31.08.2015, 08:00
9597
İhracat daralmasına doğru bakış
Temmuz 2015 ayında ihracatımız değer bazında ve dolar cinsinden, 2014 Temmuz ihracatına göre yüzde 13 azaldı. Ocak-Temmuz 2015 arası 7 aylık dönemde ihracatımızdaki azalış, 2014 yılının Ocak-Temmuz dönemine göre yüzde 8.8 daralma gösterdi. Yıllık bazda ifade edecek olursak Temmuz 2015 sonu itibarıyla Türkiye’nin ihracatında düşüş yüzde 4.9 gerçekleşti.
Türkiye ihracata dayalı ekonomik büyüme modelini yaşadığı için doğal olarak bütün dikkatler ihracat daralması üzerine odaklandı. Kestirmeden şöyle denildi: “Siyasi belirsizlik dolar-TL paritesini ve dolayısıyla dış ticaretimizin dengelerini bozdu, daralma bu nedenledir.”
Doğru bakış bu değil. İhracatımızın dolar cinsinden ve değer bazında daralması ekonomik kayıptır ama daralmanın faktör bileşenleri arasında “siyaset” bulunmamaktadır. İhracatımızı daraltan faktörleri birlikte ve doğru değerlendirmek, alınacak önlemleri doğru saptamak bakımından da zaruridir.
Miktar bazında artmasına rağmen ihracatımızın değer bazında düşmesinin sebeplerinden biri, dünya emtia fiyatlarındaki düşüştür. Bu noktada emtia ihracatçısı bütün ülkeler bu daralmayı zorunlu olarak yaşamaktadırlar.
İhracatımızın değer bazında daralmasının bir diğer nedeni de doların değerinin bütün dünyada, patron FED’in faiz arttırma niyetinde ve hazırlığında olmasından dolayı yükselmesidir. Buna, Avro-Dolar paritesinin dolar lehine bozulmasını da eklemeliyiz. Bunun doğrudan etkisi olarak bütün ekonomilerde ithalat daraldı, bu da bizim gibi emtia ihracatçısı olan bütün ülkelerde ihracatın daralmasıyla sonuçlandı. 2015’in ilk yarısında dünya ithalatı ortalama yüzde 13.8 daraldı. İthalatın, bizim başat pazarlarımız olan Almanya’da yüzde 17, İtalya’da yüzde 16, Fransa’da yüzde 19, İspanya’da yüzde 16, Rusya’da yüzde 39, Çin’de yüzde 17, Hollanda’da yüzde 20 gerilediğini görürsek, durum netleşmiş olur.
İthalatın karşılığı olan ihracatın düşmesi de kaçınılmazdır. İşte ülkeler ve ihracat azalması: 2015’in ilk yarısında; Brezilya yüzde 15, Rusya yüzde 29, Avustralya yüzde 22, Almanya yüzde 14, Fransa yüzde 17, İtalya yüzde 16, İspanya yüzde 16, İngiltere yüzde 12, Türkiye yüzde 8.8...
Türkiye’nin yaşadığı ihracat daralmasının sebepleri ve alınması gerekli önlemler konusunda yetkin görüş ve analizleri bu sayımızın kapak konusunda bulacaksınız. Ayrıca, ihracatımızdaki daralmanın neredeyse her sektörün kendine mahsus sebepleri ve açıklamaları da mevcut. Kapak dosyamızda ihracatçı sektörlerimizin kendileri için yaptıkları analizleri ve konuyla ilgili stratejik değerlendirmelerini de bulacaksınız.
Ne var ki; ihracatla ilgili tartışmalarımız burada noktalanmayacak, dünya ekonomisinde yeni bir döneme geçiliyor olmasına bağlı olarak sürecektir. Yeni dönemde emtia ihracatçısı ülkelerin klasik yapıları, mevcut teknolojileri ve ürünleriyle istikrarlı bir ihracata dayalı büyüme modeli sürdürmeleri imkansızlaşacaktır. Bu bağlamda üretim yapısı hala düşük teknolojili ürünler ağırlıklı olan Türkiye’nin ihraç ürünlerini ileri bir teknolojik temele kavuşturması, bunun yolunu açacak ve dönüşümü kolaylaştıracak reformları gerçekleştirmesi kaçınılmazdır.
Diğer yandan Türkiye’nin ihracatı hemen hemen bütün dünya pazarlarına yayılmıştır ama bir çok büyük pazarın kalıcı ve istikrarlı hale getirilmesi için yapılacak çok iş vardır. Yapılacak işleri, sayıları 60 bini aşan ihracatçılarımız çok iyi bilmektedirler. İhtiyaç, yapılacak işlerin arkasına dizilecek iradenin oluşmasındadır. Bu anlamda Avrasya pazarları stratejik ihracat hedeflerimizdir. Türkiye 21. yüzyılı bu cephede kazanacaktır.
