Üretim kapasitesiyle Avrupa’da 2., Dünya’da 6.’lığa yükselen ‘Plastik Endüstrisi’; Hedef; Türkiye’yi Dünya’da plastik üretiminin üssü haline getirmek
Avrupa başta olmak üzere Dünya’nın tamamında yeşil dönüşüm hız kazanıyor. Her sektörde olduğu gibi ulaştığı üretim kapasitesiyle Avrupa’da 2., Dünya’da 6.’lığa yükselen ‘Plastik Endüstrisi’nin hedefi; Türkiye’yi Dünya’da plastik üretiminin üssü haline getirmek. ‘Plastik Endüstrisi’nin sürdürülebilirliği için yeşil ve dijital dönüşmesi özetle ikiz dönüşmesi ve ürün başına karbon ayak izini asgari düzeye çekme noktasında yatırımlara da bir an önce başlaması gerekiyor.
Ambalaj, gıda, tarım, perakende, inşaat, elektrik-elektronik, beyaz eşya, otomotiv, ulaşım ve lojistik, enerji, yenilenebilir enerji, kimya, sağlık, ilaç endüstrisi, spor, hobi, tasarım, alışveriş, ev, ofis, hastaneler, okullar, oteller, marketler, işyerleri, fabrikalar, sanayi, üretim, ihracat gibi hayatımızın ve iş yaşamının her alanında, her sektörde ve her yerde kullanılan plastik, hafif, esnek, steril, şeffaf, güçlü, dayanıklı olma, yalıtım sağlama, kolay geri dönüşebilme özellikleriyle Dünya’nın en büyük endüstri kollarından biri.
Bugün plastik sektörü, Türkiye ekonomisinin en önemli aktörlerinden. PAGEV’in Türkiye Plastik Sektör İzleme Raporu 2022/3 Raporu’na göre; 10 milyon tonu geçen toplam üretimi, 40 milyar dolar civarındaki cirosu, 7 milyar doları geçen direkt ihracatı ve son 10 yılda GSMH büyümesini aşan yıllık büyümesiyle plastik sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı giderek büyüyor. Plastik sektörü, ulaştığı üretim kapasitesiyle Avrupa’da 2., Dünya’da ise 6.’lığa yükseldi. Uzmanlara göre; ‘Plastik Endüstrisi’nin bugünkü başarısını koruması ve geleceğe aynı başarıyı taşıması ancak bir an önce yeşil ve dijital dönüşümünü; özetle ikiz dönüşümünü gerçekleştirmesiyle mümkün.
“Plastik sektörü imalat sanayinin en genç en hızlı büyüyen sektörlerinden biri”
PAGEV (Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, plastik sektörünün imalat sanayinin en genç ve en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olduğunu belirterek, şu bilgileri veriyor:
• Sektörde yaklaşık 357’si yabancı sermayeli olmak üzere, 11.000 civarında firma faaliyet göstermektedir.
• Sektör 350.000 kişiye istihdam sağlamaktadır.
• Sektörün yıllık proses kapasitesi 10 milyon tonu aşmıştır.
• Yıllık 40 milyar dolarlık üretim değeri yaratmaktadır.
• Sektör ekonomiye yılda ortalama 14 milyar dolarlık katmadeğer sağlamaktadır.
• Sektörün ihracatçı sektörlere sağladığı mamul ve yarı mamullerle yaklaşık 12 milyar dolarlık dolaylı ve dolaysız ihracat katkısı vermektedir.
• Sektör, Türkiye’de 10 büyük ihracatçı sektör içinde yer almaktadır. Toplam kimya sektörü ihracatı içinde % 35 payla ilk sıradadır.
• Proses kapasitesi itibariyle sektör Avrupa’da ikinci, Dünya’da ise altıncı sıradadır.
• Global plastik sektörü içinde; üretimde %2.8, ithalatta %0.8, ihracatta %1.6 paya sahiptir.
• Sektör hammadde tedarikinde %85 ithalata bağımlıdır. Global polipropilen ithalatında ikinci, PVC ithalatında üçüncü, polistrien ithalatında altıncı ve polietilen ithalatında yedinci ülke konumundadır.
• Plastik sektörü 2017-2021 yıllarını kapsayan dönemde, yılda ortalama 915 milyon dolarlık makina ve teçhizat yatırımı gerçekleştirmiştir.
