banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

Sürdürülebilir Kalkınma: Sosyal Sorumluluk‘

Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ kavramı toplumda genel olarak bilinen hayırseverlik ve bağışçılığın ötesinde iş ahlâkı, hesap verebilirlik, şeffaflık, insan hakları, çevre, cinsiyet eşitliği, yolsuzlukla mücadele, iş sağlığı ve güvenliği gibi evrensel kavramları içinde barındırıyor.

DOSYA 01.11.2019, 07:28 30.11.2019, 11:03
15342
Sürdürülebilir Kalkınma: Sosyal Sorumluluk‘
banner625

Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) için birbirinden farklı birçok tanım kullanılıyor. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Dinler, kendisine en doğru gelen tanımı: “Kurumsal Sosyal Sorumluluk, kurumların faaliyet gösterdiği alanda, (hem coğrafi hem de konu alanı) ekonomik, hukuki, etik ve sosyal alanda olumlu etki yaratmak için aldığı önlemler bütünü” cümleleriyle yapıyor.
Her kavramın ortaya çıkışı ve gelişimi o bölgenin kültürüyle yakından ilgilidir.  Bu nedenle kavramın çıkışını ve gelişimini sağlayan kültürleri de dikkatle incelediğimizde kavramı daha net anlar ve başarılı oluruz.  Kavram kültür üzerine kurgulandığında “değer” kurgulanmadığında ise “ürün” olur. Değer olduğunda doğal olarak iş süreçlerine entegre edilmiş sorumlu iş modeli olarak karşımıza çıkar. Ürün olduğunda ise para devreye girer, projeler düşünür, bütçeler ayırırız. Serdar Dinler, ülkemizin kültüründe sosyal sorumluluk kültürünün çok eskilere dayandığını hatırlatıyor. Dinler, “Bizim kültürümüze baktığımızda, Anadolu Ahiliği’nin, işinin ehli olmak, hesap verebilir olmak, iyi ahlaklı olmak ve yardımsever olmak öğretileri yukarda verdiğim kurumsal sosyal sorumluluk kavramıyla gösterdiği benzerlik göze çarpar” diyor.
Serdar Dinler, “‘Topluma karşı sorumlu olmak, iş süreçlerini geliştirirken kâr odaklı değil toplum odaklı düşünmek, yasal zorunlulukların ötesinde kendi ekosisteminde toplum ve kurum için en faydalı olanı belirleyebilmek’aslında KSS’dir diyebiliriz” görüşünü aktarıyor. KSS kavramı toplumda genel olarak bilinen hayırseverlik ve bağışçılığın ötesinde iş ahlâkı, hesap verebilirlik, şeffaflık, insan hakları, çevre, cinsiyet eşitliği, yolsuzlukla mücadele, iş sağlığı ve güvenliği gibi evrensel kavramları içinde barındırıyor. Dinler, şu noktalara değiniyor: “Tüm bunların ışığında geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’de KSS kavramının artık her bir paydaş tarafından bir kez olsa duyulduğundan eminiz. Anadolu topraklarında ahilik geleneğinden bu yana varolan KSS düşüncesi aslında farkında olmadan çoğu kurum tarafından uygulanmakta. Bizim artık kurum olarak misyonumuz bu uygulamaları sistematikleştirmek, raporlanabilir hale getirmek ve iyi örnekleri çoğaltarak yaygınlaşmasını sağlamak olduğuna inanıyoruz. Daha önce de olduğu gibi KSS projeleri geliştirmekten ziyade iş dünyasını toplum sorunlarına ve yenilikçi iş modellerine yöneltecek fikirleri geliştirmeye devam edeceğiz.”

