banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Türkiye İnovasyon Haftası'nda Türkiye kanatlarını yokladı: İNOVASYONLA UÇABİLİRİZ

İnovasyon ekosisteminin en büyük buluşması olan “Türkiye İnovasyon Haftası”, 40 bin kişinin katılımıyla rekor kırdı.

KAPAK 01.06.2019, 08:00 09.09.2019, 11:17
14640
Türkiye İnovasyon Haftası'nda Türkiye kanatlarını yokladı: İNOVASYONLA UÇABİLİRİZ
banner625

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, İstanbul’da düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası’nın açılışına ve İnovaLİG Ödül Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 hedeflerimize ulaşabilmemiz için yaptığımız ihracatın katmadeğerini yükseltmemiz gerektiğine işaret etti; 
“Türkiye iğneyle kuyu kazma noktasını geride bırakmış ve kanatlanıp uçma aşamasının eşiğine gelmiş bir ülkedir” dedi.İnovasyonu ülke gündemine taşıyan en önemli organizasyonlardan biri olan ve bu yıl 7.’si düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası’nın açılışı ve 2018 yılı inovasyon şampiyonlarının ödüllendirildiği İnovaLİG Ödül Töreni, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın katılımıyla gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda 3-4 Mayıs 2019’da, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Türkiye İnovasyon Haftası’, bu yıl ilk günü 20 bin 800 olmak üzere yaklaşık 40 bin kişinin katılımıyla rekor kırdı. İki gün süren etkinlikte alanında uzman konuşmacılar inovasyon odaklı konferanslar verdi, inovatif sergi ve atölye çalışmaları yapıldı.
Dünyaca ünlü isimler ağırlandı: “Türkiye İnovasyon Haftası” ilk gününde Estonya Devlet eski Başkanı Toomas Hendrik Ilves, National Geographic CTO’su Marcus East, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof.Dr. İsmail Demir, son gününde ise Shazam Kurucu Ortağı Chris Barton, Nasa CIO’su Omar Hatamleh gibi dünyada ve Türkiye’de alanında uzman isimler ağırlandı. “Teknolojik İlerlemede Çarpan Etkisi: Savunma Sanayi” ve “Hayata Dokunan İnovasyon”, “Akıllı Şehirlerden Bilinçli Şehirlere”, “Dijital Dönüşümden Üretim Dönüşümüne: Sanayide Yeni Ufuklar”, “Uzayda Neler Oluyor?”, “İhracatın Yeni Rotası: Fiyat Rekabetinden Bilgi Rekabetine” ve “Finansta İnovasyon: Fintech ve Blokzincir Teknolojileri” başlıklı panellerde inovasyonla ilgili son gelişmeler ele alındı.
İnovaLİG Ödülleri sahiplerini buldu
Türkiye İnovasyon Haftası’nın ilk günü, 2018 yılı inovasyon şampiyonlarının açıklandığı “İnovaLİG Ödül Töreni”nde İnovasyon Stratejisi kategorisinde birinci TÜPRAŞ, ikinci Kastamonu Entegre Ağaç, üçüncü TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi şirketi, İnovasyon Organizasyonu ve Kültürü kategorisinde birinci Wiser Wash Konfeksiyon, ikinci Beyçelik Gestamp Otomotiv, üçüncü Latro Kimya, İnovasyon Döngüsü kategorisinde birinci Asis Otomasyon ve Akaryakıt Sistemleri, ikinci Bead Teknoloji üçüncü Chef Seasons Gıda, İnovasyon Kaynakları kategorisinde birinci Havelsan Hava Elektronik Sanayi ve Ticaret, ikinci DYO Boya, üçüncü Sedef Gemi İnşaatı, İnovasyon Sonuçları kategorisinde birinci Estaş Eksantrik Sanayi, ikinci Birleşik Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para, üçüncü Okyanus Teknoloji Bilgisayar oldu. 
İnovaLİG Özel Ödülleri’nde Ar-Ge Liderliği Özel Ödülü’nü Arçelik adına Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Girişimcilik Özel Ödülü’nü TEB adına Genel Müdür Ümit Leblebici, Teknoloji Geliştirme Özel Ödülü’nü Turkcell adına Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça ve Uluslararası Başarı Özel Ödülü’nü THY adına Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı aldı.
Düzenli ve sabırlı çalışma
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İnovasyon Haftası İnovaLİG Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmasında, girişimciliğe, yenilikçiliğe ve üretkenliğe açık bir millet olduğumuza dikkat çekerek eksiğimizin düzenli ve sabırlı çalışma olduğunu söyledi: “Bir an önce neticeye ulaşmak istediğimiz için hep kestirme yollardan gidiyor ve bu sebeple pek çok işi yarım bırakıyoruz. Son yıllarda bu doğrultuda olumlu yönde ciddi mesafeler katettiğimizi görmekten memnunum.” Konuşmasında IDEF 2019 Savunma Sanayi Fuarı’nı örnek gösteren Erdoğan, fuarda çok önemli ürünlerin sergilendiğini belirterek, “diğer ülkelerin yarım asırlık çalışmayla geldiği yere Türkiye’deki firmaların ve girişimcilerin 3-5 yıllık bir gayretle ulaşabildiğini” aktardı.
Toplumsal heyecan: Erdoğan, bugün ortaöğretimden üniversitelere, iş dünyasından kültür ve sanata kadar her alanda gözle görülür bir inovasyon heyecanına şahit olunduğunu söyledi: “Sizler gerek ihracatımızın artırılması ve niteliğinin yükseltilmesi, gerek diğer alanlarda ortaya koyduğunuz gayretlerle ülkemizin beka mücadelesinin en ön saflarında yer alıyorsunuz. Ülkemiz ihracatının tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi, 83 bin üyesiyle Türk ticaret diplomasisinin sahadaki en büyük gücüdür.
Bugün Türkiye dünyadaki 222 ülke ve bölgede ürünleriyle bayrak gösteriyor. Geçtiğimiz ay itibarıyla ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.4 artarak 15 milyar 273 milyon dolara ulaşırken ithalatımız yüzde 14.6 azalarak 18.1 milyar dolara geriledi. Böylece dış ticaret açığımız yüzde 57.8 azalarak 2 milyar 831 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı ise geçen yılın Nisan ayında yüzde 68.3 iken bu yıl aynı oran yüzde 84.4’e yükseldi. Bizim için artık mal ve hizmet ihracatı tek başına yeterli değildir. 2023 hedeflerimize ulaşabilmemiz için yaptığımız ihracatın katmadeğerini yükseltmemiz gerekiyor. Her konuda olduğu gibi ihracat hususunda da bir düğüm noktası vardır. Onu aşana kadar adeta iğneyle kuyu kazar gibi çalışmamız gerekiyor ama bu düğümü çözdüğünüzde bir anda adeta kanatlanıp uçmaya başladığınızı görürsünüz. Türkiye iğneyle kuyu kazma noktasını geride bırakmış ve kanatlanıp uçma aşamasının eşiğine gelmiş bir ülkedir.” 
Girişim ve yatırımlar: Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatın katmadeğerini yükseltmek için inovasyona, tasarıma, teknolojiye, araştırma ve geliştirmeye daha çok önem vereceklerini, sıkıntının üretkenlikte değil, bunu sisteme bağlayıp ticarileştirmede yaşandığını kaydetti: “Bu tür platformlar, en ücra köşedeki marangozumuzdan yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan en modern tesisimize kadar her yerde bu anlayışın yerleşmesine katkıda bulunacaktır. Bu yaklaşımı yaygınlaştırdığımızda ne kaynak sıkıntısı ne de pazar sıkıntısı yaşarız. Bunun üzerine bizim insanımızın çalışma azmini ve becerisini eklediğimizde, ulaşamayacağımız hedef yoktur. Göreve geldiğimizde Türkiye’nin ihracatı 36 milyar dolardı ama şimdi 169 milyar dolara ulaştık, bunu çok daha ilerilere taşıyacağız.”
Sertleşen rekabet: Erdoğan, giderek sertleşen rekabet ortamının üreticileri, maliyetlerini aşağıya, ürün kalitesini de yukarıya doğru çekmeye zorladığını, bu zor denklemin çözüm yolunun da inovasyondan, yenilikçilikten geçtiğini kaydetti. Yapay zekanın her alanda varlığını ve etkinliğini hissettirdiği bir dönemde konvansiyonel yöntemlerle rekabette öne çıkılamayacağını vurgulayan Erdoğan, verinin en az üretim kadar değerli olduğu bir dünyaya doğru gidildiğini, dijital dönüşüme bu sebeple kritik bir politika olarak sahip çıktıklarını ifade etti: “İhracatçılarımız, büyük sanayicilerimiz ve KOBİ’lerimiz başta olmak üzere, ülkemiz ekonomisinin tüm bileşenlerinin yeni dönemin ruhunu kavradığına inanıyorum.”
