2017 Yılı Ekonomik Büyüme Stratejisi: ÜRETİME YATIRIM
2016 yılı dünyada vasat, Türkiye’de vasatın biraz üstünde geçti. 2017 yılında ise dünya ekonomisinde iyiye doğru kıpırdanma bekleniyor, Türkiye’de ise iyimserlik egemen. Veriler iyimserliği destekliyor. 2017 yılının yatırım yoğunluklu bir profil kazanacağı anlaşılıyor.
Kamu ve özel sektörün yatırımları 2017 yılında önemli ölçüde artacak. 2016 yılında tahmini 440.7 milyar TL civarında gerçekleşen toplam sabit sermaye yatırımları 2017 yılında yüzde 5.1 oranında artışla 497.1 milyar TL’ye yükselmiş olacak. 2017’de yapılacak yatırımların yüzde 75.4'ü olan 374.8 milyar TL'sini özel sektör gerçekleştirecek. 2017 yılında kamunun toplam 122.3 milyar liralık yatırım yapması öngörülürken bunların tamamlanma süresi de kısa olacak. Ekonomiyi yatırımlar güçlendirecektir ama ondan önemlisi temeldeki sağlamlıktır.
DÜNYA EKONOMİSİ
Genel manzara: 2016 yılından devren 2017 yılı başında küresel ticaret ve yatırımlarda yavaşlama yaşanıyor. Küresel talep zayıf, verimlilik, ücret düşüklüğü, emtia fiyatları istikrarsızlığı, özel kesim borçluluğu, jeopolitik riskler ve belirsizlikler, bankacılığın sistem sorunları gibi nedenler küresel ekonomiyi negatif etkiliyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı (Brexit), finansal piyasaların kırılganlığı, gelir eşitsizliği temelinde sosyal sorunları ve kaygıları körüklüyor.
Ekonomik büyüme: IMF dünya ekonomisinin 2016 yılında yüzde 3.1 büyüdüğünü açıkladı, 2017 yılında toparlanarak yüzde 3.4 büyüyeceğini öngördü. Gelişmiş ekonomilerde büyüme, potansiyelinin altında kaldı ve 2017 yılında yüzde 1.8 büyüme bekleniyor. ABD 2016’da yüzde 1.6 büyüdü, 2017 yılında yüzde 2.2 büyümesi öngörülüyor.
Gelişmekte olan ekonomilerde büyüme zayıf. Çin ekonomisi yavaşladı. Gelişmekte olan ekonomiler 2016 yılında yüzde 4.2 büyüdü, 2017 yılında büyüme yüzde 4.6 oranında bekleniyor. Çin ekonomisi 2016’da yüzde 6.6 büyüdü, 2017’de tahminen yüzde 6.2 büyüyecek. Çin ve Hindistan hariç tutulduğunda 2016 yılında gelişen ülkeler yüzde 2.1 oranında büyüdüler.
Dünya ticaret hacmi 2016 yılında yüzde 2.3 oranında arttı, tahminler ise 2017 yılında yüzde 3.8 artacağı yönünde. Dünya ekonomisi ile ilgili diğer veri ve öngörüler (1 numaralı tabloda) gözükmektedir.
TÜRKİYE EKONOMİSİ
Genel manzara: 2016 yılında yatırımlarda yavaşlama yaşandı, işsizlik oranı yüzde 13.5 seviyesine çıktı. Enerji ithalatı 27.5 milyar dolara indi. Turizm gelirleri 2016 yılında 8.4 milyar dolar kayba uğradı. 2016 yılında cari açık milli gelire oranla yüzde 0.2 puan iyileşti, 4.3 seviyesine indi. 2015 yılında TÜFE artış oranı yüzde 8.8 olarak kaydedilmişti, 2016 yılında yüzde 7.5’a geriledi. 2016 yılında özelleştirme gelirleri dahil genel devlet gelirleri yüzde 0.9 arttı, GSYH’ya oranı yüzde 41.9 oldu. 2015 yılında sıfırlanan kamu kesimi borçlanma gereği 2016 yılında GSYH’nın yüzde 1.7’sine çıktı. 2015 yılında GSYH’nın yüzde 32.9’u olarak gerçekleşen AB tanımlı genel yönetim borç stoku 2016 yılında yüzde 32.8’e düştü. İhracat-ithalat: 2015 yılında ihracat yüzde 8.7 oranında düşmüş, 143.8 milyar dolar gerçekleşmişti. 2016’da ise ihracat yüzde 2.4 seviyesinde azalmaya devam ederek 139 milyar dolar civarına düştü. 2015 yılında ithalat yüzde 14.4 oranında düşmüş ve 207.2 milyar dolar olmuştu. 2016 yılında ithalat yüzde 7.2 seviyesinde azalarak 192.8 milyar dolar oldu (2 numaraları tablo)
Ekonomik büyüme: Türkiye ekonomisi 2015 yılında yüzde 4.0 oranında büyümüştü. Büyüme 2016 yılında yüzde 3.2 civarında gerçekleşti. Tarımsal üretimde büyüme sınırlı kalırken sanayi sektörü büyümeyi destekledi. Hizmetler sektörünün ticaret ve inşaat kalemleri yüksek katmadeğer artışları kaydetti. 2016 yılının ilk yarısında net ihracatın büyümeye katkısı 2016’da negatif 1.8 puan oldu.
2017’DE FİNANSAL METEOROLOJİ
2017 yılı için iyimser ekonomik öngörülerin realizasyonu finansal sektörün seyrine bağlı olacaktır. Yeni yıla girerken Türkiye’de finansal iklimin öngörülen ortalama seyrini Merkez Bankası’nın tahminlerini yansıttığı Finansal İstikrar Raporu’ndan izlediğimizde şunu görüyoruz:
Dünya finans durumu: Avrupa büyüyor, riskler azalıyor. FED’in faiz artırımının sermaye akışı üzerindeki ters yönlü basıncı, Japonya ve Avrupa Merkez Bankaları’nın politikaları sonucu küresel likidite artışı sayesinde dengeleniyor.
