Turkish Cargo; dünyanın en iyi 3 hava kargo markasından biri olmayı hedefliyor

Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen ile Turkish Cargo’nun 2021 yılı ve uzun vadeli hedefleri ile Türk havayolu kargo taşımacılığı pazarını konuştuk.

KobiEfor: Turkish Cargo’nun Türkiye havayolu kargo taşımacılığı pazarındaki konumunu anlatır mısınız?
Turhan Özen: Dünya ticaretinin ağırlık merkezi 1970 ve 1980’lerde özellikle de dominant Avrupa ve Amerika ekonomileri dolayısıyla Kuzey Atlantik’te yer alırken günümüzde Uzak Doğu ve Güney Asya ülkelerinin deneyimlediği ekonomik büyümenin etkisiyle güney doğu yönünde hareket etmiş ve bugün Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye çok yakın bir konumda bulunmaktadır. Benzer şekilde dünya havayolu taşımacılığı ağırlık merkezi de aynı doğrultuda ilerleyerek günümüzde Karadeniz üzerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla bu etkenler bir araya getirildiğinde İstanbul’un hem ekonomi bazlı hem de havayolu taşımacılığı bazlı olarak dünya ağırlık merkezine en yakın mega hub olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.

Oldukça avantajlı ve verimli bağlantıların kurulmasını sağlayan konumuyla İstanbul’dan bugünkü tarifemize göre Amerika’nın en batı noktası olan Los Angeles’a yaklaşık 14 saatlik bir sürede, Asya’nın en doğusu olan Tokyo’ya ise yaklaşık 13 saatlik bir sürede ulaşılabilmektedir. Bu da İstanbul’un dünyanın iki yakasını 1 günlük sürede bağlayabilmesine fırsat vermektedir. Ayrıca, 7 saatlik bir uçuş mesafesinde yer alan 60’tan fazla başkente direkt bağlantı sunması ve Güney Afrika’nın yanı sıra Güney Amerika’ya dahi seferler düzenlemesi hem ihracatçımız için hem de ithalatçımız için eşi bulunmaz bir fırsat sunmaktadır. Bunun yanı sıra İstanbul’un uluslararası deniz ve kara yollarındaki ticaret için de benzer şekilde bir transit köprü görevi görmesi multi-modal yani modlar arası taşımalara da fırsat vermektedir.

KobiEfor: Turkish Cargo’nun 2021 yılı ve uzun vadeli hedeflerini özetler misiniz?
Turhan Özen: 2017-2020 yılları arasında, Hava Yolları filosuna kiralık olsun veya direkt temin edilmiş olsun her yıl 2-3 adet büyük tip, yaklaşık 100 ton kapasitesi olan Boeing 777F kargo uçaklarını filoya alarak kapasitemizi yüzde 10 ile yüzde 15 seviyesinde arttırdık.
IATA’nın yayınladığı, hava yoluyla taşınan kargo tonajının kat edilen kilometreye çarpımıyla elde edilen ‘FTK’ verilerine göre, 2021 yılı Nisan ayında, bir önceki yıla göre yüzde 31.2 oranında bir artışla 5. sırada yer aldık. FTK bazında tonaj pazar payımızı ise yüzde 5.1’e yükselttik. 2021 yılı ilk çeyreğinde sektör ortalamasının yüzde 63.4 olduğu kargo doluluk oranında ise yüzde 82.2’lik güçlü bir yere ulaştık (2020 ilk çeyrek verisi; yüzde 73.2).

Kısaca küresel anlamda pandemi sürecini yoğun yaşadığımız 2020 yılında ve 2021 yılının ilk çeyreğinde hava kargo pazarı daralma yaşarken Turkish Cargo olarak büyüme gerçekleştirdik, global pazar payımızı yüzde 5’e çıkararak, dünya üzerinde taşınan her 20 hava kargodan 1’ini taşıdık.

İlgili büyüme verileri incelendiğinde Turkish Cargo ve Türk Hava Yolları bünyesinde açılan yeni destinasyonların sayısı ile Türkiye hava kargo pazarı ihracat verileri arasında çok anlamlı bir korelasyonun varlığı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla Turkish Cargo’nun büyümesi yalnızca markanın büyümesi için değil ülkemizin hava kargo pazarının ve ihracat hacminin büyümesinde ve özellikle katmadeğerli ihracatın artmasında büyük öneme sahiptir. Turkish Cargo yalnızca yaptığı taşımalarla değil ürettiği fırsatlar, açtığı alanlar, gelişimine katkı sağladığı sektörler ve yarattığı büyük lojistik ekosistemiyle birlikte ülkemizin kalkınmasında özellikle ihracatçımızın küresel bazda rekabet gücünün arttırılmasında kritik bir rol üstlenmektedir.

