banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Sürdürülebilirlik koşusunda ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar’ 

UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin liman bakımından oldukça zengin olduğunu belirterek, yüklerin uzun mesafelerde güvenli, ekonomik ve tek seferde yüksek hacimli taşınmasında denizyolu taşımacılığının Türkiye’de ve dünyada yoğun olarak tercih edildiğini kaydediyor. 

DOSYA 01.10.2024, 00:00
1694
Sürdürülebilirlik koşusunda ‘Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar’ 
banner625

“Denizyolu taşımacılığı ülkemizin dış ticaretinde önemli bir paya sahip”: Bilgehan Engin, küresel ticaretin %90’ının denizyoluyla taşındığını, ticaretin ana taşıma modunun denizyolu olduğunu ifade ediyor: “Küresel tedarik zincirinde kapıdan kapıya yapılan teslimatlarda limandan limana yapılan denizyolu taşımacılığı bu sürecin önemli bir parçasıdır. Ülkemizde ise 2023’te denizyolu taşımacılığı ithalatta % 62.7, ihracatta ise %78.7 tercih edildi. Hem ithalatta hem de ihracatta denizyolu taşımacılığı ülkemizin dış ticaretinde önemli paya ve role sahiptir. Türkiye’de liman sektörünün gelişmesi, dış ticaret alanında etkin bir role sahip olmamızı sağlıyor. Ülkemizde bulunan liman sayısının fazla olması ihracat sektöründe yükseldiğimizi göstermektedir. Ülkemizde mevcut 11 adet büyük liman bulunmaktadır. Limanlar, ülkemizin dünya ticaretindeki yerini belirlemede büyük paya sahip olduğundan fazlasıyla önemlidir. Ülkemizin doğal bir yarım ada olarak Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine yaklaştığı noktada konuşlanmasının denizyolu taşımacılığının öne çıkan bir taşıma türü olmasındaki payı büyüktür.”
Ayrıca önemli uluslararası taşımacılık koridorları üzerinde bulunan Türkiye’nin bu koridorlardan taşınan yükler için de önemli bir transit merkez işlevi gördüğünü aktaran Engin, Marmara Bölgesi’ndeki limanların, Akdeniz’de Mersin’de ve Ege’de İzmir’de bulunan limanların ülkemizin dış ticaretinde kilit role sahip olduğunu söylüyor: “Limanlar, özellikle Orta Koridor’da taşınan yüklerin transit olarak aktarılmasında da kullanılıyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’nda Kuzey Koridoru’nun kullanım kapasitesinin düştüğü dönemde ülkemizin limanları küresel ticaretin devamlılığını sağlama noktasında önemli roller üstlendi.”
“Yeşil Liman (Green Port) projesi ve yeşil lojistik”: Engin, denizyolu ulaşımında 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi kapsamında çalışmalar yürütüldüğünü ve Yeşil Liman (Green Port) projesinin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde başlatıldığını bildiriyor: “Ülkemizdeki birçok liman tesisi kentin merkezinde veya yakınında dar bir sahada hizmet vermektedir. Bu nedenle de gemi ve liman operasyonlarından kaynaklı kirlilik canlıları olumsuz etkilemektedir. Bu projeyle limanlardan kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılması ve çevreye verilen olumsuz etkinin de ortadan kaldırılması planlanmaktadır. Ayrıca projeyle gemilerin elektrikliye dönüşü kapsamında hurda değerinin 2.5 katına kadar ve tahrik sisteminin dönüşümün %25’ine kadar teşvik verilmektedir. Sektörde yeşil lojistiğin istihdam oranında önemli bir alan ortaya çıkaracağı dikkate alındığında, bu alandaki uygulamaların geliştirilmesiyle yeşil limanların sayısının da artacağı öngörülmektedir.”

