Türkiye’nin taşımacılık ve lojistik sektöründeki gelecek vizyonu; Yeşil lojistik, yeşil limanlar, Sürdürülebilir ve akıllı taşımacılık
Türkiye hayata geçirdiği, ‘Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nda; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının; demiryolu taşımacılığının geliştirilmesiyle yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması, mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasını hedefliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yatırımlarını yeşil dönüşüm vizyonumuza paralel hayata geçirdiklerini, 2053 net sıfır emisyon hedefiyle, karayolu taşımacılığını %72’den %57’ye düşürmeyi, demiryolu yük taşımacılığını da %5’ten %22’ye çıkarmayı planladıklarını açıklıyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Avrupa Ücretli Yol Altyapı Operatörleri tarafından İstanbul’da düzenlenen ‘ASECAP Days Zirvesi’ne katılarak, Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın merkezinde etkili bir konumda bulunan Türkiye’den, 4 saatlik uçuş süresiyle; yaklaşık 1 milyon 650 milyon insanın yaşadığı ve 11 trilyon dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkeye ulaşılabildiğini söyledi. Asya, Afrika ve Avrupa olmak üzere 3 kıtayı birbirine bağlayan çok önemli ve jeostratejik bir konuma sahip Türkiye’nin hem coğrafi konumu hem de tarihi sürekliliğiyle aynı anda bir Avrupa, Asya, Balkan, Kafkas, Ortadoğu, Akdeniz ve Karadeniz ülkesi olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, “Ve hiç şüphesiz Türkiye Avrupa’nın başlangıç noktasıdır. Özellikle gündemimizde olan Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak kalkınma yolu projesi hepimiz açısından çok önemli bir projedir. Ve inanıyorum ki bu projenin hayata geçmesi Avrupa Birliği (AB) ile olan ortaklığımızı daha da önemli kılacak ve Türkiyesiz bir uluslararası ticari koridor olamayacağı gerçeğini perçinleyecektir” dedi.
Son 21 yılda, ileri teknoloji gerektiren büyük ölçekli projelerde önemli mesafeler kat ettiklerini kaydeden Uraloğlu, şunları ifade etti: “Ülkemizi bölünmüş yollar, otoyollar, mega projeler ve akıllı ulaşım sistemleriyle çağın ilerisine taşımanın gururunu yaşıyoruz. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak, iklim krizinin ülkemiz ve dünyamız açısından verdiği olumsuz etkileri önemsiyoruz. Projelerimizin çevreye duyarlı ve ekolojik hayatı etkilememek; korumak ve geliştirmeye yönelik olmasına dikkat ediyoruz. Bütünsel kalkınma odaklı vizyonumuz, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa İklim Yasası gibi AB’nin temel yaklaşımlarıyla da birçok ortak paydaya sahiptir. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz ‘Sürdürülebilir ve Akıllı Hareketlilik Stratejisi ve Eylem Planı’mızda; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının; demiryolu taşımacılığının geliştirilmesiyle yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ve mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması hedeflerine yer verdik. Yatırımlarımızı yeşil dönüşüm vizyonumuza paralel olarak hayata geçirmekteyiz. 2053 net sıfır emisyon hedefimizle, karayolu taşımacılığını %72’den %57’ye düşürmeyi, demiryolu yük taşımacılığını da %5’ten %22’ye çıkarmayı planlıyoruz. Bu sayede karbon salınımından büyük oranda azalma sağlayacağız. Dengeli bir yatırım stratejisiyle geleceğin ulaşım sistemlerini yönlendirerek akıllı ve otonom teknolojilerle donatacak, hızlı emniyetli yol altyapısı tesis ettik. Araçların birbirleri ve çevreleriyle veri transferi sağladığı otonom sürüş sistemleri için yeni gelişen mevzuat ve altyapıları oluşturuyoruz.”
Denizyolu taşımacılığında arz fazlası beklentisi
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Denizcilik Genel Müdürlüğü verilerine göre; Türkiye’de 217 adet kıyı tesisi (liman, terminal, iskele, şamandıra, dolfen, platform vb. dahil) ve 84 tersane mevcut. Konteyner gemilerine hizmet veren 28 adet değişik formda (iskele, rıhtım) liman bulunuyor ve bu limanların önemli bir bölümü, konteyner yükleri dışında diğer yüklere de hizmet veriyor. Limanlarda 2022’de, 2021’e göre %3.1 yük artışı gerçekleşmiş ve işlem gören yük 542.6 milyon tona ulaşmış. Uzmanlara göre; küresel tüketici talebinde düşüşle konteyner depoları dolarken deniz taşımacılığı sektöründe navlun alanı arz fazlası artmaya devam ediyor ve 2023-2024’te denizyoluyla taşımacılıkta arz fazlası bekleniyor.
