30.06.2016, 08:00
7101
“İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” Listesinde Bir Sektör, İki Görüş…
Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED), İstanbul Sanayi Odası (İSO) “500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesine giren plastik ve kauçuk sektörünün durumunu analiz eden bir rapor yayınladı.
PLASFED raporunda, plastik sektöründe İSO Birinci 500’e giren -göreli olarak büyük- firmaların, toplam plastik sektörü üretimi içinden aldığı pay, 2015’te yüzde 8.4 oranındayken bu oran 2015 listesinde yüzde 8’e, ihracatından aldığı pay 2014’te yüzde 12.3 iken 2015’te yüzde 8.4’e geriledi.
İSO Birinci 500 listesine giren kauçuk firmaları da benzer biçimde; toplam kauçuk sektörünün üretimindeki payı 2014’te yüzde 78 iken bu oran 2015’te yüzde 70.8’e, ihracattaki pay ise yüzde 49’dan yüzde 43.8’e geriledi.
Rapora göre, İSO Birinci 500 sıralamasına, 2014 yılında kauçuk sektöründen 7, plastik sektöründen de 14 olmak üzere toplam 21, 2015 yılında ise 6 kauçuk, 14 de plastik sektöründen firma listede yer aldılar.
Yine raporda; plastik sektörünün en büyükleri olan firmaların 2015’i zorlanarak geçirdiği, sektördeki firmaların toplam ihracatlarında yüzde 27.39 düşüş gözlendi.
Sektörü ve PLASFED raporunu; Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür’den ve PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy’dan değerlendirmelerini rica ettim.
Reha Bey, “İSO verilerinin bize gösterdiği gibi, ülkemizde sanayiye, özellikle plastik sanayisine öncelik verilmesi gerekiyor.
Sayın Binali Yıldırım başkanlığında kurulan hükümetimizin hızla üretime, yatırıma yönelik konuları gündeme almasından memnunuz.
Özellikle üretim sürecini de kapsayan yeni teşvik sistemi arayışları bağlamında Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi’nin verdiği son bilgiler de bizi umutlandırdı.
Yüksek katmadeğerli plastik ürünler ve polimer hammadde üretim süreçlerinin de destekleneceği bir yapının kurulmasını bekliyoruz.
Plastiğe verilen her destek, diğer bütün sektörlere de destek vermek anlamına gelir.
İSO 500’e giren sektör firmalarımızın geçen yıl en çok vergi öncesi dönem karında ve ihracatta da yüzde 40’a yakın gerileme ile yaşadıkları ciddi sıkıntılar, tahribatlar ortada…
Zaten düşük karlılık oranlarıyla çalışan ve pazardaki sıkıntıdan dolayı maliyetlerdeki artışı fiyatlara net olarak yansıtamayan sektörümüzdeki tehlike boyutlarını gözler önüne seren bu alarmların dikkate alınması ve hemen her sektörde payı bulunan Türkiye sanayisinin lokomotifi plastik sektörünün özel olarak ekonominin ilgi odağı haline gelmesi aciliyetle gerekiyor.
Çünkü orta ve uzun vadede Türkiye plastik sektörünün yaşayacağı zorlukların olumsuz etkileri başta otomotiv olmak üzere, elektrik ve elektronik alanına, beyaz eşyaya, inşaata, tekstile, makine sektörüne ve daha birçok işkoluna geniş dalgalar halinde yansıyacaktır.
Dünya ülkelerinin 4.0’a hazırlandığı bu dönemde Türkiye sanayisini, hayati işkollarını topyekun olumsuzluğa sürükleyecek, ülke ekonomisine önemli tahribatlar yapabilecek bu duruma ivedilikle çözüm arayışı gerektiğine, konunun aciliyetine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum” sözleriyle değerlendirmesini ve beklentileri dile getirdi.
PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy da “İSO 500’de yer alan firmalarımız sektörümüzün lokomotifi özelliğini taşıyor.
Demek ki plastik sektörü ivedilikle Türkiye gündemine girmeli ve stratejik olarak ele alınmalı.
Sanayide, altyapıda, refahta rakiplerimizle yarışmak istiyorsak plastiğe hak ettiği önemle aciliyetle bakmalıyız.
Plastik sektörünün kendine özgü yapısı nedeniyle çok sayıda küçük imalatçı faaliyet göstermekte.
Büyük firmalarımız Ar-Ge ve yatırımlarıyla sektöre yön vermesi gerekmekte.
Ölçek ekonomisini tutturup ülke sektörü olarak bizi güçlü kılması gerekiyor.
Özel sektör yatırımları son yıllarda yerinde sayıyor.
Buna, geçici olduğunu umduğumuz bölgesel krizlerin realize olması, 2015’te bir de kur dalgalanması eklenince, sayılar ve oranlar biraz şaştı.
Düşük karlılıklara rağmen direnen plastik sektörünün büyük emeklerle Türkiye’ye kazandırdığı dünyanın yedinci, Avrupa’nın ikinci büyük kapasiteye sahip ülkesi unvanını kaybetmek istemiyoruz.
Bir an önce zorunlu ithalatçı olduğumuz hammadde tedarikinde rekabetçi bir fiyat için dış ticaret uygulamalarının gevşetilmesi, sektörümüze Ar-Ge desteğinin özel hale getirilmesi, üretim teşviklerinin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Plastik sektörünün stratejik olduğu kabul edilerek özel bir ekonomik ilgi odağı olarak görülmesini istiyoruz” sözleriyle değerlendirme ve önerilerini dile getirdi.
