Yakın geleceğin işçileri: robotlar
Pandemi ile hızlanan dijital dönüşüm sürecinde, Türkiye endüstrisi, Endüstri 4.0’a giderek daha yakınlaşıyor.
Bu hızlı koşuda Endüstri 4.0 felsefesinin temeli akıllı fabrikalara dayanıyor. Sessiz, karanlık, insansız üretim yapan akıllı fabrikalar ise robotlar, cobotlar, robot teknolojileri üzerinde yükseliyor.
Pandemi sürecinde dijital dönüşüm, işletmelerin odağına yerleşirken; Endüstri 4.0 kavramı artık gelecek vizyonu olmaktan çıkıp günümüz gerçeğine hızla dönüşmeye başladı. Endüstri 4.0’ın temel yapıtaşı; ‘sessiz, karanlık, soğuk, insansız’ yani ‘akıllı fabrikalar’ın baş aktörleri; robotlar, cobotlar ve robot teknolojileri. Endüstri 4.0 felsefesi, akıllı fabrika kavramı ile temelleniyor. Akıllı fabrika, oldukça inovatif ve gelişmiş fonksiyona sahip, üretim sürecinin her aşamasının 7/24 takip edilebildiği, kontrol altında olduğu, oluşabilecek arızaların öngörülebilme olanağının bulunduğu fabrika demek. Endüstriyel üretimde 4. Sanayi Devrimi özetle Endüstri 4.0, var olan fabrika, ürün ve üretim sistemlerinin yüksek teknolojilerle entegre edilerek inovatif ürünler ortaya çıkarılmasını sağlıyor.
Endüstri 4.0’da robotların rolü
Pandemi hem bugünü hem de geleceği kökten değiştirdi. Üretimde insan ağırlıklı sektörler robotik teknolojilere yönelirken; şirketler için rakipler arasından sıyrılamamak, robotların da önüne geçerek geleceğin riskleri arasındaki yerini alıyor. Kesintisiz ve esnek üretim, verimlilik ve karlılık artışı sağlayan robotlar, cobotlar ve robot teknolojileri, işletmelere sağladığı rekabet avantajıyla geleceğin üretim modeli ve Endüstri 4.0’a geçişin anahtarı oluyor.
* Endüstri 4.0’ın gözde robotu ise; cobotlar (kollobratif robot). Fabrikalarda çalışan işçilerin asistanların niteliğindeki cobotlar, üretim süreçlerindeki hızı artırıyor, verimi yükseltiyor, maliyeti düşürüyor. Kollobratif kelimesi, İngilizce ‘işbirliği’ anlamına gelen ‘colloboration’ kelimesinden geliyor. Cobotlar, ‘insanlarla birlikte hatasız bir şekilde çalışabilen, onlarla maksimum etkileşime girebilen robotlar’ olarak tanımlanıyor. Cobotların, bir robotun tek başına çalışmasından daha verimli olacak şekilde bir insanla entegre çalışarak üretimde verimliliği çok daha fazla artırdığı ifade ediliyor.
* Kaynakça: Türkiye’nin Endüstri 4.0 Platformu: https://www.endustri40.com /cobotlar-endustri-4-0-robotlari/
Dünyada ve Türkiye’de robot teknolojileri
Dünya küresel robot pazarı hızla büyürken Türkiye’de bu pazarın önemli oyuncularından biri olmak için çalışıyor. Küresel salgında robotların işlevselliği daha da öne çıktı, sağlıktan, lojistiğe, gıda sektöründen fabrikalarda üretime kadar birçok alanda robotlar görev aldı. Yapay zeka destekli, hiçbir yere çarpmadan evi baştan başa süpürüp, silebilen temizlik robotu, hiç insan teması olmadan servis yapabilen garson robot, kan testi yapabilen, hiç insan teması olmadan doktorların veya sağlık çalışanlarının hastalarla iletişimini sağlayabilen, laboratuvarlara testleri teslim edebilen robotlar, otonom robotlar, insansız otonom araçlar, yüzen, uçan robotlar, dronlar, beyin damarlarını açabilecek kadar küçük, mikro cerrahide kullanılan robotlar, nano robotlar, insanların sahip olduğu nesneleri kavrama hassasiyetine sahip gripper (nesne tutucu) robot, mobil robotlar, sürü robotlar, hibrid robotlar, kendini onaran robotlar, futbol oynayan, koşan, hoplayan, zıplayan, takla ve ters takla atabilen, konuşan, haber spikerliği yapabilen, sorulara yanıt verebilen robotlar, endüstride rutin işleri yapan robotlar, insanla etkileşim de kurabilen, işbirliği yapabilen, kendi kendine öğrendiklerini uygulayabilen, verileri analiz edebilen, bakım planlaması yapabilen makineleri, akıllı fabrikayı yönetebilen robotlar, hatta uzayda görevlendirilen robotlar…