Şu kanaatimi de eklemeliyim: Türkiye siyasi gündemini şöyle veya böyle bir sonuca bağladıktan sonra 2016 yılında yeni bir ihracat hikayesinin ilk cümlelerini yazmaya başlayacaktır.
Türkiye ihracata dayalı ekonomik büyüme modelini yaşadığı için doğal olarak bütün dikkatler ihracat daralması üzerine odaklandı. Kestirmeden şöyle denildi: “Siyasi belirsizlik dolar-TL paritesini ve dolayısıyla dış ticaretimizin dengelerini bozdu, daralma bu nedenledir.”
Doğru bakış bu değil. İhracatımızın dolar cinsinden ve değer bazında daralması ekonomik kayıptır ama daralmanın faktör bileşenleri arasında “siyaset” bulunmamaktadır. İhracatımızı daraltan faktörleri birlikte ve doğru değerlendirmek, alınacak önlemleri doğru saptamak bakımından da zaruridir.
Miktar bazında artmasına rağmen ihracatımızın değer bazında düşmesinin sebeplerinden biri, dünya emtia fiyatlarındaki düşüştür. Bu noktada emtia ihracatçısı bütün ülkeler bu daralmayı zorunlu olarak yaşamaktadırlar.
İhracatımızın değer bazında daralmasının bir diğer nedeni de doların değerinin bütün dünyada, patron FED’in faiz arttırma niyetinde ve hazırlığında olmasından dolayı yükselmesidir. Buna, Avro-Dolar paritesinin dolar lehine bozulmasını da eklemeliyiz. Bunun doğrudan etkisi olarak bütün ekonomilerde ithalat daraldı, bu da bizim gibi emtia ihracatçısı olan bütün ülkelerde ihracatın daralmasıyla sonuçlandı. 2015’in ilk yarısında dünya ithalatı ortalama yüzde 13.8 daraldı. İthalatın, bizim başat pazarlarımız olan Almanya’da yüzde 17, İtalya’da yüzde 16, Fransa’da yüzde 19, İspanya’da yüzde 16, Rusya’da yüzde 39, Çin’de yüzde 17, Hollanda’da yüzde 20 gerilediğini görürsek, durum netleşmiş olur.
İthalatın karşılığı olan ihracatın düşmesi de kaçınılmazdır. İşte ülkeler ve ihracat azalması: 2015’in ilk yarısında; Brezilya yüzde 15, Rusya yüzde 29, Avustralya yüzde 22, Almanya yüzde 14, Fransa yüzde 17, İtalya yüzde 16, İspanya yüzde 16, İngiltere yüzde 12, Türkiye yüzde 8.8...
Türkiye’nin yaşadığı ihracat daralmasının sebepleri ve alınması gerekli önlemler konusunda yetkin görüş ve analizleri bu sayımızın kapak konusunda bulacaksınız. Ayrıca, ihracatımızdaki daralmanın neredeyse her sektörün kendine mahsus sebepleri ve açıklamaları da mevcut. Kapak dosyamızda ihracatçı sektörlerimizin kendileri için yaptıkları analizleri ve konuyla ilgili stratejik değerlendirmelerini de bulacaksınız.
Ne var ki; ihracatla ilgili tartışmalarımız burada noktalanmayacak, dünya ekonomisinde yeni bir döneme geçiliyor olmasına bağlı olarak sürecektir. Yeni dönemde emtia ihracatçısı ülkelerin klasik yapıları, mevcut teknolojileri ve ürünleriyle istikrarlı bir ihracata dayalı büyüme modeli sürdürmeleri imkansızlaşacaktır. Bu bağlamda üretim yapısı hala düşük teknolojili ürünler ağırlıklı olan Türkiye’nin ihraç ürünlerini ileri bir teknolojik temele kavuşturması, bunun yolunu açacak ve dönüşümü kolaylaştıracak reformları gerçekleştirmesi kaçınılmazdır.
Diğer yandan Türkiye’nin ihracatı hemen hemen bütün dünya pazarlarına yayılmıştır ama bir çok büyük pazarın kalıcı ve istikrarlı hale getirilmesi için yapılacak çok iş vardır. Yapılacak işleri, sayıları 60 bini aşan ihracatçılarımız çok iyi bilmektedirler. İhtiyaç, yapılacak işlerin arkasına dizilecek iradenin oluşmasındadır. Bu anlamda Avrasya pazarları stratejik ihracat hedeflerimizdir. Türkiye 21. yüzyılı bu cephede kazanacaktır.
Şu kanaatimi de eklemeliyim: Türkiye siyasi gündemini şöyle veya böyle bir sonuca bağladıktan sonra 2016 yılında yeni bir ihracat hikayesinin ilk cümlelerini yazmaya başlayacaktır.