banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Global rekabette güç, yerlileştirmeden geçiyor

Savunma sanayi, dünyadaki tüm ülkeler için stratejik öneme sahip sektörlerin başında geliyor. Yerli üretim potansiyeli ise savunma sanayinde ülkelerin elini güçlendiren en önemli kriter.

HABER 01.11.2019, 07:08 30.11.2019, 10:56
11721
Global rekabette güç, yerlileştirmeden geçiyor
banner625

Türkiye’de de savunma sanayinde yerlilik oranlarının artması, dışa bağımlılığın azaltılması için yaklaşık son 15 yıldır yoğun bir şekilde çaba harcanıyor, politikalar geliştiriliyor. Bulunduğu coğrafya itibariyle yerli savunma sanayinin hayati önem taşıdığı Türkiye’de, milli teknoloji hamlesi ile savunma sanayinde yoğunlaşan yerlileştirme çalışmalarının sonuçlarını artık somut olarak görmek mümkün. Her geçen gün yeni bir projeye başlanıyor, yeni bir ürün, yeni bir platform tanıtılıyor.
SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, Türkiye’nin yerli ve milli gücünün Barış Pınarı Harekatı’nda kullanıldığına dikkat çekiyor. Türkiye’nin savunma sanayinde çok ciddi aşamalar kat ettiğini ifade eden Keleş şöyle devam ediyor: “Türkiye İHA’larıyla, SIHA’larıyla HÜRJET, Altay tankı, ATAK helikopteri, Milli muharip uçağı, HİSAR hava savunma füzesi, MİLGEM’le ve sayamadığımız daha pek çok milli platform, ürün, teçhizat ve geliştirilen sistemlerle savunma sanayindeki elde ettiği gücünü katlamış durumda. Türkiye artık oyun bozan bir ülke olduysa bunu savunma sanayindeki gücüyle yapabiliyor” diyor.

Türk savunma sanayi şirketleri dünya listelerinde
Yüksek teknolojinin hakim olduğu savunma sanayinde yerlilik oranları yüzde 20’lerden yüzde 70’lere ulaşmış durumda. Milli teknoloji hamlesinin en büyük destekçisi SAHA İstanbul’un Genel Sekreteri İlhami Keleş, bugün savunma sanayinde Türkiye’nin ulaştığı noktayı anlamak için çok uzak bir tarih olmayan Kıbrıs Barış Harekatı’nın yaşandığı yıllara bakmak gerektiğini ifade ediyor. O yıllarda da NATO üyesi olan Türkiye’nin, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında üye ülkelerden silah yedek parçalarını tedarik edememesi Türkiye’yi zor durumda bıraksa da savunma sanayinin kurulmasını sağladı. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında yaşanan engellemelerin ardından 1975 yılında kurulan ASELSAN, bir milyar doları aşan cirosu ile bugün dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketi (Defense News Top 100) listesinde 62’inci sırada yer alıyor. Listede Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı'nın bir kuruluşu ve SAHA İstanbul’un üyesi olan ASELSAN’ın yanı sıra yine SAHA İstanbul üyeleri STM, ROKETSAN ve TUSAŞ da yer alıyor.
Savunma sanayinde yaşanan gelişmeleri, “Türkiye artık 5. nesil uçağı hayal edebilir bir ülke, projelendirildi ve adım adım ilerliyor” sözleriyle özetleyen Keleş, “SAHA İstanbul olarak, Türkiye’nin sahip olduğu üretim gücünün farkındayız. Üyelerimizle platform seviyesinden en alt bileşenlere ve malzemesine kadar tüm ihtiyaçların bağımsız bir şekilde yerli kaynaklarla üretilmesi ve savunma sanayimizin güçlenmesi için çalışıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin savunma sanayi gücü SAHA’da
Türkiye’de savunma sanayinde gerçek anlamda millileşmenin gerçekleşmesi için kamu, sanayi ve üniversite ekosistemini başarılı şekilde hayata geçiren ve sürdürülebilirlik kazandıran SAHA İstanbul, Marmara Bölgesi’nin ardından tüm Türkiye’nin gücünü milli teknoloji hamlesine kanalize edebileceği bir strateji izliyor.
Türkiye’nin savunma sanayindeki üretim gücünün bir araya geldiği SAHA İstanbul’un 21 şehirden, 23 sektörden 11’i üniversite olmak üzere 413 üyesi bulunduğuna dikkat çeken İlhami Keleş şöyle devam ediyor: “Ana platformlardan, alt ana sistem üreticilerine, malzeme ve bileşen imalatçılarından Ar-Ge merkezlerine ve üniversitelere kadar farklı büyüklüklerde yüzlerce kurum ve kuruluşu bünyesinde bir araya getirmeyi başaran SAHA İstanbul olarak, savunma sanayimizde yerlilik oranlarımızı arttırmayı ve savunma sanayi, havacılık ve uzay endüstrisine yönelik üretim yapan yerli firma sayısını arttırmayı amaçlıyoruz.”
ASELSAN, TAİ, ROKETSAN, BAYKAR, HAVELSAN, KALE Grubu gibi savunma sanayinin dev firmalarının yanı sıra alt sistemler tasarlayan, üreten, KOBİ niteliğindeki yüzlerce tedarikçinin aynı çatı altında yer aldığı SAHA İstanbul bünyesindeki firmalarda yaklaşık 45 bin kişi istihdam ediliyor.