“Yeşil lojistik ve yeşil limanlar önemli bir büyüme potansiyeline sahip”
TÜRKLİM (Türkiye Liman İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hamdi Erçelik, sürdürülebilirlik çalışmalarının hız kazandığı günümüzde yeşil lojistik ve yeşil limanların, çevresel sürdürülebilirlik ve karbon ayak izini azaltma hedefleri doğrultusunda önemli bir büyüme potansiyeline sahip olduğunu söylüyor: “Bu alanlar, geleneksel lojistik ve liman operasyonlarının çevreye olan olumsuz etkilerini azaltarak, daha temiz ve daha sürdürülebilir bir ulaşım ve lojistik sektörü inşa etmeyi amaçlıyor. Sürdürülebilirlik odaklı yapılan bu yatırımlar sayesinde yeşil lojistik ve yeşil limanlar hızla çoğalırken bu alanda farkındalık da artıyor. Global arenada hayata geçirilmesi planlanan yaptırımlar da yeşil odaklı çalışmaların hız kazanmasını sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında yeşil lojistik ve yeşil limanların büyüme potansiyelinden bahsetmek mümkündür.”
“Yeşil projelere destek önemli”: Hamdi Erçelik, “Yeşil lojistik ve limanlar için gereken altyapı yatırımları maliyetli olabiliyor ve zaman isteyebiliyor. Mevcut altyapı eksiklikleri, yeşil uygulamaların hızlı bir şekilde uygulanmasını zorlaştırabiliyor. Bu tür uygulamalarda hemen sonuç ve verim alınamayacağının bilincinde olmak gerekiyor. Sürdürülebilirliğe iş odaklı geçiş yapmak zaman alan ve maliyet gerektiren bir süreç. Bu açıdan bakıldığında yatırımcıların ve finans kuruluşlarının yeşil projelere destek sağlaması önemli” diyor.
Hükümetlerin ve yerel yönetimlerin yeşil lojistik ve limanları destekleyen politikaları ve teşvikleri olmadığında da bu tür projelerin hayata geçirilmesinin zorlaşabildiğine işaret eden Erçelik, bununla birlikte yeşil lojistiğin, tedarik zinciri operasyonlarının yeniden düzenlenmesini gerektirebildiğini ve bu durumun bazı işletmeler için karmaşık bir süreç olabildiğini kaydediyor: “Yeşil uygulamaların başlangıç maliyetleri yüksek olabilir. Ancak uzun vadede, bu yatırımların tasarruflar ve çevresel faydalar getirebileceği göz önüne alındığında yatırımın karşılığının alınabileceğini söyleyebiliriz. Bu engelleri aşabilmek için öncelikle sürdürülebilirlik bilincine sahip olmak gerekiyor. Eş zamanlı olarak finansmandan devlet desteklerine, teknolojik yeterlikten işbirliklerine kadar çok katmanlı bir destek mekanizması gerekli. Sürdürülebilirlik odaklı iş yapmak, yeşil çözümler üretmek istiyorsak tek başına yapılan çalışmalar elbette çok değerli ancak daha kapsamlı, etki alanı daha geniş planlamalar yapılmalı.”
Yeşil lojistik ve liman projeleriyle rekabet avantajı
Hamdi Erçelik, bu projelerin faydalarının uzun vadede görülebileceğini de dikkat çekiyor: “Yapılan yatırım ve çalışmaların sonucunu almak için zaman gerekiyor. Bununla birlikte, yeşil lojistik ve liman uygulamaları, enerji verimliliği ve atık azaltma gibi önlemlerle işletme maliyetlerini azaltabilir. Daha az enerji tüketimi, yakıt tasarrufu ve daha düşük atık maliyetleri, şirketlerin karlılığını artırabilir. Yeşil lojistik ve liman uygulamalarını benimseyen şirketler, çevre dostu bir marka imajı oluşturabilirler. Bu, müşteriler ve tedarikçiler tarafından olumlu bir şekilde algılanabilir ve rekabet avantajı anlamına gelebilir. Yeşil lojistik ve liman projeleri, yeşil teknolojilerin geliştirilmesine teşvik sağlayabilir ve şirketler inovasyonlarını bu yönde yapabilir.”