TOSYÖV AFYONKARAHİSAR'daydı
TOSYÖV’ün düzenlediği “KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan Kurtarılmasında Orman ve Su Politikaları” toplantısının açılışında konuşan Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr. Veysel Eroğlu, “Afyonkarahisar Türkiye’nin parlayan bir yıldızı haline gelmiştir” dedi. TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez ise “TOSYÖV olarak biz; 2023 hedeflerine bakıyoruz, KOBİ’leri görüyoruz, KOBİ’lere bakıyoruz, 2023 hedeflerini görüyoruz” diye konuştu.
Türkiye Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV), Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), Konrad Adenauer Stiftung işbirliğinde düzenlenen, Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ), Afyonkarahisar Belediyesi ve Afyonkarahisar Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin desteklediği ve KobiEfor’un medya sponsoru olduğu “KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan Kurtarılmasında Orman ve Su Politikaları” konulu toplantı, Afyonkarahisar’da, ATSO Toplantı Salonu’nda gerçekleşti.
Açılış konuşmalarını Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr. Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner, TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, TOSYÖV Başkan Yardımcısı İhsan Beşer, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Afyonkarahisar Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konak, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan Yardımcısı Ramazan Avcı’nın yaptığı toplantının, İhsan Beşer’in moderatörlüğünü yürüttüğü Oturum bölümünde Orman Genel Müdürlüğü Eskişehir Orman Bölge Müdürü Recep Ateş, AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Duygu Kızıldağ, Zafer Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Yusuf Balcı, Türk Patent Enstitüsü Patent Uzmanı Mehmet Nurşad Sözer, TOSYÖV Genel Sekreteri ve KOSGEB Başkan Başmüşaviri Halil Özgökçe konuşmacı olarak yeraldı. Toplantıya ayrıca TOSYÖV Denetim Kurulu Üyeleri; Hilmi Develi ve Nasuh Ekinci, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof.Dr. Mustafa Solak, TOSYÖV Afyonkarahisar Destekleme Derneği Üyeleri, ATSO Üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, iş ve akademi dünyası temsilcileri katıldı.
Tuzağı atlatmak için üretim,istihdam ve ihracat artmalı
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr. Veysel Eroğlu, açılış konuşmasında TOSYÖV’e böyle bir toplantıyı, her konuda gelişim ve değişimin öncüsü olan Afyonkarahisar’da gerçekleştirmelerinden dolayı teşekkür etti.
‘Orta Gelir Tuzağı’nın atlatılmasında KOBİ’lerin büyük desteği bulunduğunu belirten Eroğlu, TOSYÖV Başkanı Yalçın Sönmez’in konuşmasında değindiği konulara atıfta bulundu. KOBİ’lere Hükümet’in büyük destek verdiğini ve orta gelir tuzağı aşılamazsa 2023 yılı hedeflerinin yakalanmasının mümkün olamayacağını aktaran Eroğlu, şunları dile getirdi: “Orta gelir tuzağında imalat sanayi yavaşlıyor, üretim azalıyor. Orta gelir tuzağını aşmak için mutlaka üretimi ve ihracatı artırmamız gerekir. Esasen bana göre ekonominin üç temeli var: Birincisi üretim, ikincisi istihdam, üçüncüsü de ihracat. Yani ekonominin üç temel ayağından biri olmadığı takdirde orta gelir tuzağından kurtulamayız. Biz de Hükümet olarak bu konuda çok büyük tedbirler aldık. Bir defa dünyada ekonomik kriz var, Türkiye’de bu kriz aşıldı, teğet bile geçmedi. Şu anda Türkiye, dört dörtlük büyümeyle yoluna devam ediyor, devam edecek. Hükümetimiz son zamanlarda ihracatı artırmak için çok önemli adımlar attı. İhracatımız, 160 milyar doları yakalayacağa benziyor. 36 milyar dolardan 160 milyar dolara kısa zamanda çıkmak büyük bir hamle. Bundan dolayı sanayici ve işadamlarımıza, ihracat yapan kuruluşlara, şirketlere teşekkür ediyorum. Bunu daha da artırmamız gerektiği kanaatindeyim.”
“KOBİ’lere 2.5 milyon TL destek verdik”: Öncesinde sanayicilerin büyüme anlamında belini büken faiz yükü bulunduğunu, bu yükü çoğunlukla azalttıklarını aktaran Eroğlu, enflasyonu tek rakamlara düşürdüklerini, üretimi artırdıklarını söyledi: “Enflasyonu daha düşürmemiz ve ihracatı artırmamız gerekmektedir. KOBİ’leri ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu anlamda kendilerine Hükümet olarak 2.5 milyon TL destek verdik. Ar-Ge önemli. Hükümet olarak son dönemlerde Ar-Ge çalışmalarına çok önem verdik ve bu yönde birçok teşviklerimiz oldu. Ar-Ge çalışmaları arttıkça üretimin de artacağına inanıyoruz. Ülkemizin gelişimi ve daha da ileriye gitmesi için üretime dönmemiz gerekmektedir. Bizim problemimiz tonlarca ürünü düşük fiyata satıp, teknolojik ürünleri yüksek fiyatlara almamızdır. Bu nedenle dünya teknolojisini yakalamalı ve üretimimizi de en iyi şekilde katlamalıyız. Yüksek teknolojiye ihtiyacımız var ve teşvikleri de bu yönde artırmamız gerekmektedir. Katmadeğeri daha çok olan ürünlere yönelmemiz gerekmektedir.
