Index Grup CEO’su Erol Bilecik;
Hazırlayan: NURDAN SÖNMEZ - “Vazgeçme, sabırlı ol”. Bilecik, başarının arkasında yatan iyimser bakış açısını şu cümlelerle özetliyor: “İyimser, pozitif ol. ‘Bir şey olmuyor ise demek ki daha iyisi olacağındandır.’ Buna üzülmeye gerek yok.
”Antakya’da 1962 yılında dünyaya gelen Erol Bilecik, mobilya atölyesi işleten girişimci bir babanın oğlu. Okul yıllarında her yaz abisi ile birlikte babasının yanında çalışan Bilecik, Antakya Lisesi’nden mezun olur.
İnsanların bir miktar yaşayarak, soluyarak iş öğrenmesinin önemine dikkat çekiyor: “Rahmetli pederin deyim yerindeyse ‘tezgahından geçerek’ çalıştık, abimin benden büyük olması nedeniyle benim daha fazla kaytarmaya zamanım olurdu, abim firar etmemi teşvik ederdi.”
Lise yıllarında ne istediği kafasında çoktan şekillenmiş olan Bilecik’in hedefi elektrik mühendisliğidir, ancak İTÜ’yü kazandığı yıl elektrik mühendisliği bölümü artık yoktur, enerji, elektronik ve haberleşme ile bilgisayar mühendisliği seçeneklerinden en yüksek puana sahip bilgisiyar mühendisliğini seçer. Yıl; 1980… İstanbul’a geliş, o geliştir.
“Biz bu maçı alırız”
Bilecik’in ilk İstanbul algısı şöyledir: “İstanbul’un her saati farklı; büyükşehirlerin, metropollerin hatta her dakikaları bile farklı. İstanbul; herşey misliyle çok büyük, çok karmaşa, çok dinamizm, fazla koşuşturmaca. Biz okula giderken insanların o işe koşturma trafiği… Bu şehir insana muazzam bir enerji yüklüyor. Anadolu şehirlerinde katiyen olmayan… İşin dostluğu, sevecenliği, geçmişine, tarihine bakıldığında Anadolu şehirleri büyük bir değer ifade eder. Ama burasına baktığınız zaman İstanbul başka bir dünya, hatta zaman zaman başka bir ülke! Ama İstanbul bana hiç korku vermemişti. ‘Biz bu maçı alırız’ demiştim zaten.”
İTÜ Bilgisiyar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Bilecik’in iş yaşamında örnek aldığı, başarısından etkilendiği kişi ise kendisi gibi İTÜ mezunu Üzeyir Garih. Gıptayla yazdığı kitapları okuyan, Garih’i izleyen ve çeşitli konferanslarda konuşmalarını zaman zaman keyifle dinleyen Bilecik, üniversite son sınıfta İnci Hanım’la evlendiğinden ve eşinin çalışma hayatının tamamen Alorko Bilgi İşlem Müdürlüğü’nde başlayıp bittiğinden sözediyor.
İlk adım bir Alman ile
Erol Bilecik, profesyonel iş dünyasına ilk adımını 1987’de yüzde 50 Alman ortaklı bir bilgi işlem otomasyon şirketi olan Nıxdorf Computer’de Sistem Analisti olarak atar. 2 yıl boyunca bu görevini sürdürür. Burada “hayatımdaki en önemli mentörlerden birisidir” dediği; İktisat Profesörü ve işletmenin yöneticisi Prof.Dr. Atilla Gönenli ile yolları kesişir. Tamamen teknik bir şirketi bir iktisat profesörünün nasıl yöneteceğini görmek Bilecik için ilginç bir deneyimdir: “Hala muhabbetimiz ve sohbetimizin olduğu bir insandır. Pazarlama, satış ve teknik destek ofislerinin şirketler için önemini çok iyi anlamıştım, çok pozitif etkilenmiştim. Hem sektörü tanımam ve hem de sektörün dış dünyadaki etkilerinin Türkiye’yi nasıl etkileyebileceği ve ülkeyi nereye alıp götürebileceğini kestirmek açısından yaşamış olduğum; 2 yıla yaklaşık müthiş, keyifli bir deneyimdi. Benim hedefim belliydi; kendi girişimimi kurmak.”
Bilecik, “1 yıl sonra ne yapacağımı aşağı-yukarı bir miktar kestiririm. Kafamda iyi bir planlama vardır. Kendi karar mekanizmalarımın dahiline alınabilecek bir kararsa o kararı bir an önce alırım” diyecek kadar özgüvenli ve planlı. Kendi işini kurma fikri kafasında oturmuş: “Ben bu kulvarlarda bir eksiklik bulur, kendi işimi kendim yaparım fikri kafamda oturmuştu. Yaklaşık iki yıl sonra Atilla Hoca’nın fikri anlamda desteğini alarak, 1989 yılında 3 bilgisayar mühendisi ve 1 makine mühendisi olmak üzere toplam 4 kişi (aslında 2 aile) Index Bilgisayar’ı kurduk. İlk kuvvetli müşterimiz Kale Kilit’ti.”