Bankacılık: Bankaların likidite pozisyonu güçlü. Türk bankaları, borçlarını çeviriyor. Kredi büyüme oranlarında ılımlı seyir devam ediyor. Faizlerdeki düşüş ve makro ihtiyati tedbirlerdeki gevşeme yönlü adımlar, konut ve ihtiyaç kredilerinde artışla sonuçlanıyor.
Dış ticaret: Cari açıkta 2012’den bu yana görülen iyileşme, devam ediyor ve edecek. Dövizdeki artış şirketleri riske sokmuyor. Çünkü borçlar uzun vadeli, temeller sağlam. Rusya’ya ihracatta toparlanma, enerji fiyatlarının düşük seyri ve turizmdeki ivme, cari açığı ve finansman ihtiyacını azaltmaya devam edecek.
Tasarruf: Hane halkı tasarruflarında artış eğiliminin devam etmesi, finansal sistemin sağlıklı görünümünü koruyor. Hane halkının tasarruf tercihinde TL’nin önceliği devam ediyor.
Jeopolitik: Jeopolitik gelişmeler, küresel büyümedeki durgunluk ve yurtiçi gelişmelerin etkisiyle zayıflayan ekonomik faaliyet yerini büyümeye bırakacak. 2017’de daha olumlu olacak.
Borçluluk: 2017 yılı başında kamunun 16.5, özel kesimin ise 90.8 milyar dolar kısa vadeli borcu bulunuyor. Uzun vadeli borçlar ve diğer borçlar yukarıdaki tabloda görülüyor, toplam borç 321.4 milyar doları buluyor.
FED FAİZ POLİTİKASI VE TÜRKİYE
FED FOMC (FED Açık Piyasa Komitesi) 2016 sonu faiz artırımına başladı ve 2017 yılında üç kez (0.25’lik) daha faiz artırımına gideceğini duyurdu. Bu kararın etkileri 2017 yılında yaşanacak. Acaba Türkiye ekonomisi üzerinde etkileri neler olacak? Türkiye’nin dış finansmana ihtiyacı var. Bu bağlamda döviz çıkışı olacaktır. Kurlar yükselecek ve MB döviz trafiğini tersine çevirmek için faiz artıracaktır. Ancak bu teorik olarak böyle. Oysa Türkiye’nin yapacakları var ve 2017’ye girerken yapmaya başladı bile. Dünya ticaretindeki payımızı (yüzde 0.87) artıracak teşvik patlaması yaşayacağız. Sanayici ve girişimci kur risklerine karşı ters işlem (hedge) yoluyla TL’ye yönelecek, dolar cinsinden borçlanmayı terkedecektir. Uzun vadeli yatırımlar için kısa vadeli borçlanma eğilimi yavaşlayacaktır. FED tarafından 2017 yılında yüzde 1.375, 2018 yılında yüzde 2.125, 2019 yılında da yüzde 2.875’lik faiz projeksiyonu konulmuştur. Bu faiz artırım trendi kısa vadede dolara yönelme ve dalgalanma yaratabilir. Bu dalgalanma kısa ömürlü olur. Döviz cinsinden gelirleri olmayanın döviz cinsinden borçlanmaması, telafi edici rol oynar.
Ayrıca Hükümet, telafi edici önlemlere süreklilik kazandırdı. “Can suyu destekleri” bu amaçlıdır ve KOBİ’ler tarafından genişçe kullanılacağı anlaşılmıştır. 2016 yılının zayıf tüketici ve yatırımcı güveni 2017’ye girilirken güçlenmeye başlamıştır. Moody's, "Fakat yatırım yapılabilir notuna sahip Türk şirketleri pazardaki önder pozisyonları, güçlü bilançoları, sağlıklı likidite ve yönetilebilir FX risklerinden dolayı yerel ekonomik zayıflığa karşı daha dirençli kalmaya devam edecekler" değerlendirmesiyle Türkiye ekonomisinin FED faiz politikasına dirençli olduğunu Aralık 2016’da tespit etmiştir.
2017: YATIRIM VE HASAT YILI
Kalkınma, Maliye, Ekonomi bakanlıkları veri değerlendirme rapor ve dökümanları tarandığında Türkiye ekonomisinin 2017 yılında yatırım yoğunluklu bir profil kazanacağı anlaşılıyor. Kamu ve özel sektörün yatırımları 2017 yılında önemli ölçüde artacak. 2016 yılında tahmini 440.7 milyar TL civarında gerçekleşen toplam sabit sermaye yatırımları 2017 yılında yüzde 5.1 oranında artışla 497.1 milyar TL’ye yükselmiş olacak. 2017’de yapılacak yatırımların yüzde 75.4'ü olan 374.8 milyar TL'sini özel sektör gerçekleştirecek. Verilere baktığımızda, 2016 programı kapsamında mahalli idare yatırımları, yatırım işçiliği ve kamulaştırma giderleri hariç olmak üzere toplam proje tutarı 543.3 milyar TL olan 3008 projenin yürütülmesi devam ediyor.
