Haklı Olmaktan Doğru Olmaya
“Haklı olmak” nedir, diye sorsak, sanıyorum bir sonuca ulaşamayız. Hak ve haklı olmak soyut kavramlar oldukları için özellikleri gereği kişi sayısı ve bakılan yere göre değişkenlik göstereceğinden doğru dürüst somutlaştırmak hemen hemen imkansız gibidir. Dolayısıyla insan haklı olmayı daha fazla önemsediğinde ve haklı olma çabası içine girdiğinde çoğunlukla mücadeleyi kaybedeceği açıktır.
“Haksızlık nedir” diye sorsak ve haksızlık yapan kişiye “Neden haksızlık yapıyorsun?” diye sorsak, bize kendine göre haklı sebeplerinin olacağını söyleyerek, kendince kendini aklamaya çalışacak ve haksız olmadığı konusunda bizleri inandırmaya çalışacaktır.
“Haklı olmaktan yola çıkmak” sonuçlarının çoğunlukla olumsuz olması nedeniyle “doğru olmaya” çalışmak veya doğruyu yapmak görece “haklı olmaya” çalışmaktan daha değerli olacaktır. Doğruyu aramak kişileri daha az savunmaya itecek; işin doğrusunu kabul etmek veya ettirmek; buradan dersler vermek veya almak, daha yapıcı bir davranış olacağından tartışmalar veya anlaşmazlıklarda daha kolay çözülebilecektir.
Doğruyu aramak, olgun ve iyimser insanların aynı zamanda bir kişilik özeliğidir. Ego merkezli olmaktan uzak tutacağından dünyayı daha barışçı ve yaşanabilir bir yer, insanları da daha iyimser ve değerli olarak algılama doğruluğuna götürecektir. Haklı olmaya çalışmak ise tam tersi olarak insanların düşman, kötü dünyanın zor ve yaşanmaz bir yer olduğu yanlış algısına götüreceğinden kişiyi sürekli kendisine haksızlık yapılıyormuş gibi algılamasına neden olacaktır.
Herkesin çok iyi veya çok kötü, hayatın çok zor veya kolay olduğunu söylemiyorum; yaşamda zorlukların oldukları bir gerçek. Haksızlık, adaletsizlik var. İnsanlar bazen kötüleşebiliyor; haksızlık yapıyorlar doğru. Yine de yaşamda umut var ve kimse kötü doğmuyor. Zaman içerisinde yanlış şeyler yapabiliyorlar ama yine de umutlu olmak, doğruyu sürekli aramak; yanlışını anladığında doğruya yönelmek yine insanın doğasında var ve bunlar öğrenilebilir. Umut etmek, çare aramak ve iyinin varolduğuna inanmak önemli ve değerlidir. Nasıl olursak olalım her zaman değişme potansiyelini içimizde barındırıyoruz.
“Üzümü yemek” daha doğru bir tutumdur “bağcıyı dövmekten.” Bu tutumu benimsedik mi hayatımız doğruların peşinden koşmakla geçecektir, aksi takdirde yanlışlarınız için hep bir haklı olma arayışı tuzağına düşebiliriz…
KobiEfor 200. sayısına ulaştı; uzun zamandır da KobiEfor’un bir yazarı olmak bana onur veriyor. KobiEfor, iş dünyasının nabzını tutarken aynı zamanda değişim, gelişim ve hatta ülkemizin daha iyiye doğru yolculuğunda, katkısı bence değer biçilemeyecek kadar önemlidir. İyi ki varsın Kobi Efor; seni ayakta tutan ve bugüne getiren tüm paydaşlarınla sana uzun yıllar diliyorum; varolmaya ve varetmeye devam etmek gerekir inatla ve sebatla…