Bilinen ve kayıtlara geçen ilk robotik çalışma; İsmail Ebul İz Bin Rezzaz El-Cezeri’ye (1136-1206) ait. Sibernetik alanının kurucusu sayılan Mucit El Cezeri, Fil Su Saati, Saz Çalan Robotlar gibi döneminin çok ötesinde inovatif fikirlere ve çizimlere sahip. El Cezeri’nin tasarladığı ve kağıda döktüğü otomatik makineler, günümüz mekanik ve sibernetik bilimine de ışık tutan çalışmalardan. El Cezeri’den söz edince Leonardo Da Vinci’den de söz etmemek olmaz. Da Vinci’nin en etkileyici tasarımlarından biri; halat ve makara sistemi vasıtasıyla hareket eden insansı robot (şövalye robot) olarak biliniyor. Hatta bu robot projesi o kadar etkileyici ki günümüze de ışık tutmuş; 2002’de Mark Rosheim, NASA için keşif robotları inşa ederken Da Vinci’nin sistemini baz aldı.
‘Robot’ sözcüğünü ise ilk kez 100 yıl kadar önce Çek Yazar Karel Capek’in 1920’de yazdığı Rossum’un Evrensel Robotları (Rossum’s Universal Robots-R.U.R) oyununda ifade ettiği, Çek dilinde ‘hizmet eden’, ‘zorunlu çalışan’, ‘çalışmaya mecbur’, ‘mecburi hizmet, angarya, köle emeği’, anlamına gelen ‘robota’ kelimesinden türetildiği aktarılıyor. Robot sözcüğü farklı dillerde ise ‘mekanik insan’ ve ‘mekanik işçi’ anlamlarına geliyor.
Dünya sinema tarihinin en unutulmaz film serisi; Terminatör; gelecekte robot teknolojilerine ilişkin kaygıları, etik tartışmaları ve olası tehlikeleri vurgulasa da robot teknolojileri üreticileri, bu ve benzer filmlerdeki korku dolu senaryoların aksine yapay zekayla desteklenen robotların yakın gelecekte insan hayatını kolaylaştırmada başrolde olacağını söylüyor.
Gelecekte özellikle yapay zekalı robotların insanlığı ele geçireceği ve insan ırkının sonunu getireceği kaygısı bir yanda dursa da uzmanların çoğu, etik tartışmalar ve robotların iş dünyasına sağlayacağı avantajlara odaklanıyor.
Günümüzde bilgisayar kullanımındaki ve robot teknolojilerindeki ilerlemelerin yeni görevler için işçileri özgürleştireceği, daha fazla veri analisti, yazılım geliştiricisi ve sosyal medya uzmanı, müşteri hizmetleri gibi ‘farklı insan özellikleri’ne dayalı iş rollerinin ön plana çıkartacağı, basit, kol gücüne dayalı rutin işlerin; robotlar, cobotlar ve robot teknolojileri tarafından yapılacağı öngörülüyor.
COVID-19 robotların ve yapay zekanın büyük sektörlerde kullanımını oldukça hızlandırdı. Sağlık uzmanları, bazı sosyal mesafe önlemlerinin 2021’in sonuna kadar uygulanması gerekebileceğini düşünüyor. Dolayısıyla robotların, artık hayatımızın odağına daha hızlı yerleşeceği apaçık ortada.
Pandemi döneminde hızlanan dijital dönüşümle birlikte iş dünyasının gündemine oturan Endüstri 4.0 kavramı, akıllı fabrikalar ve robot teknolojilerinin yükselişi demek aynı zamanda. 2025’e kadar iş sayısında düşüş olacak ilk 10 meslek grubunda; veri girişi görevlileri, idari ve yürütme sekreterleri, defter tutma görevlileri, muhasebeciler ve denetçiler, fabrika işçileri, ticari hizmetler, müşteri bilgilendirme ve müşteri hizmetleri çalışanları, genel ve operasyon müdürleri, mekanik ve makine tamircileri, malzeme kaydı ve stok tutma memurları bulunuyor.