KOBİ’lerde KSS kültürü yaygınlaştırılmalı
Bir toplumda kalkınmanın ve refahın sağlanması için kamu, sivil toplum ve özel sektör başta olmak üzere tüm aktörlerin işbirliği içerisinde olması gerekiyor.
Toplumu ayakta tutan bu üç temel sütun aynı zamanda birbirlerini de tamamlıyor ve denetliyor. Toplumsal sorunların çözümünde ve sosyal kalkınmanın sağlanmasında aktörlerin sorumluluk paylaşımında bulunması ve işbirliği gerçekleştirmeleri büyük önem taşıyor. Bu sayede hem kapsayıcı çözümler üretiliyor hem de paydaşlar arasındaki bağ güçleniyor. Türkiye’de özel kurumların sosyal sorunlara çözüm bulunması noktasında bir çok kez katılımcı olduğu gözlemleniyor. Büyük ölçekli ulusal kurumlarda ve uluslararası kuruluşlarda bilinç seviyesinin daha yüksek olduğu görülüyor. Kimi noktalarda bu tür şirketler kamu kurumlarının önüne geçerek kendi alanlarında liderlik yapıyor ve standart belirleyici oluyor. Dinler, “Burada güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması gereken nokta uluslararası ticaret gerçekleştirmeyen ve yerel düzeyde ekonomik faaliyetler yürüten KOBİ’lerdir” diyor.
Rekabetin her geçen dakika daha da arttığı dünyada bu değerlere sahip şirketlerin ön plana çıkmalarının kaçınılmaz olduğunun altını çizen Dinler, “Uluslararası prensiplere uygun haraket eden, iş süreçlerinden kaynaklı toplumda doğabilecek etkiyi olumlu hale çeviren ve paydaşlarıyla işbirliği içerisinde olan şirketler her zaman bir kaç adım önce olacaktır. Şirketler, rekabet güçlerini korumak için bir parçası oldukları pazardan ve toplumdan gelen bu yeni taleplere uyum sağlayabilecek durumda olmak zorundalar” bilgisini veriyor.

TKSSD, KOBİ’lere sosyal sorumluluk bilincini aşılıyor
Ekonominin bel kemiği olarak tanımlanan KOBİ’ler, üretimde, katmadeğer yaratmada, istihdamda ve ihracatta önemli bir misyon üstleniyor. İstihdamın yüzde 90’ı KOBİ’ler tarafından sağlanıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramında ise KOBİ’lerin genelinden ziyade büyük şirketlerin tedarik zincirinde yer alan ve uluslararası ticari faaliyet gösteren KOBİ’ler ön plana çıkıyor.
Dinler, “Kamu kurumlarının ve uluslararası standartların gerektirdiği koşullar büyük ölçüde KOBİ’leri KSS yapar hale getirmiştir. Şirketler bazı noktalarda kural koyucu hale gelmiştir. Küreselde ve yerelde daha fazla rekabet edebilir olan ve itibar sahibi KOBİ’lerin, KSS uygulamaları ile hem toplum yararına yapacakları katkı hem de kendi işletmelerine sağlayacakları katmadeğer, ülke ekonomisine ve ülkenin sosyo-kültürel gelişimine büyük bir ivme kazandıracak” diyor.
Serdar Dinler, çalışmalarına ilişkin şu bilgileri veriyor: “Türkiye KSS Derneği olarak 2017’de AB projesi kapsamında yayınladığımız “Türkiye ve Avrupa Örnekleri Işığında KOBİ’ler Kurumsal Sosyal Sorumluluk” raporunda da KOBİ’ler için KSS’nin avantajları ve engelleyici koşullarına geniş yer ayrılmıştır. Tüm bu gelişmeler ışığında KOBİ’lerin KSS alanındaki faaliyetlerinin arttırılarak sosyal sermayenin ekonomik katkıya dönüştürülmesi adına; girişimcilerin ve işletme sahiplerinin bilinçlenmesi, birincil öncelik taşımaktadır. Ancak bu faaliyetlerin daha geniş kesimlere yayılması ve potansiyel faydalarının büyümesi için kamu sektörünün konuya dahiliyeti önem arz etmektedir. Gerek yasal mevzuat değişiklikleri gerek farklı teşvik politikalarıyla devletin doğrudan veya dolaylı desteği düşüncelerin somutlaşmasında oldukça kritiktir.”

