banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Dünya ve Türkiye teyakkuzda; Koronavirüs’e karşı topyekün mücadele

Dünya ve Türkiye teyakkuzda; Koronavirüs’e karşı topyekün mücadele ve dayanışma: “HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ”

KAPAK 01.04.2020, 08:00 28.04.2020, 10:08
18898
Dünya ve Türkiye teyakkuzda;  Koronavirüs’e karşı topyekün mücadele
banner625

Çin’den başlayıp dünyaya yayılan Yeni Koronavirüs (Covid-19 Pandemisi)  Salgını küresel sağlık krizine yol açtı ve küresel ekonomiyi derinden etkiledi. Bütün ülkeler işbirliği ve dayanışma içinde salgını durdurmaya hijyen ve #EvdeKal (sosyal izolasyon) politikası ile yok etmeye çalışıyorlar.
Sarsılan ekonomilerin toparlanması ve yeniden yükselişi salgının süresine bağlı olacak. Biri iyimser, diğeri kötümser iki senaryo var; Türkiye iyimser senaryoya yakın duran ülkelerden.Dünya, bugüne kadar benzerini yaşamadığı için tanımadığı, bilmediği bir sağlık kriziyle yüzyüze geldi, Yeni Koronavirüs (COVİD-19 Pandemisi) Salgını.
Uzak Doğu’da ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra Koronavirüs, Avrupa, Asya, Avustralya, Amerika ve Afrika kıtasını etkisi altına aldı. Türkiye’de Koronavirüs’ten etkilenen ülkelerden biri oldu. Salgın Çin, Güney Kore, Japonya, Singapur’da kontrol altına alındı; Asya’nın kalanında, Avrupa ve Amerika’da tırmanarak sürüyor. Yeni Koronavirüs Salgını, dünya ve Türkiye ekonomisine olumsuz etkide bulundu. Salgına karşı en etkili yöntem; hijyen ve ülkeler ile insanların sosyal izolasyonu olduğu için başta hizmet sektörlerinden ulaşım, perakende, eğlence, turizm olmak üzere bütün sektörler olumsuz etkilendi. Bazı ülkeler neredeyse hayatı durdurdular. Küresel ekonominin, ayrıca hangi büyük ekonomilerin 2020 yılında ne oranda daralacağının tahminleri yapılıyor. Koronavirüse karşı tüm dünya ve Türkiye teyakkuzda. Tüm dünyanın koronavirüse karşın topyekün mücadelede dayanışma içerisinde olması ve umudunu kaybetmemesi gerekiyor. Uzmanların açıkladığı ve Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı afişlerde yer alan 14 kurala, sosyal izolasyon, sosyal mesafe ve #EvdeKal çağrısına uyulması hayati önemde. Bu mücadeleyi tüm dünya dayanışma içerisinde ve “Hep birlikte kazanacağız!”
Dünyada ve Türkiye’de izolasyon
Salgını durdurabilen ülkeler bunu, uluslararası ilişkileri ve ülke içinde de sosyal ilişkileri en aza indirgeyerek (izolasyon) ve bunu sıkı kurallara ve yasaklara bağlayarak başardılar. Dünya ve Türkiye bugün bu yolu izliyor.
Türkiye şu önlemleri aldı:
• 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı.
• Ortaöğrenimde ve üniversitelerde 30 Nisan’a kadar eğitime ara verilmesi.
• Seyircili spor müsabakalarının ertelenmesi.
• Ekonomik, siyasi, kültürel amaçlı bütün etkinliklerin iptali.
• Uluslararası seyahatlerin yüksek düzeyde sınırlandırılması.
• Eğlence ve topluca olunan çarşı-pazar, AVM gibi yerlerin kapatılması.
• Kişilerin temasına 2 metre sınırlaması.
• Ellerin her kullanımından sonra sabun-kolonya ile temizliği.
• Herkesin kendini evde karantinaya alması.
Önlemler şaşılası derecede basit, ama çok önemli ve salgına karşı mücadelenin bilimselliğine dayanıyor. Toplumların salgına karşı konulmuş yasaklara ve alınan önlemlere ne ölçüde uydukları ve sonuçta ne kadar etkilendikleri ve hasar oluştuğu, ekonomilerinin ne zaman ve ne ölçüde yeniden toparlanacağını da belirleyecek. Bu bağlamda krizin yarattığı dünya ve Türkiye tablosuna bakabiliriz.