Yapay zekanın, daha çok veri girişi ve fabrika işçiliği gibi tekrar eden ve tehlikeli işlerin yerini alacağı, insanların daha değerli işlere odaklanmasını sağlayarak iş yapış biçimlerini de değiştireceği öngörülüyor.
Günümüzün hızla öne çıkan teknoloji trendlerinden biri de bilişsel ve fiziksel olarak ‘İnsanın Güçlendirilmesi (Human Augmentation). Dünyaca ünlü Yazar Dan Brown’ın Başlangıç (Origin) kitabında da sözettiği gibi yakın geleceği yeni bir tür şekillendirecek: ‘ Yarı insan, yarı robot.’
“2025 itibarıyla tüm işlerin yarısını makineler yapacak"
İsviçre merkezli uluslararası vakıf Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayımladığı rapordaki tahmine göre, 2025 itibarıyla, tüm işyerlerindeki görevlerin yarısı makineler ve robotlar tarafından yapılacak, bu durum büyük ihtimalle eşitsizliği daha da derinleştirecek. Araştırma dünya çapında 8 milyon kişiye istihdam sağlayan dünyanın en büyük 300 şirketini kapsıyor. Şu anda tüm iş görevlerinin yaklaşık üçte birinin makineler ve robotlar tarafından yapıldığını, geri kalanının insan gücüne dayandığını paylaşan WEF, ancak 2025’e kadar bu dengenin değişeceğine dikkat çekiyor.
WEF ‘robot devrimi’nin dünya genelinde 97 milyon istihdam yaratacağını, ancak en az bir o kadar istihdamı da yok edip, bazı toplulukları risk altına sokacağını kaydediyor. WEF’e göre veri işleme ya da işletme alanındaki rutin ya da elle yapılan işler, en büyük otomasyon tehlikesi altında. Ancak WEF, bakım, mühendislik, bulut bilişim, büyük veri ve yeşil ekonomi alanlarında yeni istihdam alanlarının ortaya çıkacağını da söylüyor. WEF, pandemi durumunun firmalar maliyetleri düşürmeye ve yeni çalışma yöntemleri benimsemeye çalışırken yeni teknolojilerin benimsenmesini hızlandırdığını da ifade ediyor.
Türkiye’de robotlar en çok taşıma uygulamalarında kullanılıyor
Kollaboratif robot endüstrisinde büyüme potansiyeli günden güne artıyor. Robotik Endüstriler Birliği’ne (RIA) göre 2025’e kadar tüm endüstriyel robot satışlarının yüzde 34’ünü kolaboratif robotlar alacak. Türkiye’de robot teknolojisi en çok taşıma uygulamalarında kullanılıyor. Universal Robots Türkiye ve MEA Ülke Müdürü Kandan Özgür Gök, IFR (Uluslararası Robot Federasyonu) 2018 Raporu verilerine göre; yeni robot kurulumlarının en çok yüzde 54 ile taşıma uygulamalarında gerçekleştiğini belirtiyor.
Robotik Endüstriler Birliği’ne (RIA) göre kolaboratif robotların endüstriyel otomasyonun en hızlı büyüyen segmenti olduğunu ve 2025’e kadar tüm endüstriyel robot satışlarının yüzde 34’ünü karşılayacağını belirten Gök, Türkiye’nin robot kurulumunda dünyada 20. olduğunu belirterek, “Otomasyon trenini kolaboratif robot teknolojisi ile yakalabiliriz. Robot yoğunluğunun sadece büyük ölçekli şirketlerde değil, KOBİ’lerde de etkin şekilde kullanılmasıyla dünyada rekabet edebilir ve kalitede süreklilik sağlayabiliriz” dedi.
Cobotlar, robotlar ve robot teknolojilerinin işletmelere faydaları
• Endüstri 4.0 kavramının yapıtaşı akıllı fabrikaların lokomotifi robotlar ve robot teknolojileri, üretimde verimlilik, kesintisizlik, tasarruf sağlıyor. Veriler anlık analiz edilebildiği için yüksek verimlilik sağlanabiliyor.