Kamu ve özel sektörün yatırımları artarken bunların tamamlanma süresi de kısalıyor. 2017 yılında kamunun toplam 122.3 milyar liralık yatırım yapması öngörülürken bunların tamamlanma süresi de kısa olacak. Ekonomiyi yatırımlar güçlendirecektir ama ondan önemlisi temeldeki sağlamlıktır. 2016 yılında Türkiye ekonomisi ilk yarıdaki performansıyla dikkati çekmiştir, durağanlık yılın ikinci yarısında ve tümüyle siyasal nedenlerden dolayı gelmiştir. Rusya krizinin çözülmesi turizmdeki kayıpları telafi etmeye başlamıştır. İç tüketimi destekleyen basit müdahaleler bile iyileşme sağlamaktadır. Bunlar yapısal sağlamlığın işaretleridir.
Bir diğer lehte görüntü cari açığın azalmasıdır. Cari açık ithalatın azalmasından çok yerli üretim lehine alınan kararların olumlu sonuçlarına bağlı olarak düşmektedir. Dolardaki artışa paralel olarak dış borç yapısında bozulma meydana geliyor ama bu nedenle tehdit edici olmuyor. Özel sektörün borç çevirme kapasitesinde düşme yok, tersine cüzi iyileşme tespit ediliyor.
Türkiye’nin 2016 yarısına kadar son 27 çeyrektir ortalama yüzde 5 büyüdüğü de unutulmamalı. Aşağı çekilen öngörülere rağmen Türkiye ekonomisi büyümede dünya sıralamasında yüzde 4.0’lerle ilk 5’deki yerini daima korumayı başarıyor. Bu nedenle Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, dalgalanmaları “gelip geçici” olarak niteliyor.
İşte bu tablo bize, hız kazanan reformlarla ülke ekonomisinin, 2017’de 2016’ya göre daha iyi bir performans göstereceğini haber veriyor.
MEHMET ŞİMŞEK
Başbakan Yardımcısı: “Şoklara karşı direncimiz kanıtlanmıştır”
2016 yılı üçüncü çeyreğinde ekonomimiz bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.8 oranında daralmıştır. Böylece yılın ilk dokuz ayında büyüme yüzde 2.2 olarak gerçekleşmiştir. Yurtiçinde yaşanan gelişmelerin yanısıra küresel ve bölgesel konjonktürün bozulduğu bir dönemden geçiyoruz. Küresel ticarette zayıflama, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında azalma ve jeopolitik gerginlikler üçüncü çeyrekte büyüme üzerinde etkili olmuştur. Ayrıca elverişsiz hava koşulları tarımsal üretimi sınırlamıştır. Kamu tüketiminin güçlü desteğine rağmen; yurtiçi ve küresel piyasalarda yaşanan söz konusu gelişmeler kaynaklı yurtiçi talep ve ihracat daralmıştır. Daralmanın etkisiyle üçüncü çeyrekte istihdam artış hızı sınırlı ölçüde yavaşlamıştır. Ancak büyümemizin istihdam yaratma gücü halen devam etmiştir.
Ekonomimiz son yıllarda pek çok şoka karşı dayanıklılığını ispatlamıştır. Sağlam kamu maliyesi ve sağlıklı bankacılık sektörü ile birlikte uygulanmakta olan yapısal reformlar ülkemizi söz konusu şoklara karşı daha dirençli kılmaktadır. Önümüzdeki dönemde de ekonomimizi her alanda ileriye taşıyacak gerekli tedbirleri alacağız ve reform uygulamalarımıza devam edeceğiz.
2017 yılında yatırımlara ayrılan ödenekleri enflasyondan üç kat fazla arttırıyoruz. Böylece yatırımlarımız reel olarak artıyor, Türkiye ekonomisine can katıyoruz. Kamu yatırımları ve reel ekonomiye sağlayacağı imkan ve desteklerle üretimi, ihracatı ve istihdamı arttırmayı amaçlıyoruz.
Eskiden her 100 liralık verginin 86 lirası faize giderken 2017 yılında sadece 11 lirası faiz harcamalarına gitmiş olacak. Kalan kısmını eğitime, sağlığa, yatırıma, tarıma, sosyal yardıma, kısaca halkımızın refahına harcıyoruz.
Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun milli gelire oranı bu yılın sonunda muhtemelen yüzde 32.8’e düşmüş olacak. Bu oran OECD ortalamalarının üçte birinden az, Maastricht Kriterleri'nin yarısı kadardır. Hatta bu konuda Avrupa Birliği 25 ülkesinden daha iyiyiz.
DR. FARUK ÖZLÜ
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Ar-Ge destekleri artarak sürecek
KobiEfor: Teknoloji geliştirme, Ar-Ge ve inovasyon yönünden Türkiye’nin 2016 yılı performansı nasıl gerçekleşti ve KOBİ’lerin bunda payı ne oldu?
Faruk Özlü: 2016 yılına ilişkin verilerin toplanmasına ve değerlendirilmesine devam edilmektedir. 2015 yılı GSYİH Ar-Ge harcaması bir önceki yıla göre yüzde 17.1 artışla 20 milyar 615 milyon TL’ye yükselmiştir. Bir önceki yıl 1.01 olan GSYİH Ar-Ge payı ise 2015 yılında 1.06’ya yükselmiştir.
KobiEfor: Teknoloji geliştirme, Ar-Ge ve inovasyon yönünden Türkiye’nin 2017 yılı hedefleri ve bu konuda sizin Bakanlık olarak uygulayacağınız teşvik ve destekler neler olacaktır? Bu konuda KOBİ’lere özel teşvik, destek ve yaklaşımlarınız da olacak mıdır?
Faruk Özlü: Ülkemizin 2023 hedeflerimiz doğrultusunda sanayimizin üretim ve ihracat yapısının orta-yüksek ve yüksek teknolojiye dönüşümünün hızlandırılmasına ve ülkemizin Ar-Ge ve yenilik ekosisteminin daha güçlü hale getirilmesine yönelik faaliyetlerimiz devam edecektir.