Eğitime önem vermemiz gerekmektedir. İşletmelerin Ölüm Vadisi’ni aşmalarına müsaade etmemiz gerekir. Gençlere güvenmemiz, onların önünü açmamız lazım. Eğitim ve ara insan yetiştirme, ihtiyaçları gidermek adına çalışmaları hızlandırıyoruz.”
“Su olmayınca sanayi olmaz”: Bakan Veysel Eroğlu, suyun önemine de dikkat çekti: “Su önemli, su olmazsa sanayi de işletmeler de çalışamaz. Bu nedenle suyumuzu en iyi şekilde kontrol etmeli ve kullanmalıyız. Bu anlamda ilk olarak susuz hiçbir yeri bırakmayacağız diye yola çıktık. Bugünü düşenerek 30-40 yıl sonrasını dahi planladık. Susuz şehirde üretim de olmaz, verim düşer. Su kalkınmanın lokomotifi durumundadır. Su, üretim anlamında çok önemli bir yerdedir. Onun için üreticilerimizin üretimlerini artırmak adına Bakanlık olarak suyumuzu artırmak için seferberlik ilan ettik.
KOBİ’lerde zirai üretim son derece önemlidir. Gelecekte dünyadaki en önemli sektörlerden biri, kesinlikle inanıyorum, gıda üretimi, arzı ve güvenliği olacaktır. Dolayısıyla buna dönük hazırlık yapmamız lazım. Türkiye’de sulama tesislerinde çok büyük bir hamle yaptık. Zirai gelirde dünyada 7. ülke konumundayız. Sulamalara, baraj ve göletlere çok büyük önem verdik. Bu kardeşiniz 270 baraj inşa etti.
Bakan Eroğlu, büyük bir seferberlik yaparak, ‘Bin Günde Bin Gölet ve Sulaması’ projesini hayata geçirdiklerini, kırsal kalkınma için çok faydalı bir yatırımın imzasını attıklarını anlattı: “Son 60 yılda 461 gölet yapılmışken ‘Bin Günde Bin Gölet ve Sulaması’ diye ortaya çıktığımız zaman dediler ki ‘Bu çok uçuk, hayal, yapılması mümkün değil’ ama bütün bölge müdürlüklerini yarıştırdık. Biri de Kıbrıs’ta olmak üzere binbir gölet ve sulaması bu sene sonunda bitiyor. Bununla kırsal kalkınma için kırsal alandaki vatandaşların gelir seviyesi artıyor, orada ekilmeyen alanlar ekiliyor ve zirai ürünler artıyor, bu çok önemli. Buna devam edeceğiz. Proje bu sene bitiyor ama ne kadar gölet varsa sulama ihtiyacı varsa tamamını sulayacağız, bu konuda kararlıyız.”
“Enerjimizi kendimiz üretelim”: Bakan Eroğlu, işletmeler için önemli noktalardan birinin de enerji olduğuna işaret etti. Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 73’ünü dışarıdan karşıladığını belirten Eroğlu, kendi enerjimizi üretmek için Hükümet’in çalışmalara başladığını, Bakanlık olarak da hidroelektrik santraller kurmaya başladıklarını, bu yıl yaptıkları 111 hidroelektrik santralin açılışını önümüzdeki günlerde gerçekleştireceklerini açıkladı: “Ülkemizde yılda 15 milyar dolarlık doğalgaz alımından vazgeçildi. Elektrik üretimini artırdık. Suyu kalkınmanın unsuru olarak görüyoruz. Nerede baraj, gölet ihtiyacınız varsa bize iletin, bizler sizin hizmetkarınızız. Bu ihtiyaçlarınızı yerine getirmek bizlerin boynunun borcudur. Biz millet için varız. Bundan sonra Orman Teşkilatı vatandaşın hasmı değil, hısmı olacak.”