• 2021 yılında sektörün makine ve teçhizat yatırımı, 1 milyar 16 milyon dolarla maksimum düzeye çıkarak tarihi rekor düzeyine erişmiştir.
2021 yılı gerçekleşmeleri
• 2021 yılı itibariyle bitmiş mamul üretimi 10.3 milyon ton, değeri ise 40.3 milyar dolar civarındadır.
• 2021’de nihai mamul iç pazar tüketiminin %8’i ithalatla karşılanmış, 660 bin ton nihai mamul 3.3 milyar dolara ithal edilmiştir.
• Sektörde nihai mamul üretiminin %20’si olan 2.6 milyon ton plastik mamul 7.1 milyar dolara ihraç edilmiştir.
• 2021’de gerçekleşen 8.3 milyon tonluk plastik mamul iç tüketimin yaklaşık 4 milyon tonu otomotiv, ambalaj, inşaat ve elektronik gibi ihracatçı sektörler kanalı ile yarı mamul ve mamul şeklinde dolaylı olarak ihraç edilmiştir. Kalan 4.3 milyon tonluk kısım ise doğrudan tüketici tarafından tüketilmiştir.
2022 yılı tahminleri
• Yavuz Eroğlu, sektöre ilişkin 2022 yılı tahminlerini de paylaşıyor:
• İlk 9 aylık süredeki gerçekleşme trendinin yılın kalan aylarında da sürmesi halinde 2022 yılı sonunda 2021 yılına kıyasla:
• Üretimin: miktar bazında %5 değer bazında %13 artması,
• İthalatın: miktar bazında %8 değer bazında %14 artması,
• İhracatın: miktar bazında %1, değer bazında %11 artması,
• Yurtiçi Tüketimin: miktar bazında %7 değer bazında %13 artması beklenmektedir.
2022 yılı ilk 9 aylık trendin sürmesi halinde 2022 sonunda mamul üretiminin 10.8 milyon ton gibi tarihinin en yüksek düzeyine çıkacağı tahmin edilmektedir. Diğer taraftan, 2022’de sektörün hem miktar hem de değer bazında, tarihinin en yüksek ithalat, ihracat ve yurt içi tüketim seviyelerine erişeceği tahmin edilmektedir.”
Plastik sektörünün hemen hemen tüm sektörlere mamul ve yarı mamul ürettiğini, bu nedenle söz konusu sektörlerdeki gelişmelerin plastik sektörünü direkt olarak etkilediğini vurgulayan Eroğlu, “Plastik sektörünün mamul ve yarı mamul sağladığı başta ambalaj ve inşaat olmak üzere elektrik, elektronik, otomotiv, tarım, tekstil, medikal, oyuncak, ev eşyaları gibi sektörlerde olumlu veya olumsuz gelişmeler, plastik sektörünün büyüme hızını etkileyecektir. Ancak plastiğin üstün özellikleri nedeniyle diğer mamullerin yerini alması sonucu, sektör diğer tüm sektörlere kıyasla daha hızlı büyümektedir. Önümüzdeki yıllarda sektörün GSMH artış oranının üzerinde bir oranla büyümesi beklenmektedir” diyor.
