Temizlikte birinciyiz
Dyson, küresel toz araştırmasının yenisiyle insanların temizlik alışkanlıklarını ve davranışlarını ortaya koyarken; ev tozu ve bunun sağlığımız üzerindeki etkileri konusundaki farkındalığı ölçtü.
Araştırmaya göre, Covid-19 salgınıyla birlikte insanlar, evlerindeki hijyen konusunda fazlasıyla endişe duyuyor. Bu konuda en çok endişelenenlerin Türkiye’de yaşayanlar olduğu ortaya çıkarken Türkiye’de her 5 kişiden 2’sinin haftada 5 ila 7 kez evini temizlediği, her 5 kişiden 4’ünün de ayda en az bir kez derinlemesine temizlik yaptığı görülüyor. Yine Pandemi’yle birlikte temizlik yapma sıklığının arttığını söyleyenlerin oranı bu sene de oldukça yüksek.
Katılımcıların yüzde 46’sı Pandemi öncesine göre daha fazla temizlik yaptığını düşünüyor. Bu konuda ülkeler arasında en yüksek oranın Türkiye’de yaşayanlar olduğu ve 3 kişiden 2’sinin temizlik sıklığını artırdığı görülüyor. Araştırmaya genel hatlarıyla bakıldığında; Türkiye’den katılımcıların, diğer ülke katılımcılarına göre temizlik konusunda fazlasıyla hassas oldukları sonucu ortaya çıkıyor.
Türkiye’de yaşayanlar, evlerindeki tozdan çok endişe duyuyor
Global çapta araştırmaya katılanlar, 2020’deki yüzde 33’lük orana kıyasla, yüzde 44’lük bir oranla yalnızca evleri tozlu olduğunda veya yerde görünür toz ve kir olduğunda temizlik yapmaya motive olduğunu belirtiyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 56’sı temizliği rutin bir aktivite gibi görüyor. Ankete katılanların yüzde 29’u, geçen yıla göre dışarıdan evlerine toz ve polen getirme konusunda endişeliyken diğer tüm ülkelere kıyasla Türkiye’de yaşayanların yüzde 46’sının bu konuda çok endişe duyduğu görülüyor.
Çin, Fransa ve Birleşik Krallık’ta yaşayanlar, eve girmeden önce kıyafetlerini silmeye geçen yıla göre daha fazla önem veriyor. Türkiye’de ise her 3 kişiden 2’si eve girer girmez kıyafetlerini değiştirdiğini belirtiyor. Katılımcılara en çok hangi tozların rahatsız ettiği sorulduğunda, global düzeyde katılımcıların yüzde 37’si zeminlerdeki, yüzde 27’si havadaki cevabını verirken; Türkiye’den katılımcıların, yüzde 28’i zeminlerdeki, yüzde 35’i ise havadaki tozlardan rahatsız olduğunu belirtiyor.
Türkiye’deki katılımcılar, tozu sağlıklarını etkileyen bir faktör olarak görüyor ve yüzde 43’ü evlerindeki tozu herkese sağlıklı bir ortam yaratmak için yok etmek istiyor. Tüm bu sonuçlara rağmen tozun içeriği ve toz akarlarının hangi durumlarda ve ortamda ürediğine dair yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülüyor.
Dyson’da Mikrobiyoloji Araştırma Görevlisi Monika Stuczen, insanların temizlik alışkanlıklarına dair; “Birçok toz partikülü mikroskobik boyutta olduğundan, insanların yalnızca zeminde görünür toz tespit ettiklerinde temizlik yapmaları endişe verici bir durum. Aslında tozlar görünür olduğunda, evlerde toz akarları olması büyük olasılıktır” diyor.
Evlerdeki doğru alanlar doğru yöntemlerle temizleniyor mu?
Yapılan araştırmalar, yıllar içerisinde insanların temizlik alışkanlıklarında olumlu değişimler yaşadıklarını gösteriyor. Pek çok kişi evini temizlerken yatak ve kanepe gibi yaygın olarak gözden kaçan alanları da süpürüyor. Bunun yanında, insanların birçoğu da bu noktaları ihmal etmeye devam ediyor.
