Marmara Grubu Vakfı’nın konuğu; Prof.Dr. Emre Alkin: “Çözüm; liyakatta, yapısal reformlarda, ölçüde, dengede, temkinli ve hesaplı olmada”
Marmara Grubu Vakfı’nın konuğu; İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Emre Alkin, 2030’a kadar ABD çıkışlı ciddi bir borç krizinin çıkacağını, merkeziyetçi parasal sistemin çökeceğini ve küçük ülkelere devlet kapitalizminin geleceğini öngörerek; çözüm için liyakatı, yapısal reformları, ölçüyü, dengeyi, temkinli ve hesaplı olmayı önerdi.
Marmara Grubu Vakfı’nın 36. Dönem III. Oturumu’nun Misafir-Konuşmacısı, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Emre Alkin’di. İstanbul Dedeman Oteli’ndeki toplantıda; Prof.Dr. Emre Alkin, konuşmasında ekonomiye dair bir ufuk turu gerçekleştirdi, öngörülerini paylaştı ve soruları yanıtladı. Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver’in yönettiği toplantıya; Kocaeli Alikahya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, Kocaeli Alikahya OSB Müteşebbis Heyet Başkan Vekili Sultan Hamit Velioğlu, Marmara Grubu Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Çengel, Genel Sekreter Cafer Okray, Yönetim Kurulu Üyeleri; Sezgin Bilgiç, Lale Aytanç Nalbant, Turan Sarıgülle, Ümran Köksüz, Akademik Konsey Başkanı Prof.Dr. Uğur Özgöker, AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver, İş İnsanı Oğuzhan Ceylan’ın yanı sıra iş insanları ve akademisyenler katıldı.
Prof.Dr. Emre Alkin, bugünkü işleyişte yönetimde sıkıntılar yaşandığını, liyakata uygun kişilerin seçilmesi gerektiğini söyledi. “Yönetmek, yukarıyı yönetmektir. Senden yukarıdakini yönetebiliyorsan ciddi iyi bir yöneticisin” diyen Alkin, meselenin ekonomik değil, mantalite sorunu olduğuna işaret etti ve istenirse ekonominin 15 günde düzelebileceğini savundu. Dünya’nın Pandemi’den önce de dikensiz gül bahçesi olmadığının altını çizen Alkin, “Bizde kimse boyuna göre iş yapma meraklısı değil, herkes ihtirasla daha büyük iş yapmak istiyor” dedi. Yönetim kurulu üyesi olduğu şirketlerde; ‘Şirket adına yaptığınız işlerle ihtirasınızı tatmin etmek için yaptığınız işleri birbirinden ayırt edebilecek dürüstlüğünüz var mı?’ sorusunu yönelttiğini aktardı.
Kısa vadeli çözümler, uzun vadeli sorunlar yaratmıyor mu?: Ölçek büyüdükçe ahlaksızlığın boyunun büyüdüğünü söyleyen Alkin, iktisattan çıkıldığına çünkü ahlaktan çıktığımıza işaret etti. Bir Bakanın ‘Bizim dolarla ne işimiz var?’ sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bizim her tarafımız dolar. 1) Türkiye’nin ithalatının yüzde 85’ten fazlası hammadde, ara malı yatırımı. İhracatla bunu azaltmaya çalışıyoruz. 2) Türkiye’nin dış borcunun milli gelire oranı yüzde 60. 3) Merkez Bankası’nın net varlıkları -53 milyar dolar. Anlatayım nasıl olduğunu; 1) ithalatımız 2) döviz borcumuz 3) bunu karşılayacak paranın ödünç para olması 4) ülkede yerli veya yabancı girdi farketmez ne kullanırsa kullansın fiyatını dövize endeksleyen arkadaşlarımız var. Cümle alem, hepimiz dövize endeksli iş yapıp ‘ama döviz neden yükseliyor’ denildiğinde bana bir gülme geliyor, nasıl yükselmesin? Çünkü bunun yükselme sebeplerini biz ortadan kaldırmadık ki.”
Asıl sorun yapısal reformlar: Alkin, “Biz de gerçekten idrak yoksunu çok büyük bir iş dünyası kesimi var, kazandıkça sesi çıkmıyor, kaybedince bağırıyor. Kısa vadeli çözümler, uzun vadeli sorunlar yaratmıyor mu memlekette? Asıl sorun; yapısal reformlar: Hak, hukuk, adalet, özgürlük ve eğitim” dedi.
“2030’a kadar ciddi bir borç krizi bizi bekliyor”: Prof.Dr. Emre Alkin, “Sakın bir arkadaşınızın dar durumdaki şirketini kurtarmak için borç vermeyin, batarsınız; unutacağınız kadar borç verin. Çünkü 2. Dünya Savaşı’ndan beri en yüksek borç oranlarına geldik, Türkiye de buna dahil. Bizi ciddi bir borç krizi bekliyor. Türkiye’den değil, maalesef ABD’den çıkacak, 2030’a kadar. Hiçbir zaman borçluyu öldürmezler, alacaklıyı temizlerler. O yüzden borca dikkat edin. Çok ciddi bir saha temizliği olacak ve arkadaşlarınızın şirketini kurtaramayacaksınız. Tavsiyem yönetebileceğine inanıyorsanız aktifiyle pasifiyle satın alın” diye konuştu.