Fikri mülkiyet ekonomisi
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yeni teknolojilerin küresel ekonominin omurgası haline geldiğini belirterek, inovasyon sonucunda patent ve fikri mülkiyet haklarının dünya ekonomisinin önemli bir bileşenini oluşturduğunu, 2017 yılında küresel fikri mülkiyet ihracatında ABD’nin 128 milyar dolar, Hollanda’nın 55 milyar dolar, Japonya’nın 42 milyar dolar, İsviçre’nin 22 milyar dolar, Almanya’nın 20 milyar dolar yıllık gelir elde ettiğini söyledi. Pekcan, inovasyon üreten ülkelerin, aynı zamanda kendi ürettikleri ürünlerini yüksek teknoloji ve katmadeğer katarak daha yüksek fiyatlı ürün ihraç etme şansına sahip olduğunu söyledi: “Aynı zamanda bu ürünlerin ihracatının yanında fikri mülkiyet haklarının ihracatıyla da ülkelerine ek kazanç sağlamış oluyorlar. Dolayısıyla bugünün küresel karlı firmaları yarının yatırımcıları ve ihracatçılarıdır.” Pekcan, bugün finans ve enerji şirketleri hariç tutulduğunda dünyanın en karlı 20 şirketinden 16’sının inovasyon şirketleri, yeni teknolojilere yatırım yapan firmalar olduğunu kaydetti.
Yenilikçi Ticaret Platformu
Ruhsar Pekcan, inovasyon ve rekabetçiliğin bir bütün haline geldiği bu yüzyılda yüksek gelirli ülkeler sınıfına yükselebilmek için inovasyon ve yenilikçi teknolojilerle var olunması gerektiğini aktardı. Pekcan, 2018 yılında 157 milyar dolar olan sanayi ürünleri ihracatı içinde yüzde 3.5 paya sahip olan yüksek teknolojili ürün ihracatını, ilk aşamada yüzde 10’a, sonra OECD ortalaması olan yüzde 17’ye çıkartmayı hedeflediklerini dile getirdi. Pekcan iş dünyasına şöyle seslendi:  “Yanınızdayız, destekçiniziz, yeter ki inovatif projelerle gelin.
E-ticarette; KOBİ’lerin, kadın ve genç girişimcilerin daha fazla aktif olması için politikalar oluşturduk.
Yeni teknolojiler için yeni nesil serbest bölgeler üzerinde çalışıyoruz. Buraları teknoloji seraları haline getireceğiz. Yenilikçi sektörlerde kendini kanıtlamış girişimcilerle beraber ortak inovatif ticari politikalar oluşturmak üzere ‘yenilikçi ticaret platformu’nu oluşturuyoruz. İnovasyon Geliştirme Programı da hedeflerimiz çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz önemli bir organizasyondur. 21. yüzyılda Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler sınıfına yükseltecek yollara baktığımızda bugün ödül alan ve gururumuz olan firmalar gibi inovatif firmaların adımlarını göreceğiz.”
Türkiye İnovasyon Envanteri
İnovaLİG Ödül Töreni’nin açılışında konuşan TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, son 17 yılda girişimcilik ve inovasyon adına Türkiye’de önemli bir zihinsel dönüşümün gerçekleşmesine şahit olunduğunu söyledi. Gülle, Türkiye’nin bıkmadan, usanmadan sınırları zorladığını ve bugün oyun kurucu bir ülke olduğunu belirtti: “Göreve geldiğimiz günden itibaren, İnovasyon Haftası’nı köklü bir şekilde ele alma kararı aldık. 7. yılında, geleneksel hale gelmiş Türkiye İnovasyon Haftası’nı zenginleştirilmiş bir içerik ve anlayışla bilimden sanata, spordan eğitime, ekonomiden mühendisliğe, sosyal yaşamdan sağlığa, iletişimden ticaret diplomasisine kadar her alanda söz sahibi olacak bir organizasyon haline getirdik. TİM olarak, inovasyon ve girişimciliğe verdiğimiz önem ve değerin en somut örnekleri olan Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı İnovaLİG, üniversite sanayi işbirliğini güçlendiren mentorluk programı İnoSuit, Türkiye’nin en genç ve inovatif ailesi İnovaTİM, Türkiye’nin en büyük girişimcilik ailesi TİM-TEB Girişim Evlerimiz artık TİM İnovasyon ve Girişimcilik Akademisi adı altında faaliyetlerini sürdürecek. Türkiye İnovasyon Envanteri’nin oluşturulmasına da katkı sağlayacak.”
Mal üretimi yerine, ‘çözüm üretimi’: İsmail Gülle, değişmenin kolay olmadığının altını çizdi: “Değişmemiz gerekiyor, çünkü buna mecburuz. Bundan sonraki süreçte inovasyon, markalaşma, teknoloji, katmadeğer, Ar-Ge, dijitalleşme, tasarım, pazarlama, lojistik, reklam ve tüm bunlara yardımcı olacak 5G teknolojilerini en önemli işimiz olarak görmeliyiz. Biliyorum önce üretim diyenler var. Haksız sayılmazlar. Ben de üreticiyim, ben de ihracatçıyım. Ancak TİM olarak şunun da farkındayız ki geleceği yakalayan, müşteriyi duyan, çalışana saygısı olan, tasarım yapan, teknolojiyi, bilgisayar ve yazılımdan ibaret görmeyen, saklanmak yerine reklama odaklanan firmalarımızla Türkiye’nin geleceğini hep birlikte inşa etmemiz gerekiyor. Çünkü 21. yüzyıl ‘mal üretimi’ değil, ‘çözüm üretimi’ yüzyılıdır.
Diğer taraftan, dünya, çok önemli bir eşikte durmaktadır. Bir yandan çok kutuplu bir sürece doğru güç dengesi Batı’dan Doğu’ya kayarken diğer yandan da teknolojinin nimetlerini keşfetmiş olanların yeni bir kolonileşme faaliyeti başlattıklarını görüyoruz.” Gülle, “İş dünyasının, bilim dünyasının ve sanat-tasarım dünyasının siyasi istikrardan güç alan bu şansı doğru kullanarak, inovasyon ve 5G sürecine dahil olması gerekiyor. Türkiye İnovasyon Haftası’nın, yeni tasarımı ile bu beklentilerin gerçekleşmesine imkan sağlayacağına inanıyorum. Aslında söylenecek çok şey var. Yapılacak çok iş var. Hedeflerimiz var. Ana hedefimiz belli, dış ticaret fazlası veren Türkiye. Göreve geldiğimiz günden itibaren bunu söylüyoruz, bunun için çalışıyoruz. Kimse merak etmesin bunun nasıl olacağını da biliyoruz. En önemli işimiz, buna herkesi ikna etmek, herkesi inandırmak” diye konuştu.
Dijital ülke inşa etmek
Türkiye İnovasyon Haftası’nın açılışında konuşan Estonya Devlet eski Başkanı Toomas Hendrik Ilves, “Dijital Bir Ülke İnşa Etmek” başlıklı sunumunda, Estonya’nın dünyanın en dijital ülkelerinden biri olduğunu söyledi. Siber güvenlik konusunda çok ileride olduklarını belirten Ilves, dijital toplum olma yolunda, güçlü, güvenli, kimlik sahibi olmanın önemini vurgulayarak, yasal ve güvenli bir dijital mimariye ihtiyaç bulunduğuna dikkat çekti. Ilves, “Finlandiya olabilir miyiz?” sorusuyla yola çıktıklarını, 2001’de çalışmalara başladıklarını aktardı. Ilves, siber güvenliğin önemine de değindi: “Önce bir dijital kimliğe ihtiyaç var, eşsiz ve güvenli olmalı. Yasal olmalı ki sözleşmeleri imzalayabilesiniz. Uçtan uca şifrelenebiliyor olmalı. Dijital kimliği zorunlu yapmak gerekiyor.
