16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde özlenen dünya tasvir edildi: EŞİTLİKÇİ KUTUPLAR
Marmara Grubu Vakfı’nın düzenlediği ve KobiEfor’un basın sponsoru olduğu 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi küresel bir platforma dönüştü.
KAPAK
01.05.2013, 10:12 01.05.2013, 10:12
16553
Her geçen yıl kapsamı küreselleşen Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin 16.’sı 9-10-11 Nisan tarihlerinde İstanbul’da yapıldı ve dünyanın kutupsallığı ekseninde derinlemesine bir tartışma ve çözümleme sahnesi oldu. Ekonomi Oturumu, Enerji Oturumu, Sağlık ve Eğitim Oturumu, Kültür ve Ekolojik Diyalog Oturumu, Modernleşme ve Kadın Oturumu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Savunma Sanayi ve Güvenlik Ortak Oturumu ile Cumhurbaşkanları Oturumu gibi zirve platformlarında uluslararası üst katılım insanlığın yakın geleceğini ele aldı. KobiEfor’un basın sponsoru olduğu Zirve’nin seyrini ve 57 devletin ortaya koyduğu temel görüş ve yaklaşımları okurlarımıza aktarıyoruz.
1.GÜN AÇILIŞ:
MGV Genel Başkanı Dr. Akkan Suver: Avrasya kıymetler sistemidir
Zirve’nin ilk gün açılışına Dünya Odalar Federasyonu Başkanı Rona Yırcalı başkanlık etti. Zirve Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver’in konuşmasıyla başladı. Suver, Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin bugün Bölge dışına taşarak Afrika’dan Latin Amerika’ya uzanan bir yapıya büründüğünü söyledi. Balkanların, Kafkasların, Ortadoğu’nun ve Kuzey Afrika’nın çevresinde şekillenmekte olan statüko ve siyasi düzen içinde, sözü dinlenilir aktörlerden biri olmaya her bir ülkenin ayrı ayrı özen gösterdiğini belirten Suver, “Uluslararası ekonomik ilişkilerde geçerli olan standartların sivil inisiyatifler alanında sağlanamadığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Biz Avrasya’ya bir coğrafya olarak bakmıyoruz. Avrasya adını bir kıymetler sistemi olarak telakki ediyoruz. İnanıyorum ki, Avrasya hem siyasi hem de ekonomik birliğine kavuştuğu gün yeni bir yaşamın kapısını aralayacaktır. Öte yandan, Avrasya’yı dinlere, lisanlara, kara parçalarına, milletlere göre değerlendirmemiz yanlış olur. Bu çağda artık hiçbir şey yalnızca dik başlı güçle başarılamayacak ve başka toplumlara dışarıdan dayatılamayacaktır.”
İzmir Vali Yardımcısı Şahin Aslan: EXPO İzmir’e
İzmir Vali Yardımcısı –EXPO 2020 İzmir Genel Sekreter Yardımcısı Şahin Aslan, EXPO’ların evrensel temel ile düzenlenip, düzenlendiği kent için teknoloji, ekonomi açısından yeni işbirlikleri oluşturduğunu söyledi. EXPO 2020’nin İzmir’de düzenlenmesinin dünyaya hoşgörü mesajı olacağını söyleyen Aslan, ana tema olarak ise sağlık konusunu seçtiklerini söyledi.
İstanbul 2020 Komitesi Başkanı Hasan Arat: Olimpiyat İstanbul’a
İstanbul 2020 Adaylık Komitesi Başkanı Hasan Arat, İstanbul’un Olimpiyatlara 4 kez aday olduğunu hatırlatarak, “Türkiye o zaman gelişmekte olan bir ülkeydi. Şimdi ise dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biridir. Şu anda son değerlendirmede aday kentler arasında yüzde 83 ile İstanbul lider gözüküyor” dedi. 2006’dan bu yana 40 büyük spor organizasyonuna ev sahibi olduklarını kaydeden Arat, Olimpiyatın İstanbul’da gerçekleşmesi halinde yapılacakları şöyle sıraladı: “Tarihi mirası koruyacağız ve olimpiyat şehri inşa edeceğiz. Boğaz alışkanlığını gözüne alarak göz kamaştırıcı bir rıhtım parkı yapacağız. İstanbul bir dekor olacak. Tarih ve sporu birleştireceğiz. Türkiye’de yapılacak olimpiyat oyunları ile ilk defa laik ve çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin ev sahipliği gerçekleşecek.”
Türk Telekom CEO’su Tahsin Yılmaz: 50 milyar makine birbiriyle konuşacak
Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Tahsin Yılmaz, 2012 verilerine göre Türkiye'deki bilişim sektörünün cirosunun 40 milyar dolara ulaştığını söyledi. Yılmaz, Türk Telekom’un Türkiye’nin öncü iletişim şirketi olarak yatırım ve faaliyetleriyle sadece telekomünikasyon sektörüne değil, Türkiye ekonomisine de katma değer sağladığını söyledi. Konsolide olarak 7 yılda 13 milyar lirayı aşkın yatırım yaptıklarını hatırlatan Yılmaz, şu bilgileri verdi: “Yatırımların büyük bölümü altyapı ve yeni teknolojileri kapsıyor. Hayatı kolaylaştıracak dijital çözümlerle eğitimde, sağlıkta, eğlence ve enerji alanlarında değer yaratacak teknolojilerin geliştirilmesine öncülük etmeyi hedefliyoruz. 2020 yılında dünyada 50 milyar makine birbirleriyle konuşacak.
“2020 yılında bilişim harcamalarının yüzde 80'ini mobilite, sosyal ağlar, bulut ve büyük veri olarak bilinen yeni mega eğilimler oluşturacak. Para dijitalleşiyor. Dünyanın en önemli teknoloji şirketlerinden IBM'in gelecek öngörülerine göre 5 yıl içinde artık akıllı telefonlarımız için internet siteleri için, ATM kartlarımız için şifre kullanmayacağız. Bunun yerine ses kontrolü, retina taraması gibi alternatif biyometrik verilerimiz kullanılacak. Bu sayede kırılamayacak birer şifre sahibi olacağız.”
İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi: Tekstil, net ihracatçı bir sektör
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi tekstil sektörünün son 25 yılda çok büyük atılımlar gerçekleştirdiğini, bu performansta Türk milletinin üretkenliğinin ve ince zekasının büyük payı olduğunu dile getirdi. İhracatta mücevherat ve savunma sektörünün ardından 3. sırada bulunduklarını belirten Tanrıverdi, “Tekstil ve hazır giyim dahil edildiğinde Türkiye’nin ihracatı 26 milyar dolar. Ortaya konulan performans ihracatın amiral gemisi olduğumuzu gösteriyor. 13.2 milyar dolar dış ticaret fazlası veren net ihracatçı sektörüz. Sektörümüz son 10 yılda uluslar arası pazarda payını artırarak ülke ekonomisinde en fazla katkı sağlayan yapıya büründü. Biz büyüdükçe Türkiye gelişti. Türkiye geliştikçe biz büyüdük” bilgisini verdi.
T.C. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL’ÜN MESAJI
Avrasya bölgesinde ekonomi, siyaset, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve kalkınmada kadının rolü konularının işleneceği, yeni küresel yapıların tartışılacağı 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin bölgesel ve uluslararası işbirliği olanaklarının ele alınmasına yönelik yararlı bir çalışma oluşturacağına inanıyorum. Küresel güç dengesinin Batıdan Doğuya ve Kuzeyden Güneye kaydığı konjonktürde, Avrasya coğrafyasının konumu ve gelecekte üstleneceği rolün öneminin yadsınamayacağı açıktır. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin tartışacağı konuların "Tek Kutuplu Dünya mı, Çok Kutuplu Dünya mı" sorusu etrafında şekillenmesi isabetli olmuştur.
Gelişmiş piyasa ekonomilerinde yaşanan ekonomik kriz ve ‘Arap Baharı’nın ortaya çıkardığı dinamikler, uluslararası sistemde taşların yerinden oynamasına yol açmıştır. Güvenlik, refah ve barışın bölünmez bir hale geldiği bu ortamda, uluslararası işbirliği ve dayanışma hiç olmadığı kadar önem kazanmıştır. Ortaya çıkan risklerin bertaraf edilmesinin ve fırsatlardan en etkin şekilde istifade edilebilmesinin anahtarı olarak bölgesel işbirliği ve sahiplenme kavramları ön plana çıkmaktadır. Küresel düzenin yeni yapısı, bu doğrultuda atılacak adımlar temelinde şekillenecek ve başarısı da bu yönde sağlanan ilerlemeye bağlı olacaktır.
Avrasya ülkelerinin de aralarında bulunduğu yeni küresel ve bölgesel aktörlerin kendilerini daha iyi ifade etmeleri ve küresel karar alma organlarında daha adil bir yapının tesisi gerekliliği tartışılmaz bir gerçektir. Bu bağlamda Türkiye, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere küresel yönetişim kurumlarının, küresel siyasete ve ekonomiye yön veren oluşumların, çağın ihtiyaçlarına göre daha kapsayıcı ve adil bir hale getirilmeleri gerektiğini savuna gelmektedir. Bu açıdan söylemlerimiz kadar eylemlerimizin de yol gösterici olacağını biliyor ve Avrasya'daki ülkelerin uygulamalarıyla yeni küresel yapının şekillendirilmesinde önemli rol üstleneceklerine inanıyorum."
1. GÜN KONUKLAR
- İTO Meclis Başkanı İbrahim Çağlar, hoş geldiniz konuşmasında İstanbul’a ilişkin bilgi verdi. Vali Hüseyin Avni Mutlu ise İstanbul’un bir dünya ve medeniyetler şehri olduğunu belirterek, İstanbul’un sevgi ve hoşgörü anlamına geldiğini söyledi.
- Moldava-Gagavuzya Otonom Bölgesi Başkanı Mihail Formuzal, değişen ve gelişen dünyada çok taraflı bir işbirliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Formuzal, bu nedenle Avrasya Ekonomik Zirvesi gibi toplantıların büyük önem taşıdığını belirterek, bu toplantılar sayesinde karşılıklı işbirliği yapma ve sorunları çözme imkanı bulunduğunu kaydetti.
- Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani, dünyanın farklı bir evreye girdiğini belirterek, ülkelerin kendi başlarına güvenliklerini sağlamalarının mümkün olmadığını söyledi. Nishani, silah ticareti, organize suç, terör ve ekonomik kriz gibi küresel risklerden ülkelerin kendilerini tek başına korumalarının söz konusu olmadığını belirterek şöyle dedi: “Küresel sıkıntılara ortak çabalarla göğüs gerebiliriz. Güvenlik ve barış söz konusu olduğunda Arnavutluk kendi mütevazı katkısını her zaman sağlamış ve gerekli desteği vermiştir, vermeye de devam edecektir. Bunlar Arnavutluk adına önemli katkılardır. Ülkemiz bir NATO ülkesi olduğundan buyana bağlarımız daha da sağlamlaştırılmıştır. Küresel ekonomik krizden çıkabilmek için ortak bir işbirliğine ihtiyacımız var. Ortak ve bölgesel modern alt yapılar kurarak sorunların üstesinden gelebiliriz. Balkanlar yeni bir kalkınma ve istihdam bölgesi haline gelmelidir.
- Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga, Batı Balkan ülkelerinin sosyal ve ekonomik sistemlerini dönüştürme ihtiyacı duyduğunu kaydetti. Batı Balkan ülkelerinin, diğer ülkelerin tecrübesinden öğreneceği çok şey bulunduğunu ifade eden Jahjaga, şunları kaydetti: “Bizler buradan siyasi taahhüdümüzü gösterme fırsatına sahibiz. Ülkelerimizin ekonomisini daha istikrarlı hale dönüştürme konusundaki irademizi de ortaya koyuyoruz. Bu bölgenin ülkeleri gelişmekte olan ekonomilerin sıkıntılarından muzdarip. Bölgesel işbirliği ortak kalkınma için bir zemin teşkil etmektedir. Dış yatırım ve sermaye ancak ürünlerimizi rekabete açık hale getirebilir. Kosova bağımsızlığını ilan etmesine rağmen 5 AB ülkesi bağımsızlığımızı tanımıyor. Bağımsızlığımızın ilanından buyana kapsamlı kalkınma yürüttük bu da ekonomik kalkınma ile sonuçlandı. Bizler AB ile istikrar ve ortaklık anlaşmasının imzalanma safhasına geçebileceğiz. Bunlar bize öngörülebilir ve istikrar zemini oluşturacak.”
- Makedonya Cumhurbaşkanı Gyorge İvanov da dünyanın geleceğinin belirsiz olduğunu belirterek, değişimin fırsatları da beraberinde getirdiğini ve bu fırsatlardan yararlanılması gerektiğini söyledi. İvanov, geçen yıl Güneydoğu Avrupa'da bir takım fırsatların değerlendirilmesi gerektiğini söylediğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı büyük hedefler erişilemez gibi görülebilir, küçük şeyler de değmez gibi görülebilir. Dolayısıyla hiçbir şey yapmama tehlikesiyle karşı karşıyayız. Oysa vatandaşlarımızın geleceği için işbirliği yapmamız gerekiyor. Bu sene Güneydoğu Avrupa İş Birliği Topluluğu Makedonya'da toplanıyor. Herkesin katkısını bekliyoruz.”
AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI İLHAM ALİYEV’İN MESAJI
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in açılış mesajını Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Prof. Dr. Ali Hasanov okudu. Aliyev mesajında Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin ülkeler arası işbirliğini geliştirmede önemli bir platform olduğunu belirterek, 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin de benzer katkı sağlamasını temenni etti. Aliyev, Zirveye başlangıcından buyana destek olduklarını hatırlatarak, desteklerini bundan sonra da sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
UNESCO GENEL DİREKTÖRÜ İRİNA BOKOVA’NIN MESAJI
Dünya tek mi çok kutuplu bir yapıya mı gidiyor. Hızla milenyum kalkınma hedeflerine ve sınır tarihine yaklaşıyoruz. Ayrıca herkes için eğitim hedeflerinde de son noktasına yaklaşıyoruz. Hepimiz, her ne kadar eşitsiz olsa da dünyanın gelişmesine çalışıyoruz. Daha evrensel, daha cüretkar ve yoksulluğu azaltacak ve eşitsizliği azaltacak yeni bir programa ihtiyaç var. Eşitlik ve sürdürülebilir kalkınma her şeyin gündeminde olmalı. Yeni gündem; kaliteli eğitim olmalı, kültürel mirası korumalı ve bir yandan toplumsal olarak herkesi gelişmeye dahil edebilecek yöne olmalıdır.”
1. GÜN: HÜKÜMET-DEVLET
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu: Enerjide özeli ve kamuyu buluşturduk
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu dünyada ekonomik büyüme negatifteyken Türkiye'de durumun pozitif olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “İç borcun, gayri safi milli hasılaya oranında dünya genelinde Türkiye takdir edilecek bir yerdedir. Sadece borçlar ödenmedi, yatırımlar da hızla devam etti. Sağlık sisteminde, otoyol yapımında, hava yolu taşımacılığında önemli aşamalar kaydedildi, turizm ve şehirleşme konusunda dünyaya örnek olacak projeler hayata geçirildi. Ağaçlandırma, erozyonu önleme ve fidan üretimi konularında koyduğumuz hedefleri aştık. Komşu ülkelerle işbirliği yapmaya ve destek vermeye hazırız.
Türkiye'nin birçok şehrinde su sıkıntısını çözdük, sulama ve içme suyu konularında birçok proje gerçekleştirdik. Türkiye'yi gıda üretim ve ihracat merkezi haline getireceğiz. Türkiye’de 233 baraj inşa ettik. Şimdi ise bin günde bin gölet inşa etmek için çalışıyoruz.
“Enerjide dışa bağımlıyız. Yerli kaynaklara ağırlık vermeye başladık. Özel sektörü devreye sokarak su kullanma anlaşması yaptık. Özel sektörün bin 500 tane hidroelektrik santrali müracaatı var. Bunun 1/3’ü tamamlandı. Bunlar tamamlandığında Türkiye’de 160 milyon kilovatsaat enerjiyi kullanacağız.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek: Ülkelerin ortak sorumluluğu var
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Avrasya'nın son 20 yıldır tekrar canlandığını söyledi. Çiçek, “Bölge halkları aralarındaki tarihten gelen dil, din ve kültür akrabalıklarını yeniden keşfetmiştir. Günümüzde Avrasya coğrafyası siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda büyük fırsatlar ve işbirliği imkanları sunmaktadır” dedi ve konuşmasında şu noktaların altını çizdi: “Avrasya yaklaşık 25 milyon kilometrekare alanda 400 milyonu aşkın nüfusuyla 4 trilyon dolardan fazla gayri safi milli hasılaya sahip. Zengin beşeri ve doğal kaynaklar kullanılmayı bekliyor. Altyapı, enerji ve ulaşım sektörlerinde muazzam potansiyeller, bilimde, kültürde, eğitimde, teknolojide ve turizmde çok önemli fırsatlar bulunuyor. Bu imkanların ülkelerimizin yararına hayata geçirilmesi gereklidir. Geçmişteki çatışmalardan ve bölünmelerden gerekli dersleri çıkarmamız, işbirliğini ve dayanışmamızı geliştirmemiz zaruridir. Küresel ekonomide zaman zaman yaşanan mali krizler ile bölgede meydana gelen çalkantılar yılgınlık yaratmamalıdır. Krizlerde de barış, istikrar ve kalkınma yönünde yeni fırsatlar ortaya koymalıyız. Avrasya coğrafyasını paylaşan ülkelerin bu bölgenin güvenliği, istikrarı ve huzurunun sağlanması ile korunmasında da ortak sorumluluğu bulunmaktadır. Sadece daha gelişmiş ülkelerin ürünlerinin tüketicileri olmak yerine, dünya refahına üretim ve fikren yapılan katkıyı artırmanın yolları üzerinde çalışılmalıdır. Bunu gerçekleştirecek insan gücüne, sanayi altyapısına, bilgi birikimine ve yönetişim tecrübesine sahibiz. Ülkelerinde sorumluluk sahibi kişiler ve parlamenterler olarak bize düşen en önemli görevin özel sektörün önünü açmak, yatırıma uygun bir iklimi oluşturmak, mevzuattan ve bürokrasiden kaynaklanan engelleri gidermek, yolsuzlukla mücadele etmek ve evrensel kurallar temelinde şeffaflığı sağlamak olduğuna kaniyim. Bunlar yapılabildiği takdirde kalkınmamızın ivme kazanacağına inanıyorum. Barışa, istikrara ve somut işbirliği projelerine azimle odaklandığımız sürece Avrasya'nın tekrar büyük bir cazibe ve medeniyet merkezi olacağına inancım tamdır.
KOBİEFOR MAKEDONYA OTURUMU
Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, Makedonya Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Bill Pavleski, Zirve’de KobiEfor’un düzenlediği özel bir oturumda Türk işadamlarıyla biraraya geldiler. Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi ve Kocaeli Alikahya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez’in evsahipliğinde gerçekleşen oturuma Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Aktepe, TOSYÖV Başkan Yardımcısı Osman Deveci, Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Adem Ceylan ve Yönetim Kurulu Üyesi Ünal Okyay, Kocaeli Alikahya OSB Bölge Müdürü Nevzat Göçer, TOSYÖV Balıkesir Destekleme Derneği Başkanı Halil Bacakoğlu, TOSYÖV Bitlis Destekleme Derneği Başkanı Murat Şaşmaz, TOSYÖV Kocaeli Destekleme Derneği Başkanı Uğur Saray, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) Kocaeli Yatırım Destek Ofisi Hüseyin Özgür Ünsal, Kocaeli Sanayi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şenol Aydın, Kocaelili işadamları ve sanayiciler katıldı.
- Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, Türk işadamları ve sanayicileriyle biraraya gelmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek, iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmek ve derinleştirmek istediklerini ifade etti. Ivanov ayrıca Türk işadamları ve sanayicilerini Makedonya’ya bir iş gezisi yapmak üzere davet etti.
