Şirketler için ayakta kalma şartları değişti Vizyon: hızla değişim
İş hayatının gündeminde ki dijitalleşme Pandemi ile birlikte merkeze oturdu. İş yapış modellerini değiştiren Pandemi ve sonrasında şirketler hayatta kalmak için teknolojiyi, trendleri ve tüm dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek zorunda.
İş hayatının merkezine dijitalleşmeyi oturtan Pandemi sürecinde şirketler var olma savaşını ancak bu değişime hızla adapte olarak kazanabilecekler. Ayakta kalmak için hızla değişim şart. Pandeminin ekonomi günlüğünü sizin için tutmaya devam ediyoruz.
Pandemi sektörleri ve reklam harcamalarını nasıl etkiledi?
Şirketlerin pazarlama ve yazılım projeleri için doğru firmalarla eşleşip teklif alabildiği en kapsamlı pazar yerlerinden Edvido, Covid-19 pandemisinin Türkiye ekonomi iklimine sektörel bazda ne şekilde yansıdığını araştırdı. Edvido’ya kayıtlı 150’den fazla ajansa soruldu, araştırmaya göre; e-ticaret ve oyun gibi sektörler süreçten olumlu etkilenirken; yeme-içme, eğlence, AVM-mağaza ve turizm pandemiden en fazla hasar alan sektörler olarak raporlandı.
Karantina dönemi ve kısıtlamaları fırsata dönüştüren sektörler kazandı: Başı; e-ticaret, oyun, market, beyaz eşya ve ev ürünleri çekti.
Temas gerektiren sektörler olumsuz etkilendi: Yeme-içme, eğlence, kamu, fuarcılık, AVM-mağaza, emlak-gayrimenkul, mimarlık-planlama, ulaşım, enerji-akaryakıt ve turizm oldu.
Reklamverenlerin yüzde 76’sı Instagram harcamalarını, yüzde 45’i Youtube, yüzde 58’i ise Google Ads harcamalarını artırdı: Reklamverenlerin yüzde 50’si TV reklam planlarında bir değişiklik yapmadı, yüzde 39’u TV harcamalarını kısıtladı.
Temel metrikler pandemiden nasıl etkilendi?: Çalışma ile pandemide YouTube, Instagram, Facebook, Adwords ve Display’deki CPC yani tıklama başına maliyet ile ROI metriklerinin nasıl değiştiği de araştırıldı. Katılımcıların yüzde 40’tan fazlası display hariç tüm mecralarda dijital kampanyalarda CPC’nin arttığını belirtti. CPC’nin azaldığını söyleyenler, tüm mecralarda yüzde 15’in altında. Özellikle Instagram reklam kampanyalarında yüzde 70 tık başına maliyetlerin artışı dikkat çekiciyken; bu metrikte artışlar görülmesinin temel sebebi e-ticaret firmalarının dijital reklam bütçelerini agresif oranlarda yukarı taşıması ihtimali ile açık hava, radyo ve sinema gibi bütçelerin dijitale kayması olarak yorumlandı.
Pandemide 10 milyondan fazla yeni sosyal medya hesabı açıldı
Pandemide Türk kullanıcı sayısını Instagram 6 milyon, Snapchat 2 milyon, Twitter 1.6 milyon, Linkedin de 1.1 milyon artırdı. Pandemide sosyal medya kullanımı artarken Türkiye 10 milyonu aşkın yeni sosyal medya kullanıcısıyla Avrupa ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaya başladı.
Londra merkezli sosyal medya kuruluşu We Are Social’ın pandemiyle geçen Ocak-Eylül 2020 dönemi araştırmasına göre, Türkiye’de en fazla kullanıcısı olan sosyal medya mecrası Instagram. Bu dönemde Instagram hesabı sayısı 6 milyon artarak 44 milyona çıktı. Türkiye, ABD’nin lider olduğu Instagram dünya sıralamasında 6., Avrupa’da da Rusya’nın ardından 2. sırada. Instagram’ın ardından Türkler en fazla ilgiyi Facebook’a gösteriyor. Türkiye, değişmeyen 37 milyon Facebook kullanıcısı ile dünya sıralamasında 13., Avrupa’da İngiltere’nin ardından 2. sırada, lider ise Hindistan. Twitter kullanıcısı Türklerin sayısı da 1 milyon 650 bin artarak 13 milyon 450 bine çıktı, ABD lider, Türkiye 6. sırada, Avrupa’da İngiltere’nin ardından 2. sırada.