Bu kapsamda, bu gün itibarı ile faaliyette olan 51 Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin (TGB) ve TGB’lerde faaliyet gösteren firmalarımızın sayısını artırmayı; 300* olan özel sektör Ar-Ge merkezlerinin sayısını artırmayı; 2* olan Tasarım merkezlerinin sayısını artırmayı, 204* olan Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı kapsamında desteklenen proje sayısını artırmayı hedefliyoruz. KOBİ’lere özel destek ve teşvikler ile ilgili KOSGEB’den bilgi alınabilir.
KobiEfor: 2017 yılında Bakanlığınız’ın yeni projeleri hakkında bilgi verir misiniz?
Faruk Özlü: Birden fazla kuruluşun işbirliği ile geliştirilmiş olan Ar-Ge, yenilik ve tasarım projelerinin, proje bütçe sınırı olmaksızın yüzde 50’ye kadarlık kısmının 36 ay süre ile destekleneceği Rekabet Öncesi İşbirliği Projeleri’ni (RİP) hayata geçirmeyi planlıyoruz. RİP kapsamında projesi desteklenen proje ortakları ayrıca Ar-Ge indirimi, Gelir Vergisi Stopajı, Sigorta Primi Desteği, Damga Vergisi İstisnası ve Gümrük Vergisi İstisnası gibi teşviklerden yararlanacaklardır. (*) Kasım 2016 itibarıyla
NACİ AĞBAL
Maiiye Bakanı: “Kamudan yatırıma 78 milyar lira”
2017 yılında maliye politikası büyüme oranını yukarıya çekecek. Bir yandan özel sektör yatırımlarına kaldıraç oluşturacak kamu yatırımlarına, üretim ve ihracatı destekleyecek teşvik ve yardımlara, işletmelerin finansa erişimine katkı sağlayacak desteklere, diğer yandan da Ar-Ge, inovasyon ve nitelikli insan gücünün yetiştirilmesine daha fazla kaynak ayırmak suretiyle büyüme dostu bir maliye politikası uygulayacağız. 2016 yıl sonunda yüzde 32.8 oranında gerçekleşmesini beklediğimiz AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranını 2017 yıl sonunda yüzde 31.9'a düşüreceğiz.
IMF dünya ekonomisinin 2016 yılında yüzde 3.1 büyüyeceği tahmininde bulundu. Küresel ekonominin 2017’de toparlanarak yüzde 3.4 büyüyeceği tahmin ediliyor. Büyüme, esas olarak gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olacak. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin 2017’de yüzde 3 büyümesini bekliyoruz. 2017'de küresel ticaret hacminde de yüzde 3.8 artış tahmin ediyoruz.
Yatırıma ayrılan kaynağı 2017’de 78 milyar liraya çıkarıyoruz. Kamu yatırımları içerisinde en yüksek payı 22.1 milyar ile ulaştırma sektörüne ayırıyoruz. Eğitim alanındaki yatırımlar için 13.7 milyar lira, tarım sektöründeki yatırımlar için 10.3 milyar lira, sağlık sektöründeki yatırımlar için ise 7.1 milyar lira kaynak tahsis edildi. Geçen yıl iki katına çıkardığımız reel kesim desteklerini 2017’de yüzde 16 arttırarak 32.4 milyar liraya çıkarıyoruz. 2017’de, gerek artan kamu yatırımları gerekse reel ekonomiye sağlanacak imkan ve desteklerle özel sektör yatırımlarını ve ihracatı arttırmayı hedefliyoruz.
NİHAT ZEYBEKCİ
Ekonomi Bakanı: 2017’DE CÜSSELİ BİR GÜMDEM GÜMRÜK BİRLİĞİ ‘RAF’A
KobiEfor: Türkiye 2016’da; üretimde,ihracatta, yatırımda, istihdamda ve büyümede tahminen hangi sonuçları alacak,analiz ederek özetler misiniz?
Nihat Zeybekci: Dünya konjonktüründeki yaşanan olumsuz siyasi ve ekonomik gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisi, 2016 yılında da büyümeye devam etti. Özellikle 2008 yılındaki krizden sonra en sağlam ekonomiler arasında olduğunu ispatlayan ve 2009 yılının son çeyreğinden 2016 yılının üçüncü çeyreğine kadarki dönemde kesintisiz büyüyen Türkiye ekonomisi, mevcut durumda küresel ekonomideki durgunluk, çevre ülkelerde yaşanan siyasi gelişmeler ve 15 Temmuz başarısız darbe girişimi gibi unsurlara rağmen makroekonomik göstergelerindeki yukarı yönlü ivmeden taviz vermedi.
2016 yılının ilk ve ikinci çeyreklerinde yüzde 4.5 büyüme kaydeden Türkiye ekonomisi, 2016 yılının üçüncü çeyreğinde kaydedilen yüzde 1.8’lik daralma ile biraz hız kesse de son dönemde ülkemizin geçtiği süreçler ile küresel, ekonomik ve siyasi gelişmeler göz önüne alındığında, bu durumun konjonktürel olduğu görülmektedir.
2023 hedeflerimiz doğrultusunda daha yüksek büyüme oranlarına erişmek, öncelikli amaçlarımız arasında yer almaktadır. Bunun için; büyüme performansımızı daha da arttırmayı, istikrarlı büyümenin temellerinin atılması için Varlık Fonu ve Proje Bazlı Teşvik Sistemi gibi kapsamlı politika araçları ile ekonomimizin önündeki engelleri kaldırmayı, ülkemize daha yüksek, tutarlı, ileri teknolojiye sahip yatırımları çekmeyi ve ekonomik anlamda dünyanın her yerinde var olan bir Türkiye kurmayı amaç edindik. Bu atılımların gerçekleştirilmesi sonucunda Türkiye ekonomisi; ihracat, yatırımlar ve üretimin kesintisiz pozitif katkı yaptığı daha güçlü bir ekonomi haline gelecektir. Böylece Türkiye ekonomisi istikrarlı büyüme konusunda parmakla gösterilen ülkelerden birisi olmaya devam edecektir.