- Makedonya Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Bill Pavleski Makedonya’da faaliyet gösteren Türk yatırımcı ve Türk şirketlerin sayısının giderek arttığını söyledi. Türk şirketlerini özellikle desteklediklerini ve sempati duyduklarını vurgulayan Pavleski, İstanbul-Üsküp arasının 1 saatlik uçuş mesafesiyle Türkiye’nin başka yerlerinden daha yakın olduğunu ifade etti. Finans sektöründe Türk kökenli bankaların Makedonya’da bulunduğundan sözeden Pavleski, TİKA’nın da Türk kökenli nüfusun olduğu bölgelerde okul yapılmasına destek olduğunu ve ülkedeki Osmanlı eserlerinin restorasyonunu sağladığını anlattı. Makedonya’nın dünyada global trendleri yakalamaya çalıştığını söyleyen Pavleski, Dünya Bankası gibi önemli kuruluşlardan olumlu notlar aldıklarını, özellikle Avrupa Birliği’nde ve komşuları Yunanistan’da ekonomik krizler yaşansa da Makedonya’da yatırımcılara istikrarlı bir ortam sunduklarını vurguladı. Şirketlerin 10 yıl boyunca vergi ödemediğini, yatırımın büyüklüğü oranında devletin yatırımcılara çeşitli hibeleri bulunduğunu anlatan Pavleski, belli bölgelerde faaliyet gösteren şirketlere vergi muafiyeti sağladıklarını da dile getirdi: “Bu bölgeler dışında faaliyet gösteren şirketler, kurumlar vergisi ödüyor. Ancak bu şirketler elde ettikleri karlarının yüzde 10’unu yatırıma dönüştürmeleri halinde yine vergiden muaf oluyorlar. Makedonya’da yatırım konusunda çok iyi şartlar sunduklarını aktaran Pavleski, nüfusun yüzde 30’unun 30 yaş altında, yüzde 40’ının üniversiteye giriş yapmış durumda olduğunu kaydetti. Türkiye’den 3 şirketin fabrikalarını Makedonya’ya getirmeyi düşündüğü bilgisini veren Pavleski, “Sadece mevzuatımız değil, hükümetimiz de yatırımcılara dostça yaklaşıyor. Bugün yatırımcılarımız bakanlarımıza telefonla ulaşıp sorunlarını dile getirebiliyor ve birlikte çözüme ulaşıyoruz” dedi.
- Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, Türkiye’den büyük şirketleri Makedonya’ya yatırım yapmak üzere getirdiklerini söyledi. Cevahir Holding, Sütaş, Acıbadem Hastaneleri, Limak, Dünya Göz Hastaneleri gibi 100’ün üzerinde Türk şirketinin Makedonya’da iş yaptığını anlatan Nezir, “Makedonya ve Türkiye arasında 2008 yılında savunma, ekonomi, kültür ve eğitim alanında strateji anlaşması imzalanmıştı. Makedonya’yı ilk tanıyan devlet, ilk büyükelçilik atamasını yapan Türkiye olmuştur” dedi. İkinci kez bakan olduğunu aktaran Nezir, toplantıya katılan işadamlarına seslendi: “Sizin gibi işadamlarını davet edip, ‘Makedonya’ya gelin yatırım yapın’ diye bu tür konferanslara devamlı katılırım. Geçen yıl 2012’de ülkemize en çok turist Türkiye’den geldi. Bizim kapımız her zaman size açıktır. Sizlere yardımcı olmaya çalışacağız. Sizi Makedonya’ya yatırıma bekliyoruz.
- Toplantıda ayrıca Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Kocaeli sanayisi hakkında bilgiler verdi. Gebze Güzeller OSB Yönetim Kurulu Başkanı Adem Ceylan Türkiye’nin OSB yapılanması hakkında bilgiler verdi. Kocaelili sanayiciler Makedonya Heyeti’ni, Kocaeli sanayisini ve sanayicisini tanımak üzere Kocaeli’ye davet etti.
1.GÜN: MODERNLEŞME VE KADIN (Anlatan: Nurdan Sönmez)
16. Avrasya Ekonomi Zirvesi, “Modernleşme ve Kadın” Oturumu’nda, kadınlar, “Yalnızca kadınların eşit ve özgür olduğu toplumlarda demokrasi gelişir, sosyal refah artar. Kadın hakları insanlığın hakkıdır. Kadına hakkını teslim etmek, lütuf değil zorunluluktur. İnovatif üretim süreçlerine dahil olması eşitlik mücadelesinde kadını güçlü kılacaktır.” diye seslendiler.
A- Modernleşme ve Kadın oturumu
“Modernleşme ve Kadın” Oturumu’nun sunuculuğunu Haklı Kadın Platformu Üyesi Tijen Mergen yaptı. Oturumun “Hoşgeldiniz” konuşmasını yapan Marmara Grubu Vakfı Sosyal Projeler Koordinatörü Müjgan Suver, “Kadınsız kalkınmanın olmayacağını, ülkelerin kadınları çalışma hayatına çekemediği sürece erkeklerin yüzde 100’ü çalışsa dahi ülke kalkınma hedeflerinin tutturulamayacağını” anlattı. Suver, “Üstelik, sanayileşme ve kentleşme sorunlarımızı çözmeden ve kadınlarımızı üretim süreçlerine katmadan güçlü bir demokrasiye sahip olamayız” dedi.
İstanbul Valisi Eşi Gül Mutlu ise selamlama konuşmasında, “Bugünün gelişmiş dünyasında bile maalesef kadınlar yok sayılmakta. Bu bizi üzen bir sorundur, ihmaldir. Bu ihmalin tabanındaki sorunları çözmekte yine biz kadınlara düşüyor. Bunun için STK’larla tüm dünya kadınlarının işbirliği yapması gerekiyor” dedi.
Atifete Jahjaga: Geleneksel dayatmanın ötesine geçmeliyiz
Oturumun Ana Tema Konuşmacısı Kosova Cumhurbaşkanı Atifete Jahjaga, ülkelerinde kadına verilen öneme değinerek, kadın gelişimini, potansiyellerini değişime kattıklarını söyledi. Jahjaga şöyle konuştu: “Kadınların inovatif fikirleri ortaya koymalarını sağlayarak onların kendi aralarında ki rekabetlerini durdurmaya çalışıyoruz. Kadınların güçlenmesinin dünyanın her yerinde tartışma konusu haline gelmesi nedensiz değildir. Yapılan tüm araştırmalar toplumdaki kadın düzeyinin ülkenin gelişim düzeyiyle orantılı olduğunu gösteriyor. Kadınların istihdamının erkeklerin istihdamı seviyesine ulaşması durumunda ABD’de yüzde 5, Japonya’da yüzde 9. Mısır’da yüzde 34 oranında gayri safi milli hasıla yükselecektir.”
I. PANEL
Gazeteci Nilgün Cerrahoğlu’nun başkanlık ettiği “Modernleşmede Kadının Geldiği Aşama ve Deneyimler” konulu oturuma dünya eşitlik endeksinde Türkiye’nin 135 ülke arasında 90. sırada olması olgusu anımsatılarak başlandı.
Prenses Margarita: “Kadın gücünü yok saymak gaflettir”
Panelde konuşan Romanya Veliaht Prensesi Prenses Margarita, kadınların bugün daha da çok mücadele etmesi gerektiğini vurguladı. Margarita, büyük büyükannesinin 7 dilde yazdığı 53 kitapla o dönemlerde yazarlığın erkek egemen dünyasına nasıl girdiğini ve kitaplarından elde ettiği gelirle birçok hastahane ve okullar yaptırdığını, yine büyükannesi Kraliçe Maria’nın savaş cephelerinde bombalar altında verdiği mücadele ile Hitler Nazizmi’ne nasıl kafa tuttuğunu binlerce Musevi’nin yaşamını kurtardığını anlattı: “Kadının bu yumuşak gücünü gözardı etmeye yeltenenler bir daha düşünmeli, ama kadınlar da eşitlik ve özgürlük hakları için iki katı mücadele vermeleri gerektiğini de unutmamalı.”
Odeta Nishani: Kadına şiddet arttı
Arnavutluk First Leydisi ve Turizmci Odeta Nishani, ekonomik büyümenin beraberinde başa çıkılması gereken sosyal kirliliklere de yol açtığına değinerek, özellikle kadına şiddetin, ekonomik baskının çoğaldığını bu sorunun başta STK’lar olmak üzere kadınların güçlerini birleştirmeleriyle üstesinden gelinebileceğini söyledi. Ülkesindeki kadınların statüsünün gelişimi konusunda bilgi verdi.
Maja Ivanova: Modern toplum modern kadındır
Makedonya First Leydisi Maja Ivanova, kadınların dünya nüfusunun yarısını oluşturduğuna, onlardan ekonomik ve ülkenin refahına olan katkının yarısının beklediğine dikkat çekti. Ancak gerçeğin farklı olduğunu aktaran Ivanova, şu bilgileri verdi: “Geçmiş bize kadın-erkek eşitliğinin henüz tamamlanmadığını göstermektedir. Çünkü bunun için zihniyet değişimi gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının olmaması gerekir. Bu noktada ülkem olumlu bir yapıdadır. Parlamentoda eşit fırsatlar komitesi bulunmaktadır. Modern toplum modern kadın anlamına gelmektedir.”
Aşkın Asan: Kadına istihdam yaratıyoruz
Türkiye Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, 20 ay önce kurulan Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü hakkında bilgi verdi. Asan, kadınlarla ilgili reformlar denildiğinde akla ilk eğitim, istihdam ve karar verme mekanizmalarının geldiğini söyledi. Eğitimde yapılan çalışmalarla kız erkek okuryazarlık alanında uçurumun kapatıldığını belirten Asan, “Bu başarının altında 8 yıllık zorunlu eğitim ve arkasındaki kampanyalar gelmektedir. Ayrıca iş hayatına ilişkin de düzenlemeler yapıyoruz. Şöyle ki ‘İşveren yeni kadın istihdam ediyorsa primleri 5 yıl boyunca devlet tarafından ödenir’ kanun düzenlemesini yaptık. Böylece kadın istihdamındaki düşüşü engellemiş olduk” dedi.
Monika Schmutz Kırgöz: Mücadelemiz bitmedi
İsviçreli Diplomat Monika Schmutz Kırgöz, İsviçre demokrasisi kökeninin 1291 yıllarına kadar uzanmasına rağmen ülkesinde kadın haklarının 1971 yılında verildiğini hatırlatarak, İsviçre’de kadın haklarının istenilen boyutta olmadığını ve dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi eşit bireyler olma yolunda mücadele verildiğini paylaştı. Kırgöz, “İsviçre modernizasyonu yaşamış bir ülke olmasına rağmen kadınlar konusunda halen daha gidilecek yol var. Kadınların erkeklerin iki katı performans göstermesi gerekiyor” yorumunu yaptı.
Mimoza Kusari Lila: Kadınlar kamusal alana
Kosova Başbakan Yardımcısı Mimoza Kusari Lila, “Kadınların konumunun 21. yüzyılda bile tartışılıyor olması ilginç ve üzücü. Biz anneler olarak, erkeklerin kafasında eşitlikçi ve özgürlükçü bakış açısını nasıl yaratamıyoruz, ‘ikincil’ olacağız diyoruz, ‘erkeğin başarısının ardındaki olacağız’ diyoruz. Ne önünde, ne ardında, yanında olmalıyız duruşunu gösteremiyoruz” şeklinde konuştu. Lila, Kosova’da kadınların ticaretten yüzde 10 pay aldığını kaydetti ve ülke olarak girişimci kadınları ödüllendirmeye başladıklarını dile getirdi.
