İmalatçı KOBİ’lerde elektrikselleşme; Bilişim’le Dönüşüm
Üretim dünyasında yeni bir galaksiye giriliyor; Türkiye farkında. Yeni galaksi dijital boyutta küresel entegrasyon demek. Bu boyutta dijital ve fiziksel dünyalar bütünleşiyor; önümüzdeki, iş fırsatlarını büyüten, otomasyon ve elektrikselleşme sistemlerini geliştiren dijital dönüşümdür. Kendi kendine öğrenebilen bir otomasyon sözkonusu. Yeni sistemde Ar-Ge “şartlanma”ya dönüşüyor. Endüstriyel yazılımlar öne çıkıyor.
“Üretimde Dijital dönüşüm” derken ‘Bilişim Teknolojileri’ kapsamında çok aşamalı, bir süreçten söz ediyoruz. Sürecin, teknoloji ve üretim proses değişimine göre adapte olan ve gelişen yapıda olduğunu kavramamız gerekiyor. Bilişime kayıtsız kalmak olanaksızdır. Bu nedenle KOBİ’lerin de dijital dönüşüme ayak uydurması gerekiyor.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de ‘Sanayi’ ve ‘Hizmet’ sektörlerinde toplam 2 milyon 677 bin KOBİ ölçekli girişim faaliyettedir. Bunların yüzde 12.4’ü olan 332 bin KOBİ ise imalat sanayicisidir. Sanayici KOBİ’lerimizin yüzde 0.3’ü yüksek, yüzde 9.1’i orta yüksek, yüzde 31’i orta düşük ve yüzde 59.7’si düşük teknolojili üretim yapmaktadır.
Bu KOBİ tablosuna şu gerçekliği görerek bakmalıyız: İmalat sanayi KOBİ’lerin dijital dönüşüm sürecinde aşmaları gereken en büyük zorluklardan birisi, gelişmiş teknolojilerin mevcut tesislere entegre edilmesi ve uygulamaya konulmasıdır. Ancak imalat sanayinde mevcut yatırımlarının büyük bir bölümü dijital dönüşüme uygun olmayan eski makineler, üretim hatları ve ekipmanlar kullanıyor.
Bu noktada Endüstri 4.0 sağlayıcı liderleri ürünlerinin çoğu uygulanabilirlik, zaman, maliyet gibi sebeplerden dolayı gerçekçi çözümler üretemiyor.
Dijital dönüşümde durum bu ise şu belirleme yapılmalı: 50-250 çalışanı olan KOBİ’lerimizin yüzde 1.5’i yüksek, yüzde 17.4’ü, orta ileri teknolojili üretim yapmaktadır. Bu durumda tahminen 40 bin imalatçı KOBİ’mizin dijital dönüşüm için gerekli asgari dinamizmi yakaladığını söyleyebiliriz. İyimser olmamızı gerektiren bir potansiyel.
Endüstri 4.0’a giden Yol: Bizi üretimde “Endüstri 4.0’a dijital dönüşüm götürecek. Bunun seçeneksiz tek yolu, Üretim Yürütme Sistemi’dir (MES). MES, üretimde kullanılan her türlü metot ile aracın toplandığı, çevrimiçi olarak entegre edilen bilgisayar destekli sitemdir. MES dijital dönüşüm aşamalarını gerçekleştirecek teknolojilerin merkezindedir. MES, üretim sürecinin merkezi veri havuzunu yaratıyor ve bu havuzu CPS (Cyber Physical Systems), ERP gibi sistemlerin kullanımına açarak “Akıllı Sistem”lerin oluşmasını sağlıyor.
Endüstri 4.0’a uygun MES: MES’in birçok alanda değişik verilere erişimi, akıllı fabrikanın tüm sistemleri için ihtiyaç duyulan yatay ve dikey entegrasyonu sağlıyor. İş emri durumu, kaynak kullanımı, arıza gibi hem normal hem de arızi durum bilgileri MES sistemi tarafından algılanıyor, işleniyor ve kaydediliyor. Böylece personel, makine, üretim hattı, ekipman, taşıyıcı, test istasyonları veya diğer sistem ve sensörler ile ilgili bilgiler sisteme entegre ediliyor ve yatay entegrasyon sağlanıyor.