Index Bilgisayar’ın kurucu ortaklarından ve firmanın Genel Müdürlük görevini üstlenerek işe başlayan Bilecik, bugün Index Grup bünyesindeki Index Bilgisayar A.Ş., Despec A.Ş., Datagate A.Ş., Neteks A.Ş, Artım Bilişim A.Ş. ve Teklos A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı. Index Grup CEO’su Erol Bilecik ayrıca 2001-2005 yılları arasında, Türk bilgisayar sektöründeki en eski sivil toplum kuruluşu olan TÜBİSAD’ın (Türkiye Bilişim Sanayicileri ve İşadamları Derneği) başkanlığını yapmış.
Erol Bilecik, bugünün gençlerini daha akıllı, daha iyi eğitimli ancak sabırsız buluyor; onların bir başka dünya yaratacaklarını düşünüyor. İnsanlığı değiştireceğini düşündüğü bu jenarasyonun bencillikleri biraz yüksek olsa da daha hümanist olduğu görüşünde.
Türkiye’de bilgisayar okur-yazar oranının yüzde 50-60 oranında olduğu bilgisini veren Bilecik, yakın gelecekte bu rakamın yüzde 70’leri bulacağını öngörüyor. Hatay’da kendi adı verilen bir teknik anadolu lisesi de yaptırmış olan ve İngilizce bilen Bilecik’in özel ilgi alanı ise müzik ve resim. Yaşamda olmayan yerel ressamların eserlerini son 20 yıldır koleksiyonuna ekleyen Bilecik’in en sevdiklerinden bazıları; Diyarbakırlı Tahsin, İbrahim Safi, Areller, Kadri Aytolon… Klasik, somut, manzara ağırlıklı resimleri tercih eden Bilecik, topladığı eserlerde deniz de varsa kendini daha iyi hissediyor. Lise ve üniversite yıllarında basketbol oynayan Bilecik, bugünlerde deyim yerindeyse “top önüne düşerse” dedikleri cinsten herkesin oynadığı kadar oynuyor ve sıkı bir Fenerbahçe taraftarı. 2005 yılından bu yana çok özel bir işi veya iş seyahati yoksa hiçbir Fenerbahçe maçını kaçırmamış. Çok severek okuduğu ve kalemi en çok hoşuna giden yazarlar ise Elif Şafak ve Zülfü Livaneli.
Yenilgileri atlatmanın zerafeti
Index Grup’un DNA’larında şirket satınalma ve yabancı ortaklıklar kurarak evlilikleri çoğaltarak büyüme olduğunu aktaran Bilecik, başarının arkasında yatan iyimser bakış açısını şu cümlelerle özetliyor: “İyimser, pozitif ol. Uzun dönemdir peşine takıldığım inanış, ‘Bir şey olmuyor ise demek ki daha iyisi olacağındandır. Buna üzülmeye gerek yok.’ Kendinizi iyi hissediyorsunuz. Arkadaşlarıma o noktadaki telkinlerim hakikaten budur. Bunun için daha fazla peşine düşmeniz, sabahleyin sekizbuçukta iş planınızı daha iyi yapıyor olmanız, daha fazla konsantre, daha fazla inanç, daha fazla taraftar bulmanız, daha çok çalışmanız gerekir. Ama bu hakikaten insanı çok motive eder, o akşamı uykusuz geçirmenizi engelleyebilir. Birşeyi çok istiyorsunuz ama olmadı, inanın daha iyisi olacağındandır. Ertesi gün hamlesine başlıyorsunuz. İnsanların yenilgilerle buluşması da gerekir. O günü bu düşünceyle atlatabilirsiniz, bence bu, yenilgileri atlatmanın da bir zerafetidir. 2000 yılında halka açılmak üzereydik, sonra 2001 krizi geldi. Çok üzülmüştüm. 2004 yılında ise daha gerçekçi, daha ayakları yere basan bir şekilde halka açıldık, çok daha iyisi oldu.”
Küba’da yoksulluk ve mutluluk
Erol Bilecik, dünyada iş nereye götürürse oraya gitmiş, dünyada özellikle Afrika’da daha çok vakit geçirmek istiyor. Gördüğü ülkelerden ise en çok Küba’dan etkilenmiş: “İnsanların bu kadar fakir ve mutlu olduğunu görmek; günlük ortalama 1 dolarla yaşayan insanlar... Bütün an, Küba devriminin olduğu tarihte kalmış. Mutlu insanlar... Fidel Castro yaşamı terkettiğinde bambaşka bir Küba olacak gibi görünüyor, çok etkileyici bir ülke.”
Teknoloji distrübütörü Index Grup’un bünyesinde birçok farklı şirketin bulunmasının, yoğun rekabet ortamında kendilerine çok hızlı hareket etmeyi, daha fazla rekabet etmeyi ve hızlı karar almalarını sağladığını aktaran Bilecik, üst yönetim ve alt yönetim içinde en az 13-14 yıllık geçmişi olan yöneticilerle bir aile atmosferi içinde çalıştıklarını anlatıyor.
Bilecik’in en değer verdiği, dışarıda müşteri memnuniyeti, içeride ise çalışan memnuniyeti.