Yeşil Liman Sertifikaları rekabette öne çıkarıyor
Geçtiğimiz yıl kıyı tesislerine “yeşil liman sertifikası” verilmesine ilişkin esaslar belirlendiğini,  Yönetmelik’le; kıyı tesislerinin gemi ve yük operasyonlarından kaynaklanan çevresel zararların azaltılarak enerji verimliliğinin artırılması çalışmalarının yaygınlaştırılması ve desteklenmesine ilişkin usul ve esasların düzenlendiğini,  bu sayede, sertifika düzenlenen kıyı tesislerinin, yeşil liman bayrağını, “Yeşil Liman (Green Port-Türkiye)” unvanını ve logosunu kullanma hakkını elde ettiğini anlatan Engin, deniz taşımacılığı toplam karbon salınımının azaltılmasına yönelik adımların atıldığına da değiniyor: “2023’te Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşu IMO tarafından gemi taşımacılığında temiz yakıt kullanımını şart koşan standartların devreye giriş tarihi 2028 olarak öne çekilmişti. Yakıttaki bu dönüşümün, süreç tamamlanıncaya kadar taşıma ücretlerinin yüksek seyretmesine neden olacağı, ilerleyen yıllarda da taşıma ücretlerinin daha fazla gündeme gelmesi beklenmektedir. Mevcut yeşil dönüşüm maliyetlerine ek olarak artan yakıt fiyatları eklendiğinde, yavaş gemi hızları ve transit sürelerin uzaması sonuçlarına neden olacaktır. Hem yakıt dönüşümü hem de yenilenmesi gereken filolarımızın yaratacağı maliyet de artacaktır. Dolayısıyla bu dönüşümü erkenden yakalamak rekabetçiliğimiz açısından büyük fark yaratacaktır. Dahası, söz konusu dönüşüm için kamunun destek ve teşviklerle sektörü yeşil dönüşüm konusunda cesaretlendirmesi ve hazırlaması da son derece fayda sağlayacaktır. Ülkemizde ‘lojistik üssü’ olarak nitelendirilen Mersin Lojistik Limanı, 9 milyon ton dökme yük kapasitesi ve 15.8 metre maksimum derinliğiyle dünya ticaretinde ve uluslararası ulaştırma koridorlarında yeni ticaret ekseni oluşturan limanlar arasında ön plana çıkıyor.”


“Yeşil Lojistik ve Yeşil Limanlar daha fazla ön plana çıkacak”
Engin, ‘Yeşil Lojistik’ çalışmalarının lojistik sektöründe de bir dönüşümün başlatıcısı ve bu yaklaşımın, lojistik süreçlerin, operasyonların çevresel, toplumsal etkilerini en aza indirecek şekilde tasarlanması ve uygulanması olduğuna işaret ediyor: “Toplumsal sorumluluk bilinciyle karbon emisyonlarını azaltmak, doğal kaynakları korumak, enerji verimliliğini artırmak gibi hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlayan sürdürülebilir lojistik, çevreye ve işletmeye yarar sağlarken aynı zamanda gelecek nesillere de yaşanabilir bir dünya bırakılması için oldukça önemli. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalarla son 20 yılda Türk sahipli deniz ticaret filosunda tonaj bazında %340, liman tesisi sayısı %46, Türk limanlarındaki yük elleçleme rakamları %185, gemi inşaat sektöründe %520 istihdam artışı yaşanmış, 37 olan tersane sayısı 84’e yükselmiştir. Dünyanın önde gelen yat imalatçıları arasındaki Türkiye, bakım onarım alanında da tersaneleriyle dünya markası haline gelmiştir. Tüm bu artış oranları denizyolu taşımacılığının Türk ekonomisine sağladığı katkının en önemli göstergelerinden birkaçı arasındadır. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecinde de denizyolu taşımacılığı daha fazla tercih edilecek ve ön plana çıkacaktır. Aynı zamanda dönüşüme hızla uyum sağlayan sektör aktörlerinin de rekabet gücü artacaktır. Tarihsel süreçte, lojistik sektöründe yeşil lojistik ve yeşil limanlar pazarına ilişkin olumlu bir yükseliş grafiği olması beklenmektedir.”

