Değişen konjonktürde Türkiye için: “YENİ NORMAL”
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ve Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) işbirliğiyle düzenlenen “25. Kalite Kongresi ile 2016 Türkiye Mükemmellik Ödülleri” töreni KobiEfor’un iletişim sponsorluğunda İstanbul’da gerçekleştirildi.
HABER
01.12.2016, 08:52 30.11.2016, 16:30
11522
Değerlendirmede; Büyük Ölçekli İşletmeler Kategorisi’nde finale kalan DYO Boya Fabrikaları Sanayi Ticaret A.Ş. Türkiye Mükemmellik Ödülü’nün sahibi oldu. Küçük ve Orta Ölçekli Kamu Yönetimi ve Toplum Hizmetleri Kategorisi’nde finale kalan Uludağ Üniversitesi Gemlik Asım Kocabıyık Meslek Yüksek Okulu ise Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü’nü almaya hak kazandı.
KalDer ve TÜSİAD işbirliğinde ‘Yeni Normal’ temasıyla düzenlenen “25. Kalite Kongresi ve 2016 Türkiye Mükemmellik Ödülleri Töreni” İstanbul’da gerçekleştirildi. KobiEfor’un iletişim sponsoru olduğu etkinlik iş, bilim, akademi, medya ve sanat dünyasından bini aşkın kişi tarafından takip edildi. Açılış konuşmasını KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı ile TÜSİAD Başkan Yardımcısı S. Şükrü Ünlütürk’ün yaptığı kongrenin özel konuğu ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. 2 gün süren organizasyonda; yenilikçi, sürdürülebilir, esnek, ezber bozan strateji, yaklaşım, yeni iş yapma biçimleri ve pazarlama yöntemleri geliştiren markaların ‘YENİ NORMAL’leri tartışıldı.
Pilavcı: İş yapma biçimimiz değişecek
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı, yeni dünya ekonomisinin verimlilik ve tasarruf talep ettiğini, dijitalleşme ve nesnelerin interneti ile üretimin insansızlaştığını söyledi. Dijitalleşmeyle gelen paylaşım ekonomisi çözümlerine değinen Pilavcı, 2020'de takas ticaretinin, ekonomiye 1.1 trilyon tasarruf getireceğinin öngörüldüğünü belirterek, “Tabii böylesi bir dijitalleşme, iletişim alışkanlıklarını da değiştireceğinden, ciddi bir hukuksal altyapı gerektiriyor. İletişimin yeni meselesi geleceğin paradoksları için bugünden çözümler üretmek gerekiyor” diye konuştu. Kaynakları daha etkin kullanma bilinci ve biyo-çeşitliliği koruyan yaşam şekli seçimlerinin gelecek 10 yılın yeni ve önemli konuları olacağını dile getiren Pilavcı, "Bütün bunlar hepimizin öğrenci olacağı bir dünyaya doğru ilerlediğimizi kanıtlıyor. Öğrenmeye, sürekli yeniden öğrenmeye yönelmeliyiz ve unutmamalıyız ki geleceğin cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, yeniden öğrenemeyenler olacaktır” dedi.
"Popülist akımların yükselmesi kaçınılmaz bir sonuç"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sedat Şükrü Ünlütürk, kriz sonrası iktisadi gelişmelerin getirdiği "Yeni normal"in yaygınlaştığını belirterek, dünyanın büyük bir değişim yaşadığını söyledi. Ünlütürk, küresel ekonomideki yavaşlamayı ifade eden "Yeni normal"de büyümenin tüm dünya için daha aşağıda dengeleneceğini belirterek, eski büyüme oranlarının yakalanamayacağını, ticaretin cansızlaşacağını savundu. Düşük büyümenin nasıl yönetileceğinin en büyük sorun olduğunu anlatan Ünlütürk, kaynak verimliliğinin önemine işaret etti. Ünlütürk, “Dünyada kaynak kullanımını en aza indirmeye çalışan yaklaşım öne çıkıyor. Sağlıktan finansa, enerjiden gıdaya tüm sektörlerin işleyiş biçimi değişiyor. Tüm şirketler er ya da geç üretim süreçlerinde dijitalleşmeyle yüz yüze gelecek. Dünyanın yeni para birimi hız. Bu çağda sermaye değil insan kaynağı daha kısıtlı. Kurumların dijital vizyonunda yüksek insan kaynağına yatırım öne çıkıyor” dedi. Değişimi görmek gerektiğini belirten Ünlütürk, Türkiye’nin çok ciddi yol ayrımında olduğunu belirterek, “Türkiye için yeni normal kavga ve kaos mu yoksa hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler mi olacak” ifadelerini kullandı.
