banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Türkiye ekonomisinin bam teli: Enerji sektörü

Enerjide dışa bağımlılığın yüksek olması büyük sorun ve milli kaynaklar sınırlı. Açılan iki imkan var; a) Teknoloji geliştirerek enerji tasarrufu, b) Yenilenebilir yerli enerji kaynaklarını son sınırına kadar değerlendirmek. Dünyada ve Türkiye’de şehirleşmenin ve ekonomik kalkınmanın devam etmesiyle enerji ihtiyacı da artmaya devam ediyor. Enerji tüketimi -son 10 yıllık ortalama- yüzde 1.7 oranında artıyor.

HABER 01.11.2019, 07:42 30.11.2019, 10:54
12759
Türkiye ekonomisinin bam teli: Enerji sektörü
banner625

Dünya enerji sektörünün artan ihtiyacını karşılamak için farklı bir sistem inşa etme arayışları var. Dünya genelinde teknolojik gelişmeler yenilenebilir enerji maliyetlerini düşürüyor ama arz-talep fosil yakıtların da fiyatlarını kırılganlaştırıyor; üretici ülkelerin mali dengesizlikleri petrol arzını silah olarak kullanma ve politika konusu yapmaya yol açıyor. Jeopolitik gelişmeler üretime yönelik öngörülebilirliği zorlaştırıyor, enerji güvenliği riske giriyor.
Talep artışı büyük ölçüde Asya’daki gelişmekte olan ekonomiler kaynaklı olacak. (IEA) 2018 raporu, 2000 yılında dünya enerji talebinin yüzde 40’ını Avrupa ve Kuzey Amerika, yüzde 20’sini ise Asya’daki gelişmekte olan ekonomilerin oluşturduğunu, 2040’ta ise bu durumun tam tersine döneceğini öngörüyor. Bu nedenle tüm yakıtlar ve teknolojilerin yanı sıra enerji yatırımlarında da Asya’ya kayış gözleniyor. 5 yıl önce, kurulu kapasitede dünyanın en büyük elektrik şirketleri Avrupa’da iken bugün en büyük 10 elektrik şirketinin 6’sı Çinlidir. Sadece 11 yıl sonraki projeksiyonlara göre enerji tüketiminde sıralamanın Çin, ABD, Hindistan, Afrika ve Avrupa şeklinde olacağı belirtiliyor.
Diğer yandan kaya gazı ve bu alandaki devrimsel gelişmeler dünya petrol ve gaz arzını derinden bozuyor. ABD’nin, 2025 yılına kadar dünyadaki petrol ve doğal gaz üretim artışının yarısından fazlasını ve 2025 itibarıyla dünyadaki yaklaşık her beş varil petrolden birini ve her dört metreküp gazdan birini karşılaması bekleniyor.
Elektrik, hafif endüstri sektörleri, hizmetler ve dijital teknolojiler üzerine kurulu ekonomilerde giderek daha çok tercih edilen enerji kaynağı haline gelirken elektrik sektörü güvenilir ve sürdürülebilir arz sorunu ile yüz yüze bulunuyor.
Türkiye hızlı büyüyen bir ekonomidir, enerji tüketimi artan bir trend izlemektedir. Son 25 yılda Türkiye’nin yıllık birincil enerji tüketimi 55 milyon ton petrolden (karşılık) 155 milyon tona yükseldi. Enerji kaynaklarında dışa bağımlı olduğu için Türkiye, yüksek miktarda dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı veriyor. Bu nedenle Türkiye enerjide yerlileşmeyi amaçlıyor. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynakları gibi alanlar da dahil yerli teknolojiye dönük yatırımların önü açık. Sadece ‘Kamu-Özel Sektör İşbirliği’ kapsamında son 30 yılda 28.8 milyar dolar tutarında sözleşme yapılırken 9.4 milyar dolarlık yatırım yapıldı.
Sektör katılımcıları yatırımları genellikle yurtiçi ve yurtdışı piyasalardan yabancı para cinsinden borçlanarak gerçekleştirmektedirler. Enerji sektörünün toplam bankacılık kredi hacmi içindeki payı 2010 başında yüzde 5’in altındayken 2018 üçüncü çeyrekte yüzde 8’i aştı. Sektörün dış borcu ise aynı dönemde 10.7 milyar dolardan 15.8 milyar dolar seviyesine çıktı.