Eroğlu, orman anlamında da Bakanlık olarak 3 milyon 250 bin civarında fidanı toprakla buluşturduklarını aktardı: “Bu bir rekordur. Bu ve buna benzer çalışmaları sürdürüyoruz. Bunlardan biri de Afyonkarahisar’a yaptığımız Kent Ormanı ve Tıbbi-Itri Bitkiler Merkezi’dir. Dünyada bal üretiminde 2. sıraya yükseldik. Şu ana kadar 180 bal ormanı kurduk. Sakız, sahlep, ceviz, badem eylem planlarını hayata geçirdik. Kim neyi, ne zaman yapacak belli olmazsa başarı yakalanmaz. Ormanlarda büyük imkan var. Tıbbi-Itri Bitkiler Merkezi’ne 4 milyon TL harcadık. Afyonkarahisar’da 7-8 tane bal ormanı kurduk. Bal konusunda bir marka oluşturup dünyaya çıkmalıyız.”Eroğlu, Sapanca Gölü kenarında Sapanca Fidan ve Süs Bitkileri Borsası’nın kurduklarını kaydetti:”Sizlere bizim yüreğimiz, ormanlarımız, barajlarımız açıktır. Gelin balık üretimi yapalım, gıda üretimi yapalım, yurtdışına ihracat yapalım. Bu ve bunun gibi yatırımlar için Bakanlık olarak sizlerin yanındayız.”
Afyonkarahisar’a 9 milyar TL yatırım: Eroğlu, Afyonkarahisar’a 9 Milyar TL yatırım yaptıklarını da açıkladı: “Bin göletten 87’sini Afyonkarahisar’a yapmışız. Afyonkarahisar’a gerdanlık gibi yaptığımız Akarçay ilimizin güzel yüzünü daha da değiştirdi. Afyonkarahisar her alanda olduğu gibi bu tür projelerle de ilerlemeye ve büyümeye devam etmektedir. Türkiye genelinde ilklere imza attık. Afyonkarahisar’ı sadece termal değil, sağlık, kongre ve spor turizminin de merkezi yapıyoruz. Bu bağlamda bölünmüş yollarla Ankara, İzmir ve İstanbul’u Afyonkarahisar’a yaklaştırdık. Zafer Havaalanımız yapıldı. Hızlı trenimiz de yapılmaktadır. Böylece Afyonkarahisar Türkiye’nin parlayan bir yıldızı haline gelmiştir.”
KOBİ’lerimizin
Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner, esnaf ve sanatkarların ağırlıklı olarak yeraldığı KOBİ’lerin yeni ekonomik ortamda, yerel ve küresel ölçekte faaliyet gösteren işletmelerle rekabet etmelerinin zorunlu hale geldiğine dikkat çekti. Güner, bu rekabet ortamında müşteri taleplerini gözönüne alan, müşteri tatminini sağlayan, kaliteli ve düşük maliyetli ürünleri üreterek müşterinin istediği zamanda ve yerde hızlı bir biçimde sunan işletmelerin başarılı olabildiğini söyledi.
Afyonkarahisar ve Türkiye’nin son yıllarda ciddi bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğini, bu sürecin ulusal ve yerelin yanısıra küresel ve bölgesel düzeylerde de yaşandığını belirtti. Her kentin küreselleşmeden etkilendiğini vurgulayan Güner, bu süreçte teknolojik düzeyi yüksek, Ar-Ge ve inovasyon temelli, reaktif değil proaktif projeler geliştiren KOBİ’lerin varlıklarını sürdürdüklerini anlattı. Bu amaçla KOSGEB’in ve kalkınma ajanslarının KOBİ’leri desteklediğini aktaran Güner, yerel sanayinin modernizasyonunda teknoloji temelli çalışmalar yapan teknoparkların da önemine değindi: “Bölgemiz açısından baktığımız zaman 2009 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile kurulduğu günden bu yana yaklaşık olarak KOBİ’lerimize 12 milyon TL’lik destek sağlayan Zafer Kalkınma Ajansımız, KOBİ’lerimizin hem proje yapma gücünü artırmış, hem de işsizliğin azaltılmasına ve yeni istihdam alanları oluşturmasına yardımcı olmuştur. KOBİ’lerin rekabet güçlerini geliştirmeye ve girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmaya yönelik nitelikli hizmet ve destekler sunan KOSGEB de son 12 yılda hedef kitlesini büyüterek ilimizde KOBİ’lere yaklaşık 7 milyon TL hibe desteğini finanse etmiş ve 3.000 kişiye de girişimcilik eğitimi vererek kentimizin gelişimine katkı sağlamıştır.
Ürettiği katmadeğeri çevre illerle paylaşarak bir koridor kent haline gelen Afyonkarahisar’da, il, ilçe ve kent yönetimi anlayışı içerisinde yerel paydaşlarımızla oluşturduğumuz sinerji ve ortak akıl ile birlikte, Valilik olarak KOBİ’lerimizin her zaman yanındayız. Bizler her türlü girişimcimize destekte bulunarak Ahilik geleneğinin bizlere öğrettiği yardımseverliği, dayanışmayı, kısaca bütün güzel meziyetlerin birleştiği ahlaklı ve cemiyetçi bir yönetim anlayışını uygulama gayreti içerisindeyiz. Şunu çok iyi biliyoruz ki; Afyonkarahisar’ın gelişimi ve değişimi sadece Vali ile, yerel yönetimlerle değil KOBİ’lerle birlikte olacaktır.”