“Lojistik sektöründe alternatif güzergahların ve rotaların belirlenmesi gerekiyor”: Engin, UTİKAD olarak Türkiye’nin sahip olduğu coğrafyanın sunduğu lojistik imkanlardan en üst seviyede yararlanmada limanların kritik bir rolünü vurgulamaya devam ettiklerini söylüyor: “Limanların çok modlu taşıma operasyonlarını destekler nitelikte kurgulanması, OSB ve üretim merkezlerine iltisak hatları ile bağlanmış olması, hinterlandında büyüme alanlarına sahip olması gibi gereklilikler limanların özellikle Orta Koridor’da konumlanmış ülkemiz için kritik rollerinden daha üst avantajlar edinmemizi sağlayacaktır. Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel krizler gibi son dönemlerde yaşanan gelişmeler bizlere havayolu ve denizyolunda milli filoya sahip olmanın ve sayısını artırmanın önemini göstermektedir. Filolarımızın güçlendirilmesi, yeni pazara gireceklerin desteklenmesi bunun için sektörün teşvik edilmesi önem taşımaktadır. Son dönemde özellikle ülkemizi çevreleyen coğrafyada siyasi krizlerin de etkisiyle denizyolu taşımacılık operasyonlarının olumsuz etkilendiği gözlemlenmektedir. Rusya-Ukrayna Savaşı, Süveyş Kanalı krizi, Panama Kanalı’ndaki kuraklık sebebiyle geçiş sayısının azalması, Baltimore Köprüsü kazası, Singapur Limanı’ndaki sıkışıklık sebebiyle yaşanan gecikmeler küresel denizyolu taşımacılık operasyonlarını etkilemektedir. Küresel tedarik zincirinde önemli bir noktada yer alan ülkemizin bu gibi darboğazların etkilerinden en az etkilenmesi için alternatif güzergahların ve rotaların belirlenmesi ve bu rotaların küresel boyutta rekabetçi güce sahip olması önem taşımaktadır.”
“UTİKAD’dan, 23 Ekim’de Logistics Summit: 2014’te İstanbul’da yapılan FIATA Dünya Kongresi’nin “Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme” mottosuyla gerçekleştiğini, lojistikte sürdürülebilirliğin daha yeni yeni konuşulmaya başladığı dönemlerde sürdürülebilirliği FIATA’nın ve aslında dünyanın gündemine taşımış olduklarını kaydeden Engin, şu bilgileri veriyor: “Bu kongrede Bureau Veritas işbirliğiyle Sürdürülebilir Lojistik Sertifikası’nı geliştirdik ve sektörümüze sunduk. Sertifika, 2018’de Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin düzenlediği V. İstanbul Karbon Zirvesi’de Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’nü aldı. Sektörümüzü uluslararası alanda temsil ettiğimiz FIATA ve CLECAT’ta sürdürülebilir lojistik alanındaki çalışmalara aktif katılım sağlıyoruz. Yeşil Lojistik Odak Grubumuz’la üyelerimizin ülke çapında ve uluslararası arenada karşılaşılacağı değişiklikler ve yaptırımlar hakkında yol göstermek amacıyla çalışmalar gerçekleştirdik, sektörü etkileyen önemli mevzuat metinlerinden biri olan Kombine Taşımacılık Yönetmeliği’nde yer alan Yeşil Lojistik Belgesi’nin sahadaki uygulamalar çerçevesinde daha erişilebilir olması adına Bakanlık ile çalışmalar sürdürmeye devam ediyoruz. UTİKAD olarak 23 Ekim’de Turkish Cargo ana sponsorluğunda düzenleyeceğimiz Türkiye Logistics Summit’te ele alacağımız ana konulardan bir tanesi; sürdürülebilir lojistik. Küresel lojistik dünyasının önde gelen isimlerini, uzmanlarını, sektör temsilcilerinin katılımıyla Türkiye’nin en önemli lojistik buluşması olarak sektörün dinamiklerini ve geleceğini şekillendirecek, yenilikçi çözümler, stratejik işbirlikleri ve sektörel gelişmelerin merkezi olacak Zirve’de ‘Tedarik Zincirinde İnovatif Yaklaşımlar, Yapay Zeka ve Dijitalleşme, Sürdürülebilir Lojistik ve E-Ticaret’ konulu paneller düzenlenecek, teknolojik yenilikler, trendler anlatılacak.”