Abdullah Gül: Demokrasiyi taçlandırmalıyız
Türkiye Cumhuriyeti Devleti 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kaliteli iş yapma ve hizmetler üretmenin kaliteli ülkelerde gerçekleştiğini belirterek, “Ülkemizi nasıl daha üstün kalitede mal, hizmet üreten, insanımızı mutlu eden bir noktaya getirebiliriz. Sorumuz bu olmalı” dedi.
Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşıldığını, ülkenin bu süreçte birçok siyasi, ekonomik birikimler, başarılar ve sınavlardan geçtiğini, büyük başarıların yanında çok büyük fırsatları da kaçırdığını dile getiren Gül, şunları söyledi: “Cumhuriyet’in başından beri bütün hükümetlerin, siyasilerin ve devlet adamlarının aslında söylediği bugünkü anlamda çağdaş, gelişmiş, demokratik ülkelerin seviyesine ulaşmak olduğunu tarif ediyoruz. Bunun bir siyaset ayağı, şüphesiz bir de ekonomik ayağı vardır. Siyaset ayağına baktığımız zaman Cumhuriyet iradesini ne kadar çok demokrasi ile taçlandırırız, ne kadar ileri demokratik standartlarla bir araya getiririz, en büyük sınavımız burada.”
Türkiye'de 2000'li yıllarda köklü anayasa değişikliklerinin yapıldığını hatırlatan Gül, özellikle 2002'den sonra kendisinin de içinde yer aldığı hükümetlerin Avrupa Birliği çıtası uğruna, bunu fırsat bilerek ve değerlendirerek çok önemli ekonomik ve demokratik gelişmeler gerçekleştirildiğini söyledi. Abdullah Gül, "Refah toplumu haline gelmenin sadece ekonomik faaliyetlerle değil siyasetle yani demokrasiyle alakalı olduğunu" hatırlatarak, “Türkiye’nin tekrar demokratik ve ekonomik reformları yaptığı döneme dönmesi gerekir. Ekonomi, demokratik standartlarla hukukla birleştirdiğimizde başarılı olabilir” dedi.
Konuşmanın ardından Bloomberg HT Haber Koordinatörü Ali Çağatay, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Çağatay, Gül’e “Türkiye orta gelir tuzağında mı?” sorusunu yöneltti. Gül ise ekonomik değerlerin yanısıra hukukun üstünlüğünü, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işler hale gelmesini, kuvvetler ayrılığını barındıran yönetim sistemini gerçekleştirmenin önemine işaret ederek, "Bütün bunları gerçekleştirdiğimizde biz ancak orta gelir tuzağından kurtulup bir üst gelir grubuna geçebiliriz. Yoksa çok daha fazla fabrika kurmak, bizi daha mutlu, özgür ve güvenli ortama taşıyamaz. Ancak ekonomik gelişmelerle demokratik gelişmeleri birleştirdiğimiz anda biz bu çıtayı yakalayabiliriz ve bu kritik eşiği aşabiliriz. Yani hepimizin hedefi; halkımızı mutlu etmektir" diye konuştu.
Sürdürülebilirlik karlılık sağlar
PwC Almanya Sürdürülebilirlik Lideri Hendrik Fink, “İş Yönetiminde Yeni bir Fırsat: Sürdürülebilirlik Gelişim Hedefleri” temalı konuşmasında finansal olmayan bilginin daha da önem kazandığını söyledi. Fink, şirketlerin bütünsel olarak süreklilik için iş dışı olması gerektiğinin altını çizerek, “Sürekliliğin maliyeti var ama karı yok deniliyor. Ama gerçek öyle değildir. Şirketler 15 yıllık projeksiyonlarla çalışmalı. Ancak şirketler kolay olmayan hedeflere odaklanmalı. Hedef koymak ve ölçmek önemlidir” diyor.