Plastik mamul sektörünün en önemli yapısal özelliğinin, plastik hammadde tedariğinde % 85 ithalata bağımlı olması ve ihracatta rakiplerine kıyasla daha düşük katmadeğer sağlaması olduğunu vurgulayan Eroğlu, bu nedenle, ileriki yıllarda en önemli yatırım konularının, plastik hammadde üretimi ve yüksek katmadeğer sağlayan mamullerin üretimi olacağına dikkat çekiyor: “ Tüm sektörlerde kullanımı artan plastikler, 21. yüzyılın vazgeçilmez malzemesi haline dönüşmektedir. Avrupa’da liderlik hedefiyle büyüyen ‘Türkiye Plastik Sektörü’, ürünlerinin sertifikasyon ve katmadeğerini arttırmayı amaçlamaktadır. ‘Türkiye Plastik Sektörü’nün ‘Birleştirici Gücü’ PAGEV, bu amacın gerçekleştirilmesi için ‘PAGEV Plastik Mükemmeliyet Merkezi’ ile sektöre öncülük etmektedir. Mükemmeliyet Merkezinde; plastik sektörünün ihtiyaç duyduğu test ve laboratuvar desteği verilecek, sektörde bilgi ve birikim paylaşımını sağlayacak platformlar geliştirilecek ve detaylı eğitim programları hazırlanarak sektör yararına sunulacak, en yeni teknolojiler üzerinde çalışmalar yaparken sanayi kuruluşları, üniversiteler, araştırma kurumları, mesleki birlikler ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yapacak, Ar-Ge ve inovasyona dayalı çalışmalarıyla Türk plastik sektörünün dünya lideri olması için çalışılacak. Türkiye’nin milli projelerinin temelini oluşturacak endüstriyel beceri ve yeteneklerin geliştirilmesi sağlanarak özelde plastik sektörünün, genelde Türkiye ekonomisinin gücüne güç katılacaktır. Stratejik işbirlikleri kurularak, izlenebilir hedefleri olan, bilimsel nitelikli, ticarileşme potansiyeli yüksek araştırmalarla plastik sektörünün daha hızlı büyümesi sağlanacak. Türk plastik endüstrisinin, Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenen ileri teknolojiyle büyümesi, yüksek katmadeğer üretmesi ve dünya ile daha iyi rekabet edebilmesine katkı sağlanacak. Türkiye, dünyada plastik üretiminin üssü haline getirilecek. İnovatif projeler yürütülecek, dünya plastik sektöründeki gelişmeler takip edilerek inovatif fikirler geliştirecek Mükemmeliyet Merkezi, uygun girdi malzemelerinin belirlenmesinden, üretim proses optimizasyonuna kadar birçok alanda danışmanlık hizmeti vererek firmaların rekabet gücünü arttıracak.”
Pandemi döneminde hammadde ve navlun fiyatlarında tarihi fiyat artışları yaşandığını aktaran Eroğlu, hammadde fiyatlarındaki artışın arka planında kartel gibi hareket eden petrokimya tesislerinin üretimi planlı şekilde kısması bulunduğunu ifade ediyor: “Pandemi’yi gerekçe göstererek üretimi kısan petrokimya tesisleri, hammadde fiyatlarının hiç görülmemiş oranda tepe noktaya çıkmasına yol açtı. Hammadde zamları nedeniyle işletme sermayesi eriyen üreticiler, aynı parayla 1 ton mal yerine yarım ton bile alamaz hale geldi. O dönemde yaptığımız açıklamalarda fiyatlardaki balonun patlayacağını ve bu zamlarla piyasalardaki gidişatın sürdürülebilir olmadığını ifade etmiştik. Nitekim Çin’deki yeni petrokimya tesislerinin de devreye girmesiyle 2022’de hammadde fiyatlarındaki çılgın yükseliş yerini gerilemeye bıraktı. Hammadde fiyatlarındaki düzeltme, navlunda da gözleniyor. Türkiye’nin navlun fiyatlarında rakip ülkelere göre yakaladığı avantajı kullanması ihracatımıza olumlu yansıyor. Hammadde ve navlun fiyatlarında Pandemi öncesi seviyelere henüz gelinmese de yükselişin yerini gerilemeye bıraktığı gözleniyor.”
“Sektörün 2023’te büyümesini yüzde 2-3 bandında gerçekleştirerek gücünü koruyacağını öngörüyoruz”
PAGDER (Plastik Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, Türk plastik sektörü üretim kapasitesine bakıldığında, Dünya’da 7., Avrupa’da ise 2. büyük ülke konumunda olduğunu söylüyor: “Dünya pazarından aldığı pay %2.5 civarındadır, bu payın son yıllardaki büyümeyle %3’e yaklaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bununla birlikte sektörde 7500 kayıtlı firma ve 330.000 civarı çalışan bulunmaktadır. 2021 yılı sektör büyüklüğü ise 45.5 milyar dolardır. 2021 Ağustos üretim verileriyle 2022 Ağustos verilerini karşılaştırdığımızda görüyoruz ki, ciro bazında %12.8’lik bir artış yaşanarak 33.3 milyar doları bulmuş bir mamul üretimi söz konusu buna karşılık miktar bazında yaşanan artış %4 civarındayken 7.9 milyon ton mamul üretimi gerçekleşmiş. Türk plastik sektörünün 2022 Eylül ihracat verilerine baktığımızda, 8.7 milyar dolar değere karşılık 3.4 milyon ton ihracat görüyoruz. 2021’in Eylül verileriyle kıyaslandığında ise değer bazında %22.5, miktar bazında %9.6’lık bir artış gerçekleşmiş olduğunu gözlemliyoruz. İthalat rakamlarına gelince yine 2021’in Eylül’ünü baz alırsak, bu yıl değer bazında %19.6, miktar bazında %7.5’luk bir artış görüyoruz. Bu artışla birlikte 2022’nin Eylül’ünde gerçekleşen ithalat, 15.2 milyar dolar değere karşılık 7.1 milyon ton anlamına gelmektedir.”