Bu çerçevede Ekonomi Bakanlığı olarak; üretim kapasitemizi ve rekabet gücümüzü yükseltmek, ihracatımızdaki katmadeğerli ürünlerin ağırlığını artırmak, üretimde ve yatırımdaki dönüşümü sağlamak üzere Ar-Ge ve tasarım teşviklerine daha fazla odaklanmak, teşvik sistemimizin etkinliğini artırmak, ülkemizin yatırım cazibesini geliştirmek için yatırım ortamının iyileştirilmesi yönündeki çalışmalarımızı da hızlandırmak adına gerekli adımları atmaktayız. İlerleyen dönemde ise ilk olarak açıkladığımız reform paketlerini, sonrasında da yeni reform paketlerini devreye sokarak Türkiye’nin potansiyel büyümesine ulaşması, ihracatını artırırken cari açığını düşürmeye devam etmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
KobiEfor: 2017 yılına hangi önlemler ve çözümlerle giriyoruz, yeni hangi önlemleri alacağız, 2017 yılı için hangi ekonomik sonuçları hedefliyoruz?
Nihat Zeybekci: 2017 yılından beklentilerimi değerlendirecek olursam, 2016 yılında küresel piyasalarda yaşanan ciddi dalgalanmaların ardından 2017 yılının 2016 yılına göre çok daha dengeli bir yıl olacağını düşünüyorum. Küresel ekonomideki zayıf seyir altında, Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan tahminlerde 2017 yılı için büyüme hedefimiz yüzde 4.4 seviyesinde bulunuyor. Bu yıl, gerek küresel ekonomideki güven kaybı gerekse yurt içinde terör ile mücadelede son dönemde yaşanan gelişmeler Türkiye ekonomisinin performansında etkili olmuştur. Diğer yandan önümüzdeki sene büyümenin daha güçlü gelmesi için Hükümetimiz reformlar ve desteklere hız verdi. Dolayısıyla büyüme tarafında ben bu hedeflerden daha iyi bir performans yakalanacağına inanıyorum. 2017 yılında dış ticaret performansımızda da 2016 yılına göre daha güçlü rakamlar hedefliyoruz. Bu rakamlara ulaşmak için gerekli reçeteleri hazırladık. Özellikle önümüzdeki dönemde Hükümetimiz ihracat teşviklerini daha da artırarak bu tabloyu desteklemeye devam edecektir. Rusya ile ilişkilerimizin normalleşmesinin de ihracatımızı önümüzdeki dönemde destekleyeceğini düşünüyorum. OVP hedeflerinde 2017 yılı ihracat hedefi 153.3 milyar dolar, ithalat hedefi ise 214 milyar dolar seviyesinde yer alıyor. Enflasyon oranlarında da istikrarlı bir düşüş öngörüyoruz. Bu sene tüketici enflasyonunun yüzde 7.5 seviyesinde gerçekleşmesi, ardından kademeli olarak düşerek 2017 yılında yüzde 6.5, 2018 ve 2019 yılında ise yüzde 5 seviyesine gerilemesini hedefliyoruz. İstihdam tarafında ise özellikle hazırlanan reformların da etkisiyle 2017 yılında yatırımların artacağı ve büyümemizin güçleneceği bir tabloda olumlu bir performans bekliyoruz. Yatırım-üretim-istihdam-ihracat değer zincirinin tüm halkalarına yönelik politikaları içeren yeni teşvik politikalarımız ve düzenlemelerimizle ben 2017 yılında bu hedeflerin üzerinde daha güçlü bir performansın yakalanmasının zor olmayacağına inanıyorum.
Ayrıca 2017 yılının Türkiye ekonomisi açısından daha parlak bir yıl olacağına inanıyorum. Bu kapsamda 2017 yılında Ekonomi Bakanlığı olarak faaliyetlerimiz arasında önceliklendirdiğimiz hususları şu şekilde sıralayabilirim;
- Ticaret diplomasimizi hızlandırmaya, daha fazla ticaret ve alım heyetleri düzenlemeye, pazar çeşitlendirmesini sağlamaya, mevcut pazarlarda derinleşme faaliyetlerimizi sürdürmeye, yeni pazara giriş olanaklarını ortaya çıkarmaya çaba sarf edeceğiz.
- 2023 hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda, ihracatçılarımızla birlikte yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam ihracatımız içindeki payını yükseltmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
- Üretimde ve yatırımdaki dönüşümü sağlamak üzere Bakanlığımız faaliyetleri kapsamında; Ar-Ge ve tasarım teşviklerine daha fazla odaklanacağız. Teşvik sistemimizin etkinliğinin daha da artırılması amacıyla tüm paydaşlarla işbirliği içerisinde çalışmalarımıza devam edeceğiz.
- Ülkemizin yatırım cazibesini artırmak için yatırım ortamının iyileştirilmesi yönündeki çalışmalarımızı da hızlandıracağız. Yatırım Danışma Konseyi gibi istişare platformlarında dünyanın önde gelen yatırımcıları tarafından ortaya konulan görüş ve önerileri değerlendirerek ülkemiz için kazanımlara dönüştürecek politika ve uygulamalara etkinlik kazandıracağız.
- Özellikle ithalata bağımlılığı azaltacak, teknolojik dönüşümü sağlayacak, yüksek katmadeğerli ve yenilikçi yatırımların desteklenmesine yönelik yeni düzenlemeler yapmaya devam edeceğiz.
- Ülkemizin kritik ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli olan yatırımları esnek bir model içerisinde proje bazlı olarak destekleyeceğiz.
