Pandemi ve sonrası
Pandeminin Ekonomi Günlüğü’nde Pandemi’nin etkilerini ele alan araştırmalar ve değerlendirmelere yer verirken; Pandemi sonrasını şekillendirmesi öngörülen trendlere de değindik. Yaklaşık 2 yıldır Pandemi ile yaşıyoruz ve daha uzun bir süre yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Pandeminin Ekonomi Günlüğü’nde pandeminin etkilerini ve sonrasını irdeleyen araştırmalara yer verdik.
2021’i ve sonrasını şekillendiren 8 trend
Belirsizliğin çok yüksek olduğu bu zamanda; tahmin yapmanın zorluğunu belirten McKinsey uzmanları, geleceği şekillendiren sekiz trendi açıklıyor: İnovasyon, tüketici davranışı, çevre, sağlık devrimi, hükümet yaklaşımları, kurumsal portföylerin yeniden yapılandırılması, tedarik zincirinin değişimi ve son olarak hava yolculuğuna dönüş. Bu trendlerin ele alındığı makale, pandeminin yarattığı ekonomik krizin ve belirsizlik ortamının, büyük yenilikler için de zemin oluşturduğuna dikkat çekiyor.
COVID-19 salgını sürecinde de çok önemli inovasyonların gerçekleştirildiğini vurgulayan McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi “Bu dönemde; ABD’de verilen yeni patentlerin sayısı, 2019’daki seviyenin iki katına denk geliyor ve diğer birçok ülkede de önemli artışlar görülüyor. Bu nedenle 2021’e ve sonrasına yön vereceğine inandığımız ilk trend inovasyonlar ve onu tüketici davranışları takip ediyor” açıklamasını yaptı.
Sağlık alanına yapılan yatırımların ve ilerlemenin devam edeceği öngörülerek geleceğe yön verecek trendler arasında ‘biyo-devrim’in çok önemli bir yerinin olduğunun altı çiziliyor. Tedarik zincirinin değişmesini, 2021’i ve sonrasını şekillendiren yedinci trend olarak tanımlayan McKinsey uzmanları, zaman alsa da tedarik zincirinde güçlü bir değişim beklediklerini belirtiyor. Yükselen e-ticaretin yanı sıra teslimat, nakliye ve depo işlerinde artan otomasyonun da kritikliği vurgulanıyor. Son olarak da otomasyondaki yükselişle birlikte kaybedilen işlerden daha fazla yeni işin yaratılacağı hatırlatılıyor.
Pandeminin ikinci dalgasının 3 yıldızı; e-ticaret, banka kartları ve temassız ödeme
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Visa, Türkiye’de yapılan kartlı harcamalarda Covid-19 etkisini inceleyen araştırmanın ikincisini kamuoyuyla paylaştı. İlki Mart-Ağustos 2020 dönemine bakılarak gerçekleştirilen Harcamalar Araştırması’nın[1] ikincisinde pandeminin kış aylarına denk gelen ikinci dalgası ve 2021’in ilk dört ayı analiz edildi. Araştırmaya göre; Türkiye’de 2020 yaz aylarındaki normalleşme ile başlayan toparlanma süreci, ikinci dalganın başladığı Aralık’ta yavaşlamakla birlikte, eski ivmesini kısa sürede tekrar kazandı. 2021’in ilk ayları itibari ile (Ocak-Nisan) kartlı harcamalar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 41 arttı.
Türkiye, diğer ülkelere göre daha iyi bir sınav verdi: Araştırmada Covid-19 döneminde erken ve kısıtlayıcı tedbirler alan İtalya, diğer ülkelere oranla daha az kısıtlama getiren İsveç ve Türkiye’ye benzer kısıtlama yaklaşımları gösteren ABD ile kıyaslamalar yer alıyor ve Türkiye’nin diğer ülkelere göre daha iyi performans sergilediği ortaya çıkıyor. İkinci dalganın başlangıcında kartlı harcamalar bakımından İsveç keskin düşüşler yaşarken benzer kısıtlamalar uygulayan ABD ve Türkiye’nin kartlı harcamalar grafiğinin birbirine yakın dalgalanmalar yaşadığı gözleniyor.
E-ticaret, banka kartları ve temassız ödeme büyüme getirdi: Türkiye’de, Nisan 2019-Mart 2020 ve Nisan 2020-Mart 2021 dönemindeki harcamalar karşılaştırıldığında, ödemeler dünyasında 3 önemli sıçrama öne çıkıyor: Sokağa çıkma kısıtlamaları ve tüketici alışkanlıklarının değişmesiyle Türkiye’de rekor seviyelere ulaşan e-ticaretin yüzde 55, banka kartı harcamalarının yüzde 40 büyümesi ve temassız ödemelerin 6 katına çıkmış olması kartlı ödemelerdeki büyümenin yapı taşlarına işaret ediyor. Kartlı ödemelerin yüzde 17’sini oluşturan banka kartı harcamalarının, kredi kartı yıllık büyümesinin 2.5 katı üzerinde artması da ayrıca dikkat çekiyor.