Vali Güner, toplantıyı düzenleyen TOSYÖV ve TOSYÖV Afyonkarahisar Destekleme Derneği başkanlarına, Türkiye’deki KOBİ’ler konusunda gösterdikleri duyarlılıktan ötürü teşekkür ederek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Gönlü zengin esnaf ve sanatkarlar olmadan millet olmaz, millet olmadan devlet olmaz, irade olmadan idare olmaz.”
2023 hedefi
TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sönmez, açılışta, “KOBİ’ler Açısından Orta Gelir Tuzağı; Orman ve Su Politikaları” başlıklı konuşmasında Türkiye’nin ‘Orta Gelir Kuşağı’nda ve bu kuşağın da üst sınırında bulunan bir ülke olduğunu belirterek, “Yüksek Gelir Kuşağı’na geçmek için tarihsel bir hamle yapmamız gerekmektedir. 2023 yılı hedefleri bunun için konuldu. TOSYÖV olarak biz; 2023 hedeflerine bakıyoruz, KOBİ’leri görüyoruz. KOBİ’lere bakıyoruz; 2023 hedeflerini görüyoruz” dedi.
Bu yaklaşımı çok iddialı bulanların olabileceğine değinen Sönmez, sözün özünde Türkiye ekonomisinin kalkınma potansiyeli ve gelişme dinamiğinin KOBİ’lerde olduğuna işaret etti: “TOSYÖV bu nedenle; ‘Türkiye’yi ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan çıkarmak için öncelikle KOBİ’leri ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarmak gerekir’ diyor. KOBİ’lerdeki gizli potansiyeli açığa çıkarmadan ‘Orta Gelir’in üstüne çıkamayız.”
Yalçın Sönmez,‘Orta Gelir Tuzağı’nın göstergelerini şöyle sıraladı:
- Tasarruf oranı düşüktür.
- Yabancı sermaye ithali zorunludur.
- Özel sermaye yatırımlarının GSMH’ya oranı düşmektedir.
- İmalat sanayisinde gelişme yavaşlamıştır.
- Sanayide geleneksel yapı, yenilikçi dönüşüme
- Üretim ve ürün çeşitlenmemektedir.
- Emek piyasası kırılgandır, işgücüne katılım zayıftır.
- Sermaye birikimi problemli hale gelmiştir.”
Sönmez, Türkiye ekonomisinin bugünkü durumuna çakılıp kalmamak, bu noktada yeni politikalar oluşturmak gerektiğini ifade etti:”Oluşturacağımız politikalar; bizi 2023 hedeflerine taşımalıdır. Bu hedefleri hatırlayalım:
- GSYİH 2 trilyon 64 milyar dolara ulaşacak,
- Kişi Başına Milli Gelirimiz 25 bin doları aşacak.
- Gelir büyüklüğünde dünyada ilk 10 ülke arasına gireceğiz.
- İhracatımız 500 milyar doları aşacak.
- İhracatçı firma sayımız 100 bine yükselecek.
- Dışarıdan gelen turist sayısı 50 milyona çıkarılacak.
- İstanbul dünyadaki ilk 10 finans merkezi içinde yeralacak.
- İşsizlik oranı yüzde 5’e indirilecek.”
“Yapısal reformlarla 2023 hedefleri yakalanır”: Sönmez, bu hedeflere bugünkü yapıyla ulaşılamayacağına, yapıyı dönüştürmek gerektiğine, bunun da yapısal reformlarla olacağına dikkat çekti: “Bu nedenle önümüzdeki 10 yılın gündemini yapısal reformlar oluşturacaktır. Hükümetimiz ‘Güçlü ve Dengeli Büyüme İçin Yapısal Dönüşüm’ programı hazırladı ve bir bölümünün eylem planlarını açıkladı. Programın ‘Makroekonomik Düzenlemeler’ ve ‘İnsan Odaklı Yapısal Dönüşüm Düzenlemeleri’ başlıklı diğer iki bölümü de önümüzdeki günlerde açıklanacak. Böylece, bir yol haritamız olacak. Bu yol haritasını KOBİ’lere taşımak ve benimsetmek önemlidir. Bu nedenle TOSYÖV olarak geçen ay Burdur’daydık, bugün Afyonkarahisar’dayız, gelecek ay Kayseri’de ve daha sonra da Anadolu’nun diğer illerinde olacağız. Madem ki ülke olarak karar verdik, herkes taşın altına elini sokacak, ne edip edip bu dönüşümü birlikte gerçekleştireceğiz.”