I. OTURUM
“Yenil Normal: Endüstri 4.0” özel oturumunun başkanlığını Siemens İcra Kurulu Üyesi, Genel Müdür Yardımcısı, Dijital Fabrika Divizyon Direktörü Ali Rıza Ersoy yürüttü. Ersoy, Endüstri 4.0’ın insan ve gezegen sever bir yapı olduğunu ve sistemin ucuza ve hatasız çalışma vadettiğini söyledi.
Vestel Genel Müdür Yardımcısı Mehmet S. Keskiner, kalite problemi nedeniyle planların tam olarak tutturulamadığını belirterek, “Sensörlerle denetlenen makine, akıllı cihazlarla denetlenen operatörler, insan, makine ve malzemelerin izlendiği ve bunların etkileşim içinde olduğu bir ağ yaratmak istiyoruz. Bunu Vestel’de kurguluyoruz” dedi.
Arçelik Üretim Teknolojileri Direktörü Mustafa Esenlik, kısa yaşam ömürlü ürünlerin yeni ürünlerin ortaya çıkışına zemin hazırladığını bu değişimde planlama, pazarlama sürelerinin kısaldığını belirterek bu süreçleri artık monotonluk istemeyen Y jenerasyonu ile yürüttüklerini söyledi.
Durmazlar Makine Ar-Ge Bölümü Mekatronik Müdürü Kemal İleri ise bulut haberleşme çalışmalarını anlattı.
II. OTURUM
“Gelişmekte Olmaktan Gelişmiş Olmaya-Ekonomik Perspektif” oturumuna BloombergHT Haber Koordinatörü Ali Çağatay başkanlık etti. Oturumda ilk sözü alan KordSA Global CEO’su Cenk Alper, 10 yıllık bir perspektifte global oyuncu olan KordSA’nın nasıl dünya markası olduğunu anlattı.
Sabancı Üniversitesi Finans Kürsüsü Başkanı Prof.Dr. Özgür Demirtaş, gelişmekte olan ülke kavramının Türkiye veya benzer ülkelerde yanlış anlaşıldığını savunarak, “Gelişmekte olan gelişecek gibi algılanıyor. Bu tam olarak doğru değil. İddia ediyorum gelecekte gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin arası fermuar gibi daha da açılacak. Gelişmekte olan ülkelerin büyük ağırlığı küme düşecek. 2040’a kadar geliştiniz geliştiniz. Gelişmezseniz ebedi kalırsınız” dedi. Türkiye’nin bir diğer kendini kandırma söylemenin ise ‘Dünya’nın bize ihtiyacı var’ fikri olduğunu savunan Demirtaş, önümüzdeki yıllarda teknolojideki gelişmeler, robotlaşma nedeniyle ucuz işgücüne ihtiyaç kalmayacağının öngörülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin gelişim için bir alan belirlemesini öneren Demirtaş, yazılımı buna örnek gösterdi.
III. OTURUM
“Belirsizlik Altında Yönetim” oturumuna PwC Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hüsnü Dinçsoy başkanlık etti. Dinçsoy, hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini 200 yıllık dünyanın en büyük şirketlerinden Dutch East India Company’yi örnek göstererek anlattı.
Oturumda konuşan Pegasus Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Nane, iş süreçlerinde teknolojinin ve tüketici görüşlerinin önemine ilişkin değerlendirmeler yaptı. Özel sektörün iş süreçlerinde tüketicinin görüşlerine kulak vermesi gerektiğini belirten Nane, "Biz biletlerimizin toplamda yüzde 60'tan fazlasını internetten satıyoruz. Bir ajans ya da aracı vasıtasıyla satmıyoruz. Bunun yüzde 12'si de mobil… 2010 yılında mobil oranı neredeyse yüzde 1'ler civarındaydı. 2014'te yüzde 6'lar civarındaydı. 2016'da yüzde 18'ler civarında… Hızlıca artıyor. Bu rakamlar bize bir şeyler söylüyor" diye konuştu. Nane, tüketiciyi "okumaya çalışın" çağrısında bulundu.