Piyasa özelleşiyor
Kurulu güç açısından kamunun payı yıllar itibarıyla azalırken özel sektörün payı artıyor. Kasım 2018 itibarıyla 88.347 MW olan kurulu gücün sadece yüzde 20.9’u, Elektrik Üretim A.Ş.’ye (EÜAŞ) ait iken kalan kısmı özel sektörün kapasitesini oluşturuyor. Piyasa, sektörün alt kolları yönünden şöyle bir tablo arzediyor:
Elektrik üretimi: Kasım 2018 itibarıyla toplam elektrik üretiminin yüzde 25.4’ü doğal gaz, yüzde 11.5’i petrol ve yüzde 10’u yerli ve ithal kömür ve yüzde 0.3’ü fuel oil ve diğer fosil yakıtlar olmak üzere toplamda yüzde 47.2’si fosil yakıtlardan elde ediliyor.
Yenilenebilir enerji: Ülkemizde de yenilenebilir kaynakların kurulu güç kapasitesi içindeki payı son 10 yılda ciddi biçimde arttı. Şubat 2019 verilerine göre; geçen yıl hidrolikten üretilen elektriğin payı yüzde 17.03 olarak hesaplanırken bu yıl yüzde 30’a yükseldi. Rüzgarın elektrik üretimindeki payı yüzde 7.21’den yüzde 8.40’a, güneşin payı yüzde 0.99’dan yüzde 1.52’ye çıktı. Jeotermal kaynaklardan gerçekleştirilen elektrik üretiminin payı da yüzde 2.48’den yüzde 2.96’ya yükseldi.
Petrol: 2017 yılının ilk 9 ayında 20.1 milyon ton ham petrol ithal eden Türkiye, bu senenin aynı döneminde sadece 15.7 milyon ton ithalat yaptı.
2018 yılının ilk üç çeyreğinde yurt içi satış (tüketim) yıllık bazda sadece fuel oil ve gazyağında daraldı; diğer alanlarda yüzde 2.6 ile yüzde 23 arasında büyüdü.
Kömür: Türkiye’de keşfedilmiş kömür rezervlerinin yüzde 96.3’ü linyittir, 11.4 milyon ton ispatlanmış kömür rezervi olan Türkiye’nin 115 yıllık üretim kapasitesi bulunuyor. Linyit rezervinin yaklaşık yüzde 46’sı Afşin-Elbistan havzasındadır.
Doğal gaz: Birincil enerji kaynakları içinde doğal gaz tüketimi, Türkiye’de petrol ve kömürün ardından üçüncü sıradadır. Doğal gaz tüketiminin dörtte biri konutlarda ve bir diğer dörtte biri sanayide yapılırken elektrik başta olmak üzere dönüşüm/çevrim santrallerinde toplam tüketimin yüzde 38’i gerçekleşiyor.
Türkiye doğal gazda da ithalata bağımlıdır. Yıllık 55.2 milyar m3 seviyesine çıkan doğal gaz ithalatı 2018’de yüzde 7.3 azaltılabilmiştir. Türkiye’nin doğal gazda ithalata bağımlılığının yüzde 99 olduğu söylenebilir ama Yunanistan’a yılda 600-700 milyon m3 ihracat yaptığı da kaydedilmeli.
Nükleer: Türkiye’nin nükleer santral kurma hedefi, Türkiye ile Rusya Federasyonu Arasında Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma’nın 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanmasıyla gerçekleşmeye başladı ve 19 Ekim 2017’de ‘Sınırlı Çalışma İzni’ onaylandı, 2 Nisan 2018’de ilk ünitesinin temeli atıldı.
Yatırım: Türkiye enerji sektörü 2002-2017 döneminde 21 milyar 686 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım çekerken Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı SOCAR’ın 6.3 milyar dolarlık yatırımla hayata geçirdiği STAR Rafineri 2018 yılında açıldı. Rafinerinin yıllık 10 milyon ton ham petrol işleme kapasitesiyle Türkiye’nin petrol ürünü ihtiyacının dörtte birini karşılaması bekleniyor.

Türkiye’nin enerji vizyonu
• Enerjide Batı’dan Doğu’ya doğru bir değişimin söz konusu olması stratejik konumdaki Türkiye’nin varlığını öne çıkarıyor.
• Yenilenebilir enerji üretiminin henüz başlangıç düzeyinde ve gelişmeye açık olması sektör açısından önemli fırsatlar yaratıyor.
• Pazarın, enerji üretimi ve dağıtımında teknoloji kullanımına son derece açık olması gelişimin önünü açıyor.
• Enerji depolama konusunda hükümetin teşvik edici, yatırımcının istekli oluşu görünür bir avantaj.
• Enerji teknolojilerine yatırımların artışı hızlanıyor.

