banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Tacirler Yatırım Baş Ekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen;  “Sürdürülebilir büyüme için 2020 fırsat”

Ekonomik daralmada dibi gördük diyen Tacirler Baş Ekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen, “Ekonomi yönetiminin kuru reel olarak belirli seviyede tutma çabası var. Dolayısıyla kur kaynaklı ikinci bir dip beklemiyorum. Ancak bu politikaların sürdürülebilirliği sorunu var. Üretim ve verimlilik odaklı kaliteli büyüme süreci için 2020 iyi değerlendirilmeli” dedi.

EKONOMİST 01.01.2020, 07:35 31.01.2020, 09:18
18760
Tacirler Yatırım Baş Ekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen;  “Sürdürülebilir büyüme için 2020 fırsat”
banner625

Ekonomideki yaralar 2019 yılında sarılmaya çalışılsa da henüz bunun yüzde 100 gerçekleşmediğini söyleyen Tacirler Yatırım Baş Ekonomisti Özlem Bayraktar Gökşen, “Geçtiğimiz yıllarda özel sektörün borçluluğu tarihin en yüksek seviyesindeydi. ABD Türkiye ilişkilerinin siyasi ayağı gibi birçok faktör üst üste geldi.  Kur şokundan ciddi oranda etkilendik. Bu yıl ağırlıklı ekonomide dengelenme ya da yaraların sarıldığı bir süreç geçirdik. Ancak henüz yaraları yüzde 100 sardığımız söylenemez” dedi.
Gökşen, dengelenme sürecinde doğru adımların atılıp atılmadığına ilişkin sorumuzu şöyle yanıtladı: “Ekonomi yönetimi toparlanma sürecinde farklı bir politika ile ilerledi. Kimine göre toparlanma sürecinde cari açık kapandı mı? Kapandı. Ekonomi 2019 yılında daralmadan devam edecek mi? Yıllık büyümede evet. Enflasyon yüzde 25 seviyelerinden düşük iki haneli seviyelere döndü. 2019 yılı sonu itibariyle de bir toparlanma olduğunu görüyoruz. Bunun sürdürülebilirliği ise tartışılır.”

Sürdürülebilir büyüme için…
Krizden çıkışta ‘konvansiyonel’ politikaların çok benimsenmediğini ve kamunun daha fazla işin içinde olduğu bir modelin oluşturulduğunu aktaran Gökşen, politikaların sürdürülebilirlik sorunu ile ilgili nedenlerini ise şöyle anlattı: “İktisat politikasının en önemli sorusu şu; ‘Resesyona girmeden ekonomileri belirli oranda büyütebilir miyiz?’ Ülke olarak şu anda üretim odaklı verimliliği artırmamız gerekiyor. Nasıl? Yatırımlarla. Ama hala borç azaltım sürecindeyiz. Ciddi teknoloji transferini, faktör verimliliğini beraberinde getiren yatırım ivmesi yok. Kısa vadede olur mu? Kısa vadede bunu beraberinde getirecek düzlem de yok. Ticari kredilerde artış var ama artışların önemli kısmının borç azaltım sürecinde yaraları sarmak için kullanıldığını biliyoruz. O kredileri yatırım ivmesi gibi görmemek lazım. Yatırım ivmesi olabilmesi için sadece faiz ortamıyla değil güven ortamıyla da güçlendirmek gerekiyor. Yabancı yatırımcı önümüzdeki 10 seneyi 20 seneyi görmeli. Faizler düşük diye güven ortamı olmaz. 2020’de buna kafa yormak gerekiyor.”
Ekonomik olarak 2019’da yüzde 0.5, 2020’de ise yüzde 3.5 büyüme seviyesini öngördüklerini dile getiren Gökşen, oranlardan ziyade büyümede niteliğin daha önemli olduğunu kaydetti. 2020 için çok kaliteli bir büyümeyi öngörmediklerini dile getiren Gökşen, gerekçesini ise şöyle aktardı: “Büyümenin ana motoru özel sektör tüketimi olacak. Zaten resesyona girmiş bir ekonomiden çıkarken yatırım ivmesi ile çıkılması beklenmez. Bu ekonominin en önemli yapı taşlarından biri olan özel sektörün tüketimi de ciddi oranda yara aldı. Son 1.5-2 aydır kamunun öncülüğünde başlayan ama sonrasında özel bankaların da katıldığı ciddi kredi ivmesi görüyoruz. Dolayısıyla çok genele yayılmış kaliteli büyümeden bahsedemeyiz. Bu 2021 sonrası için de soru işaretleri yaratıyor.”

