12 ayda 24 yurtdışı temsil
“21. Avrasya Ekonomi Zirvesi, ‘teknoloji ile siyaset’i karşı karşıya getiren ikilemi konu alacak”
Dr. Akkan Suver’le bu mülakatta, 2017 yılındaki yurtiçi ve yurtdışı etkinliklerini ve gelecek yıl gerçekleşecek 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni ve 2018 yılının ekonomisini konuştuk.
“Türkiye'nin büyümesi için sayısız imkan var”
KobiEfor: Sayın Suver, siz Marmara Grubu Vakfı olarak yıllardır yurtdışında ülkemizi sivil toplum kimliğinizle temsil eden bir kuruluşun başkanısınız. Geride bıraktığımız 2017 yılında nerelere gittiniz?
Akkan Suver: Marmara Grubu Vakfı olarak gerek ben, gerekse de arkadaşlarım 2017 yılı içinde yurtiçinde olsun, yurtdışında olsun birçok seyahate katıldık. Ben 2017 yılında üç defa Azerbaycan’a, üç defa da Karadağ’a gittim. Arkadaşlarımla birlikte üç defa da Çin Halk Cumhuriyeti’nde Marmara Grubu Vakfı’nı temsil ettik. Sırayla belirtmek gerekirse geçen Ocak ayı içinde; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne arkadaşlarım Dr. Fatih Saraçoğlu ve Engin Köklüçınar’la bir ziyaret gerçekleştirdik. Bu ziyaretimiz sırasında Cumhurbaşkanı sayın Mustafa Akıncı tarafından kabul edildik. Şubat ayında Azerbaycan’daydık. Arkadaşımız Engin Köklüçınar’ın benim hakkımda kaleme aldığı kitabının Azericesi’nin yayınlanması münasebetiyle Bakü’de yapılan tanıtım toplantısına Engin Köklüçınar, Şamil Ayrım ve Cengiz Güldamlası ile birlikte katıldık.
Mart ayında Azerbaycan’da gerçekleşen 5. Global Forum’a konuşmacı olarak Şamil Ayrım arkadaşımla birlikte katıldım. Gene Mart ayında Polonya’nın Krakow şehrinde tertiplenen düşünce kuruluşlarının birlikteliğine misafir konuşmacı olarak iştirak ettim.
Nisan ayında Karadağ’daydım. Arkadaşlarım İbrahim Aksoy ve Bahadır Aksoy’la birlikte Karadağ’a gerçekleştirdiğimiz ziyarette Cumhurbaşkanı Sayın Filip Vujanoviç tarafından kabul edildik.
Mayıs ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nde tarihi İpek Yolu’nun Cumhurbaşkanları İmza Töreni’ne katıldım. Gene Mayıs ayı içinde Slovenya’da Life Learning Academy’nin geleneksel toplantısına arkadaşlarım Şamil Ayrım, Gülhan Ayrım, Dr. Fatih Saraçoğlu, Aslı Gezmiş, Elif Yanardağ ve Müjgan Suver’le birlikte konuşmacı olarak katıldım.
Haziran ayında Arnavutluk Cumhurbaşkanı sayın Bujar Nishani büyük bir jest göstererek bana Arnavutluk Devleti’nin Arnavutluk Devlet Nişanı madalyasını verdi. Bu güzel günümde eşim Müjgan Suver, arkadaşlarım; Dr. Fatih Saraçoğlu, Aslı Gezmiş, Şamil Ayrım, Gülhan Ayrım, Cafer Okray, Şen Okray, Yalçın Sönmez, Nurdan Sönmez, İbrahim Aksoy ve Emel Aksoy beni yalnız bırakmadılar ve müstesna sevincimi paylaştılar.
Eylül ayında Makedonya’daydım. Ali Rıza Arslan, Müjgan Suver ve Makedonya’nın İstanbul Başkonsolosu Zerrin Abaz ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu ziyarette Cumhurbaşkanı sayın Gjorge Ivanov tarafından kabul edildik.
Ekim ayında önce arkadaşlarım Şamil Ayrım ve Fatih Arslan’la birlikte Moğolistan’a gittim. Moğolistan Cumhurbaşkanı sayın Khaltmaagin Battulga tarafından da kabul edildiğimiz bu ziyaret, Türk basınında büyük ilgi uyandırdı. Gene Ekim ayında Kosova’ya gerçekleştirdiğimiz bir ziyarette Cumhurbaşkanı sayın Hashim Thaci tarafından kabul edildik. Ziyarette arkadaşlarım Şamil Ayrım ve İbrahim Aksoy da hazır bulundular. Gene Ekim ayında Karadağ’a bir ziyaret gerçekleştirdim. Bu ziyarette yeni kurulan hükümetin bakanlarıyla görüşüp onları 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ne davet ettim.
