Page 43 - KobiEfor_Eylul_2020
P. 43
Öte yandan hükümetler de yaşanan bu değişim-
den güçlenerek çıkmak için üretim ağlarını ülke-
lerine çekecek aksiyonlar alabilir. Örneğin; daha
güçlü bir tedarikçi ekosistemi geliştirmek, alanın-
da uzmanlaşmış bir istihdam yaratmak, altyapıları
güçlendirmek ve iş dünyası için cazip bir ticari or-
tam sunmak bunlardan birkaçı.
göre yanıt; hem “evet” hem de “hayır”. Endüstri-
yel tedarik ağlarının bugünkü şeklini almasının
ardında ekonomik bir mantık var. Bu ağın ölçeği,
karmaşık ve birbirine bağlı yapıları düşünüldüğün-
de değer zincirlerini yeniden yapılandırmak olduk-
ça zor. Bununla birlikte MGI değerlendirmelerine
göre, küresel çapta ihraç edilen ürünlerin yüzde
Can Kendi
15 ilâ 25’i (ki bu yıllık 2.9-4.6 trilyon dolar değerin-
de ticaret anlamına geliyor) gelecek 5 yılda başka
ülkelere taşınabilir. Bu kararların alınmasında ise Uluslararası ticaret alanında güçlü fırsatlar ve
temelde iki faktör etkili olacak: 1) Üretimi başka riskler: McKinsey & Company Türkiye Ülke Direk-
yere taşımanın maliyeti gibi ekonomik nedenler. 2) törü Can Kendi, her dört operasyondan birinin yer
Kritik bulunan ürünlerin yerli imalatına karar ve- değiştirme potansiyeli taşıdığı bu yeni dönemde
rilmesi gibi politik nedenler. Türkiye’nin fırsatlar ve risklerle karşı karşıya ol-
Kurumlarda dirençliliği artırmanın pek çok et- duğunu söyledi: “COVID-19 küresel salgını önce-
sinde tüm dünyada maliyet yapılarının değiştiği ve
kili yolu var: MGI raporuna göre, tedarik zincirin-
sanayide dijital teknolojiler devriminin yaşandığı
de dirençlilik kazanmak için üretim lokasyonlarını
bir süreç başlamıştı. Aralık 2019’da yayınladığımız
değiştirmenin yanında pek çok farklı faktör de de-
araştırmada, küresel çapta yöneticilerin yüzde 70’i
ğerlendirilmeli. Örneğin; operasyonel seçimler ve
tedarik ağı yapısı, yıkıcı koşullar karşısında şirke- küreselleşme ve kaynak yönetimi stratejilerinde
tin kırılganlıklarını artırabilir ya da azaltabilir. Sı- değişiklik öngörüsünde bulunmuştu. Aynı araş-
fır-stoklu üretim, tek bir tedarikçiye bağlı kalmak, tırmada katılımcıların yüzde 32’si operasyonlarını
ikamesi az olan özel mallara bağlı üretim ve borç son kullanıcıya yakınlaştırdığını ve yüzde 24’ü de
yükü gibi faktörler kriz anlarında güçlü finansal tedarikçilerini çeşitlendirdiğini belirtmişti. Ancak
şoklar yaşanmasına sebep olabilir. COVID-19 bu aksiyonların hızlanmasını gerektirdi.
Bugün yöneticilerin yüzde 90’ı tedarik zincirinde
dirençliliğe yatırım yapmayı planlıyor. Bu durum,
son araştırmamızın ortaya koyduğu üzere tedarik
zinciri ağlarında kısmi de olsa bir yeniden yapı-
lanma anlamına geliyor. Küresel ticaret ağı düşü-
nüldüğünde bunun yüzde 15 ilâ 25’inin yer değiş-
tirmesi demek pek çok fırsatın ve riskin bir arada
olacağı yeni bir süreç anlamını taşıyor. Böyle bir
ortamda sanayiden lojistiğe her alanda güçlü bir
atılım içerisinde olan Türkiye’nin bu dönüşümde
öncü bir rol alacak şekilde kendini hazırlamasının
önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir yandan altyapı,
Şirketler riskleri önleyecek adımları kriz gel-
işgücü ve teknoloji alanlarına yatırım yapılırken
meden atabilir: Tedarik zincirlerinde yer alan alt
bir yandan da değişen uluslararası ticaret dina-
tedarikçilerini detaylıca listelemek ve onları daha
iyi bir görünürlük ve şeffaflık için dijital bir yapı- miklerine uygun uygulamaların hayata geçmesi
da birbirine bağlı bir sistem olarak yapılandırmak, Türkiye’nin gücüne güç katacaktır. İnanıyoruz ki
çoklu üretim üslerini kullanarak esnek bir üretim ülkemiz işbirliği içerisinde hareket ederek ve işin
ağı kurmak, envanter tutmak ve şirket bilançoları- geleceğine yatırım yaparak, potansiyelini gerçeğe
nı güçlendirmek gibi… dönüştürecektir.”
(\OÖO KobiEfor 43