‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması 2022’: Sanayinin devleri belli oldu; Tüpraş yine lider
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2022 yılı sonuçlarına göre; 2022’de üretimden satışlara göre en büyük kuruluş Tüpraş, ikinci Star Rafineri, üçüncü Ford Otomotiv oldu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO 500’de üretimden satışların 2022’de %119 artarak 2 trilyon 48 milyar liradan 4 trilyon 485 milyar liraya çıktığını, bu yüksek oranlı artışta, ihracattaki güçlü performansın yanı sıra canlı yurt içi talep, yükselen kur ve fiyatlarla ihracat gelirlerinin TL karşılıklarındaki artışın belirleyici rol oynadığını söyledi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından hazırlanan sanayi sektörünün devler ligini belirleyen ve 1968’den bu yana aralıksız açıklanan ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2022 yılı sonuçları kamuoyuyla paylaşıldı. Araştırma sonuçlarını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açıkladığı toplantıya İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları; İrfan Özhamaratlı ve Cemal Keleş de katıldı. Güncel İSO 500’ün yanında, son 5 yıldır olduğu gibi araştırmanın 50 yıl önceki yani 1973’te 100 Büyük Firma olarak yapılan araştırmanın içeriği de paylaşıldı.
İSO 500 çalışmasında 2022’de üretimden satışlara göre en büyük kuruluş, 418.4 milyar liralık satışlarıyla Tüpraş oldu. Uzun yıllardır liderliğini koruyan Tüpraş, liderliğini 2022’de de korudu. Üretimden satışlara göre ikinci büyük kuruluş 189.2 milyar lira ile Star Rafineri, üçüncü ise 140.1 milyarlık üretimden satışlarıyla Ford Otomotiv oldu. Sıralamanın ilk 10’unda yer alan şirketlerde 2021’e göre bir değişiklik olmadı.
Maliyet artışına rağmen devler, karlılığını korudu: İSO 500’ün çarpıcı sonuçları şöyle: Sanayinin devlerinin; üretimden satışları arttı. İhracat artışı yüksek. Net dönem karı yüksek. Karlılık oranları korundu. Borçlanma yavaşladı. Kaynak yapısı iyileşti. Teknoloji payı düşük.
Deprem bölgesinden 66 firma listede: Geçtiğimiz yıllarda Mayıs’ta paylaşılan araştırmanın, bu yıl 11 ilimizi etkileyen ve tüm Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketi nedeniyle Eylül’de açıklandığını, onbinlerce vatandaşımızı kaybettiğimizi, acılarımızın hala çok taze olduğunu belirten Erdal Bahçıvan, dünyada eşi benzeri olmayan felaketin ekonomik yıkımının da büyük olduğunu söyledi: “Birçok sanayi tesisimiz haftalarca faaliyete geçemedi. Devletimiz bu bölgede mücbir sebep hali ilan ederek firmalarımızın vergisel yükümlülüklerini erteledi. İSO 500 Büyük Listesi içinde her yıl bu 11 ilimizden çok sayıda sanayi kuruluşumuz yer alıyor. 2021 listemizde bu rakam 72 idi. 2022’de bu sayının 66. Bu şirketlerimizin de mali verilerini paylaşabilme noktasına gelmesiyle birlikte İSO 500 araştırmamıza başlayarak en kısa sürede tamamladık.”
“Üretici ve tüketici enflasyonunda makas geniş”: İSO 500’de üretimden satışların 2022’de %119 artarak 2 trilyon 48 milyar liradan 4 trilyon 485 milyar liraya çıktığını; bu yüksek oranlı artışta, ihracattaki güçlü performansın yanı sıra canlı yurt içi talep, yükselen kur ve fiyatlar ile ihracat gelirlerinin TL karşılıklarındaki artışın belirleyici rol oynadığını kaydeden Bahçıvan, İSO 500 Büyük kuruluşlarının üretimden satışlardaki reel değişimlerinde şu sonucun dikkat çektiğini ifade etti: “2022’nin verileri yıl sonu tüketici enflasyonu arındırıldığında üretimden satışların reel olarak 2021’e göre %33.3 ile oldukça yüksek bir artış sergiliyor. Reel değişimleri hesaplarken son yıllarda hep yaptığımız gibi bu yıl da yıl sonu TÜFE enflasyonunu kullandık. Fakat biliyoruz ki 2022 sonunda TÜFE enflasyonu %64.27 iken ÜFE enflasyonu %97.72’ye ulaşmıştı. Bu noktada sanayicinin ekonomik gerçeklerini yansıtan asıl enflasyonun ÜFE olduğunu hatırlatarak, ÜFE’nin çok daha hızlı arttığını ve üreticiyle tüketici enflasyonu arasındaki makasın oldukça geniş olduğunu vurgulamak istiyorum. Nitekim yıl sonu ÜFE enflasyonu kullanıldığında, üretimden satışlardaki reel artış %10.8’e iniyor.”