II. PANEL
“Modernleşmede Basın, İletişim Teknolojileri, STK ve Kadın Milletvekilleri Etken mi Edilgen mi? Gelecek Perspektifi Ne Olmalıdır?” Oturumu’na Haklı Kadın Platformu Üyesi Tijen Mergen başkanlık etti.
Şebnem Bursalı: Kadınsız eşitlik olmaz
Oturumda konuşan Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı, kadınların Türkiye’de mücadelesini ABD’-de zencilerin mücadelesine benzetti. Kadınsız eşitliğin olmayacağını dile getiren Bursalı,medyanın kadın yöneticilere daha fazla yer ayırması gerektiğini söyledi.
Sevil Yusifova: Kadın TV programları eğlencelik olmamalı
Azerbaycan Kadın Gazeteciler Birliği Başkanı Sevil Yusifova, Türkiye ile Azerbaycan kadınlarının sorunlarının aynı olduğunu, hataları da başarıları da benzer şekilde yaşadıklarını söyledi. Yusifova, “Sizin kadına yönelik TV programlarınız daha çok eğlenceye, yemeğe- içmeye yönelik, bizim TV programlarımız ise kadınların bakış açısını, problemlerini yansıtırken problemlerine de çözüm üretmenin yollarını arar. Hatta toplumun gelişimine etken olacak kadın potansiyelimizi ortaya çıkarmak, daha da görünür kılmak için 6 tane kadın yerel TV’si kuruyoruz” dedi.
Hasan Süel: Kadın teknolojiye entegre edilmeli
Vodafone Vakıf Başkanı Hasan Süel, dünyada 6 milyar kişinin mobil telekomünikasyondan faydalandığını belirterek dünyada iş yapış şekillerinde verimliliği farklı etkileyen temel noktanın mobil teknoloji olduğunu söyledi. Türkiye’de kadının istenilen noktada olmadığını vurgulayan Süel, kadının teknoloji ile nasıl farklılaşacağını ise şöyle anlattı: “Vodafone olarak hem teknolojinin hayatı dönüştürme gücü hem de kadının sosyal hayata entegre edildiği takdirde nasıl fayda sağladığını görebiliyoruz. Bunun için 2011’de ‘Teknolojide Kadın’ hareketini hayata geçirdik. Dünyada 300 milyon kadın mobil teknolojileriyle tanışmamış. Burada önemli bir nokta var. 2 yıl içinde bu sayıyı 150 milyona indirme projesi sürüyor. Bu projenin en önemli adımı eğitim. Vodafone olarak bunun için 5 ilde bin 300 kadına teknoloji ve girişimcilik eğitimleri verdik.”
Sema Kendirci: Eşit katılım, eşit temsil istiyoruz
Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci, kadınların, çocuklarını yetiştirme, siyaset gibi noktalarda kısıtlanarak acımasız bir yarış içine itildiğini, ‘az ver birbirlerini parçalasınlar’ mantığıyla, bölerek, hatta kadının kendi içinden bir ortak düşman yaratılmasını sağlayarak köreltildiğini kaydetti. Kendirci, “Eşit temsil ve eşit katılım ile bize verilenin kısıtlı olmasına karşıyız. 90 yıldır eşitlik diyoruz. Eğer toplumsal cinsiyet eşitliği sağlayabilirsek biz zaten modernleşmenin çok ötesine geçmiş bir ülke oluruz” diye konuştu.
Aylin Nazlıaka: Zihniyet değişmeli
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka kadının eğitimdeki yerinin önemli olduğunu, bugün dünyada Gürcistan’dan sonra çocuk evliliklerinde Türkiye’nin 2. sırada olduğunu açıkladı. Nazlıaka, ayrıca OECD ülkeleri içerisinde istihdamda en düşük noktada Türkiye’nin bulunduğunu belirtti. Kadınların kreş imkanının çalışma hayatında olması noktasında önemli olduğunu dile getiren Nazlıaka, yapılan araştırmada 3 çocuklu kadınların iş hayatında kalmadığını söyledi. Kreş imkanının sadece sosyal güvencesi olan kadına verilmesinin yanlış olacağını da öngören Nazlıaka, kadınların yüzde 58’inin sosyal güvencesi olmadan çalıştığının unutulmamasını istedi.
Öznur Çalık: Tarihi erkekler yazmış bu değişmeli
Ak Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık ise şunları ifade etti: “Hepimizin insan olarak doğduğu bu dünyada haksızlıklara karşı olmak zorundayız. Bir kadının siyasette var olması çok zor. Kurucuları arasında ve 10 yıldır MYK’sında görev aldığım Ak Parti olarak, biz erkekleşmeden, kadın siyasetinin tesisleşmesi için çok mücadele verdik. Elbette 14 kota yetmez. 14 kota 24 olması da iyi olur. Aslında biz kadınlar ezelinden beri kadın hakları için çok mücadeleler verdiğimiz halde, tarihe not düşememişiz. Çünkü tarihi de erkekler yazmış, tarihe gücüyle damgasını basmıştır. Örneğin hürriyetini bile mücadele ile alan Hürrem Sultan, tarihi erkekler yazdığı için cinsel obje haline getirilmiştir. Oysa Hürrem Sultan 75 vakfa imza atmıştır. Kadının statüsünü artırmaya gelince son 10 yılda kadının modernleşmesine hazırlık konusunda partimizin çok emeği ve katkısı var. Biz BM’de kadın statüsü konusunda Türkiye’nin hassasiyetini çok iyi hissettirdik.” Her türlü adımda tek ses olunması gerektiğini dile getiren Çalık, modernleşmenin Batılılaşma olarak algılandığını, modernleşmenin kadını modern hale getirmediğini söyledi.
1. GÜN KÜLTÜR VE EKOLOJİK DİYALOG OTURUMU
Rum Patriği Bartholomeos: Zirve’nin ‘Kültür ve Ekolojik Diyalog Oturumu’nda konuşan Fener Rum Patriği Bartholomeos, “Tüm insanların sağlığı ve iyi yaşamasını üstlenmeyen toplum, tanrının yarattıklarına saygı duymayan ve tanrıya dil uzatan bir toplumdur” dedi. Ekolojinin ekonomiyle yakından ilgili olduğunu dile getiren Bartholomeos, buna aykırı hareket edenlerin sadece sürdürülebilir yaşamı değil, varlığı da tehlikeye attığını söyledi.
İshak Haleva: Hahambaşı İshak Haleva da dünyadaki mevcut gidişatın değiştirilmemesi durumunda çağlar boyunca sürecek bir tahribatın gerçekleşeceğini ifade etti. Haleva, dünyanın dengesinin korunması için yapılan girişimlerin zayıfladığını savunarak, “Bilinen ilahi ve felsefi inançların hiçbiri, yaşadığımız dünyanın bu şekilde tahribine cevaz da imkan da vermez” dedi.
Hadi Nezir: Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, Makedonya'da ekosisteme büyük önem verdiklerini belirterek, yılın bir gününü ağaç dikme günü ilan ettiklerini söyledi. Nezir, Balkanların 1990'lı yıllarda büyük sıkıntılar yaşadığını anlatarak, “Makedonya bizim vatanımız. Makedonya'yı çok seviyoruz ama Türkiye benim ana vatanım” ifadesini kullandı.
Salim Al-Hassani: İngiltere'deki Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Salim Al-Hassani, bütün canlıların incelenmesi ve koruma altına alınması gerektiğini söyledi. Al-Hassani, dünyanın birçok sorunu olduğunu dile getirerek, bunları enerji, nüfus ve ekosistem başlıkları altında incelemeye çalıştığını anlattı. Dünyanın giderek daha sağlıksız hale geldiğine, buna rağmen nüfusun hızla arttığına dikkati çeken Al-Hassani, sorunların tek bir ülkenin veya bir grup insanın çabasıyla çözülemeyeceğini, farklı kültürlere, dillere ve niteliklere sahip olmalarına rağmen insanların işbirliği içinde olmaları gerektiğini vurguladı.
Oturumda, Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar, Süryani Ortodoks cemaati ruhani lideri ve Patrik Vekili Metropolit Filüksinos Yusuf Çetin ile Medeniyetler İttifakı Eşgüdüm Komitesi Başkanı Prof. Dr. Bekir Karlığa'nın da aralarında bulunduğu din adamları, bilim insanları ve siyasi parti temsilcileri, ülkelerindeki ya da temsil ettikleri toplulukların kültür ve ekolojik diyalog konusundaki girişimleri hakkında bilgi verdi.
1. GÜN: BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM SAVUNMA SANAYİ VE GÜVENLİK
Ali Abbasov: Siber suça karşı işbirliği şart
“Bilgi Teknolojileri ve İletişim-Savunma Sanayi ve Güvenlik’ ortak oturumunda konuşan Azerbaycan İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Prof. Dr. Ali Abbasov, önümüzdeki yıllarda Azerbaycan’ın GSYİH’sını 2’ye katlamayı planladıklarını; bunu da bilişim sektörü ve eğitim gibi kaynaklarla oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Bilişim sektörünün tüm dünya için önemli bir sektör olduğunu vurgulayan Abbasov, bunun alt yapının yeni bir yönetimi olduğunu ifade etti. Asya pasifik bölgesinde bilişim konusunun çok gelişmiş olduğunu vurgulayan Abbasov, ekonomik gücün batıdan doğuya doğru kaymadığını ama aradaki farkın epey kapandığının altını çizdi. Azerbaycan’ın bu yıl 450 milyon avroluk bir bütçeyi geniş bant için ayırdığını belirten Abbasov, sözlerine şöyle devam etti: “2017 yılına kadar internet hızını 10 megabitten 100 megabite çıkarmayı amaçlıyoruz ve bunu Azerbaycan nüfusunun yüzde 70’ine ulaştırmayı hedefliyoruz. Bölgemizdeki bağları geliştirmek istiyoruz. Bunun için bazı projelerimiz var. Azerbaycan yakın bir zamanda kendi uydusunu uzaya gönderdi. 2016 yılında da Azerbaycan'ın ikinci uydusunu uzaya göndermesi planlanıyor. 21. Yüzyılda insanlık önemli problemlerle karşılaştı. Bize göre güvenli bir altyapının oluşturulması çok önemli. Siber suça göre de işbirliği yapmamız gerekiyor. Çünkü siber suç fiziksel suçlardan daha tehlikeli hale gelmiştir. 2010 yılında siber suçtan kaynaklanan zararlarımız 1 trilyon avroya ulaşmıştı aşağı yukarı.”