Hükümetler, dijitalleşmeyi gerçekleştirmek için risk alamıyor. Estonya’da 2001’de dijital imza, ıslak imzaya eşit oldu. En güçlü dijital yönetişim sistemine sahip ülkeyiz. Yalnızca 3 şey; 1) Evlendiğiniz, 2) Boşandığınız, 3) Fiziksel mülklerin taşınması konusunda fiziksel olarak bulunmanız gerekiyor. Onun dışında her işinizi dijital imzanızla yapabilirsiniz. Yaptığınız her iş, başladığınız yerde şifreleniyor, gittiği yere kadar. 2 faktörde kimlik doğrulama yapıyoruz.” Sağlık kayıtlarının tamamen güvenli bir şekilde sunulduğunu aktaran Ilves, veri güvenliği için de veriyi böldüklerini, hacklense bile verilerin bir kısmına erişilebilir, her kısmına erişilemez hale getirdiklerini, modüler bir yapı kurduklarını dile getirdi.
Dijital dünyaya geçince tüm bürokrasinin eş zamanlı işletilebildiğini de kaydeden Ilves, İtalya’da şirket açmanın 2.5 yıl, Estonya’da ise 15 dakika sürdüğü örneğini verdi.
Teknolojik ilerlemede çarpan etkisi
Üretimi tamamlanan Bayraktar TB2 ve çalışmalarına devam edilen Akıncı ve Muharip İnsansız Uçak Sistemi (MİUS) projelerini tanıtan T3 Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı ve BAYKAR Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, “milli ve özgün, etik ve ahlaki, dünyanın en iyisini yapabiliriz” diye yola çıktıklarını belirterek, 2016’da ilk milli SİHA’ları (Silahlı İnsansız Hava Aracı) hayata geçirdiklerini anlattı. Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte kendi ekibinin 3 yıldır Güneydoğu’da birlikte çalıştığını anlatan Bayraktar, Türkiye’nin bugün, kendi milli yazılımları ile SİHA’ları ürettiğini ve teknolojileriyle dünyada ilk 3’e girdiğini paylaştı.
Ürettikleri SİHA’ların Zeytin Dalı harekatına damga vurduğunu kaydeden Bayraktar şu bilgileri paylaştı:  “TB2 ilk defa yurtdışına ihraç edildi. 100 binin üzerinde uçuş gerçekleştirdi. Şu anda TSK, EGM ve MİT’in envanterinde 80 adet hava aracımız görev yapıyor. Bunların da 9’u yurt dışında görev yapıyor. Bu sayı daha da artacak, yıl sonuna kadar teslim edeceğiz. Türkiye’nin yurt dışına ihraç ettiği tek milli İHA olma unvanına sahip. Şu anda Akıncı İHA’nın geliştirme faaliyetleri devam ediyor. 5 buçuk tonluk bir uçak. Daha stratejik görevler yapabilme özelliğine sahip, seyir füzeleri de taşıyabilecek. Ülkemizin milli akıllı mühimmatları da var. İlk uçuşu da 3-4 ay sonra gerçekleşecek. Bu bir anlamda Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak. İnsansız Savaş Uçağı (Muharip İnsansız Uçak Sistemi- MİUS) projesine çalışmaya da devam ediyoruz.”
Milli teknoloji geliştirmek için toplumsal seferberlik halinde olmamız gerektiğine inanan Bayraktar, Vakıf olarak 1001 teknoloji takımı ve 1001 teknoloji girişimini destekleyeceklerini dile getirdi.
Bilim, teknoloji, bilgi
T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof.Dr. İsmail Demir, şu anda savunma sanayisinde 690 adet proje bulunduğunu, sadece Ar-Ge kavramı altında 100’e yakın proje yürütüldüğünü anlattı. Savunma ve Teknoloji Bakanlığı ile çok yakın temasları olduğunu kaydeden Demir, “İnsanlar bazen öğrenilmiş çaresizliği yaşayabiliyorlar. İtiraz edeceğimiz şeylerden bir tanesi de öğrenilmiş çaresizlik. Eğer yaptığınız bir işte, bulunduğunuz bir noktada insanlar böyle olmalı dediklerinde bir sorgulayın. Sorgulamak çok önemli. Sorgulamak, herkesin yaptığı gibi değil ama böyle yapsam nasıl olur diye düşünmek, yine inovasyonu, buluşçuluğu tetikleyen noktalardan bir tanesi. Bilime, teknolojiye, bilgiye dayanmayan projeler bir yere kadar başarılı olabilir ama eğer geleceğe yönelik bir şey yapmak istiyorsanız mutlaka o konunun teknolojisi, bilgisi, araştırması altyapıyı oluşturmak zorundadır” diye konuştu. Beyin terinin önemine değinen Demir, bürokraside ön tıkamak yerine ön açmanın, kaynakları doğru şekilde kullanarak insana yaklaşımın hepimizin şiarı olması gerektiğinin altını çizdi.

PANEL
Milli projeler yükseliyor

Moderatörlüğünü yürüttüğü panelde TİM Genel Sekreteri Prof.Dr. Kerem Alkin, milli projeleri Türkiye İnovasyon Haftası katılımcılarıyla paylaşmanın önemine değinerek, gençlerin bu projelerde görev almasını umut ettiklerini dile getirdi.
Sorun çözen teknolojiler: Panelde konuşan Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. (STM) Genel Müdürü Murat İkinci, şirket olarak savunma alanında önemli ürün gamına eriştiklerini belirterek, STM’nin geliştirdiği ürünleri dünya pazarına pazarlamayı da hedeflediğini söyledi. İkinci, tasarım yapabilen bir mühendislik şirketi olan STM’nin, Pakistan’a denizaltı yaptığını belirtti. STM’nin tamamen yerli ve milli öz kaynaklarla tasarlanmış yeni nesil hücumbot platformundan söz eden İkinci, STM’nin su üstü ve su altı platformlarda yenilikçi tasarımının (FAC-55 Hücumbot Projesi)  IDEF’te ciddi anlamda ilgi çektiğini aktardı: “Denizaltı modernizasyonu. Su altı optik haberleşme sistemi Ar-Ge projesini ürüne dönüştürdük. Sesli haberleşmeyi optik sistemlerle yapabiliyor, denizaltı ile sesli iletişim kurma kabiliyeti sağlıyor. Bütün inovasyon faaliyetlerimiz sahada ihtiyaç duyulan ürünler.
Duvar arkası radar, keskin nişancı atışlarından etkilenilen alanlarda üzerinde patlayıcı taşıyan yapay zekalı dronelerimizi geliştirdik. Otonom drone ve akıllı mühimmat sistemlerimiz bulunuyor. TOGAN (Otonom Döner Kanatlı Keşif İHA Sistemi, görüntü sağlıyor), KARGU (Otonom Döner Kanatlı Vurucu İHA), ALPAGU (Otonom Taktik Vurucu Sabit Kanatlı İHA, aktif olarak patlayıcı kullanıyor). Bunlar mikro seviyede İHA’lar. Ürünlerimiz sahada aktif olarak kullanılmaktadır. Mikro ve nano uydu projeleri de oluşturduk. 70 kg ağırlığında, aynı alanda çok seri görüntü sağlıyorlar. 2020’nin başında Lagari uydumuzu uzaya atmayı planlıyoruz,  sonra 3 uydu daha atılacak. Siber saldırıların önlenmesi için STM Siber Füzyon Merkezimiz de çalışmalarına devam ediyor. Olacağı farkeden, zamanında önlem alabilen bir merkez kurduk. STM olarak KOBİ’lerimizin üretim yeteneklerini bir araya getiriyoruz.”
Savunma ekosistemi: Kale Grubu Başkan Yardımcısı Osman Okyay, uluslararası ilişkilerde güç hiyerarşisinin yeniden oluştuğunu belirterek, yalnızca ABD’de 126 milyar dolar yapay zeka ekonomisinin planlandığını anlattı. Okyay, hızlı davrananın rekabet avantajı elde edeceği bir dönemden geçildiğini söyledi: “Bu dönem, ülkeler açısından bir yandan fırsat penceresi sunarken diğer yandan tehditleri beraberinde getiriyor. Hal böyle olunca yetkinlikler kazanmak tüm ülkeler açısından büyük önem taşıyor. Dünyadaki tüm gelişmeler göz önüne alındığında, ülkemizin de yeni savunma ekosistemi dinamiklerine bütünsel olarak yaklaşması, özel sektör-kamu-akademi işbirliğini geniş proje zeminlerinde ve çift kullanımlı teknolojileri kapsayacak şekilde desteklemesi büyük önem taşıyor.” Jet motorları alanında 2 girişimleri bulunduğunu aktaran Okyay, ilk milli piyade tüfeği, ilk makineli tüfek geliştirilmesi ve üretimi, ilk kısa namlulu piyade tüfeği tasarımı ve üretimi gibi birçok ilke de de Kale Grubu olarak imza attıklarını paylaştı.