Kasım ayında beş yurtdışı seyahat gerçekleştirdim. Önce arkadaşlarım Şamil Ayrım ve Cafer Okray ile birlikte Moldova ve Gagavuzya’ya gittik. Burada Başkan Irina Vlah tarafından kabul edildik. Daha sonra arkadaşım Ali Rıza Arslan’la birlikte Avusturya’ya gerçekleştirdiğimiz seyahatte, uluslararası alanda sivil toplum çalışmalarımdan dolayı Viyana Ekonomik Forumu tarafından 2017 Yılı Partnerlik Ödülü’yle mükafatlandırıldım. Daha sonra dünya sivil toplum örgütlerinin bir araya geldiği Pekin NGO Toplantısı’nda ülkem Türkiye’yi temsil ettim. Burada yaptığım sunumla barışın önemini vurguladım. Gene Kasım ayında Belçika’da separatizm-ayrımcılık konulu uluslararası toplantıda hem konuşmacı hem de moderatör olarak görev yaptım. Bu toplantıya arkadaşım Şamil Ayrım’la birlikte katıldım. Ayın sonunda Müjgan Suver’le birlikte gittiğimiz Karadağ’da Bar şehrinde gerçekleşen uluslararası zeytin şenliklerine katılarak, barış ve diyalog konulu bir tebliğ sundum.
Aralık ayında ise Azerbaycan’a giderek 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi ile ilgili sunumlar yaptım. Hâsılı 12 ayda on sekiz dış gezi gerçekleştirerek ülkemin sivil toplum alanındaki temsilcisi oldum.
Bütün bunlar benimle gerçekleşen ziyaretler. Arkadaşlarımın Marmara Grubu Vakfı’nı temsilen yurtdışında gerçekleştirdikleri ziyaretlere gelince Ocak ayında; Şamil Ayrım ve Dr. Fatih Saraçoğlu Romanya’da New Strategy Center’da birlikte Karadeniz’de güvenlik üzerine tebliğ sundular.
Haziran ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nde tertiplenen Genç NGO’lar Toplantısı’na Fatih Arslan, Marmara Grubu Vakfı adına katıldı ve gerçekleştirdiği iki sunumla büyük takdir topladı.
Ekim ayında Ali Rıza Arslan arkadaşımız Özbekistan’a gerçekleştirdiği seyahatte devlet yetkililerine 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni anlattı. Gene Ekim ayında; Bosna Hersek Devlet Sekreteri Mehlika Mahmutbegovic’in resmi daveti üzerine Müjgan Suver ve Prof.Dr. Sema Kalaycıoğlu, Bosna Hersek’e bir ziyaret gerçekleştirdiler.
Kasım ayında ise Şamil Ayrım arkadaşımız Azerbaycan’da tahsilini Türkiye’de tamamlamış gençlerin misafiri olarak Bakü’deydi. Gençler, Şamil Ayrım arkadaşımızı plaketle onurlandırdılar. Gene Kasım ayında Dr. Fatih Saraçoğlu arkadaşımız Romanya’nın Bükreş şehrinde uluslararası Levantenler toplantısına katılarak, tebliğ sundu.
Bu bir Türk sivil toplum kuruluşunun bir yılda gerçekleştirdiği büyük bir başarıdır. Hasılı toplam olarak on iki ayda Marmara Grubu Vakfı olarak 24 yurtdışı seyahat gerçekleştirdik. Bu başarı ise benim değil arkadaşlarımın eseridir.
KobiEfor: Her yıl büyük başarı ile Avrasya Ekonomi Zirvelerini gerçekleştirmektesiniz. Bu yıl ne gibi farklılıklar ortaya koymayı tasarlıyorsunuz?
Akkan Suver: Takdir edersiniz ki bir sivil toplum kuruluşu için aralıksız yirmi bir yıldır bir etkinliği yaşatmak hiç de kolay değildir. Marmara Grubu Vakfı bir sivil inisiyatif olarak yirmi yıldır en az kırk ülkenin yüksek düzeyde katılımı ile Avrasya Ekonomi Zirveleri’ni tertiplemektedir. Avrasya Ekonomi Zirveleri uluslararası alanda kabul gören bir prestij birlikteliğidir. Bu birliktelik bir gelenek halinde dünden bugüne intikal etmektedir.
Bu yıl tertipleyeceğimiz 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde çağımızın yaşamakta olduğu ikilemi gündeme getirmek istiyoruz. Bu ikilem her gün başını alıp giden bir teknoloji ile dar bir çerçevede yaşamını sürdüren siyaseti “Teknoloji Versus Politika” başlığıyla tartışmaya açacağız.
Alışılmış gündelik yaşamımızı sürdürürken insanlığın artık dördüncü sanayi devrimini içselleştirmeye başladığını görüyoruz.
Dünya baş döndürücü bir hızla, yıkıcı bir dönüşümden geçiyor. İnsanlık için her şey değişiyor. Bu dönüşümün en belirleyici nedeni şüphe yok ki dijital teknolojiler… İnsanların yaptığı işleri üstlenecek olan yapay zekaya sahip robotların, var olan verilerden sonuçlar çıkarıp kendileri karar verip uygulamaya geçebileceğini, bunun insanlığa etkilerini tartışmaya başladık bile...