Vakko CEO’su Jaklin Güner, belirsizliği gidermek için bir taraftan verileri anlamlandırmaya çalıştıklarını bir yandan sezgisel karar verdiğini bir yandan da az da olsa danışmanlardan yardım aldığını anlattı. Güner, Vakko’da daima 5-10 yıllık planlar yaptıklarını ancak günümüzde planların anlık değiştiğini ifade etti.
Google Cloud Ülke Müdürü Önder Güler ise mobilitenin bilginin demokratikleşmesini sağladığını ve tüm yapıyı değiştirdiğini söyledi.
II. GÜN/I. OTURUM
“Yönetim Kadının Hakkıdır” oturumuna TurkishWIN Kurucu ve Küratör Melek Pulatkonak başkanlık yaptı. Oturumda söz alan Türk Tuborg A.Ş. CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Damla Birol, yönetiminde kadın olan şirketlerin daha verimli olduğunu belirterek “Kadınlar erkeklerle eşit çalışsaydı ekonomiye katkısı ABD’de yüzde 9, Avrupa’da yüzde 13, Japonya’da yüzde 16 daha fazla büyüyecekti” dedi. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Öğretim Üyesi ve Kurucu Direktörü Melsa Ararat ise kadınların iş yaşamında sorunu olan ‘cam tavan’ sendromunu anlattı. Ararat, Türkiye’de cam tavanı delen 108 kadın olduğunu bu sayının bini aşması gerektiğini açıkladı.
Nutricia Medikal Beslenme Genel Müdürü Evren Doğu, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde 142 ülke arasında 125. sırada olduğunu hatırlatarak, “Çalışanların yüzde 40’ı evlilik ve gebelikle işten ayrılıyor. Bu noktada şirketlere de sorumluluk düşüyor” dedi. KAGİDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Zehra Güngör ise şunları dile getirdi: “Üretmek, hizmet etmek tek başına yeterli olmuyor. Müşteriye dokunmak gerekiyor. Burada önemi olan davranış biçimi. Mükemmel ürün ve hizmet için daha kaliteli davranış biçimi gerekiyor. Kaliteye giden yol kadından geçiyor.”
“Yıkıcı Yenileşim ve Girişimcilik” Oturumu Başkanı MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Erhan Erkut, büyük şirketlerin batmamaları için kurumsal girişimciliğe önem vermeleri gerektiğini söyledi. Evreka Kurucu Ortağı Umutcan Duman, atık yönetimi alanında çalıştıklarını belirterek, Evreka’nın kuruluş öyküsünü paylaştı. İnvidyo Kurucu Ortağı Özgür Deniz Önür, 2005 yılından beri şirketlerinin varolduğunu ancak ürünlerini 2.5 yıl önce piyasaya sürdüklerini anlattı. Yaklaşık yüzde 30 hisse karşılığında İstanbullu bir melek yatırımcıdan 400 bin dolar yatırım alarak kendi donanımlarını üretebildiklerini aktaran Önür, ilk maliyetlerin önemine dikkat çekti. Sinemia Özel Sinema Kulubü Kurucu CEO’su Rıfat Oğuz, toplu sinema bileti sattıklarını aktararak, Türkiye’nin sinema bulunan 74 ilinde aktif olduklarını söyledi.
Insider Kurucu ve Ortağı Arda Köterin, siber güvenlik alanında çalıştıklarını belirterek, girişimciliğin her anının başarı ve başarısızlıklarla dolu olduğuna değindi. Girişimciliğin bir davranış biçimi olduğunu dile getiren Köterin, içlerinden birkaç girişimci daha çıkarıp startuplara dönüştürecekleri bir ekosistem oluşturmayı hedeflediklerini açıkladı.
InnoveraLabs Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burak Dayıoğlu, 25 yaşında ilk şirketini kurduğunu, TÜBİTAK’tan 2 milyon dolara yakın destek aldığını ancak e-ticaret sitelerinin satış başarısını artırdıkları yeni şirketleri InnoveraLabs’ı geçen yıl kurduklarını anlattı.