• Robotlar ve cobotlar, 7/24 çalışabiliyor. Bu da üretimde işçilik maliyetlerini, riskleri, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından iş kazaları riskini minimize etmeyi sağlıyor. Bir çalışandan daha hızlı görevleri yerine getirebiliyor, zaman içinde durmadan, yavaşlamadan ya da dikkati dağılmadan tutarlı bir şekilde üretime devam edebiliyor, böylece esnek üretimi artırıyor, kalite ve standardı üst noktalara taşıyorlar.
• Robot teknolojileri, fiziki temas olmadan akıllı telefon veya tablet üzerinden ürün problemlerinin analizini ve servis hizmetini de sağlayabiliyor.
• Daha fazla esneklik, uyarlanabilirlik, modülerlik, özerklik ve yüksek üretkenlik sağlıyor.
• Yeni iş modellerinin oluşmasını sağlıyor.
• Üretim aksamadan arızalanan robot bakıma yönlendirildiğinde, işi diğer robotlar devralıyor. Arızanın öngörülmesi ve anlık olarak operatöre bildirilmesi maliyet, verimlilik avantajı ve işgücünün efektif kullanılmasını sağlıyor.
• Yeni geliştirilen teknolojilerle siber güvenlik önlemleri açısından üretimde güvenlik açıkları yerinde çözülebiliyor.
• Üretimde kalite artışı sağlıyor.
• Üretimde doğru maliyet analizi yapılabilmesine ve enerji tasarrufu sağlıyor.
• Üretimde çok yönlülük ve uygun fiyat sunar.
• Kullanıcı dostu, düşük karbon ayak izi ile çevreci teknolojidir.
• Üreticilerin küresel rekabet gücünü önemli ölçüde artırarak, düşük işgücü olan ülkelerdeki rakiplerini geride bırakmalarına, üretime ve daha fazla istihdama olanak tanır.
Türkiye’de robotların yoğun kullanıldığı sektörler
Türkiye’de robot, robot teknolojileri ve otomasyon; otomotiv, otomotiv yan sanayi, gıda, yiyecek ve içecek, havacılık, savunma, sağlık, lojistik, makine, beyaz eşya, yüksek hassasiyet gerektiren elektronik ve montajda, ambalaj sektörlerinde yoğun kullanılıyor. Yakın gelecekte ise hizmet, eğlence ve turizm sektörlerinde de kullanımının artacağı öngörülüyor.
“Türkiye, Avrupa’nın ‘Robotik Üretim Üssü’ olabilir”
ROBODER (Robotik ve Yüksek Teknolojili Sistem Entegratörleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Gürel Yılmaz, 2021 yılında sektörde iyileşme yaşanacağını belirterek, “Ancak kriz öncesi seviyeye ulaşmak için 2022 belki de 2023 yılını beklemek zorunda kalabiliriz. Açıkçası bu yıl da münferit birkaç yeni ürün projesi haricinde büyük ölçekli siparişler beklemiyoruz” diyor.
Gürel Yılmaz, 2021’de otomotiv endüstrisi başta olmak üzere bazı sektörlerde bir kıpırdanma yaşanacağına, ana sanayilerin 2022 ve 2023’te devreye girecek yeni modelleri için yapacağı yatırımlar bulunduğuna dikkat çekiyor: “Söz konusu yatırımlar, 2021’le birlikte başta ‘Robotik Entegrasyon’ sektörü olmak üzere bazı sektörlere olumlu biçimde yansıyacak. Bu noktada kurulacak robotlu hatların Türk robot entegratörleri tarafından devreye alınmasını arzu ediyor ve Roboder olarak bu konuda farkındalık ortaya koymaya çalışıyoruz. Zira gerekli teknik donanımımız, ulusal teknoloji ve milli sanayi şuurumuz, motivasyon ve arzumuz tam. Türkiye’deki yatırımcıların Türk Robot Entegratörlerine güvenmesi gerekiyor. Dünyada gelişmişlik seviyesi yüksek ülkelerde robot teknolojileri ve bu alanda faaliyet gösteren entegratörlere ‘özel statü’ ile önem verilmekte. Türkiye’de tesis edilecek tüm endüstriyel yatırımlar ülkemizde yer alan ‘Robotik ve Yüksek Teknolojili Üretim Sistem Entegratörleri’ tarafından üretilebilir. Ülkemizin devlet idaresi, bakanlıkları ve bilim teşkilatları bize inanmalı. Sanayiciler, müteşebbisler ve yatırımcılar bizlere güvenmeli. Bilhassa işletmelerin üretim teknolojilerini seçerken, yerliden yana tavır almaları ve bunu milli bir dava haline getirmeleri, ithalatın daralmasını ve buna bağlı cari açığın azalmasını, yanı sıra yetenekli mühendisler ve ara elemanlar yetişmesini sağlayacaktır. Eğer bunu başarabilirsek, ülkemiz 5 yıl içerisinde Avrupa’nın ‘Robotik Üretim Üssü’ haline gelebilir.”