Murad Bayar: Ar-Ge harcaması daha çok olmalı
Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar da teknolojinin sınırlarının olmadığını belirterek, “'Yani Türkiye için geliştirdiğiniz bir şeyi Azerbaycan için de, Kazakistan için de, Gürcistan için de, bir çok Körfez Ülkesi için de, Afrika ülkesi için de aynen uygulayabilirsiniz” dedi. HAVELSAN'ın bugün yetenek geliştirebildiğini ve diğer ülkelere de önerir hale geldiğini vurgulayan Bayar, Türkiye'de teknolojisi, tasarım mühendisliği ve lisansları kendilerine ait olan bütün savunma teçhizatlarının ihraç edilebildiğinin görüldüğünü ifade etti. Artık Türkiye’nin silah sistemleri ihtiyacını kendi sanayisi ile karşılayabileceğini anlatan Bayar, bunun stratejik bir kararın sonucu olduğunu, bu yönde de çok önemli mesafe alındığının altını çizdi. Murat Bayar, geçen 10 yıl içinde savunma sanayi sektörünün cirosunun 4 kat, ihracatının ise 5 kat arttığını söyledi. Bunun tetikleyicisinin 14 kat artan Ar-Ge harcamaları olduğunu aktaran Bayar, bugün Türkiye'de en fazla Ar-Ge harcamasını savunma sanayisinin yaptığını dile getirdi. Diğer sektörlerin Ar-Ge harcamasının daha fazla olması gerektiğinin altını çizen Bayar, savunmada dünyada en büyük 100 şirketin içinde Türkiye'nin 2 şirketi olduğunu dile getirdi. 2 şirketi olan dünyada 7 ülke olduğunu aktaran Bayar, ASELSAN ve TAI'nin listede yer alan Türk şirketleri olduğunun altını çizerken bugün itibarıyla Türk sanayicilerle başlatılan projelerin toplam bedelinin 30 milyar dolara yaklaştığını aktardı.
Sadık Yamaç: Bulut bilişimi geliştiriyoruz
HAVELSAN Genel Müdürü Sadık Yamaç ise bilişim ve iletişim teknolojilerinin artık devleti önce e-devlete, sonra da m-devlete yani mobil devlete dönüştürdüğünü söyledi. 1942 yılında üretilen ilk sayısal bilgisayar ENIAC'ın dünyanın seyrini nasıl değiştirdiğini ortaya koyduğunu vurgulayan Yamaç, TÜBİTAk tarafından hazırlanan Siber Güvenlik Eylem Planı'nın Türkiye'nin en önemli stratejilerinden birisi olduğunu kaydetti. Yamaç, HAVELSAN olarak yeni, dönemde sanallaşma ve bulut bilişimin Türkiye'de gelişmesine katkı sağlamak için açılımlar yaptıklarını ifade etti.
1. GÜN EKONOMİ OTURUMU
Bill Pavleski: Teşvikler ve Serbest Bölgeler
Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin Ekonomi Oturumu’nda konuşan Makedonya Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Bill Pavleski, dünyada hakim olan krizi başarılı bankacılık sistemleri sayesinde çok ağır olarak hissetmediklerini belirterek, “Bu durum Dünya Bankası ve birçok uluslararası kurum tarafından da fark edildi” dedi. Makedonya Hükümeti'nin vasıflı işgücü temini için birçok çalışmayı aynı anda sürdürdüğünü belirten Pavleski, ülkelerinde eğitimin başarılı ekonomi için en önemli girdi olduğunu dile getirerek, üniversitelerin kalitesinin hayli yüksek konumda bulunduğunu söyledi. Birçok Türk şirketinin Makedonya'da yatırım yapmaya karar verdiğini anlatan Pavleski, “Yabancı yatırımlarında ciddi artışlar görüyoruz. Bu tabiki hükümetimizin sağladığı Serbest Yatırım Bölgeleri ile verdiği teşviklerin yardımıyla meydana geldi” dedi.
Omer Beriziky: Doğamız zenginliğimizdir
Madagasgar Başbakanı Omer Beriziky, ülke olarak çok zengin bir bitki örtüsüne ve canlı türüne sahip olduklarını belirterek, bu tabiat alanının kendilerine önemli avantajlar sunduğunu kaydetti. Beriziky, Madagasgar'ın bu zengin çeşitliliğini korumak için elinden geleni yaptığını ifade ederek, 5 pilot proje yönettiklerini söyledi. Ormancılık ile sürdürebilir kalkınma arasında önemli ilişki olduğunu kaydeden Beriziky şu bilgileri verdi: “Ormanlar bizim akciğerimizdir. Bir an önce doğru kararların alınması lazım, doğal kaynaklar risk altında. Çevreyi korumadan bihaber olan ve ormanları sadece ekonomik getiri anlamında düşünenler var. Biz çok fazla orman kaybettik. Eskiden yeşil ada olarak bilinirdik şimdi kızıl ada olduk. Maalesef doğal kaynakları koruyamadık. Ama artık biyoçeşitliliği koruyacak anlaşmalara imza attık.”
Taher Masri: Arap baharı bölgeyi değiştirdi
Ürdün Senato Başkanı Taher Masri, ekonomik krizin sadece Avrupa için değil, herkes için sorun olduğunu belirterek, zirvenin bu sorunları çözmeye yönelik önemli ipuçları vereceğine inandığını kaydetti. Masri, Ortadoğu'da yaşanan ‘Arap Baharı’nın bölgede önemli değişikliklere neden olduğunu vurgulayarak, özellikle küreselleşmeye uyum sağlayarak ihracatlarını arttırdıklarını ancak küreselleşmenin fayda kadar zarar da getirdiğini kaydetti.
Li Zhaoxing: Barış tek isteğimizdir.
Çin Uluslararası İlişkiler Birliği Başkanı Li Zhaoxing, halk kavramının çok önemli olduğunu ve halkın her şeyin üzerinde bulunduğunu belirterek, zirvede daha iyi bir dünyanın nasıl yapılabileceğini görmek için biraraya gelindiğini kaydetti. Zhaoxing, bütün dünyanın halkları için iyi bir dünya istediklerini vurgulayarak, “Daha iyi bir dünya için birlikte çalışmalı ve barışı güçlendirmeliyiz. Bizi ya da dünyadaki başka devletleri içine alacak herhangi bir savaş istemiyoruz. Her şeyi konuşarak halledebiliriz” diye konuştu.
Alina Barbulescu: Ekonomik kriz reformlarla aşılır
AB Enerji Özel danışmanı Alina Barbulescu, Avrupa'da ekonomik kriz nedeniyle yapılan kemer sıkma politikalarının Yunanistan'da olduğu gibi halkı sokağa döktüğünü söyledi. Barbulescu, Avrupa'da bankaların artık kredi vermekte zorlandığını vurgulayarak, ufak şirketlerin iflas etmeye mecbur kaldığını ve serbest meslekte çalışanların sayısının giderek azaldığını kaydetti. Krizin sosyal etkilerinin çok yoğun hissedildiğini ifade eden Barbulescu, “Bütçe açıklarının dengelenmesi ve yeni istihdam yaratılması gerekmektedir. Ekonomik krizi aşmak için reformlar gerekiyor. İşsiz insanlar daha ucuz rakamlara çalışmaya başladı. İşsizlik sorununun çözümü ancak sürdürülebilir kalkınma ile mümkün olabilir” şeklinde konuştu.
Vujica Lazovic: Yatırımcılara fırsatlar sunuyoruz
Karadağ Başbakan Yardımcısı Vujica Lazovic ise ülke olarak Avrupa Birliği'ne (AB) aday ülke konumunda bulunduklarını, tam üyelik konusunda istekli olduklarını söyledi. Genç nüfus oranı yüksek bir ülke olduklarını belirten Lazovic, ülkelerinde yatırımcılar için önemli fırsatlar bulunduğunu ifade etti. AB'nin finanse ettiği bir ekonomik kalkınma planı hazırladıklarını söyleyen Lazovic, şunları kaydetti: “AB'ye tam üye olmak için uzun vadeli kalkınmanın son derece önemli olduğunu biliyoruz. Bunun da bir uyum içerisinde olması ve AB'nin stratejik hedefleriyle uyumlu olması gerektiğinin bilincindeyiz. Hazırladığımız 4 yıllık planlar çerçevesinde kamu yatırımlarıyla hem vergi istikrarını hem mali istikrarı sağlamayı amaçlıyoruz. Ülkemizde küresel şirketlerin ciddi kazanımlar elde edebileceği yatırımları söz konusu oldu.”
Besim Beqaj: Bölgesel işbirlikleri istiyoruz
Kosova Ekonomik Kalkınma Bakanı Besim Beqaj ise ülkelerinin ekonomik gelişmesi için profesyonel çalışarak dengeli bir gelişme sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Son 2 yıldır ekonomik vizyona sahip durumda olduklarını belirterek, bölgesel işbirliklerine önem verdiklerine dikkati çeken Beqaj, “Kosova'nın diğer ülkelerle bölgesel işbirlikleri yapma konusunda bir problemi yok. Çevremize karşı ve sonraki kuşaklara karşı adil olmak istiyoruz. Pek çok yapısal reformu uygulamaya koyuyoruz, piyasaları regüle etmek istiyoruz” diye konuştu. Küresel ekonomik krize rağmen ekonomik büyümelerinin yüzde 4-5 arasında değiştiğini anlatan Beqaj, bunun nedeninin güçlü mevzuat ve uygulanan iyi yasalar olduğunu kaydetti.
Prens Radu: Teknolojiyi daha fazla kullanalım
Romanya Prensi Prens Radu ise, son dönemde genç nüfusun çok daha üretken olduğunu belirterek, hükümetlerin bu gençlere yeterince destek olamadığını ifade etti. İletişim çağıyla sektörler ve meslekler arasında bağlantı kurulabileceğini belirten Radu, teknolojik imkanların daha fazla kullanılması gerektiğini dile getirdi.