“E-ticaret ihmal edilmemeli”: TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “Pandemi süreci bize e-ticaretin asla ihmal edilmemesi gerektiğini bir kez daha gösterdi. Biz de üyelerimizi e-ticarete hazırlamak için birçok online bilgilendirme toplantısı düzenledik. Pandemi sürecinden en çok etkilenen küçük işletmeleri desteklemek, tüketiciler nezdinde farkındalıklarını artırmak amacıyla TOBB ve Visa olarak #BuSeslerHiçBitmesin sloganıyla ‘Bir Alışverişle Çok Şey Fark Eder’ kampanyasını hayata geçirdik” dedi.
“KOBİ’lere desteğimiz devam edecek”: Visa Türkiye Genel Müdürü Merve Tezel, “Ülkemizdeki kartlı ödemeler altyapısının tüketici davranışındaki değişime cevap verebilecek şekilde gelişmiş olmasının bu büyüme trendine etkisi büyük. Yine araştırmadan çıkan sonuçlara göre başta yemek sektörü olmak üzere, pek çok sektörde faaliyet gösteren KOBİ’lerin pandeminin ikinci dalgasında işlerini, değişen tüketici beklentilerine göre uyumlandırdığını görüyoruz. Visa olarak bu çıktıların ışığında KOBİ’lerin dijitalleşmesine verdiğimiz desteği İşimi Yönetebiliyorum projesi ve TOBB ile hayata geçirdiğimiz Akıllı KOBİ platformu ile sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
[1] Harcamalar Araştırması’nda yer alan analizler, TCMB, BKM, TÜİK, BDDK ve Visa tarafından yayınlanan halka açık veriler kullanılarak yapılmıştır.
Gençler iklim politikasına dahil edilmek istiyor
British Council’ın 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) kapsamında gerçekleştirdiği araştırma sonucunda ortaya çıkan ‘Küresel Gençlik Mektubu’, 23 ülkeden 8 bin gencin iklim tartışmasında sesinin duyulmasını, beklenti ve isteklerinin ortaya konulmasını sağladı. Araştırmaya Türkiye’den katılan gençlerin yüzde 85’i, iklim hareketi alanında kilit bir rol oynayabileceğini ve gerekli becerilere sahip olduğunu belirtiyor.
Araştırmada gençler, iklim değişikliğiyle mücadele için yenilikçi fikirler sağlayabileceklerini, daha geniş ve etkili bir erişime sahip olduklarını öne sürdü. Dünyanın dört bir yanındaki gençlerin yüzde 75’i, kendi topluluklarında iklim değişikliğiyle başa çıkma becerilerine sahip ve anlamlı bir katkıda bulunmaya istekli, hevesli olduklarını ancak bunu yapma fırsatlarından yoksun bulunduklarını belirtti. Mektupta aynı zamanda, iklim değişikliğiyle mücadelede bir araç olarak dijital kanalların rolü ve potansiyeli de vurgulandı.
British Council Türkiye Ülke Direktörü Cherry Gough, şunları söyledi: “Küresel Gençlik Mektubu’muza şimdiye kadar imza atan ve dünya liderlerini acil eyleme çağıran gençlerle gurur duyuyorum. Umarım bu, gençlerin seslerini iklim değişikliği görüşmelerine dahil etmenin önemi hakkında güçlü bir mesaj verir.”
British Council İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Kate Ewart-Biggs ise “British Council’ın Climate Connection programı aracılığıyla gençlerin karşılaştığımız en büyük küresel acil duruma yenilikçi çözümler bulmasına yardımcı olmak için eğitim, sanat, kültür ve İngilizce dilindeki uzmanlığımızdan yararlanıyoruz” dedi.
Lojistik sektörünün sınavı dönüşüm
KPMG Türkiye’nin hazırladığı Sektörel Bakış serisinin Taşımacılık ve Lojistik raporu yayımlandı. Uzun vadedeki güçlü potansiyelini koruyan sektör için kısa vadeli sorunlar aşılamayacak nitelikte değil. Ancak yeni iş modellerine adapte olmak, kalıcı ve sürdürülebilir hizmet kalitesinin artışı için her sektör oyuncusunun önemli yatırım ve dönüşümlere imza atması gerekiyor.
Rapora göre; pandemi etkisi altında geçen 2020’de patlak veren konteyner krizi ve Japon ticaret gemisinin 6 gün boyunca Süveyş Kanalı’nı tıkamasıyla büyük kayıp yaşayan sektör, kara bulutları tamamen üzerinden attı. 2021, şirketlerin ‘sıfır emisyonlu taşımacılık’ gibi büyük hedeflere ulaşmak adına sürdürülebilirlik konusunda ciddi adımlar attığı bir yıl olarak tarihe geçecek. Tarihi rekorların kırıldığı e-ticaret hacmi başta olmak üzere artan talep ve beklentiler, sektörün en önemli ödevleri arasında.
KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, şunları kaydetti: “Kıtalararası üretim modelleri ve ticari ağların etkin bir şekilde işlemesi için altyapının modernizasyonu sektör için hiç olmadığı kadar önem arz ediyor. Pandemi sonrası dünyada aracı maliyetleri ile operasyonel hataların asgari seviyeye çekilmesini sağlayacak beşeri ve teknolojik yatırımların hayata geçirilmesi gerekiyor. Ülkelerin, birer lojistik merkezi haline gelebilecek yatırımların yapılmasında hem mevzuat geliştirmeleri hem de mali teşvikler ile merkezi yönetimlerin desteği şart.”