Dünya Koronavirüs Ekonomisi
Koronavirüs krizi Çin’den başladı: Koranavirüs Salgını, küresel ikinci en büyük ekonomiye sahip olan Çin’de başladı. Ardından İtalya, İran, Fransa, Almanya, İspanya, İngiltere, ABD, Kanada, Japonya ve Türkiye’ye, bilahare tüm dünyaya yayıldı. Salgın ülkeler arasındaki insan trafiğini düşürmekle, neden olduğu karantinalar, sokağa çıkma yasakları, seyahat, fuar ve etkinlik iptalleri, geçici şirket kapatmaları ve borsa kayıplarıyla küresel ekonomiyi olumsuz etkiledi.
Büyük borsalar Mart ayı ortası itibarıyla, 1987’den bu yana en kötü günü gördü. Sadece beş günde Amerikan hisseleri 2 trilyon dolar, küresel hisse senetleri 6.3 trilyon dolar olmak üzere toplamda 8.3 trilyon dolar kaybedildi.
Kayıplar miktar ve değer bakımından henüz kesinleşmemiş olsa da büyüme, üretim, borçluluk, hisse senetleri gibi başlıklar incelendiğinde karamsar veya en azından ‘belirsiz’ bir dünya tablosu ile karşı karşıya olduğumuz görülüyor.
Krizin bam teli Çin ve ABD: Yaşadığımız küresel krizin ilginç bir realitesi var: Dünya ekonomisi daha önce ABD kaynaklı 3 büyük kriz atlatmıştı. Çin kaynaklı bir küresel kriz ilk kez gerçekleşiyor. Çin aynı zamanda bir “dünya fabrikası” olduğu için dünya ekonomisini üretimle besliyor. Çin’de üretimin yanı sıra mağaza, restoran, toplu taşıma ve diğer hizmetler sektörü alanındaki üretimi olumsuz etkilendi. O kadar ki; hizmetler sektörünün GSMH içindeki payı son 15 yıllık tarihinde ilk kez yüzde 50’nin altına (yüzde 26.5) düştü.
Salgın kaynaklı küresel ekonomik krizin yarattığı sonuçlar bakımından Çin belirleyici ülke konumundadır. Çünkü Çin 14.1 trilyon dolarla dünyanın en büyük ikinci ekonomisidir; küresel gelirden payı yüzde 16.4 boyutundadır. Çin’deki ekonomik yavaşlama her ülke açısından etkileyici olmaktadır. Çin son 30 yılda ortalama yüzde 9.4’lük olağanüstü bir ekonomik büyüme oranı yakalamış ama ABD’nin şiddetlendirdiği ticaret savaşının olumsuz etkisiyle 2019’da bu oran yüzde 6.1’e gerilemişti. Bu durumda dünyanın krizden çıkışı, Çin’in krizi atlatmasından geçecek. Çin bunun farkında, salgını durdurdu, dünya ülkeleri ile cömert bir işbirliği ve dayanışma içine girdi, insanlığı umutlandırdı.
Koronavirüs ve Çin dışı dünya ekonomisi
Büyüme: Koronavirüs, Çin dışında yayıldığı Güney Kore, İtalya, Japonya, Fransa, Almanya, Kanada, ABD gibi büyük ekonomilerde de benzer sonuçları yarattı. OECD büyük ekonomiler için 2020 yılı büyüme beklentilerini de aşağı çekti:  ABD için yüzde 2.0’den yüzde 1.7’ye, Avro Bölgesi için yüzde 0.9’dan yüzde 0.7’ye ve Japonya için yüzde 0.7’den yüzde 0.3’e gibi.,.
Bank of America ABD’de resmi olarak ekonominin durgunluğa girdiğini ilan etti, ülkenin 2. çeyrekte yüzde 12 küçüleceğini, tüm yıl için de GSYİH’nın yüzde 0.8 daralacağını öngördü.