Eğitimin bilimsel kalitesi ve bilimsel eğitimin kalitesi artırılmalı: Yalçın Sönmez, bu hedeflerin yakalanması için önce uygun bir ortam ve beşeri sermayeye ihtiyaç olduğuna değindi: “Türkiye’de eğitim süresi çok düşük. Ortalama eğitim süremiz 7.6 yıldır. Sadece 2 şehrimizde; Ankara ve Eskişehir’de 8 yılın üzerine çıkabildik. Bu eğitim seviyesi ile dönüşemeyiz. Çünkü, dönüşümün araçları ‘buluş’tur, ‘teknoloji geliştirmek’tir, ‘inovasyon’dur, ‘tasarım’dır, ‘marka’dır, ‘yüksek katmadeğerli üretim’ yapmaktır. Bütün bunların öznesi de insandır. Dönüşümü insanımızın aklı ve elleri yapacak. Eğitim formel ve informeldir ve de ömür boyudur. Formel eğitimde OECD kriterlerini yakalamalı ve aşmalıyız. Eğitimin bilimsel kalitesini ve bilimsel eğitimin kalitesini artırmalıyız. Bu alanda elde edeceğimiz ilerlemeleri yüksek kalite işgücü olarak KOBİ’lerin beşeri sermayesine katmalıyız. Ancak unutmamalı, KOBİ’ler aynı zamanda ‘okul’dur. KOBİ’ler kendi içinde üretim faaliyetini aynı zamanda informel bir eğitime çevirmelidir. Bu yapılırsa KOBİ’lerin bugün kendini tekrar eden yapısı adım adım ilerleyen bu süreçte dönüşür, Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve marka kapasitesi ortaya çıkar, rekabetçi bir yapı kazanılmış olur.”
Yalçın Sönmez, Türkiye’nin kalkınmasının temelinin imalat, sanayileşme; kısaca üretim olduğunu ancak bugünkü yapının bizi üretimden uzaklaştırdığını söyledi: “Ekonomide toplam net satışta imalatın payı 2006’da yüzde 27 iken bu pay 2013’te yüzde 24.8’e geriledi. Toplam harcamada imalat sanayinin finansmanı 2004’te yüzde 38.9 iken 2013 yılı sonunda bu oran yüzde 21.3’e geriledi. 2014 yılının Temmuz ayı itibarıyla da yüzde 21’e düştü. Bunu tersine çevirmemiz, ‘üretime dönmemiz’ gerekiyor. Bahsettiğimiz bu üretim alanı kimdir? TOBB verilerine göre 300.000 adet imalatçı KOBİ’dir.” Türkiye’nin sorununun rekabetçi olmayan imalat yapısı olduğunu belirten Sönmez, “İmalatımızın yapısı geri teknolojili üretime dayanıyor. Bunu hızla değiştirmeliyiz. KOBİ’leri ‘Orta Yüksek’ ve ‘Yüksek Teknolojili’, katmadeğeri yüksek üretime yöneltmeliyiz. İleri teknolojili ürünlerle ihracat yapabilirsek sorunu çözeriz. Ancak o zaman rekabetçi ve sürdürülebilir bir ekonomiye sahip oluruz. Bugün ise ürettiğimizin yüzde 70’e yakını ‘Düşük Teknolojili’ ürünlerden oluşuyor. Bu nedenle ihracatımız artsa da büyümemize etki edemiyor. KOBİ’lerimiz karsız, hatta çoğu zaman zararına ihracat yapıyor. Bunu görmek için sadece Çin’le ticaretimize bakmak yeterlidir. Çin bize 3.8 milyon tonluk malı 21 milyar dolara satıyor. Türkiye ise Çin’e 8 milyonluk tonluk malı 2.8 milyar dolara satıyor. Yüksek teknolojili üretim gerektiren sektörlerden kaçıyoruz. Düşük teknolojili, kısa vadede, anlık, yüksek rant getiren sektörlere yöneliyoruz. Bugün ihrac ettiğimiz malları, aynen fakat katmadeğer yükleyerek satabilirsek, ihracatımız 160 milyar dolardan 400 milyar dolara ulaşacaktır.”
“Başarırız, başaracağız”: Yaptığı tespitler sonucunda, “Başarabilir miyiz?” diye soran Sönmez’in yanıtı şöyle: “Elbette başarırız ve başaracağız. Bardağın boş yanına baktık, bir de dolu yanına bakalım: Son 10 yılda imalatımızın yapısını bir hayli dönüştürdük. İleri teknolojili üretime geçişte bir ivme yakaladık. Örneğin; sadece son 3 yıl içinde 163 özel sektör firması Ar-Ge merkezi açtı. Bugün bu merkezlerde 20.725 araştırmacı çalışıyor. Bu merkezler 3.927 adet proje yürütüyor. 952 patent tescili yaptırdılar. Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarına milli gelirden ayırdığı pay yüzde 1’e yaklaştı. Aynı durum KOBİ’ler için de sözkonusu. TOSYÖV olarak KOBİ’lerin Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşma faaliyetlerini yakından izliyoruz. KOBİ’ler; asgari araştırmacı istihdamı sağlayamadıkları için Ar-Ge Merkezi açamıyorlar. Bu nedenle Teknoparklarımızı dolduruyorlar. KOBİ’ler Teknoparklar’da 28.506 araştırmacı çalıştırıyor. Bitirdikleri Ar-Ge proje sayısı 11.768 oldu. Halen yürüttükleri 7.333 adet Ar-Ge projesi bulunuyor. Teknoloji tabanlı KOBİ işletme sayısı da 2.778 adeti buldu. Ayrıca bu veriler hızla yükseliyor. Dahası; 2014 yılında KOBİ’ler 270 adet patent aldılar. Teknoparklardan yaptıkları ihracat 2014’te 1.5 milyar doları geçti.”