Lamberto Dini: Kaya gazı sevindirdi
16. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde gerçekleştirilen Enerji Paneli'nde konuşan İtalya eski Başbakanı Lamberto Dini, ABD'nin kaya gazı ile büyük bir değişime imza attığını belirterek, “ABD'de üretilen kaya gazı ile dünyanın pek çok ülkesinde yeni yataklara ulaşılabileceği de görülmektedir. ABD'de bu şekilde doğalgaz rezervleri on sene öncesine kıyasla yüzde 70 oranında arttırıldı. ABD'nin ham petrole olan ihtiyacı bu şekilde yüzde 60'tan yüzde 40’a düşecek” diye konuştu. Türkiye'nin Avrupa Birliği’ni (AB) de içerisine alan enerji projeleri için son derece önemli olduğuna işaret eden Dini, “ABD'nin rekabet açısından etkisi şimdiden çok büyük. Daha da büyüyecektir. ABD, 2017 yılında Suudi Arabistan'ı geride bırakarak en büyük petrol üreticisi olacak. Türkiye'nin durumu Avrupa tablosunun dışında düşünülemez” açıklamasını yaptı.
Constantin Nita: Hazar ve Karadeniz’i önemsiyoruz
Romanya Enerji Bakanı Constantin Nita, küresel ekonomik krizle enerji fiyatlarının da yükseliş trendine girdiğini belirtti. Enerji projeleri konusunda özellikle Hazar ve Karadeniz'i gözönüne almak gerektiğini ifade eden Nita, “Nabucco bizim için son derece önemli bir proje ve bunun gerçekleştirilmesini bekliyoruz. AB'nin üyesi olan Romanya, petrol ve gazın merkezi olabilir ve AB'nin enerji güvenliğine katkıda bulunabilir” dedi. Romanya’nın bölgesel enerji projelerinde yer almasını istediklerini belirten Nita, bölgesel enerji piyasasında ana oyunculardan biri haline gelebilecek durumda olduklarını, ve Nabucco söz konusu olunca iki bölüme ayırmak gerektiğini söyledi: Türkiye’deki Doğu Nabucco ve Avrupa’daki Batı Nabucco.
Erdal Thrulj: Bölgesel enerji projelerine girmeliyiz
Bosna-Hersek Enerji, Sanayi ve Madencilik Bakanı Erdal Thrulj ise Bosna-Hersek’in bölgesel enerji projelerinde yer almayı hedeflediğini anlattı. Bosna-Hersek’te doğalgaz sektörünün geliştirilmesine öncelik verdiklerini aktaran Thrulj, şöyle konuştu: “Avrupa çapındaki gaz şebekesinin bir parçası halindedir. Bölgesel gaz piyasasına katılmakla nihai hedefimize ulaşmış olacağız. Kendi ülkemizde de doğalgaz ve petrol faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu konuda ilgili yasaları hazırlamış durumdayız. Biz ülkemizde ekonominin sürdürülebilir bir şekilde devam ettirilmesi için yatırımcıların Bosna-Hersek'teki projelere katılmalarını istiyoruz.”
Edward Chow: TANAP’ı gerçekleştirmeliyiz
Toplantıda konuşan Stratejik ve Uluslar arası Araştırmalar Merkezi CSIS Enerji Uzmanı Edward Chow da, “Şu son iki yılda dünyanın en yüksek ortalama petrol fiyatına şahit olduk. Sanırım önümüzdeki yıl da böyle olacak. Enerji verimliliğinin yükseltilmesi önemli” dedi. Türkiye’nin bölgesindeki enerji projelerinde artan bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Chow, TANAP’ın gerçekten çok önemli olduğunu ve Anadolu’dan geçecek doğalgaz boru hattını mutlaka oluşturmak gerektiğini dile getirdi.
Kenan Yavuz: Bütün yollar Türkiye olmalı
SOCAR Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Kenan Yavuz ise konuşmasında, Irak’taki gelişmelerin, bölgesel enerji dengesine olası yansımalarına dikkat çekti. Irak’ın yapısının netleşmeye başlaması ile bu bölgenin, dünya için önemli gelişmelere gebe olacağını kaydeden Yavuz, “Kimin proaktif olarak erken davranacağı, pozisyon alacağı; avantajları değiştirecek” ifadesini kullandı. Dünyanın yeni paradigmalarla tanımlanabileceğini, özellikle kaya gazının çok ciddi dönüşümlere neden olacağını anlatan Yavuz, şöyle konuştu: “Türkiye, enerji koridorunu gerçekleştirmesinin yanında, ‘bütün yolların Türkiye olması’ gibi bir fırsatla karşı karşıya. Bu fırsatların hayata geçirilmesi için siyasi ve ekonomik istikrar ve barış ortamının oluşturulması en önemli girdiyi oluşturuyor.”
2. GÜN: SİBER GÜVENLİK STRATEJİLERİ
Tayfun Acerer: Mahalli idarelerin yetkileri sınırlandırılsın
Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin 2. Günü’nde ‘Bilgi Teknolojileri ve İletişim Savunma Sanayi ve Güvenlik’ oturumu gerçekleştirildi. Oturumun ‘Siber Güvenlik Stratejileri’ bölümünün açışını Türkiye adına Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BTK) Başkanı Tayfun Acerer yaptı. Acerer, konuşmasında sayısal uçurumun tüm ülkelerin ortak sorunu olduğunu söyledi. Bunun önlenmesi için genişbantın tüm ülkeler çapında yaygınlaştırılması gerektiğini dile getiren Acarer, şöyle konuştu: “Türkiye bu konuda 5-6 yılda çok önemli mesafeler kat etti. Şu anda Türkiye'de 12 milyon mobil, 9 milyon da sabit olmak üzere 21 milyondan fazla abone bulunuyor. Bunun da 47 milyon geniş bant internet kullanıcısı anlamına geliyor.”Bir araştırmaya göre 2017 yılındaki data trafiğinin 2012'ye göre 3 kat artacağının söylendiğini de vurgulayan Acarer, sözlerine şöyle devam etti: “Ama buna karşılık mobil data trafiği 13 kat artacak. Kullanılan mobil cihazlarla ilgili de ayrı bir istatistik var. 2012 sonu itibarıyla şu andaki mobil cihazların yüzde 75'i cep telefonu, yüzde 16'sı akıllı telefon. Peki bu rakam 2017'de ne olacak dendiğinde şöyle bir sonuç çıkıyor: Mobil abone sayısı artmasına rağmen, mobil cep telefonu sayısı genel olarak artıyor da, oranı yüzde 53. Akıllı telefonlar yüzde 25'e çıkıyor. Bu arada 2020'den sonra dünyadaki SIM kart sayısının ise 50 milyar olacağı hesaplanıyor.”
Acarer, gerek sabit, gerek mobil altyapının geliştirilmesi konusunda mahalli idarelerin yetkilerinin sınırlandırılmasından yana olduğunu söyledi. Acarer, mahalli idarelere geniş yetkiler verilmesinin alt yapıların geliştirilmesine engel teşkil edeceğini düşündüğünü dile getirdi.
Muhterem Çöl: Siber suçların zararı milyarca dolar
Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu Başkan Yardımcısı Muhterem Çöl ise siber suçların günlük iş hayatlarımızı tehdit etmeye başladığını, dünyada 200 binden fazla bilgisayarın kötü niyetli kişilerin kontrolüne geçip zombi ve köle PC’ye dönüştürüldüğünü söyledi. Siber suçların zarar miktarının milyarlarca dolara ulaştığını kaydeden Çöl, şu bilgileri verdi: “Bu tehditlerin ve zorlukların üstesinden gelmek bireylerin çabası ve belirli kurumun inisiyatifi ile mümkün değildir. Paydaşlar arasında etkin bir işbirliği ile mümkündür. Özel sektör ile kamunun güçlü işbirliğine ihtiyaç vardır. İleri teknolojiye sahip kurum ve ülkeler siber suçlara maruz kalmaktadır. BTK olarak siber güvenlikle ilgili birçok çalışma ve proje yürütmekteyiz. Siber Güvenlik Kurumu eylem planını oluşturduk. Siber Güvenlik Kurulu ile Türkiye’de yeni bir süreç başlamıştır.”
Slyvia Kierkegaard: Bilgi ve iletişim ekonominin omurgası
Ana tema konuşmacısı Uluslararası Bilişim Teknolojileri Avukatları Derneği Başkanı Prof. Dr. Slyvia Kierkegaard ise konuşmasında siber güvenlik ve devletlerin işbirliğinden sözetti. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ekonomik büyümenin omurgası haline geldiğini hatırlatan kierkegaard, siber suç ve önlemlerinin tüm dünyadaki ülkeleri yakından ilgilendirdiğini kaydetti.
Tolga Kılıç: Siber suçlara çok uluslu çözüm
Avea Regülasyon Direktörü Tolga Kılıç, siber tehlikenin 10 sene sonra hayatta ne kadar yer tutacağını kestirmenin zor olduğunu belirtti. Sektörde siber saldırı farkındalığının çok yüksek olduğunu aktaran Kılıç, bunun bir farkındalık meselesi olduğunu anlattı.
Tayfun Çataltepe: Siber risk artıyor
Turkcell Kurumsal Strateji ve Regülasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Çataltepe ise artık yüksek kapasiteli siber saldırıların mümkün olduğunu söyledi. Genişbant ağlar yaygınlaştıkça bunun faydaları olduğu kadar saldırılar noktasında risklerin de arttığını anlatan Çataltepe, bunlara karşılık önlemler alınması gerektiğini, bunun gelecek yıllarda da problem olmaya devam edeceğini dile getirdi.
Can Esen: Hukuki yapı düzeltilmeli
Türk Telekom Hukuk Başkanı Can Esen de her internet suçunun bir siber suç olduğunu, ama her siber suçun bir internet suçu olmadığını ifade etti. Siber suçun tarihinin 1960'lara kadar dayandığı bilgisini veren Esen, siber suçun ilk işlendiği yerin ABD olduğunu kaydetti. Esen, siber suçlarla mücadele için hukuki yapıda düzenleme yapılmasının gerektiğinin altını çizdi.
Selçuk Karaçay: Zayıf halkalar güçlendirilmeli
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Selçuk Karaçay da gerçek savaşların bir benzerinin, birebir aynı olmasa da sanal dünyaya da taşındığını kaydetti. Bunlara karşı önlem alınması ve savunma geliştirilmesi gerektiğini belirten Karaçay, zayıf halkalar güçlendirilmedikçe her türlü tehdite açık olunacağının altını çizdi.