IMF Mart ayında, salgın nedeniyle küresel ekonomide büyük bir resesyon (ekonomik küçülme) beklediklerini, 189 üye ülkeden yaklaşık 80 ülkenin destek için IMF’nin kapısını çaldığını açıkladı. G20 maliye bakanları ile merkez bankası başkanları tarafından, salgının insani maliyetinin ölçülemez durumda olduğu ve tüm ülkelerin insanları korumak ve ekonomik hasarı azaltmak için birlikte çalışması gerektiği, “şimdi dayanışma zamanı” sözleriyle de vurgulandı. Virüsün yayılması ne kadar hızlı durursa ekonomik toparlanma da o kadar hızlı ve güçlü olacak, bütün dünya bu gerçeği gördü.
Koronavirüs ve petrol krizi: Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin’in karantina uygulamaları ve salgının tüm dünyaya yayılması küresel ekonomik faaliyeti zayıflattığı için petrole olan ihtiyacı azalttı, talep düştü. Bu nedenle petrol varil fiyatı Mart ayında bir gecede yüzde 31 geriledi, 28-30 doları gördü. Bu oranda bir düşüş 1991’deki Körfez Savaşı’nda yaşanmıştı. Dünya ekonomisinin dengelenmesi açısından petrol ihracatçısı ülkelerin her biri açısından maksimum fiyat sınırı Suudi Arabistan için 78.3 dolar, İran için 124.4 dolar, Irak için 59 dolar ve Rusya için 49.2 dolar seviyesinde olması gerektiği hesaplanıyor. Bu veriler, düşük petrol fiyatlarına en uzun süre dayanabilecek ülkenin Rusya olduğunu gösteriyor.
Koronavirüs ve borsalar: Koronavirüs paniği yatırımcıların borsa yatırımlarını felce uğrattı. “Karagünde” (9-13 Mart haftası) Amerikan hisseleri 2 trilyon dolar, küresel hisse senetleri 6.3 trilyon dolar kaybetti. ABD’de üç büyük endeks S&P 500, Nasdaq ve Dow Jones’un bu yıl içerisinde yüzde 20’den fazla değer kaybetmesi ise S&P 500’ün tüm yıl yüzde 37 gerilemesi 2008 Küresel Krizi ile kıyaslandı. Avrupa borsalarında kayıp yüzde 10’lara yükselirken; birçok Asya borsası işlemlerini durdurdu.
Koronavirüs ve G-8 ekonomileri
• İtalya’dan Çin’e kadar fabrikaların kapanması, seyahat sektörünün çökmesi, petrol şok fiyat düşüşleri, özellikle enerji, turizm ve otomotiv sektörlerinde firmaların borç ve tahvil ödemelerini zamanında yapamayacağı ihtimalini güçlendirdi. Ödenmeyen borçlar, bir kısır döngü yaratarak, yatırımların düşmesine, temerrütlerin artmasına ve finansal piyasalardaki istikrarsızlığın yükselmesine neden olabilecek.
• IMF’nin verilerine göre Çin, ABD, Japonya, Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, İtalya ve Almanya’nın risk altında olan kurumsal borcu yaklaşık 19 trilyon dolar.
• IMF, Koronavirüs krizinin daha da derinleşmesiyle şirketlerin karşı karşıya olacağı ekonomik sonuçları; işten çıkarmalar, yatırımların sert şekilde düşmesi, bankaların daha az kredi vermesi olarak açıklıyor.
Koronavirüs ve dolar faizi: Fed (ABD Merkez Bankası), politika faiz oranını yüzde 0-0.25 aralığına çekti; 3 ay vadeli repo işlemiyle piyasaya 1 trilyon dolarlık likidite sağladı. ABD Başkanı Donald Trump ulusal acil durum ilan etti. İngiltere Merkez Bankası (BoE), olağanüstü toplantıyla, politika faiz oranını 50 baz puan indirerek yüzde 0.25’e düşürdü. Büyük merkez bankalarını takiben gelişmekte olan ülkelerin birçoğu düşük faiz politikasına hızlı geçiş yaptı.
Koronavirüs ve otomotiv sektörü: ABD-Çin ticaret savaşı nedeniyle zaten durgunluk yaşayan otomotiv sektörü, İtalya’da fabrikaların kapatılması, benzer bir kararın Avrupa ve ABD’ye de sıçrayacağı beklentisi ile ilave baskı altına girdi.