Gürel Yılmaz, Türkiye’deki robotik otomasyonun sektörel bazda oranına bakıldığında, yüzde 39-40 ile otomotivin ilk sırada ve yüzde 14-15 ile makine-metal sanayinin ikinci sırada olduğunu ifade ediyor. Yılmaz, Türkiye’de bulunan robot stoku ile dünyanın diğer bazı ülkelerinde bulunan robot stoku arasındaki dramatik farklar bulunduğuna dikkat çekiyor: “Dünyada 2019 verileri itibariyle yaklaşık 3 milyon robot kullanılıyor. Ülkemizde robotik ürünler ve uygulama alanlarının değişmesi ve gelişmesi ise biraz daha zor oluyor. Halihazırda ülkemizde aktif biçimde çalışan toplam robot sayısı 14 bin-15 bin arasında iken bu rakam Meksika’da 49-50 bin seviyelerine gelmiş durumda. Çin’de operasyonel stok seviyesi 780 bin, Japonya’da 360 bin, Hindistan’da 265 bin ve Almanya’da ise 300 bin rakamlarına yakın.”
“Türkiye’nin robot üretimiyle ilgili çok kuvvetli bir stratejik planı olmalı”: Yılmaz, yerli ve milli üretimi teşvik amacıyla devletin ‘gelecek vaat eden firmaları’ desteklemesi ve küçük firmaları çatı holdingler altında birleşmeye teşvik etmesini öneriyor. Yılmaz, devlet stratejilerinde gerekirse korumacılık da olacak özel tedbirlerin bulunmasının önemine değiniyor: “Devlet teşviki ile ithalat olmaz. Aksi durumda; ülkenin yerli üreticilerinin önü kesilecek ve cari açığımız daha da artacak. Teşviklerle alakalı görev yapan devlet kurumları ve ilgili merciler açıkçası iyi niyetli. Ama neticeye doğru biçimde ulaşacak stratejilerden biraz uzak olunduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin makine yapan makinalar yani robot üretimi ile ilgili çok kuvvetli bir stratejik planı olmalı. Türkiye’ de yerli entegratörlerin tüm endüstrilerdeki payı yüzde 25 civarıdır. Bu payı yüzde 35’in üzerine çıkarmalıyız. Pazardan almamız gereken payı alamıyoruz.”
Robotlu çözümlerin yatırım geri dönüşü hızlı
ENOSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Robotik ve Mekatronik Kurulu Başkanı, ENTEK Otomasyon Yönetim Kurulu Üyesi Sami Özkan Dibek, şu bilgileri veriyor: “Uluslararası Robot Federasyonu’nun istatistiklerine göre 2019 yılı sonu itibari ile sanayimizde 15.000 kurulu robotun olduğu raporlanmaktadır. Bir ülkedeki robot kullanım yoğunluğu 10.000 işçi başına düşen robot sayısını izleyen ‘robot density’ adında bir ölçüm ile değerlendirilmektedir. Ülkemizde her on bin çalışan başına 29 olan bu değerin dünya ortalaması 110’lar düzeyindedir. Sanayi ürünlerinde en büyük ticari ortağımız olan Avrupa’nın sanayisi gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerine baktığımızda bu değerin dünya ortalamalarının çok üstünde olduğunu görürüz. Otomasyon uygulamalarının bir parçası olarak kullanılan robotlar ile ilgili bu istatistik bize ülkemizdeki Otomasyona geçiş yoğunluğu hakkında da bir fikir vermektedir.”
Sami Özkan Dibek, “Üretim adetleri ve kalite ihtiyacının artması ile parça başına düşen maliyetleri azaltmak için üretimde daha çok robot kullanılması gerekir. Robotlu prosesler ile üretim rekabet gücümüzü artırarak ihracatımızı desteklemektedir. Robota olan talebin artması bu konuda çözüm oluşturan firmaların da gelişimini desteklemekte ve üretilen değerin ülkemizde kalmasını sağlamaktadır. Otomotiv, rekabetçi gücü ile ülkemizdeki robot kullanımının yüzde 41’lik payı ile en yüksek olduğu endüstridir, onu yüzde 18 ile metal endüstrisi ve yüzde 14 ile kimya ve plastik endüstrileri izler” diyor.