TKSSD, Kurumsal Sosyal Sorumluluk kültürünü yaygınlaştırmaya çalışıyor
Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) 2005 yılından bu yana vizyon ve misyonunda yer aldığı üzere KSS kavramını Türkiye’de yaygınlaştırmak ve ülkemizdeki gelişmeleri yurtdışına aktarmak için faaliyet gösteriyor. Amaca ulaşmak için de ulusal ve uluslararası boyutta projeler gerçekleştiriyor ve etkinlikler düzenliyor. Serdar Dinler, yürüttükleri çalışmaları şöyle anlatıyor: “Her yıl gerçekleştirdiğimiz Kurumsal Sosyal Sorumluluk Zirvesi ile hem KSS alanındaki önemli konuları gündeme taşıyoruz hem de farklı alanlardan birçok ismi etkinliğimizde ağırlayarak onlara bir platform sunuyoruz. Aynı zamanda 10 yıldır düzenlenen etkinlikte Türkiye’deki başarılı KSS projeleri sergi alanında diğer paydaşlarla buluşuyor.  Türkiye KSS Derneği olarak Avrupa Birliği ve diğer uluslararası fonların destekleriyle uyguladığımız ülkeler arası projeler ile mümkün olan en üst düzeyde ülkemizdeki var olan iyi örnekleri yurtdışına taşıyoruz ve ülkemizdeki kurumlara bir pencere açıyoruz. Ayrıca bu tür projelerle küresel alandaki yeni ve kapsayıcı konuları ülkemizdeki KSS ve sürdürülebilirlik gündemine taşıyoruz. Tüm bunları yaparken çalışma atölyeleri, birebir görüşmeler, paneller ve eğitimlerle de araçlarımızı zenginleştiriyoruz. Etkinlik çıktılarını ilgili paydaşlara aktararak aracı bir rol oynuyoruz.”
Türkiye KSS Derneği’nin varoluş sebebini irdeleyen Dinler, “Dernek olarak ülkemizdeki paydaşlarını KSS konusunda yönlendirmeye, paydaşları birbiriyle buluşturan ve onları ülke sınırları dışına taşıyan bir platform olmaya devam edecektir. TKSSD’nin son üç yıldır ajandasında bulunan ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ 2020 sonrası dönemde de birincil önceliği olacaktır. Bu kapsamda ayrıca; ‘işin geleceği, iş dünyasında insan hakları, sürdürülebilir şehirler, sosyal girişimcilik,  beceri açığı ve hayat boyu öğrenme’ konularında faaliyetlerini sürdürecektir. Amacımız tüm paydaşların kaynaklarını paylaştığı, işbirlikleri geliştirdiği, gönüllülük katılımının yüksek olduğu ve sorumluluğun paylaşıldığı bir platform yaratmak olacaktır” açıklamasını yapıyor.

FuzulEv,1453 Engelliler Spor Kulübü’nün isim sponsoru oldu
FuzulEv, Türk sporuna olan desteğini sürdürüyor. Bu kapsamda çalışmalarına hız kesmeden devam eden FuzulEv, Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Ligi ekiplerinden 1453 Engelliler Spor Kulübü ile 2019-2020 sezonu için sponsorluk anlaşması imzaladı. FuzulEv Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Akbal ile 1453 Engelliler Spor Kulübü Başkanı Cemal Özçelik ve Fuzul Grup yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde açılış konuşması yapan Eyüp Akbal, “2017 yılından bu yana 1453 Engelliler Spor Kulübü’nü destekliyoruz. Kulübün sponsorluğunu ilk kez üstlendiğimizde kamuoyunun engelli sporlarını daha fazla desteklemesini ve ‘Tekerlekli Sandalye Basketbol Bölgesel Ligi’nden daha fazla haberdar olmasını hedefledik.1453 Engelliler Spor Kulübü ile olan işbirliğimiz bizim için çok değerli ve anlamlı. Umut ediyorum ki önümüzdeki dönemde bu branş dalına kamuoyunun daha fazla ilgisini çekip bir farkındalık yaratmayı başaracağız” dedi.
1453 Engelliler Spor Kulübü Başkanı Cemal Özçelik, “Geçen yıl yalnızca tek bir mağlubiyetle ligi bitirmeyi başardık, bu sezonu ise FuzulEv’in de değerli desteğiyle namağlup kapatarak şampiyon olmayı ve 1. lige çıkmayı hedefliyoruz” bilgisini verdi.