- Gelişmişlik seviyesi daha düşük olan illerimizde yatırımların ve istihdamın artırılmasına yönelik mevcut uygulamalarımızı geliştireceğiz.
- Serbest Bölgelerimizi uluslararası sermaye için bir cazibe merkezi haline getirmek istiyoruz. Yüksek ve orta-yüksek teknoloji ile yenilenebilir enerji başta olmak üzere sektörel ihtisaslaşma odaklı yeni serbest bölgelerin kurulması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
- İhracatçılarımızın alıcılarla buluştuğu ve iş görüşmelerini gerçekleştirdiği sektörel nitelikli yurtiçi fuarlarda, katılımcı şirketlerimize aynen yurtdışı fuarlarda sağladığımız destekleri sunacağız.
- Bu çerçevede ihracat birim fiyatının yükseltilmesine yönelik destek mekanizmalarını güçlendireceğiz.
- İhracatçılarımızın finansmanı kapsamında ihracat kredileri ve sigortacılık anlamında yeni enstrümanlar sağlanmasına yönelik çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
- Eximbank’ın fonksiyonlarını geliştirecek, Kredi Garanti Fonu’na ilişkin yeni düzenlemeler getirecek, böylece daha fazla sayıda firmamızın dış pazarlarda rekabet ederken finansman bağlamında elini rahatlatacak uygulamalar hayata geçireceğiz.
- Önemli pazarlarımıza yönelik kısa, orta ve uzun vadeli eylem planları hazırlayarak bu ülkelere ihracatımızı artıracağız. İhracatçılarımızın bu pazarlara daha donanımlı ve sistematik bir şekilde girmelerini sağlayacağız.
- İhracatçı sayısının ve ihracatçıların kapasitesinin artırılması yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz.
- Türk sektör, ürün ve markalarının yurtdışındaki algısının geliştirilmesi ve Türk markalarının bilinirliğinin artırılması yönünde pazara giriş ve tanıtım faaliyetlerimize devam edeceğiz.
- Hizmet sektörlerine de açtığımız TURQUALITY® Programı’nı etkili şekilde uygulayarak hizmet sektörlerinde bölgesel ve küresel markalar yaratacağız.
- 2017 yılında yürürlüğe konulacak “2023 Hizmet İhracatı Stratejisi” ile hizmet sektörlerimizin uluslararası rekabet gücünde artış sağlayacak tüm tedbirleri, kamu-özel sektör işbirliğinde oluşturulan bu yol haritası çerçevesinde uygulamaya koyacağız.
Dünyada etkisini gösteren yeni ticari gelişmelere ayak uydurulması adına Avrupa Birliği ile aramızdaki Gümrük Birliği Anlaşması’nın gözden geçirilerek günümüz koşullarına uygun bir şekilde güncellenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu çerçevede, Gümrük Birliği kapsamındaki yapısal sorunların giderilmesi ve AB ile tarım alanında mevcut tavizlerin geliştirilmesi, kamu alımları ve hizmetlerde ise karşılıklı pazar açılımları sağlanması hususlarının müzakere edilmesi konusunda taraflar arasında mutabakat sağlanmıştır. Konuya ilişkin resmi müzakerelere 2017 yılının ilk çeyreğinde başlamayı hedefliyoruz.
Küresel piyasalardaki gelişmeleri 2017’de de yakından takip edeceğiz. Özellikle Amerika Merkez Bankası FED’in izleyeceği ekonomi politikaları büyük önem arz ediyor. Ayrıca BREXIT sürecini de yakından takip ederek İngiltere ile olan ekonomik ve ticari ilişkilerimize yeni bir yön vermeye çalışacağız. Bu yöndeki çalışmalarımıza geçtiğimiz aylarda yaptığım İngiltere ziyaretinde başlamıştık. Bu görüşmelerimize 2017 yılında da devam edeceğiz. 2016 yılında sıkıntılı zamanlar geçirdiğimiz Rusya ile sorunlarımızı artık bir kenara koyarak daha önceki dönemlerde ulaştığımız ticaret hacimlerine ulaşmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Birçok sıkıntıyı geçtiğimiz günlerde çözmüştük. 2017 yılında da gerçekleştireceğimiz istişareler neticesinde diğer sıkıntılarımızı da tamamıyla aşacağımızdan eminim.
BÜLENT TÜFENKCİ
Gümrük ve Ticaret Bakanı: GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜÇLENECEK
KobiEfor: 2017 yılında Türkiye ekonomisini nasıl bir yıl bekliyor?
Bülent Tüfenkci: Dünya ekonomisi hala kriz öncesi büyüme oranlarına kavuşamadı. Yaşanmakta olan finansal dalgalanmalar küresel ekonominin performansını yavaşlatıcı etki yarattı.Biz küresel belirsizliğin hakim olduğu böyle bir ortamda, en büyük ticaret partnerlerimizden birisi olan Rusya ile kriz yaşadık. Turizm geriledi. Güçlü maliye politikamız, son 27 çeyrektir büyüyen ekonomimiz, istikrarlı ve sağlıklı bütçemiz olmasaydı, gerek dış dünyadaki gelişmelerin gerekse de ülkemizde yaşanan hadiselerin finansal piyasalarımız üzerindeki etkisinin çok daha büyük olması beklenebilirdi. Ülkemiz, tüm bu belirsiz ve zayıf görünüme rağmen 2016 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4.7 ve ikinci çeyreğinde yüzde 3.1 oranında büyüyerek birçok gelişmiş ekonomiyi geride bıraktı. Tüm dünyada etkisini gösteren zayıf talep ile beraber dış ticaret performansının da zayıflaması, ülkelerin büyüme performansları üzerinde aşağı yönlü baskılara neden oldu. Büyüme beklentileri, küresel ekonominin içinde bulunduğu kırılgan yapı nedeniyle aşağı yönlü revize edildi.
