Demiryolu Yük Taşımacılığı, OSB’lerde Demiryolu Bağlantısı, Lojistik Köyler...
Edindiğim verilere göre; Türkiye’yi bölgenin lojistik üssüne dönüştürecek lojistik merkezlerin tamamı hizmete girdiğinde, Türk lojistik sektörüne 75.2 milyon ton ilave taşıma imkanı ile yaklaşık olarak 19.9 milyon m’lik, açık alan, stok alanı, konteyner stok ve elleçleme sahası kazandırılacak olmasının ekonomimize çok katkısı olacaktır.
Demiryolu taşımacılığı, ağır ve hacimli yükler için hem fiziksel hem de maliyet açısından tercih edilebilecek en iyi yöntem olarak kabul edilmekte.
Dünya’nın her yerinde yaygınlaşan demiryolu taşımacılığı, Avrupa Yeşil Mutabakat’a uyum sürecinde; ulaştırma ve lojistik sektöründe çevreci özelliğiyle diğer taşıma modlarından ayrışarak öne çıkıyor.
Ülkemizde demiryolu taşımacılığına Cumhuriyetimiz’in ilanı ile Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Demiryolları ümran ve refah tevlid eder” deyişiyle başladığı demiryolu yatırımını, “Onuncu Yıl Marşı”nda dile getirildiği gibi, “Anayurdu demir ağlarla ördük” dizesi, TCDD’nin resmi web sitesinde “Cumhuriyet’in ilk 25 yılı demiryollarının altın çağı” diye yazıyor...
8. Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut Özal’ın “Demiryolları komünistlerin işidir” sözüyle demiryolu yatırımı uzun süre yapılmamıştır.
Rahmetli Bülent Ecevit’in “İktidarımızda demiryolu yatırımlarının başlanmasına otomotiv sektörü maalesef engel olmuştur” sözüne tanık olan kişilerden biri olarak, TBMM’de görev yaptığım dönemde demiryolcu çocuğu olarak yetişmiş bir kişi olmanın onuru ve heyecanı ile demiryolu taşımacılığının geliştirilerek yaygınlaştırılması, özellikle yurdumuzdaki OSB’lerde demiryolu hatlarının bağlantılarının mutlaka sağlanması için çaba göstermeme karşın maalesef yeterince sonuç alamadığımı üzülerek anımsıyorum…
Ak Parti iktidarı döneminin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım döneminde İstanbul-Ankara arası ‘Hızlandırılmış Tren’ hattı ile başlanılan demiryolu yatırımlarına yeniden önem verilmesine başlanmasını olumlu buluyorum. 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı’nın ‘Politika ve Tedbirler’ başlığı altında, “Modlar arası taşımacılığın yaygınlaştırılması ve sanayinin rekabet gücünün artırılmasını teminen petro-kimya tesisleri, otomotiv sanayiine yönelik imalat tesisleri ile liman, OSB ve maden sahaları başta olmak üzere önemli yük merkezlerine hizmet edecek iltisak hatları ve lojistik merkezler tamamlanacak, yük taşımacılığında demiryolunun payı artırılacaktır. Karasal yük taşımacılığında demiryolunun payı yüzde 5.15’ten yüzde 10’a çıkarılacaktır” ifadeleri yer alıyor.
Türkiye gibi geniş coğrafyaya sahip ülkelerde ulaşım sistemleri arasında koordinasyon gerekiyor. Yani karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolunu etkin bir şekilde kullanacak kombine taşımacılık anlayışına geçilmeli. Bu bağlamda ülkemizde yaklaşık 330 civarındaki OSB’lerde demiryolları ağına bağlantısı olabilecek yerlerde mutlaka bu bağlantı ile ürünlerin limanlara nakliyesi, maliyet ve taşıma güvenliği ve diğer faydaları OSB’lerimizdeki işletmelere iç ve dış piyasalarda rekabet avantajı sağlayacağını unutmamamız gerekiyor.
Örneğin; Avrupa ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri, Çin, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi birçok ülkeye demiryolu taşımacılığı ile ulaşmak çok daha fazla maliyet avantajı sunuyor.
Dünya’da kombine taşımacılık anlayışına uygun en iyi yöntemlerden biri de ‘lojistik köy’ uygulamasıdır. Taşımacılıkta ulaşım yollarının geliştirilmesi ve ulaşım modları arasında etkin bağlantının kurulması, depolama, bakım-onarım, yükleme-boşaltma, elleçleme gibi faaliyetlerin daha ekonomik bir şekilde gerçekleştirilmesi için lojistik köyler / merkezler kuruluyor.
Avrupa’nın 1970’li yıllarda başladığı lojistik köylerde Türkiye, zaman olarak geride olduğu gibi bu konuda ciddi ilerleme de sağlayamıyor. Yıllardır ‘lojistik köy’ projesi gündemde ancak hayata geçirilen somut projelere bakıldığında maalesef hedeflerin çok gerisindeyiz.
Avrupa’da sayıları 60’ı geçen ve sürekli yenilerinin planlandığı lojistik köyler yanında ülkemizde de 18 tanesi TCDD tarafından planlanan toplam 20’nin üzerinde lojistik köy projesi geliştirilmeye çalışılıyor.
Halihazırda devreye giren bir lojistik köy yok.
Günümüzde biten önemli projemiz Ankara Lojistik Üssü.
Ankara Lojistik Üssü’nün önemli ihtiyaçlarından birinin de demiryolu bağlantısı olmadığı için burası ‘lojistik köy’ olarak değerlendirilmiyor. Olumsuzluğun yanı sıra ‘lojistik köy’den daha küçük (100 hektardan küçük) lojistik merkezler konusunda ise önemli yol alınması olumlu görülmelidir.
Edindiğim verilere göre; Türkiye’yi bölgenin lojistik üssüne dönüştürecek lojistik merkezlerin tamamı hizmete girdiğinde, Türk lojistik sektörüne 75.2 milyon ton ilave taşıma imkanı ile yaklaşık olarak 19.9 milyon m’lik, açık alan, stok alanı, konteyner stok ve elleçleme sahası kazandırılacak olmasının ekonomimize çok katkısı olacaktır.