Ayrıca MES, makine parkuru ve üretim hattından ERP sistemine ve hatta tedarik zincirine kadar dikey entegrasyon da sağlıyor. Üretim parkuru verileri diğer sistemlerin ihtiyaç duyduğu biçimde gönderilerek, iş emri ve kaynak durumları ile ilgili şeffaflık sağlanıyor. Modern MES sistemleri, maliyet bilgilerinin doğru şekilde ilgili sistem ve yazılımlara aktarımını üstleniyor.
MES sistemleri, gerçek zamanlı, kısa-orta-uzun dönemli bilgilere erişim sunarak, üretim sürecinin gözetimini ve optimize edilmesini sağlıyor.
Endüstri 4.0 ile MES, sisteme entegre edilen kurallara, doğru kişilere doğru zamanda otomatik olarak ulaşmayı, manuel takip ile ortaya çıkarılması mümkün olmayan kayıpları bulmayı, gelişmiş analiz araçları ile önemlileri ayrıştırarak değerlendirmeyi sunuyor. Sistemin verimliliği ise proje maliyetinin yatırımdan sonraki birkaç ay içinde geri dönmesi ile kanıtlanıyor.
Devlet desteği: Endüstri 4.0 dönüşüm yarışını devlet Kalkınma ajansları, TÜBİTAK ve KOSGEB üzerinden çeşitli programlarla destekliyor. Bu programların en günceli KOSGEB tarafından duyurulan 500 milyon TL bütçeli KOBİGEL-KOBİ Gelişim Destek Programı’dır. İşletmeler bu programdan yüzde 60’ı hibe şeklinde destek alabilmektedir.
RAHMİ AKTEPE; Türkiye Bilişim Derneği (TBD) Genel Başkanı
“Bilişim devrimini kavramalıyız”
KobiEfor: “Bilişimle Dönüşüm”ü ülkemiz açısından değerlendirir misiniz?
“Bilişimle Dönüşüm” her şeyin değiştiği, iş yapış modellerinin, rekabetin yeniden şekillendiği bir dönem. Her şey online olmaya doğru gidiyor. İş dünyasının paradigmaları değişiyor, artık büyük balık küçük balığı yutar kavramı geçerli değil.
‘Türkiye Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü’ 94.3 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Kurumlarımız, hızla gelişen teknolojinin ve bilgi dünyasında var olan rekabetin gerisinde kalmamak için dijital dönüşüm stratejilerini planladılar ve somut adımlar atmaya başladılar.
Bilgi ekonomisine geçişte dönüşümü başaramayan ülkeler rekabet güçlerini kaybedecek, pazar olmaktan başka seçenekleri kalmayacak. Önümüzdeki yıllarda, kısa ve orta vadede küresel bilgi teknolojilerinde bulut bilişim, veri analitiği, büyük veri ve mobil uygulamalar büyük bir dönüşüme sebep olacak. Bilişimde nesnelerin interneti ve büyük veri ile yakalanan fırsat çok değerli, bu dönüşüm fırsatını kaçırmamalıyız.
KobiEfor: “Bilişimle Dönüşüm” mevzuat açısından ne durumdadır?
Değişimi okuyup anlamanın yolu eğitimden geçmekte. Yapılan araştırma sonuçları özel ve devlet okullarındaki çocuklarımızın matematik ve fen bilimlerinde başarı oranlarının düştüğünü gösteriyor. Çocuklarımızın yapay zeka ve büyük veri teknolojilerini öğrenmeleri ve proje yapmaları, bu alanda kalifiye insan gücünün yetişmesi için var gücümüzle çalışmamız lazım. Bu konuda karar vericiler başta olmak üzere topyekûn ciddi çalışmalar yapılması şart.
Teknolojiyle bütünleşmiş insan beyni sanayide dijital dönüşümün önceliğidir. Üniversitelerin sanayinin ihtiyaçlarına cevap veren bir yapıda müfredatlarını geliştirebilmesi, Ar-Ge ve inovasyon yetkinliklerinin iyileştirebilmesi gerekmekte. Eğitim müfredatının, mesleki eğitim ve yüksek öğretim programlarının, işgücünün dijital teknolojilerle bağlantılı beceri ve yenilik yetkinliklerini arttıracak şekilde uyarlanmasına ve girişimci yaklaşımların güçlendirilmesine ihtiyaç duymaktayız.
KobiEfor: “Bilişimle Dönüşüm” açısından KOBİ’lerin ve işletmelerin yaşadığı sorunlar ve çözüm önerileriniz nelerdir?
