İKİ ‘YENİ’MİZ
Türkiye’nin güncel ekonomik sorunları var; hafif dokunuşlarla çözebiliyoruz. Arkasından yeni sorunlar doğuyor, öncelikler disiplini içinde onları da makro veya mikro reformlar yaparak çözmeye çalışıyoruz. Sorun yaratan ekonomik yapıdan, sorun yaratmayan sürdürülebilir bir ekonomik yapıya geçinceye kadar bu böyle sürüp gidecek…
Türkiye’nin henüz çözülememiş iki temel ekonomik sorunu var; ikisi de “gelecek” ile ilgili. Bunlardan biri, kaos denebilecek ölçüde istikrarsız bir döneme giren küresel ekonomik yapı içinde Türkiye’nin konumunu öngörmek ve bu doğrultuda yeni paradigmalar oluşturmaktır. İkinci temel ekonomik sorunumuz ise içine girmiş bulunduğumuz “dijital dönüşüm devrimi”ni başarıyla tamamlamak ve “dijital ekonomi”ye geçmektir. Ben bu iki sürece ‘Türkiye’nin iki yenisi’ diyorum.
Belirsizleşen küresel ekonomik tabloda Türkiye’nin safı esasen belli olmuştur; yerimiz “Gelişmekte Olan Ülkeler” arasında ön safta ve üretim merkezi olmaktır. Bu bağlamda Türkiye ekonomisinin lokomotif güçlerinin hiçbir tereddütü yoktur ve bu konuda Türk iş dünyası, her soruya açık cevaplar veren muazzam bir külliyat oluşturmuştur. Türk devlet politikaları da bu noktaya odaklanmıştır. Türkiye-AB ilişkilerindeki oynaklıkları da bu çerçeveye oturtarak okumalıyız.
“Dijital dönüşüm devrimi”ne gelince. İçindeyiz ve önemli bir yere geldik. Öyle ki; ‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri’ ve ‘Yazılım Sektörü’ artık Türkiye’de kanuni tanım olarak “Sanayi” sayılmaktadır. Sanayi sektörüne uygulanan ayrıcalıklı mevzuat dijital dönüşüm alanına giren tüm faaliyetleri koruyup destekleyecektir. Bu nedenle bu sayımızın kapak konusunda, değişik sektörlerde ve sosyal alanlarda dijital dönüşümün nerelere geldiği ve hangi sınırları zorladığını, elde edilmiş somut sonuçlarla açıklıyoruz.
Biz dergi olarak önceliği, ‘Dijital Dönüşüm’ün KOBİ’leri ilgilendiren yönlerine kaydırıyoruz. Çünkü KOBİ’ler içine girmedikçe Türkiye ‘Dijital Dönüşüm’ü başarmış sayılamaz. Mevcut durumda ise KOBİ’lerimiz daha işin başındadır. İlk cesur adımları atabilmek için bilgi ve beceriyle donatılmaları gerekmektedir. Önümüzdeki sayılarda KOBİ’lere bu hizmetleri sunmaya çalışacağız.
KOBİ’ler bu aşamada şunu görmelidirler: Dünya ekonomisi tek bir “Dijital Ekosistem” olmaya doğru gelişmektedir. Büyük Dijital Ekosistem “dijital ekosistem kümeleri”nin birleşmesiyle oluşmaktadır. KOBİ’ler için güncel çözüm, kendi dijital ekosistemini oluşturmak ve şirketinin tanımlanmış DNA’sına uygun dijital ekosistemlerle temas kurarak küresel zincirin bir parçası haline gelmektir. Bunun için gerekli olan asgari bilgi ve beceriyi kazanmak KOBİ’lerimize kafi gelecektir.
Bu konuda KOBİ’lerin önünü açacak bir gelişme de üniversitelerimizde yaşanıyor. Devlet ve vakıf üniversitelerimiz kurdukları Sürekli Eğitim Merkezleri (SEM) ile dijital dönüşüm devriminin her düzeyden insan kaynaklarını yetiştirerek iş dünyasına sunuyorlar. SEM programlarında KOBİ’lerin dijitalleşmesine yönelik evrensel kalitede modeller uygulanıyor. Bu hususu özellikle KOBİ’lerimizin dikkatine sunuyorum.
Tüm okurlarımın Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, sağlık, başarı, bereket, barış, huzur ve mutluluk diliyorum.