Koronavirüs ve İtalya: Koronavirüsle yaşanan küresel kriz daha derinleşecekse bu hamle, İtalyan bankaları ile başlayabilir çünkü; tüm şirketlerin kapandığı, insanların evinden çıkmadığı İtalya’da nakit sıkıntısı çeken kurumlar ve kişilerin banka kredilerini geri ödeyemez hâle gelmesi bekleniyor. Ülke, dünyanın sekizinci ekonomisi; bankaların borcu 1.6 trilyon dolar. İtalya’nın toparlanması için 700 milyar avro gerekiyor.
Koronavirüs ve teknoloji ürünleri: Salgın teknoloji ürünleri üretimi ve tedariğini olumsuz etkiledi. Fabrikalarda dezenfekte yapılabilmesi için üretim geçici olarak durduruluyor. Dünya çapında zincir kurmuş teknoloji şirketleri, çalışanlarında virüs tespit edilen ülke merkezlerini kapatıyor. Sektörde uzaktan çalışmanın ilk denemeleri gerçekleşiyor; evden çalışmaya geçen şirketler artarak devam ediyor.
Önümüzdeki öngörüler
Hesaplamalar: Dünya ekonomisinin yakın/orta/uzun vadeli geleceği nasıl olacak? Bu soruya ilk yanıt, Koronavirüs krizinin 3/6 ay içinde bütün dünyada durdurulacağı öngörüsünün genelleşmesidir. Küresel ekonominin hasarı buna göre, 6 Mart 2020 tarihi başlangıç noktası alınarak, raporda en iyi, ılımlı ve en kötü senaryo hesabıyla şöyle öngörülüyor:
Senaryo            Maliyeti
1. Salgın 2 ay             76.6 milyar dolar
2. Salgın 3 ay             155.9 milyar dolar,
3. Salgın 6 ay            346.9 milyar dolar.
Not: Her üç senaryoda da küresel maliyetin 3'te 2'sini Çin ekonomisi yükleniyor.
Kaynak: Asya Kalkınma Bankası
İyimser ve kötümser senaryolar: IMF, Dünya Bankası, OECD, Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumların öngörülerinin ortalama veriler olarak kabulüne dayalı değerlendirmeler, ortaya “iyimser” ve “kötümser” iki senaryo çıkarıyor; “küresel ekonomik anafor) gibi bir endişeye kapılmanın dayanaksız olduğunu gösteriyor. İyimser ve kötümser beklentiler bize önümüzü gösteriyor.
İyimser senaryo: (2020 yılı 3. çeyrekte iyileşme): Avrupa ve Amerika’da Nisan ayı ortasına dek vaka sayısı artmaya devam ediyor. Asya ülkelerinde vakalar zirve yapıp azalmaya başlıyor, Afrika ve Okyanusya’da salgın sınırlı kalıyor. Yerel ve ulusal karantina, evden çalışma ve eğitim gibi fiziksel izolasyon uygulamaları sayesinde hastalığın artışı önleniyor. Yeterli testlerle salgının boyutları ölçümleniyor. Virüs mevsime bağlı olarak sıcaklık artışları ile birlikte azalıyor. Bu durumda;
• Mayıs ayı ortasında genel olarak toplumlarda iyimserlik hakim oluyor.
• Güney yarımkürede kış ayları ile birlikte virüs çoğalma eğilimi gösterse de ülkeler bu döneme hazırlıklı olduğu için kontrol daha kolay sağlanıyor.
• Koronavirüs Kuzey yarımkürede mevsimsellik gösteriyor ve havaların ısınmasıyla birlikte yayılma hızı düşüyor. Sonbaharda virüs yeniden aktive oluyor ancak ciddi bir mutasyon geçirmiyor ve elde edilen deneyim sayesinde sosyal ve ekonomik hareketlilik sağlanıyor.
• Geniş kapsamlı karantina uygulamaları, seyahatlerin kısıtlanması ve fiziksel izolasyon önlemleri bireysel ve kurumsal harcamalarda keskin bir düşüş yaratıyor ve ekonomide 2. çeyrek dönem sonuna dek durgunluk yaşanıyor.
• Bu dönem sonunda salgın kontrol altına alınmış olsa da durgunluğun yarattığı ekonomik etkiler, 3. çeyrek dönem sonuna dek kendini gösteriyor.
• Bu durumda tüketiciler evde kalmaya devam ederken şirketler gelir kaybediyor, yatırımlar yavaşlıyor ve istihdam oranlarında azalma yaşanıyor.