Karlılık rasyoları geçen yıla göre düşük: Erdal Bahçıvan, İSO 500’ün satışlarının yanı sıra kaynaklarını verimli kullanarak karlarını da yüksek oranlarda artırdığını ve bu alanlarda genel olarak başarılı bir performans sergilediğini aktardı: “İSO 500’ün 2022’de faaliyet karı %96 artarak, 342 milyar liradan 671 milyar liraya çıktı. Buna karşılık faaliyet karlılığı oranı, %14.8’den 2 puan düşerek %12.8’e geriledi. Benzer şekilde faiz, amortisman ve vergi öncesi karın %100’e yakın bir artışla 405 milyar liradan 808 milyar liraya yükseldiğini görüyoruz. Aynı yılda FAVÖK karlılığı oranı, aynen faaliyet karlılığında olduğu gibi 2.1 puan düşüşle %17.5’ten %15.4’e geriledi. Vergi öncesi kar ve zarar toplamı %121 artarak 219 milyar liradan 485 milyar liraya yükseldi. Ancak satış karlılığı oranı 0.2 puan düşüşle %9.3’e indi. Bu da bize tüm karlılık rasyolarında geçen yıla göre daha düşük bir kar yılı geçirildiğini gösteriyor.”
Sanayici esas faaliyetlerine odaklandı
Bahçıvan, 2022’de net kambiyo karlarındaki ivme kaybının etkisiyle üretim faaliyeti dışı gelirlerin sınırlı artış gösterdiğini anlattı: “Başka bir deyişle 2022’de üretim faaliyeti dışı gelirlerin karlılığa katkısı bir hayli azalmış bulunuyor. 2022’de İSO 500’ün diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karları 683 milyar lira iken, gider ve zararları 572 milyar lira olarak gerçekleşmiş. Bu iki rakam arasındaki fark alındığında, İSO 500’ün üretim faaliyeti dışı net geliri 111 milyar lira artmış ve bir önceki yıla göre artışı da %14.6 ile sınırlı düzeyde gerçekleşmiş. Sanayinin üretim faaliyeti dışı gelirlerinin dönem kar ve zarar toplam içindeki payının son 5 yılda %88’den %23’lere kadar gerilediğini görüyoruz. Bu da bize sanayicinin son yıllarda giderek daha fazla esas faaliyetlerine odaklandığını ve karını gerçek işinden elde ettiğini gösteriyor.”
2022’de düşük faiz ortamı finansman giderlerine yansıdı: Bahçıvan, uzun yıllardan beri İSO 500’ün en dikkat edilen unsurlarından biri olan finansman giderlerinin 2022’de %32.6 artarak 209 milyar liradan 277 milyar liraya yükseldiğini, böylece finansman giderlerinin faaliyet karına oranının belirgin bir düşüş göstererek %61.1’den %41.3’e indiğini paylaştı: “Yıllardan beri hep işaret ettiğimiz ve 2018’de %89’lara kadar çıkan bu oranın %40’lara gerilemiş olması dikkat çekiyor. Görüldüğü üzere 2022’de finansman giderleri işletmelere çok daha az yük olmuş. Ancak burada 2022’nin düşük faiz ortamı ve kredi kullanımını sıkı şartlara bağlayan düzenlemelerin de etkili olduğunu unutmamak gerekiyor. O günkü finansal koşullar, bugünkü faiz ve krediye erişim koşullarıyla karşılaştırıldığında aradaki makasın ne kadar yüksek olduğu biliniyor. Dolayısıyla finansman giderlerinin faaliyet karına oranındaki görece iyileşmenin, ne kadar sürdürülebilir olduğunu gelecek yıl açıklayacağımız 2023 yılı İSO 500 verilerinde daha net bir şekilde göreceğiz.”
Aktiflerdeki büyüme borçlanma yerine özkaynaklardan: Bahçıvan’ın verdiği bilgilere göre; 2022’de İSO 500’ün aktif toplamı %83 artarak 2.1 trilyon liradan 3.9 trilyon liraya yükseldi. Aktifler içerisinde ana kalemler incelendiğinde, dönen varlıklar %78 artışla 1.4 trilyon liradan 2.5 trilyon liraya; duran varlıklar %95 artışla 706 milyar liradan 1.4 trilyon liraya yükseldi ve aktiflerdeki büyüme geçmiş yıllardan farklı olarak borçlanmadan ziyade özkaynak yoluyla finanse edildi. 2022’de özkaynaklar 624 milyar liradan 1.4 trilyon liraya yükselerek %124 arttı, toplam borçlar 1.5 trilyon liradan 2.5 trilyon liraya çıkarak %67 büyüdü. Yüksek karların desteğinin yanı sıra borçlanma imkan ve eğilimindeki düşüşün etkisiyle, İSO 500 kuruluşlarında borçların payı %70.7’den %64.3’e geriledi, özkaynakların payı da %29.3’ten %35.7’ye çıktı.