Limanlarda yeşil dönüşüm
TÜRKLİM (Türkiye Liman İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Erçelik, yeşil liman politikasının; ekosistemi ve deniz yaşamını koruma ve iyileştirmeyi, liman faaliyetlerinin yol açtığı zararlı emisyonları azaltmayı, liman ve kıyı sularının temizliğini sağlamayı, kirli toprakların temizlenmesini gerçekleştirmeyi, liman çevresindeki paydaşlarla iş birliği yaparak çevresel programlara yönelik eğitimler sunmayı ve liman içindeki yapı tasarımı, operasyonlar ve yönetim uygulamalarını sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hayata geçirmeyi amaçlayan altı temel program bileşininden oluştuğunu anlatıyor.
Hamdi Erçelik, Türkiye’nin dış ticaretindeki hızlı büyümenin, limanlarımızda elleçlenen yük miktarlarını önemli ölçüde artırdığını ancak bu artışa rağmen limanlarımızın gerekli yatırımlarla büyüyememesinin gelecekte ciddi darboğazlara yol açabileceğine, birçok gelişmiş ülke limanlarında yaşanan darboğazların beraberinde milyarlarca dolarlık kayıplara neden olacağı gibi ülkemizin de gelişmesinin ve büyümesinin de önüne engel olacağına işaret ediyor: “Amerika ve Avrupa’daki son örnekler bu durumu açıkça göstermektedir. Bu nedenle, limanlarımızın gelişimi, uluslararası sürdürülebilirlik standartlarına uygun olarak devam etmelidir.”
Türkiye’de yeşil limanların durumu: Türkiye’de bulunan 217 kıyı tesisinin 173’ünün çeşitli ithal-ihraç ve transit yüklerin elleçlendiği uluslararası liman tesisi, 20’sinin sadece uluslararası yolcuların kruvaziyer, feribot, deniz otobüsü ve yat trafiğine açık liman tesisi, marina veya iskeleler olduğunu, bunların dışında sadece kabotaj yüklerinin elleçlendiği veya ulusal ulaşıma açık onlarca liman tesisi, iskele, marina ve balıkçı barınağı bulunduğunu aktaran Erçelik, Türkiye’de mevcut uluslararası limanlardan bugüne kadar sadece 20’sinin Yeşil Liman Sertifikası ile belgelendiğini ifade ediyor: “Yeşil liman sayısının artırılması için sürdürülen çalışmalar, Türkiye’nin uluslararası arenada rekabetçi bir liman işletmeciliğine sahip olmasına katkı sağlamaktadır. Yeşil limanlar, çevre dostu politikaları benimsemekte ve bu politikaları operasyonlarının merkezine koymaktadır. Deniz ekosisteminin korunması, zararlı emisyonların azaltılması ve atık yönetimi gibi uygulamalar, yeşil liman sertifikasının kazanılmasında önemli kriterler arasındadır. Türkiye’deki limanların bu dönüşüm sürecinde Avrupa Birliği’nin çevresel düzenlemelerine uyum sağlaması da beklenmektedir. Bu çerçevede Türkiye’de Yeşil Dönüşüm, Cumhurbaşkanlığımızın ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ kapsamında, çeşitli yönleriyle, farklı bakanlıkların sorumluluk ve eşgüdümünde yürütülmektedir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca Yeşil Liman Sertifikasyonu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca Yeşil Dönüşüm Destek Programları, Ticaret Bakanlığınca Avrupa Yeşil Mutabakatı, Yeşil Mutabakat Eylem Planı ve Çalışma Grubu ile AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve AB Emisyon Ticaret Sistemi uygulamaları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca Binalarda ve Sanayide Yeşil Dönüşüm konuları yürütülmektedir.”
Yeşil dönüşüm çalışmaları: Türkiye’de Yeşil Liman Sertifikasyonu’nun (Green Port Certification), Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından belirlenen çevre dostu liman politikalarını takip eden liman tesislerine verildiğini kaydeden Erçelik, bu sertifikayı alabilmek için limanların karşılaması gereken başlıca gereklilikleri şöyle sıralıyor:
Enerji Verimliliği,
Atık Yönetimi,
Emisyon Azaltımı,
Su ve Deniz Kirliliği Yönetimi,
Eğitim ve İşbirliği,
Sosyal Sorumluluk ve Yatırımlar,
Düzenli Denetimler.”

Türkiye’de Yeşil Liman Projeleri
Türkiye’nin birçok ülkeye kıyasla daha yeni ve modern bir liman altyapısına sahip olduğunu vurgulayan Erçelik, yeni limanlarda yaygın bir şekilde Güneş Enerjisi Sistemleri (GES) yatırımları yapılırken Rüzgar Enerjisi Sistemleri (RES) konusunda ise birkaç pilot uygulamanın dışında henüz kapsamlı bir çalışma başlamadığını, Cold-Ironing olmak üzere birçok konuda yatırım teşviklerinin, desteklerinin de olacağı bir dönüşüm ve destekleme modeline ihtiyaç bulunduğunu anlatıyor. Erçelik, Türkiye’de limanlarla ilgili ‘Yeşil Dönüşüm’ uygulamalarını şöyle özetliyor: “Elektrifikasyon ve Cold Ironing Uygulamaları, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yatırımlar (Güneş Enerjisi Uygulamaları, Rüzgâr Enerjisi Dönüşüm Çalışmaları, Güney Marmara Hidrojen Vadisi Projesi. Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen vadisi olan Güney Marmara Hidrojen Vadisi Projesi ile Bandırma ve çevresinde yıllık ortalama 500 ton yeşil hidrojen üretimi yapılması planlanıyor. Üretilen hidrojen, enerji üretimi ve sanayi süreçlerinde kullanılacak. Bu projeye yönelik pilot uygulama iki limanımızda devam etmektedir.”