“Bilim üretecek bilim insanlarına ihtiyacımız var”
Türkiye’nin en büyük sanayi kümelenmesi olan SAHA İstanbul’da sadece yerli ve milli üreticilerin olduğunu vurgulayan Keleş, savunma sanayinin millileşmesinde son yıllarda önemli bir ivme kazanıldığına ancak dünya ile rekabet edebilir bir düzeye gelebilmek için paradigma değişikliklerini yakalamak gerektiğine dikkat çekiyor.  İHA ve SİHA üretiminde bunun yakalandığını ve Türkiye’nin bu alanda rekabet gücünün arttığını belirten Keleş, “Örneğin; son yıllarda önemi artan ve gelecekte çok daha fazla kullanılır olacak lazer silahları konusunda dünyada yaşanan gelişmeleri eş zamanlı sürdürerek bu alanda da öne çıkabiliriz” diyor. Türkiye’nin savunma sanayi alanında önemli başarılar elde etmesinin yanı sıra daha gidilecek çok yol olduğunu belirten İlhami Keleş, insan kaynağının önemine dikkat çekiyor: “Teknoloji alan değil üreten ülke olmak çok önemli. Biz belli bir ivme kazandık. Savunma sanayimizde yerlilik oranlarımızı yüzde 20’lerden yüzde 70’lere yaklaştırdık ancak buradan ileri gidebilmek ve dünyayı yakalamak için temel bilimlerde bilim üretiyor olmamız lazım. Mühendisimizin kullanacağı bilimi üretebiliyor olmalıyız. Aksi taktirde yalnızca anonimleşen bilimle ürün üretmek zorunda kalacağız. Bizim temel bilimlerde bilim üretecek, bilim insanlarına ihtiyacımız var.”

İhracat rakamları artıyor
SAHA İstanbul’un 11 üniversite ile yaptığı protokoller kapsamında ihtiyaç duyulan insan kaynağının yetiştirilmesi, sanayi-üniversite işbirliğinin ülke yararına şekillenmesi için çalışılıyor. Şu anda Savunma Sanayi Başkanlığı’nda 70 milyar dolarlık kontrata bağlanmış 610 projenin bulunduğuna dikkat çeken Keleş, “Tüm sektör olarak daha çok ev ödevimiz var” diyor. Halihazırda SAHA İstanbul bünyesinde de 10’larca yerlileştirme projesi yürütülüyor. Yurt dışından ithal edilen ürün ve sistemlerin yerli kaynaklarla üretilebilir hale getirilmesi için çalışılıyor. Bir sonraki aşama ise İHA ve SIHA’larda olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının karşılanmasının ardından platform, ürün ve sistemlerin ihraç edilmesi. SSB rakamlarına göre; savunma ve havacılık ihracatı 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla ilk defa 2 milyar doların üzerine çıktı ve 2 milyar 188 milyon dolara ulaştı.
2019 yılında ‘Türk Savunma ve Havacılık Sanayi'sine ait yılın ilk 9 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre ihracat rakamı yüzde 37.7 artış ile 1 milyar 855 milyon dolara yükseldi. Bu rakamların da milli teknoloji hamlesinin somut sonuçları olduğunu ifade eden SAHA İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, “Türkiye’nin global bir güç olabilmesinin yolu, yüksek teknolojinin yakalanması ve yerli üretimin arttırılmasından geçiyor. Savunma sanayinde bu adımlar hızlı bir şekilde atılmaya başlandı. Sonuçlarını birer birer  görüyoruz. Oluşturulan bu model tüm sektörlere yaygınlaştırıldığında, ülkemiz hak ettiği noktada olacaktır” diye konuşuyor.

Yorumlar (0)