İstihdam yaratma, girişim geliştirme ve bölgesel kalkınma aracı olarak önemli görevler üstlenen KOBİ’ler, ülke ekonomisinin dinamiğidir. Bilişim ise gelecektir, güçtür!
Bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olanlar geleceğe de sahip olurlar. Biz geleceğimize sahip çıkmak için bugün daha çok çalışmalıyız, daha çok üretmeliyiz.
Bugün girişimciliğin desteklenmesi ve yeni iş fikirlerinin hayata geçirilmesi, ekonomide dönüşüm sağlayacak en etkili yol olarak görülüyor. Türkiye girişimcilikte hızlı yol aldı. KOBİ’ler için rekabet edilebilirlik hayati bir meseledir. Ve rekabet gücüne sahip olmanın en etkili yolu; bilim, teknoloji ve bilişimden geçiyor.
Bilişim günümüzde rekabet gücünün ta kendisidir. Ürün ve hizmetlerin tasarım, üretim ve pazarlama süreçlerini, rekabet gücünü, bilişim etkinliği belirliyor artık. İnternet teknolojileri ve sanallaştırma uygulamaları, bilgi güvenliği gibi kavramlar artık KOBİ’lerin yüksek katmadeğer yaratan ürün ve hizmetlerinin oluşumu ve pazarlanmasında en etkin çözümleri sunuyor. Dolayısıyla KOBİ’lerin bilişimle entegrasyonunu sağlamak için çok daha etkili yollar bulmak zorundayız. Yapılan gözlemler araştırmalar gösteriyor ki; bilişim teknolojilerinden arzu ettiğimiz oranda faydalanamıyoruz. Öncelikle bilişimcilerle işletme sahipleri, yöneticileri arasında yeni bir iletişim biçimi geliştirmeliyiz. Diğer taraftan değişim ve dönüşümü KOBİ’lerin tek başına yapmasını bekleyemeyiz. Kamu, üniversite, holdingler, finans kuruluşları ve her biri sektöründe öncülük eden sivil toplum kuruluşları, değişimin ve dönüşümün ana aktörleri olarak KOBİ’lere yol göstermeli ve destekleyici olmalıdır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından sunulan 1000 KOBİ 1000 ÜRÜN projesi doğru bir adımdır. Destekliyoruz ve bize ihtiyaç duyulan noktada her türlü desteğe hazırız.
Yerli yazılım ve yazılım ihracatı konusunda bir ekosistemin yaratılması önemlidir. Bunun için bilişim sektörü öncelikli olarak da yazılım sektörü stratejik sektör olarak kabul edilmelidir. Üretim Reform Paketi ile birlikte bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler, Sanayi Sicil Kanunu kapsamına alınarak Türk sanayisinin ve biz bilişimcilerin önü açıldı. Bu paketin sunduğu imkanları özellikle bilişimciler iyi kullanacak ve Türk sanayisinin dönüşümü, gelişimi için büyük farkındalık ortaya çıkacak.
KobiEfor: Türkiye olarak ‘Bilişimle Dönüşüm’ sürecinin hangi noktasındayız?
Bugün karşılaştığımız çok çeşitli ve büyüleyici zorlukların en büyüğü ve önemli olanı, yeni teknoloji devriminin nasıl anlaşılacağı ve şekilleneceğidir. Bu yeni devrimin hızını, büyüklüğünü henüz tam olarak kavrayamadık. Benzeri görülmemiş bir işlem gücü, depolama kapasitesi, milyarlarca insanın mobil cihazlarla bilgiye erişme imkanı, yapay zeka, robotik, nesnelerin interneti, 3D baskı, nanoteknoloji, biyoteknoloji, malzeme bilimi, enerji depolama gibi birkaç tanesini sayabileceğimiz geniş alanları kapsayan teknoloji atılımlarının şaşırtıcı sonuçlarını düşünün. Bu yeniliklerin çoğu emekleme aşamasındadır. Ancak fiziksel, sayısal ve biyolojik dünyalar arasında teknolojilerin kaynaşması birbirlerini güçlendirip, gelişmelerinde bir dönüm noktasına ulaşmak üzeredir.