Gelecek dönem için hedefler ve beklentiler
Halihazırda yakın bir dönem için LNG’nin daha düşük emisyonlu bir gemi yakıtı olarak öne çıksa da yeşil metanol, yeşil amonyak ya da henüz çok erken olmakla birlikte yeşil hidrojen teknolojilerindeki gelişmelerin ve bunların ekonomik açıdan gemilerde yakıt olarak kullanılabilir hale gelmesinin limanların yeşil dönüşüm süreçlerini hızlandıracağına işaret eden Erçelik, emisyonsuz yeşil yakıtların bütünüyle kullanılabilir duruma gelmesine kadar limanlara gelen gemilere limandan enerji beslemesi (Cold-Ironing) yapılması konusunda da başta AB olmak üzere çeşitli uygulamaların başladığına değiniyor. “2024-2030 yılları arasında Türkiye’deki limanların yeşil dönüşüm süreçlerinde önemli gelişmeler beklenmektedir. IMO’nun karbon yoğunluk göstergesi (CII) ve AB’nin yeşil liman regülasyonları doğrultusunda, limanların fosil yakıt tüketimini azaltmaları ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeleri gerekmektedir. Bu süreçte, Cold Ironing uygulamalarının daha fazla limanda hayata geçirilmesi, rüzgar ve güneş enerjisinin liman operasyonlarında yaygınlaşması ve hidrojen gibi alternatif yeşil yakıtların kullanımının artması beklenmektedir.”
Limancılık sektörünün yeşil dönüşümde ihtiyaçları: Türk limancılık sektörünün yeşil dönüşüm sürecinin hem çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak hem de uluslararası rekabet gücünü artırmak açısından kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Erçelik, yeşil dönüşümde limancılık sektörünün karşılaştığı temel sorunları şöyle özetlüyor:
Teşvik İhtiyacı (Yatırım Teşvikleri, Finansman Desteği)
Kamu Düzenlemeleri ve Belirsizlikler (EPDK İzni ve Elektrik Satışı, Cold Ironing)
Standartların Belirlenmesi ve Süreç Yönetimi (Teknik Standartlar, Akredite Kuruluşlar)
Kapasite İhtiyacı ve Maliyetler (Altyapı Yatırımları, Gemi Uyumluluğu)
Yeni Teknolojilerin Maliyeti ve Riskler (Yüksek Maliyetler, İşletim Riskleri).
Çözüm önerileri: Hamdi Erçelik, çözüm için kamu-özel sektör işbirliğinin ve uluslararası işbirliklerinin, eğitim ve farkındalık çalışmalarının artırılmasını öneriyor: “Türk limancılık sektörünün yeşil dönüşüm sürecinde gerekli düzenlemelerin yapılması, teşviklerin artırılması ve altyapı yatırımlarının desteklenmesi, Türkiye’nin lojistik merkezi olma hedeflerine ulaşmasında kilit rol oynayacaktır. Türkiye’nin limanlarında gerçekleştirilen yeşil dönüşüm çalışmaları, yalnızca çevresel sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda ülkenin uluslararası ticaret ve lojistik alanındaki rekabet gücünü artırması bakımından da stratejik bir öneme sahiptir. Yeşil liman projeleri kapsamında hayata geçirilen uygulamalar, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, Cold Ironing gibi yenilikçi teknolojilerin entegrasyonu, ve limanların çevresel etkilerinin azaltılmasına yönelik yatırımlar, Türkiye’nin küresel limancılık sektöründe güçlü bir oyuncu olarak yerini sağlamlaştırmasına katkı sunacaktır. Bu süreçte, Türkiye’nin mevcut liman altyapısının modernize edilmesi, enerji verimliliği ve atık yönetimi gibi alanlarda uluslararası standartlara uyum sağlanması gerekmektedir. Ayrıca, limanların çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşması için devlet tarafından sağlanacak teşvikler, finansman destekleri ve uluslararası işbirlikleri kritik rol oynayacaktır. Sadece limanların değil, aynı zamanda limanları kullanan gemilerin de bu dönüşüme uygun hale getirilmesi, Türkiye’nin yeşil liman hedeflerine ulaşmasında belirleyici olacaktır. Türkiye’nin yeşil liman politikası, hem ekonomik büyümeyi destekleyecek hem de çevresel sürdürülebilirliği güçlendirecektir. Limanlardaki yeşil dönüşüm projelerinin başarılı uygulanması, Türkiye’yi sürdürülebilir deniz ticareti ve lojistik alanında lider bir ülke konumuna getirecektir. Yeşil dönüşümün ülkenin denizcilik sektöründeki uzun vadeli stratejik hedefleri doğrultusunda bir kaldıraç işlevi görmesi beklenmektedir.”

Yorumlar (0)