Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Sibel Kulaksız: “Türkiye bölgesel işbirliğiyle potansiyel büyümesini artırabilir”
Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Sibel Kulaksız, Türkiye’nin yakın çevresiyle üretim ve ticaret işbirliğinde büyük potansiyeli olduğunu belirterek, “Tarihi geçmişiyle ülkemiz bölgesinin dikkat çeken ülkelerinden biri. Enerji, lojistik, turizm gibi alanlarda ülkeler arası işbirliğinde önemli bir yatırım ve kalkınma potansiyeli ortaya çıkacaktır. Şu andaki zorlukları biliyoruz. Ama aşılmayacak nitelikte değil” dedi.
Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Sibel Kulaksız ile İstanbul’da biraraya geldik. Washington DC’de ikamet eden ve Dünya Bankası’nda çalışan Kulaksız, Türkiye’yi yakından takip ediyor. Ülkenin ekonomide bölgesel potansiyeli kucaklayacak yeni bir hikayeye ihtiyacı olduğunu söyleyen Kulaksız, ‘Avrupa Birliği’ örnek alınarak Türkiye’nin komşu ülkeleri başta olmak üzere bölgesel kalkınma stratejisinin lokomotif ülkesi olabileceğini söyledi.
Dünya Bankası görevinde bugüne kadar Ortadoğu, Afrika ve son olarak Asya Bölgesi’ndeki ülkelerden sorumlu olan Kulaksız, “Ülkelerin kalkınma stratejisine bakınca tek başına olmaktansa bölgesel başarının daha fazla ivme yakaladığını gözlemliyoruz. Tarihi geçmişiyle ülkemiz bölgesinin dikkat çeken ülkelerinden biri. Enerji, lojistik, turizm gibi alanlarda ülkeler arası işbirliğinde önemli bir yatırım ve kalkınma potansiyeli ortaya çıkacaktır. Şu andaki zorlukları biliyoruz. Ama aşılmayacak nitelikte değil” dedi.
Ülkede küçük pastadan pay alma kaygısının olduğunu oysa pastayı büyütecek birçok avantaj bulunduğunu dile getiren Kulaksız, Dünya Bankası olarak Türkiye’nin yakın çevresiyle üretim ve ticarette büyük potansiyeli olduğunu saptadıklarının altını çizdi. Kulaksız, görüşlerini şöyle aktardı: “Ülkelerin birbiriyle entegre bölgesel kalkınmasının yolu özel sektör işbirliğinden geçiyor. Böylece verimlilik artarken dev yatırımların finansal kaynağının bulunması da kolaylaşıyor. 3 noktada çalışma olabilir: Politik reformlar, regülasyon uyumlaştırmaları ve büyük ölçekli yatırım projeleri.”
Türkiye’yi yakından takip ettiğini söyleyen Kulaksız, önümüzdeki dönem politikalarına ilişkin ise şu uyarıyı yapıyor: “Global ekonomide tedarik zincirinde bozulma var. ABD, 2022 ortalarına doğru faiz yükseltmeye başlayacak. Bu bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin dikkatli olması anlamına geliyor. Zira sermayenin ABD’ye kayması anlamına geliyor. Bu noktada ekonomiyi sadece para politikası olarak görmemek gerekiyor.”
Makro ekonomist olarak sadece; faiz ve kur özelindeki para politikasının konuşulmasının ülkede sıkıntıyı gidermediğini kaydeden Kulaksız, para politikasıyla birlikte maliye politikası, finansal sektör ve reel ekonomi politikalarının gündem olması gerektiğini ve tümünün stratejik olarak ele alınmasının doğru olacağını savundu.
Türkiye ve bölgedeki diğer ülkelerin ekonomilerine ilişkin Sibel Kulaksız’ın liderliğinde Dünya Bankası tarafından yayımlanan Levant Ekonomik Entegrasyonu kitabı (Over the Horizon: A New Levant) önemli tespitler içeriyor. Kulaksız, tespitlerini şöyle ifade etti: “Bulgular çok net gösteriyor ki ekonominin her sektöründe kullanılmayan ciddi potansiyeller var. Kitapta da her bir sektörün ayrı ayrı incelenmesinde açıkladığımız gibi hem mal hem de hizmetler piyasalarında ekonominin kullanılmamış kaynaklarını hayata geçirmek durumundayız. İstihdam yaratabilecek sınır aşırı büyük yatırım projelerinin yanısıra ekonomik politika reformları ve regülasyon düzenlemesi eş zamanlı yapılmalı.”
Makro politikaların bir plan dahilinde uygulanmasıyla rekabet edebilecek sektörlerde yatırıma öncelik verilerek üretimin ve verimliliğin artırılabileceğini dile getiren Kulaksız, sınırlı kaynakların fizibilitesi öncelikli yapılmış projelerde yeniden ele alınmasının önemine dikkat çekti.
“Finansman açığı Dünya Bankası veya IMF programı ile kapatılabilir”
Ülkenin ciddi dolarizasyon riskiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Kulaksız, yapısal reformlara öncelik verilmesini istedi. Plan ve program dahilinde ekonomi için yeni bir yol haritası oluşturulmasının mümkün olduğunu savunan Kulaksız, “İhtiyaç olan uzun soluklu stratejidir. Ayrıca ülke olarak finansal açığımız var. Rezervleri yükseltmek lazım. İyi haber cari açığımız düzeliyor. Türkiye hem IMF hem Dünya Bankası’nın üyesi. Finansal ihtiyacı için program talep ettiğinde dikkate alınacaktır. Üstelik borçlanma maliyeti piyasalara kiyaslandiginda daha uygun olacaktır” dedi.