Snapchat, Linkedin’i geçti: Snapchat, pandemi döneminde 2 milyon yeni kullanıcı kazanarak Türkiye’de Linkedin’i geçti. Türkiye, 9.7 milyona ulaşan üyesiyle dünya Snapchat sıralamasında 10. sırada. Dünya listesinde lider ABD. Avrupa’da Türkiye’nin önünde Fransa, İngiltere ve Almanya var. Türkiye’de Linkedin kullanıcısı sayısı pandemide 1.1 milyon artarak 9.5 milyona ulaştı. ABD lider, dünyada Türkiye 14., Avrupa’da İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya’nın ardından 6. sırada.
İlk kez dünya nüfusunun yarısını geçti: Araştırmaya göre, 2020’nin ilk 9 ayında dünyadaki toplam sosyal medya kullanıcısı sayısı 453 milyon artarak 4.14 milyara ulaştı. Bu dönemde sosyal medya kullanıcı sayısı ilk kez dünya nüfusunun yarısını geçerek yüzde 53’e çıktı. Youtube ve Whatsapp’ın kullanıcı sayısı 2’şer milyar, Messenger’ın 1.3 milyar, Tiktok kullanıcısı da 689 milyon oldu.
Türkiye e-ticarette dünya ortalamasına yaklaştı: 16-64 yaş grubunu kapsayan araştırmada, Türkiye’de son bir ayda online alışveriş yapanların oranı yüzde 71. Avantajix.com’un Kurucu Ortağı Güçlü Kayral, Pandeminin alışveriş alışkanlıklarını da büyük ölçüde değiştirdiğini, E-ticaret yapanların dünya ortalamasının yüzde 74 olduğunu, Türkiye’nin de dünya ortalamasına yaklaştığını anlattı: “E-ticaretin yaygınlaşmasında sosyal medyanın da büyük rolü var. Türkiye’de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı var ve bu kişiler her gün ortalama 2-3 saat sosyal medyadalar. E-ticaret siteleri bu potansiyeli kullanmak için sosyal medya reklamlarını yoğunlaştırdılar. Artık birçok şirket, sosyal medyayı doğrudan satış aracı olarak da kullanıyor.”
Şirketlerin yüzde 43’ü kurum kültürlerini koruyamadı
Deloitte tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’de evden çalışma konusunda şirketleri en çok kurum kültürü ve çalışma alışkanlıkları zorluyor. Kurum kültürü ve çalışma alışkanlıkları bağlamında en çok zorlanan sektörler; yüzde 66.7 ile enerji, yüzde 58.3 ile hızlı tüketim ve perakende. En çok İK departmanları zorlandı.
Çalışanına yatırım yapan şirketler büyüyecek: Great Pleace to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Çalışana yatırım yapan şirketlerin kazandığı yeni bir dönemdeyiz. Pandemi döneminde güven düzeyi yüksek bir kurum kültürü oluşturmak, kritik bir yatırım stratejisi olarak ön plana çıktı” dedi.
Çalışanlar işveren desteğine ihtiyaç duyuyor
Küçük şirketlerdeki personellerin büyüklere oranla daha az işveren desteğine ihtiyacı var: COVID-19 salgını birçok şirketi etkiledi ancak küçük işletmeler diğerlerinden daha fazla etkiyi hissetti. Çok sayıda araştırma bulgusuna göre, bazı ülkelerde küçük şirketlerin yüzde 90 kadarı salgın nedeniyle üretim, satış ve gelirlerde düşüş, hatta tamamen kapanma gibi olumsuz bir etki yaşadı. Bir düzine veya daha az çalışanı olan şirketlerde çalışanların bu zorlukları aşma şekli, tüm işletmenin durumunu çok fazla etkileyebiliyor. Bu nedenle liderlerin çalışanların nasıl hissettiğini izlemesi ve bunun işleri üzerinde yaratabileceği sonuçları denetlemesi önem taşıyor.
Kaspersky’nin son anketi [1], sosyal yardım, internet veya telefon faturalarını karşılamak gibi ek faydalara yönelik destek beklentilerinde bir boşluk olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’deki küçük şirket çalışanlarının yüzde 45’i, orta ölçekli işletme çalışanlarının yüzde 58’i bu konularda destek istiyor [2]. Araştırmadan da anlaşılacağı üzere insanlar kişisel iletişimi çok özlüyor. Küçük işletmelerdeki çalışanların yüzde 20’si, orta ölçekli şirketlerde çalışanların yüzde 24’ü, uzaktan çalışırken meslektaşlarıyla daha fazla sayıda kişisel temas noktasına sahip olmayı istiyor. Doğru ekipmanı ve BT araçlarını sağlamaya yardımcı olmak küçük ve orta ölçekli şirketlerde çalışanların talep ettiği bir diğer önemli konu (Türkiye’de sırasıyla yüzde 48 ve yüzde 53). Duygusal veya psikolojik desteğe neredeyse tüm işletmeler için aynı ölçüde ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’de küçük kuruluşlarda yüzde 23, büyük kuruluşlarda yüzde 30.
