TurkNet Genel Müdürü ve Murahhas Azası Cem Çelebiler’in ‘Beşeri Sermaye’ kriteri
Başarılı girişimcilerin hikayelerinden ilham alan TurkNet Genel Müdürü ve Murahhas Azası Cem Çelebiler,iyi bir girişimcinin hatalarını hızlıca keşfedip hızlı reaksiyon göstererek ayakta kalabildiğine dikkat çekiyor.
TurkNet Genel Müdürü ve Murahhas Azası Cem Çelebiler, değerli, parlak, çalışkan ve misyonlarına inanan bir ekibe sahip olduğunu dile getiriyor: “TurkNet olarak biz; iletişim sektöründe yalın, müşteri odaklı, yenilikçi, fark yaratan yeni nesil bir operatör olmak vizyonu, ezber bozan, yüksek hedeflere koşan, takımdaş, yenilikçi ve rekabetçi iletişim hizmetleri sunarak müşterilerimizi memnun etmek misyonuyla hareket ediyoruz.”
Fikri ve işi konuşmak
Tüm İnternet Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Başkan Yardımcılığı görevlerini uzun yıllar yürütmüş olan Çelebiler kendisini; mevcut kuralları olduğu gibi kabul etmeyen, kolay pes etmeyen, yeni bir yol bulana kadar defalarca deneyen bir girişimci olarak tanımlıyor. Bilgiye dayalı bir eğitim aldığı için konuları kişiselleştirmekten kaçınan, çeşitli fikirlere açık biri olduğunu belirten Çelebiler şunu söylüyor: “Bilgiler tartışıldığında, asıl işi konuşmaya yönelmek gerekir. Kişisel ilişkiler ve motivasyon iş hayatında önemlidir ama bir çalışanı eleştirmeden fikri eleştirmeyi bilmek lazım. Bilgi odaklı olmaktan, açık konuşulması, tartışılması karşılıklı fikirlerin eleştirilmesinden, açık iletişimden yanayım.”
Yaşam öyküsü
Kökleri 1870’lerde Almanya’dan Amerika’ya göçetmiş bir aileye dayanan Pittsburgh şehri, Pensilvanya Eyaleti’nden Amerikalı bir anne ile Osmanlı Sarayı’nda çeşitli pozisyonlarda görev yapmış aile mensuplarının bulunduğu 7 göbek İstanbullu bir babanın çocuğu Cem Mehmet Çelebiler. Kendinden 3 yaş büyük bir ağabeyi ve kendinden 3 yaş küçük bir erkek kardeşi olan Cem Çelebiler, İstanbul’da 1971’de dünyaya “merhaba” demiş.
Cem Çelebiler’in yaşam öyküsü babasının işi nedeniyle ailesiyle birlikte yaşadığı farklı Avrupa ülkelerinde şekillenmiş. 2 yaşından 6 yaşına kadar, anaokulu yıllarında Hollanda’da Hollandaca öğrenen Çelebiler, 6 yaşında ailesiyle Belçika’ya taşınır. İlkokul yıllarında Belçika’nın, Hollandaca’ya benzeyen Flemenkçe konuşan bölgesinde yerli devlet okuluna devam eden Cem Çelebiler, 12 yaşındayken ailesiyle Paris’e taşınır. Fransa’da liseyi bitiren Çelebiler, üniversite eğitimi için Amerika’ya gider. Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Hollandaca olmak üzere 4 dil konuşan Cem Çelebiler için bu kadar farklı dil ve kültürle tanışmak, sürekli yer değiştirmek, kendi deyimiyle ufuk açan bir deneyim olmuş.
Lisedeyken yazılımcı: Cem Çelebiler’in programcılık işine ilgisi, ortaokul yıllarında ilk kişisel bilgisayarların piyasa çıkmasıyla olur. İlk bilgisayarını alan Çelebiler, haftasonları programcılık öğrenmeye başlar. Fransa’da lise yıllarında, küçük bir yazılım şirketinde yarı zamanlı çalışarak ilk kez iş hayatına adım atan Çelebiler, lisede 4 yıl boyunca, haftasonları yazılımcı olarak aynı şirkette çalışmaya devam eder. “Güzel bir deneyimdi” diyen Çelebiler, bu iş deneyiminin kendisine kattıklarını şöyle özetliyor: “İş hayatı hakkında bilgi sahibi oldum. Para kazanmaktan ziyade o yaşta bile işe yarar olmak, bir şeyleri başarmak bana ciddi bir özgüven kattı, tatmin sağladı.”
Kaliteli bir eğitim almak: ABD’de, MIT (Massachusetts Institute of Technology) Üniversitesi’nde elektrik ve bilgisayar mühendisliği ile matematik olmak üzere 2 bölümden mezun olan Çelebiler, bilgisayar mühendisliği alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamış. ABD’de, Boston’da lisans ve yüksek lisans eğitimi sırasında geçirdiği 5 yıl Çelebiler için zorlu da olsa hatırladığı ve beğendiği yıllar olarak kalır: “Dünyanın en önemli eğitim merkezlerinden birinde eğitim almak, o ortamda bulunmak, oradaki doktora öğrencileri, profesörler, araştırmacılarla aynı havayı solumak, sürekli bilimin ileriye taşındığı, her gün yeni bir keşifin, buluşun yapıldığı çok güzel bir ortamda bulunmak. Çok ağır ödevler, çok geç saatlere kadar çalışma tarzını içeren bir yaşamdı, zorlu ama aynı zamanda ilham ve heyecan veren bir ortamdı.”