Fikrin değere dönüşmesi: HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, komuta kontrol ve savunma teknolojileri, simülasyon teknolojileri, e-devlet ve e-dönüşüm çözümleri geliştiren bir şirket olduklarını söyledi. YSK’nın kullandığı Seçsis Sistemi gibi ürünleri ürettiklerini paylaşan Atalay, ülke güvenliği ve siber güvenlik teknolojileri alanında da faaliyet gösterdiklerini ve teknoloji şirketi olarak sürekli yeni teknolojilerin arayışında olduklarını kaydetti:  “Yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti, artırılmış gerçeklik, otonom sistemler, yeni nesil haberleşme 5G teknolojileri, siber güvenlik üzerinde çalışıyoruz. Biz inovasyonu yeni ve yenilikçi fikirlerin değere dönüştürüldüğü süreç olarak değerlendiriyoruz.”
Sürecin yönetildiği bir inovasyon portalleri bulunduğunu belirten Atalay, şirket içinde ve dışında yenilikçi fikir kampanyaları düzenlediklerini, HAVELSAN merkezine çok yakın 10 kamu ve özel üniversitenin bulunduğunu ve üniversitelerdeki gençlerin bu işin içinde olmalarını istediklerini kaydetti. Öğrencilerin fikirlerini sadece sunmaları değil, uygulamaya da koymaları için bir Açık inovasyon Merkezi kurduklarını aktaran Atalay, gençlerin fikirlerini denemelerini sağlayacak ortamlar hazırladıklarını, burada mentorluk yapacak mühendislerin de mevcut olduğunu, bu merkezde Türkiye’nin yıldızlarını ortaya çıkarmak için çalıştıklarını dile getirdi. Atalay, bütün Türkiye’ye açık inovasyon fikir yarışmaları düzenlediklerini anlattı.
2940 teknoloji KOBİ’si: ASELSAN Genel Müdürü Prof.Dr. Haluk Görgün, değişimin hızının hiçbir zaman şimdiki gibi olmadığını, gelecekteki değişim hızının da şimdikinden daha hızlı olacağını vurguladı. Ar-Ge ve teknoloji açısından ulusal ve bölgesel ekonomiler, toplumlar, işletmeler için değişimin temel dinamiğinin Ar-Ge ve inovasyon olduğuna dikkati çeken Görgün, değişimin üretime etkisinin, maliyet düşüşü, verimlilik artışı, pazar payı artışı, bölgesel kalkınmaya katkı sağlama, girişimciliğin artışı, değişen sürecin üretime olan etkileri olduğunu belirtti. Görgün, savunma sanayisinin dışa bağımlılığın azaltılması ve yerli milli ürün üretmenin ASELSAN’ın temel hedeflerinden olduğunu dile getirdi: “ASELSAN’ın yatırımları açık ara birinci olduğunu gösteriyor.
ASELSAN’ın 6 Ar-Ge Merkezi, yaklaşık 4 bin Ar-Ge personeli var. Geçen yıl 474 milyon dolar Ar-Ge harcaması yapıldı. Temel olarak şirketin anayasasında var, her yıl cironun yüzde 50’sini mutlaka Ar-Ge’ye ayrılıyor. Geçen sene 54 üniversite ile çalıştık. 126 proje ASELSAN tarafından desteklendi ve üniversite projelerine ödenen miktar 154.2 milyon dolar oldu. 2940 KOBİ ile toplam 9.7 milyar TL sözleşme imzaladık. Milli ve Yerli Üretim Üst Kurulu kurduk.” Görgün, her ay düzenli olarak Anadolu’da sanayisi gelişmiş bölgeleri bulup, oraları ziyaret ederek, görüşmeler yaptıklarını, savunma sanayisine üretim yapmaları için onları cezbetmeye çalıştıklarını da anlattı.
İnovasyon yüzyılı: Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Doç.Dr. Temel Kotil, şirketin birçok projesi olduğunu ve onları geliştirdiklerini belirterek, daha da büyümek istediklerini söyledi. TUSAŞ’ın bu yıl, 2.6 milyar dolar ciroya ulaşmasını beklediklerini aktaran Kotil, 2028’de 11 milyar dolar ciroya çıkmayı hedeflediklerini kaydetti. “Gelecek yüzyıl inovasyon yüzyılı. Gelecek yüzyıl teknolojinin savaşı” diyen Kotil, IDEF 2019’un verimli geçtiğini, yurt dışından çok konuk geldiğini ifade etti. Özellikle son yıllarda savunmaya dönük vakıf şirketlerinin yaptıkları işleri Cumhurbaşkanı’na direkt rapor ettiğini belirten Kotil, 2 ayda bir de toplandıklarını bildirdi: “TUSAŞ olarak yılda yaklaşık 1 milyar dolar Ar-Ge’ye para harcıyoruz. Önümüzdeki 10 yıl boyunca artarak devam edecek. 3 bin 600 mühendisimiz, toplamda 9 bin çalışanımız var. 11 milyar dolar ciroya gidiyoruz. Yılda 1000 mühendis işe alıyoruz.”
Stratejik Partner Sunumu / TEB
“Şirketlerin rekabet gücü farklılaşmadan geçiyor”: Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, şirketlerin rekabet gücünün farklılaşmadan geçtiğini söyledi: “Ekonomilerin birbiriyle yarıştığı günümüzde ana amaç rekabete açık şirketler yaratmak. Bunun yolu farklılaşmadan geçiyor, farklılaşma ise yaratıcılık kültürü ve inovasyon sayesinde gerçekleşiyor” dedi. Leblebici, inovasyonun, dijitalleşmenin ve teknolojinin merkezinde durduğu büyük bir dönüşüm süreci yaşandığını aktardı: “Dijital ve teknolojik yenilikler oyunun kurallarını sürekli değiştiriyor. İnovatif fikirler ise tüm bu sürece yön veriyor. Sektörde dijital bankacılık her zamankinden fazla yatırım yapılan bir alan oldu. Biz de TEB olarak dijital bankacılık kanallarımızı 2000’li yılların başında hayata geçirerek bu alanda yatırım yapan ilk bankalar arasında yerimizi aldık. Birçok noktada sektörümüzde ilklerin bankasıyız. 2012’de mobil bankacılık uygulamamız CEPTETEB üzerinden ‘QR kodla kartsız para çekme’ özelliğini devreye aldık. Türkiye’de Google Glass’a özel finansal uygulama geliştiren, ayrıca Türkiye’de bulut teknolojisi üzerinden temassız ödeme altyapısını tamamlayan bankayız. Döviz işlemlerinde daha hızlı, pratik ve güvenli bir bankacılık deneyimi yaşatmayı amaçlayan TEB FX Platformu da CEPTETEB’in yeni ve inovatif hizmetlerinden biri.”
“Dijital bankacılığa stratejik önem veriyoruz” diye konuşan Leblebici, CEPTETEB’in bu alandaki yatırımlarının odak noktasını oluşturduğuna dikkat çekti ve TEB’in 2017’de hayata geçirdiği TEB Pratik Şube’nin ise Türkiye’de yeni nesil bankacılık anlayışını başlatan önemli bir adımı olduğunu paylaştı:  “Dijital ve fiziki şubeyi birleştiren TEB Pratik Şube ile para çekme, yatırma, kredi kartı teslimi gibi fiziksel alışveriş gerektiren işlemlerin yanı sıra ıslak imzanın zorunlu olduğu konut kredisi kullanımı gibi işlemler de yapılabiliyor. Kredi kartı ve banka kartı anında basılı olarak alınabiliyor. Bankacılıkta geleceğin şube modeli olduğuna inandığımız bu yeni hizmet modelini ülke genelinde yaygınlaştırarak hem sektörün dijital dönüşümünü şekillendireceğiz hem de müşterilerimize katmadeğer yaratacağız.”
TİM-TEB Girişim Evleri’nden 17 girişimci İnovasyon Haftası boyunca girişim evlerinden destek alan 17 girişimci de yatırımcılarla buluşma ve projelerini tanıtma fırsatı buldu.