Kaspersky KOBİ Ürünleri Ürün Müdürü Ivan Salikhov, çalışanlarla açık ve dürüst iletişim kurmanın önemine değiniyor. Kaspersky’nin önerilerinden bazıları şöyle: “Şirketin üst yönetimiyle ‘Bana Her Şeyi Sor’ oturumları düzenleyin. Çalışanlarınızın duygusal durumunu, iş yüklerini, uzaktan çalışma için ihtiyaç duydukları her şeye sahip, iş süreçleri konusunda net olup olmadıklarını anlamak için anketler düzenleyin. Çalışanlarınızın bu belirsiz zamanda bunalma hissini yönetmesine yardımcı olun. Ekiplerinizi gerçeklerden, mevcut durumdan ve nasıl güvenli ve sağlıklı kalacaklarından haberdar edin. Herkesin sorunlarını kolayca çözebilmesi için İK ve BT çevrimiçi iletişim kanalları oluşturun. Çalışanları, uzaktan çalışırken e-posta, web kimlik avı kurbanı olmaktan nasıl kaçınılacağı, hesapları ve parolaları nasıl yöneteceği gibi temel güvenlik uygulamalarını kullanmaları için eğitin.”
[1] Kaspersky, Brezilya, Belçika, Çin, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Malezya, Meksika, Hollanda, İspanya, Güney Afrika, Türkiye, BAE, İngiltere, ABD ve Rusya’daki küçük ve orta ölçekli işletmelerde (10-250 çalışan) 8.076 çalışanla bir anket yürütmek üzere Ekim 2020’de bağımsız araştırma şirketi Censuswide’ı görevlendirdi.
[2] KOBİ segmenti 50- 100 ve 101-250 çalışanı olan şirketleri içerir.
Üniversitelerin altın çağı sona eriyor
Küresel pandemide 100 yıllık geleneklere veda eden yüksek öğrenim sektörünün geleceğini araştıran KPMG’nin hazırladığı rapora göre yol ayrımına gelen üniversitelerin parlak dönemi bitiyor. Özellikle eğitim ücretleriyle üst ligde yer alan dünyanın en büyük üniversiteleri geleneksel kalacaklar veya yeni eğitim modellerini sisteme dahil edecekler. Altın çağı sona eren üniversiteler, kritik bir kavşağın eşiğinde.
KPMG Türkiye Kamu Sektör Lideri Alper Karaçar, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yüksek öğrenim, elit bir sistemden kitlesel veya yüksek katılımlı bir sisteme geçişin olağanüstü bir büyüme hikayesidir. Bu genişleme, hayatın zenginleştirilmesine, ulus inşasına, sosyal refaha ve teknolojik ilerlemeye büyük katkı sağladı. 1990’dan sonra özellikle Kanada, Avustralya, İngiltere ve ABD uluslararası eğitimde kendi başına bir sektör haline geldi. Ancak bu dönemin artık sonuna geldik. Artan maliyetler ve hükümetlerin de öğrencilerin de bu maliyetleri karşılamaya isteksiz oluşu üniversiteleri bir noktaya getirdi. Pandemi ise bu noktayı hızla ileriye attı.”
Rapordan dikkat çekenler: İşveren tarafında da durum karışık, işe alım kriterleri değişti. Mesleki eğitime dönüş trendi var. Karma gerçeklik kampüsleri: Tüm iddialar ve tahminler, yüksek öğrenimin tekdüzelikten büyük çeşitliliğe geçeceğini işaret ediyor. Fiziksel olarak, gerçek kampüsler, artırılmış kampüsler (karma gerçeklik ve analog dünyanın birleştiği yer) ve sanal öğrenme ortamlarının karışımını göreceğiz. e-öğrenme, botlar, hologram: Dünyada, e-öğrenmenin 2018-2024 arasında yıllık yüzde 7.5-10.5 oranında büyümesi bekleniyor. Yazılı metin ve sunumlara eşlik eden video, karma gerçeklik ve simülasyonların yanı sıra hologramlar da eğitimin parçası olacak. Her konu için akıllı botlar, gelişmiş öğrenme analitiği tarafından izlenen, geniş ölçekte kişiselleştirilmiş öğrenme imkanı sağlayacak. Öğrenciler bu deneyimi yaşamak için evden ayrılmak zorunda kalmayacak.