OECD’ye göre 2016 yılı büyümemiz yüzde 2.9 olurken; 2017 yılı büyümemiz yüzde 3.3 olarak gerçekleşecek. IMF de önümüzdeki döneme ilişkin olarak ülkemiz için büyüme beklentisini 2016 için yüzde 3.3 ve 2017 için yüzde 3 tahmin etti. Dünya Bankası’nın tahminleri ise 2016 ve 2017 yılları için sırasıyla yüzde 3.1 ve yüzde 3.5 seviyelerinde.
Biz OVP’de, büyüme beklentimizi 2016 yılı için yüzde 3.2, 2017 yılı için ise yüzde 4.4 öngördük. 2017’de üretken alanlara yönelik yatırımlarımızı artırarak verimlilik artışı sağlayacağımız bir büyüme stratejisi benimsedik. Yapısal reformlarımızın yansımaları ile 2017 yılı içerisinde beklentilerin üzerinde bir büyüme yakalayacağız.
KobiEfor: ‘Reformların yansısı’nı açar mısınız?
Bülent Tüfenkci: Hükümetimiz’in yürütmekte olduğu yapısal reform atılımı ile sürekli bir ilerleme söz konusudur. Yeni teşvik paketi yatırımcılarımızın önünü açmak için atılmış büyük bir adımdır. Bu kapsamda proje bazlı teşvik sistemini ön plana çıkardık. Kredilere erişim kolaylığı, bazı ticari araçların ÖTV’siz yenilenebilmesi, teknoloji yatırımlarında damga vergisinin kaldırılması, şirket kuruluşlarının ve kredi kullanımının kolaylaştırılması gibi çeşitli düzenlemeler yaptık. Güneydoğu teşvik paketini açıkladık, bölgede cazibe merkezleri oluşturma ve konut, fabrika, üretim, istihdam sayısını artırma yönünde ciddi çalışmalarımıza başladık. Ek olarak şu an üretim teşvik paketi üzerinde çalışıyoruz. Küresel dış ticarette keskin bir yavaşlama görülüyor. Dış ticaretimiz ise küresel konjonktürle beraber hareket ediyor. 2016’da ticaret üzerindeki tüm olumsuz göstergelere rağmen 2017 yılında yeni reformlarımız sayesinde ticaretin hız kazanacağı beklentimiz büyük. 2017 yılında hedeflediğimiz ihracat 153.3 milyar dolar ve hedeflediğimiz ithalat 214 milyar dolar seviyesinde. Bu çerçevede 2017’de yaklaşık 368 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi yakalayacağımızı tahmin ediyoruz. 2017 yılında da yatırımları, ihracatı canlandıracak çalışmalara devam edeceğiz. 2017 yılı dış ticaretimizdeki ve cari açığımızdaki gelişmeler açısından olumlu bir yıl olacak. Ayrıca 2016’da gerileyen seyahat gelirlerinin, 2017 yılında yüzde 26 artarak 23.5 milyar dolara yükseleceğini tahmin ediyoruz.
KobiEfor: Bakanlık olarak 2017 yılı hedefleriniz ve öncelikleriniz nelerdir?
Bülent Tüfenkci: 2017 yılında gerçekleştirmeyi planladığımız projelerimiz şunlar olacak:
- 15 Ağustos 2017 tarihinde sona erecek Onaylanmış Kişi Belgesi (OKSB) uygulaması kapsamında A ve B sınıfı OKSB’ye sahip firmalara Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) verilmesi ile YYS sahibi firmaların sayısının daha da artırılması.
- Konteyner ve Liman Takip Sistemi’nin 2017 yılı içerisinde tüm Türkiye’yi kapsaması.
- Yeni AB Gümrük Kodu ile uyum. Yeni bir Gümrük Kanunu hazırlanmasına yönelik çalışmalar yürütülmektedir.
- Gümrük Birliği’nin güncellenmesine dair çalışmalar.
- “Ulusal Ticaretin Kolaylaştırılması Komitesi” kurulması.
- Basitleştirilmiş Gümrük Hattı projesinin tamamlanması.
- “Veri Değişimi” projeleri, Karşılıklı Tanıma Düzenlemeleri, e-TIR projesi, Çok Taraflı İlişkiler Kapsamında İşbirlikleri, Transit Rejiminde Havayolu, Denizyolu ve Demiryolu Taşımaları İçin Basitleştirme Uygulamaları, Sınır Ticaretinin Geliştirilmesi, Özel Fatura Gümrük İşlemlerinin Elektronik Ortama Aktarılması, Gümrük Laboratuvarlarında Akredite Olunan Metot Sayısının Artırılması, Geri Verme/Kaldırma, Türk Gümrük İdaresi’nin Deniz Gözetim ve Operasyonel Kapasitesinin Geliştirilmesi (AB Projesi), Yüz Kayıt Sistemi Kurulması, Plaka Tanıma Sistemi (PTS) Projesi.
TARKAN KADOOĞLU
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı: “Ekonomiyi KOBİ’ler büyütecek”
Türkiye’nin de son 4 yılda yüzde 3-4 oranı seviyesinde büyüme temposuna girdiği görülüyor. 2017’de Türkiye ekonomisinin gidişatı, düşük büyüme tuzağına yakalanmış küresel ekonomiyle yakından ilintili olacaktır. Yurtiçindeki politika seçenekleri, görünümün daha olumluya dönmesine yardımcı olabilecek en önemli alan olarak gözüküyor. Türkiye’nin 2017 yılına girerken atması gereken stratejik adımların başında büyümenin kalitesini iyileştirmek geliyor. Orta Vadeli Program’da vaat edilen yüksek teknolojili sanayi üretimini desteklemek ve harekete geçirmek orta vadede büyüme hızının tekrar artışa geçmesini sağlayabilecektir. 2016 yılında hızı yavaşlayan hatta duran “yapısal ve ekonomik reformlar”a hız verilmesi, 2017 yılında ekonomimizin görünümünü de etkileyecektir.