Sabancı Vakfı Hibe Programları’ndan 159 projeye 23 milyon TL destek
Sabancı Vakfı, Hibe Programları kapsamında destek verdiği sivil toplum kuruluşlarını “Ekim Zamanı” toplantısında bir araya getirdi. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde 2018-2019 yıllarında Sabancı Vakfı’ndan hibe desteği alan 10 sivil toplum kuruluşunun (STK) proje hikayeleri katılımcılarla paylaşıldı.
Türkiye’de hibe programlarını uygulayan ilk vakıf olan Sabancı Vakfı,12 yılda, 159 projeye, 23 milyon TL’nin üzerinde hibe desteği verdi. Vakıf, kadın, genç ve engelli bireylerin karşı karşıya kaldıkları toplumsal sorunların çözümü için projeler hayata geçiren STK’lara hibe desteğinin yanı sıra bilgi ve tecrübe desteği de sağlıyor. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Bu yıl eğitim projelerine odaklanarak; kaliteli, hak temelli eğitimi destekleyen ve eğitime erişim için çalışan sivil toplum örgütlerini seçtik. Sorunları yerinde, yerelde tespit eden sivil toplum kuruluşlarına hibe desteği sunuyor, birlikte çalışarak çözümün bir parçası olmaya çalışıyoruz. Nevşehir’de erken yaşta evlilikleri engelleme mücadelesi veren 20 cesur kadının hikayesi, kapsayıcı eğitim çalışmalarının çocukların gözünde farklılıkları nasıl olağanlaştırdığı ve teknoloji eğitimi alarak hayalini tasarlayan gençler, hepsi bize ilham veriyor” dedi.

Çorum, Amasya ve Tokatlı öğrenciler 1010 Kâşif arasına katıldı
Kuveyt Türk, Türk Kızılay ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) işbirliğiyle hayata geçirdiği 1010 Kâşif Projesi ile Türkiye’nin dört bir yanındaki okullara kodlama ve robotik eğitimi götürüyor. Geçen yıl başlayan ve yaz döneminde devam eden MEB onaylı proje kapsamında Çorum, Amasya ve Tokat’ta kodlama ve robotik eğitimi verildi. 23 Ekim’de Çorum Merkez Yatılı Bölge Ortaokulu ve Osmancık Orgeneral Ahmet Çörekçi Yatılı Bölge Ortaokulu, 24 Ekim’de Amasya Çelebi Mehmet Ortaokulu ve Ezine Pazar Bölge Ortaokulu, 25 Ekim’de ise Tokat Şehit İbrahim Doğan Ortaokulu öğrencileri sokak lambalarının yanma prensibinden sensörlü arabaların mesafe kontrol uyarılarına kadar birçok alanda uygulamalı kodlama eğitimi aldı. Kuveyt Türk İK, Strateji ve Dijital Dönüşümden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve 1010 Kâşif Projesi Yürütme Komitesi Başkanı Aslan Demir de gönüllü eğitmen olarak katıldı.