Sağlıkta dijital devrim
Covid-19 sağlık hizmetlerinde uzun zamandır aksayan ve hasta bakımını merkezin dışında bırakan sistemlerin bir gecede dönüşmesini sağladı. Telesağlık, uzaktan teşhis, takip, tedavi, AR (Artırılmış Gerçeklik-Augmented Reality) veya giyilebilir tıbbi cihazlar, yapay zeka destekli entegre sağlık uygulamaları, ameliyat robotları, robotik cerrahi, veri analizi sağlık sektöründe devrim niteliğinde hizmetler arasında. KPMG, sağlık alanındaki dijital dönüşümü inceledi.
KPMG Türkiye İlaç ve Sağlık Sektör Lideri Şafak Erdur, sağlık hizmetlerinde anlayış değişikliğine neden olan pandeminin, sektörü yıkıcı şekilde dönüştürdüğünü, hizmete erişimden, teşhis, takip ve tedaviye kadar bir dizi yeniliğin teknoloji desteğiyle bir gecede hayatımıza girdiğini söyledi. Erdur, sağlıkta dijital devrimin üç bileşeninin; ‘teknoloji, zaman ve insan’ olduğuna dikkat çekti.
Rapordan dikkat çekenler şöyle:
Sağlık ekipleri yeniden yapılanıyor: Ekibin daha kritik hizmetlere odaklanmasını sağlamak için sanal bakım dahil teknolojiden yararlanan güçlendirilmiş ön saha personelleri çoğalacak. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), önlem alınmazsa 2030’a kadar bu alanda 18 milyonun üzerinde açık olacağını tahmin ediyor. Önemli olan donanımlı, teknolojiyi kullanan çalışanlar yetiştirmek.
Sanal hizmetler arttı: Salgınla birlikte sağlık hizmetlerindeki boşluğu doldurmak için acele eden yeni şirketler, teknolojiden yararlanarak sanal hizmetleri artırdı. Telesağlık altyapısı, giyilebilir tıbbi cihazlarla güçlendiriliyor. Giyilebilir tıbbi cihazlar pazarının 2026 sonuna kadar küresel ölçekte 29 milyar doları geçeceği tahmin ediliyor.
Sağlıkta veri ve içgörü: Sağlık ve fitness aplikasyonlarının kullanımı 2015-2018 yılları arasında yüzde 330’luk artış kaydetti. Tüketiciye doğrudan ulaşan 325 binden fazla sağlık hizmeti uygulaması 3 milyardan fazla indirildi. Sağlık hizmetleri liderlerinin yüzde 71’i veri ve analitiğin önümüzdeki üç yıl boyunca yatırım önceliği olmaya devam edeceğini söylüyor. Dijital devrimle ortaya çıkan yeni sağlık sistemleri, sonraki pandemilerle mücadelede acil müdahale refleksi gösterebilecek ve yıllarca ihtiyaca hizmet verecek. Aynı zamanda dijitalleşme sebepli önemli değişimleri karşılamak için dönüşüm imkanı sağlayacak.
KOBİ’lerin yüzde 70’i faaliyetlerini sigortasız sürdürüyor
150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Generali Sigorta’nın verilerine göre, Türkiye’de işletmelerin yüzde 99’unu oluşturan ve ekonominin lokomotif gücü olan KOBİ’lerin yalnızca yüzde 30’u faaliyetlerini sigorta ile güvence altına alıyor. KOBİ’lerin faaliyetlerini sigortasız sürdürmelerinin başında mevcut finansal yapılarının zayıflığı, sigortalanmayı bir masraf kalemi olarak görmeleri ve sigorta ihtiyaçlarına yönelik farkındalıklarının düşük olması geliyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Antalya ilk sırada: Generali Sigorta Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Seydi Demir, Türkiye’de 2 milyona yakın KOBİ’nin faaliyet gösterdiğini; İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Antalya’nın KOBİ’lerin sigortalanma yüzdeleri özelinde öne çıkan iller olduğunu, diğer illerde sigortalanma oranının daha düşük seyrettiğini söyledi.