Satın aldığı her şeyin; ‘rare ve authentic’; yani nadir bulunan ve otantik olduğunun altını çizen Alkin, iş insanlarına muhteşem bir tatmin duygusu yaratmayan mallarına tekrar bakmalarını, düşünmelerini ve herhangi bir mala, yüzde 10’undan fazla masraf yapmamalarını önerdi: “Hiçbir mala bağımlı olmayın. Sakın bir başkasının baskısı altında kalıp da lüks ve çok pişman olacağınız seyahatler, mal ve mülke sakın girmeyin. Arsa bulursanız bana da haber verin. Metaverse gibi yatırımlara zekanız varsa girin. ‘Faiz, eşittir; enflasyon artı risklerdir. Enflasyon ve riskleri düşürdüğünüz zaman faiz düşer. Ama bu demek değildir ki faizi düşürdüğünüz zaman enflasyon rezil olur. Biz bunu anlatamadık.”
Küçük ülkelere devlet kapitalizmi geliyor: Pandemi’de birçok ülkenin özel sektörünün paramparça olduğunu, küçük devletlerin çoğunun önümüzdeki 2-3 yılda, devlet kapitalizmi getirmeye hazırlandığını, o mazlum ulusların da yüzde 90’ının bunu kabullenmeye hazır olduğunu, finansmanı ise devasa dijital şirketlerin karşılayacağını, onları borçlandıracaklarını anlatan Alkin, bunun büyük bir tehlike olduğunu söyledi. Türkiye’nin bunu kabul etmeyeceğini, bizim gibi birkaç ülkenin müstesna kalacağını öngören Alkin, “Merkeziyetçi parasal sistem çökecek” öngörüsünde bulunarak, bütün kurtuluşumuzun blokzincirde olduğunu açıkladı. Alkin, insanların açgözlülüğü nedeniyle bitcoinlerin günlük yaşamda kullanılması yerine ticarete ve yatırıma çevrildiğini, Elon Musk gibi adamlar tarafından bunun istismar edildiğini ancak gelecekte NFT’ler dahil olmak üzere herşeyin ileriye gideceğini kaydetti.
“2040’ta daha fazla sayıda insanla uzaya doğru gidilecek”: Dünya’nın yavaş yavaş 2 kutuba ayrılacağına işaret eden Alkin, babası rahmetli Prof. Dr. Erdoğan Alkin’in kitabında söylediği gibi; uzaya gitmedikçe başımızın dertte olduğunu söyledi: “Büyük ihtimalle 2040’ta daha fazla sayıda insanla uzaya doğru gidilecek. Koca koca gemiler, atmosferin dışında uzayda bekleyecek, küçük küçük gemilerle buraya gidilecek ve Mars’a doğru seyahat yapılacak.”
Alkin, “Bizi biz yapan unsurlar; liderlik, vefa, nezaket, rasyonellik, ahlak, bu 5’i birarada olmalı. Siyaseti engelleyemeyeceksiniz, sizin kaderinizi başkalarının tayin etmesini istemiyorsanız, başkaları tarafından kaderi belirlenen işlerden çabucak kaçın. Mala, mülke, işe, sermayeye bağlı olmak iyidir ama fırsatını bulursanız tekmeyle göndermek iyidir. İşiniz çocuğunuz değil, çocuğunuz evde, varsa kıymetini veren satın gitsin. Herşey kafanızda, aynısını yeni baştan yapabilirsiniz” dedi.
Kripto Para Yasası’nın çıktığını anımsatan Alkin; “Dış ticaret işlemleri büyük olasılıkla kripto parayla yapılacak” dedi önümüzdeki ilk 6 ayın çok zor göründüğünü söyledi: “Haziran sonuna kadar yüzde 50 enflasyon cepte. Uzun vadeli işler yapan yerine çok ufak tefek garip firmalarla, devasa hiç yıkılmayan firmalar ayakta kalır. 3 sene sonra tedarik zincirindeki kopma tamir olacak. ABD Merkez Bankası faizleri hızlı hızlı artırmaya başlayınca emtia piyasasında bir çöküş olacak. Abartıp da bütün parayı stoğa gömerseniz bir stok yaşlanması meselesiyle karşı karşıya kalırsınız.”
“Ümit kırmadan bizi yeni ufuklara taşıdı”: Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver, şiirsel bir ekonomi sohbeti dinlediklerini belirterek, ekonomi bilgisiyle Prof.Dr. Emre Alkin’in kendilerine bir ufuk turu yaptırdığını söyledi: “Buradan yeni ufuklara, ümit kırmadan bizi bir yerlere taşıdı. Bize bugün içimizi karartmayacak şekilde, ayaklarımızı yere basmak, egolarımızı sindirmek şartıyla bize bir yarın çizdi.”