Dr. Suver: “Karadağ bugün ‘beraber çalış, beraber yaşa’ sloganıyla Balkanlar’ın en istikrarlı ülkesidir”; Balkanların İstikrar Merkezi: Karadağ
Marmara Grubu Vakfi Genel Başkanı Dr. Akkan Suver geride bıraktığımız Ocak ayı içinde Karadağ’ı ziyaret ederek, 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne ait bilgi sunumunda bulundu.
Bu yıl 13-14-15 Mart 2023 günleri İstanbul’da tertiplenecek 26. Avrasya Ekonomi Zirvesi tanıtım ziyaretleri çerçevesinde Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver geride bıraktığımız ay içinde Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Đukanović’i, Karadağ Meclis Başkanı Danijela Đurović’i ve Karadağ Bar Belediye Başkanı Dušan Raičević’i ayrı ayrı ziyaret etti. Dr. Akkan Suver’le Karadağ-Türkiye ilişkileri ve halen ifa etmekte olduğu Fahri Konsolosluk hikayesini konuştuk.
KobiEfor: Öncelikle Türkiye-Karadağ ilişkilerinde bulunduğumuz noktayı özetler misiniz?
Akkan Suver: Bildiğiniz üzere yılın son günü, Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Dukanovic, İstanbul’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Milo Dukanovic’in gerçekleştirdiği bu ziyaret Türkiye ile Karadağ ilişkileri açısından değer taşıdığı kadar Balkanlar’ın geleceği açısından da önemli bir buluşmaya vesile oldu.
NATO’da beraber olduğumuz Karadağ’ın temel değerlere bağlılığı bilinmektedir. Bu değerlerin ışığında; Karadağ’ın, Batı Balkanlar’ın örnek bir ülkesi olarak prensiplerini ve tezlerini Türkiye ile paylaşması, istikrar adına, barış adına hayli önem taşıyan bu ziyarette ortaya koymuştur. Dolayısıyla Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Dukanovic’in Recep Tayyip Erdoğan’la yanyana gelmesi iki ülke ilişkileri açısından önemlidir. Ama Balkanlar’da yaşanan kronik güvenlik sorunları göz önüne alındığında; bu ziyaret ayrı bir bölgesel ve küresel değer taşımaktadır.
Zira halen Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Dönem Başkanlığı görevinde bulunan Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Dukanovic, basın toplantısında: “Bizde güvenlik olmazsa, Avrupa’da da olmaz” demiştir. Balkan coğrafyası için önemli bir söz olan bu değerlendirme Avrupa için de önemli bir mesajdır. Zira Karadağ istikrarlı ve güvenli bir devlet olarak Avrupa Birliği ve Atlantik ilişkilerinde sahip olduğu yüksek değerlerle Balkan barışı açısından örnek alınacak bir ülkedir.
Balkanlar’da istikrarın korunmasına özel önem atfeden Türkiye, Karadağ’ın barış ve stabilite ölçüleriyle örtüşen bir değerler manzumesine sahip bulunmaktadır. Balkan ve küresel konuların yanı sıra Türkiye ile Karadağ ilişkilerinin de ele alınması ziyaretin ikinci boyutudur. Elbette iki ülkenin ilişkilerinin geliştirilmesi, yeni yatırım alanlarının çeşitlendirilmesi önemlidir. Alt yapı, enerji, ulaşım, sağlık ve turizm gibi alanlarda ticaret hacminin büyümesi konuları değerlidir. Kıymetlidir. İlerleyen günlerde Karma Ekonomik Komite’nin kurulmasına yönelinmesi isabetlidir.
Bu gerçeğin ışığında aramızdaki ticaret hacminin 250 milyon dolara ulaştırılması yolundaki çalışmalar verimli bir geleceğin haber vericisidir. Sayısı 3.800’e varan Türk iş insanlarının 67 milyon doları aşan Karadağ yatırımları önemlidir ve Karadağ’ın sahip olduğu stabiliteye güzel bir örnektir.
KobiEfor: Sayın Suver, nasıl oldu da Karadağ Devleti, sizin kendilerini temsil etmelerini istedi?
Akkan Suver: Yıl 2006. Avrasya Ekonomi Zirvelerinin dokuzuncusunu tertiplemek üzereyiz. Dönemin Belgrat Büyükelçimiz Hasan Servet Öktem Beyefendi beni aradı; “Burada kıymetli bir dostumuz var. Kendisi Sırbistan-Karadağ Devleti’nin İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı’dır. Onu Zirve’ye davet etmemiz iyi olur” dedi. Ben bu isteği hemen yerine getirdim ve kendilerinin davet mektuplarını gönderdim. Kendileri de o yıl Zirvemizi onurlandırdılar. Ve Jusuf Kalemperovic ile o gün başlayan dostluğumuz aynı sıcaklıkla bugün de devam etmektedir. On iki yıldır aksatmadan, ara vermeden Zirvelerimizi şereflendiren Jusuf Kalemperovic’le süre gelen dostluğumuzun mimarı emekli Büyükelçi Hasan Servet Öktem’dir.
2007 yılına geldiğimizdeyse, Jusuf Kalemperovic bana; “Karadağ yakında bir plebisibitle bağımsızlığına kavuşacak, İstanbul’a sizin Fahri Başkonsolos olarak atanmanız konusunu Dışişlerimize önereceğim, bilginiz olsun” dedi. Ben öncelikle bu itimat ve teveccühe teşekkür ettim ve Karadağ kökenli olmadığımı, lisanlarını bilmediğimi söyledim. Hatta ülkeyi görmediğimi de ifade ettim. O, büyük bir tevazu ile beni tanıdığını ve bana itimat ettiğini söyledi.