KOBİ sigortaları iş sürekliliğini garanti ediyor: KOBİ’lerin sigortalanmayı bir masraf kalemi değil bir ihtiyaç olarak görmeleri gerektiğini belirten Seydi Demir, sağladıkları yüzde 75’e yakın orandaki istihdamla ve ülke ekonomisindeki ağırlıklarıyla KOBİ’lerin; yangın, sel, dahili su, yer kayması, enkaz kaldırma, iş durması, 3. şahıs sorumluluk, işveren sorumluluk, mali sorumluluk gibi birçok teminattan yararlanabileceklerini, işletmelerini güvence altına alabileceklerini hatırlattı. Demir, KOBİ sigortasının iş sürekliliğini garanti ettiğine ve bu durumun şirketler adına gerçek bir rekabet avantajı sağladığına değindi: “İşyerlerini olası risklere karşı korumak isteyen KOBİ’ler, yapılarına uygun poliçeleri araştırarak maddi varlıklarını ve itibarlarını kolayca koruma altına alabilirler.”
E-ticaret hızla büyüyor
E-ticaret teknolojileri altyapı sağlayıcısı Ticimax, 2020 yılı e-ticaret büyüme oranlarını açıkladı.
Ticimax E-ticaret Sistemleri’nin altyapı hizmetini sağladığı 10 binden fazla e-ticaret sitesinin 2020 satış ve ciro rakamlarına göre hazırlanan raporda, 2020’nin şampiyonu beyaz eşya ve küçük ev aletleri segmenti oldu. En az büyüyen kategoriler ise kırtasiye ve çiçek kategorisi oldu. Beyaz eşya ve küçük ev aletleri segmenti, satılan ürün adedinde yüzde 530, satışlardan elde edilen tutarda yüzde 1700 büyüdü. Büyüme oranlarıyla dikkat çeken diğer kategoriler ise ev tekstili, gıda, hediyelik eşya, iç giyim, tesettür giyim, kozmetik, oyuncak, petshop, mobilya, bahçe mobilyası, mücevherat, aydınlatma ürünleri, hobi ve spor malzemeler ve internetten satılan sağlık ürünleri oldu.
Birleşme ve satın almalarda; TVF, yıla damgasını vurdu
EY Türkiye, Birleşme ve Satın Alma İşlemleri 2020 Raporu’nu açıkladı; dünyada birleşme ve satın alma aktivitesinde 2019’a kıyasla işlem hacminde önemli bir oranda düşüş gerçekleşti, Türkiye’de ise işlem adedi geçtiğimiz yıl ile aynı seviyede oluşurken; toplam işlem hacminde Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) işlemleriyle bu yıl ciddi oranda artış meydana geldi.
Dünyanın önde gelen denetim ve danışmanlık firması EY’ın (Ernst & Young) Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölümü’nün bu yıl 19.’sunu yayınladığı rapora göre; işlem değeri açıklanan 89 birleşme ve satın alma işleminin toplam değeri, 2019’a göre yüzde 153 artarak 6.9 milyar ABD Dolarına ulaştı. Değeri açıklanmamış 120 işlem de dâhil edildiğinde toplam hacmin yaklaşık 9 milyar ABD Dolarına çıktığı tahmin ediliyor.
Toplam işlem büyüklüğündeki artışı, TVF’nin işlemleri ile başta Peak Games işlemi olmak üzere, bilişim sektöründeki işlemlere bağlayan EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölümü Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, yerli yatırımcıların önceki yıllarda olduğu gibi toplam adet içerisindeki ağırlığını koruduğunu, salgın ortamının yavaşlaması ve ekonomik göstergelerdeki iyileşmelerle birlikte 2021’in işlem hacmi ve adedi açısından 2020’ye kıyasla daha aktif bir yıl olmasının beklendiğini paylaştı.
Rapora göre; yabancı yatırımcılarda toplam işlem hacminde ilk sırada yüzde 31 ile ABD yer aldı, onu Katar ve Lüksemburg takip etti. Özel sermaye fonlarının değeri açıklanan en yüksek hacimli işlemi TVF’nin Turkcell’in yüzde 26.20 hissesini 1.8 milyar ABD doları bedelle satın alması oldu. 2020’de bilişim ve özellikle oyun sektörü ön plana çıkarken kamu tarafında, TVF’nin gerçekleştirdiği işlemler yıla damgasını vurdu, 2021’de de beklentiler bu yönde. 2021 gündeminde; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından bazı enerji santralleri, TDİ’ye ait bazı limanların satışı yer alıyor, ayrıca; TMSF’ye ait şirketlerin satışlarının ve yap-işlet-devret yöntemiyle yatırıma alınacak projelerinin ihalelerinin devam edeceği öngörülüyor.