Uzun vadede ülkemizdeki endüstriyel yatırım ile Avrupa’daki uluslararası tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılmasından ve bölgeselleştirilmesinden faydalanabileceğini belirten Dibek, robotlu çözümlerin yüksek teknolojili ürünler ama yatırım maliyetleri açısından erişilebilir ve yatırımın geri dönüşünün hızlı olduğuna dikkat çekiyor.
Robot nedir?
Kocaeli Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Yapay Zeka ve Benzetim Sistemleri Araştırma Geliştirme Laboratuvarı Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Burak İnner, robotu; “mekanik sistemleri ve bunlarla ilişkili kontrol ve algılama sistemleri ile bilgisayar algoritmalarına bağlı olarak akıllı davranan, yeniden programlanabilen; maddeleri, parçaları, aletleri, programlanmış hareketlerle yapılacak işe göre taşıyan veya işleyen çok fonksiyonlu makineler” diye tanımlıyor. *
*Kaynakça: http://yapbenzet.kocaeli.edu.tr/robot-nedir/
Cobot nedir?
İşbirliğine dayalı (kollobratif), insanlarla entegre çalışabilme özelliğiyle üretimde verimliliği çok daha fazla artıran robot.
RPA (Robotic Process Automation-Robotik Süreç Otomasyonu) nedir?
RPA (Robotik Süreç Otomasyonu), “yapay zeka (Artificial Intelligence-AI) ile yazılımın kullanımı ve daha önce insanlar için gerekli olan yüksek hacimli, tekrarlanabilir görevleri ele alan makine öğrenme yetenekleri” olarak tanımlanıyor.
Bu görevler sorguları, hesaplamaları içerebiliyor. Kayıt ve işlemlerin bakımı, yazılım robotu veya botu olarak adlandırılan RPA teknolojisi, çeşitli ortamlarda önceden tanımlanmış pek çok görevi yapabiliyor. Bu robotlar, bir çalışanı taklit ederek, izin verilen uygulamalara girebiliyor, API’lerle bağlantı kurup hesaplamalar yapabiliyor, e-postaları kontrol edebiliyor, veri girebiliyor, fatura tutarı doğrulaması yaparak fatura kesebiliyor, görevleri hesaplıyor, tamamlıyor ve çıkış yapıyor.
Robot teknolojileri
• Endüstriyel robotlar
• Ev robotları
• Tibbi robotlar (cerrahi robotlar)
• Servis robotları
• Eğlence robotları
• Uzay robotları
• Hobi ve yarışma robotları
• Sanal robotlar
• Sabit robotlar (istasyon)
• Tekerlekli robotlar
• Ayaklı robotlar
• Yüzen robotlar
• Uçan robotlar
• Yılan robotlar
• Yumuşak elastik robotlar
• Mobil küresel robotlar (robotik toplar)
• Hibrid robotlar (Hareket mekaniğine sahip ve sibernetik robotlar: hem elektronik hem de biyolojik-canlı elemanları içerir)
• Sürü robotları
• Modüler robotlar
• Mikro robotlar
• Nano robotlar
• Beam robotlar (Biology, electronics, aestetics, mechanics)
• Eğitsel amaçlı robotlar
• Blok (lego benzeri) tabanlı robot montaj setleri
• Düşük maliyetli programlanabilir robotik kol setleri
• Düşük maliyetli minimum özelliklerde mobil robot tasarım kitleri
• Açık kaynaklı düşük maliyetli mobil robot platformları
• Düşük maliyetli, tam monte edilmiş mobil robotlar
• Modüler eğitsel robot kitleri
• Açık kaynaklı minyatür sürü robotlar
• Cobotlar
• Biyomimetik robotlar
• Bomba imha robotları
• Endüstriyel robotlar
• Humanoid robotlar
• Medikal robotlar
• Otonom robotlar
• Sürü robotlar
• Telepresence robotlar
• Uzay robotları
• Robot kollar
• RPA (Robotik Süreç Otomasyonu)
• Yapay zeka tabanlı sohbet robotu (chatbot).