Önümüzdeki 10 yılı şekillendirecek yeni trendler
National Geographic CTO’su Marcus East, Silikon Vadisi’nde bulunan Apple, Google, Facebook, Tesla gibi dünyanın en önemli şirketlerinin birbirine çok benzediğini ve ortak özelliklerinin esnek teknolojileri olduğunu söyledi. Bu kurumların çoğunda deneyim kültürünün şirket kültürü haline geldiğini belirten East, hem başarıyı hem başarısızlığı düzenli ölçtüklerini anlattı. İşbirliğinin de başarıyı getirdiğini aktaran East, Silikon Vadisi’nin en temelde buna odaklandığını belirtti. Başarılı olabilmek için aşırı çevikliğin son derece önemli olduğunu vurgulayan East, önümüzdeki 10 yılı şekillendireceğini düşündüğü yeni trendleri sıraladı: “Yapay ajanlar. Bulut ve Quantum bilişim. Nesnelerin interneti ve akıllı ev aletleri. Blockchain ve kripto para. Robotlar. 5G Networkü. E-Sağlık ve Yapay Zeka.”
Marcus East, şunları anlattı: “BenevolentAI, tıbbın gelişimini değiştiren bir sisteme sahip bir ecza şirketi. Yapay zeka motorlarına tüm ilaçları yüklemişler. Yeni ilaç bileşenlerini yapay zeka kullanarak oluşturuyorlar. Bugüne kadar tıpta yapılan yeni ilaç denemelerinin yüzde 95’i başarısız olmuş, yapay zeka bunu değiştirebilir. Bir başka şirket XYO Network. Üretilen bilgi, blockchaine kaydediliyor. Milyonlarca aygıt, birbiriyle etkileşime geçebilecek ve bunu blockchaine kaydedecekler. Kendi kendini süren otomatik araçlar uydudan değil, blockchain ile birbiriyle doğrudan etkileşime girecekler. 23andMe DNA şirketi, DNA’nıza göre size uygun diyetinizi belirliyor. Doğurganlığınızı söylüyor, hatta DNA’nıza göre hangi hastalıklara yakalanacağınızı öngörerek, ona göre size sağlık sigortası öneriyor. Hatta DNA’nız ile eşleşen DNA’yı bulup size en uygun eşi belirliyor. Bir başka uygulama ise biohacking. Vücudun belli yerlerine uyarıcı şoklar gönderen bir alet takılıyor. Düzenli şok veren bu teknoloji sayesinde insan zihni kapasitesi artırılabiliyor. Yüzbinlerce insan kendi teknolojilerinin peşinde. Örneğin; Eyeborg projesinde gözünü kaybetmiş bir kişinin o gözüne kamera yerleştiriliyor ve cep telefonu ile entegre ediliyor, normal insandan bile daha fazla görebiliyor. Birçok insan çalışan organının yerine fizyolojisini teknolojik organla değiştirmek istiyor.”
İnsanların yapay zeka uygulamaları ile daha yüksek tatmin sağladıklarını belirten East, suni ajanların her zaman daha kibar ve daha doğru hizmet verdiğini kaydetti. East, geleceğin süpermarketi Amazon Go örneğini paylaştı: “Torbanıza, poşetinize ürünlerinizi koyuyorsunuz, mağaza girişinden itibaren yüzlerce sensör ve kamera sizi izliyor, yüz tarama ve akıllı taramayla tarıyor, ürünleri tanıyor, siz mağazayı ürünlerle terkettiğinizde aldığınız ürünlerin parası kredi kartınızdan çekiliyor. Mağaza çok başarılı oldu. Amazon tüm dünyada bu süpermarketleri açacak.” Şeylerin İnterneti’nden de söz eden East, Rus askeri ordusuna ait bir projeden de söz etti: “Silah kullanabilen robot, insanlar onu ittiğinde direnebiliyor. Birçok şirket, yakın zamanda eş ve arkadaş görevini görecek, insanların yalnızlığını giderecek robotlar üzerinde çalışıyor. Gelecekte teknoloji bizimle konuşabilecek, belki sarılabilecek bile. Dünyadaki ilk 500 şirket dijital değişimlere gösterdiğiniz reaksiyona göre şekillenecek.”
“Kendi devriminizi yapacaksınız”         
Yazar, Stratejik İnovasyon Danışmanı Cris Beswick “Strateji, Liderlik ve Kültür Neden Aynı Masayı Paylaşmalı?” başlıklı konuşmasında, Peter Drucker’ın “Kültür, stratejiyi kahvaltıda bile yer” sözünü anımsatarak, inovasyonun önemini vurguladı. Bir araştırmaya göre liderlerin yüzde 53’ünün inovasyonun ne anlama geldiğinden emin olmadığını belirten Beswick, birçoğunun nasıl liderlik yapacaklarını da bilmediklerini de paylaştı: “Liderliğe, stratejiye nasıl baktığınızı değiştirmeye çalışın. İnovasyonun başarının temelini oluşturmasını istiyorsak kültür önemli. Kurumun her ayağında inovasyonu görmek istiyorsak liderler olarak nasıl yaratıcı olabilirsiniz ona bakmanızı istiyorum. Müşteriyi sürecin tam da merkezine yerleştiriyoruz. Müşteriyi ne kadar iyi tanıdığınız önemli. Adaptasyon hızınız artmalı, daha hızlı çalışmalısınız. Üst düzeyde bir değişiklik gerekiyor. Liderlik gelişimi bugün biraz eski moda kalıyor. Siz kendinizi ve liderlerinizi nasıl değiştireceksiniz? İnovasyon kültürümüz ve ekosistemimizi nasıl geliştirelim ki herkese liderlik edebilelim. Liderler olarak görevimiz zor soruları sorabilmek. Her gün kurumumuza ilham sağlamalı, örnek olabilmeliyiz.”
Stratejik Partner Sunumu / Arçelik
Arçelik Üretim ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk, şirketin dijital dönüşüm yolculuğunu anlattı. Mart ayında hayata geçen akıllı fabrikalarından söz eden Öztürk, dünyaya saygılı ve dünyada saygın olma anlamında sürdürülebilirliğe çok önem verdiklerini, yapay zeka tabanlı enerji yönetimi kullandıklarını, TÜBİTAK’ın programında yer alan tek sanayi şirketi olduklarını söyledi: “Arçelik’te son 10 yılda da yaşadığımız globalleşme sürecinde hedef pazarlarımıza yakın olmak ve teknoloji üretim ekosistemlerinin içinde kalarak enler ve ilkler yaratmaya devam edebilmek için global varlığımızı güçlendirdik. Bugün Arçelik olarak dünyanın birçok farklı bölgesinde 22 üretim üssü ve 17 Ar-Ge merkezimiz ile faaliyetlerimize devam ediyoruz. 30 bini aşkın çalışanı ve 150’ye yakın ülkede satılan ürünleriyle Arçelik, sektörün en önemli oyuncularından biri haline geldi. Dijital dönüşüm yolculuğumuzda dünya çapında edindiğimiz deneyimleri, tüm ekosistemimize yayarak sektörümüzde dijital devrimin bayraktarlığını yapıyoruz.” Öztürk, Arçelik’in uluslararası en çok patent başvurusu yapan şirketler sıralamasında bu yıl 67. sıraya yükseldiğini de aktardı.
“Siber güvenlik istihbarat ağını kuruyoruz”
T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, yapay zekanın inanılmaz bir dönüşümün habercisi olduğunu söyledi. Koç, “Dijital Dönüşüm Ofisi olarak bir bayt verimizi de koruyacağız” sözleriyle siber güvenliğe verdikleri önemi vurguladı. Dünya örneklerine baktıklarını kaydeden Koç, “Siber güvenlik istihbarat ağını kuruyoruz” açıklamasını yaptı. 2023 hedefleri doğrultusunda aslolanın hedefe odaklanmak ve yola devam etmek olduğunu söyleyen Koç, “Gelin dijital geleceğimizi hep birlikte inşa edelim” çağrısı yaptı.
Darüşşafaka Robot Kulübü Türkiye İnovasyon Haftası’nda
Darüşşafaka Robot Kulübü ‘Sultans of Türkiye’, yurt dışında elde ettiği başarılarla Türkiye İnovasyon Haftası’nda yerini aldı. ABD’de düzenlenen dünyada robotik alanındaki en önemli organizasyonlardan  First Robotics Competition’da başarıya imza atarak Engineering Inspiration Award ödülünün sahibi olan ‘Sultans of Türkiye’ üyelerine, Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu tarafından Şampiyonluk Kupası takdim edildi, TİM Başkanı İsmail Gülle de İnovaTim’in Darüşşafa Robot Kulübü’ne bir yıl boyunca mentorluk yapacağı müjdesini verdi. 