Etkinliğin Özel Konuşma bölümünde İzgören Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şerif İzgören, İngiltere’den Coventry Üniversitesi’nden Kevin Warmick birer konuşma yaptı. Dünyanın ilk cyborgu Kevin Warwick, gelecekte insanların yarı insan yarı makine olacaklarını söyledi. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası Kurucu Şefi Cem Mansur ise ‘Yaşam Biçimi Olarak Kalite’ başlıklı sunum gerçekleştirerek orkestra yönetimi ile şirket yönetimini karşılaştırdı.
KalDer ve TÜSİAD işbirliğinde ‘Yeni Normal’ temasıyla düzenlenen “25. Kalite Kongresi ve 2016 Türkiye Mükemmellik Ödülleri Töreni” İstanbul’da gerçekleştirildi. KobiEfor’un iletişim sponsoru olduğu etkinlik iş, bilim, akademi, medya ve sanat dünyasından bini aşkın kişi tarafından takip edildi. Açılış konuşmasını KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı ile TÜSİAD Başkan Yardımcısı S. Şükrü Ünlütürk’ün yaptığı kongrenin özel konuğu ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül oldu. 2 gün süren organizasyonda; yenilikçi, sürdürülebilir, esnek, ezber bozan strateji, yaklaşım, yeni iş yapma biçimleri ve pazarlama yöntemleri geliştiren markaların ‘YENİ NORMAL’leri tartışıldı.
Pilavcı: İş yapma biçimimiz değişecek
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket Eminoğlu Pilavcı, yeni dünya ekonomisinin verimlilik ve tasarruf talep ettiğini, dijitalleşme ve nesnelerin interneti ile üretimin insansızlaştığını söyledi. Dijitalleşmeyle gelen paylaşım ekonomisi çözümlerine değinen Pilavcı, 2020'de takas ticaretinin, ekonomiye 1.1 trilyon tasarruf getireceğinin öngörüldüğünü belirterek, “Tabii böylesi bir dijitalleşme, iletişim alışkanlıklarını da değiştireceğinden, ciddi bir hukuksal altyapı gerektiriyor. İletişimin yeni meselesi geleceğin paradoksları için bugünden çözümler üretmek gerekiyor” diye konuştu. Kaynakları daha etkin kullanma bilinci ve biyo-çeşitliliği koruyan yaşam şekli seçimlerinin gelecek 10 yılın yeni ve önemli konuları olacağını dile getiren Pilavcı, "Bütün bunlar hepimizin öğrenci olacağı bir dünyaya doğru ilerlediğimizi kanıtlıyor. Öğrenmeye, sürekli yeniden öğrenmeye yönelmeliyiz ve unutmamalıyız ki geleceğin cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil, yeniden öğrenemeyenler olacaktır” dedi.
"Popülist akımların yükselmesi kaçınılmaz bir sonuç"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sedat Şükrü Ünlütürk, kriz sonrası iktisadi gelişmelerin getirdiği "Yeni normal"in yaygınlaştığını belirterek, dünyanın büyük bir değişim yaşadığını söyledi. Ünlütürk, küresel ekonomideki yavaşlamayı ifade eden "Yeni normal"de büyümenin tüm dünya için daha aşağıda dengeleneceğini belirterek, eski büyüme oranlarının yakalanamayacağını, ticaretin cansızlaşacağını savundu. Düşük büyümenin nasıl yönetileceğinin en büyük sorun olduğunu anlatan Ünlütürk, kaynak verimliliğinin önemine işaret etti. Ünlütürk, “Dünyada kaynak kullanımını en aza indirmeye çalışan yaklaşım öne çıkıyor. Sağlıktan finansa, enerjiden gıdaya tüm sektörlerin işleyiş biçimi değişiyor. Tüm şirketler er ya da geç üretim süreçlerinde dijitalleşmeyle yüz yüze gelecek. Dünyanın yeni para birimi hız. Bu çağda sermaye değil insan kaynağı daha kısıtlı. Kurumların dijital vizyonunda yüksek insan kaynağına yatırım öne çıkıyor” dedi. Değişimi görmek gerektiğini belirten Ünlütürk, Türkiye’nin çok ciddi yol ayrımında olduğunu belirterek, “Türkiye için yeni normal kavga ve kaos mu yoksa hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler mi olacak” ifadelerini kullandı.