Kaynakça: * Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi BÖTE Bölümü’nden Mustafa Numanoğlu’nun “Robot Türleri ve Eğitsel Amaçlı Robotlar” çalışması.
* www.robotteknolojileri.net (ÜROTAM-Üstüdar Robot ve Teknolojileri Araştırma Merkezi tarafından hayata geçirilmiş proje).
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, robot istihdam eden üretim sistemlerinin tasarımında nitelikli insan istihdamının önemine işaret ediyor.
Tekrar eden her işin otomatik hale gelebileceğini, insanın yaptığı işlerin robotların da yapabileceğini, özellikle imalat sanayisinde insansızlaşmanın hızlanacağını kaydeden Karavelioğlu, bu durumun insana olan ihtiyacın sıfırlanması anlamına gelmediğini söylüyor: “Aksine en kıymetli personel grubu, işletme mühendisleri, makine, elektrik, elektronik, mekatronik, sistem ve tesis tasarlayanlar olacak. Tasarım çok daha önemli hale gelecek, dijital ikizler, simülasyonlar öne çıkacak. Çünkü hatalı seri imalatın bedeli çok ağır. Tesisler pahalı, üretim ucuz hale gelecek.”
Geleceğin trendi “Fabrikada Uyum”
Omron Türkiye Ülke Genel Müdürü Bengi Pekmezoğlu, dijitalleşmenin üretim sektöründeki şirketlere geleceğin fabrikasını hayata taşımak için muazzam teknolojik seçeneklerden oluşan bir envanter sağladığını belirterek, “Yapay zeka kullanan akıllı ağ, üretim verilerini stratejik bilgilere dönüştürme fırsatı sunuyor. Ayrıca yüksek hızda çalışan yüksek hassasiyetli robotik teknolojilerinin sorunsuz entegrasyonuna olanak tanıyor ve bu süreci makine ile insan arasında düzenli olarak güvenli ve basit etkileşimle destekliyor” dedi.
Bengi Pekmezoğlu, verimliliği artırma, maliyetleri azaltma, rekabet gücünü artırma gibi rekabetçi küresel pazarlarda pazar konumunu korumak için esnek ve verimli üretime yönelik yenilikçi çözümlerin olduğunu belirterek Omron’un yeni kolaboratif robotunu örnek gösteriyor.
Pekmezoğlu, şu bilgileri verdi: “İnsanla makine arasındaki uyumu desteklemenin yanı sıra geleceğin fabrikasında devrim yaratacak teknoloji potansiyelinin etkileyici bir örneğini teşkil ediyor. Robot, genellikle insanların gerçekleştirdiği ve otomasyonun şu ana kadar çok zor olduğu uygulamalarda basit otomasyon için yenilikçi bir çözüm sunuyor. Robot ayrıca otonom bir mobil robota sorunsuz bir şekilde entegre edilebiliyor ve gelişmiş görsel denetim sistemleri (endüstriyel kameralar) ile karmaşık görevlerin otomasyon sürecine dahil edilmesini mümkün hale getiriyor.”
Robot, farklı parçaları hızlı ve hassas bir şekilde sıralayıp ihtiyaç duyulan yere yerleştiriyor. 3D kamera, öğeleri buluyor ve koordinatlarını robota gönderiyor. Yapay Zeka algoritmalarıyla desteklenen yazılım ise örneğin özel siparişler için ürünlerin optimize şekilde alınması için gereken gelişmiş hesaplamaları gerçekleştiriyor. Bu sırada, ürünlerin sonraki aşamalarda taşınması mobil bir robotun sorumluluğunda bulunuyor. Bu bakımdan, farklı üretim süreçlerinin verimli bir şekilde bir araya getirilmesi özellikle esnek ve güvenilir üretim ve malzeme işlemenin temelini oluşturuyor. Bu yaklaşım ayrıca, esnek üretim ve özelleştirme sağlamak için entegre mobil ve kolaboratif robotların insanlarla uyum içinde çalıştığı “Fabrikada Uyum” konseptiyle gelecekte nelerin mümkün olacağıyla ilgili öngörü sağlıyor.
Pekmezoğlu, “Geleceğin yüksek performanslı fabrikalarının somut avantajları, insan ve robot tabanlı özelliklerin sistematik uyumunun yapay zeka ve robotların yardımıyla üretimde nasıl devrim yarattığını şimdiden gösteriyor ve geleceğin üretim yöntemleri için yeni bir çığır açıyor” diye konuştu,