Bar Şehrinden...
DR. AKKAN SUVER Marmara Grubu Vakfı Başkanı ve Karadağ İstanbul Fahri Başkonsolosu
HABER
01.12.2016, 08:46 30.11.2016, 17:10
10952
Bar şehrinde müstesna bir müzik ziyafetine o nispette büyük bir evsahipliğine şahit olduk.
Ayrıca Karadağ (Montenegro) vatandaşlarının milliyetlerine olan yüksek bağlılığını her ortamda gördük. Samimiyetle söylemek gerekirse Karadağ’da (Montenegro) bayrak, o nispette de içinde Karadağ (Montenegro) sözcüğü geçen şarkılar insanlara büyük bir keyif ve gurur veriyor. Bunu gözlerimle gördüm ve ‘darısı bizim başımıza’ dedim...
Turizmle hayat bulan ve güler yüzlü insanlarıyla bilinen ve tanınan Karadağ’da (Montenegro) seçimler yeni sonuçlandığından altı partili bir koalisyonun oluşumuna da tanık oldum. Evet altı parti bir araya gelerek bir koalisyonu biz oradayken kurdu.
Muhalefette olan ise Sırp yanlısı parti... Bu defa kurulan hükümette Müslüman bir de bakan yer aldı. Kenan Hrapovic yeni kabinede Sağlık Bakanı oldu. İçişleri eski Bakanı arkadaşım Jusuf Kalemperoviç ekliyor: “Benden sonra kabinede ikinci defa Müslüman bir bakan yer aldı.”
Gelelim Bar şehrine...
Bar şehri, on altı Türk asıllı ailenin yaşadığı bir kent.
Kentte tertiplenen Şehir Günü törenlerine Cumhurbaşkanı Filip Vujanovic de katıldı. Etkinliklerde insanların şehirlerine karşı gösterdiği yüksek bağlılığa tanık olduk. Bir liman ve sayfiye şehri olan Bar’da ve onun küçük bir beldesi olan Virpazar’da turizme verilen yüksek değeri bütün güzellikleriyle gördüm.
Üzüm bağlarıyla ünlü dolayısıyla da şarap merkezi olan Virpazar, küçücük bir belde olmasına karşılık günde yüzün üzerinde yabancıya evsahipliği yapan bir yöre. Skadar Gölü kıyısındaki bu müstesna kasabayı Karadağ’a (Montenegro) giden herkesin görmesini ve ziyaret etmesini öneririm. UNESCO tarafından koruma altına alınan Skadar Gölü balıklarıyla, pelikanlarıyla, kuşlarıyla ve sahip olduğu emsalsiz güzellikleriyle küçük, o nispette de şirin bir belde...
Bar’da İslam Kültür Merkezi de Türk-Karadağ işbirliğinin müstesna bir örneği! İslam Kültür Merkezi’ni, dolayısıyla Selimiye Camii’ni de ziyaret ettim ve Cami’ye bir de Türkçe Kuran-ı Kerim hediye ettim.
Adriyatik kıyısının bu güzel beldesinde geçirdiğim inanılmaz üç güzel gün kış öncesinde bahar tadını uzattı, dersem yalan olmaz!