Türkiye’de enerji dönüşümü
Türkiye’de enerji dönüşümü konusunda faaliyet yürüten SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin hazırladığı enerji sektörü için yol haritası niteliğindeki ‘Türkiye’de Enerji Dönüşümünün Finansmanı’ raporu açıklandı. Rapora göre; 2002-2018 döneminde enerji yatırımlarının yıllık ortalama tutarı 5.5-6 milyar dolar, finansmanı 3.5-4 milyar seviyesinde. Enerji dönüşümü yatırımlarında ise yıllık ortalama yatırım 3.4 milyar dolar, finansman tutarı 2.1 milyar dolar seviyesinde.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın, 10 ayda hazırlanan rapor için 100’ü aşkın paydaşla temas ettiklerini söyledi. Saygın, “Geçmiş döneme bakıldığında Türkiye’de enerji dönüşümünde yıllık ortalama 3.4 milyar dolar yatırım ve yaklaşık 2 milyar dolar finansmanla önemli yol kat edildiğini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde dönüşen ve değişen ihtiyaçlara yönelik yeni adımlar atılmasıyla bu sürecin ilerleyeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Kıdemli Enerji Analisti Yael Taranto, “Türkiye’nin yatırım potansiyeli, yerel bankaların deneyimi ve enerji sektörünün gelişkinliği, dünyada ise iklim taahhütlerindeki artışla birlikte konjonktürel belirsizlikler aşıldığında enerji dönüşümü ihtiyaçları için finansal kaynaklara ulaşılabileceği ortaya konuluyor” dedi. Rapora göre, Türkiye’nin toplam enerji talebi 2002-2018 döneminde yüzde 90’ın üzerinde arttı. Talebi karşılamak üzere enerji yatırımları artarken beraberinde enerji ithalatı da yükseldi. Bununla birlikte Haziran 2019 itibarıyla toplam kurulu elektrik üretim kapasitesi 90.4 GW’a ulaştı. Yenilenebilir kaynaklar ise toplam kurulu kapasitenin yaklaşık yarısını oluşturdu. Enerji verimliliğinin önemli bir göstergesi olan birincil enerji yoğunluğu endeksinde ise diğer ülkelere kıyasla daha yavaş gelişme gösterilirken yıllık bazda ortalama yüzde 1.65 oranında iyileşme sağlandı.

Enerji dönüşümünde yatırım ve finansman ihtiyacı artacak
Çalışmaya göre, 2004-2018 döneminde enerji yatırımları finansmanında en önemli kaynak yurtiçi ve yurtdışı finansal kuruluşlar oldu. 2018 sonunda yurtiçi bankalardan enerji sektörüne sağlanan finansman, gayri nakdi krediler dahil, 45.4 milyar dolara ulaştı. Yurtdışı finansal kuruluşlardan da doğrudan özel sektör enerji yatırımlarına 12 milyar dolar düzeyinde kredi sağlandı. Araştırmada, 2007-2018 döneminde enerji sektörünün toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payının yüzde 2.3 olduğu, bankacılık kredileri içindeki payının ise yüzde 7’ye yaklaştığı belirtildi. Orta-uzun vadeli borçlar dikkate alındığında ise pay yüzde 10 civarında.
Enerji sektörünün diğer sektörlere kıyasla borçlanma olanaklarından daha fazla yararlanabilmesi ve orta-uzun vadeli kaynak temin edebilmesi dikkat çekiyor. Enerji dönüşümü yatırımlarında sağlanabilen yüzde 60-65 seviyesindeki borç oranının diğer enerji yatırımlarına kıyasla daha yüksek seviyede olduğu görülüyor.
Raporda, 2030 yılına kadar Türkiye enerji sektörünün dönüşümünün devamı için yıllık ortalama 5.3-7 milyar dolarlık bir yatırım ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Bu yatırımın karşılanması için ise yıllık ortalama 3.6-4.5 milyar dolarlık finansman gerekeceği hesaplandı. Söz konusu rakamlar geçmiş dönem ortalamalarının 1.5-2 kat üstünde. Önemli ölçüde artacak olan finansman gereksiniminin yüzde 70’inin geleneksel banka kredileriyle yüzde 30’luk bölümünün ise tahviller, girişim/risk sermayesi vb. alternatif yatırım araçlarıyla karşılanabileceği hesaplanıyor. Yatırımlar 2030’a kadar yenilenebilir enerjinin elektrik üretimi içindeki payının yüzde 50’ye yükselmesini, ayrıca enerji verimliliğinde ‘Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı 2017-2023’ hedeflerine ulaşılarak 2030’a dek bu seviyenin muhafaza edilmesini sağlayacak.
2018 yılında 1.8 trilyon dolara ulaşan küresel enerji yatırımlarının yarısı enerji dönüşümüyle ilgili gerçekleşmiştir.  Güneş ve rüzgâra dayalı teknolojilerin maliyetlerindeki düşüşler, yenilenebilir kaynaklara yönelik destekleyici politikalar, maliyet bazlı politikalara geçiş ve teknolojinin verimliliğinin artması yatırımları destekleyen faktörler olmuştur. Finansal kuruluşlar yenilenebilir enerji finansmanında daha kolay hareket edebilir hale gelmiştir.  Yenilenebilir enerji finansmanında kamu fonlaması yüzde 10, özkaynak yüzde 39, kredi yüzde 50, hibe ve diğer finansman yüzde1 olarak gerçekleşmiştir.