Abdullah Gül: Demokrasiyi taçlandırmalıyız
Türkiye Cumhuriyeti Devleti 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kaliteli iş yapma ve hizmetler üretmenin kaliteli ülkelerde gerçekleştiğini belirterek, “Ülkemizi nasıl daha üstün kalitede mal, hizmet üreten, insanımızı mutlu eden bir noktaya getirebiliriz. Sorumuz bu olmalı” dedi.
Cumhuriyet’in 100. yılına yaklaşıldığını, ülkenin bu süreçte birçok siyasi, ekonomik birikimler, başarılar ve sınavlardan geçtiğini, büyük başarıların yanında çok büyük fırsatları da kaçırdığını dile getiren Gül, şunları söyledi: “Cumhuriyet’in başından beri bütün hükümetlerin, siyasilerin ve devlet adamlarının aslında söylediği bugünkü anlamda çağdaş, gelişmiş, demokratik ülkelerin seviyesine ulaşmak olduğunu tarif ediyoruz. Bunun bir siyaset ayağı, şüphesiz bir de ekonomik ayağı vardır. Siyaset ayağına baktığımız zaman Cumhuriyet iradesini ne kadar çok demokrasi ile taçlandırırız, ne kadar ileri demokratik standartlarla bir araya getiririz, en büyük sınavımız burada.”
Türkiye'de 2000'li yıllarda köklü anayasa değişikliklerinin yapıldığını hatırlatan Gül, özellikle 2002'den sonra kendisinin de içinde yer aldığı hükümetlerin Avrupa Birliği çıtası uğruna, bunu fırsat bilerek ve değerlendirerek çok önemli ekonomik ve demokratik gelişmeler gerçekleştirildiğini söyledi. Abdullah Gül, "Refah toplumu haline gelmenin sadece ekonomik faaliyetlerle değil siyasetle yani demokrasiyle alakalı olduğunu" hatırlatarak, “Türkiye’nin tekrar demokratik ve ekonomik reformları yaptığı döneme dönmesi gerekir. Ekonomi, demokratik standartlarla hukukla birleştirdiğimizde başarılı olabilir” dedi.
Konuşmanın ardından Bloomberg HT Haber Koordinatörü Ali Çağatay, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Çağatay, Gül’e “Türkiye orta gelir tuzağında mı?” sorusunu yöneltti. Gül ise ekonomik değerlerin yanısıra hukukun üstünlüğünü, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işler hale gelmesini, kuvvetler ayrılığını barındıran yönetim sistemini gerçekleştirmenin önemine işaret ederek, "Bütün bunları gerçekleştirdiğimizde biz ancak orta gelir tuzağından kurtulup bir üst gelir grubuna geçebiliriz. Yoksa çok daha fazla fabrika kurmak, bizi daha mutlu, özgür ve güvenli ortama taşıyamaz. Ancak ekonomik gelişmelerle demokratik gelişmeleri birleştirdiğimiz anda biz bu çıtayı yakalayabiliriz ve bu kritik eşiği aşabiliriz. Yani hepimizin hedefi; halkımızı mutlu etmektir" diye konuştu.
Sürdürülebilirlik karlılık sağlar
PwC Almanya Sürdürülebilirlik Lideri Hendrik Fink, “İş Yönetiminde Yeni bir Fırsat: Sürdürülebilirlik Gelişim Hedefleri” temalı konuşmasında finansal olmayan bilginin daha da önem kazandığını söyledi. Fink, şirketlerin bütünsel olarak süreklilik için iş dışı olması gerektiğinin altını çizerek, “Sürekliliğin maliyeti var ama karı yok deniliyor. Ama gerçek öyle değildir. Şirketler 15 yıllık projeksiyonlarla çalışmalı. Ancak şirketler kolay olmayan hedeflere odaklanmalı. Hedef koymak ve ölçmek önemlidir” diyor.
I. OTURUM
“Yenil Normal: Endüstri 4.0” özel oturumunun başkanlığını Siemens İcra Kurulu Üyesi, Genel Müdür Yardımcısı, Dijital Fabrika Divizyon Direktörü Ali Rıza Ersoy yürüttü. Ersoy, Endüstri 4.0’ın insan ve gezegen sever bir yapı olduğunu ve sistemin ucuza ve hatasız çalışma vadettiğini söyledi.