Düşük faiz oranlarının korunmasıyla 1. çeyrek dönemde para politikalarındaki iyileştirmeler olumlu ancak sınırlı bir etki yaratıyor; 2. ve 3. çeyrek dönemdeki ekonomik kaybın önüne geçmekte yeterli olmuyor.
• Bu senaryoda, Avrupa ve Amerika’da ekonominin iyileşmesi 4. çeyrek dönemde gerçekleşmesi beklenirken 2020 yılı küresel GSYİH’de yılbaşındaki beklentilerin altında bir büyüme sağlanıyor.
Kötümser senaryo: (2021’de iyileşme): Bu senaryo, Koronavirüs testlerinin toplumda yaygın bir şekilde yapılmasının gecikmesi, fiziksel izolasyonun yeterli düzeyde yapılmaması ile halk sağlığının yeterince korunamaması sonucu salgının Amerika ve Avrupa’da Mayıs ayı ortasına dek çoğalarak artması koşullarına dayanıyor. Virüs yıl boyunca mevsim şartlarından etkilenmeden varlığını sürdürüyor, Afrika, Okyanusya ve bazı Asya ülkelerinde de salgın yayılıyor. COVID-19 sene sonuna doğru geçirebileceği mutasyon sonucu, Çin gibi salgını kontrol etmede başarılı olan ülkeler dahil, hastalıkların yeniden artmaması için sıkı önlemler almak zorunda kalıyor. Bu koşullarda, tüketici talepleri yıl boyunca düşük kalıyor. O halde;
• Küresel ekonomik durgunluk, küçük ve orta ölçekli şirketleri (KOBİ’ler) derinden etkiliyor.
• Havacılık, seyahat, turizm gibi hizmet sektörlerine etki uzun süreli oluyor ve bu sektörler başta olmak üzere en çok etki altında bulunan sektörlerde iflaslar ve birleşmeler yaşanıyor; yıl boyunca işten çıkarmalar ve iflaslar kartopu etkisi ile tüm sektörlerin zayıflamasına neden oluyor.
• Bu şartlar altında dahi, bankaların güçlü sermaye yapıları ve makro ihtiyati denetim sayesinde geniş çaplı bir bankacılık krizi beklenmiyor.
• Küresel ekonomide 2008-2009 krizine benzer sert bir etki görülüyor.
• Pek çok ülkede 2020 yılı ekonomisi küçülüyor ve iyileşmenin başlaması 2021 yılı ikinci çeyrek dönemine sarkıyor.
Yeni Koronavirüs ve Türkiye ekonomisi
Yeni Koronavirüs Salgını’nın dünya dolayımlı olarak Türkiye ekonomisine etkileri giderek artacak gibi gözüküyor. Türkiye Cumhuriyeti sosyal hukuk devleti niteliği ile imkanlar ölçüsünde tüm vatandaşları ve işletmeleri kucaklayan kapsamlı düzenlemeler yapacaktır. Cumhurbaşkanlığı kabinesi önemli ekonomik kararların peş peşe geleceğini açıklıyor. Türkiye ekonomisinin yakın geleceğine güven giderek artıyor. Salgına karşı tedbirlere; özelde hepimiz tek tek bireyler ve genelde toplum olarak harfiyen riayet ettiğimiz takdirde Türkiye ekonomisinde iyileşmenin başlangıcı olarak 3-5 hafta sonrası öngörülüyor. Bunu işbirliği ve dayanışma ile başarabilir, hatta 2020 yılının ikinci yarısında yeni bir parlak döneme geçebiliriz.
Merkezi Londra’da bulunan araştırma kuruluşu Capital Economics, salgınının ekonomiye vurduğu darbenin etkisinin yılın ikinci üç ayında hissedileceğini, Türkiye ekonomisinin 2020 yılında yüzde 2 küçüleceğini, 2020’de ise yüzde 4.3 büyüyeceğini öngörüyor. Capital Economics, ‘Yeni Koronavirüs’ün vuracağı darbenin boyutlarını turizm, perakende, eğlence gibi salgından en fazla etkilenen sektörlerin toplam ekonomi içindeki payı belirleyecek’ diyor;  ‘Türkiye’de turizmin ekonomi içindeki payının diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok daha fazla; sert düşüş turizmde beklenmeli’ diyerek uyarıyor.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’na (TEPAV) göre, iyimser senaryonun baz alınması ve Mart ayında ekonominin yüzde 10 daralması, kalan bölümde ise bir önceki yıla oranla yüzde 5.5 büyümesi durumunda yıllık büyüme yüzde 4.3’e inecek. TEPAV’ın analizine göre yılın birinci ve ikinci çeyreklerinde (ilk 6 ay) Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 20 daralması durumunda ise yıllık büyüme yüzde 3.3’e, yüzde 66 daralması durumunda da yüzde 0’a gerileyecek.