Ahmet Hamdi Atalay: Siber savaş tehdidi altındayız
Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Ahmet Hamdi Atalay ise siber ortamda bir ülkenin başka bir ülkeye tehdit savurmasının siber savaş olarak lanse edildiğini anımsatarak, “Şunu net söyleyebiliriz ki tehdit altındayız. Bu tehdidi savuşturmak için alınacak siber güvenlikte teknoloji ve insan önemli iki boyutu oluşturuyor. İnsan boyutunda eğitimden başlayıp devam eden yetkin insanı yetiştirme ve yetkin ekipler oluşturma zorunluluğu bulunuyor. Teknoloji boyutu ise özel ihtiyaçlara göre tasarlanması ve kullanılması oluyor. Çünkü siber savunma sistemlerinde yüzde 100 kontrol mümkün olmuyor.”
Marius Eugen Opran: Siber müdahale alanları
Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komite Temsilcisi Marius Eugen Opran, siber suçların; nükleer santraller, finans, tarım ve bankacılık gibi sektörleri hedef aldığını ve kritik sektörlerin alt yapısına müdahale edildiğini söyledi. Mücadelenin önemini vurguladı.
2. GÜN: CUMHURBAŞKANLARI OTURUMU: Çok kutuplu dünya mı?
Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov: Tek kutupluluk geçicidir
“AB büyük savaşlara karşı bir barış projesi olarak doğdu. Bu proje büyük devletleri yanına aldı. Çok kutupluluğun dünyada hakim olmasında çok sayıda neden bulunuyor. Tek kutupluluk ne dünyada ne de evrende var. Tek kutupluluk doğal da bulunamaz. Her şeyin negatif ve pozitif olmak üzere iki kutbu mevcut. AB'de ve Avrasya coğrafyasında bulunan ülkeler örf, adet, gelenek, görenek olarak birbirinden farklıdır.İnsanların ve devletlerin yönlerini belirlemesi için belirli ibreler bulunuyor. Bu ibre uluslararası kanunlardır. Bu ibrelerin olmaması durumunda istikrarsızlık ve düzensizlik yaşanacaktır. İnsanlara yolunu gösterecek bu ibre, uluslararası değerlerden oluşur. Bu değerler insan hakları, insan haysiyeti ve özgürlüğüdür.Çok kutupluluğun kaybolduğunu söyleyeceksek, tek kutupluluğun istisna olduğunu da söylemeliyiz. Her istisnada olduğu gibi, nadiren ve kısa süreli ortaya çıkar. Sizleri, dünyanın tek kutupluluğundan değil, evrensel ve genel olarak kabul edilen insanlık değerlerinin, yani özgürlük, insan hakları, güvenlik, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmanın saygı gördüğü dünyadan yana konuşmaya teşvik etmek istiyorum. Çeşitliliği destekleyen bir dünya oluşturmaya çalışalım.”
Slovenya 3. Cumhurbaşkanı Danilo Türk: AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var
“Tek kutuplu dünya kavramı bizleri yanıltabilir. Çok kutuplu dünya kavramının da zamanı biraz geçmiştir. Tarihte çok kutupluluk göreli yaşandı. Çok kutupluluk 19. yüzyıla ait bir olgudur. Son yıllarda AB'de göreli bir zayıflama görüldü. Ancak bu zayıflama geri çevirilemez bir zayıflama değildir. AB'nin Türkiye'nin üyeliğine ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Bunun tek nedeni, hemen elde edilebilecek ekonomik fayda ve avantajlar değildir. Aynı zamanda AB'nin küresel sahnede ve çok kutuplu bir dünyada çok güçlü bir oyuncu olması için Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Elbette geleceğin çok kutupluluğu, 19. yüzyılın çok kutupluluğundan farklı olacaktır. Geleceğin çok kutupluluğunun nasıl olacağını söylemek güçtür. Siyasi ve güvenlik unsurlarını ele alırsak belirleyici unsur coğrafi zorlamalardır. Geleceğin çok kutuplu dünyası büyük ölçüde coğrafi olarak tanımlanacaktır. Bölgenin kritik öneme sahip kesimi Avrasya olmaya devam edecek. Burada vurgu Orta Asya'da olacaktır. Belirleyici gelişmeler muhtemelen burada vuku bulacaktır.Burada İran, Ermenistan ve Kıbrıs’ı kastediyorum. Ayrıca Türkiye'de Kürtler konusunda yakın geçmişte gelişmeler var. Bu, Türkiye'nin gündeminin bir parçasıyken elbette daha geniş bölgesel etkileri de var. Çok olumlu bir yaklaşım. Halihazırda uluslararası bir destek almıştır ve kanımca Türkiye'nin Kürt halkıyla ilişkileri farklı bir mecraya oturtması için daha fazla desteğe ihtiyacı vardır."
Estonya 3. Cumhurbaşkanı Arnold Rüütel: Dünyanın problemi çok
“Dünyanın çözülmesi gereken büyük problemleri bulunuyor. Bu problemler su yetersizliği, gıda güvenliği, şehirlerin büyümesi ve nüfusun yaşlanmasıdır. Dünyada yaşayan 7 milyar kişinin 1 milyarı hergün aç kalıyor ya da yeterli beslenemiyor. Krizler fakirlikten, imkansızlıklardan kaynaklanıyor. Eşit gelişme ve adil düzen söyleminin bu sorunların çözümüne bağlanması gerekir.2030'da global enerji talebi bugünkünün iki katı olacak. Enerji güvenliği konusunda tehdit edileceğiz. Yenilenebilir enerji kaynağını kullanamıyoruz. Nüfusun yaşlanması da sorun. Her ay 800 milyon kişi 65 yaşına giriyor. Demografik değişiklikler bütün devlet liderlerinin ajandasında olmalı. Şehirlerin büyümesi çevremize büyük zarar veriyor. Durmak bilmeksizin gelişen teknoloji insanlık için tehdit oluşturmaktadır. Bu konularda BM'nin daha etkin faaliyetlerde bulunması bize yardımcı olacaktır.”
Bulgaristan 1. Cumhurbaşkanı Zhelyu Zhelev: Demokrasiyi demokrat araçlar sağlar
“Geçmişe bakılarak geleceğe dair plan yapmanın tehlikeleri bulunmaktadır. Yaşanılan yüzyılda sürekliliğin sağlanması gerekir. Komünizm ve faşizm gibi araçlarla demokratik hedeflere ulaşmak mümkün değildir. Demokratik hedeflere ulaşmak için demokratik araçlar gereklidir.20. yüzyıl en tartışmalı ve büyük bir şiddetin yaşandığı yüzyıl olmuştur. Buna rağmen geçen yüzyılda bilim, teknoloji, mühendislik gibi alanlarda büyük gelişmeler de yaşandı.Geleceğin dünyasının çok kutuplu mu yoksa tek kutuplu mu olacağını mülahaza ederken siyasi ve iktisadi düzeyler gözönünde bulundurulmalı. AB'nin iktisadi durumunu gözönünde bulunduran analistler, siyasi ve ekonomik gelişmelerin AB ile ilgili ortak bir pozisyon oluşturmadığı kanısındadırlar. Üyelerin münferit pozisyonları doğaları gereği farklıdır. Örneğin, Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasına Almanya ve Fransa olumsuz yaklaşırken, İngiltere ve ABD olumlu yaklaşmaktadır. Bulgaristan ve Romanya da Türkiye'yi desteklemektedir.”
Bulgaristan 2. Cumhurbaşkanı Peter Stoyanov: Çok kutuplu bir dünya ekonomik nizamına geçilmektedir
“Dünyanın tek kutuplu mu yoksa çok kutuplu mu olacağı sorusu tek bir açıdan yanıtlanamaz. Terörizm ve nükleer savaş gibi tehditler kabul edilemez. Analistler, tek kutupluluğun barışçıl olduğunu düşünmektedirler. Tek kutuplu dünyada büyük devletler savaşmıyor.Son 20-25 yılda dünya ekonomisinde büyük değişimler yaşadı. Uluslararası şirketlerin yapısı da çok kültürlü bir özellik kazandı. Çok kutuplu bir dünya ekonomik nizamına geçilmektedir. Çok kutuplu dünya küresel oyuncu olan bir ülkeye büyük sorumluluklar yükleyecektir.”
Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bujar Nishani: Çin geleceğin süper gücüdür
“ABD'nin çok kutuplu dünyada alacağı rol önemli olacaktır. ABD hala askeri, ekonomik ve diplomatik olarak lider konumunu sürdürmektedir. Çok kutupluluğa doğru yol alınan günümüzde asıl sorun ABD'nin sahip olduğu bu gücü sürdürüp sürdüremeyeceği veya bu gücü paylaşıp paylaşmayacağıdır.Dünya politikasının bileşenlerini askeri, ekonomik ve siyasi güç olarak sınıflandırabiliriz. Bu üç unsuru okuyabilmemiz önemlidir. Çin geleceğin süper gücü olacaktır. Küresel güç Pasifik ülkelerine doğru kaymaktadır.İçinde bulunulan ağır ekonomik kriz bütün dünyayı etkilemektedir. Genel manada kamu açıkları görüldü, ülkeler savunmada kısıntıya yöneldiler. Ülkeler biraz daha kendi iç sorunlarına döndüler. Fakat ABD hala askeri, ekonomik ve diplomatik olarak lider konumunu sürdürmektedir.”
Gagavuzya Otonom Bölgesi Başkanı Mihail Formuzal: Dünya çok kutuplu olmalı
Gagavuzya Otonom Bölgesi Başkanı Mihail Formuzal da yaşanan gelişmeler sonucunda çok kutuplu dünyanın gerekli olduğunun anlaşıldığını ifade ederek, savaşların bunu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Formuzal, ABD'nin tek başına stabiliteyi temin edemediğinin görüldüğünü belirterek, “Belki bazı bölgelerde çatışmalara müdahale ederek bazı sonuçlar aldı fakat bölgesel çatışmalarda yetersiz kaldı. Dünya 21. yüzyılda tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Şu anda dünyanın en büyük sorunu, siyaseti ve ekonomiyi belli bir mekanizmaya oturtmak ve devam ettirmektir” diye konuştu. Dünya genelinde en büyük sıkıntılardan birinin de nükleer silahlar olduğuna vurgu yapan Formuzal, çok kutuplu dünya sisteminde sadece gelişmiş ülkelerin olmaması gerektiğini kaydederek, sadece entegre projelerin savunma mekanizmasını güçlendirebileceğini bildirdi. Formuzal, bu savunma mekanizmalarının bölgesel, uluslararası veya alt bölgesel kuruluşlar tarafından yönlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Türk dünyası buluşabilir ve ciddi politikalar yürütebilir. Bu işbirlikleri çok önemlidir” diye konuştu.