Yalçın Sönmez, sözlerine şöyle devam etti: “Kalkınma politikalarımız kapsamında; imalat sanayisinin gelişimini hızlandırabilir, ileri teknolojiyle üretimin ağırlığını artırabilir, KOBİ’leri Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya yönlendirebilir ve bu faaliyetlere etkin destek sağlarsak; 2023 hedeflerini görebiliriz. Rekabet gücü, rekabet araçlarının verimli ve etkin kullanımından geçiyor. Bu araçların doğru seçimi ve kamuca desteklenmesi açısından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hizmete sunduğu Girişimci Bilgi Sistemi önümüzdeki dönem için rehber olabilecek niteliktedir. Sistemin işaret ettiği alanlardan KOBİ’ler için yaşamsal önemde olanlarından birkaçını hatırlatayım:
- İhracat yapan firmaların karlılığı ihracat yapmayan firmalara göre daha yüksek. İhracat desteklenmeli.
- Tasarım yapan firmalar yapmayana göre daha karlı. Tasarım desteklenmeli.
- Yüksek teknoloji temelinde ölçek büyüdükçe Türkiye ekonomisindeki karlılık Almanya’yı bile geçiyor, ölçek ekonomisine götüren tüm KOBİ faaliyetleri desteklenmeli.
- Yüksek teknoloji üretmek isteyen; 10 kişiden az çalışanı olan mikro ölçekli firmalarda ilk 4 yıl boyunca zarar oluşuyor. Buna ‘Ölüm Vadisi’ deniyor. Bu firmaların, ölüm vadilerini güvenli geçişi noktasında destek mekanizmaları düzenlenmelidir.”
Sönmez, bu söylediklerinin ‘kırsal kalkınma’yı da kapsadığını ve KOBİ’lerin kırsal kalkınmanın da temel dinamiği olduğuna dikkat çekti:“Yapısal dönüşüm kırsal kalkınma alanında büyük önem kazanmıştır. KOBİ’leri Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarırsak, Türkiye Orta Gelir Tuzağı’na takılıp kalmayacak, 2023 vizyon hedeflerine ulaşacaktır.”
Ege’nin
TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İhsan Beşer, 2006’da TOSYÖV Afyonkarahisar Destekleme Derneği Başkanı olduğundan bugüne kadar pek çok etkinliğe imza attıklarını, “Avrupa Birliği sürecinde KOBİ’lerin rekabet gücü” adlı toplantıyla başladıklarını, ardından 1. Afyon KOBİ Zirvesi ve 2. Afyon KOBİ Zirvesi’ni gerçekleştirdiklerini anlattı. Bu etkinliklerle son 10 yılda Afyonkarahisar’ın ve KOBİ’lerin gelişmesiyle ilgili çabaladıklarını aktaran Beşer, 1. Afyon KOBİ Zirvesi’ni düzenlediklerinde Bakan Prof.Dr. Veysel Eroğlu’nun DSİ Genel Müdürü olduğunu ve toplantılarına katıldığını ifade etti. Beşer, o toplantıda Afyonkarahisar’ın para kazanan sektörleri olarak mermer-doğaltaş ve gıda ve termal turizm sektörlerini ele aldıklarını kaydetti.
İhsan Beşer, 2000’li yıllarda Afyon’da 2, 2006’da yalnızca 5 otel bulunduğunu bugün ise otel başına ortalama 35 milyon TL’lik yatırım yapmış toplamda 20-25 işletme sayısına ulaşıldığını aktardı: “Bu tablo dikkatlerden kaçmaması gereken Afyonkarahisar’ın hem içeriden, hem de dışarıdan yatırım çektiğini, çekmeye devam ettiğini gösteren bir tablodur. Afyonkarahisar ekonomisinin geldiği nokta açısından da önemli bir göstergedir.”
Ege’nin parlayan yıldızı Afyonkarahisar için emek sarfeden herkese tek tek teşekkür eden Beşer, şunları ifade etti: “TOSYÖV Afyonkarahisar Destekleme Derneği olarak en önemli hedeflerimizden biri de ilimizin ihracatına olumlu katkılar sağlamaktır. Bunun için de Çin Halk Cumhuriyeti, ABD, Almanya, Rusya, Malezya Büyükelçileri ve Ticaret Müsteşarları’nı ilimizde misafir edip işadamlarımızla biraraya getirdiğimiz gibi bazı işletmelerimizin de yurtdışındaki firmalarla işbirliğini sağlıyoruz. Bu görüşmelerimizde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Türk ekonomisinin işletmecileri olarak yabancılardan gördüğümüz iş talepleri karşısında yaşadığımız mutluluğu kelimelerle ifade etmemiz çok zor.”