3D teknolojileri ile donatılmış sürücüsüz akıllı arabalarda, evlerde, bürolarda yaşayacak olmamız bizi şaşırtmıyor. Nano ve bioteknolojilerin hayatımızı sil baştan değiştireceğinin bilincindeyiz. Akıllı üretim sistemleri, akıllı evler, akıllı şebekeler, akıllı şehirler ve akıllı devlet... Tüm bu akıllı sistemlerin sosyal ağlar ve e-ticaret kanalları ile oluşacak ağın ekonomiyi ne kadar etkileyeceğini düşünebiliyor musunuz?
Teknik bir devrimin kenarında olduğumuzu görüyor ve uzun vadeli bir dünyada, kısa vadeli düşünmenin artık işe yaramadığını kavrıyoruz.
“Geleceğe hoş geldin!” diyebilmek, dönüşümün dışında kalmamak için önce kendimize bazı soruları da sormamız gerekiyor. Dördüncü sanayi devrimi ve dijital teknolojilerle dünyamız hızla değişirken bizim eski doğrularla, eğitimle, yönetimle, politikalarla yola devam etmemiz mümkün mü? Bize yarınları gösteren kurumlar ve ülkeler neler yapıyor?
Hızla gelişen teknolojileri ve zamanın ruhunu yakalamanın formülü aslında çok kolay; içinden geçtiğimiz bu dönüşüme ayak uydurabiliyor, atılması gerekli adımları atabiliyor muyuz?
Bu dönüşümün parçası olarak yola devam edebilmemiz için sürdürülebilir fikirler üretip, kurumlar oluşturabiliyor, ekonomiler yaratabiliyor muyuz?
Başarı devamlılık ister. Geleceğe uyumlu kendi girişimcilik kültürümüzü geliştirebiliyor, yeni eğitim metotları, yeni politikalar oluşturabiliyor muyuz?
Yoksa hala bugünün doğruları ile yarınları kurabileceğimizi mi umuyoruz?
Yenilikçiliğe, Ar-Ge’ye, gelecek nesillere yatırımı öncelikli programı yapabilen ülkeler, geleceğin kazananları, yapamayanlar kaybedeni olacaklardır!
Böylesine büyük olumlu gelişmelerin yaşandığı dünyamızda teknolojiyle yarışan siyasetin yanı sıra bir başka güç daha vardır. Onun da adı terör, savaş ve istemsiz göçtür. Geleceğimizi ilgilendiren bu konularda bilge adamların yanı sıra vizyon sahibi genç insanların neler düşündüklerini “Barış, Siyaset ve Teknoloji” adıyla 21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde ele alacağız.
21. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin amacı, var olan sorulara cevap oluşturabilecek yararlı tartışmaların yapıldığı, zorlukların ve fırsatların konuşulduğu, sonuçlarla yüzleşildiği, vakaları ve ilham kaynaklarını bir araya getirecek bir platform oluşturmaktır.
En önemli katkısı ise diyalog kültürünü hakim kılmaktır. Zira fikir paylaşımının olmadığı bir dünyada gerçek anlamda bir ilerlemeden söz edilemez. Zirve’nin çıktılarının ülkelerimizin ekonomik ve demokratik gelişimine katkı sağlamasına yardımcı olacağını ümit ediyoruz.
KobiEfor: Gelecek yılın bir değerlendirmesini yapacak olursanız Türk ekonomisinin geleceği ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Akkan Suver: Bildiğiniz gibi Türkiye, dünyanın on sekizinci, Avrupa’nın yedinci büyük ekonomisidir. Tek haneli enflasyonla hedefe uyumlu çalışmalar yapıldığını görüyoruz. Gelecek yılın büyüme hedefinin yüzde 5.5’le gerçekleşebilmesi konusunda planlar yapıldığının farkındayız. Büyüme performansının son 15 yılda ciddi şekilde arttığı ve kişi başına gelir seviyemizi önemli oranlarda iyileştirdiğimiz bir gerçektir. Bu gerçeği göz ününde tutarak söyleyebiliriz ki yönetilebilir cari açık politikasında sapma olmazsa ve mali disiplinin korunmasında kararlılık sürerse 2018 yılında dengeli bir ekonomi yakalayabiliriz.
Özellikle dış ülkelerde artan müteahhitlik hizmetlerimizin ve turizm girdilerinin de gelecek yılın önemli ekonomik parametreleri olacağına inanıyorum. Yabancı sermaye girişi ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye daha çok gelebilmelerinin sağlanması da ekonomimizin boyutlarında genişlik yaratabilecek bir seviyeye ulaşmamıza imkan sağlayabilecektir. Bütün bunlar Türkiye’nin 2018 yılında sahip olabileceği imkanlardır. Bu imkanların çeşitlendirilmesi, çoğaltılabilmesi ise uzlaşı ile mümkündür. Ekonomik göstergenin daha da iyi olabilmesi ise sakin ve ılıman bir ülke konumuna gelmekle de orantılıdır. Zira siyaset gibi ekonomi de bir uzlaşı sanatıdır.