banner565

banner622

banner472

banner458

banner457

banner626

01.09.2014, 08:22 2875

Başdönmesi

Danışmanımız ve Yazarımız Dr. Gülsemin Güloğlu, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nden KBB Uzmanı Doç.Dr. Erkhan Genç ile başdönmesi üzerine konuştu.
Başdönmesi nedir?
Başdönmesi insanın gerçekte olmayan bir hareketi hissetmesi veya o andaki kendi hareketini farklı hissetmesi olarak tanımlanabilir. Aslında bir algılama bozukluğudur. Vücudumuzun dengeyi algılamada kullandığı üç ana sistem vardır: Gözlerimiz, kulaklarımızdaki özel organeller ve eklem ve adalelerimizdeki basınç ve gerilmeyi hisseden özel algılayıcılarımızdır. Denge sisteminin üzerine kurulduğu bu üç sistemden ikisi dahi tam fonksiyon görse insanlarda ciddi anlamda denge kaybı olmaz. Ancak özellikle kulaklar, duyma işlevlerinin yanında esas olarak dengemizin algılanması itibarıyla başdönmesi nedenlerinin çoğunluğundan sorumludur. Özellikle yaşlılarda kulaklarla beraber diğer sistemlerin de çalışmalarının azalması (gözler ve adaleler, sinirler) dengeyle ilgili sorunların daha çok yaşlı insanlarda görülmesine yol açar. Kulaklarda denge ile ilgili algılayıcı kısımlar iç kulakta duymanın sağlandığı salyangoz (koklea) ile hemen komşu bir alandadır. Bu alana vestibül denir. İki ana kısımdan oluşur. Dairesel hareketlerin algılandığı yarım daire kanalları ve düzlemsel hızlanmaların farkına varmamızı sağlayan utrikül ve sakkül. Bu alanların içerisinde endolenf denilen bir sıvı da vardır. Başdönmesinin nedenleri arasında bu sıvının iç kulağı şişirmesi, utrikül ve sakkülün yapısındaki mikroskopik boyutlardaki kalsiyum karbonat kristallerinin bu alanlardan dökülerek yarım daire kanalları içerisine kaçması, denge sinirinde oluşabilecek daha çok virüslerin yaptığı enfeksiyonlar veya sinirin kılıfından gelişen kitlere ile vestibül içerisine oluşabilecek kanamalar, yırtıklar, vesbibülün bütünlüğünü bozan kemik kırıkları, sinir kopmaları, vücudun kendi hücrelerine karşı oluşturduğu antikorların hasarı veya yenilen ve içilen maddelerin içindeki zararlı maddelerin etkileri sayılabilir. Kulak haricindeki nedenler arasında kansızlık, kalp ve damar hastalıkları, diabet, hipertansiyon, beyin ve beyincik ile ilgili hastalıklar ve çeşitli hormon üreten organların fonksiyon bozuklukları (eksiklik veya fazlalık olarak) sayılabilir.

Tanı yöntemleri nelerdir? Klinik gidiş nasıldır?Tedavisi var mıdır?
Detaylı hikaye almak ve dikkatlice denge muayenesi yapmak çok önemlidir. İç kulak ile ilgili sorunlarda işitmenin etkilenmesi nedeniyle işitme testi yapmak gerekebilir. Ayrıca kulak reflekslerine bakmak, denge testi yapmak (elektronistagmografi), uyarıcı potansiyelleri ölçen VEMP (vestibular evoked muscle potential) testi yapmak, rotasyon sandalyesi testi ve kulak MRI tetkiki de tanıyı teyit için gerekebilecek testlerdir. Sıklıkla birkaç tanesi birarada kullanılarak sorunun iç kulağın neresinden kaynaklandığının tespiti mümkündür. Başlangıçta laboratuvardan kan testleri çalışılması, bir dahiliye uzmanı ile hastanın genel durumunun değerlendirilmesi ve en başta bir nöroloji uzmanının hastanın değerlendirilmesine dahil edilmesi gerekir. Tanı konduktan sonra tedaviye başlanır. Yarım daire kanalları içerisindeki kristallerin kanal içerisinden çıkabilmesi için düzeltici manevra ile kısa sürede tam sonuç almak mümkündür. Ancak diğer bazı iç kulak problemleri inatçıdır veya tekrarlayıcı olarak uzun sürüp hastayı rahatsız da edebilir. Bu gibi durumlarda ilaç tedavisi ile destek ve tedavi sağlanır. Diğer iç kulak sorunlarında tuz kısıtlaması, sigara, alkol, kahve ile yağlı yiyeceklerden kaçınmak ve stres, yorgunluk, uykusuzluktan uzak durmak gerekir. Çok şiddetli başdönmesi yaşayanlarda denge sistemini baskılayarak hastayı rahatlatıcı bazı ilaçlar kullanılabilir. Genellikle kullanılan ilaçların çeşitliliği fazladır. Tanıya yönelik olarak damar genişletici ilaçlardan, idrar söktürücülere, kalsiyum kanal blokörlerinden çeşitli serumlara kadar geniş bir yelpazeyi içerir.

Yorumlar (0)
banner557