Sabiha Gökçen’den ödül rekortmeni proje
Türkiye’nin ilk engelsiz havalimanı kuruluşu olan İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı terminal işletmecisi (İSG), İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı (İZEV) ile biraraya gelerek down sendromlu bireylerin toplumdaki farkındalıklarını artırmak ve bir yaşam merkezi kurmak adına başarılı bir işbirliğine imza attı. 2018 yılında başlayan bu birliktelik, 2019 yılında toplam 15 ödül birden kazanan dev bir proje haline geldi.
İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı olarak 7/24 yaşayan bir yapıya sahibiz. Burada sadece insanları değil onların duygularını da ağırladığımıza inanıyoruz. Bu nedenle yaptığımız işlerin ve verdiğimiz hizmetlerin temelinde, insana, topluma dair iyi olanı ortaya koymak ve iyiliğe dokunmak yatıyor. Ziyaretçilerimizi odağımıza alarak, onlarda iz bırakmak, onlara doğrudan ve duygusal olarak dokunmak amacıyla projelerimizi hayata geçiriyoruz ve bu noktada ayrıştığımıza inanıyoruz. Bu anlayışla 2018 yılında 10. yaşımıza yakışan anlamlı bir projeyi hayat geçirmek için İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı (İZEV) ile önemli bir işbirliğine imza attık. Türkiye’nin ilk engelsiz havalimanı işletmesi olan Sabiha Gökçen Havalimanı (İSG) olarak İZEV ile işbirliğimiz bizim için büyük anlam ve önem taşıyor.

The Wall için Türkçe söz yazıldı
İZEV için üretilen Hayat ve Biz projesinin ikinci etabı  “Hayvanlar ve Biz” projesine İSG olarak ana sponsor olduk. Proje kapsamında toplumda zihinsel engelli olarak tanımlanan bireylerin sesini sanat yoluyla duyurmayı amaçladık. Bu kapsamda İZEV’li gençlerin aktif yer aldığı, fotoğraf literatürüne yeni bir anlayışla katkı sunmayı hedefleyen fotoğraf sergisine destek verdik. Bunun yanı sıra yine İZEV’li gençler tarafından Türkçe olarak seslendirilen Roger Waters’ın efsane “The Wall” şarkısının klibine sponsor olarak milyonlarca insanın zihnindeki negatif algının dönüştürülmesine katkı sağlamayı hedefledik.

Hedef 10 milyon izlenme
“Hayvanlar ve Biz” fotoğraf sergisinde; down sendromlu, otizmli ve mental geriliği bulunan 14 gençle insani duygular ve bu duyguları temsil eden hayvanlar teması işlenmiş ve ilk kez İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nda ziyarete açıldı. Proje için Pink Floyd Grubu’nun solisti Roger Waters Another Brick In The Wall şarkısının telif hakları dünyada ilk defa 2 yıl süreyle İZEV’e bağışlandı. Şarkının Türkçe versiyonu Yavuz Dizdar, Selda Bağcan, Funda Arar, Kubat gibi sanatçılar ve İZEV’li gençler tarafından seslendirilerek klibi çekildi. İş ve sanat dünyasının katılımıyla lansman gecesi ve basın toplantısı düzenlendi. Klibin Youtube’ta 10 milyon tıklanmasıyla kamuoyu oluşturulması ve bu sayede bu gençler için bir yaşam köyü kurulması amaçlanıyor. Böyle önemli bir amaca katkıda bulunmaktan son derece mutlu ve gururluyuz.

Ödül rekortmeni proje
Bu projelerimizle 2019 yılı içinde yurtiçinde ve yurtdışında toplam 15 ödüle layık görüldük. Aldığımız ödülleri şöyle sıralayabiliriz:
• Stevie Uluslararası İş Ödülleri/ Yılın Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi
• KSS Türkiye / Eşitsizliklerin Azaltılması Ödülü
• Prida Ödülleri / Medya & Influencer İlişkileri
• Prida Ödülleri / Etkinlik Yönetimi
• Prida Ödülleri / KSS İletişimi
• Prida Ödülleri / Stratejik İletişim Büyük Ödülü
• The One Awards / Yılın En İtibarlı KSS Projesi
• MIXX Awards / Kar Amacı Gütmeyen Projeler Bronz Ödül
• Mercury Awards / Special Event Gold Award
• Mercury Awards / Campaigns Bronze Award
• Mercury Awards / Special Event Grand Award
• Altın Pusula / Dijital İletişim En İyi Uygulama
• Altın Pusula / Dijital İletişim Ünlü Kullanımı
• Bursa H.İ.Ç. Ödülleri / En İyi Dijital PR Uygulaması
• Bursa H.İ.Ç. Ödülleri / Sponsorluk İletişimi

Yorumlar (0)