Finansmanda ticari borçlar ön plana çıktı: Bahçıvan, İSO 500’de mali borçların %64 artışla 796 milyar liradan 1.3 trilyon liraya çıktığını duyurdu: “Diğer borçlar da %70’e yakın artışla 711 milyar liradan 1.2 trilyon liraya yükseldi. 2021’e benzer şekilde 2022’de de diğer borçlar mali borçların üzerinde bir büyüme sergiliyor. Başka bir deyişle faaliyetlerin finansmanında ticari borçlar daha fazla kullanılmış. Ticari borç kullanımının artmasından, firmaların kaynak ihtiyacını finans kuruluşları dışında, kendi içlerinde borçlanarak çözmeye çalıştıklarını anlıyoruz. Ekonominin küçülmeye başladığı bir dönemde bu borç döngüsüne girilmesi, reel sektörü en çok zorlayan konulardan biri olacaktır. Bu durumun önümüzdeki günlerde sektörler arasındaki değer zincirlerinde bir kırılmaya neden olabileceğine dikkatinizi çekmek istiyorum. İSO 500 kuruluşlarında borçların vadelerine göre gelişimine baktığımızda; kısa vadeli mali borçlardaki artışın %99 ile uzun vadeli mali borçlardaki %37’lik artışın üzerinde gerçekleştiğini görüyoruz. Kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payı 2022’de ilk kez %50 bandını aşarak %42.8’den %52.1’e yükseldi. Bu artışta, negatif faiz ortamının yanı sıra yeni kredi uygulamalarının kısa vadeli kredi kullanımını özendirmede etkili olduğu anlaşılıyor. Yüksek faiz ortamında firmalar bu durumdan çok daha olumsuz etkilenecek.”
“Devreden KDV alacakları banka teminatı olsun”: Erdal Bahçıvan, devreden KDV sorununun çözümü için öneriler sundu: “İSO olarak her fırsatta dile getirdiğimiz devreden KDV sorunu 2022’de çok daha belirgin bir hale geldi. İSO 500’ün devreden KDV yükü %107 artarak 49 milyar liraya yaklaştı. Biz bu döngüyü, sık sık vurguladığımız gibi, sanayi kuruluşlarımızın, yüksek kaynak ihtiyacına karşın, devlete sıfır faiz ve sonsuz vadeyle borç vermesi olarak tanımlıyoruz. Ne yazık ki bu döngü 2022’de de azalmak yerine artarak devam etmiş. Çeşitli platformlarda pek çok defa gündeme getirdiğimiz üzere bu konuda sanayiciyi en çok rahatlatacak çözüm, devreden KDV alacaklarının banka teminatı haline getirilmesidir. Özellikle Eximbank kredilerine dönük bir teminat aracına dönüştürülmesi, bu sorunun en rasyonel çözümü olacaktır.”
“Enflasyonun arttığı, faizlerin yükseldiği bir yıldı”: 2022 araştırmasının Cumhuriyetin 100. yılında kamuoyuyla paylaşıldığını kaydeden Erdal Bahçıvan, araştırmanın arka planına da çok kısa bir göz atılması gerektiğini vurguladı: “Her şeyden önce küresel ekonomide enflasyonun geri dönüşünü yaşadık. Rusya-Ukrayna savaşının başta enerji ve gıda sektörlerinde yol açtığı ek fiyat şoklarını gördük. Artan enflasyon karşısında merkez bankalarının faiz artırımlarını hızlandırdığı, belirsizlik ikliminin yoğunlaştığı zor bir yılı geride bıraktık. Ekonomimiz bu gelişmelerden etkilendi. Fakat ilk yarıda güçlü ihracat ve yıl genelinde iç talebin canlılığı sayesinde 2022’de ekonomimiz %5.5 büyüyerek dünyadaki bu negatif süreçten ayrışmayı başarabildi. Ancak bu büyümenin hiç kuşkusuz yüksek enflasyon ve cari açık gibi ciddi maliyetleri de oldu. Finansal istikrara verdiği katkı ve sürdürülebilirliği tartışılan, rasyonel ekonomi politikalarından uzak ‘Yeni Ekonomi Modeli’ çerçevesinde, kur ve faizleri düşük tutan ve kredi akışını kısıtlayan çok sayıda düzenleme, yıl genelinde reel sektörün finansman koşullarını belirledi.”