“Kimya Teknoloji Merkezi kritik önemde”: 2023’te tüm Dünya’da büyümenin yavaşlamasının beklendiğini kaydeden Gülsün, ana pazar Avrupa’da bir resesyon beklentisi bulunduğunu, buna karşın yine de sektörün büyümesini %2-3 bandında gerçekleştirerek gücünü koruyacağını öngördüklerini ifade ediyor: “2024 yılı için tahmin yürütmek zor olsa da küresel konjonktürdeki değişimlere bağlı olarak daha hızlı bir büyüme olabileceğini söylemek mümkün olabilir. Bunların yanında, Türk plastik sektörünün gelişmesi ve ileri gidebilmesi için kapasite arttırmak yerine katmadeğerli üretimi önceliklendirmesi gerekmektedir. Katmadeğerli üretime geçmek yolunda yapılacak olan Ar-Ge çalışmaları ve üniversite-sanayi işbirlikleriyle birlikte sektörümüzün de gelişmek için ihtiyacı olan değerlere ulaşabileceğini umuyoruz. Bu yolda ise, İKMİB tarafından hayata geçirilmekte olan Kimya Teknoloji Merkezi’nin kritik bir rol oynayacağına şüphesiz inanıyoruz.”
Finansmana erişimi kolaylaştıracak makro politikaların hayata geçirilmesi talebi: Artan lojistik maliyetler ve hammadde fiyatları gerilemeye başlamış olsa da Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle hızla artan enerji maliyetlerinin işletme sermayesi ihtiyacını hızla arttırdığına dikkat çeken Gülsün, buna karşılık, gerek işletme sermayesi gerek yatırım sermayesi ihtiyacında ortaya çıkan bu talebin karşılanabilmesi adına finansmana erişimi kolaylaştıracak ve finansman maliyetini düşürecek makro politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor: “Finansman maliyetlerinin aşağıya çekilmesi hem tüketicilerin hem üreticilerin korunması adına büyük önem arz etmekte.”
“Finansman maliyeti düşürülmeli”
2021’de artan lojistik maliyetler ve hammadde fiyatları gerilemeye başlamış olsa da Rusya-Ukrayna Savaşı’nın da etkisiyle hızla artan enerji maliyetlerinin işletme sermayesi ihtiyacını arttırdığını belirten Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, şunları söyledi: “Dünya’nın içinden geçmekte olduğu yeşil dönüşüme adapte olunabilmesi adına ülke sanayimizin yeni yatırımlara hız vermesi gerekiyor. Gerek işletme sermayesi gerek yatırım sermayesi ihtiyacında ortaya çıkan bu talebin karşılanabilmesi adına finansmana erişimi kolaylaştıracak ve finansman maliyetini düşürecek makro politikalar hayata geçirilmeli.”
“İşletme sermayesi ihtiyacı hızla arttı”: Karadeniz, petrol ve doğalgaz başta olmak üzere enerji fiyatlarında yaşanan hızlı artışların işletme sermayesi ihtiyacında büyük sıçramalara neden olduğunu ifade etti: “Plastik sektörü gibi enerji yoğun sektörlerde bu etkinin derinden hissedildiğini görüyoruz. Öte yandan 2022’nin son çeyreği ve 2023 yılı daha büyük bir belirsizliği barındırıyor. Malum olduğu üzere, iç piyasanın daraldığı bu süreçte sanayi üretimimizin ayakta kalmasını sağlayan ihracat pazarlarımızda gösterdiğimiz performanstı. Girdi maliyetlerinde yaşanan artışlar, düşen alım gücü sebebiyle iç piyasaya yansıtılamazken ihracat tarafında böyle bir sorunun yaşanmaması firmalarımızın karlılıklarını koruyabilmelerini sağlıyordu. Geldiğimiz noktada ise artan enerji fiyatları sebebiyle Dünya ekonomisinin bir durgunluğa sürüklenmesi ihracatımızın geleceği açısından hepimizi tedirgin etmektedir. Nitekim son 1.5 yıldır pozitif seyreden ihracat iklim endeksimizin ilk defa eşik değerin altına gerilediğini görüyoruz. İhracat pazarlarımızın yavaşlaması durumunda sanayicilerimizin girdi maliyetlerinde yaşanan artışı iç pazara daha fazla yansıtmak zorunda kalacağını ve bunun enflasyonist bir baskı yapacağını öngörebiliriz. Hem tüketicilerin hem üreticilerin korunması adına işletme sermayesine erişim kanalları geliştirilmeli ve finansman maliyetleri aşağı çekilmeli.”