Kaliteli büyüme formülü
Ekonomide kısa vadeli çözümlerin anlık sorunlara çare aradığının altını çizen Gökşen, kaliteli büyüme sürecinin neden önemli olduğunu şöyle anlattı: “Kaliteli büyümeden kastımız; üretim sürecine daha odaklı büyüme şekli. Verimliliğin arttığı bir büyüme şekli. Örneğin; istihdam tarafına bakalım. Türkiye’de genç işsizlik sorunu dışında bir de eksik istihdam sıkıntımız var. Eksik istihdamdan kastımız; iş arayan ile açık iş sayısının birbiriyle örtüşmemesidir. İş ile istihdamın örtüşmesi lazım. Ama ihtiyaca uygun eğitim verilmemesinden kaynaklı olarak iş kollarında açıklar oluşuyor. Kaliteli büyüme bu sorunlara çözüm sağlamak zorundadır. 2019 yılında cari açık vermeden büyüme sağladık. Burada TL’nin reel anlamda değer kaybının rekabetçilik yolundaki etkisi ile öne çıktığını gördük. 2020 yılında da politikaların bu yönde çerçevelendiğini görebiliriz. Şu anda reel kur endeksi 78’lerdeyse muhtemelen 75-80 aralığında oluşturulabilecek bir reel kur stratejisi ile ilerleyeceğiz. Kurum olarak bu yıl yüzde 3.5 büyüme diyoruz. Cari açıkta 12 milyar dolar bekliyoruz. Bu da GSYİH’nın yüzde 1.5’u.”

Yeni hikaye yeni politikalar
Toplumun birçok kesiminde dile getirilen ekonomide ‘yeni hikaye’ yaklaşımının iktisatta karşılığı ekonomide dönüşüm. Ve son yıllarda ekonomi yönetiminden beklenen de bu… Özlem Bayraktar Gökşen, hikaye veya dönüşümden kasıtlarının üretim odaklı büyüme modeli olduğunun altını çizerek bu süreçte yapısal reform konusunun önemli olduğunu söyledi: “Yapısal reformların sonuçlarının uzun vadeli karşılığı olduğunu da unutmamak lazım. Düşük büyüme ile dengelenmenin devam etmesi aynı zamanda hırpalayıcı olabilir. Çok az büyüyen ekonomide konu borç sorununa dönebilir. GSYİH’yı nominal olarak büyütemezseniz borç daha fazla gözünüze batmış olur. O yüzden ekonomi yönetimi hızlıca boğulmadan ekonomiyi toparlama sürecine girmek istiyor. 2020’de kamu öncülüğünde bu yaklaşımın desteklendiğini görüyoruz. Mali politika da para politikası da bunu desteklemeye devam ediyor. 2020 reform politikalarının devreye alınacağı yıl olmalı. 2020’nin bir önceki yıla göre daha iyi bir yıl olacağını düşünüyoruz. Bu süreci reformlar noktasında iyi değerlendirmek lazım. Piyasanın anladığı yapısal reform süreci ile ekonomi yönetiminin yapısal reform süreci aynı değil ama bir yerde buluşması beklenir.”

Yatırımcı profili kısa vadeli bakıyor
Türkiye ekonomisine yatırımcının bakışındaki önemli değişiklik ise kısa vadeli olması. Eskiden tam tersi bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Gökşen, bir süredir kısa vadede birtakım fırsatları yakalamaya çalışan profil ile karşı karşıya olduklarını belirterek, “Kastettiğim ise hisse senedi, tahvil gibi yatırım araçları ile gelenler. TL varlıklar için de 2019 yılına göre daha iyi bir yıl olacağını düşünüyorum” dedi.
“Bölgesel ekonomideki yavaşlama büyüme üzerinde risk yaratıyor”Global büyüme endişeleri 2019 yılı boyunca gelişmiş ülke merkez bankalarının oldukça hızlı bir biçimde strateji değişimlerini beraberinde getirdi. Global büyüme üzerinde aşağı yönlü revizyonların en önemli nedeni olarak da ABD-Çin arasında devam eden ticaret müzakereleri ve bu görüşmelerin dünya tedarik süreci üzerinde olumsuz etkisi gösterildi. Çin ekonomisindeki yavaşlama özellikle Euro Bölgesi ekonomileri ve özellikle Almanya üzerinde negatif etkiler yarattı.
Özlem Bayraktar Gökşen, “Bu noktada Türkiye’nin en önemli ihracat pazarı olan bölgedeki büyüme problemlerinin daha ön plana geldiğini gördük. İSO Türkiye İhracat İklimi Endeksi’ni yakından takip ediyoruz. Ve son dönemde zayıflamanın hızlandığını görüyoruz. Reel kur anlamında rekabetçi görünüm korunmaya çalışılırken bölgesel ekonomilerdeki yavaşlama eğilimi bu noktada büyüme üzerinde bir risk faktörü olarak öne çıkıyor” diye konuştu.
2020 yılında ABD-Çin arasındaki ticaret müzakerelerinin devam etmesini ve yine önemli oynaklıklar yaratmasını beklediklerini kaydeden Gökşen, bu çerçevede dış ticarette artan korumacılık eğiliminin global tedarik zinciri üzerindeki olumsuz etkilerinin de devam edeceğini öngördü: “ABD özelinde resesyon sonrasında büyüme döngüsünün 10 seneye ulaşması, yakın dönem resesyon beklentilerini bir miktar artırıyor. Bunun yanı sıra Avrupa tarafında para politikası güdülü ekonomik canlandırma politikalarının etkilerinin sınırlı kaldığı ve dolayısıyla maliye politikalarını düzeltmenin çok daha fazla kullanıldığı bir döneme girişten bahsedebileceğiz. Gelişmiş ülkelerde büyüme görünümüne ilişkin belirsizliklerin devamını beklerken ihracat sektörü açısından diğer pazarların bir miktar daha öne çıkması beklenebilir.” 

Yorumlar (0)