Türkiye’nin ilk robot kulübü unvanının da sahibi olan ve bu yıl kuruluşunun 10. yılını kutlayan ‘Sultans of Türkiye’ bu başarıyla birlikte gelecek yıl hiçbir elemeye katılmadan Houston’daki büyük finallere gitmeye hak kazandı. Dünya finallerinde ilk kez bir Türk takımının aldığı bu ödülle Darüşşafaka Robot Kulübü’nün gelecek yıl yarışmaya katılım bedelinin tamamını da Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansı NASA karşılayacak.
Darüşşafaka İnovatif Gençliğe Katkı Ödül Töreni’nde, yüksek mühendislik ve robotik başarılarıyla uluslararası alanda Türkiye’nin göğsünü kabartan Darüşşafaka Lisesi Robot Kulübü ‘Sultans of Türkiye’ adına ödülü; takım üyeleri Aytek Aksu, Güller Yazgı Akata, Ahmet Burhan Yücel, Ahmet Utku Yılmaz, Ceren Ulusoy, Aysun Yıldız Yılmaz, Şevval Öztürk Dudunur Özdamar, Mert Aykutlu, Mutlu Demir ve Belsu Seyran aldı. Törene, Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Halis Yunus Ersöz ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan da katıldı.
İnovatif Gençliğe Katkı Özel Ödülleri verildi: İnovaTİM’in uluslararası başarıya sahip dört proje takımı METU Formula Racing, ATAÜNİ Formula Racing, İTÜ APİS, İTÜ AUV Takımı öğrencilerine Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında İnovatif Gençliğe Katkı Özel ödülleri takdim edildi. Türkiye’nin 72 ilindeki 150 üniversitede inovasyonu odak noktasına alan 2 bin 920 kişilik dev bir aile olarak tanımlanan İnovaTİM’in yenilikçi öğrencileri uluslararası projeler üreterek yarışmalara katılıyor, Ar-Ge projeleri geliştiriyor, Türkiye’nin geleceğini oluşturacak liseli gençlere ülke genelinde gönüllü eğitimler veriyor.
“Kendi değerini üreten bir sanayi, ancak inovasyon sayesinde olabilir”
T.C. Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, ikinci gün açılış konuşmasında, ekonominin gelişmesi ve büyümesi yolunda inovasyonun çok önemli olduğunu ve bu noktadaki paylaşımları arttırmak için Bakanlık olarak tüm çabayı gösterdiklerini söyledi. “Modern yüzyılda inovasyonla açılan yeni ufukların, başta ekonomi olmak üzere her alanda ülkelere büyük hareket getirdiği hepimizin malumudur” diyen Kasapoğlu, dünyada bilim, teknoloji, sanayi alanındaki değişim ve gelişmelerin baş döndürücü bir hızla ilerlediği ve bu değişimden en fazla etkilenen parametrelerin başında üretim, sanayi ve ticaret gibi ekonomik unsurların geldiğine dikkat çekti.
“Kopyacı sanayi yerine, yeni arayışlara yönelen üretken ve vizyoner sanayi bugün yükselen yıldız haline gelmiştir” diyen Kasapoğlu, inovasyonun bireysel başarı öykülerinin toplumsal dönüşüm hikayelerine temas ettiği noktada başladığını vurguladı: “Çünkü inovasyon, şahsi zaferden öte, toplumsal faydadır. Bunun için de bütün organlarıyla inovasyonu benimseyen bir firma, kurum, devlet yapısına ve bunların kendi aralarında gidecekleri işbirliklerine ihtiyacımız vardır.” Bu çerçevede, TİM ve paydaşlarının hayata geçirdiği İnovaTİM, İnovaLİG, İnoSuit, TİM-TEB Girişim Evi gibi projeleri çok başarılı bulduğunu belirten Kasapoğlu, TİM’i inovasyon konusunda yaptığı bu örnek çalışmalardan ötürü gönülden kutladığını söyledi ve kurumsal projelerini tanıttı.
Kod Adı: 2023 Projesi: Türkiye genelindeki 300'den fazla gençlik merkezinde, sanattan, spora, eğitimden, sosyal projelere kadar gençlere ihtiyaç duydukları her konuda imkanlar sağlanıyor. Proje kapsamında gençlere; algoritma, kodlama, elektronik ve robotik, web programlama, oyun ve animasyon, mobil uygulama eğitimleri veriliyor.
Dene-Yap Teknoloji Atölyeleri Projesi: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve T3 Vakfı işbirliğiyle yapılan proje 12 farklı ildeki gençlik merkezlerinde teknoloji atölyeleri kurarak, gençleri, takım çalışması, yenilikçi düşünce, proje geliştirme odaklı eğitim programları ile daha üretken kılacak. Dene-Yap Teknoloji Atölyeleri’nde, tasarım ve üretim, robotik kodlama, elektronik programlama, nesnelerin interneti, yazılım teknolojileri, siber güvenlik, enerji teknolojileri, havacılık teknolojileri ve yapay zeka konularında eğitimler verilecek. 15 Temmuz 2019 tarihinde eğitimlere başlanacak.
“Türkiye’de 586 kurum 4 bin 693 hizmeti e-devlet üzerinden sunuyor”
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, dünyanın, ticaretin değişim hızının gittikçe arttığını belirtti: “Bizim yeni fikirlere ve bu fikirleri hayata geçirmeye ihtiyacımız var. Dünyanın, piyasaların ve teknolojinin yönünü iyi okuyup inovasyon yoluyla katmadeğer üretmek zorundayız” dedi. Sayan, “Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek, yıllık gayrisafi hasılamızı 2 trilyon dolara çıkarmak ve 500 milyar dolar ihracat yapmak gibi hedefler”e ulaşmak için başarılı bir ticaret ortamı ve canlı bir ekonomi için ulaşım ve iletişim altyapısının gelişmiş olmasının büyük önem taşıdığını vurguladı ve şu kazanımların altını çizdi:
- Türk Hava Yolları (THY) gibi bir markamız var.
Yeni İstanbul Havalimanımız var.
Yerli ve milli baz istasyonumuz Ulak var.
Dünyada dizel ve akülü olarak çalışabilen hibrit lokomotifi prototip olarak üreten 4. ülkeyiz.
Sayan, teknolojinin temel felsefesinin dönüşüm fikri üzerine kurulu olduğunun altını çizdi: “Dijitalleşme, inovasyon ve Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık vererek bu anlamda gücümüzü artırmak zorundayız. Bugün imkanlarımız geçmişe oranla çok daha iyi. Ekonomimiz, yetişmiş insan gücümüz, girişimciliğimiz, sanayimiz, üniversitelerimiz çok daha güçlü. Ekonomi, sağlık, turizm, eğlence, bankacılık, ticaret gibi bütün alanlarda sayısallaşmanın etkilerini görüyoruz. Yapay zeka, machine learning dediğimiz öğrenebilen makineler, IoT denilen nesnelerin interneti, 3D yazıcılar ve bütünsel olarak baktığımızda veri analitiği, dijitalleşme ile birlikte hayatın en önemli parçaları haline geldi.”
Sayan, her eve geniş bant fiber interneti önümüzdeki 3 yılda vereceklerini, 5G’nin tahmin edilenden daha yakında adeta hayat değiştirici olarak rol alacağını, ODTÜ; Bilkent, Hacettepe Üniversitesi, Turkcell, Vodafone, Türk Telekom ile birlikte 5G Vadisi’nin kurulduğunu, e-SIM teknolojilerinin en kısa sürede yerli ve milli kullanılacağını, Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi’ni kurduklarını anlattı.
“Dış Ticaret  Fazlası Veren Türkiye” hedefi inovasyonla elde edilebilir
TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, Türkiye İnovasyon Haftası’nın inovasyonun tek adresi olduğunu perçinlediğini belirtti: “Her platformda dile getirdiğimiz, ‘Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye’ hedefimize, ihracatta rekorların kalıcı bir hale gelmesine, ancak inovasyonu ve teknolojik dönüşümü üretimimize ve ihracatımıza entegre ederek elde edebiliriz.” Gülle, gençlere seslendi:“Geleceğe uzanan yolu bugünden inşa etmek istiyorsak, gençlerimizin sürecin merkezinde yer alması hayati bir önem taşıyor. Çünkü geleceğe sizlerin dinamik ve yenilikçi bakış açıları ile ulaşabiliriz. Yeni hikayeleri sizlerin bitmek bitmeyen enerjileriniz ile yazabiliriz.”
“Teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna gelmeliyiz”: Gülle şunları söyledi: “Sayın Cumhurbaşkanımız her mecrada şöyle der: ‘Teknolojiye hakim olmadan, bağımsızlığımızı sürdüremeyiz.’ Nitekim Türkiye olarak, veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar her alanda, kendi ayaklarımızın üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Teknolojiye hakimiyet konusunda gereken önemi vermeli, teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, üreten ve hatta ihraç eden bir ülke konumuna gelmeliyiz. Bu süreci de ülkeler arasındaki karşılıklı bağımlılığın bilincinde, kazan-kazan prensibi ile kolektif bir şekilde yürütmeliyiz.”
“İhracatımız içerisinde yüksek teknoloji ürünlerini yüzde 5’e 10’a ve 15’e çıkarmamız bizim en büyük hedefimiz” diyen Gülle, gelecekte çok büyük değişimler olacağını dile getirdi. 10 yıl önce dünyanın 500 büyük şirketinin bugün yarısına yakınının neredeyse yok olduğunu anımsatan Gülle, günü yakalayamayan, günün değişimini okuyamayanların gelecekte var olamayacaklarını kaydetti: “Biz ihracata, üretime inanıyoruz. İhracatta yüksek katmadeğeri yaratma ve üretmeninde sizlerin inovatif tasarımla Ar-Ge ile marka değerlendirilmiş ürünler ile bunu yapabileceğimizin farkındayız. Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatını, Nisan ayı ihracat rakamını Cumhurbaşkanımız 15.3 milyar dolar olduğunu açıkladı. İnşallah göreve geldiğimizden bu yana hep rekorlar açıklıyoruz. Ülkemizin ihtiyacı olduğunda ülkemizin sanayicilerinin, üreticilerinin, ihracatçılarının ekonomik saldırıya karşı verdiği refleks toplumumuza umut olmuştur. İhracatçı toplumun en büyük varlık sebebi olmuştur. 2023-2053-2071 hedeflerini tutturacağız inşallah.”
“Shazam: Ses Engellerini Parçalamak”
Kişisel bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabletler için mobil bir uygulama olan Shazam, cihazdaki mikrofonu oynayan ve kullanan kısa bir örneğe dayalı olarak müzik, film, reklam ve televizyon şovlarını tanımlayabiliyor. “Bu şarkının adı neydi?” diye merak ettiğinizde sorunun yanıtını Shazam veriyor. Shazam Kurucu Ortağı Chris Barton, şirketin 2000 yılında kurulduğunu, 2018’de Apple’ın tarafından satın alındığını, bugün ise 140 milyon dolar büyüklükte bir finansal yapıya ulaştığını anlattı. İlk zorluğun sesi dinleterek şarkının ne olduğunu bulacak bir teknoloji bulunmaması olduğunu belirten Barton, Stanford Üniversitesi’nden bir öğretim üyesini 4. kurucu ortak olarak aralarına alarak bu sorunu çözdüklerini ifade etti. Müzik veri tabanı oluşturmak için Birleşik Krallık’ta bulunan 15 bin CD’nin girişini gençlerden oluşan bir takıma yaptırdıklarını, lansmanı ise 100 bin CD ile gerçekleştirdiklerini bugün veri tabanlarında 50 milyondan fazla şarkı bulunduğunu kaydetti.
2008’de App Store’un uygulamalarından biri olmayı hayal ettiklerini aktaran Barton, bugün Shazam’ın yaklaşık 1 milyardan fazla indirildiğini, her yıl Shazam’a 800 milyon kişinin eklendiğini belirtti ve şunları önerdi: “Müşterileri bulmaktan, ürüne kadar, ortaklarla iletişime kadar her alanda öncelikle sadeliğe, basitliğe odaklanın. İnovatif teknolojinin basitliğin ve sadeliğin ön plana çıkması bizi heyecanlandıran şey. Simple (is hard). (Basit zordur). Özellikle zor zamanlarınız için oksijeniniz, geliriniz olmalı. Finansman anlamında zorlu yıllarımız da oldu, bunu atlatabilmeniz gerekiyor. Takıntı halinde müşteri çekmeyi düşünmeniz lazım. Nasıl sıradışı olacaksınız ve müşteri bağlılığını kazanacaksınız? Pursue your dreams (Hayallerinizi takip edin). Hayallerinizin peşinden gidin.”
“Yeni ekonomik modellere ihtiyaç var”
NASA CIO’su Omar Hatamleh, “Şu an 2.5 milyon trilyon bir veri elimizde. Bundan anlamlı bir veri çıkarılmıyorsa bir anlamı yok” dedi. Günümüzde Quantum bilgisayarların normal bilgisayarlardan 100 milyon kat fazla çalıştığını belirten Hatamleh, gelecekte bilgisayarların bir insan beyniyle aynı çalışacağını söyledi. Yapay zekayı entegre etmeye başladıklarını aktaran Hatamleh, bir robotun bir insandan ayırt edilemeyeceği noktalara geleceğimizi söyledi: “Biz işgücü değil, entelektüel olarak da zorlanacağız, yapay zeka ile yeni bir tür oluşturuyor olacağız. Artık doktorlardan daha iyi tahminlerde bulunmaya başladılar. Süper yapay zekaya geldiğimizde her şey çok daha ilginç olacak. İnsan beyni çok karmaşık. Algoritmalar çok basitti. Yeni algoritmaları çok daha karmaşık hale getirmeye başlıyorlar. Oyun sektörü bütün oyunu değiştirdi. Büyük Veri Algoritmaları oluşturmak için büyük oranda veriye ihtiyaç var. Gelecekte milyonlarca yapay zeka olacak, iletişim kurdukları için bir tanesi öğrenince binlercesi de öğrenmiş olacak.
Dünya nüfusu eskiden 1 milyardı, 2030’da 8.5 milyar, 2060’da 10 milyara ulaşacak. Müthiş bir iş kaybı oluşacak. Sisteme de birçok cihaz girecek. Yeni ekonomik modellere ihtiyaç var. Gelecek yıllarda insanlar artık yapay zeka ile arkadaş olmaya başlayacaklar. Bu güvenli değil, ya hacklenirse? Akademik kurumlarla sanayi arasında bir köprü oluşturmak önemli. Tıbba bakalım, bireysel tıp yapmaya başladık. Eğitimi de kişiselleştirdik, neden kişiselleştirilmiş eğitim vermeyelim? Gelecekte olacak. Bu teknolojilerin ekonomiye 7.3 trilyon dolarlık bir katkısı var. Gelecekte evde bir pizzayı bile 3D baskılayabileceksiniz. Akıllı kıyafetler giyeceksiniz. 3D baskıyla bir kalp bastılar. Vücudun reddetmeyeceği organlar üretilecek. 3 boyutlu yazıcılarla evler 3 günde yapılabilecek. Uzaya gidildiğinde 3D yazıcıyla ihtiyaç olan yedek parçalar üretilip kullanılabilecek.”
Netflix örneğini veren Hatamleh, artık film izlemenin bile interaktif hale geldiğini, filmlerin sonunu bile sizin belirleyebileceğini kaydetti. Şu an mevcut teknolojilerle yapmak yerine “Gelecekte nasıl olacak?” diye hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Hatamleh, start-up dünyasına ve yatırımcı şirketlere de bakılmasını önerdi. Yaratıcılığın önemine değinen Hatamleh, “Daha da yaratıcı olabilirsiniz. İnovasyonun çoğu da doğadan geliyor” dedi.
Hollanda’da bir kişinin yüründüğünde önünüzü aydınlatan güneş enerjisiyle çalışan kaldırımlar ürettiğini aktaran Hatamleh, kelebekten esinlenerek bina tasarlandığını paylaştı: “Doğa gerçekten çok inovatif. Milyarlarca yıllık evrimden bahsediyoruz. Kuşların tüyleri uçmak için değildi, termal dengeyi sağlamak için vardı ama sonra uçabileceklerini keşfettiler. Açık inovasyon önemli. En iyi sonuçların yüzde 70’i başka alanlardan geliyor. Zorluklara meydan okumanız gerekiyor, yaptığınız tahminleri erkenden doğrulamanız gerekiyor.”
Cadem, İnoSuit Sertifikası aldı
Türkiye Inovasyon Haftası’nda kuruluşların dijital dönüşüm alanında stratejik ortağı olan Cadem, ‘Kurumsal İnovasyon Tecrübeleri’ panelinde yer aldı. Panelde konuşan Cadem İcra Kurulu Üyesi Samih Yedievli, “TİM tarafından hazırlanan ve uygulanan program, bir ürünün ilk tasarlanmasından pazara sunulmasına kadar geçen süreçte dikkate alınan kullanıcı deneyimi yaklaşımı, esnek ve kişiye özel ürünlerin ortaya çıkartılması gibi konularda bizlere yol gösterdi” dedi.