Girişimcilik için Türkiye’ye dönüş: Çelebiler, üniversite ve yükseklisans eğitiminin ardından ABD’de bilişim teknolojileri danışmanlığı ve yazılım hizmetleri sunan bir şirkette işe başlar, bir yıl çalışır. Girişimci olması gerektiği düşüncesiyle Türkiye’ye gelir. Kendi şirketi; Gordion Yazılım’ı kuran Çelebiler, ABD’de hızla gelişen bilgi teknolojileri sektörünün henüz Türkiye’de çok daha geride olduğunu gözlemler. Ticari yazılım geliştirmek o yıllarda kolay değildir. KOBİ’lerin ülke ekonomisindeki önemini fark eden Çelebiler, yükselen değerin yaygınlaşan ve ticarileşen internet olduğundan hareketle internet servis sağlayıcılığı işine yönelir ve şirketinin adını NetOne Telekom olarak değiştirir. Aynı yıllarda iki girişimcinin kurduğu TurkNet de vardır.
İnternet servis sağlayıcılarının Türk Telekom’un omurgasını kullanmasına izin veren Türk Telekom’un ihalesiyle birlikte sektörün çehresi değişir. Rekabetçi ortam gelişir ve rekabet zordur.
Çelebiler o günleri şöyle resmediyor: “Microsoft işbirliğiyle KOBİ’lere özel bir kampanya hazırladık, onlara yönelik özel çözümler geliştirdik. Türk iş dünyasını ve şartları anlamak, ilk birkaç yıl zordu. O yıllarda bizim gibi girişimlere çok şüpheyle yaklaşılıyordu, bugünlerde startup nedir anlaşılıyor. İyi bir üniversite bitirmiş birinin böylesi bir risk alması zordu, henüz bir başarı hikayesi yoktu.”
Girişimci kimdir?
Çelebiler, girişimciliği “sonunda aslında bir heyecan” olarak tanımlıyor: “Başarı olasılığı düşük, fazlasıyla riskli, zordu girişimcilik. ABD’de herkes rüzgarla birlikte sörf yaparken biz burada akıntıya karşı kürek çekiyorduk. Türkiye henüz girişimcilik konusunda çok farklı bir noktadaydı. Her türlü yatırımın kuruş kuruş hesap edildiği, büyük zorluklarla büyütülen bir firmaydı NetOne. Öte yandan Türkiye’de gelişime, teknolojideki değişime dahil olmak çok heyecanlıydı.”
O yıllar TurkNet Sabancı Grubu’na satılır. NetOne için yatırım alan Çelebiler, 2008 yılının Şubat ayında Sabancı Holding’den TurkNet’i satın aldıklarını ve iki firmayı birleştirdiklerini anlatıyor.
Cem Çelebiler, girişimciliğin kendisine gösterdiği en önemli noktaya dikkat çekiyor: “Mutlaka hatalar yapılacak. Önemli olan bunları hızlıca keşfedip, hızlı reaksiyon göstermek. Hızla kendinizi geliştirmek. Bizim şansımız hızlı tepki verip, hızla kendimizi geliştirmek ve iyi bir zamanlamayla yatırım alabilmek ve o yatırımdan aldığımız finansmanı tekrar kendi firmamız ve iş modelimize aktarıp doğru hamleler yapabilmek oldu. Bizim için 2008 yılında TurkNet’i almak, kurumsal ve KOBİ pazarından bireysel pazara girmemizi sağladı.”
Cem Çelebiler girişimcilerden de etkilenen bir girişimci: “Girişimcilerden hep ilham aldım, öğretici olmuştur. Zorluklar karşısında pes etmeyen, direnen, gerekirse yolunu değiştiren adapte olan ama bir şekilde inancını kaybetmeyen, temel ilkesel prensiplerini kaybetmeden pes etmeden yoluna devam eden girişimciler beni etkilemişti. Ezber bozan, mevcut kuralları olduğu gibi kabul etmeyen daha yaratıcı, daha farklı bir şeyler yapmaya çalışan, inovasyon yapan iş modelleri ve girişimciler, sektörlerini değiştiren veya farklı yönlere çeken bambaşka bir anlayışla iş yapan girişimciler ve firmalar hep dikkatimi çekmiş ve bana ilham kaynağı olmuştur.”
Dengeli hayat için spor önemlidir
Sporu çok seven Cem Çelebiler, maraton koşuyor: “42 kilometrelik koşu maratonu. 8-9 maratona katılmışlığım var, doğada, dışarıda koşmayı çok seviyorum. Mutlaka her hafta ormanda veya sahilde koşuyorum. Koşu sırasında kafamı boşaltıyorum. Arkadaşlarımla birlikte de koşmayı seviyorum. Yüzüyorum, dağ bisikleti kullanıyorum. Dengeli bir hayat için sporun çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
Keşfetmeyi seven Cem Çelebiler, “İşadamlarının, girişimcilerin hayat öykülerini ve tarihi kitapları okumayı, sinemaya gitmeyi, dünyayı gezmeyi, farklı yöresel ve kültürel zenginlikleri görmeyi çok seviyorum. Ailemle birlikte dolaşmayı, dışarıda olmayı, seyahat etmeyi, müzelere gitmeyi, yeni bir şeyler görmeyi çok seviyoruz. Türkiye, zengin doğası, tarihi dokusu, kültürel zenginliği, insanlarıyla inanılmaz güzellikleri olan bir yer.”