İhsan Beşer, Afyonkarahisar’ın marka şehir olduğunu vurguladı: “Bir şehrin marka olması için sadece marka KOBİ’ler olması yetmez. Tarihsel kök lazımdır. Sultan Divani Mevlevihanesi bir markadır. Et ürünlerimiz, lokumumuz, birer markadır. Tarihsel köklerimizin eşsiz eserlerinden Kalemiz bir markadır. Afyon Kocatepe Üniversitesi bir markadır. Ve son yılların en önemli projelerinden olan, ilimiz için bir yaşam alanı ve vizyon eser olarak Akarçay bir markadır. İlimizin yakaladığı bu kalkınma sürecinde ve olumlu şekilde yol almasında başta sayın Bakanımız’ın himayelerinin, ilimizin yerel idarecileri ve sivil toplum kuruluşları arasındaki uyumla işbirliğinin payı da büyüktür.”
Teşekkür
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, TOSYÖV’ün illerinde düzenlediği “KOBİ’lerin Orta Gelir Tuzağı’ndan Kurtarılmasında Orman ve Su Politikaları” konulu toplantıya Belediye olarak destek vermekten dolayı mutlu olduklarını dile getirerek, toplantıya katılan ve destek veren başta Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr. Veysel Eroğlu ve Afyonkarahisar Valisi Hakan Yusuf Güner olmak üzere herkese teşekkür etti.
Afyonkarahisar’ın
Afyonkarahisar Esnaf Sanatkar Odaları Birliği (ESOB) Başkanı Abdülkadir Konak, teknolojide yaşanan hızlı değişimin karşısında esnafın teknolojilerini yenileyemediğini söyledi. Konak, bu anlamda esnafların yok olması tehlikesi yaşadığını ve tüketicinin ödediği bedel karşısında daha fazla tatmin beklediğini ifade etti. İhsan Beşer’in ilin markalarını saydığı konuşmasına atıfta bulunan Konak, Afyonkarahisar için en değerli markalardan birinin de Orman ve Su İşleri Bakanı Prof.Dr. Veysel Eroğlu olduğunu dile getirdi. Konak, ilin büyük bir gelişim sürecinde olduğunu da sözlerine ekledi.
Türkiye çok
Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan Yardımcısı Ramazan Avcı, yapısal reformlar yanında eğitim anlamında da çalışmalar yapıldığını söyledi. Avcı, “2023 hedefleri için çok çalışmalıyız. Bizler yürürken diğer ülkeler koşuyor. 2002 ile 2012 arasında yakaladığımız yüzde 72’lik büyüme oranlarını tekrar yakalayabilirsek 25 bin dolar seviyesine yaklaşabiliriz” dedi. ‘Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtulmak için Türkiye’nin şansı bulunduğunu belirten Avcı, 2023 hedeflerini yakalamakta sıkıntı olmayacağını öngördüklerini kaydetti.
OTURUM
Türkiye'nin tıbbi ve ıtri bitkiler üretme potansiyeli yüksek
Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen oturumun moderatörlüğünü TOSYÖV Başkan Yardımcısı ve TOSYÖV Afyonkarahisar Destekleme Derneği Başkanı İhsan Beşer yürüttü.
Orman Genel Müdürlüğü Eskişehir Orman Bölge Müdürü Recep Ateş, Tıbbi ve Itri Bitkiler Merkezi’nden sözetti. 45 bin metrekare tesis alanına sahip Merkez’in yeşil yapı olarak kurulduğunu, tesisin tüm enerji ihtiyacının ekolojik olarak üretildiğini anlattı. Ateş, şu bilgileri verdi: “Tesiste rüzgar, güneş ve toprak enerjisi elektrik enerjisine çevriliyor. Gösteri Serası’nda 85 adet egzotik, tropik ve endemik bitki yetiştiriliyor. Işık tüpleriyle aydınlatılan toplantı salonumuz mevcut. Laboratuvarımızda bitkilerin her türlü ekstratı gibi maddeleri temin edip elde edebiliyoruz.”
Türkiye’nin tıbbi ve ıtri bitkiler potansiyelinden sözeden Ateş, “Örneğin; defne. Türkiye’nin yıllık 98 bin ton üretim yapacak potansiyeli var, yalnızca 15 bin ton üretim yapılıyor. 11 bin ton kekik üretim potansiyelimiz var, 2 bin ton ihraç etmişiz. Türkiye’nin müthiş bir potansiyeli var, işin ecza ve kimya boyutu da var. Hedefimiz Türkiye’nin endemik tıbbi ve ıtri bitkilerini tanıtmak ve bu bitkilerden endüstriyel ürünler elde edilmesine öncülük etmek. Üniversite ile de işbirliği yapıyoruz. Ekonomik ve ekolojik fayda sağlamak istiyoruz. Bu bitkilerin tarlalarda üretilmesi de hedeflerimiz arasında. Doğal ortamda yetişen bitkilerin de tahrip olmamasını sağlayacağız. İstihdam yaratacağız. 45 tür bitki yetiştirmeye başladık.”
Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Duygu Kızıldağ, yalnızca ‘Orta Gelir’ değil, ‘Yüksek Gelir’de de tuzağa düşülebileceğini belirterek, bu olguyu ‘Gelir Tuzağı’ diye tanımlamak gerektiğini söyledi. “Verimlilik artık bir zorunluluk” diyen Kızıldağ, Ar-Ge çalışmalarına inovasyonun katkı sağladığını aktardı. Kızıldağ, inovasyon yolculuğunda başlangıçta taklit yönteminin bile işletmeyi geliştirebileceğini ve sonrasında üretimlerinde inovasyona ulaşılabileceğini kaydetti: “Stratejiniz yoksa siz yoksunuz. Afyonkarahisar, Orta Gelir Tuzağı risk bölgesi içinde.”
Afyonkarahisar’ın tarım ve hayvancılık, maden ve jeotermal kaynaklarının iyi durumda olduğunu vurgulayan Kızıldağ, mermercilerin mutlaka tasarıma yönelmeleri gerektiğini anlattı. Turizmin çeşitlendirilebileceğini belirten Kızıldağ, ilin organik tarım ve organik hayvancılık konusunda da müsait olduğuna değindi. “Herkes için tek bir doğru büyüme stratejisi yoktur” diyen Kızıldağ, Afyonkarahisar’a uygun politikaların hayata geçirilmesinin daha iyi sonuç vereceğini savundu.
Zafer Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Yusuf Balcı, Afyonkarahisar’ın dış ticaret fazlası veren bir kent olduğunu, bunun da mermerden kaynaklandığını belirtti. Birbirine komşu olan benzer üretim yapan ilçeleri birleştirerek yenilikçilik yönünde ajansın yeni bir strateji geliştirdiğinden sözeden Balcı, kalkınma ajanslarının sadece hibe veren bir kuruluş olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti. Ajansların bölgesindeki tüm paydaşların faaliyetlerini kontrol ettiğini, tüm kaynakların düzgün paylaşılmasını sağladığını kaydeden Balcı, Afyonkarahisar’da yerel ekonomik gelişim programı eylem planını hazırladıklarını ve yapılacak yatırımların bu plana göre yönlendirileceğini açıkladı. Yaklaşık 18 milyon TL’lik destek sağladıklarını aktaran Balcı, “Ajansımızın attığı her taş yerini bulmalı, hatta 2 kuşu birden vurmalı” dedi.
Türk Patent Enstitüsü Patent Uzmanı Mehmet Nurşad Sözer, buluş ve patent ilişkisinden sözetti. Patent başvurusunda bulunmadan asla bir markayı paylaşmamak gerektiği konusunda uyaran Sözer, Türk buluşçularının hata yaptığı noktalara değindi. Tıraş bıçağı üreten bir markanın yaklaşık 800 patenti bulunduğu örneğini veren Sözer, KOBİ’leri uyardı: “Bir patentle kesinlikle iş bitmez. Patent başvurusu mutlaka ticarileştirilmeli. Patentler artık bir başkasını durdurmaktan çok, markayı stratejik varlık olarak kullanmak için. Patentli teknolojilere ulaşmak çok önemli. Yabancı bir buluş Türkiye’ye giriş yapmamışsa herkes kullanabilir, yabancı dilde patent dökümanların artık Türkçe çevirilerine de ulaşabilirsiniz. Buluş ölmüşse herkes kullanabilir, bu nedenle buluş veri tabanlarını incelemek çok önemli.”
KOBİ’ler için yürüttükleri Hezarfen Projesi’ne de değinen Sözer, Afyonkarahisar’da da bu projeye katılım sağlanabileceğini kaydetti. Patentin çok maliyetli olduğu önyargısından kurtulmak gerektiğini vurgulayan Sözer, patent alma konusunda KOSGEB ve TÜBİTAK teşvikleri bulunduğunu da anımsattı. Yeni Patent Kanunu’na ilişkin yenilikleri de aktaran Sözer, 2015 yılından itibaren patentlerin ticarileştirilmesi halinde gelir vergisinden yüzde 50 indirim yapılacağını açıkladı. Sözer, yakın zamanda Teknoloji Transfer Platformu diye bir internet sitesini de hayata geçireceklerini anlattı.
Panelde son sözü alan TOSYÖV Genel Sekreteri ve KOSGEB Başkan Başmüşaviri Halil Özgökçe, KOSGEB ve TOSYÖV olarak tüm birim ve personelleriyle KOBİ’lerin hizmetine hazır olduklarını söyledi. Özgökçe, KOBİ’lerin KOSGEB hizmet ve desteklerinden daha fazla yararlanmalarını temenni ettiklerini ifade etti.