PLASFED raporunda, plastik sektöründe İSO Birinci 500’e giren -göreli olarak büyük- firmaların, toplam plastik sektörü üretimi içinden aldığı pay, 2015’te yüzde 8.4 oranındayken bu oran 2015 listesinde yüzde 8’e, ihracatından aldığı pay 2014’te yüzde 12.3 iken 2015’te yüzde 8.4’e geriledi.
İSO Birinci 500 listesine giren kauçuk firmaları da benzer biçimde; toplam kauçuk sektörünün üretimindeki payı 2014’te yüzde 78 iken bu oran 2015’te yüzde 70.8’e, ihracattaki pay ise yüzde 49’dan yüzde 43.8’e geriledi.
Rapora göre, İSO Birinci 500 sıralamasına, 2014 yılında kauçuk sektöründen 7, plastik sektöründen de 14 olmak üzere toplam 21, 2015 yılında ise 6 kauçuk, 14 de plastik sektöründen firma listede yer aldılar.
Yine raporda; plastik sektörünün en büyükleri olan firmaların 2015’i zorlanarak geçirdiği, sektördeki firmaların toplam ihracatlarında yüzde 27.39 düşüş gözlendi.
Sektörü ve PLASFED raporunu; Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Başkanı Reha Gür’den ve PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy’dan değerlendirmelerini rica ettim.
Reha Bey, “İSO verilerinin bize gösterdiği gibi, ülkemizde sanayiye, özellikle plastik sanayisine öncelik verilmesi gerekiyor.
Sayın Binali Yıldırım başkanlığında kurulan hükümetimizin hızla üretime, yatırıma yönelik konuları gündeme almasından memnunuz.
Özellikle üretim sürecini de kapsayan yeni teşvik sistemi arayışları bağlamında Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekçi’nin verdiği son bilgiler de bizi umutlandırdı.
Yüksek katmadeğerli plastik ürünler ve polimer hammadde üretim süreçlerinin de destekleneceği bir yapının kurulmasını bekliyoruz.
Plastiğe verilen her destek, diğer bütün sektörlere de destek vermek anlamına gelir.
İSO 500’e giren sektör firmalarımızın geçen yıl en çok vergi öncesi dönem karında ve ihracatta da yüzde 40’a yakın gerileme ile yaşadıkları ciddi sıkıntılar, tahribatlar ortada…
Zaten düşük karlılık oranlarıyla çalışan ve pazardaki sıkıntıdan dolayı maliyetlerdeki artışı fiyatlara net olarak yansıtamayan sektörümüzdeki tehlike boyutlarını gözler önüne seren bu alarmların dikkate alınması ve hemen her sektörde payı bulunan Türkiye sanayisinin lokomotifi plastik sektörünün özel olarak ekonominin ilgi odağı haline gelmesi aciliyetle gerekiyor.
Çünkü orta ve uzun vadede Türkiye plastik sektörünün yaşayacağı zorlukların olumsuz etkileri başta otomotiv olmak üzere, elektrik ve elektronik alanına, beyaz eşyaya, inşaata, tekstile, makine sektörüne ve daha birçok işkoluna geniş dalgalar halinde yansıyacaktır.
Dünya ülkelerinin 4.0’a hazırlandığı bu dönemde Türkiye sanayisini, hayati işkollarını topyekun olumsuzluğa sürükleyecek, ülke ekonomisine önemli tahribatlar yapabilecek bu duruma ivedilikle çözüm arayışı gerektiğine, konunun aciliyetine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum” sözleriyle değerlendirmesini ve beklentileri dile getirdi.
PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy da “İSO 500’de yer alan firmalarımız sektörümüzün lokomotifi özelliğini taşıyor.
Demek ki plastik sektörü ivedilikle Türkiye gündemine girmeli ve stratejik olarak ele alınmalı.
Sanayide, altyapıda, refahta rakiplerimizle yarışmak istiyorsak plastiğe hak ettiği önemle aciliyetle bakmalıyız.
Plastik sektörünün kendine özgü yapısı nedeniyle çok sayıda küçük imalatçı faaliyet göstermekte.
Büyük firmalarımız Ar-Ge ve yatırımlarıyla sektöre yön vermesi gerekmekte.
Ölçek ekonomisini tutturup ülke sektörü olarak bizi güçlü kılması gerekiyor.
Özel sektör yatırımları son yıllarda yerinde sayıyor.
Buna, geçici olduğunu umduğumuz bölgesel krizlerin realize olması, 2015’te bir de kur dalgalanması eklenince, sayılar ve oranlar biraz şaştı.
Düşük karlılıklara rağmen direnen plastik sektörünün büyük emeklerle Türkiye’ye kazandırdığı dünyanın yedinci, Avrupa’nın ikinci büyük kapasiteye sahip ülkesi unvanını kaybetmek istemiyoruz.
Bir an önce zorunlu ithalatçı olduğumuz hammadde tedarikinde rekabetçi bir fiyat için dış ticaret uygulamalarının gevşetilmesi, sektörümüze Ar-Ge desteğinin özel hale getirilmesi, üretim teşviklerinin hayata geçirilmesi gerekiyor.
Plastik sektörünün stratejik olduğu kabul edilerek özel bir ekonomik ilgi odağı olarak görülmesini istiyoruz” sözleriyle değerlendirme ve önerilerini dile getirdi.
İSO 500’de yer alan plastik ve kauçuk sektörüne ilişkin iki görüş özetle bunlar.