Yeni ürünlere ihtiyaç var
Enerji sektörü için yol haritası niteliği taşıyan rapor, kamu, finans kuruluşları, yatırımcılar için başarılı finansman modellerinin nasıl oluşturulacağını ortaya koyuyor. Türkiye’nin enerji sektörünün dönüşümü için ihtiyaç duyulacak yatırım ve finansmanın karşılanması için gereken eylem ve önlemler, çalışma kapsamında yapılan paydaş görüşmeleri doğrultusunda birer eylem alanı halinde ifade edildi. Raporda enerji dönüşümünün finansmanını desteklemek üzere beş eylem alanı önerildi:
• Enerji dönüşümü perspektifinin ve piyasa mekanizmasının güçlendirilmesi
• Finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi
• Enerji verimliliği finansmanının artırılması
• Yenilenebilir enerji finansman modellerinin geliştirilmesi
• Dağıtık yenilenebilir enerji sistemlerinin finansman modellerinin geliştirilmesi.

FİRMAKURULU GÜCÜ
Elektrik Üretim A.Ş.                       18.483 MW
Enka Enerji Elektrik Üretim              3.830 MW
Enerjisa Enerji Üretim A.Ş.              3.703 MW
Eren Holding Enerji Grubu               2.927 MW
Cengiz Enerji                                  2.738 MW
Çelikler Holding Enerji Grubu           2.713 MW
Limak Enerji A.Ş.                            2.379 MW
Bereket Enerji Üretim A.Ş.               2.032 MW
Aksa Enerji A.Ş.                              1.735 MW
İGDAŞ Elektrik Enerjisi Üretim A.Ş.  1.665 MW
Konya Şeker Enerji                         1.525 MW
Ciner Enerji Grubu                          1.367 MW
Diler Holding Enerji Grubu               1.238 MW
Akenerji                                         1.221 MW
Gama Enerji A.Ş.                            1.101 MW
Ordu Yardımlaşma Kurumu              1.087 MW
IC İçtaş Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.  958 MW
Acwa Power                                      927 MW
Altek Alarko Enerji Elektrik Santr.A.Ş.  911 MW
OMV Enerji                                       887 MW

Güneşte potansiyel var, kapasite artıyor
Yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı konusu hem dünyada hem de ülkemizde önemini giderek artırıyor. Sektör temsilcilerinin katılımıyla Solar İstanbul 2020-Güneş Enerjisi, Enerji Depolama, Elektrikli Ulaşım ve Dijitalleşme Fuarı ve Konferansı, 11-13 Mart 2020 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek.
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği GENSED Başkanı Halil Demirdağ, sektörün sahip olduğu kapasitenin 2014 yılında sadece 40 MW iken bugün itibarıyla 5.600 MW’ı aştığını dile getirerek bu büyümenin daha etkili bir şekilde gerçekleşmesi için tüm sektörü bir araya getirmek istediklerini vurguladı. Demirdağ ayrıca, “Güneş enerjisi gerçekten en ucuz ve tamamen yerli bir enerji kaynağı konumunda. Güneş enerjisi santrallerinin ömrünün 30 yıl olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda şu anda 5.600 MW’ı bulan kurulu güç ile 30 yılda ithal yakıtlara harcanabilecek 18 milyar doları ülkemizin kasasında tutmuş olacağız” dedi.
GENSED Başkan Yardımcısı Tolga Özdemir, “Bugün güneş enerjisi diyoruz, yarın batarya teknolojilerinde çok daha iyi teknolojiler keşfedeceğiz. Mikro şebekeler gelişecek” dedi.
GÜYAD Yönetim Kurulu Üyesi Erinç Kısa ise “Bu nedenle bizler GÜYAD olarak kendisini ispatlamış bir mekanizma olan YEKDEM’in devam etmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi. Kısa, 31 Aralık 2020 sonuna kadar işletmeye giremeyecek yatırımcıların yatırımlarının atıl kalmaması ve istihdam yaratması amacıyla bu yatırımlara özel süre uzatımı verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Yorumlar (0)