Türkiye ekonomisi için yapılan öngörülerden birine yakınlık duyarak strateji belirlemek son derece yanlış gözükmektedir; çünkü sorun salgının “en kısa sürede” önlenmesi noktasına düğümlenmektedir. İleriye ve iyileşme dönemine bakıldığında ise Türkiye birçok bakımdan dünyanın en şanslı ülkelerinden biri olarak değerlendirilmektedir.
Yeni Koronavirüs ve Türkiye’nin fırsatları
Küresel markalar ve birçok şirket, Yeni Koronavirüs Salgını nedeniyle Çin’deki faaliyetlerini askıya aldılar ve Asya piyasalarındaki işlerini daralttılar. Bu gelişme, Türkiye’ye, gerek coğrafi konumu, gerekse üretim kabiliyeti ve bir de petrol fiyatlarındaki düşüşlerle birlikte, imalat sanayinde potansiyel fırsatlar sunmaktadır. Bu ‘iyimser’ bir yorum değil, realitedir. Açıklanan son IMF raporuna göre, Türkiye’nin Çin’deki ekonomik yavaşlamadan önemli avantaj elde edeceği vurgulanmaktadır. Financial Times’ın araştırmasına göre, Çin’de yaşanan sorunlardan dolayı, avantaj elde edebilecek tek ülke Türkiye gözükmektedir. Bu değerlendirmelerin şöyle somut kriterleri bulunmaktadır:
• Dünyanın en büyük fabrikası diyebileceğimiz Çin’de çalışanların işe gitmemesi, ürünlere olan taleplerin azalması ve Yeni Koronavirüs’ün etkileri ile fabrikalar üretimlerini önemli ölçüde azalttı ya da ara verdi.
• Çin ile ticaret yapan ülkeler ciddi problemler yaşıyor.
• Çin’deki ekonomik büyümenin bu yıl yüzde 4.5’a düşmesi bekleniyor.
• Batı’lı üretim ve dağıtım zincirleri Çin’den çekiliyorlar.
• Teknoloji ve tekstil devleri, Çin’de üretilen ürünleri çeşitli ülkelere kaydırma planları yapıyor.
• Çin üretimine olan ilgi ve güven azalıyor.
• Çin’den mal tedariğinin zorlaşması, otomotiv ve elektronik ürünlerin yedek parçaları konusunda sıkıntılar yaratıyor.
• Çin’den gelecek hammaddeye bağımlı sektörlerde belirsizlikler oluşuyor.
• Çin’den ithalat akışının zayıflaması iç piyasalarda fiyatları artırıyor.
Yeni Koronavirüs Salgını’nın küresel ekonomik tabloda yaratacağı kırılmaların Türkiye açısından bir olanak olarak değerlendirilmesi, hem sürecin Hükümet tarafından doğru yönetilmesi, hem de işletme sahiplerinin durumu kavrayıp harekete geçmesi ile gerçekleşecektir. Yakından baktığımızda görünen bazı fırsat alanları şunlardır:
İhracatçılarımız hazırlıklı olmalı: Çin’deki üretim kapasitesinin azalması, dünya markalarının Çin’e soğuk bakışı, artan küresel taleplerin geçici veya kalıcı olarak Türkiye’nin ihracatçıları için büyük bir fırsat oluşturmaktadır.
Tekstil sektörümüz fırsatı kaçırmamalı: Hazır giyim ve tekstil sektörü dünya devleri ile görüşmelere Mart ayı itibarıyla başladı ve gelecek günlerde Türkiye’de önemli üretim adımları atılabilir.