Global toz araştırmasına göre Türkiye’de yaşayanlar, temizlik yaparken bazı noktaları hiç atlamıyor ve diğer ülkelere göre detaylı temizliğe fazlasıyla önem veriyor. Halılar ve zeminler en çok temizlenmesi gereken alanlar olarak değerlendirilirken; Türk katılımcıların yüzde 64’ü kanepelerini, yüzde 45’i süpürgeliklerini, yüzde 21’i yataklarını ve yüzde 13’ü de perde veya jaluzilerini süpürmeye özen gösteriyor. Araştırmaya katılan ülkeler arasında Türkiye’de yaşayanların pencere ve duvar temizliğine verdiği önemse dikkat çekici.
Dyson Küresel Toz Araştırması, insanların evdeki tozu temizlemede en etkili aracın elektrikli süpürge olduğunu düşündüklerini ortaya koyuyor. Yine araştırmaya göre, Türkiye’de yaşayanların yüzde 60 oranla ve açık ara farkla birden fazla sayıda elektrikli süpürgeye sahip olduğu görülüyor. Bunu yüzde 48 oranla ikinci sırada ABD takip ediyor. Global çapta 33.4 dakika olan ev süpürme ortalamasının, Türkiye’de neredeyse 8 dakika daha fazla olduğu, İspanya ve İngiltere’nin de onu takip ettiği de tespitler arasında.
Stuczen, “Yüzeyleri temizlemek için ıslak bez kullanmak iyidir, ancak temizleme araçlarının sırası önemlidir. Zeminlerdeki tozu nemlendirmek, hatta çıplak gözle görülemeyen ince toz bile toz akarı ve küf oluşumu için daha elverişli bir yaşam alanı yarattığınız anlamına gelebilir. Tozlar, yüzeyleri silmeye başlamadan önce en etkili şekilde elektrikli süpürgeyle temizlenir. O zaman bile, süpürdüğünüz her şeyin içeride kalmasını ve eve geri atılmamasını sağlamak için etkili filtreleme ve sızdırmazlık teknolojisine sahip elektrikli süpürge kullanmak önemlidir” diye konuşuyor.
Yaklaşık 20 yıldır evlerdeki gerçek tozu inceleyen Dyson, ev tozunun karmaşık matrisini anlayarak elektrikli süpürgelerin evlerdeki koşullarla daha iyi başa çıkmalarını sağlıyor. Dyson mühendisleri, yalnızca görebildiğimiz tozu değil, göremediğimiz tozu da yakaladığımızdan emin olmak için kullanılan filtre ve contaları geliştirmek için çalışıyor. Toplanan tozun ve kirin süpürge haznesinde kaldığından ve eve geri bırakılmadığından emin olmaya odaklanarak evleri temiz ve hijyenik tutmaya yardımcı oluyorlar.
Evcil dostlarımız temizlik alışkanlıklarımızı nasıl etkiliyor?
Evcil hayvan sahiplerinin de Covid-19’la birlikte temizlik yapma konusunda hassas oldukları görülürken; Dünya genelindeki evlerin yüzde 43’ünde artık bir evcil hayvan yaşıyor. Bu oran Türkiye’de yüzde 47 olarak belirtiliyor. Yalnızca Birleşik Krallık’ta, 2020’de 3.2 milyon hane yeni bir evcil hayvan sahiplenmiş durumdayken araştırma, her 2 evcil hayvan sahibinden 1’inin evcil hayvanlarının kendi yataklarında uyumasına izin verdiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de ise katılımcıların yüzde 40’ı evcil hayvanının yatakta değil yerde uyuması gerektiğini düşünüyor. Bununla birlikte, evcil hayvanların eve taşıyabilecekleri kirletici ve zararlı unsurlara dair farkındalık seviyesinin endişe verecek boyutta düşük olduğu paylaşılıyor.
Stuczen, “Pek çok insan evcil hayvanların üzerinde bulunabilecek diğer parçacıkların farkında olmadığından, tüyleri en göze çarpan sorun olarak değerlendiriyor. Bu parçacıklar mikroskobik boyutta olduğundan, buna çok da şaşırmamak lazım” diyor