Vestel Genel Müdür Yardımcısı Mehmet S. Keskiner, kalite problemi nedeniyle planların tam olarak tutturulamadığını belirterek, “Sensörlerle denetlenen makine, akıllı cihazlarla denetlenen operatörler, insan, makine ve malzemelerin izlendiği ve bunların etkileşim içinde olduğu bir ağ yaratmak istiyoruz. Bunu Vestel’de kurguluyoruz” dedi.
Arçelik Üretim Teknolojileri Direktörü Mustafa Esenlik, kısa yaşam ömürlü ürünlerin yeni ürünlerin ortaya çıkışına zemin hazırladığını bu değişimde planlama, pazarlama sürelerinin kısaldığını belirterek bu süreçleri artık monotonluk istemeyen Y jenerasyonu ile yürüttüklerini söyledi.
Durmazlar Makine Ar-Ge Bölümü Mekatronik Müdürü Kemal İleri ise bulut haberleşme çalışmalarını anlattı.
II. OTURUM
“Gelişmekte Olmaktan Gelişmiş Olmaya-Ekonomik Perspektif” oturumuna BloombergHT Haber Koordinatörü Ali Çağatay başkanlık etti. Oturumda ilk sözü alan KordSA Global CEO’su Cenk Alper, 10 yıllık bir perspektifte global oyuncu olan KordSA’nın nasıl dünya markası olduğunu anlattı.
Sabancı Üniversitesi Finans Kürsüsü Başkanı Prof.Dr. Özgür Demirtaş, gelişmekte olan ülke kavramının Türkiye veya benzer ülkelerde yanlış anlaşıldığını savunarak, “Gelişmekte olan gelişecek gibi algılanıyor. Bu tam olarak doğru değil. İddia ediyorum gelecekte gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin arası fermuar gibi daha da açılacak. Gelişmekte olan ülkelerin büyük ağırlığı küme düşecek. 2040’a kadar geliştiniz geliştiniz. Gelişmezseniz ebedi kalırsınız” dedi. Türkiye’nin bir diğer kendini kandırma söylemenin ise ‘Dünya’nın bize ihtiyacı var’ fikri olduğunu savunan Demirtaş, önümüzdeki yıllarda teknolojideki gelişmeler, robotlaşma nedeniyle ucuz işgücüne ihtiyaç kalmayacağının öngörülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin gelişim için bir alan belirlemesini öneren Demirtaş, yazılımı buna örnek gösterdi.
III. OTURUM
“Belirsizlik Altında Yönetim” oturumuna PwC Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hüsnü Dinçsoy başkanlık etti. Dinçsoy, hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmeyeceğini 200 yıllık dünyanın en büyük şirketlerinden Dutch East India Company’yi örnek göstererek anlattı.
Oturumda konuşan Pegasus Üst Yöneticisi (CEO) Mehmet Nane, iş süreçlerinde teknolojinin ve tüketici görüşlerinin önemine ilişkin değerlendirmeler yaptı. Özel sektörün iş süreçlerinde tüketicinin görüşlerine kulak vermesi gerektiğini belirten Nane, "Biz biletlerimizin toplamda yüzde 60'tan fazlasını internetten satıyoruz. Bir ajans ya da aracı vasıtasıyla satmıyoruz. Bunun yüzde 12'si de mobil… 2010 yılında mobil oranı neredeyse yüzde 1'ler civarındaydı. 2014'te yüzde 6'lar civarındaydı. 2016'da yüzde 18'ler civarında… Hızlıca artıyor. Bu rakamlar bize bir şeyler söylüyor" diye konuştu. Nane, tüketiciyi "okumaya çalışın" çağrısında bulundu.
Vakko CEO’su Jaklin Güner, belirsizliği gidermek için bir taraftan verileri anlamlandırmaya çalıştıklarını bir yandan sezgisel karar verdiğini bir yandan da az da olsa danışmanlardan yardım aldığını anlattı. Güner, Vakko’da daima 5-10 yıllık planlar yaptıklarını ancak günümüzde planların anlık değiştiğini ifade etti.
