolarlık ihracata katkı yapan firmalara platin, altın, gümüş, bronz ve başarı sertifikası ile 5 farklı kategoride ödül verildi.
Törenin açılışında konuşan İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak, “İhracat ödülü alan firmalarımız arasında son 1 yılda 50’nin üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiren, ihracatta kilogram başı birim fiyatı 300 doları aşan, son 3 yıldır ihracat gerçekleştirilmeyen Gambiya, Lihtenştayn, Togo gibi ülkelere ihracat yapan firmalarımız var” dedi. Dünyadaki ekonomik daralmaya ve ticaret savaşlarına rağmen deri ve deri mamulleri sektörünün ihracatta rekorlar kırmaya devam ettiğini söyleyen Şenocak, “Deri ve deri mamulleri ihracatımız, 1 Ocak-23 Ekim döneminde yüzde 11.6 oranında artarak 1.4 milyar dolara yükseldi. Bu gayretli çalışmalarınız sonucunda Kasım ayı ile birlikte 2017 yılı toplam ihracatımızı kolaylıkla aşacağız. İhracatta yeni pazarlar, yeni hedeflere ulaşabilmek amacıyla 65 üye firmamızla birlikte 3 UR-GE projemizi de hayata geçirdik. İDMİB olarak dünyanın en önemli fuarlarına milli katılım organizasyonu düzenliyoruz” diye konuştu. Şenocak, 2019 yılında 2 milyar dolar ihracat hedeflediklerini açıkladı.