Turkish Cargo olarak, sektörde en doğru pozisyonu alıyor, yeni pazar dinamiklerine hızlı şekilde adapte olmayı hedefliyor ve iş süreçlerimizi buna göre oluşturuyoruz. Dünyanın ilk üç hava köprüsünden biri olmayı hedeflerken, uçuş ağımızı ve filomuzu büyütmeye devam edeceğiz, ayrıca müşterilerimize sunmuş olduğumuz hizmet kalitemizi de arttırıyoruz. Oluşan yeni koşullara karşın bu hedefimiz için çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz, bütün rekabet şartlarına ve senaryolara hazırız.

Bunun alt yapısını da oluşturulacak şekilde hazırlıklarımızı hem teknoloji alanında hem organizasyon ve uzmanlaşmış insan kaynakları alanında sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle yeni havalimanındaki şu anda tüm hazırlıkları da tamamlanmak üzere olan yeni tesisimiz Smartist’in de bu büyüme hedeflerinde özel bir yeri olduğunu söylememiz gerekiyor. Smartist tamamlandığında 340 bin metrekare toplam kapalı alan içerisinde yıllık 4 milyon ton kapasitede olacak. Bu 4 milyon tonluk kapasite İstanbul Havalimanı’nı dünyadaki en büyük hava kargo HUB’larından biri haline getirecek.

2023 vizyonumuz ve stratejik yol haritamızda dünyanın en iyi 3 hava kargo markasından birisi olmak için, gelmemiz gereken yer bu şekilde bir büyümeyi gerektiriyor.

KobiEfor: Pandemi, Türkiye lojistik sektörünü, özelinde ise Türkiye havayolu kargo taşımacılığı pazarını nasıl şekillendirdi?
Turhan Özen: Kovid-19’un ortaya çıkmasından itibaren 6-9 ay içerisinde pazarda ciddi derecede küçülmeler meydana geldi. Otomotiv, makine, dijital ekipmanlar, yatırım ürünleri, tekstil ürünleri gibi ürünlerin hava kargo talebinde düşüşler yaşandı. Bu yaşanan krizden dolayı endüstriyel alanlar da küçülmeden dolayı aslında hava kargo büyümedi ancak bir anda hava kargodan geçecek ürünlerin aciliyeti inanılmaz derece de arttı.

Rekabetin gün geçtikçe daha çok arttığı hava kargo taşımacılığı sektöründe, teknolojik gelişmeler ve dijital süreçler aslında popülerliğini daha çok arttırdı. Bugün müşterilerimize daha hızlı ulaşabilmek adına e-platformlar, robotik otomasyon süreçleri ve dijital iletişim kanallarından yararlanıyoruz. Hava kargo taşımacılığının geleceği teknolojik gelişmelere dayanıyor.

KobiEfor: Pandemi ve sonrasında Türkiye havayolu kargo taşımacılığı pazarına ilişkin 2021 yılı ve uzun vadeli öngörüleriniz nasıldır?
Turhan Özen: Hava taşımacılığı küresel pandemi durumundan oldukça etkilendi. Yolcu uçakları tipik olarak küresel hava kargo tonajının yaklaşık yüzde 60’ını taşıyor. Önde gelen ekonomik göstergeler, sanayi ürünlerinin ticareti ve ihracatı ile ticari güvenin artmasıyla birlikte hava taşımacılığı için elverişli koşullara da işaret ediyor. Yenilenen tıbbi malzeme ihtiyacı, daha fazla hava sevkiyatına yol açabilir. Pandemiye karşı geliştirilen aşılara ve dünya genelinde artarak devam eden aşılamalara paralel olarak havacılık sektörü de normale dönüp toparlanma sürecine girecektir.

“Havayolu taşımacılığında eski günlere dönüş, 2023-2024’ü bulabilecek”
Türk Hava Yolları Genel Müdür (Kargo) Yardımcısı Turhan Özen, Pandemi sürecinde havayolu taşımacılığı sektörünün seyrine ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Aşı üretimi ve dağıtımının sorunsuz gerçekleştirilmesiyle bu yılın ikinci yarısında da gelişmiş ülkelerde etkili aşılama sürecinin devam etmesini bekliyoruz ancak genele yayılması daha fazla zaman alacaktır, bu nedenle de aşının havacılığa etkisini irdelemek için uluslararası perspektifte düşünmemiz gerekiyor. Bununla birlikte dünya tümüyle aşılansa dahi pazarın toparlanması bir anda olmayacaktır. Bunun en önemli unsurlarından biri de hem şirketler hem de müşteriler açısından finansal toparlanmanın zaman alacak olmasıdır. İçinde bulunduğumuz bu yılı, bir geçiş süreci olarak değerlendirebiliriz. 2022 yılı itibarıyla pazarlarda gözle görülür iyileşmeler görülmesine karşın tüm sektörün yeniden 2019 yılına, yani eski günlere dönmesi ise hava bağlantılarının dünya genelinde tümüyle yeniden kurulması ile mümkün olacaktır. Hava yolu taşımacılığında eski günlere dönüşün 2023-2024 yıllarını bulabileceğini düşünebiliriz.”