“Yeni yatırımlar yavaşlarsa rekabet gücümüzü yitirebiliriz”: Karadeniz, Avrupa başta olmak üzere Dünya’nın tamamında yeşil dönüşümün hız kazandığını ve bu dönüşüme ayak uydurmanın Türk sanayisi için büyük önem arz ettiğini vurguladı: “Önümüzdeki dönemde ihracat yaparken ürünün kalitesi ve fiyatı kadar, o ürünün üretiminde sürdürülebilir girdiler kullanılıp kullanılmadığı da önem kazanacak. Şu an Avrupa’da hazırlığı yapılan ve yakın zamanda uygulamaya konulacak mevzuatlar bu değişimin bir göstergesidir. Bu bağlamda sanayimizin, tedarik zincirini bu yeni paradigmaya uygun dizayn etmek ve GES yatırımlarıyla ürün başına karbon ayak izini asgari düzeye çekmek gibi yatırımlara bir an önce başlaması gerekmektedir. Aksi takdirde söz konusu uygulamaların hayata geçirilmesi akabinde ihracatımızda yaşanacak sert düşüşlerin yanı sıra pazar kayıplarının kalıcı hale gelmesi de işten dahi değildir. Tabii tüm bu yatırımların hayata geçirilebilmesi için yatırım sermayesi gerekmekte. Yıllardır dile getirdiğimiz üzere ülkemiz sanayisinde ölçek büyüklüğünün yakalanamamış olması ve işletmelerin sermaye yapılarının yetersiz olması sebebiyle bu finansman ihtiyacı ancak kredi yoluyla giderilebilecektir. Bu noktada üretim tesislerimizin bahse konu bu dönüşümü yapabilmeleri adına ihtiyaç duydukları finansmana erişimi kolaylaştıracak adımlar atılmalı.”
Plast Eurasia İstanbul’da 42 ülkenin son teknoloji makine ve ürünleri sergilendi
Son teknoloji makine ve ürünlerin sergilendiği platform Plast Eurasia İstanbul, Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) işbirliğiyle 31. kez kapılarını açtı. 23-26 Kasım’da Tüyap İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi’nde 42 ülkeden 1.094 katılımcıyla düzenlenen fuarda, plastik sektörüne ait son teknoloji ürünler sergilendi. Plastik makineleri, kalıp, soğutma sistemleri, makine yan ve ara sanayi, ısı ve kontrol cihazları, geri dönüşüm, hidrolik pnömatik, hammadde ve kimyasallar, kauçuk sektörlerindeki üretici, imalatçı, hammadde tedarikçisi, distribütor, toptancı ve bayileri bir araya getiren fuar, Avrupa’da her yıl düzenlenen en büyük plastik endüstrisi fuarlarından birisi olarak dikkat çekiyor.
Dünyanın en büyük 3. plastik fuarı: Tüyap Fuarcılık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, PAGEV’le birlikte düzenledikleri fuarın şu an dünyanın en büyük 3. plastik fuarı olduğunu söyledi. GPCA Körfez Ülkeleri Petrokimya Üreticileri Birliği Genel Müdürü Abdulvahap Al Sadun, 31. İstanbul Plastik Endüstrisi Fuarı’nda olmaktan mutluluk duyduğunu belirtti: “Günümüzde yeşil ekonomi kavramı etkisini artırıyor. Tüm atıkların geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırılması sürdürülebilirlik açısından çok önemli bir değer taşıyor.” PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Bütün bakış açımız tek bir cümleyle özetlenebilir: Değer üretmek!” dedi. Fuarın resmi açılışını gerçekleştiren İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç fuarın plastik sektörünün yanı sıra ülke ekonomisine de önemli katkılar sağlayacağını söyledi.