Bilkent CYBERPARK Genel Müdürü Faruk İnaltekin;
“Yerli ve milli üretimle kalkınma modelinde teknoparklara ciddi görevler düşüyor”
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği (TGBD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Bilkent CYBERPARK Genel Müdürü Faruk İnaltekin, Türkiye’nin kalkınmasında teknoparkların rolünü ve önemini anlattı.
Teknoparklar; “kamu, üniversite ve sanayi kuruluşlarının aynı ortam içerisinde araştırma, geliştirme ve inovasyon çalışmalarını sürdürdükleri, bilimsel veya endüstriyel araştırmaların yapılmasına olanak sağlayan, katmadeğerli ürünlerin ortaya çıkartıldığı, akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği organize araştırma ve iş geliştirme ekosistemleri” olarak tanımlanıyor. Türkiye’de temelleri 1990’lı yıllarda atılan, 2001’de 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile belirli bir zemine kavuşturulan ve son 10 yıldır önemli kazanımlar sağlayan teknoparklar, bilgi üretimini bir bütün olarak sağlayan en güçlü yapılar olarak karşımıza çıkıyor.
85 teknopark, 5500 firma, 46.000 Ar-Ge personeli: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği (TGBD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Bilkent CYBERPARK Genel Müdürü Faruk İnaltekin, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında gelişimine katkıda bulunan, sektörlerin ve şirketlerin küresel platformda ciddi birer rakip haline gelmesinde teknoparkların önemli bir role sahip olduğunu söylüyor: “Sanayici, akademisyen, araştırmacı ve girişimcileri bir çatı altında toplayarak Ar-Ge ve inovasyon üretim sürecinde teknoparklar, sağladığı ekonomik avantajlar, nitelikli insan gücüne yakınlığı, ürünlerin yerelde ve globalde ticarileşmelerine verdiği desteklerle Türkiye’nin her şeyden önce orta düzeydeki milli gelir sarmalından çıkarak daha yüksek milli gelir noktasına ulaşmasına katkı sağlamaktadır. Teknoparkların en önemli üstünlüğü Ar-Ge kavramına yakın duran projelerin toplandığı bir ortam yaratması ve ekonomiye sağladığı katkıdır. Teknoparklarda yapılan ihracat Ocak 2020 itibariyle 4.5 milyar dolara, toplam ciro ise 87.5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre Ocak 2020 itibariyle toplam teknopark sayımız 85’e ulaştı ve bunlardan 67’si aktif faaliyetini sürdürüyor. Teknoparklardaki toplam firma sayısı 5.500’ün üzerinde, Ar-Ge personel sayısıysa 46.000’i aştı.”
Türkiye’nin kalkınma ve strateji planlarında teknoloji tabanlı girişimciliğin, yerli ve milli üretimin öneminin vurgulandığını ve bu noktada teknoparklara ciddi bir görev düştüğünü vurgulayan İnaltekin, “Teknoloji tabanlı girişimciliğin yoğunlaştığı, prototiplerin oluştuğu bu yapılarda ticarileşme üzerine çeşitli programlar yapılıyor, firmaların globale açılmaları destekleniyor. Devletimizin bu programlar için özel kurgulanmış kümeler, hızlandırıcılar gibi destekleri mevcuttur. Patent farkındalığı ise ülkemizde giderek artmaya başlamıştır, Ocak 2020 itibariyle ulusal ve uluslararası patent tescil sayısı 1.100’ün, başvuru sürecindeki patent sayısıysa 2.500’ün üzerindedir. Özellikle teknoparklar ve TTO’ların bu konuda farkındalığı artırıcı, yol gösterici ve başvuru süresince girişimciyi destekleyici rolleri mevcut. Teknoparkların ruhuna baktığımız zaman Ar-Ge yapma, yeni teknoloji üretme gibi başlıklar ön planda. Dolayısıyla fikri mülkiyet, yüksek teknolojili ürün satışı ve ihracatı gibi çıktılarda teknoparkların rolü oldukça önemli hale geliyor.”
“Girişimcilik kültürünün ülke geneline yayılması önemli”: Girişimcilik bir kültür. İnaltekin, bu kültürün ülke geneline yayılmasının önemine dikkat çekiyor: “Teknoparklar üniversitelere yakınlığı sebebiyle öncelikle üniversitede bu bilincin artmasına yönelik çeşitli aktiviteler gerçekleştirebilir. Biz CYBERPARK olarak özellikle mühendislik ve fen bilimleri fakültelerinde girişimcilik ve teknoloji üzerine söyleşiler gerçekleştiriyor, iş fikri olan öğrencilere ücretsiz danışmanlıklar sağlıyoruz, onlara yol gösteriyoruz. Ülkemizde başarı hikayelerinin artması da gelişim için çok kritik. İş fikri sahibi kişileri cesaretlendirmek için yatırım ve exit haberlerini görmemiz gerekiyor. Her ne kadar halen kültürümüzde sabit maaşlı bir işe girmek başarı hikayesi gibi görünse de kendi sahip olduğun iş fikrinin hayata geçirilmesinin başarısı ve hazzı, girişimin başarısız olmasının bir ayıp olmaması gibi konular önemlidir. Ekosistem yeni tamamlanıyor ve bu yatırım hikayeleri yeni ortaya çıkıyor.”