Gerçekten de; plebisit yapılıp ülke bağımsızlığa kavuşunca Karadağ (Montenegro) Devleti yurt dışına ilk Fahri Başkonsolos olarak beni atadı. Bu şeref bana ayrıca ülkemin de Sarı Basın kartlı, ilk gazeteci Fahri Başkonsolosu olma olanağını da sundu. O gün Filip Vujanovic Cumhurbaşkanı’ydı. Milan Rocen Dışişleri Bakanı’ydı. Bugünkü Cumhurbaşkanı Milo Dukanovic ise Başbakan’dı. Türkiye’de kararnamemi imzalayan ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Dışişleri Bakanı Ali Babacan’dı. Onbeş yılı aşkın bu süre içinde, elimden geldiğince Karadağ-Türkiye ilişkilerinde olumlu işlere, etkinliklere imza attım. Yaklaşık iki yıl Ankara’da Büyükelçimiz olmadı. Bu iki yıl içinde koşturdum, 12 yıl İstanbul’da Fahri Konsolosluk yaptım, kariyer diplomat gelip, resmi konsolosluk açılınca benim İstanbul görevim bitti. O tarihten beri de Balıkesir Fahri Konsolosu olarak hizmetimi sürdürmekteyim.
KobiEfor: Elbette güzel hatıralarınız vardır. Elbette sayısız güzelliklerle, Karadağ’da karşı karşıya gelmişsinizdir. Unutmadığınız bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız?
Akkan Suver: Birçok olaya tanıklık ettiğim gibi, pek çok güzel anılarım da oldu. Bunlardan ikisini bu vesileyle sizlerle paylaşmak isterim. Marmara Grubu Vakfı’ndan kalabalık bir arkadaş grubuyla beraber Adriyatik kıyısında Bar şehrindeyiz. Hava pek sıcak, serinlemek için bir kahvede oturup, bir şeyler içmek istedik. Salaş bir mekanda oturduk. Biz on kişiyiz. Ayrıca şoförler ve korumalar var. Aramızda, ‘Ne içelim?’ diye konuşurken, kahvehanenin sahibi güzel bir Türkçe ile, “Beyefendiler, izin verirseniz ben sizlere elceğizimle Türk kahvesi yapayım” dedi. Sevindik. Öğrendik ki, Bar’da onyedi Türk aile yaşamaktaymış. Oradan telefonla Süleyman Demirel’i aradık; “Efendim Zat-ı Ali’niz Adriyatik’ten Çin Denizi’ne kadar gittiğiniz her yerde Türkçe konuşan birine rast gelirsiniz, demiştiniz. Haklı çıktınız. Adriyatik kıyısında Türkçe konuşuyoruz” dedik. Pek mütehassis olmuşlardı. Kalabalık heyetimiz ayrılırken Engin Köklüçınar arkadaşımız kahvehane sahibine içtiklerimize karşılık yüz euro vermeye kalktı. O kendi fakir ama gönlü büyük kahveci, bütün ısrarlarımıza rağmen paramızı kabul etmedi.
Bana böyle bir onuru kazandırdığı için, Türkiye’nin Karadağ ile ilişkilerine tarih önünde kalıcı bir cevap verebilmek arzusuyla bir kitap yazdım. Yazdığım bu kitapta hem tarihi ilişkilerimizi, hem diplomatik beraberliklerimizi dile getirdim. Karadağ’ın (Montenegro) yaşayan büyük tarihçisi Prof.Dr. Şerbo Rastoder yazdıklarımın Karadağ (Montenegro) diline çevrilmesini ve muhteşem bir önsözle kaleme alarak kitabımın Podgorica’da Karadağ dilinde yayınlanmasını sağladı. Kitabın Şehir Kütüphanesi’nde gerçekleşen takdim merasiminde; ilim adamlarının, tarihçilerin ve başta Başbakan Yardımcısı Prof.Dr. Vujica Lazovic ile bakan ve milletvekillerinin yanı sıra dönemin Büyükelçisi Mehmet Niyazi Tanılır da hazır bulundular ve ayrı ayrı söz alarak beni onurlandırdılar.
KobiEfor: Geride bıraktığımız onbeş yıldan sonra bugün baktığınızda dünün Karadağ’ı ile bugünün Karadağ’ını kıyaslarsanız neler söylemek istersiniz?
Akkan Suver: Geride bıraktığımız zaman içinde Karadağ’da büyük yenilikler gerçekleşti. Ülke NATO’nun üyesi oldu. Büyük bir aksilik olmazsa da iki veya üç yıl içinde Avrupa Birliği üyesi de olacaktır.
Batılıların bir devlet değerlendirmesi vardır. Bu değerlendirmeye göre büyük devlet toprak veya nüfusu büyük ülkeye değil, altın üçgene sahip ülkeye denir. Altın üçgen ise; güçlü demokrasi, güçlü ekonomi ve güçlü savunmadan ibarettir. Karadağ bu üçgene sahip bir ülkedir. Bunlara küçük kara parçasında mütevazi nüfusuyla sahip olan Karadağ (Montenegro) bugün “beraber çalış, beraber yaşa” sloganıyla Balkanlar’ın en istikrarlı ülkesidir.