İnoSuit Programı’na katıldıklarını belirten Yedievli, QFD tabanlı elektrikli araç geliştirme projelerini de başlattıklarını, patent tabanlı elektrikli araçların teknoloji yol haritasını hazırladıklarını ve insan kaynakları yönetimi uygulamalarına inovasyonun entegrasyonunu sağladıklarını, inovasyon tabanlı işe alım süreçlerini tamamlayınca da kurumsal hafıza yönetim sistemini kurduklarını anlattı.
Panelden sonra İnoSuit programındaki şirketlere sertifikaları verildi. “İnoSuit - İnovasyon Odaklı Mentorluk Programı” üniversite-sanayi işbirliğine dayanıyor. InoSuit Sertifika Töreni’nde, Cadem’in sertifikasını  İcra Kurulu Üyesi Samih Yedievli aldı.
‘TİMTank’ çatısı altında think-tank kuruluşu olacağız”TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle, “TİM’in sadece ihracat açıklamalarıyla gündeme gelen, ihracat rakamlarını açıklayan bir kurum olmaktan çıkması lazım. TİM’i ‘TİMTank’ çatısı altında think-tank (düşünce kuruluşu) haline getireceğiz. Buradan Türkiye’nin de ihtiyacı olan stratejik raporların, bilgilerin, sektörlere hizmet edecek firmaların, dünyayı ve Türkiye'yi analiz edecek bir takım çalışmalar yapması imkanı sağlayacak bir yapıya dönüştürmek istiyoruz.
TİM'i ihracat yapan herkesin kullanabileceği, bilgi edinebileceği bir hale getirmek istiyoruz. Çünkü TİM bunları sağlamalı. İhtiyaçları olduğu anda TİM onların yanında olup, ihtiyaçlarına cevap vermeli” dedi.Tarihte bir ilk: 2019 yılının Nisan ayında ihracat
15 milyar doların üzerine çıktıNisan ayı ihracat rakamı, Türkiye İnovasyon Haftası’nda açıklandı. Nisan ayında genel ticaret sistemine göre, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.4 artarak 15 milyar 273 milyon dolara ulaştı. Tarihte ilk defa Nisan ayında ihracat 15 milyar doların üzerine çıkarken böylece Nisan ayı rekoru da kırılmış oldu. Yılın ilk 4 ayında ihracat yüzde 3.8 artışla 60 milyar dolar olurken son 12 aylık ihracat ise yüzde 5.8 artışla 179 milyar doları aştı. Özel ticaret sistemine göre ise Nisan ayında ihracat yüzde 4.7 artışla 14.5 milyar dolara ulaşarak yine yeni rekorlara imza attı.
TİM Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle ihracat rakamlara ilişkin; “Bu ayki ihracat rakamlarının, İnovasyon Haftası etkinliğimize teşrif eden Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanması bizler için hem bir mutluluk, ama aynı zamanda bir sorumluluk demek. Cumhurbaşkanımızın liderliği ihracat hedeflerimize ulaşmak için en büyük motivasyonumuz. İnovatif ve katmadeğerli ürün ihracatıyla yeni rekorlara imza atacağız. Nisan ayı rakamlarımız ülkemize hayırlı olsun” değerlendirmesini yaptı.
Almanya liderliği koruyor: Nisan ayında en çok ihracat yapılan ülke 1 milyar 247 milyon dolar ile yine Almanya olurken onu 822 milyon dolarla Birleşik Krallık, 779 milyon dolarla İtalya, 755 milyon dolarla Irak ve 735 milyon dolarla ABD oldu. Ülkeler bazında en dikkat çekici artışlar ise yüzde 58.2 artışla Kanada, yüzde 50.2 artışla Slovenya, yüzde 41.1 artışla Suudi Arabistan, yüzde 39.9 artışla BAE ve yüzde 31.5 artışla Libya oldu. Kanada’da artışta ‘gemi, yat ve hizmetleri’ sektörü etkili olurken Slovenya’da artışı ‘kimyevi maddeler’, Suudi Arabistan’da ise artışı ‘çelik’ ihracatı sırtladı. Nisan ayında 222 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirildi. Geçtiğimiz seneden farklı olarak 2019 yılı Nisan ayında ABD Küçük Out. Adaları, Anguilla, Fransa Güney Bölgesi, Falkland Adaları ve Antarktika gibi ülke ve bölgeler ihraç pazarlarımız arasına katıldı.
Lider İstanbul, Yalova’da büyük artış: Nisan ayında İstanbul, lider ihracatçı il olma özelliğini korurken 5.8 milyar dolarlık ihracatla bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1.5 artırmayı başardı. İstanbul’u 1.4 milyar dolarla Kocaeli, 1.2 milyar dolarla Bursa, 807 milyon dolarla İzmir ve 688 milyon dolarla Gaziantep takip etti. En çok ihracat yapan ilk 5 il, ihracatın yüzde 70.8’ini gerçekleştirirken ilk 10 ilin oranı yüzde 85.4 oldu. Yalova, ihracatını 6 kattan fazla artırarak illerde en dikkat çekici artışa imza atarken bu başarısında ‘gemi, yat ve hizmetleri’ sektöründeki ihracatı etkili oldu. Osmaniye ‘çelik’ ihracatındaki artışla ihracatını 3 katına çıkarırken ‘madencilik ürünleri’ ihracatında yakaladığı ivme ile Rize ihracatını 2 katına çıkardı.
Otomotiv zirveyi kimseye kaptırmıyor: Sektörlerin ihracat performansına bakıldığında ‘otomotiv’, 2 milyar 617 milyon dolar ile her zaman olduğu gibi en çok ihracat yapan sektör olurken onu 1.8 milyar dolarla ‘kimyevi maddeler’, 1.5 milyar dolar ile ‘hazır giyim ve konfeksiyon’ sektörleri izledi. En yüksek artış oranına sahip sektör ‘gemi, yat ve hizmetleri’ olurken sektör ihracatını yüzde 168.3 oranında artırarak 114 milyon dolara taşıdı. ‘Kimyevi maddeler’ sektöründe artış oranı yüzde 31 olurken ‘halı’ sektörü ihracatını yüzde 20.7 artırmayı başardı.
Pazar çeşitlemesinde ‘kimyevi maddeler’ lider: Nisan ayında ‘kimyevi maddeler’ sektörü 198 ülke ve bölgeye ihracat yaparken ‘hububat, bakliyat, yağlı tohumlar’ sektörü 188 ülkeye, ‘çelik’ sektörü ise 186 ülkeye ihracat yaptı. İllere bakıldığında İstanbul 162 ülke ve bölge ihracat gerçekleştirirken aynı rakam İzmir için 105, Kocaeli için 101 oldu. 7 ilimiz ise sadece tek bir ülkeye ihracat gerçekleştirdi.
AB’nin ihracattaki payı yüzde 47.8: Nisan ayında Avrupa Birliği’ne 6.9 milyar dolar ihracat gerçekleştirilirken AB’nin ihracatımızdaki payı yüzde 47.8 oldu. İkinci sırayı 2.8 milyar dolarla Yakın ve Orta Doğu ülkeleri aldı. Bölgelere göre en yüksek artış oranlarında ise Orta Amerika ve Karayipler yüzde 28 artışla ilk sırayı alırken bölge ülkelerinden olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ilk 100 günlük eylem planında yer alan Meksika’ya ihracat yüzde 7.2 artışla 53.5 milyon dolara ulaştı.
TL ile beyannamelerde önemli artış: Nisan ayında 176 ülke ve bölgeye Türk Lirası ile beyanname açılırken, 6.821 firmanın TL ile toplam ihracat rakamı bir önceki yıla göre yüzde 23 oranında artarak 4.6 milyon TL’ye ulaştı.
Miktar bazında ihracatta çift haneli artış: Miktar bazında ihracat Nisan ayında yüzde 33 artışla 12.5 milyon ton olurken artışta sanayi ürünlerinde miktar artışının yüzde 45.3’e ulaşması etkili oldu. Tarım ürünlerinde miktar artışı yüzde 8.4 olurken madencilik ürünlerinde artış yüzde 16.8 oldu. Yılın ilk 4 ayında ise 48 milyon ton ihracat rakamına ulaşılırken artış oranı yüzde 23.7 oldu.

Yorumlar (0)