TÜRKONFED olarak üç ana başlık altında yapısal reformları takip ediyoruz. Bunlar “Demokrasi ve Karar Alma Süreçlerine Katılım”, “Girişimcilik ve Rekabet” ile “Küresel Rekabet Gücü ve AB'yle Uyum”dur. Bu stratejik başlıkların, Türkiye’nin sürdürülebilir bir şekilde, daha yüksek bir büyüme patikasına girmesi için önemli olduğunu düşünüyoruz.
Girişimcilik ve rekabet alanında, Türkiye’nin en yakından takip etmesi gereken alan KOBİ’lerdir. KOBİ’lerin verimliliğini artıracak adımların, potansiyel büyümemiz üzerinde doğrudan etkisi olacaktır. Ayrıca Türkiye’de bölgeler arasındaki kalkınma farklılıklarının azaltılmasının da benzer bir etki yaratacağını söylemek mümkündür. Büyümenin kalitesinin geliştirilmesi kapsamında katmadeğeri yüksek sektörlere destek verilmesi ve Hükümet’in eylem programında yer alan “Üst orta ve yüksek teknolojili ürünlerde yerli tedarik modellerinin hayata geçirilmesi” eylemi önemlidir. Mesleki ve teknik eğitim reformlarına ağırlık verilmesi, eğitim istihdam bağlantısının güçlendirilmesi, meslek yüksekokullarının yeniden yapılandırılması, bölgesel olarak çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınması, TÜRKONFED önerilerinde stratejik bir öneme sahiptir.
MEHMET BÜYÜKEKŞİ
TİM Başkanı: İhracat pozitife dönecek
Türkiye'nin ihracatı 2016 yılını muhtemelen 143 milyar dolar ile kapatacaktır. Daralacağını tahmin ettiğimiz dünya ticaretindeki payımızı da muhtemelen yüzde 0.89'a kadar yükseltmiş olacağız. Böylece 2017 yılında ihracat 153.3 milyar dolar olacaktır. Dünya mal ticaretinin yüzde 3-4 arasında büyüyeceğini beklediğimiz bir ortamda yüzde 7.1 ihracat artışını ulaşılabilir görüyoruz.
2017 yılında AB pazarında yavaşlama olacaktır. Petrol fiyatları 50-60 dolar arasında kalırsa petrol üreticisi ülke pazarlarımızda talep daha iyi olacaktır. Rusya yeniden büyüyecektir. İkili ilişkilerde de iyileşmeler sağlanırsa bölge ülkeleri ile ticaret artabilecektir.
Hükümet ihracatçılara önemli bir nakit desteği verilmesini hedeflemektedir. Buna göre ihracatçılara seçilmiş kriterleri karşılamak kaydıyla bir önceki seneye göre taahhüt ettiği ihracat artışını gerçekleştirmesi halinde nakit prim desteği verilecektir. Bu uygulama ihracata ivme kazandırırken ihracatçıları mali açıdan rahatlatacaktır. Eximbank kaynakları da artırılmaktadır. Böylece ihracatçıya sağlanan olanaklar genişlemektedir.
NAİL OLPAK
MÜSİAD Genel Başkanı: “Türkiye ekonomisine yeni bir hikaye gerekiyor”
2016 yılının ilk iki çeyreğinde performansı oldukça olumlu seyreden Türkiye ekonomisi, yılın 3. çeyreğinde aktivitenin yavaşlaması nedeniyle 1.8 puan daraldı. Böylece Türkiye ekonomisi yılın ilk 9 aylık kısmında yüzde 2.2 büyümüş oldu. FED’in faiz artırım süreci ve Brexit sonrası Avro Bölgesi’nin durumuna yönelik belirsizlikler ve Çin ekonomisindeki yavaşlama ile yön bulmaya çalışan küresel ekonomik koşullar elbette ekonomimize olumsuz tesir etti. Ancak orta ve uzun vadede yüzde 5’in üzerinde bir büyüme hedefliyorsak, ihracatın mutlak suretle artırılması ve dış talebin büyümeye katkısının kalıcı bir şekilde pozitife dönmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde dış talebin arzulanan düzeye çekilebilmesi için ihracatçılarımızın yeni pazarlara açılımını kolaylaştırmak amacıyla yeni Serbest Ticaret Anlaşmaları imzalanması ve mevcut anlaşmaların kapsamlarının genişletilmesi büyük önem arz etmekte.
Yatırımlarda gözlenen gerilemenin en son açıklanan EKK kararlarının hayata geçirilmesiyle birlikte sona ereceğini düşünüyoruz. Zira yatırım teşvikini artıran, finansmana ulaşımı kolaylaştıran ve istihdam artışını gözeten bu kararların reel sektöre “can suyu” olacağı inancındayız. Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinde yeni bir hikayeye gereksinim duyuluyor. Bu noktada yalnızca politika yapıcılara değil; iş dünyasının temsilcileri olarak bizlerden tüketicilere varana kadar ekonominin bütün aktörlerine önemli görevler düşüyor. Bu yüzden bu hikâyeyi hep birlikte yazmalıyız. Ekonomi yönetimince alınan ek tedbirler neticesinde 3.2 puanlık 2016 büyüme hedefi yakalanacak. Motivasyonumuzu kaybetmemeli ve üretmeye devam etmeliyiz.