İkinci önemli konunun piyasaya güven verecek politikalar olduğunu belirten Kulaksız, “Ekonomi politikasında en az 3-4 yıllık stratejiye ihtiyaç var. Yapilmasi gerekenler belli. Ülkemizde son derece köklü kurumlar ve iyi donanımlı bürokratlar var. Eminim dışarıdan bir uzmanlığa bile gerek olmadan dogru ekonomi politikalari eszamanli uygulanabilir” diye konuştu.
IMF ve Dünya Bankası’nın ihtiyaç halinde bu noktada destek sağlayabileceğini dile getiren Kulaksız, “Ekonomide stabilizasyon ana hedef olmalı. Bunun için oluşturulacak stratejide sadece kur ve faize odaklanılmıyor. Yatırım, tasarruf politikaları, kamu maliyesi, para politikası, ödemeler bilançosu gibi dengelere aynı anda bakılıyor. Bütçe dengesi dikkate alınıyor. Nerelerden tasarruf edilebileceği, tasarrufların hangi öncelikli ve verimli alanlara aktarılacağı detaylı programlar ile tavsiye ediliyor” diye ekledi.
Dünya Bankası Türkiye’ye 7.1 milyar dolar destek sağlıyor
Pandemi sonrası için kapitalizmin dönüşümden geçtiğini ve ‘özel sektör destekli büyüme’ modelinin devam ettiğini aktaran Sibel Kulaksız, detayları ise şöyle açıkladı: “Pandemi sürecinde bazı gruplar daha fazla zarar gördü. Fakirliğe düşen veya fakirliğe düşme riski altındaki insan sayısı veya grupların sayısı arttı. Bu gruplara sosyal destek sağlanması kamuoyunca kabul edilmiş durumda. Bu destek nakit olarak yapılmalı. Ülkemizde de fakirliğe düşme riskinde olan dezavantajli gruplara nakit destek sağlanmalı ve bunu kaldıracak bütçe var. Dünya Bankası’nın ve IFC’nin özel sektöre desteği devam edecek. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler ile kadın girişimcilerin büyük bir şansı var.”
Dünya Bankası ve IFC’nin, Türkiye’yi ortanın üstü gelir grubundaki ülkeler kategorisinde değerlendirdiğini hatırlatan Kulaksız, şu bilgileri verdi: “Bu yılın öncelikleri Pandemi ile mücadelenin yanı sıra dijital ekonominin geliştirilmesi, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması ve kadınların ekonomik yönden güçlendirilmesi. Bu alanlarda sunulan proje tekliflerine öncelik veriliyor. Paris İklim Anlaşması’nı Türkiye’nin onaylaması muazzam ve gurur verici. Çevreye zarar vermeyen yatırımlar ilk aşamada yüksek maliyetli görülse de özel sektör liderlerine hızlı transformasyon tavsiye ediyoruz. Avrupa Konseyi, bu sene Eylül ayında Türkiye parlamento temsilcisi tarafından hazırlanan iklim değişikliğiyle mücadele raporunu onayladı. Bu rapor, cezai tedbirleri yeniden düzenleyerek caydırıcı bir yapı kurmayı hedefliyor. Bunun yanısıra Dünya Bankası Grubu, İklim Değişikliği Eylem Planı kapsamında çevreye faydalı girişimler için global olarak yıllık 25 milyar dolar finansman sağlamayı taahhüt etti. Türkiye’de ise Dünya Bankası’nın toplam 7.1 milyar dolarlık 22 projesi var. Buna ilaveten Küresel Çevre Fonu da dahil olmak üzere toplam 7.6 milyar dolarlık proje finanse ediyor.”
İhracat odakli büyüme modeli
Sibel Kulaksız, Türkiye’nin 2021 yılını yüzde 8’e yakın büyüme ile kapatacağına inandığını belirterek, Dünya Bankası’nın da 2022 için büyüme tahminlerini yüzde 5’e çıkardığını hatırlattı. Türkiye’nin büyümede yüzde 5’i geçebileceğini öngören Kulaksız, “Tüketim ağırlıklı büyüme var. Yeni büyüme modelinde ihracatın büyümenin lokomotifi olması hedefleniyor. Bu süreçte Türkiye’de rekabetçi sektörlerde ara mal üretimine ağırlık verilmesi desteklenmelidir” dedi.
Sanayileşme odaklı büyümenin iyi bir gelişme olduğunu paylaşan Kulaksız, ancak tek başına yeterli olmadığının, tarım alanında da üretimin artırılması gerektiğinin altını çizdi. Gümrük, ulaştırma, lojistik gibi alanlarda iyileştirmenin önemli olduğunu savunan Kulaksız, örneğin; Amerika ve Türkiye’nin ortak Afrika Kıtası’na yönelik altyapı yatırım projeleri yapabileceğini söyledi. Dünya Bankası’ndaki görevi nedeniyle önümüzdeki dönem Afrika Kıtası’nın yıldızının parlayacağını öngören Kulaksız, Türkiye için avantajlı bir durumun sözkonusu olduğunu anlattı.