Otomotiv sektörümüze fırsat doğuyor: Otomotiv sektörü de üretim kapasitesini arttırabilir; yeni yabancı yatırımlar alabilir. (Hyundai Motor, tedarik zincirinde oluşabilecek aksaklıklardan dolayı Güney Kore’de bulunan fabrikasını kademeli olarak askıya almayı planlıyor.)
Gıda sektörümüze alan açılıyor: Sebze ve meyve üretiminin dünyadaki en önemli ülkelerinden biri olan Çin’de ihracat oranlarında ciddi düşüşler gözlemleniyor. Rusya’nın gelecek aylarda Türkiye alımlarını ciddi oranda arttıracağı öngörülüyor.
Uluslararası fuarlar Türkiye’ye çekilmeli: Dünyadaki ticaret fuarlarının önemli bölümüne Çin ev sahipliği yapıyor ve gözüken tabloya göre yıl içerisindeki yapılacak hemen hemen tüm fuarların iptal olma olasılığı oldukça yüksek. Bu anlamda Türk fuarları dünya ticareti için yeni bir çekim merkezi olabilecektir.
Türkiye tedarikçi olmalı: Çin’deki Yeni Koronavirüs yüzünden yeni tedarikçiler arayan onlarca sektörden yüzbinlerce şirket için Türkiye’nin önemli bir aday olması, önümüzdeki yıllarda altın bir fırsat gibi parlamaktadır.
Rekabetçilikte petrol avantajı: Çin’deki salgının ardından küresel ekonomide yavaşlama olacağı endişesi ve Çin’in günlük petrol talebindeki sert düşüşle Brent tipi petrol fiyatı 65 dolardan 30 dolara kadar gerilemiş durumda. Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler için bu durum olumlu bir gelişme. İhracatta Çin ile rekabet edilen sektörler açısından da avantaj ortaya çıkabilir.
AB’ye ihracatımız yükselecek: Yeni Koronavirüs nedeniyle ABD ve AB (Avrupa Birliği) ile Çin arasındaki ticaretin sekteye uğraması, Türkiye’deki bazı sektörleri olumlu etkiliyor. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin Çin’den mal akışını azaltması, toplam ihracatının yüzde 50’sini AB ülkelerine yapan Türkiyeli ihracatçılar açısından fırsat yaratıyor.
Türkiye’nin gücü: Türkiye zorlu bir küresel ve bölgesel gündeme rağmen ihracatını artırabilen birkaç ülkeden biri oldu. Çin’in bazı ürün gruplarında, özellikle tekstil ve hazır giyim alanında yüzde 80 ile yüzde 90 arasında küresel anlamda ezici bir üstünlüğü bulunuyor. Bu ürün gruplarında Çin’den ithalatın yavaşlaması, AB pazarına çok yakın olan Türkiye’nin ihracatını olumlu etkileyecek. KOBİ’lere uyarılarZor süreci özellikle KOBİ’lerin en az hasarla atlatması için planlama yapmaları gerekmektedir. Şu adımlar atılmalıdır:
• Kabinenin, finansal kuruluşların ve diğer kurumların açıkladığı destek paketleri dikkatle izlenmeli, danışmanlık hizmeti de alınarak buradan doğan imkanlar değerlendirilmelidir.
• Müşterilere esneklik ve gönül rahatlığı vermek her şeyden önemli.
• Salgın kontrol altına alındıktan ve kriz sona erdikten sonra müşterilerin, şirketlerin nasıl davrandığını hatırlayacak olması sebebiyle fiyat uygulamaları dikkatli yapılmalıdır.
• Arz ve talep sorunlarını daha da kötüleştirebileceği öngörüsüyle KOBİ’ler, ağır indirimlerden ve promosyonlardan kaçınmalıdır.
• KOBİ’ler arası rekabet ile fiyat savaşlarından uzak durulmalıdır.
• KOBİ’ler müşterilere sunulabilecek katmadeğerli, yan ürün veya hizmetleri düşünmelidirler.
• Turizm, perakende sektöründeki KOBİ’lerin acele fiyat düşüşlerinden kaçınmaları, müşteri ilişkilerine odaklanmaları ve artan müşteri talebiyle bağlantılı olarak katmadeğerli ürün ve hizmetlerini keşfetmeleri beklenir.
Kaynak: Simon-Kucher & Partners

Yorumlar (0)