Moldova 2. Cumhurbaşkanı Petru Lucinschi: Çin ve Türkiye işbirliği yapabilir
Moldova 2. Cumhurbaşkanı Petru Lucinschi ise fakirlik ve hastalıklarla mücadelenin insanların en önemli mücadelesi olduğunu anlatarak, dünya nüfusunun kısa sürede 1 milyar arttığını anımsattı. Lucinschi, 2050'de dünya nüfusunun 10 milyar olacağı öngörüsünde bulunarak, günümüzde her 7 kişiden birinin aç olduğunu anımsattı. Türkiye ile birçok ortak noktaları olduğunu dile getiren Lucinschi, “Türkiye'de yeni inovasyon teknolojilerle ilgili büyük gelişmeler var. Bu bilgileri bizim gibi ülkelerle paylaşabilir” dedi. Lucinschi, dünyanın nasıl korunacağı konusunda BM'nin önemli roller alabileceğini ifade etti. BM'nin askeri gücü olması yönündeki görüşü desteklediğini dile getiren Lucinschi, şu anki BM'nin bunu sağlayacak durumu olmadığını söyledi. Lucinschi, bütün ülkelerin özgür olma düşüncesinde olduğunu, dünyanın da bu doğrultuda hızla yol aldığını belirterek, küresel işleyişe ilişkin şu öngörülerde bulundu: “Çin, artık kutup olabilecek durumdadır. Küresel güçlerin yanı sıra bölgesel güçler de olacaktır. Türkiye, bu merkezlerden biri olmaya adaydır. Türkiye ve Çin bir araya gelirse Afrika'da büyük başarılar elde edebilir” görüşünü savundu.
Moğolistan 1. Cumhurbaşkanı Punsalmaa Ochirbat: Dünyanın sorunu enerjidir
Moğolistan 1. Cumhurbaşkanı Punsalmaa Ochirbat da oturumun konusunu oluşturan sorunun cevabını katılımcıların verebileceğini kaydederek, zirve mensuplarının çok kutupluluğun bir örneği olduğunu aktardı. Ochirbat, zirve için 5 kıtadan gelenler olduğuna işaret ederek, “Bu, çok kutuplu dünya olduğumuzun ve böyle devam edebileceğimizin göstergesidir. Çok kutuplu dünyada bulunmamız lazım. Her an kendimizi geliştirmekle meşgul olmamız lazım” dedi. Enerji, sağlık ve doğal kaynakların büyük önem kazandığını vurgulayan Ochirbat, bunların ülkeleri, bölgeleri ve uluslararası toplumu ilgilendirdiğini aktardı. Konuşmasını ekoloji üzerinden sürdüren Ochirbat, “Bugüne kadar doğadan hep aldık. Şimdi ise neler verebileceğimizi düşünüyoruz” derken enerjinin çeşitlendirilmesi konusunda çalışmalar yapılması, ekolojiye verilen zararın da göz ardı edilmemesi gerektiğini anlattı. Dünyanın ortak probleminin enerji olduğunu vurgulayan Ochirbat, enerjiyi "bir numaralı oyuncu" olarak tanımladı. Ochirbat, ekolojik kaynakların parasal değerinin de belirlenmesi gerektiğini kaydederek, bunun, cezaların verilmesini de kolaylaştıracağını ifade etti. Ekolojinin korunmasında gelişmiş ülkelerin daha fazla rol almasının şart olduğunu dile getiren Ochirbat, söz konusu ülkelerin gelişmiş teknolojiler konusunda daha paylaşımcı olması gerektiğini söyledi.
Kırgızistan 3. Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva: Kalkınma ve eşitlik esaslı çok kutupluluk
Kırgızistan 3. Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva da dünyanın geçmişte yaşadığı iki kutupluluktan bahsederek, Kırgızistan'ın bu dönemlerde geçirdiği değişimi anlattı. Otunbayeva, ülkesinde hem ABD hem de Rusya'nın üssü bulunduğunu, birçok uluslararası birlik içerisinde yer aldıklarını anımsatarak, dünyanın giderek daha kutuplu hale geldiğini kaydetti. İlişkilerin giderek daha farklı boyutlar kazandığını belirten Otunbayeva, “Dünyanın tümü çok kutuplu olmadığı gibi tümüyle tek kutuplu da değildir. Çok kutuplu dünya trendi ivme kazanmaktadır. Kalkınma ve eşitlik esaslı çok kutuplu dünya temenni edilmeli” dedi. Günümüzde çok kutuplu yapıdan çok ortaklı bir yapıya geçildiğini kaydeden Otunbayeva, dünyanın ekonomik koşullarının çok kutululuğun en önemli nedenlerinden biri olduğunu paylaştı.
2. GÜN: ZİRVE KAPANIŞ YEMEĞİ
“Türkiye internetin de iletişimin de kavşak noktalarından biri haline geliyor”
Zirve kapanış yemeğinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım konukları ağırladı ve bir konuşma yaptı. Dünyada internet yönetiminin 3 bölgeye ayrıldığını belirten Yıldırım üçüncü merkezin İstanbul’da kurulması kararı verildiğini; İstanbul’dan Afrika, Avrupa ve Orta Asya’nın yönetileceğini açıkladı. İnternetin yönetimiyle ilgili tartışmalar olduğuna da değinen Yıldırım, “Amerika diyor ki ‘Bu bizim işimiz. Biz bulduk, biz yöneteceğiz.’ Böyle bir anlayış olmaz. Artık insanlığın malıdır” dedi. Yıldırım, tartışmalar çok uzun sürdüğü için bunun yönetimini bölgesel olarak dağıtmaya karar verdiklerini anlattı: “Şu anda merkez Los Angeles’ta ama geçen günlerde bir karar aldılar; 3 bölgeye ayırdılar, internet yönetimini. Los Angeles yine kalacak, Kuzey ve Güney Amerika’yı yönetecek. İkinci merkez Singapur’da olacak, oradan da Uzak Doğu yönetilecek. Üçüncü merkezin de İstanbul’da kurulması kararı verildi. İstanbul’dan da Afrika, Avrupa ve Orta Asya yönetilecek. Yani Türkiye internetin de iletişimin de kavşak noktalarından biri haline geliyor. Önümüzdeki ay bunun resmen ilanını yapacaklar ve faaliyete başlayacaklar.” Yıldırım, hem Türkiye’nin bölgesel olarak öneminin, hem de kendilerinin ülkenin bilişim altyapısına yaptıkları yatırımların bu kararı getirdiğini dile getirdi.
Bakan Binali Yıldırım’ın himayesinde gerçekleştirilen 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin kapanış yemeğine konuk cumhurbaşkanları ve Zirve katılımcılarının yanısıra Türk telekomünikasyon sektörünün temsilcileri katıldı. Bakan Yıldırım, davetlilere “Sizin Avrupa-Asya ekonomi zirveniz varsa bizim de Avrupa-Asya arasında tünelimiz var” diyerek, espri yaptı. Ulaştırma Bakanlığı’nın geniş sorumluluk alanı içinde son 10 yılda önemli projeleri gerçekleştirdiğini, birçok projenin de devam ettiğini aktaran Yıldırım, “Ne yaparsanız yapın eğer insanları birbiriyle buluşturamıyorsanız, eriştiremiyorsanız, o zaman hiçbir faaliyetinizin başarıya ulaşması mümkün değil” diye konuştu.
Ulaşımın ve iletişimin ülkeleri birbirine yakınlaştırıp aralarındaki dostlukların gelişmesine imkan sağladığını vurgulayan Binali Yıldırım, dünyanın her tarafının eş zamanlı kalkınmasını ve 7 milyar insanın dünya nimetlerinden aynı şekilde istifade etmesini sağlamanın görev olduğunu söyledi. Huzursuzlukların ve krizlerin kaynağının dünyada servetin adil dağıtılmaması olduğuna dikkati çeken Yıldırım, hiç değilse bundan sonra küresel krizi fırsat bilip bölgesel ve küresel dayanışmayı gerçekleştirmek ve bölgelerarası kalkınma farkını ortadan kaldırmak gerektiğini ifade etti. Bilişim ve iletişimdeki gelişmelerin bazı sosyal ve ekonomik sorunları da beraberinde getirdiğini vurgulayan Yıldırım, “Mesela siber güvenlik konusu savaşlardan daha beter bir iş. Savaşlara karar vermek için çok büyük hazırlık gerekiyor ama siber saldırı 100 dolar, bilemediniz 200 dolar. Saldırıp bir ülkeye bile diz çöktürebilirsiniz. Yani saldırı kolay, savunma o kadar kolay değil. Ülkeleri bekleyen önemli tehditlerden biri de bu. Burada da birlikte hareket etme gereği var” dedi. Bilişimin bir ülkenin sınırları ile değerlendirilemeyecek kadar büyük bir mesele olduğunu, bu nedenle bölgesel ve küresel dayanışmanın hayati öneme sahip bulunduğunu, dünyada 1997 yılında 50 bin siber saldırı, 2012 yılında ise 100 milyon siber saldırı olduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye’de son 10 yılda ulaşımda ve iletişimde önemli gelişmeler yaşandığını kaydetti: “2002’de Türkiye’de geniş bant yok. Bugün 21 milyon geniş bant var. Bunun 13 milyonu da mobil geniş bant. Kabaca 60 milyonluk kullanıcı var internette. Sektörün cirosu 11 milyar dolardan 45 milyar dolarlara yükseldi. Türkiye’de de dünyada da krize rağmen büyümeye devam eden tek sektör bilişim sektörü. Üst üste Türkiye’de yüzde 20’nin üzerinde büyüme var. Bilişimdeki büyüme Türkiye’nin büyümesinin 3 katından fazla.”
“Teknoloji kullanmada bizim millet bir numara” diyen Yıldırım, bunun, akıllı telefon satışlarından da telefon değiştirme sürelerinden de belli olduğunu dile getirdi: “Ama bunlarla yetinmememiz lazım. Biraz da yerli araştırma geliştirme katkılarını artırmamız lazım. 15 milyar dolar elektronik cihaza para vermişiz. 4 milyar lira akıllı telefona para vermişiz. Bunun yarısı burada yapılsa, üretilse o parayla biz en azından Antalya’dan Konya’ya, Nevşehir’e, Kayseri’ye yüksek hızlı tren yapardık veya 2 tane boğaz köprüsü daha yapardık. Para cepte kalırdı.” Bakan Yıldırım, 16. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin bölgesel dayanışmanın ve küresel barışın gelişmesine vesile olması temennisinde bulundu.