“Sanayiciyi daha zorlu koşullar bekliyor”
Bahçıvan, ‘2022’ye ait İSO 500 sonuçlarını; sanayicinin zorlu bir yılı güçlü bir performansla tamamladığının kanıtı’ diye niteledi: “Sanayi devlerimizin birçok temel göstergede azımsanmayacak iyileşmelere imza attığı görülüyor. Öte yandan gerek küresel ve yerel ölçekteki birçok makro gösterge ve gelişme, 2023’ün sanayicilere çok daha zorlu koşullar sunduğunu bize gösteriyor. Bu sürecin etkilerini önümüzdeki yıl açıklayacağımız 2023 yılı İSO 500 sonuçlarında görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü küresel ekonomide sıkılaşan para politikalarının etkilerini gecikmeli olarak görmeye başladık. Nitekim gerek dünya üretiminin seyri gerekse Euro Bölgesi, ABD ve İngiltere gibi ana ihracat pazarlarımıza ilişkin beklentiler, 2023’te 2022’ye göre daha düşük büyüme temposuna işaret ediyor. Her ay açıkladığımız İhracat İklimi Endeksi verileri de bu değerlendirmemizi doğruluyor. İhracatın büyümeye katkısının yüksek seyrettiği 2021 genelinde ve 2022’nin ilk yarısında güçlü seyreden bu endeks, 2022 ikinci yarısından itibaren zayıflamaya başladı. 2023 Ağustos itibarıyla da 50 eşik değerinin altına düşerek daralma bölgesinde yer aldı. Küresel görünümün ihracat açısından belirgin bir iyimserlik sunduğunu söylemek oldukça zor. Yurt içi gelişmelere bakacak olursak, özellikle bu yılın ikinci yarısından itibaren, enflasyon ve cari açık gibi temel makro kırılganlıklarımıza karşı bir mücadele döneminin başlangıcındayız. Bu doğrultuda atılan adımlar kaçınılmaz olarak büyümede bir ivme kaybına yol açacak. İSO Türkiye İmalat PMI’ın yılın ikinci yarısıyla birlikte daralma bölgesine düşmüş olması da bunu teyit ediyor. Özellikle yeni siparişler ve yeni ihracat siparişleri gibi alt kalemlerde yaşanan sert düşüşler önümüzdeki aylara ilişkin iyimserliği sınırlıyor.”
“Finansman maliyetlerinde belirgin artış olacak”: Erdal Bahçıvan, Merkez Bankası’nın, Haziran’dan itibaren başlattığı sıkılaştırma sürecine bağlı olarak piyasa faizlerinde sert yükselişlerin söz konusu olduğunun altını çizdi: “Bu sürecin aynı zamanda özellikle güçlü tüketim eğiliminin körüklediği ithalatı azaltması bekleniyor. Dolayısıyla; ihracatın geriye çekildiği bir dönemde, sanayi üretimini destekleyen güçlü iç talebin de bir miktar zayıflaması kaçınılmaz. Faiz artırım sürecinin bir başka çıktısı ise etkilerini bir süredir görmeye başladığımız üzere, sanayicimizin finansman maliyetlerindeki belirgin artış olacak. Tüm bu unsurların 2023 İSO 500 araştırma sonuçlarında satış performansı, finansman maliyetleri, ihracat ve kaynak yapısı gibi göstergelere olumsuz yansıması şaşırtmayacak.”
“OVP’nin başarısı dış kaynak akışını sağlayacaktır”: Bahçıvan, Türk sanayicisinin, özellikle Pandemi ile başlayan dış pazarlardaki dalgalanmalara ve kırılmalara, Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı tedarik sorunlarına ve içerdeki finansman sıkıntılarına karşın, her zaman olduğu gibi 2022’de de Türkiye’nin büyüme ve kalkınması mücadelesinde en ön saflarda yer almaya devam ettiğini ifade etti: “Paylaştığımız İSO 500 verilerini, sanayicilerimizin ülkemizin geleceğine olan inancının bir göstergesi olarak da kabul etmeliyiz. Bu inancın ve azmin azalmadan devam edebilmesi için sanayicimizin, üretim hayatının en büyük ihtiyacı finansal istikrardır. Sürdürülebilir ve nitelikli büyüme için gerekli olan finansal istikrarın yeniden tesisi doğrultusunda ekonomi yönetimi tarafından atılan adımları önemli buluyoruz. Bu nedenle hepimizin beklediği ve Oda olarak da destek verdiğimiz, üzerinde özenli bir çalışma yapılarak kısa süre önce açıklanan ‘Orta Vadeli Programı (OVP)’ çok önemsiyoruz. Kararlılıkla uygulanmasını beklediğimiz OVP’nin başarısının, ülkemizin uzun süredir ihtiyaç duyduğu dış kaynak akışını da sağlayacağına inanıyorum. Bu kaynak akışının; uzun süredir ihtiyaç duyduğumuz teknolojiye dayalı, nitelikli yeni sanayi yatırımlarıyla buluşturulması en büyük dileğimiz.”