Faruk İnaltekin, teknoparklarda en büyük eksiğin ve problemin çıktıların satılabilir ticari ürün olarak pazara çıkartılması, satılması ve markaya dönüştürülmesi olduğuna değiniyor. İnaltekin, bunun için de önce kamunun sonra da tüm halkın kendi ürettiğimiz ürünleri sahiplenmesi, yeri geldiğinde risk alarak bunları kullanması, üreticilerini, geliştiricilerini desteklemesi, ürünün ortaya çıktığı yapılar olan teknoparkların da süreci desteklemesi gerektiğini vurguluyor. İnaltekin, ortaya çıkan ürünlerin ticarileşmesi için girişimcilere sunulması gereken hizmetleri şöyle sıralıyor: “Müşteri görüşmelerine imkan sağlamak (Büyük firmalarla işbirliğinde olmak). Yatırımcı görüşmelerine imkan sağlamak. Mentör havuzunu geliştirerek girişimcilere nitelikli mentörlükler sağlamak, ürünün doğru olgunlaşmasını sağlamak. Yurt dışına yönelik ihracat hedefli programlar düzenlemek.”
Faruk İnaltekin, Teknopark Kanunu’nda yer alan teşviklerin 2023 sonuna kadar geçerli olması ve uzatılmasıyla ilgili net bir açıklama yapılmaması sebebiyle teknoparkların bugünlerde yeni atılımlar yapmak konusunda kararsız kaldığını ifade ediyor: “Öncelikle bu konunun bir açıklığa kavuşmasını umuyoruz. Teknoparklarda konumlanan firmaların raporlama vb. süreçleri yoğun yaşaması özellikle küçük firmalar için oldukça zor oluyor. Denetimler ve raporlar elbette verilen teşviklerin olmazsa olmazı ancak bu süreçler biraz esnetilebilir mi diye düşünmüyor değiliz. Ar-Ge, ürün geliştirme anlamında ciddi teşvikler olsa da bu çıktıların pazarlanması anlamında destek ve teşvikler yetersiz. Bu noktalarda da teknopark yönetimlerinin ve firmaların desteklenmesi gerekmektedir.”
Yerli ve milli üretim için teknoparklar önemli
Faruk İnaltekin, “Yerli ve milli üretimin politika haline getirildiği bu dönemde Ar-Ge faaliyetlerini etkin bir şekilde yürüterek teknoloji içeren ürünleri kendi imkânlarımızla üreterek teknolojik özgürlüğe kavuşmamız gerekmektedir. Bu hedeflere ulaşabilmek için üreticilerin, geliştiricilerin sektör ve toplum ihtiyaçlarını iyi analiz etmesi arz talep dengesini öngörmesi ve çıktılarını ürünleştirerek markalaştırması gerekmektedir. Yerli ve milli ürünler ve teknolojiler için elbette geliştirmeyi kendiniz yapmanız gerekiyor. Teknoparklar, teknoloji tabanlı girişimciliğin desteklendiği ve teknoloji tabanlı çıktıların üretildiği en temel mekanlar olarak bahse konu kalkınmanın ve dijital dönüşümün tam ortasında yer almaktalar. ”
Kuluçka Çekim Merkezi hayata geçecek
CYBERPARK, Türkiye’nin en büyük teknoparklarından birisi. İnaltekin şu bilgileri veriyor: “2019 sonu itibari ile kapalı alan büyüklüğümüzü 113.000 m2 olarak korurken Bölgemizdeki firma sayısı 254’e, kuluçka firma sayımız 58’e, firmalarda çalışan personel sayısı 4005’e ulaşmıştır. 2019 yılı içerisindeki ciromuz 1 milyar TL’yi aşmıştır. 2019 yılı içerisinde yaklaşık olarak 60 milyon dolarlık ihracat gerçekleşmiştir. CYBERPARK olarak girişimcilere sunduğumuz katmadeğerli programlarla ön plandayız. 2019’da, Amerika, Estonya, Almanya, İngiltere ve Gürcistan’a çeşitli programlarımız kapsamında firmalarımızla giderek, onların potansiyel müşteriler ve yatırımcılarla görüşmelerine olanak sağladık. Bu eforun çıktısı olarak kuluçka merkezimiz ‘2019 Avrupa’nın En İddialı Kuluçka Merkezi’ ödülüne layık görüldü. Bu programları geliştirerek ve ihtiyaç odağında modelleyerek önümüzdeki süreçte de çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Bu yıl itibari ile hedefimiz en büyük yatırımlarımızdan biri olan ‘Kuluçka Çekim Merkezi’ projemizi hayata geçirmek. 20 yılı aşkın tecrübemizle bireysel girişimci adaylarından startup firmalara, olgun firmalardan sivil toplum kuruluşlarına kadar kurum ve paydaşların bir arada olabileceği, birbirlerini besleyebileceği bir Çekim Merkezi kurmayı planlamaktayız. Bu merkezle girişimci adaylarının şirketleşme aşamasından, prototip ve ticarileşme aşamasına kadar yaşadığı veya yaşayabilecekleri tüm sorunlar konusunda yol göstermenin yanı sıra merkezin bünyesinde bulunacak ekosistemin öncü kurum ve kuruluşlarıyla deneyim paylaşacağı bir fırsat sağlanacaktır. Ayrıca yeni girişimcilere/firmalara da yer verilecek merkezle hem sektör çeşitliliğimizi hem de işbirliklerimizi artırmayı hedefliyoruz.
2020 yılında CYBERPARK’ı ve bünyesinde yer alan firmaları nitelik olarak büyütmeyi hedefliyoruz. İlk olarak firmaların kapasitelerini, satışlarını ve işbirliklerini arttırmaya yönelik etkinlikler düzenlemeye; eğitimler, seminerler, hızlandırıcılar, b2b iş forumları, ticarileştirme programları gibi katmadeğerli hizmetler sunmaya devam edeceğiz. Bununla birlikte özellikle yurt dışı odaklı tüm program ve hizmetlerimizi firmalarımız için özelleştirmeye çalışacağız. Diğer yandan da yeni bir bina ve içerikle kapasitemizi ve firmalarımıza sunduğumuz hizmetleri artırmayı planlıyoruz.”