Gelişmekte olan teknolojilerin benimsenmesi ile ilgili derin belirsizlik, bu sanayi devriminin yol açtığı dönüşümlerin nasıl oluşacağını bilmediğimiz anlamına gelir; Ortak hedef ve değerleri yansıtan kolektif bir geleceği şekillendirecek isek paylaşılan anlayış özellikle kritiktir.
ERMAN KARACA; TÜBİSAD Başkanı
“Türkiye’ye dijital strateji gerek”
Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecindeki durumunu ve sorunlarını Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) Başkanı Erman Karaca ile görüştük, okurlarımıza aktarıyoruz:
KobiEfor: Türkiye’de Djital Dönüşümü nasıl görmektesiniz?
Türkiye'nin hedefi rekabet gücü yüksek ekonomiler arasında yer almak ise dünyadaki dijitalleşme ve Sanayi 4.0 çalışmalarını takip etmek ve gerçekleştirmek zorundayız. Dijital dönüşüm ile hem rekabet gücümüzü artırabiliriz hem de katmadeğeri yüksek sanayi ile dünya üretim değer zincirinden çok daha fazla pay alan bir Türk sanayisi yaratabiliriz.
Türkiye’nin rekabetçiliği: Küresel Rekabetçilik Endeksi gibi birçok çalışmada Türkiye’nin arzu edilen düzeyde olmadığını gösteriyor. İhracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı sadece yüzde 3.7, Avrupa Birliği’nde ise yüzde 15. Üretimimizin yüzde 38’i düşük teknoloji ile gerçekleşiyor. Girişimlerimizin yaklaşık yüzde 60’ı düşük teknoloji ile çalışıyor.
Türkiye ya bu atılımı yaparak bir üst gelir grubuna yükselecek ya da rekabet edebildiği pazarları kaybetme riski ile karşı karşıya kalacak. Genç, teknolojiyi içselleştirmiş ve büyüyen işgücüne sahip Türkiye, dijital dönüşüm ile bugüne kadar gerçekleştiremediği atılımı yapabilir.
Dijital strateji lazım: Sanayinin, şirketlerimizin dijitalleşme yolunda adım atabilmeleri için dijital stratejiye sahip olmaları çok önemli. Dijital değişim teknoloji birimlerinin liderliğinden çok üst düzey yöneticiler tarafından benimsenmeli ve yönetilmeli. Ancak, Türkiye’de dijital değişim henüz bütün bir resim olarak ele alınmıyor. Bazen birbirinden bağımsız olarak geliştirilen ve yönetilen inisiyatifler çerçevesinde yürütülüyor. Finans ve telekomünikasyon sektörleri dijitalleşme konusunda hem öncüler hem de yatırımlarının önemli bir bölümünü dijitalleşmeye ayırıyorlar.
Dijital değişim şirketlerin; yeni ve hızla gelişen teknolojinin olanaklarını kullanarak stratejilerini, operasyonlarını ve insan kaynaklarını çığır açacak şekilde yeniden düşünmelerini gerektiriyor. Dijitalleşme; bir şirketin iş yapış süreçlerinde hemen her şeyi değiştiriyor ve birçok alanda büyük kazanımlar sağlıyor. Bu avantajlar şirket performansının iyileştirilmesi ve şirket hedeflerine ulaşılmasında, en önemlisi de rekabet gücünün artırılmasında kritik rol oynuyor. Tüm bu gelişmeler sanayiyi de yeni bir evreye taşıyor.
KobiEfor: Bilişim sektörü boyutunda KOBİ’lerimizin durumu nasıldır?
KOBİ’lerin 2017 yılında yaptıkları yatırımlarda öncelikleri donanım oldu. Bu nedenle donanım pazarı da büyümeye devam edecektir. 2023 ihracatında Türkiye'nin her yanında yaklaşık 12 bin ihracat yapmayan ve yeni ihracata yönelik KOBİ işletmesini sürece katmak hedefleniyor.
KOBİ’lerin sektörümüz bağlamında sorunları şöyledir: Girişimcilik, yöneticilik ve mülkiyetin işletme sahibinde bütünleşmesi. Fizibilite çalışmalarının yetersizliği. Ortak girişimlerde çekingenlik. İşletmeler arası işbirliği eksikliği. Kuruluş yeri seçimi ile ilgili sorunlar. İdari Sorunlar. Yönetim ve yönetici sorunları. Nitelikli personel bulunamaması. İşletme sahiplerinin teknik kökenli olması. Örgüt ve örgütlenme sorunları v.b.