Dr. Akkan Suver; Yarın bugüne hiç benzemeyecek!
Koronalı günler içinde, yaklaşık bir buçuk aydır eve kapanmış bir toplumun üyesi olarak, herkes gibi ben de, sabırla sağlıklı günlerin gelmesini bekliyorum. Bu bekleyişin sonunda ise yeni şartların oluşturacağı yeni hikâyelerle karşı karşıya geleceğimizi de biliyorum.
Karşılaşacağımız bu yeni hikâyeler pek alışık olduğumuz hikâyelerden olmayacağa benzemektedir. İnanıyorum ki, dünyamızda bazı değerler ya biçim değiştirecekler ya da yok olup gidecekler. Örneğin; bu hastalık öncesi insanlara özgürlüklerinden vazgeçmelerini kimse telkin edemezdi. Oysa bugün pek çok ülkede insanlar sert önlemler talep etmekte, sokağa çıkma yasağı talep edebilmektedirler. Ayrıca bugün baskı altında özgürlüklerinden kısıtlamalara rıza gösterenlerin yarın daha çok hak ve özgürlük talep edecekleri de ayrı bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Gene yarın, kriz sonrasında baskı altından kurtulan toplumlar, yeni beklentiler arayacaklardır. Siyaseten, kriz döneminde yaşananlardan ziyade, kriz sonrası yeni eğilimlerle karşı karşıya kalacağımızı söylemek de pek kehanet olmasa gerek. Dolayısıyla uzun vadede farklı bir küresel siyaset ve ekonomik sistemle de karşılaşacağız. ‘Dünya’nın tamamının hazırlıksız yakalandığı bu hastalıktan bilimsel veriler ışığında hızla derlenip toplanıp, şeffaf bir yönetim tarzını benimseyerek çıkamayan toplumlar krizin uzaması, ekonomik olumsuzlukların artması ile kendilerine yeni yol haritaları çizmeye yöneleceklerdir. Bugün geçerli olan siyasi ve ekonomik düzen, yarın mevcudiyetini koruyabilecek mi?
Yaşarsak göreceğiz.
Dijital bir dünya düzenine doğru savrulacağa benzeriz. İnternet ve yapay zekâya uyum sağlayan gençlerin önünü açmayı hedefleyen bir senaryo ile karşı karşıyayız. Bu senaryo; inanmak istemiyorum ama teknolojiye ayak uyduramayan bizim nesli ortadan kaldırma projesi gibi geliyor Robotlar dünyasında altmış beş yaş üstü insanların ne işi olabilir sorusu aklımı kurcalıyor? Öte yandan kâğıt para pek yerinde kalmayacağa benziyor. Bitcoin her an kapıyı çalabilir. Yazılı medyaya karşı akıl dışı öneriler ileri süren, gazete kâğıdının mikrop taşımasından söz eden akl-ı evvellerle karşı karşıyayız.
Eğitim online olmuş, evler sınıfa dönüşmüş herkes seyir halinde. Alışveriş durmuş. Manav, market uzaktan kumanda ile hizmet vermeye hazırlanıyor. Dünyada camiler, cem evleri, kiliseler, sinagoglar ve diğer inanç gruplarının istisnasız bütün mabetlerinin kapılarına birer kilit vurulmuş. Ramazan gelmiş, teravih namazı yasak. Mekke bomboş. Hristiyanların Paskalya Bayramları evlerde kutlanıyor.
Kiliseler kapalı. Vatikan’ın yalnız kendisi değil meydanı dahi yasak alan ilan edilmiş. Museviler Pessah Bayramları’nı sessiz sedasız geçirdiler. Kudüs’te Ağlama Duvarı’na yaklaşmak imkânsız. Her dinin, her inancın en koyu, en sadık dindarları bu konuda sus-pus olmuşlar.
Antarktika hariç, her kıtanın her ülkesinde savaş yaşanıyor. Anlı şanlı uluslararası kuruluşlar çaresizlik içindeler. Her ülke kendi öz imkânlarıyla bu savaşı nihayete erdirmenin gayreti içinde.
Bankalardan fabrikalara, dükkânlardan uçak şirketlerine bütün sektörler çığlık atarlarken telefon şirketleri ise altın dönemlerini yaşıyorlar. İnsanlık bana göre, bir dönemeç arifesinde. Bir virüs bizi kapattı. Düşünmek dahi istemiyorum bir başka virüs elektriğimizi veya doğalgazımızı kesse veya bloke etse ne yaparız? Dijital teknolojinin, yapay zekânın, internetin sirenleri çalıyor. Yeni bir düzenin arifesindeyiz. Uzun bunalımdan daha büyük bir bunalım, belki de toplumsal bir çöküntü salgın sonrası kapımızı çalacağa benzer...Tek umudum ise; salgın sonrasında bilimin ışığına, halkın desteğine ne kadar sahiplenirsek nefes alışımız o kadar kolay ve o kadar iyi olacaktır.
Yaşarsak göreceğiz?
Ama bilelim ki, yarınımız bugüne hiç benzemeyecek...