Google Cloud Ülke Müdürü Önder Güler ise mobilitenin bilginin demokratikleşmesini sağladığını ve tüm yapıyı değiştirdiğini söyledi.
II. GÜN/I. OTURUM
“Yönetim Kadının Hakkıdır” oturumuna TurkishWIN Kurucu ve Küratör Melek Pulatkonak başkanlık yaptı. Oturumda söz alan Türk Tuborg A.Ş. CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Damla Birol, yönetiminde kadın olan şirketlerin daha verimli olduğunu belirterek “Kadınlar erkeklerle eşit çalışsaydı ekonomiye katkısı ABD’de yüzde 9, Avrupa’da yüzde 13, Japonya’da yüzde 16 daha fazla büyüyecekti” dedi. Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu Öğretim Üyesi ve Kurucu Direktörü Melsa Ararat ise kadınların iş yaşamında sorunu olan ‘cam tavan’ sendromunu anlattı. Ararat, Türkiye’de cam tavanı delen 108 kadın olduğunu bu sayının bini aşması gerektiğini açıkladı.
Nutricia Medikal Beslenme Genel Müdürü Evren Doğu, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde 142 ülke arasında 125. sırada olduğunu hatırlatarak, “Çalışanların yüzde 40’ı evlilik ve gebelikle işten ayrılıyor. Bu noktada şirketlere de sorumluluk düşüyor” dedi. KAGİDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Zehra Güngör ise şunları dile getirdi: “Üretmek, hizmet etmek tek başına yeterli olmuyor. Müşteriye dokunmak gerekiyor. Burada önemi olan davranış biçimi. Mükemmel ürün ve hizmet için daha kaliteli davranış biçimi gerekiyor. Kaliteye giden yol kadından geçiyor.”
“Yıkıcı Yenileşim ve Girişimcilik” Oturumu Başkanı MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Erhan Erkut, büyük şirketlerin batmamaları için kurumsal girişimciliğe önem vermeleri gerektiğini söyledi. Evreka Kurucu Ortağı Umutcan Duman, atık yönetimi alanında çalıştıklarını belirterek, Evreka’nın kuruluş öyküsünü paylaştı. İnvidyo Kurucu Ortağı Özgür Deniz Önür, 2005 yılından beri şirketlerinin varolduğunu ancak ürünlerini 2.5 yıl önce piyasaya sürdüklerini anlattı. Yaklaşık yüzde 30 hisse karşılığında İstanbullu bir melek yatırımcıdan 400 bin dolar yatırım alarak kendi donanımlarını üretebildiklerini aktaran Önür, ilk maliyetlerin önemine dikkat çekti. Sinemia Özel Sinema Kulubü Kurucu CEO’su Rıfat Oğuz, toplu sinema bileti sattıklarını aktararak, Türkiye’nin sinema bulunan 74 ilinde aktif olduklarını söyledi.
Insider Kurucu ve Ortağı Arda Köterin, siber güvenlik alanında çalıştıklarını belirterek, girişimciliğin her anının başarı ve başarısızlıklarla dolu olduğuna değindi. Girişimciliğin bir davranış biçimi olduğunu dile getiren Köterin, içlerinden birkaç girişimci daha çıkarıp startuplara dönüştürecekleri bir ekosistem oluşturmayı hedeflediklerini açıkladı.
InnoveraLabs Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Burak Dayıoğlu, 25 yaşında ilk şirketini kurduğunu, TÜBİTAK’tan 2 milyon dolara yakın destek aldığını ancak e-ticaret sitelerinin satış başarısını artırdıkları yeni şirketleri InnoveraLabs’ı geçen yıl kurduklarını anlattı.
Etkinliğin Özel Konuşma bölümünde İzgören Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şerif İzgören, İngiltere’den Coventry Üniversitesi’nden Kevin Warmick birer konuşma yaptı. Dünyanın ilk cyborgu Kevin Warwick, gelecekte insanların yarı insan yarı makine olacaklarını söyledi. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası Kurucu Şefi Cem Mansur ise ‘Yaşam Biçimi Olarak Kalite’ başlıklı sunum gerçekleştirerek orkestra yönetimi ile şirket yönetimini karşılaştırdı.